Baydilli-Badıllı-Beydili Boyu
Bilindiği gibi Türkçe yazılı belgelerde yirmi dört Oğuz boyundan birinin adı olan ?Baydili-Baydilli-BAeydili-Beydilli? kavramı ilk defa Kaşgarlı Mahmut?un eserinde ?Beg-Tili?; Reşid Ud Din ile Yazıcı Oğlu?da da ?Boz-Oklar?a mensup olarak ?Beg-Dili?, ?Begdili?şeklinde ifade edilmiştir. Zamanla bu kavram bazı yazılı eserlerde ?Baydili-Baydilli-Beğdili-Beğdilü-Beğdilli-Beğdillü-Beydili-Beydilli-Badılı-Badıllı-Badilli? şeklinde de ifade edilmeye başlanmıştır. Bir kavramın niçin bu kadar ağız değişikliğine uğradığı şüphesiz herşeyden dilcilerin araştırma sahasına girer. Ancak dil ve tarih arşivi konusunda çalışmalar yapan arkadaşlarla yaptığımız fikir alış-verişine göre, bizce bu farklılık kayıt tutanların dikkatsizliğinden ve yöreye göre ağız farklılaşmalarından dolayı olma ihtimali yüksektir. Adana?da konuşma dilinde ?k?lar sanki otomatik olarak ?g?ye dönüşür. Elazığ?da da ?Elazığ? kavramı genellikle ?Elazı? şeklinde veya ?ğ?ye vurgu yapılarak ifade edilir. Ayrıca ortak hece vokali Türkiye Türkçesinde düşme eğilimdedir. Bu nedenle Baydili?nin ?Badılı?; Baydilli?nin de ?Badıllı? olma ihtimali yüksektir.
Ziya Gökalp, Rıza Nur?un teklifi ile1921?de ?Kürk Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tekkikler? olarak yayınlanan (Ziya Gökalp,1992) eserinde ?Carablus etrafında iki Türkmen aşireti vardır. Biri İlbeğli, diğeri Beğdili. Bunların her ikiside Türkmendirler...Bunlardan Beğdililer ihtiyarların eski hikayelerine ve ifadelerine göre Yozgat taraflarından gelmişlerdir. Bunlar vaktiyle aşiret ve göçebe halinde orada yaşarlar. Hükümet tarafından görülen lüzum üzerine Kadıoğlu Yusuf Paşa bunların Rakka eyaletinde iskanlarına memur edilmiştir. Bu suretle seksen bin hane halkıyla buralara yerleşmişlerdir...Beğdili ve civarındaki Türkmenlerin dili Türkmen lehçesidir...Beğdili evvelce Barak ve Türkmen namlarıyla ikiye ayrılmışlardır...Beğdili oymakları bir takın zümrelere ayrılıryor. Bunlara ?oba? dedikleri gibi, her zümrenin eski dedeleri namına nisbetle hususi adları da vardır. Ezcümle, yukarıda ismi geçen Abdurrezzaklı oymağının inkısam ettiği (bölündüğü) obalara büyük dedelerinin ismine nisbetle Çaprazlı, Tıryakili, Batmanlı, Mahmutlu denilmektedir? (Ziya Gökalp, 1992: 91-93). Ziya Gökalp?e göre Siverek Diyarbakır arasındaki Karacadağ?da yaşayan ?Türkan-Tırkan? (Kırmançca Türkmen demek) aşiretleri Beğdili boyundan olup anadillerini unutarak ?Kırmançca konuşmaya başlamışlardır. Ziya Gökalp Şanlıurfa?daki ?Badilli? aşiretininde aslen Türk olduklarını söylemekle beraber bunlarla ?Beğdili? aşireti hakında bir ilişki kurmamıştır.Ancak ?Badilli?lerinde yirmi dört Oğuz boyundan birinin adı olduğunu söyler (Ziya Gökalp, 1992: 96). Gökalp ?Badilli? kavramını ?Beğdili? kavramı yerine kullanmış olsa gerek. Çünkü bilindiği gibi Oğuzlar?da ?Badilli? diye bir boy yoktur. Aynı anlayışı Eröz?de?de görürüz. Ona göre Kayseri?ye bağlı Sarız?da Türkçeyi unutmuş olan ve Kurmançca konuşan, Alevi cemaatlerinin oturuyor olması, konumuz bakımından üzerinde durulmaya değer bir hadisedir. Üstelik bunlara, Badıllı? denir ki bu kelime Oğuz bıylarından biri olan ?Beydili?nin bozulmuş şeklidir (Eröz, 1982: 19).
Sümer ?Beğdili?boyunu Hazar Ötesi Türkmenlerden sayarak, bunların Anadolu?ya Türk göçleriyle geldiklerini bilirtir. Anadolu?nun çeşitli bölgelerine dağılan ?Beğdililer?in bir kısmı yazın Sivas?a doğru, kışın ise Halep civarlarına yerleşrek hayatlarını devam ettirmişlerdir. Sümer ?Boz-Ulus? dan bahsederken de Diyarbekir Türkmenleri ve Halep Türkmeni arasında ?Beğ-Dili? oymağından da söz eder. Sümer?e göre Beğdili boyu, Kayı, Yazır, Avşar ve Eymür gibi ?Oğuz yabguları? çıkaran boylar arasında sayılır . ?...XIV. yüzyılda Kuzey-Suriye?de yaşayan büyük Türkmen topluluğunun Boz-Ok kolunu başlıca üç boy, yani Bayat, Avşar ve Beğ-Dili boyları teşkil ediyordu. Beği-Dili?lerin bir özelliği de bir kısmının Safevi devletinin kuruluşuna katılmak için İran?a gitmiş olmalarıdır (Sümer, 1972: 153, 212, 177, 205, 223, 297).
Osmanlı Arşiv Belgelerinde ?Beğdili-Beğdilü-Beğdilli-Beğdillü -Badıllı- Badilli?Aşiret, Oymak ve Cemaatleri
Ağdöğer: ?Rakka Eyaleti, Türkman Taifesinden, Ağdöğer Oymağı, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:56).
Beğdili (Beğdilü), Beğdilli (Beğdillü): ?Sivas, Rakka, Kangal (Sivas), Adana, Halep, Taş Kazası (Teke Sancağı), Tarsus, Sis Sancağı (Adana Eyaleti), Ruha (Urfa), Trablus-u Şam Sancağı, Hama Sancağı, Türkman Taifesinden? (Türkay, 1979:56).
Uğurlu Şeyh Oğulları nam-ı diğer Şeyhlü: ?Ankara Sancağı, Kengıri Sancağı. Türkmen Taifesindendir. Uğurlu Şeyh Şeyh Oğulları nam-ı diğer Şeyhlü Aşireti, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:162) .
Akkaş: ?Hamid Sancağı, Aksaray Sancağı, Nevşehir Kazası. Türkman Taifesindendir; Akkaş cemaati Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:189).
Arab, Arablar, Arablı (Arablu): ?Sivas, Maraş, Diyarbakır Eyaleti, Menteşe Sancağı, Rakka Eyaleti, Anamur Kazası (İçel Sancağı), Adana, Edirne, Selanik Sancağı, Çorum Sancağı, Koçhisar Kazası (Aksaray Sancağı), Mardin Kazası (Diyarbakır Eyaleti), Zülkadiriye Kazası (Meraş), Bozok, İçel Sancağı, Alaiye Sancağı, Düşenbe Kazası (Alaiye Sancağı), Mağnisa Kazası (Saruhan Sancağı), Alaşehir Kazası (Aydın Sancağı), Erzurum, Adana havalisi, Saruhan Sancağı, Hezargrad Kazası (Niğbolu Sancağı), Antalya, Kütahya, Hama, Hums Sancakları, Çıldır Eyaleti, Gelibolu Sancağı, Şehirköy Kazası (Paşa Sancağı), Siverek Sancağı, Karaman, Uzuncaabat Hasköy Kazası (Çirmen Sancağı), Nevşehir Kazası (Niğde Sancağı), Aydın Sancağı, Adala Ovası (Saruhan Sancağı), Yeni İl Kazası (Sivas), Göynük Kazası, (Hudavendigar Sancağı), Hıns-ı Mansur Kazası, (Malatya Sancağı), Malatya Sancağı, Arapgir Sancağı (Sivas Eyaleti), Divriğ Sancağı (Sivas Eyaleti), Kars Eyaleti, Uluborlu ve Gönen Kazası (Hamid Sancağı), Ürgüp Kazası (Niğde Sancağı); Konar-Göçer Türkman Yörükan Taifesinden. Beğdili Aşiretinden olup Araplar Cemaatı, İçel Sancağında iskan olunmuştur? (Türkay, 1979:204).
Arablıibrahim (Arabluibrahim): ?Niğde, Halep, Ankara, Kengiri, Rakka Sancakları; Türkman Taifesinden. Arablıibrahim Cemaatı, Beğdilü Aşiretindendir? (Türkay, 1979:205).
Arablımersin (Arablumersin): ?Niğde Sancağı; Türkman Taifesinden. Arablımersin Cemaati, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:205) .
Beğdili (Beğdilü-Beğdilli-Beğdillü): ?Halep Eyaleti, Yeni İl Kazası, Rakka Eyaleti, Gülnar Kazası (İçel), Adana, Kırşehir, Canik, Karaman Sancakları, Danişmedli Kazası (Bolu Sancağı), Viran Şehri Kazası (Bolu Sancağı), Sivas, Çıldır, Kars Eyaletleri. Konar-Göçer Türkman Taifesinden? (Türkay, 1979:235).
Beğmşli (Beğmişlü): ?Sivas, Rakka, Karahisar-ı Şarki Sancakları, Behisni Kazası (Malatya Sancağı), Deyr-i ruhye ve Selemiye Sancakları (Rakka Eyaleti), Hama Sancağı (Trablus-u Şam Eyaleti), Yeni-İl Kazası (Sivas Sancağı). Türkman Taifesinden. Beğmişli Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:237).
Burak, Buraklı (Buraklu, Burak maa Çağıradak): ?Kars-ı Meraş Sancağı (Meraş Eyaleti), Yeni İl Kazası (Sivas Sancağı), Menbüc Kazası (Rakka Eyaleti), Haran Nahiyesi (Rakka), Sivas, Halep, Rakka Eyaleti, Tokat Kazası (Sivas Sancağı), Kete Kazası (Hudavendigar Sancağı), Adana , Tarsus, Sis, Karahisar-ı Şarki Sancakları, Timurhisarı Kazası (Siroz Sancağı), Yüreğir ve Sarıçam Kazaları (Adana Sancağı), Zülkadriye Kazası (Meraş Eyaleti). Türkman Yörükanı Taifesinden. Buraklı Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:260).
Cece, Ceceli (Cecelü), (Çeçeli?Çeçelü): ?Çorum, Rakka, Aksaray Sancakları, Yeni İl Kazası (Sivas Sancağı), Adana, Halep Eyaletleri, Gülnar Kazası (İçel Sancağı), Kengiri, Niğde, Aksaray, Katar Kazası (Çorum Sancağı), Nevşehir Kazası (Niğde Sancağı), Eyübeli Kazası (Aksaray Sancağı). Konar-Göçer Türkman Taifesinden. Ceceli (Çeçeli) Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:270-271).
Cihanbeğli (Cihanbeğlü), (Canbeğli, Cihanbeğlü) nam-ı diğer Yedi boy: ?Haymana Kazası (Ankara Sancağı) Harpırt (Harput) Kazası (Diyarbekir Eyaleti), Kengıri, Çorum, Kütahya, Arabgir Sancakları, Diyarbekir, Rakka, Meraş Eyaletleri, Ankara Sancağı, Bozok Eyaleti, Tokad Kazası (Sivas Sancağı), Eğin Kazası Arapgir Sancağı), Koçkirli Sancağı (Bozok Eyaleti), Hıns-ı Mansur Kazası (Malatya Sancağı), Kırşehri Sancağı, Kars, Çıldır, Sivas Eyaleti, Çerkeş Kazası (Kengıri Sancağı), Malatya Sancağı, Erzurum Eyaleti, Kahta Kazası (Malatya Sancağı), Çermik Sancağı (Diyarbekir Eyaleti). Konar-Göçer Türkman Ekradı Taifesinden. Cihanbeğli (Canbeğli) Cemaati, Beğdili Aşiretindendir. Cihanbeğlü Cemaatı, Kütahya Sancağında vaki Sarısu ve Karaçam nam mahallelerinde iskan ettirilmiştir. Nam-ı diğer Yediboy Cemaatidir? (Türkay, 1979:276).
Cırık, Cırıklı (Cırıklu): ?Rakka Eyaleti, Selmanlu-i Kebir Kazası (Bozok Sancağı), Anamur Kazası (İçel Sancağı), Düşünbe Kazası (Alaiye Sancağı), Adana Sancağı, Kars-ı Meraş ve Alaiye Sancakları. Türkman Taifesinden. Cırıklı Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:279).
Dengiz, Dengizli (Dengilü), Dengüz, Dengüzlü, Dangizler (Denizli, Denizlü, nam-ı diğer Kara Koğa) Denizler: ?Budaközü Kazası, (Bozok Sancağı), Kütahya, Adana, Meraş, Sivas, Arabgir, Selanik, Halep ve Rakka Sancakları, Zülkadriye Kazası, Denizli, Balkan Kazaları (Kütahya Sancağı), Mangalya Kazası (Silistre Sancağı), Gümülcine, Yenice-i Karasu Kazaları (Paşa Sancağı). Yörükan Taifesinden. Degizli (Denizli) Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:319-320).
Diger Döğer: ?Rakka Eyaleti, Siverek ve Çemişgezek Sancakları, Adana Sis ve Karahisr-ı Sahib Sancakları. Türkman Taifesinden. Diğer Döğer Cemaatı, Beğdili Aşiretinden? (Türkay, 1979:325-326).
Dilmek, Dimlekli (Dimleklü), (Dimekli, Dimeklü): ?Rakka, Erzurum Kars, Ahıska, Sivas, Malatya, Arabgir, Divriği, Diyarbekir, Bozok, Karaman, Kütahya, Aydın, Saruhan, Halep, Hama, ve Hums Sancakları. Türkman Taifesindendir. Dimlekli Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:329).
Döğer, Döğerli (Döğerlü), Döğerler: Rakka, Karahisar-ı Sahib, Çemişgezek, Karaman, Sivererek, Adana, Sis, Sivas, Menteşe, Halep, Aydın, Meraş, ve Diyarbekir Sancakları, Alacahanı mevkii (Kangal Kazasında). Türkman Ekradı Taifesinden. Döğerli Cemaatı, 150 hane olup, Beğdili Aşiretine tabidir.
Elbeğli (Elbeğlü, İlbeğli, İlbeğlü, Meraş İlbeğlüsü): ?Birecik Kazası( Biret-ül Fırat Sancağı), Halep, Sivas, Rakka, Kilis, Meraş, Ayıntap, Adana Sancakları, Merzifon Kazası (Amasya Sancağı), Zile, Yüzde Pare, Tokat Kazaları (Sivas Sancağı). Türkman Taifesinden. Beğdili Aşiretine tabi olan Elibeğlü (İlbeğlü) cemaati, göçebe taiafesinden olmayup, zer?ve ve hars ile meşgul olurlardı. Tokat Voyvodalığı aklamından Sivas?da sakin İlbeğli Kabilesi 39 adet ma?mur kışlak ve 14 aded hali kışlakda sakin idiler?(Türkay, 1979:346).
Gündeş, Gündeşli (Gündeşlü, Günldeşli, Güldeşlü): ?Aydın, Saruhan, Kengıri, Menteşe, Meraş, Halep, Rakka, Erzurum, Kars, Ahıska, Çıldır, Sivas, Kırşehri, Teke Sancakları, Akhisar Kazası (Saruhan Sancağı), Sındırgı Kazası, (Karesi Sancağı), İblasa, Malkara ve Keşan Kazaları (Gelibolu Sancağı), Marmara-i AydınKazası (Saruhan Sancağı), Yeni İl Kazası ( Sivas Sancağı), Evreşe Kazası (Gelibılu Sancağı), Alaşehir Kazası (Aydın Sancağı), Güzelhisar , Mangnisa Kazaları (Saruhan Sancağı), Eşme Kazası (Kütahya Sancağı). Konar-Göçer Türkman Yörükan Taifesinden. Beğdili Aşiretine tabi olan Gündeşli (Gündaşlı) Cemaatı, konar- göçer makulesinden olmağla, tekalif-i örfiye ve şakka?dan muaf ve müsellemdir? ?(Türkay, 1979:385).
Kadiri, Kadirli (Kadirlü, Kadiroğlu), Kadirili (Kadrilü): ?Rakka, Niğde, Arabgir, Divriği, Sivas, Malatya, Hama, Ana, Hums Sancakları, Selmanlu-i Sağir Kazası (Bozok Sancağı), Kırşehri Sancağı. Konar-Göçer Türkman Taifesinden. Kadirli Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir. Kadiroğlu Cemaatı, Bozok Livası dahilinde Selmanlu-i Sağir kazasında vaki Karagöl karyesine iskan olunmuştur. Mezkur cemaat, Kafirkıran Cemaatı içindedir? (Türkay, 1979:449).
Karaşeyh, Karaşeyhler (Karaşeyhli, Karaşeyhlü, Karaşeyhli Avşarı, Karaşıh): ?Sivas, Meraş, Diyarbekir, Kütahya, Saruhan, Kraman, Haleb, Rakka, Niğde, Arabgir, Divriğ, Malatya, Kengıri, Kilis, Ankara , Aydın, Hama, ve Hums Sancakları, Yeni İl Kazası (Sivas Sancağı), Hıns-ı Mansur Kazası ( Malatya Sancağı), Şiran Kazası (Erzurum Eyaleti), Selmanlu-i Kebir Kazası Kırşehri Sancağı. Türkman Taifesindendir. Karaşeyhli (Karaşıhlı) Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir? ?(Türkay, 1979:486).
Kasım, Kasımlar (Kasımlı, Kasımlu): ?Rakka, Halep Eyaletleri, Alacahan mevkii (Sivas Sancağının Kangal Kazasında), Kargı Kazası Kengıri Sancağı), Manğnisa Kazası (Saruhan Sancağı). Türkman Taifesinden. Kasım Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:494).
Kayas, Kayaslar, Kayaslı (Kayaslu): ?Rakka, Aksaray, Niğde Sancakları, Koçhisar Kazası (Aksaray Sancağı). Konar-Göçer Türkman Taifesinde. Kayas Cemaati, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:500).
Kılıçbeğli (Kılıcbeğlü): ?Rakka, Erzurum, Kars, Ahıska ve Meraş Sancakları. Türkman Taifesinden. Beğdili Aşiretinden olan Kılıçbeğli Cemaati, bahatt-ı hümayun Rakka havalisine iskan olunmuşdur? (Türkay, 1979:515).
Kızılkoyunlu: ?Rakka, Karaman, Kırşehir Sancakları, Haymana Kazası (Ankara Sancağı), Bolvadin Kazası (Karahisar-ı Sahib Sancağı), Şam Havalisi, Ankara civarı, Irak Sabanca ve İznikmid Kazaları (Koceeli Sancağı), Ayazmend Kazası (Karasi Sancağı), Bergama Kazası (Hudavendiğar Sancağı), Mağnisa Kazası (Saruhan Sancağı), Süleymanlı Kazası (Kırşehri Sancağı), Nevşehir Kazası (Niğde Sancağı). Konar-Göçer Türkman Ekradı Taifesinden. Beğdili Aşiretinden olan Kızılkoyunlu Cemaatı, senevi 300 guruş mal ile Ekrad-ı Lekvanik mukataası tevbiindendir? (Türkay, 1979:527).
Kömec, Kömenc, Könec (Kömecli, Kömeclü, Gömec, Gömecli, Gömeclü): ?Rakka Eyaleti, Mağnisa Kazası (Sruhan Sancağı). Türkman Taifesinden. Kömecli (Gömecli) Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir. (Türkay, 1979:539).
Mirza: ?Rakka ve Halep Eyaletleri, Alacahan mevkii (Kangal Kazasında. Türkman Taifesinden. Mirza Cemaat, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:588).
Perdeltacirlisi (Perdeltecirlisi): ?Rakka, Birecik, Erzurum, Kırşehri, Bozok, Sivas, Karaman ve Diyarbakır Sancakları, Havran Ovası (Halep Eyaletinde). Türkman Taifesinden. Perdal tacirlisi (Pardal tecerlisi) Cemaatı, Beğdili Türkman Aşiretindendir. 150 hane olan cemaat-ı mezbure, Ruha (Urfa) ile Birecik beyninde vaki (Çarmelik) hanında iskan ve zer ve hars ile meşgul iken, 120 senesinde firar ve Erzurum tarafına gidüp ve mirileri Rakka tarafından tahsil olunur iken, ahara malikhane olmağla, bu tarafda bakiyesi yanlarına gitmişlerdir. Elyevm Kırşehri ve Bozok tarafında olurlar, deyu tahrir olunmuş? (Türkay, 1979:626-627).
Tecerli-i Pardal (Tecerlü-i Pardal): ?Karaman, Sıvas, Kışehri, Bozok ve Rakka Sancakları. Konar-Göçer Türkman Taifesinden. Tecerli-i Pardal Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:717).
Ulaş, Ulaşlı (Ulaşlu, Ulaşfakih) Ulaşlar: ?Adana, Meraş, Haleb, Karahisar-ı Şarki ve Rakka Sancakları, Yeni İl Kazası (Sivas Sancağı), Ordu Kazası (Karahisar-ı Şarki Sancağı), Zülkadriye Kazası (Meraş Eyaleti), Çatalca Kazası (Hahsa-i İstanbul Sancağı), Diyarbekir Eyaleti, Yalakabad Kazası (Kocaeli Sancağı), Rumkal?a Kazası (Rakka Eyaleti). Türkman Yörükan Taifesindenden. Beğdili Türkman Aşiretinden olan olan Ulaş (Ulaşlı) Cemaatı, Çukurova?da Kurtkulağı ile Burnaz Köprüsü mabeyninde vaki, Karaküfiler nam mahalle iva ve iskan etdirilmeleri içün, Divan-ı hümayun?dan emr-i Şerifi tahrir olunmuşdur? (Türkay, 1979:746).
Yadigarlar, Yadigarlı: (Yadiğarlu): ?Rakka, Niğde, Sivas, Kütahya, Aydın, Saruhan, Karaman, Halep, Hama, ve Hums Sancakları, Avunya Kazası (Biga Sancağı), Keskin Kazası (Kırşehri Sancağı). Türkman Taifesinden. Yadigarlı Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:758-759).
Badılı (Badılu), Badili (Badilü), Badilli, Badillü, Badilliler, Badili Ekradı, Badili Kürdü: ?İskilip Kazası (Çorum Sancağı), Adana, Çermük Kazası (Diyarbekir Sancağı), Diyarbakır, Sivas, Erzurum, Meraş, Ergani Kazası, Rakka, Mardim, Kars-ı Meraş Sancağı, Timurcu Kazası (Saruhan Sancağı), Çıldır Eyaleti, Haran Kazası, (Rakka Sancağı), Aydın Saruhan Sancakları, Karahisar-ı Şarki, Kütahya Sancakları, Koyulhisar Kazası (Karahisar-ı Şarki Sancağı), Gelibolu, Ankara Kocaeli, Rumeli, Çatalca Kazası, Yenice (Paşa Sancağı), Kemeh Kazası (Erzurum Sancağı), Bayezid Sancağı (Erzurum Eyaleti), Kars Eyaleti, Pasinler Kazası (Erzurum Sancağı), Urfa ve Trablus-u Şam civarı, Florina Kazası (Paşa Sancağı), Tire Kazası (İzmir Sancağı). Konar-Göçer Türkman Ekradı Taifesinden. Merdisi Aşiretine tabi olan Badili ve Modanlu Cemaatlarının Eyalet-i Erzurum ve Kars ve Çıldır tarafları yaylalığa varub gelmeleri mütadları idi. Mahal-i İskanda Kırk kadar evleri vardı? (Türkay, 1979:218-219).
Badılı İsmail: ?Rakka, Erzurum, Kars, Çıldır, Göle Sancakları? (Türkay, 1979:494).
Ekrad-ı Badili (Ekrad-ı Badillü), (Ekrad-ı Badilli, Ekrad-ı Badillü): ?Sivas, Kütahya, Aydın, Erzurum, Kars, Çıldır Sancakları. Ekrad Taifesinden? (Türkay, 1979:346).
Badılı Cemokanlı: Yenice-i Karasu Kazası (Paşa Sancağı), Gümülcine Kazası (Paşa sancağı). Ekrad Taifesinden? (Türkay, 1979:23).
Badili (Badilü), Badilli (Badillü), Badılı (Badılu), Badıllı (Badıllu): İskilip Kazası (Çorum Sancağı), Adana, Sivas, Çermik (Diyarbekir), Erzurum, Meraş Ergani (Diyarbekir) Çıldır, Kars, Rakka, Edirne, Malkara (Gelibolu), Timurcu (Saruhan), Haran Kazası (Rakka), Aydın Saruhan, Birecik Kazası (Rakka), Trablus-u Şam civarı, Ruha (Urfa), Canik Sancağı (Samsun), Erzincan civarı, Akhisar-ı Geyve Kazası (Kocaeli Sancağı), Keşan ve İpsala Kazaları (Gelibolu Sancağı), Mardin, Şiran, Gümüşhane ve Kelkit Kazaları (Erzurum Eyaleti), Ankara Sancağı, Karahisar-ı Şarki Sancağı. Konar-Göçer Türkman Ekradı Taifesinden. Badılı Aşiretinin iskan yerleri, Çatalca ve İpsala ve Gümülcüne ve Yenice ve Firecik ve Kocaeli ve Hüdavendigar ve Biga ve Karesi Sancakları idi. Halen Ruha (Urfa)nın Karaköprü mevkiinde meskundur? (Türkay, 1979:52).
Rişvanlı (Rişvanlu), (İrişvanlı, İrişvanlu): ?Kastamöni, Bozok, Kayseriyye, Birecik, Şam, Tarablus-u Şam, Kilis Ayıntab, Meraş, Rakka, Sivas, Çorum, Erzurum, Kars ve Çıldır Sancakları, Ankara havalisi, Halep civarı, Osmancık ve İskilip Kazaları (Çorum Sancağı), Kuruçay Kazası (erzurum Sancağı), Behisni ve Hıns-ı Mansur Kazaları (Malatya Sancağı), Zile Kazası (Sivas Sancağı), A?zaz Kazası (Halep Eyaleti). Konar-Göçer Türkman Ekradı Taifesinden. Rişvanlı Cemaatı, Badılı (Badili) Aşiretindendir? (Türkay, 1979:636).
Yadbadılı (Yadbadılu): Erzurum, Kars, Çıldır ve Rakka Eyaletleri. Konar-Göçer Türkman Taifesindenden? (Türkay, 1979:758).
Yukarıdaki arşiv belgelerde ?Beğdili-Beğdilü-Beğdilli-Beğdillü -Badıllı- Badilli? ler hakkında otuz sekiz (38) belgenin on sekizinde (18) ?Türkmen Taifesi? kullanılmıştır. Altı (6) belgede ?Konar-Göçer Türkman Taifesi?, beş (5) belgede ?Konar-Göçer Türkman Ekradı Taifesi?, iki (2) belgede ?Türkmanı Yörükan?, iki (2) belgede ?Konar-Göçer Türkman Yörükan Taifesi?, bir (1) belgede ?Yörükan Taifesi?, bir (1) belgede ?Türkman Ekradı?, iki (2) belgede ise ?Ekrad Taifesi? kavramı kullanılmış olup, bir (1) belgede ise aşiretin bağlı olduğu taife belirtilmemiştir.
Yazar bu belgelerin tarihleri hakkında bilgi vermediği gibi kavramların niçin farklı kullanıldığı hakkında da bilgi vermemiştir. Diğer yandan yaptığız çalışmalarda bu kitap hakkında kullanılan kavramların niçin farklı kullanıldıkları hakkında tarihçilerin yaptıkları çalışmalara rastlanmamıştır (Belki dikkatimizden kaçan belgeler olabilir.). Dolayısı ile aynı aşiretler hakkında niçin bazı belgelerde ?Türkman, Konar-Göçer Türkman Taifesi, Konar-Göçer Türkman Yörükan Taifesi, Türkmen Ekradı ve Ekrad? kavramlarının kullanıldığı açık değildir.
Balıkesir?in Edremit ilçesinde ve bazı köylerinde yaptığımız araştırmalara göre ?Türkmen? kavramı Alevi anlamında kullanılır. Yani bir insan ben Türkmenim diyorsa Alevi olduğunu vurguluyordur. Başka tabirle Edremit?te bir insana Alevimisiniz diye sorduğunuzda evet Türkmenim der.
Bir yerde ?Yörük? başka bir yerde ise ?Konar-Göçer? kavramının da kullanılması açık değildir. Yani niçin bir yerde ?Yörük? başka bir yerde ise ?Konar-Göçer? kavramı kullanılmıştır? Bu konuda en geniş bilgiyi Sümer?in çalışmasında görmek mümkün. O?na göre ?XVI. yüzyılda tam göçebe hayatı geçiren başlıca iki topluluk vardı: Bunlardan biri Halep bölgesinde yaşayan ve yazın Uzun-Yayla ile Sivas?ın güney taraflarına çıkan Halep Türkmenler?i, diğeri de Boz-Ulus olup, Mardin?in güneyinde, Fırat kıyılarında kışlamakta ve Erzurum-Erzincan arasında yaylamakta idi? (Sümer, 1972: 173).
Gökalp, Yörük hakkında ?Yörükler, Cemalettin Herzamşah ile gelmiş olan Türkmenler?dir? ( Gökalp, 1976:37) der. Eröz ise Anadolu?daki Türk aşiretlerini ?Yörük-Türkmen? olarak isimlendirir?. Ayrıca ?... (Türkmen) kelimesinin (yörük) kelimesi gibi, göçebeliği, konar-göçer Türk boylarının hayat tarzını ifade eden bir isim olduğunu düşünüyoruz? diyerek ?Yörük? ile ?Türkmen? kelimesinin aynı etnik grubu ifade ettiğini belirtir (Eröz, 1991:15, 20, 23). Yörük kavramı hakkında da Eröz ?Yörük: (Yörümek) fiilinden yapılma, Anadolu?ya gelip Yurt tutan göçebe oğuz boylarını (Türkmenleri) ifade eden bir kelimedir? (Eröz, 1991:20) der. Eröz bir başka çalışmasında da ?...göçebe Türklerin bir kolu olan göçebe Türkmenler ?Beğlik ve asaletin göçebelik ve Türkmenlikte olduğu, şehirlere yerleşenlerin ilinin ve boyunun belli olamayacağı? inancı ve kendilerinin yerleşik halktan asil oldukları fikriyle yerleşmeyi pek arzu etmiyorlardı? (Eröz, 1966:5)der. Ayrıca Eröz?e göre ?göçebeliğe devam edenler, yerleşik ve yarı göçebe Türkmenlerden kendilerini ayırt etmek için olsa gerek (Yörük) adını aldılar? (Eröz, 1966:5).
Köprülü ?Türkmen lafzı, Oğuzlara bilhassa İslamiyetten sonra verilmiş ?iştikak manası henüz kat?i surette halledilememiş- bir ünvandır? (Köprülü, ty:134)der. Ayrıca ?...Türkmenlerden bahseden ilk İslam müellifi El-Mukaddesi (X.asrın 2. yarısı) onları İslamiyeti kabul etmiş kütleler olarak göstermişti? (Eröz, 1991:18).
Gezisine 28 Mart 1863 yılında Tahran?dan hareket ederek Hive, Buhara, Semerkant, Herat?tan sonra tekrar Tahran?a dönerek bir yılda tamamlayan Vembery bugünkü Türkmenistan Türkleri hakkında şunları ifade eder: ?...Türkmen sözcüğüyle ?saf Türk? anlamı anlatılmak isteniyor...Türkmenler sekiz halka bölünmüştür. Her halk kendi içinde birkaç oymağa, oymaklar da ?tir? denilen aşiretlere ayrılmışlardır...Türkmenlerin yaşadıkları ülkeye Turan adı verilir. Yerli bilginlerin verdikleri bilgilere güvenilecek olursa, bu Yörükler esas olarak kuzeyden, yani Mankışlak yöresinden gelmişler? (Vambery, 1993:47, 49) dir.
Kaşgarlı Mahmut?ta ?Türkmen: Bunlar Oğuzlardır? (K. Mahmut, 1986:412) der. Kafesoğlu ise ?XI. Asır ortalarında, Yakın Doğu?da Büyük Selçuklu İmparatorluğu kurmak suretiyle Ortaçağ tarihinde çok ehemmiyetli bir rol oynamış olan Türk kabilelerine ?Oğuz? yanında ?Türkmen? de denilmektedir... Orta Doğu kaynaklarında ?Türkmen?den daha ziyade Oğuzların kastedildiğini görüyoruz. Oğuzların Kınık boyuna mensup Selçukluları kaynaklarımızda ?Türkmen? diye gösterilmiştir. İlk defa Seçuklulardan bahseden farsça eserler hep böyledir? (Kafesoğlu, 1958: 120, 132) der. Ayrıca Kafesoğlu Fars ve Arap tarihçilerin Oğuzlar için ?Türkmen? kavramını kullandıklarını çeşitli eserlere atıf yaparak açıkladıktan sonra Bartholl gibi ?Türkmen? kavramının kaynağı, ilk defa ne zaman kullanıldığı ve yapısının yeterince aydınlatılamamış olduğunu belirtir (Kafesoğlu, 1958: 122-128). Bu ifadelere rağmen Kafesoğlu çalışmasının sonunda ?Türkmen? kavramının ?Karluklular? tarafından siyasi bir anlamda kullanıldığını ifade eder (Kafesoğlu, 1958: 131-132). Kafesoğlu yukarıdaki fikirlerini son çalışmalarından birinde de teyit edercesine ?Oğuzlar, umumi ?Türk? adının yanında, yine siyasi bir isimlendirme olarak ?Türkmen? adını da taşıyorlardı ki, müslüman ülkelerine geldikten sonra İslam kaynaklarında bu isimle anılmışlardır? (Kafesoğlu, 1998: 154) der.
Sümer ise Kafesoğlu?ndan farklı bir yaklaşımla Türkmen kavramı hakkında şunları yazar: ?X. Yüzyılda Talas vadisinde ?Türkmen? adını taşıyan bir kavim vardı ki, bunların İslamiyeti kabul eden ilk Türk kavmi olduğu anlaşılıyor. Oğuzlar?dan ayrı bir kavim olan bu Türkmenler?inde On-Oklar?ın kalıntılarından olması pek muhtemeldir... X. yüzyılda Balasagun ile Taraz?ın takriben 100 mil doğusundaki Mirki kasabası arasında, Türkmen adlı bir kavim yaşıyordu. Mukaddesi?de Müslüman olmuş tek Türk kavmi olarak bu Türkmenler zikredilir. Aynı müellif Sabran sınır şehrinden bahsederken ve diğer vesilelerle Oğuzlar?a (el Guzz) ayrıca işaret eder ve onların Müslüman olduklarını söylemez. Böylece bu Türkmenler?in Oğuzlar?dan tamamen ayrı bir kavmi teşekkül olduğu görülüyor....Müslüman Oğuzlar?a Türkmen adının verilmesi de bu kavim ile ilgilidir...? (Sümer, 1972:13,28-30).
Osmanlı arşiv belgelerinden ?Ekrad?, ?Kürt?, ?Türkman? ve ?Yörük? kavramlarının hangi amaçla kullanıldığı açıkçası anlaşılmamaktadır. Mesela Osmanlı arşiv belgelerinde ?Ekrad-ı Çorum? halkı ?Türkman Taifesi?, ?Türkmanlar, Türkmanlı?da ?Yörükan Taifesinden? olduğu belirtilirken, ?Türkman, Türkmanlı? ise ?Türkman Taifesi? olarak ifade edilmiştir. ?Ekrad- Milli? ?Ekrad Taifesinden?, ?Milli, ?Millili? ise ?Türkmanı Ekradı Ulus Taifesinden? olarak tanımlanmış. ?Milli Türkman? ise ?Türkman Ekradı Taifesi? olarak zikredilir. ?Hacılar Ekradı? için de ?Türkman Taifsinden. Bozulus Türkman Aişiretinden?dir denmiştir. ?Karacakürd, Karacakürdlü, Karaca Kürd, Karacakürd, Karaca Kürd. Karacakürd, Karacakürdlü? kavramları bir yerde ?Yörükan Taifesinden?, bir diğerinde ?Konar-Göçer Türkman Taifesinden?, ? Konar ?Göçer Türkman Taifesinden. Karaca Kürd Oymağı, Boynuinceli Aşiretindendir? denilirken, bir başka yerde de ?Karacakürd Cemaatı, Danişmentli Aşiretindendir? denilmiştir. ?Kürdler? ise ?Türkman Ekradı Yörükan Taifesinden? olarak tanımlanır. ?Kürmanc?lar bir yerde ?Yörükan Taifesinden?, olarak ifade edilirken, diğer bir yerde de ?Konar-Göçer Türkman Taifesinden. Kürmanc Cemaatı, Bozulus Türkman Aşietetindendir? denmiştir. Bir başka ilginç örnek de ?Recebli Afşarı Ekradı, Recebli Afşarı Torunları, Recebli Afşarı? için kullanılmıştır. Mesela ?Recebli Afşarı Ekradı?, ?Ekrad Taifesindendir? denilirken, ?Recepli Ekradı Afşarı Torunları? ve ?Recebli Afşarı?, ?Türkman Taifesinden? olarak ifade edilmiştir.
Söz konusu olan çalışmada bu örnekler yeterince olup, belgelerin hangi asırları kapsadığı ve nasıl kaleme alındığı belirtilmemekle beraber, yukarıda ifade ettiğimiz gibi kitabın tarihçiler tarafından da bir eleştirisi yapılmamıştır. Diğer yandan Türkiye?de ?Ekrad? veya ?Kürt? kavramları hakkında yapılan çalışmalarda yeterli olmadığı gibi sanki bilimde zıtlaşma esas gibi algılanarak konu hakkında yapılan çalışmalar, birbiriyle çok çelişmektedir. Çünkü Türkiye?de nedense araştırmacılar genellikle kendi çevrelerinin dışındaki çalışmaları yok saymak eğilimdeler ya da onları görmezden gelmektedirler. Oysa bilimsel bir çalışmada mümkün olduğu ölçüde konu hakkında yapılan çalışmaların tamamının değerlendirilmesi gerekir. ?Kürt? ?Ekrad? kavramı hakkında belki de en ilginç ve dikkate değer açıklamayı sanırız ilk defa ?XVI. Yüzyılda Çemişgezek Sancağı? adlı eserinde Ünal, ?Ekrad? kavramını etnik bir grup olarak değil de ?konar-göçer? anlamında kullanmıştır (Ünal, 1999: 75). Ayrıca ona göre ?Osmanlı Tahrir Defterleri?nde konu hakkında yeterli bilgi bulmak her zaman mümkün değildir.Çünkü Ünal?a göre ?defterlerde yer alan bu hususa müteallık bilgiler bazen hatalı ve yanlış ve dolayısıyla yanıltıcı olabilmektedir. Tahrir memurlarının yeterli bilgiye sahip olmamaları, genelleme alışkanlıkları, bugün bizim bazı kavramlara yüklediğimiz manaların XVI. yüzyılda farklı oluşu ve Osmanlı?nın bunu farklı ele alışı gibi hususlargöz önüne alınmadan bu konularda yapılacak değerlendirmelerde gaima hataya düşme ihtimali vardır kanaatindeyiz. Mesela, bugün etnik anlam verilen ?Ekrad? kelimesi, çok defa bu manada kullanılmamıştır? (Ünal, 1999: 55). Ünal?ın bu görüşünü doğrularcasına McDowwall?da şöyle der: ?MS 7. yüzyılındaki Arap yayılması döneminde ?Kürt? sözcüğü göçebeleri ifade etmek için kullanılıyordu. Bu nedenle, etnik olmaktan çok sosyo-ekonomik bir anlam taşıyordu? (McDowall, 2000: 29). Ayrıca McDowal?a göre ?bazı Arap, Ermeni, Asuri ve Pers (ve daha sonra Türkmen) aşiretlerinin kültür ve dil olarak Kürtleşmiş olduklarına kuşku yoktur. Böylece Kürt etnik kimliği tek bir ırksal kökene işaret etmemektedir? (McDowall, 2000: 29). Ancak henüz dünyada ?azınlık, etniklik, kimlik? gibi kavramlar üzerinde belli bir uzlaşma sağlanamadığı halde Türkiye?de dil kavramından hareketle ?etnisite? meydana getirilmeye çalışılmaktadır. Oysa aynı dili konuşanlar her zaman belli bir etnik grubu ifade etmemektedir (Tacar, 1996: 10-11) . Mesela İngilizce konuşan Avusturalyalılar, Kanadalılar, Amerikalılar, kendilerini İngiliz, Fransızca konuşan Kanada?daki Quebec?liler kendilerini Fransız Almanca konuşan Avusturyalılar?da kendilerini Alman saymazlar. Ayrıca dünyada 1995 yılı itibariyle 197 devlet olduğu halde yer yüzünde 6000?den fazla dil konuşulmakta ve ancak bunlardan %2?si devlet dili olarak kabul edilmektedir. Mesela İngilizce 56, Fransızca 36, Arapça 22, İspanyolca 21, Portekizce 7, Almanca 5, Çince 3 ülkenin resmi dilidir. Ayrıca Çin?de 24 Çinli etnik grup ve Çinli olmayan 55 etnik grup olup ülkede 140 dil kullanılmaktadır(Tacar, 1996: 70-71,73).
Mehmet Niyazi ise olaya sosyolojik ve psikolojik bir yaklaşımla ?milliyetin tayininde iki etken önemli rol oynar; bunlardan birisi psikolojik diğeri sosyolojiktir.Bir insan kendini hangi milletten sayıyorsa, sosyolojik bakımdan ait olup olmadığına bakılmaksızın, o insanın o millete ait olduğu kabul edilir. Napolyon, kesinlikle Fransız değildir; Korsikalıdır. Büyük bir ihtimalle Arap asıllıdır. Ama kendini Fransız kabul etmiş ömrünü Fransa?ya vermiştir...Stalin?de aslen Rus değildir, fakat kendisini Rus kabul etmiş...Oğuz Han?ın torunu ?Ben Türk değilim? diyorsa, hiç kimse ?Sen Türksün? diye onu zorlayamaz. Ama genellikle psikolojik boyut, yani aidiyet şuuru sosyolojik boyuta bağlı oluyor.
?Hiç kimsenin de Kürtlerin milliyetini tayin etme hakkı yoktur; kendilerini hakkında karar kendileri verir. Başkaları ancak tarihleri, sosyal yapıları hakkında ve benzeri hususlarda araştırma yapabilirler? (Niyazi, 2000: 152-153) der. Bu anlayış ve mantık çerçevesinde yaklaşıldığı takdirde, konu hakkında önemli mesafeler alınacağına inanmaktayız. Aksi taktirde dayatmalarla bir yere varılması mümkün gözükmektedir. Ancak böyle bir anlayış bütün taraflarca kabul gördüğü takdirde mesafe alınır. Aksi taktirde tek taraflı yaklaşımların problemin çözümünde yetersiz kalma ihtimali yüksektir.
?Kürtlerin? ayrı bir millet ya da etnik bir grup olduğunu iddia edenlerin en önemli hareket noktalarını dil meydana getirmektedir. Bu konuda 1850?den sonra Rusların meşhur Petesburs Bilimler Akademesince yapılan ve ?Kürtçe-Rusca-Almanca? yayınlanan ve 8307 kelimeden oluşan sözlük de ?Türkçe (eski Türkmence) 3080, Arapça (yeni dil) 2000, Pehlevice (eski) 370, Farsça (yeni dil) 1030, Zinda 1240, Ermenice 220, Güldani 108, Çerkezce (eski) 60, Gürcüce (eski dil) 20, Kürtçe (asıl) 300? olup, bunların büyük çoğunluğu da coğrafi yer adlarıdır (Fritz, 1992:15).
Türkiye?de ?Kürk kimliği? hakkında yapılan çalışmalar maalesef sadece dil esasına göre yapılmaktadır. Arıca bu yapılırken etrafı ?Kırmançca? ile sarılan ve sanki birer adacık gibi olan ?Zazaca? konuşulan yerler yok sayılmıştır. Mesela nasıl olmuş da küçücük adacıklar gibi bazı yerlerde halk ?Zazaca? konuşmaktadır? Diğer yandan neden ?Türkiye?de ?Kürçe? ?Kurmançca? karşılığında kullanılmaktadır. Mesela ?Kürd?: ?Kurdî, Kurdmanc? (Kakioğlu, 1992: 135), ?Kürt?: ?Kurd, Kurmanc, Kurdî, Kurmancî? (Farizov, 1994: 190), ?Kürtçe?: ?zimane Kurmancî? (Farizov, 1994: 190). Ayrıca Şanlıurfa?da ?Kürtçe biliyon mu: Tö Kırmanci zani?? Sorusuna ?evet Kürtçe biliyorum? anlamında ?eri Kırmanci zanım? denir. ?Zazaca biliyormusun?? Denirken de ?tö Dımıli zani? ifadesi kullanılır. Elazığ?da ise ?Kürkçe biliyormusun?: Tö Kırmanci zanı?. Evet biliyorum anlamında ise ?heri az Kırmanci zanım?, ?Zazaca biliyormusun?? Karşılığında ise ?tı Zazace zanı? kavramları kullanılır.
Kaynaklar:
1.Eröz, M., Köy Sosyolojisi Meseleleri ve Yörük-Türkmen Köyleri, Harsi ve İçtimai Araştırmalar Derneği, İstanbul, 1966.
2.Eröz, M., Doğu Anadolu?nun Türklüğü, İrfan Yayınevi, İstanbul, 1982.
3.Eröz, M., Yörükler, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul, 1991.
4.Farizov, Türkçe- Kürtçe Sözlük (Çev. M. Demir), Öz-Ge Yayınları, Ankara, 1994.
5.Kafesoğlu, İ., ?Türkmen Adı, Manası vr Mahiyeti?, Jean Deny Armağanı (Haz. J. Eckmann; A.S. Levent; M. Mansuroğlu), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1958.
6.Kaşgarlı Mahmut, Divanü Lûgat-İt- Türk Tercümsesi, III. cilt (Çev. B. Atalay), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1986.
7.McDowall, D., Kürtler (Uluslar arası Azınlık Hakları Raporu), Avesta Basın Yayın, İstanbul, 2000.
8.Niyazi, M., Millet ve Türk Milliyetçiliği, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2000.
9.Sümer, F., Oğuzlar, Ankara Üniversitesi DTCF yayınları, Ankara. 1972.
10.Tacar, P., Kültürel Haklar Dünyadaki Uygulamalar ve Türkiye İçin Bir Model Önerisi, Gündoğan Yayınları, Ankara, 1996.
11.Türkay, C., Başbakanlık Arşiv Belgeleri?ne Göre Osmanlı İmparatorluğu?nda Oymak, Aşiret ve Cemaatlar, Tercüman Kültür Eserler Serisi, İstanbul, 1979.
12.Türkçe/Kürtçe Sözlük (Haz. F. Kakioğlu), Sosyal Yayınları, İstanbul, 1992.
13.Vambery, A., Bir Sahte Dervişin Orta Asya Gezisi (Haz. N. A. Özalp), Ses Yayınları, İstanbul, 1993.
14.Ünal, M. A., XVI. Yüzyılda Çemişgezek Sancağı, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara, 1999.
15.Ziya Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi (Haz. İ. Aka; K. Y. Kopraman), Kültür Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1976.
16.Ziya Gökalp, Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler, Sosyal Yayınları, İstanbul, 1992.
Baydilli-Badıllı-Beydili Boyu
Bilindiği gibi Türkçe yazılı belgelerde yirmi dört Oğuz boyundan birinin adı olan ?Baydili-Baydilli-BAeydili-Beydilli? kavramı ilk defa Kaşgarlı Mahmut?un eserinde ?Beg-Tili?; Reşid Ud Din ile Yazıcı Oğlu?da da ?Boz-Oklar?a mensup olarak ?Beg-Dili?, ?Begdili?şeklinde ifade edilmiştir. Zamanla bu kavram bazı yazılı eserlerde ?Baydili-Baydilli-Beğdili-Beğdilü-Beğdilli-Beğdillü-Beydili-Beydilli-Badılı-Badıllı-Badilli? şeklinde de ifade edilmeye başlanmıştır. Bir kavramın niçin bu kadar ağız değişikliğine uğradığı şüphesiz herşeyden dilcilerin araştırma sahasına girer. Ancak dil ve tarih arşivi konusunda çalışmalar yapan arkadaşlarla yaptığımız fikir alış-verişine göre, bizce bu farklılık kayıt tutanların dikkatsizliğinden ve yöreye göre ağız farklılaşmalarından dolayı olma ihtimali yüksektir. Adana?da konuşma dilinde ?k?lar sanki otomatik olarak ?g?ye dönüşür. Elazığ?da da ?Elazığ? kavramı genellikle ?Elazı? şeklinde veya ?ğ?ye vurgu yapılarak ifade edilir. Ayrıca ortak hece vokali Türkiye Türkçesinde düşme eğilimdedir. Bu nedenle Baydili?nin ?Badılı?; Baydilli?nin de ?Badıllı? olma ihtimali yüksektir.
Ziya Gökalp, Rıza Nur?un teklifi ile1921?de ?Kürk Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tekkikler? olarak yayınlanan (Ziya Gökalp,1992) eserinde ?Carablus etrafında iki Türkmen aşireti vardır. Biri İlbeğli, diğeri Beğdili. Bunların her ikiside Türkmendirler...Bunlardan Beğdililer ihtiyarların eski hikayelerine ve ifadelerine göre Yozgat taraflarından gelmişlerdir. Bunlar vaktiyle aşiret ve göçebe halinde orada yaşarlar. Hükümet tarafından görülen lüzum üzerine Kadıoğlu Yusuf Paşa bunların Rakka eyaletinde iskanlarına memur edilmiştir. Bu suretle seksen bin hane halkıyla buralara yerleşmişlerdir...Beğdili ve civarındaki Türkmenlerin dili Türkmen lehçesidir...Beğdili evvelce Barak ve Türkmen namlarıyla ikiye ayrılmışlardır...Beğdili oymakları bir takın zümrelere ayrılıryor. Bunlara ?oba? dedikleri gibi, her zümrenin eski dedeleri namına nisbetle hususi adları da vardır. Ezcümle, yukarıda ismi geçen Abdurrezzaklı oymağının inkısam ettiği (bölündüğü) obalara büyük dedelerinin ismine nisbetle Çaprazlı, Tıryakili, Batmanlı, Mahmutlu denilmektedir? (Ziya Gökalp, 1992: 91-93). Ziya Gökalp?e göre Siverek Diyarbakır arasındaki Karacadağ?da yaşayan ?Türkan-Tırkan? (Kırmançca Türkmen demek) aşiretleri Beğdili boyundan olup anadillerini unutarak ?Kırmançca konuşmaya başlamışlardır. Ziya Gökalp Şanlıurfa?daki ?Badilli? aşiretininde aslen Türk olduklarını söylemekle beraber bunlarla ?Beğdili? aşireti hakında bir ilişki kurmamıştır.Ancak ?Badilli?lerinde yirmi dört Oğuz boyundan birinin adı olduğunu söyler (Ziya Gökalp, 1992: 96). Gökalp ?Badilli? kavramını ?Beğdili? kavramı yerine kullanmış olsa gerek. Çünkü bilindiği gibi Oğuzlar?da ?Badilli? diye bir boy yoktur. Aynı anlayışı Eröz?de?de görürüz. Ona göre Kayseri?ye bağlı Sarız?da Türkçeyi unutmuş olan ve Kurmançca konuşan, Alevi cemaatlerinin oturuyor olması, konumuz bakımından üzerinde durulmaya değer bir hadisedir. Üstelik bunlara, Badıllı? denir ki bu kelime Oğuz bıylarından biri olan ?Beydili?nin bozulmuş şeklidir (Eröz, 1982: 19).
Sümer ?Beğdili?boyunu Hazar Ötesi Türkmenlerden sayarak, bunların Anadolu?ya Türk göçleriyle geldiklerini bilirtir. Anadolu?nun çeşitli bölgelerine dağılan ?Beğdililer?in bir kısmı yazın Sivas?a doğru, kışın ise Halep civarlarına yerleşrek hayatlarını devam ettirmişlerdir. Sümer ?Boz-Ulus? dan bahsederken de Diyarbekir Türkmenleri ve Halep Türkmeni arasında ?Beğ-Dili? oymağından da söz eder. Sümer?e göre Beğdili boyu, Kayı, Yazır, Avşar ve Eymür gibi ?Oğuz yabguları? çıkaran boylar arasında sayılır . ?...XIV. yüzyılda Kuzey-Suriye?de yaşayan büyük Türkmen topluluğunun Boz-Ok kolunu başlıca üç boy, yani Bayat, Avşar ve Beğ-Dili boyları teşkil ediyordu. Beği-Dili?lerin bir özelliği de bir kısmının Safevi devletinin kuruluşuna katılmak için İran?a gitmiş olmalarıdır (Sümer, 1972: 153, 212, 177, 205, 223, 297).
Osmanlı Arşiv Belgelerinde ?Beğdili-Beğdilü-Beğdilli-Beğdillü -Badıllı- Badilli?Aşiret, Oymak ve Cemaatleri
Ağdöğer: ?Rakka Eyaleti, Türkman Taifesinden, Ağdöğer Oymağı, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:56).
Beğdili (Beğdilü), Beğdilli (Beğdillü): ?Sivas, Rakka, Kangal (Sivas), Adana, Halep, Taş Kazası (Teke Sancağı), Tarsus, Sis Sancağı (Adana Eyaleti), Ruha (Urfa), Trablus-u Şam Sancağı, Hama Sancağı, Türkman Taifesinden? (Türkay, 1979:56).
Uğurlu Şeyh Oğulları nam-ı diğer Şeyhlü: ?Ankara Sancağı, Kengıri Sancağı. Türkmen Taifesindendir. Uğurlu Şeyh Şeyh Oğulları nam-ı diğer Şeyhlü Aşireti, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:162) .
Akkaş: ?Hamid Sancağı, Aksaray Sancağı, Nevşehir Kazası. Türkman Taifesindendir; Akkaş cemaati Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:189).
Arab, Arablar, Arablı (Arablu): ?Sivas, Maraş, Diyarbakır Eyaleti, Menteşe Sancağı, Rakka Eyaleti, Anamur Kazası (İçel Sancağı), Adana, Edirne, Selanik Sancağı, Çorum Sancağı, Koçhisar Kazası (Aksaray Sancağı), Mardin Kazası (Diyarbakır Eyaleti), Zülkadiriye Kazası (Meraş), Bozok, İçel Sancağı, Alaiye Sancağı, Düşenbe Kazası (Alaiye Sancağı), Mağnisa Kazası (Saruhan Sancağı), Alaşehir Kazası (Aydın Sancağı), Erzurum, Adana havalisi, Saruhan Sancağı, Hezargrad Kazası (Niğbolu Sancağı), Antalya, Kütahya, Hama, Hums Sancakları, Çıldır Eyaleti, Gelibolu Sancağı, Şehirköy Kazası (Paşa Sancağı), Siverek Sancağı, Karaman, Uzuncaabat Hasköy Kazası (Çirmen Sancağı), Nevşehir Kazası (Niğde Sancağı), Aydın Sancağı, Adala Ovası (Saruhan Sancağı), Yeni İl Kazası (Sivas), Göynük Kazası, (Hudavendigar Sancağı), Hıns-ı Mansur Kazası, (Malatya Sancağı), Malatya Sancağı, Arapgir Sancağı (Sivas Eyaleti), Divriğ Sancağı (Sivas Eyaleti), Kars Eyaleti, Uluborlu ve Gönen Kazası (Hamid Sancağı), Ürgüp Kazası (Niğde Sancağı); Konar-Göçer Türkman Yörükan Taifesinden. Beğdili Aşiretinden olup Araplar Cemaatı, İçel Sancağında iskan olunmuştur? (Türkay, 1979:204).
Arablıibrahim (Arabluibrahim): ?Niğde, Halep, Ankara, Kengiri, Rakka Sancakları; Türkman Taifesinden. Arablıibrahim Cemaatı, Beğdilü Aşiretindendir? (Türkay, 1979:205).
Arablımersin (Arablumersin): ?Niğde Sancağı; Türkman Taifesinden. Arablımersin Cemaati, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:205) .
Beğdili (Beğdilü-Beğdilli-Beğdillü): ?Halep Eyaleti, Yeni İl Kazası, Rakka Eyaleti, Gülnar Kazası (İçel), Adana, Kırşehir, Canik, Karaman Sancakları, Danişmedli Kazası (Bolu Sancağı), Viran Şehri Kazası (Bolu Sancağı), Sivas, Çıldır, Kars Eyaletleri. Konar-Göçer Türkman Taifesinden? (Türkay, 1979:235).
Beğmşli (Beğmişlü): ?Sivas, Rakka, Karahisar-ı Şarki Sancakları, Behisni Kazası (Malatya Sancağı), Deyr-i ruhye ve Selemiye Sancakları (Rakka Eyaleti), Hama Sancağı (Trablus-u Şam Eyaleti), Yeni-İl Kazası (Sivas Sancağı). Türkman Taifesinden. Beğmişli Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:237).
Burak, Buraklı (Buraklu, Burak maa Çağıradak): ?Kars-ı Meraş Sancağı (Meraş Eyaleti), Yeni İl Kazası (Sivas Sancağı), Menbüc Kazası (Rakka Eyaleti), Haran Nahiyesi (Rakka), Sivas, Halep, Rakka Eyaleti, Tokat Kazası (Sivas Sancağı), Kete Kazası (Hudavendigar Sancağı), Adana , Tarsus, Sis, Karahisar-ı Şarki Sancakları, Timurhisarı Kazası (Siroz Sancağı), Yüreğir ve Sarıçam Kazaları (Adana Sancağı), Zülkadriye Kazası (Meraş Eyaleti). Türkman Yörükanı Taifesinden. Buraklı Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:260).
Cece, Ceceli (Cecelü), (Çeçeli?Çeçelü): ?Çorum, Rakka, Aksaray Sancakları, Yeni İl Kazası (Sivas Sancağı), Adana, Halep Eyaletleri, Gülnar Kazası (İçel Sancağı), Kengiri, Niğde, Aksaray, Katar Kazası (Çorum Sancağı), Nevşehir Kazası (Niğde Sancağı), Eyübeli Kazası (Aksaray Sancağı). Konar-Göçer Türkman Taifesinden. Ceceli (Çeçeli) Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:270-271).
Cihanbeğli (Cihanbeğlü), (Canbeğli, Cihanbeğlü) nam-ı diğer Yedi boy: ?Haymana Kazası (Ankara Sancağı) Harpırt (Harput) Kazası (Diyarbekir Eyaleti), Kengıri, Çorum, Kütahya, Arabgir Sancakları, Diyarbekir, Rakka, Meraş Eyaletleri, Ankara Sancağı, Bozok Eyaleti, Tokad Kazası (Sivas Sancağı), Eğin Kazası Arapgir Sancağı), Koçkirli Sancağı (Bozok Eyaleti), Hıns-ı Mansur Kazası (Malatya Sancağı), Kırşehri Sancağı, Kars, Çıldır, Sivas Eyaleti, Çerkeş Kazası (Kengıri Sancağı), Malatya Sancağı, Erzurum Eyaleti, Kahta Kazası (Malatya Sancağı), Çermik Sancağı (Diyarbekir Eyaleti). Konar-Göçer Türkman Ekradı Taifesinden. Cihanbeğli (Canbeğli) Cemaati, Beğdili Aşiretindendir. Cihanbeğlü Cemaatı, Kütahya Sancağında vaki Sarısu ve Karaçam nam mahallelerinde iskan ettirilmiştir. Nam-ı diğer Yediboy Cemaatidir? (Türkay, 1979:276).
Cırık, Cırıklı (Cırıklu): ?Rakka Eyaleti, Selmanlu-i Kebir Kazası (Bozok Sancağı), Anamur Kazası (İçel Sancağı), Düşünbe Kazası (Alaiye Sancağı), Adana Sancağı, Kars-ı Meraş ve Alaiye Sancakları. Türkman Taifesinden. Cırıklı Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:279).
Dengiz, Dengizli (Dengilü), Dengüz, Dengüzlü, Dangizler (Denizli, Denizlü, nam-ı diğer Kara Koğa) Denizler: ?Budaközü Kazası, (Bozok Sancağı), Kütahya, Adana, Meraş, Sivas, Arabgir, Selanik, Halep ve Rakka Sancakları, Zülkadriye Kazası, Denizli, Balkan Kazaları (Kütahya Sancağı), Mangalya Kazası (Silistre Sancağı), Gümülcine, Yenice-i Karasu Kazaları (Paşa Sancağı). Yörükan Taifesinden. Degizli (Denizli) Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:319-320).
Diger Döğer: ?Rakka Eyaleti, Siverek ve Çemişgezek Sancakları, Adana Sis ve Karahisr-ı Sahib Sancakları. Türkman Taifesinden. Diğer Döğer Cemaatı, Beğdili Aşiretinden? (Türkay, 1979:325-326).
Dilmek, Dimlekli (Dimleklü), (Dimekli, Dimeklü): ?Rakka, Erzurum Kars, Ahıska, Sivas, Malatya, Arabgir, Divriği, Diyarbekir, Bozok, Karaman, Kütahya, Aydın, Saruhan, Halep, Hama, ve Hums Sancakları. Türkman Taifesindendir. Dimlekli Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:329).
Döğer, Döğerli (Döğerlü), Döğerler: Rakka, Karahisar-ı Sahib, Çemişgezek, Karaman, Sivererek, Adana, Sis, Sivas, Menteşe, Halep, Aydın, Meraş, ve Diyarbekir Sancakları, Alacahanı mevkii (Kangal Kazasında). Türkman Ekradı Taifesinden. Döğerli Cemaatı, 150 hane olup, Beğdili Aşiretine tabidir.
Elbeğli (Elbeğlü, İlbeğli, İlbeğlü, Meraş İlbeğlüsü): ?Birecik Kazası( Biret-ül Fırat Sancağı), Halep, Sivas, Rakka, Kilis, Meraş, Ayıntap, Adana Sancakları, Merzifon Kazası (Amasya Sancağı), Zile, Yüzde Pare, Tokat Kazaları (Sivas Sancağı). Türkman Taifesinden. Beğdili Aşiretine tabi olan Elibeğlü (İlbeğlü) cemaati, göçebe taiafesinden olmayup, zer?ve ve hars ile meşgul olurlardı. Tokat Voyvodalığı aklamından Sivas?da sakin İlbeğli Kabilesi 39 adet ma?mur kışlak ve 14 aded hali kışlakda sakin idiler?(Türkay, 1979:346).
Gündeş, Gündeşli (Gündeşlü, Günldeşli, Güldeşlü): ?Aydın, Saruhan, Kengıri, Menteşe, Meraş, Halep, Rakka, Erzurum, Kars, Ahıska, Çıldır, Sivas, Kırşehri, Teke Sancakları, Akhisar Kazası (Saruhan Sancağı), Sındırgı Kazası, (Karesi Sancağı), İblasa, Malkara ve Keşan Kazaları (Gelibolu Sancağı), Marmara-i AydınKazası (Saruhan Sancağı), Yeni İl Kazası ( Sivas Sancağı), Evreşe Kazası (Gelibılu Sancağı), Alaşehir Kazası (Aydın Sancağı), Güzelhisar , Mangnisa Kazaları (Saruhan Sancağı), Eşme Kazası (Kütahya Sancağı). Konar-Göçer Türkman Yörükan Taifesinden. Beğdili Aşiretine tabi olan Gündeşli (Gündaşlı) Cemaatı, konar- göçer makulesinden olmağla, tekalif-i örfiye ve şakka?dan muaf ve müsellemdir? ?(Türkay, 1979:385).
Kadiri, Kadirli (Kadirlü, Kadiroğlu), Kadirili (Kadrilü): ?Rakka, Niğde, Arabgir, Divriği, Sivas, Malatya, Hama, Ana, Hums Sancakları, Selmanlu-i Sağir Kazası (Bozok Sancağı), Kırşehri Sancağı. Konar-Göçer Türkman Taifesinden. Kadirli Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir. Kadiroğlu Cemaatı, Bozok Livası dahilinde Selmanlu-i Sağir kazasında vaki Karagöl karyesine iskan olunmuştur. Mezkur cemaat, Kafirkıran Cemaatı içindedir? (Türkay, 1979:449).
Karaşeyh, Karaşeyhler (Karaşeyhli, Karaşeyhlü, Karaşeyhli Avşarı, Karaşıh): ?Sivas, Meraş, Diyarbekir, Kütahya, Saruhan, Kraman, Haleb, Rakka, Niğde, Arabgir, Divriğ, Malatya, Kengıri, Kilis, Ankara , Aydın, Hama, ve Hums Sancakları, Yeni İl Kazası (Sivas Sancağı), Hıns-ı Mansur Kazası ( Malatya Sancağı), Şiran Kazası (Erzurum Eyaleti), Selmanlu-i Kebir Kazası Kırşehri Sancağı. Türkman Taifesindendir. Karaşeyhli (Karaşıhlı) Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir? ?(Türkay, 1979:486).
Kasım, Kasımlar (Kasımlı, Kasımlu): ?Rakka, Halep Eyaletleri, Alacahan mevkii (Sivas Sancağının Kangal Kazasında), Kargı Kazası Kengıri Sancağı), Manğnisa Kazası (Saruhan Sancağı). Türkman Taifesinden. Kasım Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:494).
Kayas, Kayaslar, Kayaslı (Kayaslu): ?Rakka, Aksaray, Niğde Sancakları, Koçhisar Kazası (Aksaray Sancağı). Konar-Göçer Türkman Taifesinde. Kayas Cemaati, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:500).
Kılıçbeğli (Kılıcbeğlü): ?Rakka, Erzurum, Kars, Ahıska ve Meraş Sancakları. Türkman Taifesinden. Beğdili Aşiretinden olan Kılıçbeğli Cemaati, bahatt-ı hümayun Rakka havalisine iskan olunmuşdur? (Türkay, 1979:515).
Kızılkoyunlu: ?Rakka, Karaman, Kırşehir Sancakları, Haymana Kazası (Ankara Sancağı), Bolvadin Kazası (Karahisar-ı Sahib Sancağı), Şam Havalisi, Ankara civarı, Irak Sabanca ve İznikmid Kazaları (Koceeli Sancağı), Ayazmend Kazası (Karasi Sancağı), Bergama Kazası (Hudavendiğar Sancağı), Mağnisa Kazası (Saruhan Sancağı), Süleymanlı Kazası (Kırşehri Sancağı), Nevşehir Kazası (Niğde Sancağı). Konar-Göçer Türkman Ekradı Taifesinden. Beğdili Aşiretinden olan Kızılkoyunlu Cemaatı, senevi 300 guruş mal ile Ekrad-ı Lekvanik mukataası tevbiindendir? (Türkay, 1979:527).
Kömec, Kömenc, Könec (Kömecli, Kömeclü, Gömec, Gömecli, Gömeclü): ?Rakka Eyaleti, Mağnisa Kazası (Sruhan Sancağı). Türkman Taifesinden. Kömecli (Gömecli) Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir. (Türkay, 1979:539).
Mirza: ?Rakka ve Halep Eyaletleri, Alacahan mevkii (Kangal Kazasında. Türkman Taifesinden. Mirza Cemaat, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:588).
Perdeltacirlisi (Perdeltecirlisi): ?Rakka, Birecik, Erzurum, Kırşehri, Bozok, Sivas, Karaman ve Diyarbakır Sancakları, Havran Ovası (Halep Eyaletinde). Türkman Taifesinden. Perdal tacirlisi (Pardal tecerlisi) Cemaatı, Beğdili Türkman Aşiretindendir. 150 hane olan cemaat-ı mezbure, Ruha (Urfa) ile Birecik beyninde vaki (Çarmelik) hanında iskan ve zer ve hars ile meşgul iken, 120 senesinde firar ve Erzurum tarafına gidüp ve mirileri Rakka tarafından tahsil olunur iken, ahara malikhane olmağla, bu tarafda bakiyesi yanlarına gitmişlerdir. Elyevm Kırşehri ve Bozok tarafında olurlar, deyu tahrir olunmuş? (Türkay, 1979:626-627).
Tecerli-i Pardal (Tecerlü-i Pardal): ?Karaman, Sıvas, Kışehri, Bozok ve Rakka Sancakları. Konar-Göçer Türkman Taifesinden. Tecerli-i Pardal Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:717).
Ulaş, Ulaşlı (Ulaşlu, Ulaşfakih) Ulaşlar: ?Adana, Meraş, Haleb, Karahisar-ı Şarki ve Rakka Sancakları, Yeni İl Kazası (Sivas Sancağı), Ordu Kazası (Karahisar-ı Şarki Sancağı), Zülkadriye Kazası (Meraş Eyaleti), Çatalca Kazası (Hahsa-i İstanbul Sancağı), Diyarbekir Eyaleti, Yalakabad Kazası (Kocaeli Sancağı), Rumkal?a Kazası (Rakka Eyaleti). Türkman Yörükan Taifesindenden. Beğdili Türkman Aşiretinden olan olan Ulaş (Ulaşlı) Cemaatı, Çukurova?da Kurtkulağı ile Burnaz Köprüsü mabeyninde vaki, Karaküfiler nam mahalle iva ve iskan etdirilmeleri içün, Divan-ı hümayun?dan emr-i Şerifi tahrir olunmuşdur? (Türkay, 1979:746).
Yadigarlar, Yadigarlı: (Yadiğarlu): ?Rakka, Niğde, Sivas, Kütahya, Aydın, Saruhan, Karaman, Halep, Hama, ve Hums Sancakları, Avunya Kazası (Biga Sancağı), Keskin Kazası (Kırşehri Sancağı). Türkman Taifesinden. Yadigarlı Cemaatı, Beğdili Aşiretindendir? (Türkay, 1979:758-759).
Badılı (Badılu), Badili (Badilü), Badilli, Badillü, Badilliler, Badili Ekradı, Badili Kürdü: ?İskilip Kazası (Çorum Sancağı), Adana, Çermük Kazası (Diyarbekir Sancağı), Diyarbakır, Sivas, Erzurum, Meraş, Ergani Kazası, Rakka, Mardim, Kars-ı Meraş Sancağı, Timurcu Kazası (Saruhan Sancağı), Çıldır Eyaleti, Haran Kazası, (Rakka Sancağı), Aydın Saruhan Sancakları, Karahisar-ı Şarki, Kütahya Sancakları, Koyulhisar Kazası (Karahisar-ı Şarki Sancağı), Gelibolu, Ankara Kocaeli, Rumeli, Çatalca Kazası, Yenice (Paşa Sancağı), Kemeh Kazası (Erzurum Sancağı), Bayezid Sancağı (Erzurum Eyaleti), Kars Eyaleti, Pasinler Kazası (Erzurum Sancağı), Urfa ve Trablus-u Şam civarı, Florina Kazası (Paşa Sancağı), Tire Kazası (İzmir Sancağı). Konar-Göçer Türkman Ekradı Taifesinden. Merdisi Aşiretine tabi olan Badili ve Modanlu Cemaatlarının Eyalet-i Erzurum ve Kars ve Çıldır tarafları yaylalığa varub gelmeleri mütadları idi. Mahal-i İskanda Kırk kadar evleri vardı? (Türkay, 1979:218-219).
Badılı İsmail: ?Rakka, Erzurum, Kars, Çıldır, Göle Sancakları? (Türkay, 1979:494).
Ekrad-ı Badili (Ekrad-ı Badillü), (Ekrad-ı Badilli, Ekrad-ı Badillü): ?Sivas, Kütahya, Aydın, Erzurum, Kars, Çıldır Sancakları. Ekrad Taifesinden? (Türkay, 1979:346).
Badılı Cemokanlı: Yenice-i Karasu Kazası (Paşa Sancağı), Gümülcine Kazası (Paşa sancağı). Ekrad Taifesinden? (Türkay, 1979:23).
Badili (Badilü), Badilli (Badillü), Badılı (Badılu), Badıllı (Badıllu): İskilip Kazası (Çorum Sancağı), Adana, Sivas, Çermik (Diyarbekir), Erzurum, Meraş Ergani (Diyarbekir) Çıldır, Kars, Rakka, Edirne, Malkara (Gelibolu), Timurcu (Saruhan), Haran Kazası (Rakka), Aydın Saruhan, Birecik Kazası (Rakka), Trablus-u Şam civarı, Ruha (Urfa), Canik Sancağı (Samsun), Erzincan civarı, Akhisar-ı Geyve Kazası (Kocaeli Sancağı), Keşan ve İpsala Kazaları (Gelibolu Sancağı), Mardin, Şiran, Gümüşhane ve Kelkit Kazaları (Erzurum Eyaleti), Ankara Sancağı, Karahisar-ı Şarki Sancağı. Konar-Göçer Türkman Ekradı Taifesinden. Badılı Aşiretinin iskan yerleri, Çatalca ve İpsala ve Gümülcüne ve Yenice ve Firecik ve Kocaeli ve Hüdavendigar ve Biga ve Karesi Sancakları idi. Halen Ruha (Urfa)nın Karaköprü mevkiinde meskundur? (Türkay, 1979:52).
Rişvanlı (Rişvanlu), (İrişvanlı, İrişvanlu): ?Kastamöni, Bozok, Kayseriyye, Birecik, Şam, Tarablus-u Şam, Kilis Ayıntab, Meraş, Rakka, Sivas, Çorum, Erzurum, Kars ve Çıldır Sancakları, Ankara havalisi, Halep civarı, Osmancık ve İskilip Kazaları (Çorum Sancağı), Kuruçay Kazası (erzurum Sancağı), Behisni ve Hıns-ı Mansur Kazaları (Malatya Sancağı), Zile Kazası (Sivas Sancağı), A?zaz Kazası (Halep Eyaleti). Konar-Göçer Türkman Ekradı Taifesinden. Rişvanlı Cemaatı, Badılı (Badili) Aşiretindendir? (Türkay, 1979:636).
Yadbadılı (Yadbadılu): Erzurum, Kars, Çıldır ve Rakka Eyaletleri. Konar-Göçer Türkman Taifesindenden? (Türkay, 1979:758).
Yukarıdaki arşiv belgelerde ?Beğdili-Beğdilü-Beğdilli-Beğdillü -Badıllı- Badilli? ler hakkında otuz sekiz (38) belgenin on sekizinde (18) ?Türkmen Taifesi? kullanılmıştır. Altı (6) belgede ?Konar-Göçer Türkman Taifesi?, beş (5) belgede ?Konar-Göçer Türkman Ekradı Taifesi?, iki (2) belgede ?Türkmanı Yörükan?, iki (2) belgede ?Konar-Göçer Türkman Yörükan Taifesi?, bir (1) belgede ?Yörükan Taifesi?, bir (1) belgede ?Türkman Ekradı?, iki (2) belgede ise ?Ekrad Taifesi? kavramı kullanılmış olup, bir (1) belgede ise aşiretin bağlı olduğu taife belirtilmemiştir.
Yazar bu belgelerin tarihleri hakkında bilgi vermediği gibi kavramların niçin farklı kullanıldığı hakkında da bilgi vermemiştir. Diğer yandan yaptığız çalışmalarda bu kitap hakkında kullanılan kavramların niçin farklı kullanıldıkları hakkında tarihçilerin yaptıkları çalışmalara rastlanmamıştır (Belki dikkatimizden kaçan belgeler olabilir.). Dolayısı ile aynı aşiretler hakkında niçin bazı belgelerde ?Türkman, Konar-Göçer Türkman Taifesi, Konar-Göçer Türkman Yörükan Taifesi, Türkmen Ekradı ve Ekrad? kavramlarının kullanıldığı açık değildir.
Balıkesir?in Edremit ilçesinde ve bazı köylerinde yaptığımız araştırmalara göre ?Türkmen? kavramı Alevi anlamında kullanılır. Yani bir insan ben Türkmenim diyorsa Alevi olduğunu vurguluyordur. Başka tabirle Edremit?te bir insana Alevimisiniz diye sorduğunuzda evet Türkmenim der.
Bir yerde ?Yörük? başka bir yerde ise ?Konar-Göçer? kavramının da kullanılması açık değildir. Yani niçin bir yerde ?Yörük? başka bir yerde ise ?Konar-Göçer? kavramı kullanılmıştır? Bu konuda en geniş bilgiyi Sümer?in çalışmasında görmek mümkün. O?na göre ?XVI. yüzyılda tam göçebe hayatı geçiren başlıca iki topluluk vardı: Bunlardan biri Halep bölgesinde yaşayan ve yazın Uzun-Yayla ile Sivas?ın güney taraflarına çıkan Halep Türkmenler?i, diğeri de Boz-Ulus olup, Mardin?in güneyinde, Fırat kıyılarında kışlamakta ve Erzurum-Erzincan arasında yaylamakta idi? (Sümer, 1972: 173).
Gökalp, Yörük hakkında ?Yörükler, Cemalettin Herzamşah ile gelmiş olan Türkmenler?dir? ( Gökalp, 1976:37) der. Eröz ise Anadolu?daki Türk aşiretlerini ?Yörük-Türkmen? olarak isimlendirir?. Ayrıca ?... (Türkmen) kelimesinin (yörük) kelimesi gibi, göçebeliği, konar-göçer Türk boylarının hayat tarzını ifade eden bir isim olduğunu düşünüyoruz? diyerek ?Yörük? ile ?Türkmen? kelimesinin aynı etnik grubu ifade ettiğini belirtir (Eröz, 1991:15, 20, 23). Yörük kavramı hakkında da Eröz ?Yörük: (Yörümek) fiilinden yapılma, Anadolu?ya gelip Yurt tutan göçebe oğuz boylarını (Türkmenleri) ifade eden bir kelimedir? (Eröz, 1991:20) der. Eröz bir başka çalışmasında da ?...göçebe Türklerin bir kolu olan göçebe Türkmenler ?Beğlik ve asaletin göçebelik ve Türkmenlikte olduğu, şehirlere yerleşenlerin ilinin ve boyunun belli olamayacağı? inancı ve kendilerinin yerleşik halktan asil oldukları fikriyle yerleşmeyi pek arzu etmiyorlardı? (Eröz, 1966:5)der. Ayrıca Eröz?e göre ?göçebeliğe devam edenler, yerleşik ve yarı göçebe Türkmenlerden kendilerini ayırt etmek için olsa gerek (Yörük) adını aldılar? (Eröz, 1966:5).
Köprülü ?Türkmen lafzı, Oğuzlara bilhassa İslamiyetten sonra verilmiş ?iştikak manası henüz kat?i surette halledilememiş- bir ünvandır? (Köprülü, ty:134)der. Ayrıca ?...Türkmenlerden bahseden ilk İslam müellifi El-Mukaddesi (X.asrın 2. yarısı) onları İslamiyeti kabul etmiş kütleler olarak göstermişti? (Eröz, 1991:18).
Gezisine 28 Mart 1863 yılında Tahran?dan hareket ederek Hive, Buhara, Semerkant, Herat?tan sonra tekrar Tahran?a dönerek bir yılda tamamlayan Vembery bugünkü Türkmenistan Türkleri hakkında şunları ifade eder: ?...Türkmen sözcüğüyle ?saf Türk? anlamı anlatılmak isteniyor...Türkmenler sekiz halka bölünmüştür. Her halk kendi içinde birkaç oymağa, oymaklar da ?tir? denilen aşiretlere ayrılmışlardır...Türkmenlerin yaşadıkları ülkeye Turan adı verilir. Yerli bilginlerin verdikleri bilgilere güvenilecek olursa, bu Yörükler esas olarak kuzeyden, yani Mankışlak yöresinden gelmişler? (Vambery, 1993:47, 49) dir.
Kaşgarlı Mahmut?ta ?Türkmen: Bunlar Oğuzlardır? (K. Mahmut, 1986:412) der. Kafesoğlu ise ?XI. Asır ortalarında, Yakın Doğu?da Büyük Selçuklu İmparatorluğu kurmak suretiyle Ortaçağ tarihinde çok ehemmiyetli bir rol oynamış olan Türk kabilelerine ?Oğuz? yanında ?Türkmen? de denilmektedir... Orta Doğu kaynaklarında ?Türkmen?den daha ziyade Oğuzların kastedildiğini görüyoruz. Oğuzların Kınık boyuna mensup Selçukluları kaynaklarımızda ?Türkmen? diye gösterilmiştir. İlk defa Seçuklulardan bahseden farsça eserler hep böyledir? (Kafesoğlu, 1958: 120, 132) der. Ayrıca Kafesoğlu Fars ve Arap tarihçilerin Oğuzlar için ?Türkmen? kavramını kullandıklarını çeşitli eserlere atıf yaparak açıkladıktan sonra Bartholl gibi ?Türkmen? kavramının kaynağı, ilk defa ne zaman kullanıldığı ve yapısının yeterince aydınlatılamamış olduğunu belirtir (Kafesoğlu, 1958: 122-128). Bu ifadelere rağmen Kafesoğlu çalışmasının sonunda ?Türkmen? kavramının ?Karluklular? tarafından siyasi bir anlamda kullanıldığını ifade eder (Kafesoğlu, 1958: 131-132). Kafesoğlu yukarıdaki fikirlerini son çalışmalarından birinde de teyit edercesine ?Oğuzlar, umumi ?Türk? adının yanında, yine siyasi bir isimlendirme olarak ?Türkmen? adını da taşıyorlardı ki, müslüman ülkelerine geldikten sonra İslam kaynaklarında bu isimle anılmışlardır? (Kafesoğlu, 1998: 154) der.
Sümer ise Kafesoğlu?ndan farklı bir yaklaşımla Türkmen kavramı hakkında şunları yazar: ?X. Yüzyılda Talas vadisinde ?Türkmen? adını taşıyan bir kavim vardı ki, bunların İslamiyeti kabul eden ilk Türk kavmi olduğu anlaşılıyor. Oğuzlar?dan ayrı bir kavim olan bu Türkmenler?inde On-Oklar?ın kalıntılarından olması pek muhtemeldir... X. yüzyılda Balasagun ile Taraz?ın takriben 100 mil doğusundaki Mirki kasabası arasında, Türkmen adlı bir kavim yaşıyordu. Mukaddesi?de Müslüman olmuş tek Türk kavmi olarak bu Türkmenler zikredilir. Aynı müellif Sabran sınır şehrinden bahsederken ve diğer vesilelerle Oğuzlar?a (el Guzz) ayrıca işaret eder ve onların Müslüman olduklarını söylemez. Böylece bu Türkmenler?in Oğuzlar?dan tamamen ayrı bir kavmi teşekkül olduğu görülüyor....Müslüman Oğuzlar?a Türkmen adının verilmesi de bu kavim ile ilgilidir...? (Sümer, 1972:13,28-30).
Osmanlı arşiv belgelerinden ?Ekrad?, ?Kürt?, ?Türkman? ve ?Yörük? kavramlarının hangi amaçla kullanıldığı açıkçası anlaşılmamaktadır. Mesela Osmanlı arşiv belgelerinde ?Ekrad-ı Çorum? halkı ?Türkman Taifesi?, ?Türkmanlar, Türkmanlı?da ?Yörükan Taifesinden? olduğu belirtilirken, ?Türkman, Türkmanlı? ise ?Türkman Taifesi? olarak ifade edilmiştir. ?Ekrad- Milli? ?Ekrad Taifesinden?, ?Milli, ?Millili? ise ?Türkmanı Ekradı Ulus Taifesinden? olarak tanımlanmış. ?Milli Türkman? ise ?Türkman Ekradı Taifesi? olarak zikredilir. ?Hacılar Ekradı? için de ?Türkman Taifsinden. Bozulus Türkman Aişiretinden?dir denmiştir. ?Karacakürd, Karacakürdlü, Karaca Kürd, Karacakürd, Karaca Kürd. Karacakürd, Karacakürdlü? kavramları bir yerde ?Yörükan Taifesinden?, bir diğerinde ?Konar-Göçer Türkman Taifesinden?, ? Konar ?Göçer Türkman Taifesinden. Karaca Kürd Oymağı, Boynuinceli Aşiretindendir? denilirken, bir başka yerde de ?Karacakürd Cemaatı, Danişmentli Aşiretindendir? denilmiştir. ?Kürdler? ise ?Türkman Ekradı Yörükan Taifesinden? olarak tanımlanır. ?Kürmanc?lar bir yerde ?Yörükan Taifesinden?, olarak ifade edilirken, diğer bir yerde de ?Konar-Göçer Türkman Taifesinden. Kürmanc Cemaatı, Bozulus Türkman Aşietetindendir? denmiştir. Bir başka ilginç örnek de ?Recebli Afşarı Ekradı, Recebli Afşarı Torunları, Recebli Afşarı? için kullanılmıştır. Mesela ?Recebli Afşarı Ekradı?, ?Ekrad Taifesindendir? denilirken, ?Recepli Ekradı Afşarı Torunları? ve ?Recebli Afşarı?, ?Türkman Taifesinden? olarak ifade edilmiştir.
Söz konusu olan çalışmada bu örnekler yeterince olup, belgelerin hangi asırları kapsadığı ve nasıl kaleme alındığı belirtilmemekle beraber, yukarıda ifade ettiğimiz gibi kitabın tarihçiler tarafından da bir eleştirisi yapılmamıştır. Diğer yandan Türkiye?de ?Ekrad? veya ?Kürt? kavramları hakkında yapılan çalışmalarda yeterli olmadığı gibi sanki bilimde zıtlaşma esas gibi algılanarak konu hakkında yapılan çalışmalar, birbiriyle çok çelişmektedir. Çünkü Türkiye?de nedense araştırmacılar genellikle kendi çevrelerinin dışındaki çalışmaları yok saymak eğilimdeler ya da onları görmezden gelmektedirler. Oysa bilimsel bir çalışmada mümkün olduğu ölçüde konu hakkında yapılan çalışmaların tamamının değerlendirilmesi gerekir. ?Kürt? ?Ekrad? kavramı hakkında belki de en ilginç ve dikkate değer açıklamayı sanırız ilk defa ?XVI. Yüzyılda Çemişgezek Sancağı? adlı eserinde Ünal, ?Ekrad? kavramını etnik bir grup olarak değil de ?konar-göçer? anlamında kullanmıştır (Ünal, 1999: 75). Ayrıca ona göre ?Osmanlı Tahrir Defterleri?nde konu hakkında yeterli bilgi bulmak her zaman mümkün değildir.Çünkü Ünal?a göre ?defterlerde yer alan bu hususa müteallık bilgiler bazen hatalı ve yanlış ve dolayısıyla yanıltıcı olabilmektedir. Tahrir memurlarının yeterli bilgiye sahip olmamaları, genelleme alışkanlıkları, bugün bizim bazı kavramlara yüklediğimiz manaların XVI. yüzyılda farklı oluşu ve Osmanlı?nın bunu farklı ele alışı gibi hususlargöz önüne alınmadan bu konularda yapılacak değerlendirmelerde gaima hataya düşme ihtimali vardır kanaatindeyiz. Mesela, bugün etnik anlam verilen ?Ekrad? kelimesi, çok defa bu manada kullanılmamıştır? (Ünal, 1999: 55). Ünal?ın bu görüşünü doğrularcasına McDowwall?da şöyle der: ?MS 7. yüzyılındaki Arap yayılması döneminde ?Kürt? sözcüğü göçebeleri ifade etmek için kullanılıyordu. Bu nedenle, etnik olmaktan çok sosyo-ekonomik bir anlam taşıyordu? (McDowall, 2000: 29). Ayrıca McDowal?a göre ?bazı Arap, Ermeni, Asuri ve Pers (ve daha sonra Türkmen) aşiretlerinin kültür ve dil olarak Kürtleşmiş olduklarına kuşku yoktur. Böylece Kürt etnik kimliği tek bir ırksal kökene işaret etmemektedir? (McDowall, 2000: 29). Ancak henüz dünyada ?azınlık, etniklik, kimlik? gibi kavramlar üzerinde belli bir uzlaşma sağlanamadığı halde Türkiye?de dil kavramından hareketle ?etnisite? meydana getirilmeye çalışılmaktadır. Oysa aynı dili konuşanlar her zaman belli bir etnik grubu ifade etmemektedir (Tacar, 1996: 10-11) . Mesela İngilizce konuşan Avusturalyalılar, Kanadalılar, Amerikalılar, kendilerini İngiliz, Fransızca konuşan Kanada?daki Quebec?liler kendilerini Fransız Almanca konuşan Avusturyalılar?da kendilerini Alman saymazlar. Ayrıca dünyada 1995 yılı itibariyle 197 devlet olduğu halde yer yüzünde 6000?den fazla dil konuşulmakta ve ancak bunlardan %2?si devlet dili olarak kabul edilmektedir. Mesela İngilizce 56, Fransızca 36, Arapça 22, İspanyolca 21, Portekizce 7, Almanca 5, Çince 3 ülkenin resmi dilidir. Ayrıca Çin?de 24 Çinli etnik grup ve Çinli olmayan 55 etnik grup olup ülkede 140 dil kullanılmaktadır(Tacar, 1996: 70-71,73).
Mehmet Niyazi ise olaya sosyolojik ve psikolojik bir yaklaşımla ?milliyetin tayininde iki etken önemli rol oynar; bunlardan birisi psikolojik diğeri sosyolojiktir.Bir insan kendini hangi milletten sayıyorsa, sosyolojik bakımdan ait olup olmadığına bakılmaksızın, o insanın o millete ait olduğu kabul edilir. Napolyon, kesinlikle Fransız değildir; Korsikalıdır. Büyük bir ihtimalle Arap asıllıdır. Ama kendini Fransız kabul etmiş ömrünü Fransa?ya vermiştir...Stalin?de aslen Rus değildir, fakat kendisini Rus kabul etmiş...Oğuz Han?ın torunu ?Ben Türk değilim? diyorsa, hiç kimse ?Sen Türksün? diye onu zorlayamaz. Ama genellikle psikolojik boyut, yani aidiyet şuuru sosyolojik boyuta bağlı oluyor.
?Hiç kimsenin de Kürtlerin milliyetini tayin etme hakkı yoktur; kendilerini hakkında karar kendileri verir. Başkaları ancak tarihleri, sosyal yapıları hakkında ve benzeri hususlarda araştırma yapabilirler? (Niyazi, 2000: 152-153) der. Bu anlayış ve mantık çerçevesinde yaklaşıldığı takdirde, konu hakkında önemli mesafeler alınacağına inanmaktayız. Aksi taktirde dayatmalarla bir yere varılması mümkün gözükmektedir. Ancak böyle bir anlayış bütün taraflarca kabul gördüğü takdirde mesafe alınır. Aksi taktirde tek taraflı yaklaşımların problemin çözümünde yetersiz kalma ihtimali yüksektir.
?Kürtlerin? ayrı bir millet ya da etnik bir grup olduğunu iddia edenlerin en önemli hareket noktalarını dil meydana getirmektedir. Bu konuda 1850?den sonra Rusların meşhur Petesburs Bilimler Akademesince yapılan ve ?Kürtçe-Rusca-Almanca? yayınlanan ve 8307 kelimeden oluşan sözlük de ?Türkçe (eski Türkmence) 3080, Arapça (yeni dil) 2000, Pehlevice (eski) 370, Farsça (yeni dil) 1030, Zinda 1240, Ermenice 220, Güldani 108, Çerkezce (eski) 60, Gürcüce (eski dil) 20, Kürtçe (asıl) 300? olup, bunların büyük çoğunluğu da coğrafi yer adlarıdır (Fritz, 1992:15).
Türkiye?de ?Kürk kimliği? hakkında yapılan çalışmalar maalesef sadece dil esasına göre yapılmaktadır. Arıca bu yapılırken etrafı ?Kırmançca? ile sarılan ve sanki birer adacık gibi olan ?Zazaca? konuşulan yerler yok sayılmıştır. Mesela nasıl olmuş da küçücük adacıklar gibi bazı yerlerde halk ?Zazaca? konuşmaktadır? Diğer yandan neden ?Türkiye?de ?Kürçe? ?Kurmançca? karşılığında kullanılmaktadır. Mesela ?Kürd?: ?Kurdî, Kurdmanc? (Kakioğlu, 1992: 135), ?Kürt?: ?Kurd, Kurmanc, Kurdî, Kurmancî? (Farizov, 1994: 190), ?Kürtçe?: ?zimane Kurmancî? (Farizov, 1994: 190). Ayrıca Şanlıurfa?da ?Kürtçe biliyon mu: Tö Kırmanci zani?? Sorusuna ?evet Kürtçe biliyorum? anlamında ?eri Kırmanci zanım? denir. ?Zazaca biliyormusun?? Denirken de ?tö Dımıli zani? ifadesi kullanılır. Elazığ?da ise ?Kürkçe biliyormusun?: Tö Kırmanci zanı?. Evet biliyorum anlamında ise ?heri az Kırmanci zanım?, ?Zazaca biliyormusun?? Karşılığında ise ?tı Zazace zanı? kavramları kullanılır.
Kaynaklar:
1.Eröz, M., Köy Sosyolojisi Meseleleri ve Yörük-Türkmen Köyleri, Harsi ve İçtimai Araştırmalar Derneği, İstanbul, 1966.
2.Eröz, M., Doğu Anadolu?nun Türklüğü, İrfan Yayınevi, İstanbul, 1982.
3.Eröz, M., Yörükler, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul, 1991.
4.Farizov, Türkçe- Kürtçe Sözlük (Çev. M. Demir), Öz-Ge Yayınları, Ankara, 1994.
5.Kafesoğlu, İ., ?Türkmen Adı, Manası vr Mahiyeti?, Jean Deny Armağanı (Haz. J. Eckmann; A.S. Levent; M. Mansuroğlu), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1958.
6.Kaşgarlı Mahmut, Divanü Lûgat-İt- Türk Tercümsesi, III. cilt (Çev. B. Atalay), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1986.
7.McDowall, D., Kürtler (Uluslar arası Azınlık Hakları Raporu), Avesta Basın Yayın, İstanbul, 2000.
8.Niyazi, M., Millet ve Türk Milliyetçiliği, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2000.
9.Sümer, F., Oğuzlar, Ankara Üniversitesi DTCF yayınları, Ankara. 1972.
10.Tacar, P., Kültürel Haklar Dünyadaki Uygulamalar ve Türkiye İçin Bir Model Önerisi, Gündoğan Yayınları, Ankara, 1996.
11.Türkay, C., Başbakanlık Arşiv Belgeleri?ne Göre Osmanlı İmparatorluğu?nda Oymak, Aşiret ve Cemaatlar, Tercüman Kültür Eserler Serisi, İstanbul, 1979.
12.Türkçe/Kürtçe Sözlük (Haz. F. Kakioğlu), Sosyal Yayınları, İstanbul, 1992.
13.Vambery, A., Bir Sahte Dervişin Orta Asya Gezisi (Haz. N. A. Özalp), Ses Yayınları, İstanbul, 1993.
14.Ünal, M. A., XVI. Yüzyılda Çemişgezek Sancağı, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara, 1999.
15.Ziya Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi (Haz. İ. Aka; K. Y. Kopraman), Kültür Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1976.
16.Ziya Gökalp, Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler, Sosyal Yayınları, İstanbul, 1992.