Editörler : Lanet


Kapalı
30 Aralık 2011 16:57

İnsanın Kıyameti

Fiziksel kıyametin dışında,insanın kendi kıyameti olarak adlandırılan ölümünün dışında insanın içsel kıyametinden bahsedebilir miyiz?

Kıyamet varsa ölüm var,ölüm varsa yeniden uyanış var!

İçsel kıyamet!

İçsel Ölüm!

İçsel Uyanış!

Ya da daha farklı anlamlarda insanın kıyameti!


mavigözlüm
Müsteşar Yardımcısı
02 Ocak 2012 16:49

ruhun içi boş olduğu sürece içsel ölüm kaçınılmazdır, sanırım..!


!!EsMeR!!!SeKeRiM!!
Müsteşar Yardımcısı
02 Ocak 2012 17:30

Sayın Zemmheri,

ölüm kadar doğumda bir kıyamettir !

Uzvunu kaybeden yine de vatan sana canım feda diyen yüzlerce genç kardeşimizin varlığı aşikardır her birinin en büyük kıyameti olan o uzuvlarını kaybettikleri gün ömür sahnelerinde KIYAMETTİR..Çünkü yarım kalmaktır ( bu ne yazıkki genel bir algıdır özürdileyerek yazıyorum ) her eksiklikte içten içe bir göçüş başlayacaktır oysa bu durumu başarıya dönüştüren örneklerde mevcuttur.

Trafik kazası geçiren bir fertte sorun, ya da ölümden dönen birine KIYAMET in tasvirini size o gün üzerinden yapabilir.

Yaşanan fiziksel ya da ruhsal tranvalar her birey için değişik kıyametlerdir büyük ya da küçük ya da orta diye adlandırılabilirler.( göreceli kavramsalıkda )

Benim ikinci hayatım, bir kez ölümün eşiğinden dönmüş ömründe 3 günü olmayan biri olarak kıyamet 3 gün önce hayat 3 gün sonra başladı !

02 Ocak 2012 22:25

İçsel kıyamet!

İçsel Ölüm!

İçsel Uyanış

üçlü kombinasyon güzel!

İçsel kıyamet;suskunluk,kendi içinde fırtılar estirmek,öyle ki o an asırlık çamlar devrilir,dağlar sallanır,yer yerinden oynar ama kimse bundan haberdar değildir.

içsel ölüm;sizi hayata bağlayacak hiç bir şeyin olmadığını düşünerek ruhunuzu toprağa verim beden olarak var olmak ve hayatı kendize zehretmek.

içsel uyanış;bir bakışın,dost bir merhabanın sabah yelinin serinliğini ruhunuzda hissetmek sevğiye olan açlığınızı fark edip bunu kabullenmek tabii öğrenme ve araştırma merakı da buna dahil.


cpracil
Aday Memur
03 Ocak 2012 01:11

insanin icsel kiyameti varsa bence kendiyle tanistigi andir


_neden_
Müsteşar Yardımcısı
03 Ocak 2012 08:37

İnsan kelimesinin kökünü araştıranlar birçok farklı anlama ulaşmışlar. Bunlardan ikisi üns ve nas.

Üns-ünsiyet: yaklaşmak, yakınlaşmak

Nas-nisyan: unutmak

Çok kullanıyormuşum, öyle diyorlar; "kişi ismiyle müsemmadır" sözünü... Evet öyledir...

İşte insan; önce yaklaşır, yakınlaşır, yalınlaşır, "sensizlik kıyametim olur, sensiz nefes bile alamam," derken, bir süre sonra uzaklaşır; "seni, sensizlikte, kendimi senden uzakta buldum" der.

Unutmak zorunda olmak ya da ayrılık kıyamet gibi görülse de öyle değildir. Asıl kıyamet yaklaşma, yakınlaşmadır... Çünkü her "merhaba", bir "hoşça kal"a gebedir, yani tanışmadır kıyamet olan. Ve ayrılığa ilk nişanı, tıpkı doğumun ölümün belirtisi/nişanı olduğu gibi...

İkici basamak unutmadır; kopan kıyametin hesabı görülür ve kıyametler koptukça hesap da çoğalır. Çünkü insan, yakınlaşma ve unutmaya kurulu saat gibidir...

Ne kıyametler koptu içimde ve ne kıyametlere gebe yüreğim? İnsanım ve hepsine birden, "eyvallah!" derim...

03 Ocak 2012 09:29

Nas;türkçe anlamı doğmaktır (inak)

Nisyan; unutma


Tecessus
Kapalı
03 Ocak 2012 11:13

Bu konu üzerinde beyin fırtınalarını oluşturmak. !

Bireyin kendisiyle hasbihali.

Ne vakit aynaya baktığımızda, kendimize tahamülümüz kalmazsa

kiyametin başlangıcı olduğunu ileri sürebiliriz.

Unutmamalıyız ki her an karşımıza bir aynanın çıkma ihtimali yüksektir.


zemmheri
Kapalı
06 Ocak 2012 00:17

Başlığı açarken içsel uyanışa bu kadar takılacağımı tahmin etmemiştim.İçsel uyanış=Hiçlik.Önce "hiçlik" zirvesine tırmanmak gerekiyor idi..Ölüm hali devam ediyor..

...

Değerli yorumcu arkadaşlar her biri farklı açıdan ele almışlar konuyu.Her bir yorum o kadar değerli ki..


Arkaine
Yasaklı
06 Ocak 2012 01:50

İçsel kıyamet = kişinin değer verdiği yargılar/değerler tarafından hayal kırıklığına uğraması.Örneğin,eşin/sevgilinin sizi aldattığını ilk öğrendiğiniz an,inandığınız güvendiğiniz birinin sizi arkadan vurması,teoride güzel olan herhangi birşeyin pratikte iğrençliklerini görmeniz...Buraya değer verdiğiniz herhangi bir yargının olayın sizi herhangi bir şekilde yoğun olarak üzeceği bir senaryo gereklidir.

İçsel Ölüm = üstteki kıyametteki başlangıcın,yani kıyametin sebep olduğu olay/olaylar silsilesinin insanın beyni tarafından tamamen idrakı/kabullenilmesidir.Ne zaman ki beyin ilk başta inanmak istemediği bir olay için sebepler uydurur durur(yok canım aldatmıyordur,kesin başka türlüdür gibi),ancak daha sonra şahit olduğu şeyler sayesinde değer verdiği şeylere 'ölüm' gerçekleşir.Artık o duygu,düşünce,değer yargıları ölmüştür,bunun acısı vardır.

İçsel Uyanış = insanın üstteki değer verdiği yargıları belki başka bir örnekle denemesi,ya da tamamen yeni olan başka yargılara değer vermesidir.Aksine hiçlik olarak görmüyorum ben bunu,hayatta her yediğin kazık/kötü tecrübe seni biraz daha güçlendirir felsefesine bağlayarak aydınlanmanın bir parçası olarak görüyorum.Kimi insan bir süre için ruh gibi yaşar,işte o bahsettiğiniz ölüm evresindedir.Ancak genellikle bu içsel ölüm yaşanırken başa gelen bir olay sayesinde insan uyanışı yaşar,ve de hayatta tekrar birşeylere sarılmaya çalışır.

Sorduğunuz soru hoşuma gitti ve düşündüren bir soruydu güzel sorunuz için teşekkürler


zemmheri
Kapalı
06 Ocak 2012 16:24

sayın Arkaine,

kötü tecrübelerin insanı güçlendirdiği tezinin genelliğini kabul etmek isterdim.Eğer psikiyatrislere gelen hastalar yalnızca kalıtımla ilgili rahatsızlıkları için gelmiş olsalardı.ya da ruhsal sıkıntıları olanlar yalnızca psikiyatriye gelenlerden ibaret olsa idi!

...

"Hiçlik" ile sanırım farklı içerikleri kastediyoruz!


Arkaine
Yasaklı
06 Ocak 2012 19:24

Sayın Zemmheri, tabi ki genelleyemem,ama mücadeleci yapıdaki insanlar için başa gelen kötü olaylar da tecrübedir,tabi bu başa gelen olayın büyüklüğüne de bağlıdır.Daha az mücadeleci insanlar bu tip tecrübelere yıkım olarak bakarken,kimi insanlar da yıkımdan çıkmak hayata daha güçlü sarılır.Bu konuda insandan insana fark olduğunu söylemek gerekiyor.Kişisel düşüncemi yansıtarak cevapladığımdan,kötü olayların tecrübe olacağını söylerken de kendi yaşayış tarzıma göre o kanıyı yazdım.

Hiçlik kavramınızı uzun bir şekilde açıklamadığınızdan,belki sizi yanlış anlamışımdır.Ben de içsel uyanıştan anladığımı,en azından ben de olan şeklini yazdım,tabiki fikirlerimiz farklı olabilir.


zemmheri
Kapalı
07 Ocak 2012 09:33

Sayın Arkaine,ilk paragrafınızı aynen onaylıyorum.Güçlükler,sıkıntılar insana rehberlik yapmalı,derunileştirmeli,daha bir güçlendirmeli.Normali budur daa...


zemmheri
Kapalı
07 Ocak 2012 09:38

Hiçlikten kastım,doğrudan insanın kendini değersiz hissetmesi değil.Nihilizm değil.(Niçe'nin üst insanı ile sufilikteki kamil insanın örtüştüğü kadar nihilist) Mevlana'nın anlayışı ile "Varlığı terkederek varlığa erme" sırrını yakalamak.

Her ölüşte otun,çöpün,böceğin ölümünden farklı olarak daha yüksek mevkide yeniden doğabilmek.Sanırım bu sırrı kavrayabilmek için:

Zamandan,mekandan,korkulardan,endişelerden,benlikten,benlikten..benlikten soyutlanmış olmak gerek.

kendi suretine aşık bir narsist,yakınları arasında hep merkezde olmak isteyen,aksine tahammül edemeyen bir egoist,sorunlarını güce dönüştürmeyi başaramayan,birilerine bağımlı olmadan yaşamın altından kalkamayacak acizlikte olan biri için bu sırrı bu haliyle yakalaması imkanlı mı? Şimdilik çok uzak.. Birgün...Rabbimin izniyle..


Arkaine
Yasaklı
11 Ocak 2012 22:52

Her ölüşte otun,çöpün,böceğin ölümünden farklı olarak daha yüksek mevkide yeniden doğabilmek.Sanırım bu sırrı kavrayabilmek için

Bu yazdığınızda ölüm olarak ele aldığımız şeyi,hayatta başımıza gelen zorluklar,daha yüksek mevkide doğma dediğiniz olguyu ise,başımıza gelenlerden aldığımız dersler sonucunda eski durumumuzdan daha üstün konumda bulunmamızı ele alabiliriz bence...Akıllı insan,herşeyi biliyorum edasında gezmeden düşüncelerine yeni düşünceler katabilendir bana göre,bu üstte yazdığınız satırlar da bana bunu hatırlatıyor


ffk08
Şef
26 Ocak 2012 15:42

insan iki alemli bir canlıdır.

birincisi hepimizin bildiği bedensel alem.

ikincisi burada içsel olarak ifade edilmiş olan içsel alem.

iki kıyametten bahsedilir.

birincisi bütün alemin yok olup ahiret yaşamının bahsedildiği bildiğimiz kıyamet, genel anlamlı kıyamettir.

ikincisi bireysel kıyamet olan ölümdür.

içsel ölüm, ruhen bir çöküş yaşamaktır.

içsel kıyamet daha büyük çöküş yaşamaktır.

ruh ta beden gibi beslenmeye ihtiyacı vardır. besini nedir? bu çok tartışılıyor.

ruhu sıkıntılardan kurtaracak durumlar içsel uyanışa neden olur. tabii uyanmak yetmez. hastalıkla uyuyan bir insan, uyandığında doğru beslenip sağlıklı yaşamazsa nasıl tekrar hasta oluyorsa, içsel bir sıkıntıdan insan da ruhunu doğru beslemezse uyanışı kısa sürer.


_neden_
Müsteşar Yardımcısı
04 Mayıs 2012 11:43

Selâmın; elma olup armut olmayan, gül olup diken olmayan, güneş olup sıcağı yakmayan, nehir olup yatağından taşmayan gibi sıfatlarla şahsileştirilmesi, kainatın kıyameti midir, yoksa insanın kıyameti mi!?.

Gök kubbe altında "hay" sıfatına mazhar her varlığa selâm olsun...

04 Mayıs 2012 16:36

Sevginin riyakarlığa,sadakatin sahtekarlığa büründüğü bir çağda,"sana dostluk garantisi veriyorum,sana güven vaad ediyorum" anlamına gelen "selam"ın yürekteki gerçek anlamının yitirilişi yaşanan içsel kıyametlerden belki de en şiddetlisi.


tarihci8209
Yasaklı
04 Mayıs 2012 18:34

Dostoyevski: "İnsan, inanılmaz derecede ahmak bir varlıktır.

İnsanlar sistemlere, bazı soyut kavramlara o denli bağlıdırlar ki, sadece mantıklarını haklı çıkarmak için gerçekleri göz göre göre değiştirmeye, gözlerini kapayıp kulaklarını tıkamaya razıdırlar.

Şöyle bir bakın çevrenize, kan gövdeyi götürüyor; üstelik şampanya gibi keyifli bir şekilde. İşte size, Buckle'ın da yaşadığı ondokuzuncu yüzyıl! İşte, büyük Napoleon ve bugünkü Napoleon! İşte, sonsuz Kuzey Amerika Birliği! İşte size, bir karikatüre benzeyen Schlezwig Holstein Prensliği!.. Uygarlık bizi nasıl yumuşatmış, görelim. İnsanların duygu çeşitliliğini artırmaktan başka işe yaramaz uygarlık. Duyguları çeşitlendikçe insan, kan dökmekten zevk almaya başlar hale geliyor..


tarihci0982
Yasaklı
04 Mayıs 2012 18:47

Özel mülke zarar verme şiddet değildir. Bir binaya ya da pencereye şiddet uygulayamazsınız. Biz sadece insanları olanı biteni sorgulamaları için cesaretlendirmeye çalışıyoruz. Neden insanlar sokağa çıkıyorlar ve bir şeyleri protesto etmeye, bir şeyler yapmaya çalışıyorlar? Bu akılsız şiddet demek değildir. Akılsızlık orada öylece oturmak, esrar içmek, MTV izlemek? Sonra gidip bir iş bulmak ve sonrasında öylesine yaşayıp gitmektir. Bana göre şiddet budur.

John Zerzan


tarihci09 82
Yasaklı
17 Mayıs 2012 20:59

İnsan olmak kolay değildir, hele ki ?insanca? yaşanabilecek bir toplum düzeni yoksa?!

(John Steinbeck)

Toplam 40 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi