DÜZENLENMİŞ YENİ METNİM:
Toplumsal hafızamızı yokladığımızda 2010 KPSS skandalı ilgili ÖSYM'nin son derece hazırlıksız yakalandığı ve suçlunun içeriden olduğu bilinmesine rağmen dışarıda arandığı bir süreç olmuştur.Hatırlayalım bazı adaylar önceki yılların aksine hem sabah hem de öğleden sonraki öğretmenlik KPSS si oturumlarında soruların tamamına yakınını doğru cevaplamışlar,bir takım farklı iddiaların kamuoyunda oluşturduğu kaygılar üzerine de 2010 KPSS Eğitim Bilimleri sınavı iptal edilmiştir.Oysa aynı kişiler sabah oturumunda da yüksek puan almışlar,hatta lisans mezunu olarak öğretmenlik dışı kamu kuruluşlarına müracaat hakları da olduğundan sözkonusu kişilerin bu konudaki haksız kazanımlarına ÖSYM göz yummuştur.
İşte tam bu nokta çok kritiktir.ÖSYM bürokrasinin kötü alışkanlıklarının devreye girmesiyle kamuoyunu yatıştırma adına davranıp hakkaniyeti gözardı etmiştir.Yöneticilerimiz, eğitim sistemimizi yeniden yapılandırdığımızı söylediğimiz şu günlerde Finlandiya'dan,Norveç'ten oradan buradan sistem ithal edip örnekler verirken bu tip skandallarda aynı ülkelerin bürokratik ahlakını ilgili üst düzey bürokratlarımız gözardı ediyoruz.
Ülkemiz bürokrasisinin kötü alışkanlıklarının bir kötü tezahürü de 2010 KPSS skandalının kötü analizidir.Sınav sorularının içeriden sızmasına rağmen -belki koltuk kaybetme kaygısıyla- kamuoyunu kandırma yoluna giderek adayların alyansına,silgisine kalemtraşına düşman kesilinmiş,lüzumsuz güvenlik gösterileriyle halkın gözü boyanmaya çalışılmıştır.Bu durum ÖSYM'nin acziyetini göstermektedir.(Bilindiği gibi içeriden hiç kimse cezaî yargıdan bir müeyyide almadı)
ÖSYM'nin bu durumu Nasreddin hocanın bir fıkrasındaki haline benziyor.Malumdur ki Nasreddin Hoca bir gece sokak lambası altında bir şey arıyormuş. Oradan geçen adamın biri hocaya sormuş: ?Ne arıyorsun? Bir şey mi kaybettin?? Hoca: ?Evet. Evin anahtarını kaybettim.? demiş, Adam:?Evin anahtarını burada mı kaybettin?? diye sorunca Hoca: ?Hayır. Kapının önünde kaybettim.? demiş. Bunun üzerine adam: ?Kaybettiğin yerde arasana Hoca!? deyince Hoca: ?Görmüyor musun? Orası kapkaranlık ama burası aydınlık.? diye cevap vermiş.
ÖSYM de aradığı şeyi nerede bulması gerektiğini biliyor ama bu o bölge karanlık.Onun için sınav girişlerindeki alyans,anahtarlık kontrolleriyle güvenlik gösterisi yapıyor.(Elbette bu tip kontroller yapılmalı.)Ama asıl sorumluları bulma iradesi ortaya konulamıyor..
İşte şimdi ÖSYM yeni bir sınavda...Eğer bu sınavda etik dışı bir şeyler yapıldıysa buna cesaret veren en önemli etken 2010 skandalındaki eksik,tutarsız,inandırıcılıktan uzak alınan pansuman tedbirlerdir...Bakalım şimdi ne olacak?
DÜZENLENMİŞ YENİ METNİM:
Toplumsal hafızamızı yokladığımızda 2010 KPSS skandalı ilgili ÖSYM'nin son derece hazırlıksız yakalandığı ve suçlunun içeriden olduğu bilinmesine rağmen dışarıda arandığı bir süreç olmuştur.Hatırlayalım bazı adaylar önceki yılların aksine hem sabah hem de öğleden sonraki öğretmenlik KPSS si oturumlarında soruların tamamına yakınını doğru cevaplamışlar,bir takım farklı iddiaların kamuoyunda oluşturduğu kaygılar üzerine de 2010 KPSS Eğitim Bilimleri sınavı iptal edilmiştir.Oysa aynı kişiler sabah oturumunda da yüksek puan almışlar,hatta lisans mezunu olarak öğretmenlik dışı kamu kuruluşlarına müracaat hakları da olduğundan sözkonusu kişilerin bu konudaki haksız kazanımlarına ÖSYM göz yummuştur.
İşte tam bu nokta çok kritiktir.ÖSYM bürokrasinin kötü alışkanlıklarının devreye girmesiyle kamuoyunu yatıştırma adına davranıp hakkaniyeti gözardı etmiştir.Yöneticilerimiz, eğitim sistemimizi yeniden yapılandırdığımızı söylediğimiz şu günlerde Finlandiya'dan,Norveç'ten oradan buradan sistem ithal edip örnekler verirken bu tip skandallarda aynı ülkelerin bürokratik ahlakını ilgili üst düzey bürokratlarımız gözardı ediyoruz.
Ülkemiz bürokrasisinin kötü alışkanlıklarının bir kötü tezahürü de 2010 KPSS skandalının kötü analizidir.Sınav sorularının içeriden sızmasına rağmen -belki koltuk kaybetme kaygısıyla- kamuoyunu kandırma yoluna giderek adayların alyansına,silgisine kalemtraşına düşman kesilinmiş,lüzumsuz güvenlik gösterileriyle halkın gözü boyanmaya çalışılmıştır.Bu durum ÖSYM'nin acziyetini göstermektedir.(Bilindiği gibi içeriden hiç kimse cezaî yargıdan bir müeyyide almadı)
ÖSYM'nin bu durumu Nasreddin hocanın bir fıkrasındaki haline benziyor.Malumdur ki Nasreddin Hoca bir gece sokak lambası altında bir şey arıyormuş. Oradan geçen adamın biri hocaya sormuş: ?Ne arıyorsun? Bir şey mi kaybettin?? Hoca: ?Evet. Evin anahtarını kaybettim.? demiş, Adam:?Evin anahtarını burada mı kaybettin?? diye sorunca Hoca: ?Hayır. Kapının önünde kaybettim.? demiş. Bunun üzerine adam: ?Kaybettiğin yerde arasana Hoca!? deyince Hoca: ?Görmüyor musun? Orası kapkaranlık ama burası aydınlık.? diye cevap vermiş.
ÖSYM de aradığı şeyi nerede bulması gerektiğini biliyor ama bu o bölge karanlık.Onun için sınav girişlerindeki alyans,anahtarlık kontrolleriyle güvenlik gösterisi yapıyor.(Elbette bu tip kontroller yapılmalı.)Ama asıl sorumluları bulma iradesi ortaya konulamıyor..
İşte şimdi ÖSYM yeni bir sınavda...Eğer bu sınavda etik dışı bir şeyler yapıldıysa buna cesaret veren en önemli etken 2010 skandalındaki eksik,tutarsız,inandırıcılıktan uzak alınan pansuman tedbirlerdir...Bakalım şimdi ne olacak?