İsmailağa Vakfı da EVET kararını aşağıdaki açıklamayla yapmış.
Yıllarca haçlı ruhu ve sömürgeci zihniyetin ?Tek Millet?
olarak küresel şer ittifakı hâlinde açıktan açığa hedef hâline
getirdiği ülkemize karşı alçakça saldırıların, tuzakların ve algı
operasyonlarının sonu gelmiyor.
Bu saldırıların görünen
hedefi; ümmetin yegâne ümidi haline gelmiş Türkiye'miz olsa da hiç
şüphesiz bilinmektedir ki nihaî hedef, bütün İslâm Dünyası ve ümmet
birliğidir.
Geçmişte medeniyet müktesebâtımız ve rûh
köklerimizle irtibatımızı koparmayı ve bizi kendi coğrafyamızda
yabancılaştırmayı başaranlar, bu defa da Çanakkale Rûhu'nu kuşanmış azîz
milletimizin direnişi, liderinin kararlılığı, Allah dostlarının ve
bütün mü'minlerin duâ ve niyâzları neticesinde muvaffâk olamamışlardır.
İnkıtaa
uğratılmış rûh ve mânâ yürüyüşümüzü, yeniden tarihî sorumluluk ve
istikamette sürdürme ümit, imkân ve şartlarıyla karşı karşıya
olduğumuzun şuûru içerisinde harekete memuruz.
16
Nisan'da yapacağımız tercihin, bir parti ve şahıs meselesi değil, bütün
bir medeniyet, barış ve huzûr içinde bir Türkiye meselesi olduğunun
farkında olmalıyız.
16 Nisan günü sadece Ülkemiz için
değil, ümidini yeni Türkiye rûhuna bağlamış ümmet birliği için de tarihî
bir gün olacaktır inşâAllâh.
Her zaman olduğu gibi cemaatimiz, Efendi Hazretlerimizin (Kuddise Sirruhû) rehberliğinde Allah'ın (Celle Celâluhû)
rızâsından ve İ'lâ-yi Kelimetullah'tan başka gayesi ve davası olmayan
sorumluluk anlayışıyla hareket edecek; Hak ve Hakikat yolunda, ilim,
irfan ve hikmet yolculuğunu sürdürecektir.
Ümmetin
birlik ve selâmeti ile bu yolun yolcusu olanların muvaffâkiyetlerine duâ
ediyor, Mevlâ'mızdan Ülkemiz ve bütün İslâm dünyası için sulh ve salaha
vesile olması niyâzıyla 16 Nisan'da ?EVET!? diyoruz.
İsmailağa Vakfı da EVET kararını aşağıdaki açıklamayla yapmış.
Yıllarca haçlı ruhu ve sömürgeci zihniyetin ?Tek Millet?
olarak küresel şer ittifakı hâlinde açıktan açığa hedef hâline
getirdiği ülkemize karşı alçakça saldırıların, tuzakların ve algı
operasyonlarının sonu gelmiyor.
Bu saldırıların görünen
hedefi; ümmetin yegâne ümidi haline gelmiş Türkiye'miz olsa da hiç
şüphesiz bilinmektedir ki nihaî hedef, bütün İslâm Dünyası ve ümmet
birliğidir.
Geçmişte medeniyet müktesebâtımız ve rûh
köklerimizle irtibatımızı koparmayı ve bizi kendi coğrafyamızda
yabancılaştırmayı başaranlar, bu defa da Çanakkale Rûhu'nu kuşanmış azîz
milletimizin direnişi, liderinin kararlılığı, Allah dostlarının ve
bütün mü'minlerin duâ ve niyâzları neticesinde muvaffâk olamamışlardır.
İnkıtaa
uğratılmış rûh ve mânâ yürüyüşümüzü, yeniden tarihî sorumluluk ve
istikamette sürdürme ümit, imkân ve şartlarıyla karşı karşıya
olduğumuzun şuûru içerisinde harekete memuruz.
16
Nisan'da yapacağımız tercihin, bir parti ve şahıs meselesi değil, bütün
bir medeniyet, barış ve huzûr içinde bir Türkiye meselesi olduğunun
farkında olmalıyız.
16 Nisan günü sadece Ülkemiz için
değil, ümidini yeni Türkiye rûhuna bağlamış ümmet birliği için de tarihî
bir gün olacaktır inşâAllâh.
Her zaman olduğu gibi cemaatimiz, Efendi Hazretlerimizin (Kuddise Sirruhû) rehberliğinde Allah'ın (Celle Celâluhû)
rızâsından ve İ'lâ-yi Kelimetullah'tan başka gayesi ve davası olmayan
sorumluluk anlayışıyla hareket edecek; Hak ve Hakikat yolunda, ilim,
irfan ve hikmet yolculuğunu sürdürecektir.
Ümmetin
birlik ve selâmeti ile bu yolun yolcusu olanların muvaffâkiyetlerine duâ
ediyor, Mevlâ'mızdan Ülkemiz ve bütün İslâm dünyası için sulh ve salaha
vesile olması niyâzıyla 16 Nisan'da ?EVET!? diyoruz.