Hizmetten Doğan Hakların istenmesi
Görevde Yükselme sınavları hakkında bazı konulara değinmek ve ajitasyon yapmadan ve eleştirisel ve de gerçekleri yazmak haberiniz varsa da sizlere Görevde Yükselme Sınavlarına tabii hizmet verenlerin beklentilerini arz etmek olacaktır asıl amaç budur;
Kamu Kurumlar da hizmet gören 10 sınıf olduğu bilinmektedir ve bu sınıflara dâhil birçok kol var ki bu kollarda çalışan personelin sorunları artık görülmeli ve çözülmelidir. Hizmetli memur olmak, memur VHKİ olmak, VHKİ de şef olmak, Şef de Şube Müdürü olmak, Şube Müdürü de Müdür olmak istemekle beraber Görevde yükselme Unvan Değiştirme Sınavlarının belli zaman dilimlerinde yapılır olması gerekir ki, çoğu kurumlarda 5-10 yıl kadar süreler geçmiş olmasına rağmen yapılmamaktadır. Görevde Yükselme ve Unvan değiştirme yönetmeliklerinin işletilememesi ve sürekli bir değişikliğe gidilmesi sebebiyle de bu sınavların uygulanması geciktirilmektedir.
Kurumların işleyişi yönetmeliklere dayansa da asıl soru bu sınavların yönetmeliklerle düzenlenmesinin birçok sorunu ortaya çıkarmasıdır mesela, sınava giren 10000 kişi ise sadece 2000 kişi kazanmakta bu da böyle olunca kadrolar boş kalmaktadır. Bu boş kadrolar bu zaman diliminde nasıl doldurulmaktadır bu çözülmesi gereken asıl mevzudur. KPSS sınavları ile dolduruluyorsa ki öyle olma ihtimali yüksektir velakin kendi kurumu çalışanı için alınmış kadroların dışarıdan alım yapılarak karşılanması ne kadar bir vahim tablosu oluşturduğunu göstermektedir. Yine şöyle ifade edeceğim, Hastaneye gidiyorsunuz ve doktorun muayene ettiği odanın kapısında bir levha, bize şöyle diyor. Kendi çalışanımız önceliklidir. Evet, Kurumlar kendi çalışanına her zaman öncelik vermek zorundadır. Bu geliştirilmesi gereken ve uyulması önem arz eden bir olaydır. Hizmeti kendine farz etmiş kişilerin önceliği olmalıdır ve olmak zorundadır.
Kendi Kurumlarının Yönetmeliklerine de uyulmuş olsa idi yıllarca GYS Yapılması beklenmez ve Çalışan personeller mağdur edilmemiş olurdu. Evet, mağduriyeti biraz açalım ki anlaşılması zor olmasın, Biraz YHS den bahsetmek açıklamakta yardım edecektir. Bu hizmet sınıfına girişte belli şartlar vardır bu şartları taşıyanlar Hizmetli, kaloriferci, Teknisyen Yardımcısı, vb. dallarda göreve başlamaktadır ancak göreve başlayan kişilerin bu niteliklere sahip olması istenmemektedir bu da böyle olunca, Hizmetliye kalorifer yaktırılmakta, Teknisyen yardımcılarına Çay ve buna benzer birçok iş verilmektedir. Kalorifercilik yapan ve birçok kuraldışı iş yüküyle karşılaşan bu kişiler hayatından bezdirilmektedir. Kimisi Yok yere cezalandırılmakta kimisine ağır işler verilerek mobbing uygulanmaktadır. Bu Mağduriyeti oluşturan asıl değil asıl olan Kanunların da bu kişileri haklı çıkarmasıdır. Ayrıca bu kişiler okumuş her biri lise ve yahut üniversite mezunu olduğunu varsayarsak ve de halen bu işleri yapıyor olması Mağduriyetten başka bir şeyle adlandıramamaktayım.
Hal böyle olunca da Kurumlarda aksaklığa ve beklentilere sebebiyet vermektedir. Beklentiler demiş iken bir iki cümle sarf etmek doğru olacaktır. Kurumlarda çalışan personelin okumuş olduğu okul babında değerlendirilmesi ve emeklerini bu yönde kullandırılması ve yönlendirilmesi açısından gerekli olan alt yapının hazırlanarak işleme konulması zor olmasa gerek, Beklentiler, Kurumlar çalışandan ne bekler; Çalışan kendini geliştiren ve Karar alma da hızlılık, en önemlisi doğru dürüst ehli iş bilir ve okumuş olanı, iyi bir hizmet yapılmasını ister ve bekler. Çalışan ne bekler; geçim sıkıntısı çekmeyecek, sigorta ve kariyer olasılığı elbette, Bunu yanında beklentiler karşılıklı olması gerekir ki sürtüşme olmasın. Velakin her zaman bir anlaşmazlık ne yazık ki zuhur etmektedir. Bunu ortadan kaldırmak ve düzeni korumak ve beklentilere cevap vermek de ortak bir dildir. Devlet görevini yapar ve Devleti oluşturan yapı ise bu hizmeti görevi sürdürür. Bunun olması için önceliklere önem vermek personel her zaman düşünülerek beklenti dediğimiz olgunun oluşmamasını sağlamak kendisine bunu addetmek olmalıdır.
Görevinde başarı elde etmiş ve yıllarını hizmetle geçirmiş her kimse kutsal bir varlıkmış gibi korunmalı ve gözetilmelidir ki Devlet ayakta dursun ve yücelsin. Kurumlar da her bir ağızdan söz çıkması aslında tüm çalışanları bağlamaktadır. Kurumun biri diğerinden üstün görülmesine sebebiyet verilmemelidir. Çalışanlar arasında ki denge muhafaza edilmelidir ki ayrımcılık ve eşitsizlik kişiler de ağır bir travmaya dönüşmesin. Bunu da Devletten beklemek çalışanların en doğal hakkı olsa gerek, bu neden yazıldı; Bir kurum Çalışanına değer veriyor ve GYS, Atanma vb. hakları sonuna kadar seferber ederken bir diğeri sanki o kurumu bilmiyor ve tanımıyor gibi davranması kişilerde soru işareti oluşmasına yol açıyor. Nedir? Devletin otoritesi ve kanunlarının sanki sadece bir kurum için yazılmış diğerleri Devlete bağlı değilmiş hissi uyandırması soru işaretini açıklamaktadır.
Bu yaklaşım Devletin Kimliğine ve otoriterliğine yakışmamaktadır bunun terki diyar edilmesi için Sadece Devletimizin Yapması gereken Yönetmelik ve Kanunları Kurumlara Kendisi Çıkarmak ve uygulanmasını sağlayarak Haksızlığa ve Bölünmelere Meydan Bırakmamaktır.
Tüm anlatımlara Binaen, İstek ve Beklentiler her zaman olur ve olacaktır. Bu isteklerin gerçekleşmesi, Doğruyu ve Yanlışın görülmesi, Yapılan yanlışlıklardan dönülmesi, Çalışanlar Eşittir ve haklar ortaktır denilmesi, bu ışıkla hareket edilerek Görevde Yükselme ve Unvan Değiştirme Sınavlarının bir elden yürütülmesi ve uygulanmasının sağlanması çalışanlar arasında ve Kurumlar arasında ayrımcılığı ortadan kaldırması yegâne bir beklentidir ki, Bunu sağlarken de mağdur olmuş kişi ve ya Kişilerin önünü açarak gerekli iş ve işlemlerin yapılmasını aciliyet arz etmektedir.
Saygılarımla.
Hizmetten Doğan Hakların istenmesi
Görevde Yükselme sınavları hakkında bazı konulara değinmek ve ajitasyon yapmadan ve eleştirisel ve de gerçekleri yazmak haberiniz varsa da sizlere Görevde Yükselme Sınavlarına tabii hizmet verenlerin beklentilerini arz etmek olacaktır asıl amaç budur;
Kamu Kurumlar da hizmet gören 10 sınıf olduğu bilinmektedir ve bu sınıflara dâhil birçok kol var ki bu kollarda çalışan personelin sorunları artık görülmeli ve çözülmelidir. Hizmetli memur olmak, memur VHKİ olmak, VHKİ de şef olmak, Şef de Şube Müdürü olmak, Şube Müdürü de Müdür olmak istemekle beraber Görevde yükselme Unvan Değiştirme Sınavlarının belli zaman dilimlerinde yapılır olması gerekir ki, çoğu kurumlarda 5-10 yıl kadar süreler geçmiş olmasına rağmen yapılmamaktadır. Görevde Yükselme ve Unvan değiştirme yönetmeliklerinin işletilememesi ve sürekli bir değişikliğe gidilmesi sebebiyle de bu sınavların uygulanması geciktirilmektedir.
Kurumların işleyişi yönetmeliklere dayansa da asıl soru bu sınavların yönetmeliklerle düzenlenmesinin birçok sorunu ortaya çıkarmasıdır mesela, sınava giren 10000 kişi ise sadece 2000 kişi kazanmakta bu da böyle olunca kadrolar boş kalmaktadır. Bu boş kadrolar bu zaman diliminde nasıl doldurulmaktadır bu çözülmesi gereken asıl mevzudur. KPSS sınavları ile dolduruluyorsa ki öyle olma ihtimali yüksektir velakin kendi kurumu çalışanı için alınmış kadroların dışarıdan alım yapılarak karşılanması ne kadar bir vahim tablosu oluşturduğunu göstermektedir. Yine şöyle ifade edeceğim, Hastaneye gidiyorsunuz ve doktorun muayene ettiği odanın kapısında bir levha, bize şöyle diyor. Kendi çalışanımız önceliklidir. Evet, Kurumlar kendi çalışanına her zaman öncelik vermek zorundadır. Bu geliştirilmesi gereken ve uyulması önem arz eden bir olaydır. Hizmeti kendine farz etmiş kişilerin önceliği olmalıdır ve olmak zorundadır.
Kendi Kurumlarının Yönetmeliklerine de uyulmuş olsa idi yıllarca GYS Yapılması beklenmez ve Çalışan personeller mağdur edilmemiş olurdu. Evet, mağduriyeti biraz açalım ki anlaşılması zor olmasın, Biraz YHS den bahsetmek açıklamakta yardım edecektir. Bu hizmet sınıfına girişte belli şartlar vardır bu şartları taşıyanlar Hizmetli, kaloriferci, Teknisyen Yardımcısı, vb. dallarda göreve başlamaktadır ancak göreve başlayan kişilerin bu niteliklere sahip olması istenmemektedir bu da böyle olunca, Hizmetliye kalorifer yaktırılmakta, Teknisyen yardımcılarına Çay ve buna benzer birçok iş verilmektedir. Kalorifercilik yapan ve birçok kuraldışı iş yüküyle karşılaşan bu kişiler hayatından bezdirilmektedir. Kimisi Yok yere cezalandırılmakta kimisine ağır işler verilerek mobbing uygulanmaktadır. Bu Mağduriyeti oluşturan asıl değil asıl olan Kanunların da bu kişileri haklı çıkarmasıdır. Ayrıca bu kişiler okumuş her biri lise ve yahut üniversite mezunu olduğunu varsayarsak ve de halen bu işleri yapıyor olması Mağduriyetten başka bir şeyle adlandıramamaktayım.
Hal böyle olunca da Kurumlarda aksaklığa ve beklentilere sebebiyet vermektedir. Beklentiler demiş iken bir iki cümle sarf etmek doğru olacaktır. Kurumlarda çalışan personelin okumuş olduğu okul babında değerlendirilmesi ve emeklerini bu yönde kullandırılması ve yönlendirilmesi açısından gerekli olan alt yapının hazırlanarak işleme konulması zor olmasa gerek, Beklentiler, Kurumlar çalışandan ne bekler; Çalışan kendini geliştiren ve Karar alma da hızlılık, en önemlisi doğru dürüst ehli iş bilir ve okumuş olanı, iyi bir hizmet yapılmasını ister ve bekler. Çalışan ne bekler; geçim sıkıntısı çekmeyecek, sigorta ve kariyer olasılığı elbette, Bunu yanında beklentiler karşılıklı olması gerekir ki sürtüşme olmasın. Velakin her zaman bir anlaşmazlık ne yazık ki zuhur etmektedir. Bunu ortadan kaldırmak ve düzeni korumak ve beklentilere cevap vermek de ortak bir dildir. Devlet görevini yapar ve Devleti oluşturan yapı ise bu hizmeti görevi sürdürür. Bunun olması için önceliklere önem vermek personel her zaman düşünülerek beklenti dediğimiz olgunun oluşmamasını sağlamak kendisine bunu addetmek olmalıdır.
Görevinde başarı elde etmiş ve yıllarını hizmetle geçirmiş her kimse kutsal bir varlıkmış gibi korunmalı ve gözetilmelidir ki Devlet ayakta dursun ve yücelsin. Kurumlar da her bir ağızdan söz çıkması aslında tüm çalışanları bağlamaktadır. Kurumun biri diğerinden üstün görülmesine sebebiyet verilmemelidir. Çalışanlar arasında ki denge muhafaza edilmelidir ki ayrımcılık ve eşitsizlik kişiler de ağır bir travmaya dönüşmesin. Bunu da Devletten beklemek çalışanların en doğal hakkı olsa gerek, bu neden yazıldı; Bir kurum Çalışanına değer veriyor ve GYS, Atanma vb. hakları sonuna kadar seferber ederken bir diğeri sanki o kurumu bilmiyor ve tanımıyor gibi davranması kişilerde soru işareti oluşmasına yol açıyor. Nedir? Devletin otoritesi ve kanunlarının sanki sadece bir kurum için yazılmış diğerleri Devlete bağlı değilmiş hissi uyandırması soru işaretini açıklamaktadır.
Bu yaklaşım Devletin Kimliğine ve otoriterliğine yakışmamaktadır bunun terki diyar edilmesi için Sadece Devletimizin Yapması gereken Yönetmelik ve Kanunları Kurumlara Kendisi Çıkarmak ve uygulanmasını sağlayarak Haksızlığa ve Bölünmelere Meydan Bırakmamaktır.
Tüm anlatımlara Binaen, İstek ve Beklentiler her zaman olur ve olacaktır. Bu isteklerin gerçekleşmesi, Doğruyu ve Yanlışın görülmesi, Yapılan yanlışlıklardan dönülmesi, Çalışanlar Eşittir ve haklar ortaktır denilmesi, bu ışıkla hareket edilerek Görevde Yükselme ve Unvan Değiştirme Sınavlarının bir elden yürütülmesi ve uygulanmasının sağlanması çalışanlar arasında ve Kurumlar arasında ayrımcılığı ortadan kaldırması yegâne bir beklentidir ki, Bunu sağlarken de mağdur olmuş kişi ve ya Kişilerin önünü açarak gerekli iş ve işlemlerin yapılmasını aciliyet arz etmektedir.
Saygılarımla.