Editörler : E.Kayı Han


Kapalı
11 Haziran 2017 00:03

İdarenin işlemlerine karşı başvurulacak yargı yeri ve idari makamların gösterilme zorunluluğu

İdareye işlemin iptali için 08/03/2016'da başvurdum. idare 08/04/2016'da itirazımı reddetti. Reddettiği dilekçede nereye başvuru yapmam ve süresi belirtilmedi. 08/04/2016'da Bimer üzerinden YÖK'den işlemin kaldırılması talep ettim ama bu başvuru olarak değerlendirilmedi. Reddettiği dilekçede nereye başvuru yapmam ve süresi belirtilmedi. Daha sonra ben 12/05/2016'de Kamu denetçiliğine başvurdum.26/10/2016'da kamu denetçiliği incelenemezlik kararı verdi yine bana yargı yolu ile süresi belirtilmedi. Kamu denetçiliği kararına 05/11/2016'da başvuru yolu belirtilmediği için itiraz ettim. Başvuruma cevap gelmeden 01/12/2016'da idare mahkemesine dava açtım. Rize idare mahkemesi idarenin eylemine karşı açtığım davayı süre nedeniyle reddeti. Samsun Bölge idare mahkemesi de aynı şekilde istinaf talebi mi reddeti. İdare ve kamu denetçiliğine basvuruma verilen cevaplarda başvuru yolu, idari merci ve süresi gösterilmediği gerekçeli karara göre karar düzeltme talebinde bulunmayı düşünüyorum.

Devletin, işlemlerinde, bireylerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğunu öngören Anayasanın 40'ıncı addesinin ikinci fıkrasının, ayrı bir yasal düzenlemenin varlığını gerektirmeyen, doğrudan uygulanabilir nitelik taşımasından dolayı yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak idari mercileri ve kanun yolları ile sürelerini belirtmesi zorunludur.

Aşağıdaki kararları emsal olarak göstersem süre yönünden haklı olduğumu kanıtlar mı.

Danıştay VDDK 12.10.2011 gün, 2011/40 E., 2011/594 k., sayılı kararı ile önemli bir içtihata imza atarak; idarenin her türlü işleminde bu işlemlere karşı başvurulacak yargı yeri veya idari makamların göstermesi zorunlu olduğunu ve tesis edilen idari işleme karşı başvurulacak idari merci ve süresi gösterilmeyen yazılı bildirimlerin itiraz süresini başlatmayacağına hükmetti.

Yaygıtay Ceza Genel Kurulu E. 2009/5-81, K. 2009/196, T. 7.7.2009; Yerel mahkeme kararındaki yasayolu bildiriminde, yasayolunun türü, süresi ve merciinin yazılmasına karşın başvuru şekli gösterilmemiştir. Anılan hükümler, yerel mahkemenin bu eksikliği gidermek için yasayoluna başvuru şekline ilişkin eksikliği gidermeye yeterli açıklamalı tebligat ile hükümlüyü bilgilendirmesini zorunlu kılmaktadır. Böyle bir bilgilendirme yapılmadan, yapılan bildirimin ve tebliğin geçerliliğinden ve buna bağlı olarak verilen kararın kesinleştiğinden sözedilemez.

Ekrem Akbulut "İdari İşlemlerde Kanun Yolu ve Süresini Gösterme Yükümlüğünün Yargısal Denetime Etkisi" adlı makalesin sayfa 11-12'de; İdarenin tesis ettiği işlemde başvuru yolunu ve süresini göstermemesi ve ilgili kişinin bu işleme karşı yasal süreden sonra açtığı davanın süre aşımı nedeniyle reddedilmesi, anayasal yükümlülüğünü yerine getirmeyen idarenin bu yolla dava tehdidinden kurtulması anlamına gelecektir. Diğer bir ifadeyle Anayasa hükmünü ihlal eden idare, bu ihlaliyle nedensellik bağlantısı içerisinde bulunan (yani ihlalinin doğrudan sonucu olan) bir menfaat elde etmiş olacaktır. Kanımızca bunun, hukuk düzeni tarafından kabul edilebilmesi mümkün değildir. Bu nedenle eğer idare, Anayasa m. 40/f. 2?den kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmemiş ve ilgili kişi bu nedenle davasını süresi içinde açamamışsa, dava süresinde kabul edilmeli ve işlemin esasının yargısal denetimine geçilmelidir


durgunuz
Kapalı
12 Haziran 2017 15:09

Neyse ki cevabı buldum başka bir forumda. Belki benim durumumda birileri varsa lazım olur.

2709 SAYILI 1982 ANAYASASInın 11. maddesi uyarınca anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu kuşkusuzdur. 36. maddesi uyarınca, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu hükümlerine yer verilmiştir. 40. maddesi uyarınca, 03.10.2001 tarih ve 4709 sayılı Kanun'un 16. maddesiyle eklenen ikinci fıkrada ise, "Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır." hükmü yer almıştır.125. maddesi uyarınca, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirim tarihinden başlayacağı belirtilmişse de; ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağının ve sürelerinin belirtilmesi zorunluluğu getirildiğinden, kişilere bildirilen idari işlemlerde başvuru süresi ve başvuru yerinin de gösterilmesi gerekmektedir.

ÖZETLE; dava açma süresini başlatacak olan yazılı bildirim, anılan yasanın amir hükmü (40. maddesi) uyarınca başvuru mercii ve süresini de gösteren yazılı bildirimdir. Bunun dışındaki yazılı bildirimler, amir hükmüne (40. maddesi) uygun olmadığından bu bildirimin dava açma süresini işlemeye başlatması düşünülemeyecektir. Bu anlamda, 40. maddesine aykırı davranıldığı anlaşılmaktadır.

Toplam 1 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi