Dönem dönem her değerin yerini başka bir değer alır. Eskiden kadınlar için başlık parası verilirdi, bu aslında kızın ailesi daha doğrusu babası için edeceği değerin bir karşılığıydı. Zaman içinde başlık parası kadını ikame edilen mal kategorisine indirgedi ve hanımların alınıp satılması başladı. Hatta öyle sözler söylenmeye başladı ki: Allah sahibine bağışlasın denir oldu.
Erkek kadınları kolay elde ettikçe ve toplumda bacak arası özenti ilişkiler artıkça erkek her kadına doğal bir algılamayla "yollu/motor" gözüyle bakar oldu. Bu bazen enşest gibi vahim iğrençliklere bile evrildi.
Ne olursa olsun duruş ve sevgi erkekte başlamalı. Kadının çok sevmesi erkeği mutlu edemeyebilir ama erkeğin çok sevmesi kadını bambaşka dünyaya götürebilir. Çünkü kadınların yarısından fazlası basit şeylerle mutlu olabilir. Ama kadın deyip genellememek gerekir, bu da es geçilmesi.
Kadın var kadın var. Ancak ülkem kadınlarını bu konuda sert bir şekilde eleştiriyorum. Ülkem kadınına "kadın nedir" diye sorulsa, "öldürülen, şiddet gören, çok acı çeken bir topluluk" olduğu aklına gelir ama gelin görün ki toplumun %49.91 kadın ve her biri öldürülüyor olsa idi, her geçen gün nüfus kadın oranı artacağı veya sabit kalacağı yerde azalması gerekirdi. İşin ilginç tarafı son yirmi yılda kadın nüfus artış oranı erkeklerin tam 3,4 katı artmış vaziyette... İşte kendini bile tanımayan, ne olduğundan bihaber bir kadın toplumuyla maalesef ancak bu kadar gelişmiş ve medeni olabiliyoruz. Çünkü toplumun ana dinamosu ve ve ailelerin nirengi noktası kadındır, özellikle anne olan kadın...
Belki sorulacak, aşkla ile ilgisi neydi bunca anlattıklarının? Direk ve dolayı yoldan bir çok etkisi var kadın denilen canlının aşk denilen kavrama. Çünkü aranılan kadın oldukça ve bu kadınların sayısı arttıkça aşk denilen süreç veya serüven daima uzun nefesli ve kaliteli olacaktır. Şimdi soruyorum, bu ülke de deliler gibi aşık olunacak ve her daim aranılacak kaç kadın var?
Cevabım mı?
Hiç!
Çünkü bu turistik mekanda öyle hanımlar tanıdım ki yabancı uyruklulardan, bizimkiler bana imitasyon ürün gibi görünür oldu senelerdir...
İşte Türkiye'de Türk kadınına aşık olmak diye bir şey yok, çünkü hemen hemen hepsi hayatı zorlaştırma elemanları gibi yaşıyor. Ağrımayan başımı ağrıtamam aşık olayım diye...
Son sözüm, bu ülkenin kadını benden uzak Allah'a yakın olsun, değeri sadece yatakta belirlenir de olmaya başlamışken...
Dönem dönem her değerin yerini başka bir değer alır. Eskiden kadınlar için başlık parası verilirdi, bu aslında kızın ailesi daha doğrusu babası için edeceği değerin bir karşılığıydı. Zaman içinde başlık parası kadını ikame edilen mal kategorisine indirgedi ve hanımların alınıp satılması başladı. Hatta öyle sözler söylenmeye başladı ki: Allah sahibine bağışlasın denir oldu.
Erkek kadınları kolay elde ettikçe ve toplumda bacak arası özenti ilişkiler artıkça erkek her kadına doğal bir algılamayla "yollu/motor" gözüyle bakar oldu. Bu bazen enşest gibi vahim iğrençliklere bile evrildi.
Ne olursa olsun duruş ve sevgi erkekte başlamalı. Kadının çok sevmesi erkeği mutlu edemeyebilir ama erkeğin çok sevmesi kadını bambaşka dünyaya götürebilir. Çünkü kadınların yarısından fazlası basit şeylerle mutlu olabilir. Ama kadın deyip genellememek gerekir, bu da es geçilmesi.
Kadın var kadın var. Ancak ülkem kadınlarını bu konuda sert bir şekilde eleştiriyorum. Ülkem kadınına "kadın nedir" diye sorulsa, "öldürülen, şiddet gören, çok acı çeken bir topluluk" olduğu aklına gelir ama gelin görün ki toplumun %49.91 kadın ve her biri öldürülüyor olsa idi, her geçen gün nüfus kadın oranı artacağı veya sabit kalacağı yerde azalması gerekirdi. İşin ilginç tarafı son yirmi yılda kadın nüfus artış oranı erkeklerin tam 3,4 katı artmış vaziyette... İşte kendini bile tanımayan, ne olduğundan bihaber bir kadın toplumuyla maalesef ancak bu kadar gelişmiş ve medeni olabiliyoruz. Çünkü toplumun ana dinamosu ve ve ailelerin nirengi noktası kadındır, özellikle anne olan kadın...
Belki sorulacak, aşkla ile ilgisi neydi bunca anlattıklarının? Direk ve dolayı yoldan bir çok etkisi var kadın denilen canlının aşk denilen kavrama. Çünkü aranılan kadın oldukça ve bu kadınların sayısı arttıkça aşk denilen süreç veya serüven daima uzun nefesli ve kaliteli olacaktır. Şimdi soruyorum, bu ülke de deliler gibi aşık olunacak ve her daim aranılacak kaç kadın var?
Cevabım mı?
Hiç!
Çünkü bu turistik mekanda öyle hanımlar tanıdım ki yabancı uyruklulardan, bizimkiler bana imitasyon ürün gibi görünür oldu senelerdir...
İşte Türkiye'de Türk kadınına aşık olmak diye bir şey yok, çünkü hemen hemen hepsi hayatı zorlaştırma elemanları gibi yaşıyor. Ağrımayan başımı ağrıtamam aşık olayım diye...
Son sözüm, bu ülkenin kadını benden uzak Allah'a yakın olsun, değeri sadece yatakta belirlenir de olmaya başlamışken...