Sayın irlandalı siz tartışılacak biri olup olmadığınız tartışılır. Zira kanunun açık hükmünü dahi okumuyor veya anlamıyorsunuz.
Benim mal beyanı ile ilgili söylediklerim, uygulamaya yönelik bir husus. Kaldı ki, nereye gitse aynı şekilde yönlendirilir. Sırf bir mal beyanı dilekçesi için arzuhalcilere 10 ile 50 lira arasında para vermediğiniz için bu şekilde yaklaşıyorsunuz. Her vatandaş dilekçe yazmasını bilmiyor maalesef. Borçlu menfaatini korumak da icra müdürünün görevi arasında. Bunu da okumuşsunuzdur. 60.000 dosyası olan bir dairede tek bir dosyamda mal beyanında bulunulmadığı gerekçesiyle ne bir şikayet, ne bir ceza alan olmadı...
Diğer husus, birincisi 70 puanla girenlerden değilim. İkincisi 70 puanla girip de mesleğini layıkıyla yapan bir çok icra müdürü arkadaş vardır. Üçüncüsü, kimin kaç puanla girdiği sizi alakadar etmez.
İcra müdürü olmak istiyorsanız, sınav orda, mülakat orda.
Kimin ne şekilde bulunduğu konuma geldiğini tartışmak yada çok saçma bir şey. Bu şekilde bir yere varılmaz. Siz akademisyen olduğunuzu ve İcra ve İflas Hukuku dersi verdiğinizi iddia ediyorsunuz. Ben de, sizin o mesleğe layık olmadığınızı, arkanızda birilerinin olduğunu söylesem şık olmaz değil mi?
Konu, icra hukuku ise buyrun konuşun.Şahsıma, mesleğe ne şekilde girdiğime vs hiç girmeyin isterseniz...
Sizin arada girdiğinizi iddia ettiğiniz ders hasebiyle ilgili olduğunuz icra hukuku benim mesleğim !
Size İİK 111 maddesini yazıyorum, siz hala taahhüdü ihlal etmesi halinde borcun tamamının ödenmesi veya alacaklıyla anlaşması gerektiğini söylüyorsunuz. Kanunun hiçbir yerinde alacaklıyla anlaşma yoktur. Belirttiğim maddeyi iyice okursanız "VEYA O TARİHE KADAR İCRA VEZNESEİNE YATIRMAK ZORUNDA OLDUĞU MEBLAĞI ÖDERSE TAHLİYE EDİLİR" der. Bunu örneklediğim halde, "yazdıklarınızı okumuyorum" gibisinden sözler ediyorsunuz. Okumuyorsanız, yorum yapmanıza da gerek yok sanırım.
Uygulamayı anlattığım için beni tenkit edip, sonrasında 82. maddeyi kendinizce yorumlamanız tezat bir durum değil midir? Kanunun neresinde yazar, "iki bilgisayarı olanın bir bilgisayarı haczedilir" diye.. Demek ki, yorum yapmak lazım arada. "
Kanunda "borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya; aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması durumunda bunlardan biri" ifadesi geçer. Kanun metninde geçen "lüzumlu eşya" ibaresi nedense gözünüzden kaçıyor.
Haczi yapan bir memur, bilgisayarı lüzumlu görüp haczetmezken, bir diğeri televizyonun lüzumlu olmadığını değerlendirerek haczedebilir.
Tehdit konusuna gelince, ben tehdit etmem. Sadece kendinize gelmeniz açısından bir cümleydi. Gidip sizi şikayet de edecek değilim, zira ne tarzımdır ne de vaktim var.
Kanunu okuyarak anlama sorunu varsa, çalıştığım yeri özelden yazayım, buyrun daireye gelin, orada yüzyüze anlatınca belki anlaşırız
Sayın irlandalı siz tartışılacak biri olup olmadığınız tartışılır. Zira kanunun açık hükmünü dahi okumuyor veya anlamıyorsunuz.
Benim mal beyanı ile ilgili söylediklerim, uygulamaya yönelik bir husus. Kaldı ki, nereye gitse aynı şekilde yönlendirilir. Sırf bir mal beyanı dilekçesi için arzuhalcilere 10 ile 50 lira arasında para vermediğiniz için bu şekilde yaklaşıyorsunuz. Her vatandaş dilekçe yazmasını bilmiyor maalesef. Borçlu menfaatini korumak da icra müdürünün görevi arasında. Bunu da okumuşsunuzdur. 60.000 dosyası olan bir dairede tek bir dosyamda mal beyanında bulunulmadığı gerekçesiyle ne bir şikayet, ne bir ceza alan olmadı...
Diğer husus, birincisi 70 puanla girenlerden değilim. İkincisi 70 puanla girip de mesleğini layıkıyla yapan bir çok icra müdürü arkadaş vardır. Üçüncüsü, kimin kaç puanla girdiği sizi alakadar etmez.
İcra müdürü olmak istiyorsanız, sınav orda, mülakat orda.
Kimin ne şekilde bulunduğu konuma geldiğini tartışmak yada çok saçma bir şey. Bu şekilde bir yere varılmaz. Siz akademisyen olduğunuzu ve İcra ve İflas Hukuku dersi verdiğinizi iddia ediyorsunuz. Ben de, sizin o mesleğe layık olmadığınızı, arkanızda birilerinin olduğunu söylesem şık olmaz değil mi?
Konu, icra hukuku ise buyrun konuşun.Şahsıma, mesleğe ne şekilde girdiğime vs hiç girmeyin isterseniz...
Sizin arada girdiğinizi iddia ettiğiniz ders hasebiyle ilgili olduğunuz icra hukuku benim mesleğim !
Size İİK 111 maddesini yazıyorum, siz hala taahhüdü ihlal etmesi halinde borcun tamamının ödenmesi veya alacaklıyla anlaşması gerektiğini söylüyorsunuz. Kanunun hiçbir yerinde alacaklıyla anlaşma yoktur. Belirttiğim maddeyi iyice okursanız "VEYA O TARİHE KADAR İCRA VEZNESEİNE YATIRMAK ZORUNDA OLDUĞU MEBLAĞI ÖDERSE TAHLİYE EDİLİR" der. Bunu örneklediğim halde, "yazdıklarınızı okumuyorum" gibisinden sözler ediyorsunuz. Okumuyorsanız, yorum yapmanıza da gerek yok sanırım.
Uygulamayı anlattığım için beni tenkit edip, sonrasında 82. maddeyi kendinizce yorumlamanız tezat bir durum değil midir? Kanunun neresinde yazar, "iki bilgisayarı olanın bir bilgisayarı haczedilir" diye.. Demek ki, yorum yapmak lazım arada. "
Kanunda "borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya; aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması durumunda bunlardan biri" ifadesi geçer. Kanun metninde geçen "lüzumlu eşya" ibaresi nedense gözünüzden kaçıyor.
Haczi yapan bir memur, bilgisayarı lüzumlu görüp haczetmezken, bir diğeri televizyonun lüzumlu olmadığını değerlendirerek haczedebilir.
Tehdit konusuna gelince, ben tehdit etmem. Sadece kendinize gelmeniz açısından bir cümleydi. Gidip sizi şikayet de edecek değilim, zira ne tarzımdır ne de vaktim var.
Kanunu okuyarak anlama sorunu varsa, çalıştığım yeri özelden yazayım, buyrun daireye gelin, orada yüzyüze anlatınca belki anlaşırız