Rabb'imden hayalime ortak olmasını ve bu kulunun kalbindekini bildiğinden nasip etmesini niyaz ederek:
Kur'an okunan ve okunması hiç eksilmeyen bir ev hayal ediyorum. Karı koca namaz ehli olmalıyız, hanımı olmasa da koca mutlaka olmalı. (Hatta bazı nafileleri de devamlı icra eden biri olmak zorunda.) Eve koca olarak, koşarak geliyorum, karısını her zaman özleyen tiplerden. Ölene kadar da bu davranışı eksilmeyecek ve değişmeyecek. Eve girince en az 2-3 kere alnını öpen ve ara sıra sürprizler yapan bir koca olmalıyım, bu hayalde.
Sonra, mutfağa eşiyle beraber giren, hatta bazı yemekleri kendisi yapan bir bey yine bu hayaldeki kedi. Akşam asla tv açılmayacak, çay eşliğinde koyu bir sohbet ve göz göze bakacağız hep birbirimize. Sonra yatmadan evvel o bazen Sabahattin Ali, bazen de Aziz Nesin okuyacak, bense uluslararası konuyu gündemine alan bir kitabı. Son kez uyumadan evvel yineden alnından öpeceğim ve aynı O (S.A.V.)'nun gibi Muavvizeteyn surelerini okuyup, ellerime üfleyip önce alnını öptüğümü, sonra kendimi baştan aşağıya sıvazlayacağım. Sabah ezanına önce o kalkacak, ben kedi gibi miskin hallerde. O beni uyandıracak yanağıma konulan ılık bir buse ile. Allah'a olan vazife eda edildikten sonra sabah kahvaltısını her gün beraber yapacağız. Gerekirse mesaimizi kaçırsak da evden mutlaka baş başa kahvaltı yapmadan çıkmayacağız. Onun gözlerinden kaybolduğum andan itibaren tekrar özleyen bir kedi bu, tersi imkansız.
Seneler sonra bir gün.
İş dönüşü bana koşarak gelen kızıma kollarımı açacağım. Kızımı kucağıma alacağım, karım da balkonda bu anı ölümsüzleştirecek fotoğraf makinesiyle. Ben işten gelirken balkondan beni yolda seyretmesini isterim. Eve çıkacağız beraber kucağımdaki kızımla. Evi hiç bir zaman ben anahtarla açmayacağım, zile basacağım her daim. Karım açacak ona ait sarayının kapısını, ben daimi kiracı olacağım o saray da hep. Ev sahibimle seve seve iyi geçinmek isteyen daimi bir kiracı. İçeri girdiğim gibi karımın alnını öpeceğim yine defalarca. O benim Allah'tan gelen en tatlı helalim, hatta en büyük sevabım olacak. Öyle ki, beni tüm günahlarımdan arındıracak, huriler bile Cennet'ten bakıp kıskanacak, tırnaklarını yiyecek hasetliklerinden.
Akşam, kızımla ödevlerini beraber yapacağız, annesi de bize ılık süt pişirip getirecek. Bu evde iki tane hanımın arasında olmaktan mutlu ve bahtiyar bir eş, bir koca, bir erkek olacağım...
Derken...
Hayal ederken...
Allah'a dua dua yalvarırken...
Bir yangın çıktı hayal dünyamda, biri çakmak çaktı ve yıktı, yok etti...
O günden sonra dimağım çürük, dilim lal, gözüm ama, elim çolak, ayağım topal ve ölü bir kalbim var.
Rabb'im herkesin karşısına inançlı ve verdiği sözleri tutup da sevgisinin ve verdiği değerin karşılığını alanlardan eylesin.
İnancımdan başka bir gücüm, imanımdan başka bir umudum ve Allah'tan başkasına birine güvenim kalmadı artık.
Ama yine de Rabb'im bana müthiş bir huzur bahşeyliyor: "kulum imtihandasın ama pes etme, Bana gel ve Ben'den iste isteyeceklerini" diyor.
Ben de işittim ve itaat etim diyerek, secdeye kapanıyorum Rabb'ime...
:)
"Beyaz Kalem "
Rabb'imden hayalime ortak olmasını ve bu kulunun kalbindekini bildiğinden nasip etmesini niyaz ederek:
Kur'an okunan ve okunması hiç eksilmeyen bir ev hayal ediyorum. Karı koca namaz ehli olmalıyız, hanımı olmasa da koca mutlaka olmalı. (Hatta bazı nafileleri de devamlı icra eden biri olmak zorunda.) Eve koca olarak, koşarak geliyorum, karısını her zaman özleyen tiplerden. Ölene kadar da bu davranışı eksilmeyecek ve değişmeyecek. Eve girince en az 2-3 kere alnını öpen ve ara sıra sürprizler yapan bir koca olmalıyım, bu hayalde.
Sonra, mutfağa eşiyle beraber giren, hatta bazı yemekleri kendisi yapan bir bey yine bu hayaldeki kedi. Akşam asla tv açılmayacak, çay eşliğinde koyu bir sohbet ve göz göze bakacağız hep birbirimize. Sonra yatmadan evvel o bazen Sabahattin Ali, bazen de Aziz Nesin okuyacak, bense uluslararası konuyu gündemine alan bir kitabı. Son kez uyumadan evvel yineden alnından öpeceğim ve aynı O (S.A.V.)'nun gibi Muavvizeteyn surelerini okuyup, ellerime üfleyip önce alnını öptüğümü, sonra kendimi baştan aşağıya sıvazlayacağım. Sabah ezanına önce o kalkacak, ben kedi gibi miskin hallerde. O beni uyandıracak yanağıma konulan ılık bir buse ile. Allah'a olan vazife eda edildikten sonra sabah kahvaltısını her gün beraber yapacağız. Gerekirse mesaimizi kaçırsak da evden mutlaka baş başa kahvaltı yapmadan çıkmayacağız. Onun gözlerinden kaybolduğum andan itibaren tekrar özleyen bir kedi bu, tersi imkansız.
Seneler sonra bir gün.
İş dönüşü bana koşarak gelen kızıma kollarımı açacağım. Kızımı kucağıma alacağım, karım da balkonda bu anı ölümsüzleştirecek fotoğraf makinesiyle. Ben işten gelirken balkondan beni yolda seyretmesini isterim. Eve çıkacağız beraber kucağımdaki kızımla. Evi hiç bir zaman ben anahtarla açmayacağım, zile basacağım her daim. Karım açacak ona ait sarayının kapısını, ben daimi kiracı olacağım o saray da hep. Ev sahibimle seve seve iyi geçinmek isteyen daimi bir kiracı. İçeri girdiğim gibi karımın alnını öpeceğim yine defalarca. O benim Allah'tan gelen en tatlı helalim, hatta en büyük sevabım olacak. Öyle ki, beni tüm günahlarımdan arındıracak, huriler bile Cennet'ten bakıp kıskanacak, tırnaklarını yiyecek hasetliklerinden.
Akşam, kızımla ödevlerini beraber yapacağız, annesi de bize ılık süt pişirip getirecek. Bu evde iki tane hanımın arasında olmaktan mutlu ve bahtiyar bir eş, bir koca, bir erkek olacağım...
Derken...
Hayal ederken...
Allah'a dua dua yalvarırken...
Bir yangın çıktı hayal dünyamda, biri çakmak çaktı ve yıktı, yok etti...
O günden sonra dimağım çürük, dilim lal, gözüm ama, elim çolak, ayağım topal ve ölü bir kalbim var.
Rabb'im herkesin karşısına inançlı ve verdiği sözleri tutup da sevgisinin ve verdiği değerin karşılığını alanlardan eylesin.
İnancımdan başka bir gücüm, imanımdan başka bir umudum ve Allah'tan başkasına birine güvenim kalmadı artık.
Ama yine de Rabb'im bana müthiş bir huzur bahşeyliyor: "kulum imtihandasın ama pes etme, Bana gel ve Ben'den iste isteyeceklerini" diyor.
Ben de işittim ve itaat etim diyerek, secdeye kapanıyorum Rabb'ime...
:)
"Beyaz Kalem "