POMEM mülakatında sorulan her soruyu bilmekle yüksek puan alınacak diye bir şey yok arkadaşlar. Olaya geniş açıdan bakalım. POMEM'in ilk öğrencilerini kabul ettiği yıllarda, amaçları arasında, AB uyum çalışmalarını destekleme, polisin eğitim seviyesinin yükseltilmesi gibi durumlar söz konusu iken, şu sıralarda ise üniversite mezunu polislerin mesleğe girdikten sonra meslekten soğuması, adapte olamaması gibi durumlar, insanların kendi branşları ile ilgili mesleklere geçme çabası ve yaşanan istifalar olarak kendini göstermektedir. Bu yüzden sizin başka mesleklere geçebilme potansiyelinizi ölçmek isteyeceklerdir. Mülakatlarda sorulan sorular çeldirici olabilir. Eğer ki siz kendi branşınızla ilgili sorulan spesifik sorulara doğru ve istikrarlı cevaplar veriyorsanız, hâlâ içinizde branşınızla ilgili yanan bir ateş bulunuyor demektir.
2010 yılında bir mülakat sırasında, öğretmen bir POMEM adayı "Atatürk'ün Milliyetçilik ilkesini açıklayınız" soru kartını çeker ancak Cumhuriyetçilik ilkesini anlatır. Komisyon başkanı da adayı, "daha ilkeleri birbirine karıştırıyorsun, bir de öğretmen olacaksın!" diye odadan resmen kovar. Ancak aday o kadar sakin ve soğukkanlıdır ki, bir polis memuru gibi verilen emri yerine getirir. Mülakattan 60 tam puan alır. (KPSS puanı 60 küsür.) Bunun gibi daha çok olaylar var arkadaşlar. Mesela adayın birine siyasi partilerin başkanlarının, başkan yardımcılarının isimlerini soruyorlar, hiç teklemeden cevap veriyor arkadaşımız. Ancak mülakattan geçemiyor. Sizce sebebi ne olabilir..? Yani arkadaşlar diyeceğim o ki, polis, asker gibidir, verilen emirleri yerine getirir, fazla sorgulamaz. Öyle yüksek lisans mezunu olmasına, haftada bir kitap okumasına, mutluluğun resmini çizmesine falan gerek yoktur. Gezi Parkı'nda betonun üzerine parkasını atıp uyur, sayısı yetersiz olduğu için saatlerce afedersiniz tuvalet sırası bekler. Tüm bunları yaparken içinden "ah şimdi öğretmen, müfettiş yardımcısı vs. olmak vardı" diye geçirmiyorsa ne âlâ.
Tamamen kendi düşüncelerimdir. İstemeden de olsa yanlış anlaşılabilecek cümleler kurduysam affedilsin. Saygılarımla...
POMEM mülakatında sorulan her soruyu bilmekle yüksek puan alınacak diye bir şey yok arkadaşlar. Olaya geniş açıdan bakalım. POMEM'in ilk öğrencilerini kabul ettiği yıllarda, amaçları arasında, AB uyum çalışmalarını destekleme, polisin eğitim seviyesinin yükseltilmesi gibi durumlar söz konusu iken, şu sıralarda ise üniversite mezunu polislerin mesleğe girdikten sonra meslekten soğuması, adapte olamaması gibi durumlar, insanların kendi branşları ile ilgili mesleklere geçme çabası ve yaşanan istifalar olarak kendini göstermektedir. Bu yüzden sizin başka mesleklere geçebilme potansiyelinizi ölçmek isteyeceklerdir. Mülakatlarda sorulan sorular çeldirici olabilir. Eğer ki siz kendi branşınızla ilgili sorulan spesifik sorulara doğru ve istikrarlı cevaplar veriyorsanız, hâlâ içinizde branşınızla ilgili yanan bir ateş bulunuyor demektir.
2010 yılında bir mülakat sırasında, öğretmen bir POMEM adayı "Atatürk'ün Milliyetçilik ilkesini açıklayınız" soru kartını çeker ancak Cumhuriyetçilik ilkesini anlatır. Komisyon başkanı da adayı, "daha ilkeleri birbirine karıştırıyorsun, bir de öğretmen olacaksın!" diye odadan resmen kovar. Ancak aday o kadar sakin ve soğukkanlıdır ki, bir polis memuru gibi verilen emri yerine getirir. Mülakattan 60 tam puan alır. (KPSS puanı 60 küsür.) Bunun gibi daha çok olaylar var arkadaşlar. Mesela adayın birine siyasi partilerin başkanlarının, başkan yardımcılarının isimlerini soruyorlar, hiç teklemeden cevap veriyor arkadaşımız. Ancak mülakattan geçemiyor. Sizce sebebi ne olabilir..? Yani arkadaşlar diyeceğim o ki, polis, asker gibidir, verilen emirleri yerine getirir, fazla sorgulamaz. Öyle yüksek lisans mezunu olmasına, haftada bir kitap okumasına, mutluluğun resmini çizmesine falan gerek yoktur. Gezi Parkı'nda betonun üzerine parkasını atıp uyur, sayısı yetersiz olduğu için saatlerce afedersiniz tuvalet sırası bekler. Tüm bunları yaparken içinden "ah şimdi öğretmen, müfettiş yardımcısı vs. olmak vardı" diye geçirmiyorsa ne âlâ.
Tamamen kendi düşüncelerimdir. İstemeden de olsa yanlış anlaşılabilecek cümleler kurduysam affedilsin. Saygılarımla...