Editörler : Lanet
31 Aralık 2016 08:20

Muvakkit!.

İçe kapanık..

Bir soru çıkıntılığı, dışa dönük yüzü..

Sükutundaki soru: yok dedikleri hayalinde bile var..

Onunkisi böylesi değil işte..

Bir soru da değil: perde perde üstüne..

Ham yüreğe ağır gelir perdenin ardı: gafil olana, bilse gafilliği rahmet ola..

Kendini bilen merak etse ya batını.. Kendini bilmezler bir soru peşinde: soru olmayan bir soru, dövünürler..

Muvakkit:

- Önce der bizde soru yoktu: cevap vardı, cevap olduk..


Suya Düşen GölgeR
Müsteşar Yardımcısı
31 Aralık 2016 08:32

Muvakkit

- Kalbindeki kibir seni öldürür, kalbinde kibir olanın yâri, yareni olmaz: öldür kibrini sen yaşa..


Suya Düşen GölgeR
Müsteşar Yardımcısı
31 Aralık 2016 10:55

Muvakkit:

Cevabıma cevap olan ömürlüğüm soru yükün yükleme özneme: yüklenme..


Suya Düşen GölgeR
Müsteşar Yardımcısı
31 Aralık 2016 11:11

Muvakkit:

Yaşadığını anlattıkları sebebiyle "abartıyorsun" denilirmiş kendisine: ölümü öylece sıradan, abartısız oldu: vücudu iki büklüm: geceden alışkın sabahın uyanışlarına..

"Abartı" yıkılan bir alem..

Ve sorularla kaldık: çoğaldık, parçalandık..


Suya Düşen GölgeR
Müsteşar Yardımcısı
31 Aralık 2016 11:16

Muvakkit:

Allah'ın bu dünyada yargılamadığına hüküm verme: sonra sorgu melekleri var..


Suya Düşen GölgeR
Müsteşar Yardımcısı
31 Aralık 2016 14:22


Suya Düşen GölgeR
Müsteşar Yardımcısı
31 Aralık 2016 19:57

"Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana.."

-Geleceğim Sana..

"Ne olur kesin bir takvim sorma bana..

Kavlime sadığım, sadığım Sana

Takvim sorup hudut çizdirme bana

Ben Sana Çiçeklerle geleceğim

- Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.."

https://www.youtube.com/watch?v=N-4-PzXlfsU


Suya Düşen GölgeR
Müsteşar Yardımcısı
01 Ocak 2017 14:33

Muvakkit:

Saate ayarlı vakitler var şimdileri; oysa ne güzel yaşanırdı günler vakte ayarlıyken..


Suya Düşen GölgeR
Müsteşar Yardımcısı
02 Ocak 2017 19:34

Oku!.

Oku bana, kulağım sende:

- Fatiha'yı, Nâs'ı, Felâk'ı..


Suya Düşen GölgeR
Müsteşar Yardımcısı
03 Ocak 2017 18:51

Merhaba;

- Tan vakti..

- Gurup vakti..

- Vakti vuslat..

- Vakti firak..

- Vakti sükut..

Başıyla, ortasıyla, sonuyla merhaba..


Suya Düşen GölgeR
Müsteşar Yardımcısı
03 Ocak 2017 19:21

Muvakkit!.

Şöyle kalbimi yarıp baksan bir: şimdi Sen varsın, hep şimdi hep hep Sen..

Ne bilsin vakti nedir şimdinin, hiç bitmezlik Sana varırken oradan..

Gözlerim neler görsün, kulaklarım neler işitsin..

Zaman: Gönlümde Gül devri..

Ah ne zul bu ayrılık vakti birikip birikip gelenler,

Şimdi böldüler işte şuracığımdan yokluğa bir vakit..

Oy yürek mi dayanır, şimdi buna..


Suya Düşen GölgeR
Müsteşar Yardımcısı
03 Ocak 2017 19:39

Hüzün vaktinde olan üzülmez..

- Kahverengi gözlerin, toprağım..


Suya Düşen GölgeR
Müsteşar Yardımcısı
04 Ocak 2017 20:20

Muvakkit'in Azrail Aleyhisselam ile Hasbihâli..

Sevgili Azrail;

İçimde sana karşı hiçbir soğukluk yok, ölüme dair korku da.. Ne hastalık perde olsun ne de kaza.. Kaza kaderdendir: itiraz yok. Sebepler hakikate perde, arda kalana teselli.. Endişelerim varsa da suçlamam seni, endişem lutfa mazhar olamamaktan.. Bilirim emre bakarsın, ne vaktinden önce ne de sonra; hep vakitlice gelirsin.. Biz bilmeyiz.

Hani o büyük gün, ilk kez cevap olduğumuz, muhatap alındığımız o vakit var ya.. İlk kez gördüğümde bende kavlim gibi kabul gören bir sevdiğim var. Ölsem haberi olmaz; ölse haberim olmayacak.. Ölümden ağır, şikayetçi değilim, razıyım, sevdim ya bir kere mutluyum.. Bilsen Allah ne güzel yaratmış onu, duam o'dur ki yeri Cennet olsun.. Allah biz ölmeden vuslatı nasip eyler inşallah ve iki cihanda da hakkıyla yaşamayı..

Sevgili Azrail;

"Kullu nefsin zâikatul mevti summe ileynâ turceun.."

Sen de güzelsin..


Suya Düşen GölgeR
Müsteşar Yardımcısı
06 Ocak 2017 08:08

Elindekinin değerini bilememek.. Verilmiş olana karşı hislerimizi zayıflatan bir şey.. Ve verene..

Belki duyguların çeşitliliğindendir bu "yetmezlik" arayışları.. Halbuki bize verilen bir zaman öncesidua ve isteğimizdi.. Onu nedir değersiz kılacak olan.. insan bitmez, kalabalıksa çok, ferdin hususiyeti ferd olarak kalmasında, her şey değişir yetişemezsin, öz aynıdır her vakitte..

Gurur günleri ve oyunları.. Dünyayı bilsek noktayı bilmedikçe cahaletteyizdir. O Allah'ın bir kulu, aciz..

Muvakkit der;

Ben Allah'ın bir kuluyum, acizim ne çokluk ne azlık ferdim..


Suya Düşen GölgeR
Müsteşar Yardımcısı
09 Ocak 2017 20:26

Söze şöyle başladı, "efendim bizim memlekette insanlar okumuyor, az okuyoruz, kitaplar pahalı ama kütüphaneler de boş; hem ecnebi memlekettekiler öyle mi her yerde okuyorlar, ulaşım araçlarında, cafelerde, parkta, bahçede.."

"Haklıdır.."

Böyle vakitlerden geçtik, çok duyduk bu sözleri.. "Okumuyoruz!." Bu meseleye hiçbir zaman böyle bakmadım.. Şikâyet hiçbir şeyi çözmezdi.. Çözmedi de.. Mesele "okumamak" değil okumayı bilmemek: okumayı öğrenemedik: ne ve nasıl okumalıyız sorusu hayatımızda yer etmedi.. O yüzden okuduğumuzdan da bir şey anlayamadık, kendimizi bilemedik, bunun sonucunda ise "okumuyoruz.." şikâyeti dilimize pas oldu.

Yo, artık "okuyoruz" facebook, twitter vs. sitelerinde..

Kitap yalnızsa, orda koca bir NE ve KİM sorusu beklediğindendir.

**

Muvakkit der:

Gecesi başlayanın gecesi mübarek ola..


Suya Düşen GölgeR
Müsteşar Yardımcısı
10 Ocak 2017 19:34

Geçmiş gün, dün..

TBMM'de anayasada yapılacak değişiklikleri anlatıyordu Sn. Başbakan.. TV'den konuşmasının son kısımlarını dinledim. Sn. Başbakan "18 yaşındakiler seçebiliyorlarsa, seçilebilmelilerdir de.." diyordu. Bana göre 18 yaşındaki birisinin "seçebilmesi" konusu üzerine kafa yormalı: kaldı ki milletvekili olarak seçilmesi.. 18 yaşındaki birisinin hayat tecrübesi ne ki "seçilecek" vasfı taşıyabilsin.. Sınıf mümessili seçilmiyor milletvekili seçiliyor. Telaffuzu hoş gelse de uygulaması olmayacak popülizme oynamaya yönelik bir değişiklik.

Sonra "Cumhurbaşkanı 'vatana ihanet' dışında da yargılanabilecek.." dedi Sn. Başbakan. Bu da yanlış.. Cumhurbaşkanı sadece ve sadece "vatana ihanet -ki bunun mahiyeti de açık bir şekilde yer almalı anayasada-" suçundan yargılanabilmeli; eğer işlediği bir suç varsa o suçtan görev süresi bittiğinde yargılanmalı. Öte yandan bunun da uygulanabilirliği -Milletvekilli sayısının üçte ikisinin reyinin gerekli görülmesi nedeniyle- bulunmuyor, orası ayrı..

Milletvekili sayısı 600'e çıkarılıyor: oysa 550 bile çoktu; hem Meclis'in yetkisi azaltıldıktan sonra sayının artmasının bir önemi de yok.

Askeri yargı kaldırılıyor.. Yargı konusunda, anayasanın ilgili maddesine yargı yetkisinin "tarafsızca" kullanılmasını sağlayacak bir "tarafsız" ibaresi eklenmiş!. Geç bile kalınmış değişiklikler: ama anayasa bugün bir geçerliliği olmayan o ideolojik yaklaşımdan arındırılmadan yargı sisteminde "tarafsızlığın" temini zor..

"Partili Cumhurbaşkanlığı" getirliyor. Baştan yanlış bir şey.. Hele hele Sn. Bekir Bozdağ'ın Meclis'te CHP sıralarına yönelik "M. Kemal, İsmet İnönü de partili Cumhurbaşkanıydı, tarafsız değiller miydi?." sözleri bildiğin garabet.. Yani yeni anayasa değişikliği 1925-1946 yıllarının diktası ve aktörleri üzerinden mi savunulacak!?. Bu o gün de yanlıştı, bugün de yanlış, yarın da yanlış olacak. Millet o günün tek partisine çok partili sisteme geçilmesi ile beraber bir daha Hükümet olma ruhsatını vermedi. Bu türlü çıkışlar millet hafızasındaki geçmişin baskı ve zulümlerini tedai eder. Yanlış yanlış üstüne.. Yeri gelmişken Sn. Bozdağ'a cevap ne M. Kemal ne de İnönü "tarafsız" değildi, astığım astık kestiğim kestik zihniyetindeydiler. Bugün kendisine bolca hamaset ettiğimiz Batı'nın zoruyla çok partili sisteme geçme kararı almak zorunda kalanlar çok partili siyasi hayata on yıl dayanamamış 27 Mayıs darbesini yapmış ve Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir Başbakan'ı idam etmişlerdir. Çok partili hayatta böyleydiler örneğini verdikleriniz. Öncesinde de Hitler, Musollini gibi faşist zatlara öykünürdü örneğini verdiğiniz kişiler.

Anlayana bu kadarı kâfi.


Suya Düşen GölgeR
Müsteşar Yardımcısı
11 Ocak 2017 17:58

Kibirli ve bencil insanların "nezaket gösterisine" asla ve asla kanmamak lazım.. Bu insanların çevrelerindeki insanları istismar ettiklerini görüyoruz: posası çıkmış benliklerinin maskesi ise körpelik ve tazelik iddiasıdır. Aldanmamalı..

Arada aynanın arkasını da çevirip, bakmalı belki paslıdır..


Suya Düşen GölgeR
Müsteşar Yardımcısı
11 Ocak 2017 19:44

Bir vakitler, bir eski zamandı..

İnsanlar vardı; şu an yaşadığımız topraklarda yaşadılar, şimdi çıkıp gelseler hâlimiz bir garip gelir onlara, biz de onları garipseriz işin açıkçası.. Oysa onlar atalarımız, annelerimiz, annelerimizin anneleri, babalarımız babalarımızın babaları.. Silsile-i akrabalık böyle uzanıp gidiyor maziye doğru.. Tanımalıydık onları, kimimiz cahilliğimizden düşmanları olduk onların hayatlarına, kimimiz alay ettik, iyimize bir acayip oldular..

Güzel insanlardı.. Kadını kadın gibi kadındı; ictinâb ederdi heva hevesten, yabancıdan, tesettürüne dikkat eder.. Karıdır, annedir, mürebbiyedir, çocuklar ilk terbiyesini ondan alır.. Bir hadisde der ki "Cennet annelerin ayakları altındadır.." Bunu bilmeyenimiz nerede ise yoktur: çoğumuz "itaat" etmek manasını çıkarırız bu hadis-i şeriften. Bana farklı manaları da ifade ediyor gibi geliyor oysa. Çocuk imana dair ilk bilgileri annesinden alır; bir annenin bu konuda sözü ve hâli bir babanın sözünden daha tesirlidir.. Anne mürebbiyedir; güzel ahlakı ile ahlaklandırır evladını.. Ve bunu başka bir hadis tamamlıyor bence: "Cenâb-ı Hak, bir âdemi senin elinle (vasıtanla) hidâyete getirmesi, güneşin üzerine doğduğu her şeyden daha çok sana hayırlıdır." (Müslim, F.Sahabe 2406; Buhari, Cihad,4/58) O anneler evladının imanına ilk vesilelerdi; bunun şuurundaydılar.. "Cennetin ayaklarının altında.." olması çocuğu emzirmeleri, onu beslemelerinden ibaret olamaz; çünkü hayvanlar da fıtri olarak yavrularını emzirirler; beslerler..

Adamı adamdı; eline, diline, beline sahip olur, işinde vakâr sahibi, haram lokmadan kaçınır hakkına razı; evinde, ocağında şefkatli merhametli.. Kocadır -karısının letafeti sadece kendisinin sırrı olan-, babadır, ariftir, dağ gibidir, diz üstü çöktü mü yere eteklerinde çocukları koşturur, oyunlar oynarlar, irfanıyla yetiştirir çocuklarını.. Ve onları dış dünyaya hazırlar; iş hayatına.. Çocuklar büyüyüp te evden ayrıldıklarında onlara ocağını "baba ocağı" yapandır..

Bir vakitler Cuma namazı öncesi okunan selanın kendi selası olduğunu bilirlerdi adamlar ve onları yetiştiren analar vardı.


Suya Düşen GölgeR
Müsteşar Yardımcısı
11 Ocak 2017 20:05

Vakit bizim vaktimizdir..

Allah gecemizi hayra vesile kılsın..


Suya Düşen GölgeR
Müsteşar Yardımcısı
12 Ocak 2017 08:20

"İnsan yaşadığı yere benzer

O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer

..

Konya'nın beyazına

Antebin kırmızı düzlüğüne.."

https://www.youtube.com/watch?v=873qHakBzp8


Suya Düşen GölgeR
Müsteşar Yardımcısı
12 Ocak 2017 19:55

Vakit:

- Esselamu aleyke ya Evvel

- Esselamu aleyke ya Ahir

- Esselamu aleyke ya Zâhir

- Esselamu aleyke ya Bâtın

..

Gecemiz hayrolsun; karanlığımız pürnûr..

Toplam 52 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi