Editörler : Lanet

Deli Cevat
Şube Müdürü
17 Ağustos 2006 21:31

Yahu her forumda böyleleri çıkıyor. "banane eleştirmenlerden, kim takar onları ben kralım uleeen. ben onlardan daha kabiliyetliyim siz sürüsünüz onlara inanmayın."

mesela orhan pamuk için iyi yazar diyorlar derseniz hemen atlarlar "medya şişiriyor, eleştirmenler anlaşmalı bu adamla ben okudum çok saçma. eleştirmenler ne anlar bu işten"

o yüzden sarte hocam salla gitsin derim. çünkü böyleleri bir süre sonra işi kişisel sataşmaya götürürler ki bunlarla ilgili bir söz vardır "çirkefe taş atma üstüne bulaşır"filmi izleyen zaten ne menem bir şey olduğunu anlar. ben izlemedim fakat kitabın yazarının kendisi psilojik diyorsa daha tartışmaya ne gerek var

yaw akşam akşam bizde girdik işin içine. banane kardeşim otursam yerimde ya. ama böle şeyler benim de başıma geldiği içün ara sıra daldım içeri.


psikodebiyat
Kapalı
18 Ağustos 2006 02:21

Arkadaşlar bahsettiğiniz filmi izlemedim, fakat eserler her insanın kabına göre şekil aldığına inanıyorum. Elbette bu kendi kabımızı herkese kabul veya dikte etmek yanlış olur.

Fakat birde genel şeyler vardır ki bunları dikte etmeye gerek yoktur ortadadır.

Zerdali arkadaş burda 'saatler filmi psikolojik gerilim olmaktan ziyade varoluşsal bunalımların ve şokların yaşandığı hayatların karmaşasından ibarettir.' demesi bende psikolojik bir film heralde diye düşünce oluşmasına yol açtı.Çünkü bu iki tırnak içindeki ifadeler eğer gerçekse bu benim kabım için yeterlidir.

Mutlaka izleyeceğim bu filmi. Fakat şurda birbirimize hakaret etmeden konuşabiliriz diye düşünüyorum.

Bende psikolojiye yatkın birisi olarak daha önce yazılmamış AKIL OYUNLARI filmini yazmak istiyorum.

Bu film bana göre tam bir psikoloji filmidir. Başka bir arkadaş çıkıpta yok bu film ..... dır derse o onun için geçerlidir.

Mesela benim için 8mm, tam bir psikoloji filmidir.

Orda cinsel vandalizmi ve insanın sahip oldukları hayatı sorgulaması benim için çok manidardır.


zerdali...
Genel Müdür
18 Ağustos 2006 21:45

anlaşılan o ki, hayat her yerde hızla ve gırla. herşey olağandışı bir sıradanlık içerisinde.. herkes birbirini dinleme numarası yaparken aslında kendi cevabını hazırlıyor. böyle olunca da kimsenin kimseyi dinleme kaygısı olmuyor. sanal bir dünyada sanal isimlerle sanal tartışmalar.. iyi güzel de,neden kaçışlar yaşadığımız hayatın diğer mecralarına benzetiyoruz burayı da..neden diye merak ediyorum. insanlar ve sistemler kendi karşıtını boşa çıkarmak için neden daha yaratıcı taktikler geliştiremiyor ve eski klasik taktiklerle çoban matı peşinde koşuyor. bir şeyi ötekileştirmek için onu dışarı itmek gerekir. yapılabiliyorsa onu mevcut olanın tersine giden(öyle olmasa bile,muhafaza edilmesi toplum faydasına olan değerlerin (oysa gerçekten değerli olsa muhafazaya gerek kalmaz) baş düşmanı ilan edilir. eski bir sovyet taktiğidir bu. sovyet devrimi döneminde sayıları binlerle ifade edilen kişi (bunların çoğu anti-komünist olmamalarına rağmen sovyet nomenklaturası denen ayrıcalıklı, hazineden geçinmeli sınıfın sıkı muhalifiydiler ) ya kurşuna dizildi, ya sibirya'ya sürgüne gönderildi ve daha çok da HASTA,DELİ denerek ötekileştirildi ve akıl hastanelerinde ölüme terk edildi.şimdi bazı arkadaşların ne olduğu o kadar bağırıyor ki ne söyledikleri pek duyulmuyor ve arada kaynayıp gidiyor. şaşırmıyorum ama. hepimiz biraz asıldık kavak ağaçlarında ve hayırlı vakalar olarak geçtik tarih kitaplarına.

AÇIK MEKTUP:

1.Takıntılı olup olamadığım hak. kesin bir delil olmamakla beraber öyle olmadığımı sanıyorum. O yönde beyenatlar da zannımca düzmece ifadelerdir.

2.Tabi ki Sartre nickini kulanıp kullanmaman ile ilgili bir tasarrufum olamaz.Ama Sartre adının evrensel bir anlamının olduğunu ve Sartre'ın entellektüel tavrını sade ismini -izinsiz ve ne hakla- kullanarak değil tavrını da sürdürmeyi daha yakışır buluyorum.

3.bu tartışma ortamını ansiklopedik bir havaya sokmak bana anlamssız geliyor.herkes kendinde olanın bir miktarını paylaşacak. ve seviye korunduğu sürece hatalar makbul sayılacak. hata yapmayan hiçbirşey yapmamış denilecek. ve ben birşey yapan insanın makbul olduğu bir dünyayı özlüyorum açıkçası. bu bakımdan benim tespitim hakkında yakışıksız belirlemelerle ortamı provake etmeni ayıplıyorum.

4.sığınaklar aramayalım, boşuna. sığınaklar çoktan kundaklandı bende.

5.sartre arkadaş mesajı özelden göndermemi rica etmiş.(bu kibarlığı için bir kutlamayı hak ediyor bence)Ama ben ricasını yerine getirmedim.Neden?

Çünkü:Polemik her zaman iyidir.(seviyenin korunması için üstüme düşeni yapmaya çalışıyorum ve samimi eleştirileri dikkatle dinliyorum.)Ve arkadaşımız şunu da eklemiş:"arkadaşlara fikir ve doğru tavsiyeler lazım".

BENCE ARKADAŞLARIN ASIL BUNU KENDİLERİNE HAKARET SAYMALARI GEREKİR.Ne yani? Arkadaşlara lazım olanın ne olduğuna ancak bazı elitist,bilgili ve kültürlü arkadaşlar karar verebilir. Onların kendileri için neyin doğru olduğunu bilme becerisi yok.

Çok talihsiz bir beyanat. Neyse....

6.İnsanları belli konularda ikna etmek için otoritelere dayanmayı tercih etmiyorum. Bir şey kendi başına da doğru olabilir. İlla ki bir filozofun,yazarın vs. aynı doğrultuda düşünmesi gerekmez. Tabi bazılarına gereklidir...

SON OLARAK...

Gereksiz bir meşkale yarattığımı sanmıyorum. Aksine belki de kimilerine faydalı olabilecek bir tartışmayı tetiklemiş olmakla iyi bir şey yaptığımı sanıyorum.VE LÜTFEN SARTRE ARKADAŞ FAZLA KIZMASIN.tartışırken gözüm karadır ama tavrım dostçadır..dolayısıyla biraz daha hoşgörülü olalım.(bir de bazı arkadaşlar arka perdeden fazla teneke çalmasa ne güzel olurdu)

sartre'a ve arkadaşlara selamlar

zerdali


nurcan_pdrem
Memur
18 Ağustos 2006 22:20

saklanbaç

gothika

klasik olcak ama testere

telefon kulubesi

bunlar güzel psikolojik gerilimler bence


psikodebiyat
Kapalı
19 Ağustos 2006 01:14

Sayın zerdali

'bir de bazı arkadaşlar arka perdeden fazla teneke çalmasa ne güzel olurdu'

bu cümleniz için bir açıklama bekliyorum.


hero_1981
Memur
19 Ağustos 2006 10:08

diğerleri


zerdali...
Genel Müdür
19 Ağustos 2006 13:35

psikoedebiyat'a

o kendini biliyor ama madem sordun, ben de söyleyeyim. bu forumda mahalle uslubuyla üstüne vazife olmayan konularda beyanatlar veren, kendini biraz deli kabul eden ve eminim ki kendinde delilikle orantılı bir deha da gören arkadaşı kastettim. yoksa tartışmaya katılan seviyeli arkadaşlara herhangi bir dokundurmam olamaz.

bir de şunu ekleyeyim. tartışma "saatler"in psikolojik gerilim olup olmamasını çoktan aştı. bu konuyu işlemeyi gereksiz buluyorum. bu arada psiko edebiat arkadaş akıl olyunlarından bahsetmiş. bence çok harika bir örnek. ama küp 1, küp 2 ve küp sıfırı izlememiş olanlara tavsiye ederim.

selamlar


iowa88
Aday Memur
07 Eylül 2006 03:05

The thin red line

08 Eylül 2006 17:01

Her ne kadar konu saatler filminin psikolojik olup olmamasından çıkıp "sen mi haklısın ben mi" ye dönüşmüş ve derinden esasında "ben çok birikimliyim ve kendi tespitlerimi yaparım hiçbir otoriteyi de kabul etmem"e kadar gitmiş olsa da bence güzel ve seviyeli bir tartışmadır. Tartışmalarda elbette zaman zaman konu dışına çıkılır ve kendini göstermeye gidilir. Bu insanın doğası gereğidir.

Filmi izlememiş birisi olarak yazılanlardan sonra pek çok bilgiye sahip oldum sayenizde. Hatta merakımı da celbetti bu film. Ancak sanırım burada es geçilen bir nokta var. Edebi eserin tahlili yapılırken ve katagorize edilirken içinde barındığı ögelerin çokluğu nazari dikkate alınır. Bir eseri sınıflandırmak bu anlamda o kadar da zor değildir. İnsanın olduğu bir yerde psikolojiyi yok saymak cehalettir takdir edersiniz ki. Bu anlamda bir filmi ya da romanı psikolojik değildir diye niteleyebilir miyiz? Kısacası söylemek istediğim şudur: Bir tarihsel, macera, aşk vb romanları da psikolojiktir aynı zamanda. Salt psikolojik bir romandır ya da filmdir demek için psikolojik ögelerin diğerlerine göre daha baskın olması karakterlerin çok iyi işlenmesi ve onların ruhsal tasvirlerinin genişçe yapılmış olması gerekir.

Zerdali, bir yandan film psikolojik değildir derken kahramanlarıyla ilgili yaptığı açıklama onun psikolojik yönünün ne denli yoğun olduğu gösteriyordu. Kaldı ki yazar da kendi kitabını bu şekilde nitelendirmiştir.

Dövüş Kulübü de amiyane tabirle vurdulu kırdılı bir film görüntüsünde ama kim diyebilir ki psikolojik değildir?


5n1k
Memur
12 Eylül 2006 21:22

Gizli Pencere vardı bi, filmin orjinal adı Secret Garden di.Stephen King in romanından uyarlanmış.İyiydi.

Bi de bi film daha vardı şizofren bi psikoloğu anlatıyodu, çok güzeldi hikayesi,şaşırtıyordu.Adını unuttum :( neydi 3 harfli bişeydi sanırım.Neyse hatırlarsam yazarım :)


ŞahVeMat
Genel Müdür
12 Eylül 2006 22:19

MAKİNİST.

15 Eylül 2006 16:48

ben de anaturt oteli filmini tavsiye ederim..bi de guguk kuşu'nu. jack nicholson'un oyunculuğu müthişti.

15 Eylül 2006 21:19

Guguk kuşu müthiş

Ayrıca "Akıl defteri" Akıl oyunları değil akıl defteri karmaşık ama güzel


jargon
Aday Memur
16 Eylül 2006 10:47

ben korkarım öyle şeylerden neme lazım

16 Eylül 2006 14:02

http://forum.memurlar.net/topic.aspx?id=144264


kumm
Şef
19 Eylül 2006 01:01

ÇILDIRIŞ


cevnokta
Şef
19 Eylül 2006 13:12

he loves me

he not loves me

sanırım adı böleydi güzel bir film başı çok karışık olaylar sonra birleşiyo


Marshall
Memur
22 Eylül 2006 01:25

severim


mjora
Aday Memur
28 Eylül 2006 01:05

makinist

kelebek etkisi

gizli pencere

testere


Dehlizz
Memur
28 Eylül 2006 11:12

makinist iyi filmdi hakikaten..

Toplam 82 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi