Editörler : E.Kayı Han
12 Eylül 2012 13:13

" 7, 40. ve 52. günler Mevzuu "

SORU: Bir trafik kazası sonucu dedemi kaybettik. Ankara'ya otopsi için gönderildi. Salı gecesi vefat eden dedemin defni Cuma günü oldu. Cuma'dan itibaren yatsı namazından sonra 7 akşam evinde sureler ve dualar okundu.

İlk sorum, niye 7 gün boyunca bunu sürdürdüğümüz? Diğeri de, 52. günü tekrar aynı şeyin yapılması gerektiğini duydum. Bu 52. gün, vefatının 52. günümü mü, yoksa defnedilişinin 52. günü mü oluyor? Böyle bir şey varsa niye 52, önemli olan niyet değil midir?

***

Ölünün ardından 7 gün boyunca dua okunması, Kur'ân, bazen âyet ve sureler okunması gibi herhangi bir kaide ve kuraldan söz etmek mümkün değildir. Hiçbir dini kaynakta böyle bir bilgi yer almaz. Bu konuda rivayet edilen herhangi bir hadis de yoktur.

Sadece Peygamberimiz Hz. Cafer'in şehit ediliş haberi gelir gelmez, Hz. Cafer'in evine üç kadar yemek yapılıp götürülmesini tavsiye etmiş, cenaze sahiplerine bir destek verilmesi, acılarının paylaşılması istenmiştir.

Diğer yandan ne Peygamber Efendimiz'in (a.s.m.) sünnetinde ne de İslâm âlimlerinin uygulamasında "ölünün kırkıncı, elli ikinci gecesi" gibi bir âdet ve ibadet şekli söz konusu değildir.

Bu olsa olsa diğer batıl inançlardan Müslümanlar'ın arasına sokulmuş ve hiçbir anlamı olmayan asılsız bir âdettir

52. gecenin bu kadar yaygın olmasına gelince; kimin yazdığı, nerede basıldığı bilinmeyen bir kitapçıkta ölünün defninin 52. gecesinde kemikleriyle etlerinin birbirinden ayrılması ve ölünün bu esnada çok ağır azap çekmiş olması kaydına yer verilir. Ölünün bu azaptan kurtulması için 52. gecesinde dua okunmasının gerektiği bildirilir.

Bu bilgi hakikatmiş, dini bir dayanağı varmış gibi yayılmış, bazı kişiler tarafından dini bir merasime dönüştürülmüş ve yaygın hale gelmiştir.

Olayın mantıksızlığı şuradan belli. Cenaze kabir azabını hak eden bir kişiyse ve dua etmekle üzerinden azap kalkacaksa, kırkını, elli ikisini beklemeye gerek var mıdır? Bir an önce dua edilip azabın kalkması istenmez mi? Neden iki aya yakın bekleniyor.

Denize düşen bir insanı hemen kurtarmak gerekirken, "sen biraz bekle, sabret, seni kurtarmak için 52 gün sonra geleceğiz" demeye benziyor.

Ölü toprağa düştükten sonra hiç beklemeden ona dua ve istiğfar edilir, onun hakkında sadaka ve iyilik yapılır, sevapları ruhuna bağışlanır. Böylece ona manevi bir destek verilmiş olur.

Zaten dikkat edilirse, verme esnasında Yasinler okunur. Vefatından sonra da gerek toprağa verilirken, gerekse ilk günlerden itibaren yakınları tarafından dualar okunur.

Ama asıl mesele, vefat eden kişinin ölmeden yaptığı ibadet ve hayırların kendisine fayda vermesidir. Bunun için Kur'ân, "Herkes yarın için ne yaptığına baksın" uyarısını yaparak, ahirette lazım olacak amellerin dünyada iken gönderilmesi gerektiğini hatırlatıyor.

Ayrıca, ölünün borcunun ödenmesi, vasiyetlerinin yerine getirilmesi, zekât, hac, adak, yemin kefareti ve oruç borcu gibi hayatta iken eksik bıraktığı ibadetlerinin bedelinin ödenmesi istenmiştir. Vacip olan görevler bunlardır.

MEHMET PAKSU


*çiğ tanesi
Genel Müdür
12 Eylül 2012 13:22

Allah razı olsun

Gerçekten hayatımıza ne çok bidat girmiş.

12 Eylül 2012 16:06

yazıyı okumadım ancak ,batıl şeyleri okadar çok hayatımıza yerleştiriyoruz ki yapmayınca kınanır oluyor,vazgeçemiyoruz..


az-çok
Müsteşar
12 Eylül 2012 16:41

Selam.

Hurafelerin hatımıza yerleşmesi Dini Kuran'dan öğrenmemenin bir sonucudur.

12 Eylül 2012 16:54

Ne yazıkki insanlar Kuranı Kerimi ve Sünneti terk etme yolunu tercih ederek, Adetleri ibadet olarak görmeye başlamışlardır. Hz. Peygamber Ölen insanın ardından ne yapmışsa, Ashabı Kiram ne yapmışsa bizde aynen onlara uyarız.. Buna mualif Eklemek ve çıkarmak, dini değiştirmek olur. İbadetlere bid'at sokmakla daha güzel ibadet edilmiş olmaz.(İbadetleri bizim gibi yapmayanlar, bizden değildir) hadis-i şerifini düşünerek, ibadetlere ilave ve çıkarma yaparak dini değiştirmekten çok sakınmalıdır!


az-çok
Müsteşar
12 Eylül 2012 17:11

Selam.

Peygamberimiz Torunlarına sünnet yaptırmış mıdır?


katibe:)
Daire Başkanı
12 Eylül 2012 21:59

Bu saydıklarınız Mısır gelenekleridir.

13 Eylül 2012 08:24

Hz. Peygamber (s.a.s) torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i doğumlarının yedinci gününde sünnet ettirmiştir.


mstfgrgn
Şef
13 Eylül 2012 09:12

bu adetler eski türk inançlarından kalma adetlerdir


az-çok
Müsteşar
13 Eylül 2012 09:52

Selam.

Haber kaynağın nedir UMMU M.G.

13 Eylül 2012 11:09

Hz. Ali efendimiz sünnetsizin kestiği yenmez. buyurur.

Bir hadiste:? Sünnetsiz olan 80 yaşında da olsa Müslüman olunca sünnet olsun.? buyrulur. (Ramuz el-Ehadis)

Sünnet olmak İslam?ın şiârındandır. Yine Hadis-i şeriflerde buyurulurki:

"Sünnet olmak, erkekler için, sünnettir." (Taberani)

"Fıtri sünnet beştir: Sünnet olmak, kasıkları temizlemek, tırnak kesmek, koltuk altını temizlemek ve bıyıkları kısaltmak." (Buhari)

"Sünnetsiz adam, 80 yaşında da olsa, Müslüman olunca yine sünnet edilir." (Beyheki)

Hz. Hüseyin'in Sünnet Ettirilişi

Cabir b. Abdullah'tan rivayet edildiğine göre; Hz. Hüseyin, doğumunun yedinci günü sünnet ettirilmiştir.[70]

Sünnet olmak, erkekler için sünnettir.[71] Fıtrat hasletlerindendir.[72]

***

[70] Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 1, s. 41 8.

[71] Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 369, Tirmizî, c. 5, s. 75.

[72] Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 229,

Buhârî, Sahîh,c.7, s. 56,

Müslim, Sahih, c. 1, s. 221,

Ebu Davud, Sünen, c. 4, s. 84,

Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 91,

Nesai, Sünen, c. 8, s. 181.


akrebim06
Kapalı
13 Eylül 2012 12:51

benim okuduğum kaynaklarda İnsan öldükten sonra dua göndermek için neden 7,40,52 gibi günleri bekleyelim ki diyordu. O nedenle ne cenazelerimde nede başka işlerimde bu günlere uymadım.


az-çok
Müsteşar
13 Eylül 2012 16:51

Selam.

Bu kadar önemsenen bazan kadınlara uygulanan bu sünnet işi Kuran'da nasıl işaret edilmiştir.

ÜMMÜ.G. arkadaş verdiğin rivayet sadece H.z hüseyin için cabir.b. abdullah'tan bir bilgi.

Peygamberimiz hangi sünnet törenlerinin yapılışında bulunmuştur?

13 Eylül 2012 17:55

Öncelikle şunu ifade edelim ki günümüzde en yaygın ve medyatik diyebileceğimiz söylemlerden biri, "Şu, Kur'an'da yok Bu, Kur'an'da yok" tarzındaki ifadelerdir.

Bu ifadelerle tartışmaya girenler, kesinlikle Fıkıh ilminden nasibi olmayan kimselerdir. İslamî gelenek denilen olgunun referansı sadece Kur'an değil, Kur'an'ın yanı sıra sünnet, icmâ, kıyas, maslahat-ı mürsele ve örf gibi pek çok delillerdir.

Ana referans Kur'an olmakla birlikte diğerleri de Kur'an'a ve akl-ı selime uygun olmaları veya ters düşmemeleri kaydıyla bütün İslam âlimlerinin itibar ettiği kaynaklardır. Dolayısıyla sünnet Kur'an'da yok diye bu geleneğin İslamî olmadığını iddia etmek doğru bir yaklaşım değildir.

Peygamber Efendimiz Bizzat torunlarının Sünnetinde bulunmuştur.

Ashabı kiram sünnette ziyafet verir eğlenirlerdi.


az-çok
Müsteşar
13 Eylül 2012 18:38

Selam.

Allah bizi Kuran'dan sorumlu tutmuş ve bilmediğiniz şeylerin ardına düşmeyin diye öğüt vermiştir.Bundan dolayı da Kuran'da olup olmadığını araştırır sağlam olan güzel söze uyarız.

Kuran sorgulaması yapmayı ayıplamak,biatlara kapı aralamaktan başka şeye yaramazlar.

Peygamber efendimiz torunların sünnetinde bulunmuştur derken kanıtlar nerden?


ayşe5454
Yasaklı
14 Eylül 2012 03:47

az-çok katılıyorum.

Sünnet adı altında Mısır Firavunlarının adetleri kültürel bir miras olarak mişnalarla İslam uygarlıklarına da geçmiştir. O gün bugündür de sünnet sanki Allah'ın emri peygamberin kavliymiş gibi yayılmıştır, oysa Allah bizleri Kur'an'dan sorumlu tuttuğunu ve az-çok'un da dediği gibi bilmediğimiz, emin olmadıklarımız ve Allah katında destek bulmayan şeylerin ardına düşmememiz gerektiğini bildirmiştir.

14 Eylül 2012 08:48

Az-çok,

Bektaşiye sormuşlar neden namaz kılmıyorsun diye.O da Kuranda öyle diyor demiş(la tegrabüssalate).Devamını oku demişler(ve entüm sükera= sarhoş olduğunuz halde), ben hafız değilim demiş.Şimdi bunu mizah malzemesi olarak kullanıyoruz ve gülüp geçiyoruz.

Sizin Yaptğınızda aynen böyle.. Kuranı Görüp, Sünnetullaha kör olup, kabul etmemek..!

Allah Kuranı Kerimde :"Allah ve Resulüne itaat eden, en büyük kurtuluşa ermiştir" buyuruyor.

Bir diğer Ayetinde :"Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının"

Diğer bir Ayette ise :"Resule itaat eden, Allah?a itaat etmiş olur" buyurur.

Allahu Teala açık açık Peygamberine itaati, uymayı kendine itaat ve uymak olarak kabul ediyor. Daha pek çok ayet olduğu halde Müslümanın Sünnetullahı kabul etmemesi mümkün değildir.

ayşe5454,

İslam Dinini öğrenme adına Kaç yıl dini eğitim aldınız yada islami eserler okudunuz yazar mısınız..? Neye dayanarak böyle iddaalar ortaya atıyorsunuz. Allah Kuranı Kerimde : " Bilmediklerinizi neden tartışıyorsunuz..." buyuruyor. Eskinden insanlar bildikleri konularda tartışırdı. Şİmdi ise hiç bilmedikleri konuda görüş beyan eder oldu hele ki dini bir mevzuda..

Resulullah tarafından uygulanmış olan ve Bizlere Tavsiye edilen, Bütün peygamberlerin de yapmış olduğu bir sünneti Allah katında destek bulmayan bir konu gibi lansa etmenize şaşmamak elde değil.

Peygamber Efendimiz buyurur ki :

"Bir zaman gelir, beni yalanlayanlar çıkar. Bir hadis söylenince, ?Resulullah böyle şey söylemez. Bunu bırak, Kur?andan söyle? derler. (Ebu Ya?la)

Bir Başka Hadis Meali:

"Bazı kibirli kişiler çıkacak, ?Allah Kur?anda bildirilenden başka bir şeyi haram kılmadı? diyecek. Yemin ederim ki, benim de emrettiğim, yasakladığım, koyduğum hükümler vardır. Bunların sayısı Kur?andaki hükümlerden daha çoktur." (Ebu Davud)

"Kur?andan başka delil kabul etmem diyenler çıkacak." (Ebu Davud)

Kur?an-ı kerimde, (yalnız Kur?ana uyun) denmiyor, (Allah?a ve resulüne uyun) deniyor. Arif olana yukarıdaki sözler kafi gelir.

***

Bize yalnız Kur?andan söyle) diyen birine, İmran bin Husayn hazretleri, (Ey ahmak! Kur?anda, namazların kaç rekât olduğunu bulabilir misin?) dedi. Hazret-i Ömer, farzların seferde kaç rekât kılınacağını Kur?anda bulamadık diyenlere, (Kur?anda bulamadığımızı, Resulullah?tan gördüğümüz gibi yaparız. O, seferde, 4 rekâtlı farzları iki kılardı) buyurmuştur. (Mizan-ül-kübra)


ayşe5454
Yasaklı
14 Eylül 2012 10:23

Ümmü mektum,

Eğitimimi sorgulamak size düşmedi bu 1.

Ben verilen eğitime bakarım eğitim mi diye, öyle haybeden her gördüğümü din sanacak olsaydım sayfa başında verdiklerinizi de dinden sayardım.

Ben ondan bundan şundan çok Allah'ımın sözüne bakarım bana ne emretmiş, nasıl emretmiş ve niye emretmiş.

En ince detayına kadar sorgularım, sizin şu yukarda yazdıklarınızı da elbette bilirim. Ancak bu yazdıklarınız Kur'an önüne çekilmiş settir. Gerçeklerin bunlar olmadığını inşallah anlarsınız da geçmiş kavimlerin düştükleri tuzaklardan sıyrılırsınız.

Selametle.

14 Eylül 2012 11:33

Kimseyi sorgulamıyoruz, Sadece bu konular hakkında konuşacak kadar bilginiz var mı yok mu onu öğrenmeye çalışıyoruz.. Dini meselelerde Uygun bir zemin olmalı ki konuşup doğruyu bulalım.

Şimdi şunu sorcam.Aşağıda belirtilen Ayeti Kerimelerden ne anlıyorsunuz, Neyi ifade ediyor sizin için...?

Çünkü şu ifade sizin : "Ben ondan bundan şundan çok Allah'ımın sözüne bakarım bana ne emretmiş, nasıl emretmiş ve niye emretmiş."

Aşağıdaki sözler de Allahın sözleridir.. Kuranı Kerim ayetleridir. Bekliyorum cevabınızı..!

***

Allah Kuranı Kerimde :"Allah ve Resulüne itaat eden, en büyük kurtuluşa ermiştir" buyuruyor.

Bir diğer Ayetinde :"Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının"

Diğer bir Ayette ise :"Resule itaat eden, Allah?a itaat etmiş olur" buyurur.

***


az-çok
Müsteşar
14 Eylül 2012 17:44

Selam.

Al-i İmran

(7) O, sana Kitab'ı indirendir. Onun (Kur'an'ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihdir. Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar, "Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır" derler. (Bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar.

Hud

(2) Elif Lâm Râ. Bu Kur'an; âyetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan Allah tarafından muhkem (eksiksiz, sağlam ve açık) kılınmış, sonra da Allah'tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmış bir kitaptır. (De ki:) "Şüphesiz ben size O'nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim."

Kuran hem hükümleri açıkca söylüyor hemde açıklık getiriyor.

Şimdi sizin peygamberimizin söyledi dediğiniz 100-200 yıl sonra toplanmış sözlere

''Bazı kibirli kişiler çıkacak, ?Allah Kur?anda bildirilenden başka bir şeyi haram kılmadı? diyecek. Yemin ederim ki, benim de emrettiğim, yasakladığım, koyduğum hükümler vardır. Bunların sayısı Kur?andaki hükümlerden daha çoktur." (Ebu Davud)

"Kur?andan başka delil kabul etmem diyenler çıkacak." (Ebu Davud)..

???????????

17 Eylül 2012 08:54

Tamamen Ezberden ve Basmakalıp konuşuyorsunuz, Ayeti Kerimeyi yazdığınız halde Ayetlerin tefsirinde ne anlatılıyor haberdar değilsiniz. Ve ustune ustluk din adına konuşuyor, Kurandan başka kaynak kabul etmem diyebilecek kaadar talihsiz yorumlar yapıyorsunuz..

Şunu unutmayınız ki : Hz. Peygamber (a.s.m)'in iki temel görevi vardır. Bunlardan biri Kur?an?ın metnini tebliğ etmek, onu olduğu gibi insanlara ulaştırmaktır.

Diğeri ise, Kur?an?ın manasını, hükümlerini, ihtiva ettiği mesajları detaylandırarak insanlara açıklamaktır.

Bu nebevî açıklamalar, bazen doğrudan ayetin metni tefsiri edilerek, bazen de ayetin metni belirtilmeden onun ihtiva ettiği hakikatleri açıklamak şeklinde ortaya çıkmıştır. Bu açıklamaları bize ulaştıran disipline hadis literatürü denir.

Dolayısıyla, sünnet ve sünnetin sözlü açıklaması olan hadisler Kur?an?ın bir tefsiri hükmünde ve teşrin ikinci kaynağıdır. Bu açıklamalardan da sünnetin-hadislerin dindeki önemini anlayabiliriz.

?Resulüm!İnsanlara,kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Zikri/Kur'an'ı indirdik!?(Nahl,44) mealindeki ayetten sünnetin/hadislerin önemini anlamak mümkündür.

Toplam 71 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi