Editörler : Lanet
01 Mart 2015 20:23

Ve Sen Geldin...

ve sen geldin....

ve ben yine konuşamadım?

Oysa tüm renklerini senden çalmıştım hayatın.

Varlığının yokluğu kadar yok oldum da bir nefes ötende,

Konuşamadım;

Seni de vururlar diye...

Bütün şiirlerde inkar etsem de yalnızlığımı,

Tertemiz bir düş erittim kalemin kıvrımlarında...

Kaç mısra yalvardım bilmiyorum,

Kaç harfin boğazına sarıldım yeter diye...

Yeter...

Konuşamadım...

ve ebedi bir oruca niyetlendi yürek...

Şimdi,

Dizlerinde uyuduğum çocuğun elleriyle kazıyorum kimsesiz mezarları....

Avuçlarım değil yüreğim kanıyor...

ve sebebi keşkeleri doğurmaktı suçumun...

Sen,aklınca ıslah ettin aşkı kendi ateşinde,

Aklınca dur dedin gözlerime?

dur...

Konuşamadım...

ve kıyametini beklemeye koyuldu şehir...

Gözyaşımda ifşa etmişken bendeki seni,

Bırak şiirlerimi kalp kırığı şarkıların notasına...

ki hüzzama esir düşsün umudum...

Topla beni ayak bileklerinden...

Kum yığını ülkelere yolla...

Züleyha'dan beter olayım,

Mecnun'dan daha mecnun...

Konuşamadım...

Bir masal yarım kaldı kalemin kırık yanında?

ve perde kapandı...

Bu masala şahit olan herkes çıkıp gitti sayfalarımdan,

Ya da ben kovdum hepsini?(hatırlamıyorum)

Tek hatırladığım,

Gülüşü seninki kadar çocuk

ve senin ki kadar özgür bir çocuğu kucaklayışım, ağlayamayarak...

Konuşamadım?

ve bir kız çocuğu saçlarını çözdü rüzgarın önünde...

Şimdi fırtınanın sürüklediği herhangi bir sahilde yaralarını sarıyor,

kor yanığı yapraklarla...

Vakit gelmişken,

Vur beni diz kapağımdan...

Kapat sana dönen yolları..

Geç olmadan,

Kır yüreğimi sen ayrımından...

Bir gelinciğin boynuna yaz bu vebali?

ve n'olur

bir kez daha söyle adımı sessizce?

Bir kez daha...


45muhendis45
Kapalı
03 Mart 2015 08:51

inanılmaz güzeldi, yüreğine ve kalemine sağlık


şehb@l
Başbakan Müsteşarı
20 Ekim 2015 20:47

/...Biz fecri karanlıkta

beklemedik mi zaten,

ki karanlık değil miydi aşkı törpüleyen.../

Akşam çökmüştü...

Dizlerimde kalp kırığı sızılar vardı,

Saçlarımda yanıp sönen kırmızı ışıklar...

Baş kaldırdım pencere kenarı bir bekleyişe..

Alnımda yalnız bir yazı,

Avuçlarımda daha da yalnız ve silik çizgiler...

"Unut" dedim,

"Unut gitsin..."

Yağmur da yağmıyordu aylardır...

Sobada kömür yanıyordu,

Benim ömrümde koca bir ömür...

Masamın üstünde,

Yarım bırakılmış masal metinleri,

Bir deste kara kalem,

Boş bir defter...

Bir de

Benim özlediğim,

Yağmurunsa ertelediği tebessümler saklıydı...

"Vazgeç" dedim,

"Vazgeç karanlığı kovalamaktan"

/

biz fecri karanlıkta beklemedik mi zaten

ki karanlık değil miydi aşkı törpüleyen...

ve aylar sonra ilk kez kapı çaldı;

Yağmurla birlikte...

Adımlarım benden ağır...

Dudağımda derin ve sessiz bir bismillah...

Beklediğim yolcu kör,dilsiz ve sağır...

/

İçeri aldım,

Yara bere içinde...

Elleri cebinde,

ve saçlarında ayrı geçen on beş yılın yükü...

"Saçların...?" dedim

"Yirmi beşimde de vardı o beyazlar ;sayardım tek tek...

şimdi siyah telleri sayıyorum gülümseyerek."

"ellerin" dedim...

Daha da derine indirdi cebinde...

"Fakülteyi bitiremedim yokluktan,

Madende çalışıyorum,

Çok şükür ekmeğimi karanlıktan kazanıyorum.

/

Anam gideli üç yıl oldu,

Babam geçen yıl kayboldu...

çok aradım...

çok..."

"Ellerin" dedim ısrarla...

eğdi başını...

"Sana yazdım aslında,

postaya veremedim bir fırsat bulup da...

Affet diye,

Bekleme diye

Unut diye...

ama postaya veremedim işte.."

/

"Ellerin" dedim bir kez daha

"Uzat ellerini."

Altın bir halkaydı görmekten korktuğum

ya da silinmiş kalem izi anılar...

/

Daha da eğdi başını,

Buruk bir tebessümle:

"Bak dilşade!

Ekmek kavgası kolay değil yerin dibinde.

Ellerine nasip olmadı ellerim...

Düşlerimi,

Gençliğimi,

bir de

Sol elimi bıraktım madende...

Ekmek kavgası kolay değil yerin dibinde..."


sabah melikesi
Başbakan Müsteşarı
21 Ekim 2015 18:21

Ve sen geldin.

Yine sessizce dizdin,döşedin nameleri yüreğimize.

Şenlendirdin.

Senin de yüreğin şen,kalemin daim olsun şiirlerle sevgili şehbal.


şehb@l
Başbakan Müsteşarı
19 Haziran 2016 21:02

Avcumuzdaki çakıl taşlarına söylenebilecek

En can acıtan

En medetkar

ve en ayrılıkçı şarkıları fısıldıyorduk...

Sol göğsümde terkedilmiş bir çocuğun öfkesi,

Sağ omzumda idam yemiş bir masumun nefesi

ve başımda Züleyha'nın Yusuf çilesi...

Yağmur yüreğime kastediyordu,

Şehir düşlerime...


Metallurgist
Başbakan Müsteşarı
05 Mart 2018 16:49

Sen gelmedin

Sana gelmiştim ben

Söyleyemedim.

Aklmdan bile saklamıştım seni.

Kuytularımdaydın.

Ve dayanamadı yürek söyledi.

"Seni istiyorum ben" demişti

Herşeyden herkesten çok...

70 yaşında da olsam

Dizlerinde yatarken terk etmeliydi bu ruh bu teni

Avuçlarının içi hep benim olmaydı

Ben koklayıp ben öpmeliydim

Gözlerinin içini güldüren ben olmalydım

Ve sen gelseydin

İkimiz ne yorgun ne dağılmış olurduk

Biz birbirimizin kayıp parçasıydık.

Ve sen geldiğinde

Tamamlanacak herşey...

02 Ocak 2019 14:14

Elimdeki şu kalem,Matemine alışık yazmaktan muzdariptir sanma...ki bu matem nurlandırmayacak mı mezar taşımı...Dimdik saplamışlar da beni aşkın en sarp yamacına,Dağın kar tutan yüzüne düşen göktaşı gibi;simsiyah...Kırmamışım parmaklarımı seni yazarken...Ne var ki?Sönüktür güneşi,yıldızları benim olan bu şehrinve intizarı tutmuşken annelerin...ki ilk benim öpüşlerimi kayda düşer tufanı aşıkların...Duvarlara yazdığım şiirlere atsam da tüm suçlarımı,Asıl suçlu dudaklarımdır?Bir de sevdim sandıklarım...

15 Ocak 2019 10:28

Bilmediğin

çok şey var demiştim ya...

En aranılanı ben oldum,

Kırmızı duvar yazılarındaki silahsız bir militarizmin.

Çünkü,

Önüm sıra yürüyen çok oldu da,

Arkamdan el sallayanım yok...

ki kulağıma doğduğum gün fısıldamıştı babam,

Ayın ikiye ayrılışını,

Devrilip kırılan putları

ve taşla doldurulan kuyuları...

Bu yüzden ağlayamadım belki karşında,

Belki de bu yüzden söyleyemedim sana gerçekleri...

Neyse..

Nihayetinde,

Sayfalarına kan bulaşmış bir karalama defterini,

Temize çekmek gibi bir şeydi bu aşk

ya da yıldızları saymaya gibi...

Toplam 7 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi