Uzunca bir süredir, sizlerle emek edip, gayret gösterdiğimiz süreçte kimine göre mutlu, kimine göre mutsuz son denilen bir tahayyüle tezahür olduk. Hevesle ve azami şevkle çıktığımız bu yolda, şüphe yok ki, en küçüğünden en büyüğüne dek, sorulara cevap, sorunlara yardım olmaya çalıştık... Biz burada hakkımızın, hukukumuzun, adaletimizin esasiyatı içinde uğraşadururken, toplumsal hizmet anlayışı ve sorumluluğuyla bu sitede görev edinenler (yani sizin deyiminizle editörler) sorumluluğa ve anlayış hikmetine bilakis şekillerde, değil bir soruya cevap olmak, yardım aradığımız her an Kaf Dağı'nın bilinmezliğinde kaybolup gitmişlerdi. Ama burada sizin için Ankara yollarına düşen de oldu, telefonla her sorunun cevabını didik didik ederek yol bulmaya, yol açmaya çalışanlar da, internet vasıtasıyla sayılı mercilere başvurarak yolsuz olana yol gösteren yardımseverler fazlasıyla oldu... Mevzuatı bilenler de, olumlu ya da olumsuz şekillerde görüş beyan ederek yol göstermeye ve metot üretmeye çalıştı... Akıbeti ne olursa olsun, mutlu sona ulaşanlar için Allahın bir ihsanı, ulaşamayanlar için de zaten yarını dünden görüp bildikleri için talihsizlik cereyan etti... Ama bilinmeli ki, umut her an tahayyül edilmelidir. Umutsuzluk diye birşey insanın yüreğine cereyan ederse, direnebilme ve metin olabilme hissiyatı kalmaz... Benim söylemek istediğim şu, yönetmelik mefhumunun detayına varana kadar, gidin ve üst mevkinizde hatta başmüdürünüzle gerek e-posta, egrek telefon ve hatta yüzyüze iletişime geçerek, engelli oluşunuzu, yaşamsal sıkıntılarınızı ve sürdürebilme güçlüğünüzü, kendi adınıza herşeyi ona iletin.. Bilmelisiniz ki, yüksekte duran kişi altındaki personelin durumunu bilmez, gözlemleyemez de.. Siz kendinizi hatırtlatırsanız, çıkar yolu umuda erer...
Sözlerime burada sonsuza dek son veriyor, hepinize sonsuz selamlarım ve sevgilerimle, her daim hayırlı olanla, mübarek olanla karşılaşmanızı Allah-ü Teala'dan niyaz ediyorum...
Uzunca bir süredir, sizlerle emek edip, gayret gösterdiğimiz süreçte kimine göre mutlu, kimine göre mutsuz son denilen bir tahayyüle tezahür olduk. Hevesle ve azami şevkle çıktığımız bu yolda, şüphe yok ki, en küçüğünden en büyüğüne dek, sorulara cevap, sorunlara yardım olmaya çalıştık... Biz burada hakkımızın, hukukumuzun, adaletimizin esasiyatı içinde uğraşadururken, toplumsal hizmet anlayışı ve sorumluluğuyla bu sitede görev edinenler (yani sizin deyiminizle editörler) sorumluluğa ve anlayış hikmetine bilakis şekillerde, değil bir soruya cevap olmak, yardım aradığımız her an Kaf Dağı'nın bilinmezliğinde kaybolup gitmişlerdi. Ama burada sizin için Ankara yollarına düşen de oldu, telefonla her sorunun cevabını didik didik ederek yol bulmaya, yol açmaya çalışanlar da, internet vasıtasıyla sayılı mercilere başvurarak yolsuz olana yol gösteren yardımseverler fazlasıyla oldu... Mevzuatı bilenler de, olumlu ya da olumsuz şekillerde görüş beyan ederek yol göstermeye ve metot üretmeye çalıştı... Akıbeti ne olursa olsun, mutlu sona ulaşanlar için Allahın bir ihsanı, ulaşamayanlar için de zaten yarını dünden görüp bildikleri için talihsizlik cereyan etti... Ama bilinmeli ki, umut her an tahayyül edilmelidir. Umutsuzluk diye birşey insanın yüreğine cereyan ederse, direnebilme ve metin olabilme hissiyatı kalmaz... Benim söylemek istediğim şu, yönetmelik mefhumunun detayına varana kadar, gidin ve üst mevkinizde hatta başmüdürünüzle gerek e-posta, egrek telefon ve hatta yüzyüze iletişime geçerek, engelli oluşunuzu, yaşamsal sıkıntılarınızı ve sürdürebilme güçlüğünüzü, kendi adınıza herşeyi ona iletin.. Bilmelisiniz ki, yüksekte duran kişi altındaki personelin durumunu bilmez, gözlemleyemez de.. Siz kendinizi hatırtlatırsanız, çıkar yolu umuda erer...
Sözlerime burada sonsuza dek son veriyor, hepinize sonsuz selamlarım ve sevgilerimle, her daim hayırlı olanla, mübarek olanla karşılaşmanızı Allah-ü Teala'dan niyaz ediyorum...