T eknik
Eğitim Fakültesi mezunlarının uzun zamandır yaşamakta olduğu
sorunlar aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır:
İktidara
geldiği 2002 yılından bu yana sürekli teknik ve mesleki eğitimin,
genel eğitime oranını arttırmaktan söz eden, 4+4+4 eğitim
sistemi yasalaştıktan sonra sadece İmam Hatip Liselerinin orta
bölümünü açmak için düzenleme yapan hükümetin, 28 Şubat
sürecinde en fazla zarar gören teknik ve mesleki eğitime nasıl
baktığı, süreç içinde ortaya çıkmıştır.
Talim
Terbiye Kurulunun, Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının istihdamı
ile ilgili olarak bulduğu çözüm olan, Teknoloji ve Tasarım
Öğretmeni olarak atanma projesi 2011 yılı ile sınırlı
tutulmuştur.
Mesleki
ve Teknik Eğitim Fakültesi mezunları Devlet Memurları Kanununda
?teknik hizmetler? sınıfında belirtilmiş olmasına karşın,
kamuda ?genel idare hizmetleri? sınıfında görev
alabilmektedirler. Teknik öğretmen unvanının özel sektörde bir
geçerliliği bulunmamaktadır.
Lisansüstü
eğitim programlarında Mesleki ve Teknik Eğitim Fakültelerine
yönelik programların yer almaması, teknik öğretmenlerin kendi
alanlarında akademik ilerlemelerini engellemektedir.
Sayıları
100.000?e yaklaşmış olan Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının
teknik öğretmen olarak atamalarının oranının mezunların
sayısına oranının yaklaşık 15
yıldır %5?in bile altında olması,
Örnek
verecek olursak Metalurji teknolojisi öğretmenliğinden son 15
yılda 4 kişilik atama yapılmıştır. Evet sadece dört kişi...
hükümetin meslek lisesine verdiği önemi bu şekilde görüyoruz.
1999
yılından itibaren meslek liselerine uygulanan farklı katsayı
uygulaması nedeniyle bu liselerin en başarılı öğrencilerinin
meslek seçme haklarının ellerinden alınarak, Teknik Eğitim
Fakültelerinde okumak zorunda bırakılması, alanlarının dışında
farklı bir meslek seçememelerinin dışında, üniversite sınavında
verilen ek puanın da mühendislik fakültelerinin seçiminde değil
de mezunlarının atamaları yok denecek kadar az olan ve unvan
olarak da öğretmenlik dışında ne kamuda ne de özel sektörde
yetkileri tanımlanmamış Teknik Eğitim Fakültelerinin seçiminde
verilmesiyle garantili işsizliğe mahkum edilmesi,
4
yıllık lisans düzeyinde mühendislik ve eğitim bilimleri dersleri
alan Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının kamuda ve özel
sektörde yetki ve görev bakımından 2 yıllık yüksekokul, hatta
yetiştirmiş oldukları ünvan olan ?teknisyen? ünvanına sahip
meslek lisesi mezunlarıyla eş tutularak lisans eğitimiyle
kazanılması gereken haklardan mahrum bırakılması, yapılan işin
nitelikli olmasına karşın yasal olarak yetkilendirilmedikleri için
tekniker ya da teknisyen ünvanıyla ve hatta onlarla yan yana düşük
ücret ve statüde çalışmak zorunda bırakılması,
Son
dönemde alınan kararlarla daha önce Teknik Eğitim Fakültesi
mezunlarına tanınmış olan Şantiye Şefliği ve İş Güvenliği
Uzmanlığı yetkilerinin iptal edilerek bu alanlarda çalışmalarını
sürdüren teknik öğretmenlerin zor durumda bırakılması.
Devlet
memurları kanununda Teknik Eğitim Fakültesi mezunları teknik
hizmetler sınıfında belirtilmiş olmasına karşın, kamu
personeli alımlarında (GİH) genel idare hizmetleri sınıfı ve
özellikle (TH) teknik hizmetler sınıfında açılan kadrolarda
teknik eğitim fakültesi mezunlarına yok denecek kadar az yer
verilmesi.
Kültür
derslerinde norm açma saati 20 saatken teknik öğretmenlerde bu 40
saattir. Bu durumun da düzeltilmesi adaletli bir şekilde bize de 20
saat uygulanması gereklidir.
Her
fırsatta meslek liselerinin öneminden bahseden, teknik öğretmenlere
pozitif ayrımcılık sözü veren, meslek liselerinin eğitimdeki
payını %70'e çıkarma hedefi koyan Milli Eğitim Bakanlığı, bu
hedefini gerçekleştirmenin en önemli unsuru olan teknik
öğretmenlerin yaşadığı bu hak gasplarını bir an önce
giderecek önlemler almalıdır.
Unutulmamalıdır
ki; hedeflere, takım ruhu içinde çalışan ekipler tarafından
ulaşılabilir. Bu kadar hak gaspına uğramış bir kitleden, büyük
hedefler beklemek, gerçekçi olmasa gerektir.
T eknik
Eğitim Fakültesi mezunlarının uzun zamandır yaşamakta olduğu
sorunlar aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır:
İktidara
geldiği 2002 yılından bu yana sürekli teknik ve mesleki eğitimin,
genel eğitime oranını arttırmaktan söz eden, 4+4+4 eğitim
sistemi yasalaştıktan sonra sadece İmam Hatip Liselerinin orta
bölümünü açmak için düzenleme yapan hükümetin, 28 Şubat
sürecinde en fazla zarar gören teknik ve mesleki eğitime nasıl
baktığı, süreç içinde ortaya çıkmıştır.
Talim
Terbiye Kurulunun, Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının istihdamı
ile ilgili olarak bulduğu çözüm olan, Teknoloji ve Tasarım
Öğretmeni olarak atanma projesi 2011 yılı ile sınırlı
tutulmuştur.
Mesleki
ve Teknik Eğitim Fakültesi mezunları Devlet Memurları Kanununda
?teknik hizmetler? sınıfında belirtilmiş olmasına karşın,
kamuda ?genel idare hizmetleri? sınıfında görev
alabilmektedirler. Teknik öğretmen unvanının özel sektörde bir
geçerliliği bulunmamaktadır.
Lisansüstü
eğitim programlarında Mesleki ve Teknik Eğitim Fakültelerine
yönelik programların yer almaması, teknik öğretmenlerin kendi
alanlarında akademik ilerlemelerini engellemektedir.
Sayıları
100.000?e yaklaşmış olan Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının
teknik öğretmen olarak atamalarının oranının mezunların
sayısına oranının yaklaşık 15
yıldır %5?in bile altında olması,
Örnek
verecek olursak Metalurji teknolojisi öğretmenliğinden son 15
yılda 4 kişilik atama yapılmıştır. Evet sadece dört kişi...
hükümetin meslek lisesine verdiği önemi bu şekilde görüyoruz.
1999
yılından itibaren meslek liselerine uygulanan farklı katsayı
uygulaması nedeniyle bu liselerin en başarılı öğrencilerinin
meslek seçme haklarının ellerinden alınarak, Teknik Eğitim
Fakültelerinde okumak zorunda bırakılması, alanlarının dışında
farklı bir meslek seçememelerinin dışında, üniversite sınavında
verilen ek puanın da mühendislik fakültelerinin seçiminde değil
de mezunlarının atamaları yok denecek kadar az olan ve unvan
olarak da öğretmenlik dışında ne kamuda ne de özel sektörde
yetkileri tanımlanmamış Teknik Eğitim Fakültelerinin seçiminde
verilmesiyle garantili işsizliğe mahkum edilmesi,
4
yıllık lisans düzeyinde mühendislik ve eğitim bilimleri dersleri
alan Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının kamuda ve özel
sektörde yetki ve görev bakımından 2 yıllık yüksekokul, hatta
yetiştirmiş oldukları ünvan olan ?teknisyen? ünvanına sahip
meslek lisesi mezunlarıyla eş tutularak lisans eğitimiyle
kazanılması gereken haklardan mahrum bırakılması, yapılan işin
nitelikli olmasına karşın yasal olarak yetkilendirilmedikleri için
tekniker ya da teknisyen ünvanıyla ve hatta onlarla yan yana düşük
ücret ve statüde çalışmak zorunda bırakılması,
Son
dönemde alınan kararlarla daha önce Teknik Eğitim Fakültesi
mezunlarına tanınmış olan Şantiye Şefliği ve İş Güvenliği
Uzmanlığı yetkilerinin iptal edilerek bu alanlarda çalışmalarını
sürdüren teknik öğretmenlerin zor durumda bırakılması.
Devlet
memurları kanununda Teknik Eğitim Fakültesi mezunları teknik
hizmetler sınıfında belirtilmiş olmasına karşın, kamu
personeli alımlarında (GİH) genel idare hizmetleri sınıfı ve
özellikle (TH) teknik hizmetler sınıfında açılan kadrolarda
teknik eğitim fakültesi mezunlarına yok denecek kadar az yer
verilmesi.
Kültür
derslerinde norm açma saati 20 saatken teknik öğretmenlerde bu 40
saattir. Bu durumun da düzeltilmesi adaletli bir şekilde bize de 20
saat uygulanması gereklidir.
Her
fırsatta meslek liselerinin öneminden bahseden, teknik öğretmenlere
pozitif ayrımcılık sözü veren, meslek liselerinin eğitimdeki
payını %70'e çıkarma hedefi koyan Milli Eğitim Bakanlığı, bu
hedefini gerçekleştirmenin en önemli unsuru olan teknik
öğretmenlerin yaşadığı bu hak gasplarını bir an önce
giderecek önlemler almalıdır.
Unutulmamalıdır
ki; hedeflere, takım ruhu içinde çalışan ekipler tarafından
ulaşılabilir. Bu kadar hak gaspına uğramış bir kitleden, büyük
hedefler beklemek, gerçekçi olmasa gerektir.