bu kardeşinizin hayatta ne yapmak istediğiyle, hayattan ne beklediğiyle ilgili. belki tam da ona göredir. belki de hiç değildir. bir mühendislik, bir hukuktaki gibi aile baskısıyla geleni bulamazsınız pek. yanlış bir seçimse bile bunu kişi kendisi yapmıştır. ancak azınlıkta da olsa bu bölümü seçtiği için mutsuz olan insanlar oluyor, daha birinci sınıftayken.
iş bulma olanakları açısından soruyorsanız, birçok işte sigortasız ve iş güvencesi olmadan çalışılıyor. ancak bu demek değil ki işsiz kalır. çalışmak isteyen herkes iş bulur, ancak çalışma şartları zor. bunu en baştan göze almak lazım. birçok kişi de alan dışı işlerde çalışıyor. hevesle girilir, okurken memnun da olunur belki ama konu çalışma yaşamına gelince türkiye şartları itibariyle pek de herkese uymayacağını söylemeliyiz.
bu bölümlerin sitelerini incelediğinizde, "ne kadar çok seçenek var, bir sürü alana yönlenilebilir" diye düşünebilirsiniz. çok cazip görünebilir. ancak kazın ayağı öyle değil. eğer erkenden (en geç ikinci sınıfta) bir alan seçip, o alanda uzmanlaşmak için çalışmaya başlamamışsa bir kişi, mezun olduğunda sudan çıkmış balığa döner. onu mu yapsam, bunu mu yapsam derken hiç tecrübesi olmadığı için, kendisini köle gibi çalışırken, ayak işleri yaparken de bulabilir.
bakın trt ilan açtı, 7 aydır uğraşıyoruz, daha da uğraşacağımız geride. kırk yılda bir ilan açılıyor, bir avuç insan alınıyor. devlet kadroları söz konusu olduğunda ciddi bir mücadele söz konusu. hatta piyasa için de böyle bir mücadeleyi hesaba katmak lazım. türkiye'de mücadele etmeden iş bulabilinen bir alan yok tabi ama, bizim alanımızda bu mücadele biraz daha çetin geçiyor.
hiç tanımadığım biri için öneride bulunmak pek etik olmasa da; devlet kadrolarında çalışma ihtimali aklının bir köşesindeyse, düzenli bir çalışma yaşamı istiyorsa ama ille de iletişim alanına girmek istiyorsa halkla ilişkiler bölümü biraz daha uygun olabilir. bu bölüm mezunları için hem devlette daha fazla kadro açılıyor, hem de özel sektördeki çalışma yaşamları da (set, prodüksiyon, post-prodüksiyon, tv gibi alanlara kıyasla) daha düzenli. üstelik yine iletişim fakültesinde olacağı için rts bölümünün derslerini istediği gibi takip edebilir. ve bu, trt'ye girmesine engel olmaz. çift anadal yapmak da o kadar zor değil.
söylediklerim bir bölüm diğerinden daha iyidir ya da kötüdür şeklinde anlaşılmasın. başta da söylediğim gibi, kişisel bir konu, kişinin hayatında neyi hedeflediğiyle, nasıl mutlu olacağıyla ilgili bir konu. bir meslek seçerken bir yaşam biçimi seçtiğini unutmadan tercih yapmalı. okul dört yıl, beş yıl neyse geçer gider. ama önümüzde koca bir ömür var. hayat asıl okuldan sonra başlıyor. bunu odaklanmak daha doğru karar vermeyi sağlar diye düşünüyorum.
şimdiden iyi şanslar!
bu kardeşinizin hayatta ne yapmak istediğiyle, hayattan ne beklediğiyle ilgili. belki tam da ona göredir. belki de hiç değildir. bir mühendislik, bir hukuktaki gibi aile baskısıyla geleni bulamazsınız pek. yanlış bir seçimse bile bunu kişi kendisi yapmıştır. ancak azınlıkta da olsa bu bölümü seçtiği için mutsuz olan insanlar oluyor, daha birinci sınıftayken.
iş bulma olanakları açısından soruyorsanız, birçok işte sigortasız ve iş güvencesi olmadan çalışılıyor. ancak bu demek değil ki işsiz kalır. çalışmak isteyen herkes iş bulur, ancak çalışma şartları zor. bunu en baştan göze almak lazım. birçok kişi de alan dışı işlerde çalışıyor. hevesle girilir, okurken memnun da olunur belki ama konu çalışma yaşamına gelince türkiye şartları itibariyle pek de herkese uymayacağını söylemeliyiz.
bu bölümlerin sitelerini incelediğinizde, "ne kadar çok seçenek var, bir sürü alana yönlenilebilir" diye düşünebilirsiniz. çok cazip görünebilir. ancak kazın ayağı öyle değil. eğer erkenden (en geç ikinci sınıfta) bir alan seçip, o alanda uzmanlaşmak için çalışmaya başlamamışsa bir kişi, mezun olduğunda sudan çıkmış balığa döner. onu mu yapsam, bunu mu yapsam derken hiç tecrübesi olmadığı için, kendisini köle gibi çalışırken, ayak işleri yaparken de bulabilir.
bakın trt ilan açtı, 7 aydır uğraşıyoruz, daha da uğraşacağımız geride. kırk yılda bir ilan açılıyor, bir avuç insan alınıyor. devlet kadroları söz konusu olduğunda ciddi bir mücadele söz konusu. hatta piyasa için de böyle bir mücadeleyi hesaba katmak lazım. türkiye'de mücadele etmeden iş bulabilinen bir alan yok tabi ama, bizim alanımızda bu mücadele biraz daha çetin geçiyor.
hiç tanımadığım biri için öneride bulunmak pek etik olmasa da; devlet kadrolarında çalışma ihtimali aklının bir köşesindeyse, düzenli bir çalışma yaşamı istiyorsa ama ille de iletişim alanına girmek istiyorsa halkla ilişkiler bölümü biraz daha uygun olabilir. bu bölüm mezunları için hem devlette daha fazla kadro açılıyor, hem de özel sektördeki çalışma yaşamları da (set, prodüksiyon, post-prodüksiyon, tv gibi alanlara kıyasla) daha düzenli. üstelik yine iletişim fakültesinde olacağı için rts bölümünün derslerini istediği gibi takip edebilir. ve bu, trt'ye girmesine engel olmaz. çift anadal yapmak da o kadar zor değil.
söylediklerim bir bölüm diğerinden daha iyidir ya da kötüdür şeklinde anlaşılmasın. başta da söylediğim gibi, kişisel bir konu, kişinin hayatında neyi hedeflediğiyle, nasıl mutlu olacağıyla ilgili bir konu. bir meslek seçerken bir yaşam biçimi seçtiğini unutmadan tercih yapmalı. okul dört yıl, beş yıl neyse geçer gider. ama önümüzde koca bir ömür var. hayat asıl okuldan sonra başlıyor. bunu odaklanmak daha doğru karar vermeyi sağlar diye düşünüyorum.
şimdiden iyi şanslar!
Pangaea
