Evet..... İskilipli Atıf Hoca'nın tanınmasında Şeyhülislam Mustafa Sabri' nin etkisi çok fazladır.
Onun korumasında İstanbul'da çeşitli görevlerde bulunmuştur. Müderrisliğe kadar da yükselmiştir.
30 Ekim 1918 tarihinde Padişah-Halife Vahidettin, ölüm fermanımız olan MONDROS Mütarekesini tastik ettikten tam 14 gün sonra 13 Kasım 1919 tarihinde İstanbul ve Trakya İngiliz-Fransız-İtalyan kuvvetleri ve donanması tarafından fiilen işgal edilmiştir.
O tarihte, İskilipli Atıf Hoca İstanbul'da idi ve hain Şeyhülislam Mustafa Sabri'nin yanıbaşındaydı.
İngilizler, 1920 başından başlayarak üç tane muzır cemiyet kurmuşlardı.
1. Kürt Teali Cemiyeti. (Kürt Şeyh Sait ve Said-i Kürdi de bu cemiyetin üyeleri arasındaydı.
2. İslam Teali Cemiyeti ( Şeyhülislam Mustafa Sabri Başka,İskilipli Atıf Hoca de cemiyetin üyesiydi)
3. İngiliz Muhipleri Cemiyeti (Sadrazam Damat Ferid, Mustafa Sabri ve İskilipli Atıf Hoca üye idiler)
Bu muzır cemiyetlerin hasmı ise, 1920 de Ankara'da örgütlenmeye başlayan Milli Mücadelecilerdi.
İstanbul basınının önemli kısmı ile saltanat ve hilafetçiler, Kuvay-ı Milliyecileri, Padişah-Halife'nin
emirlerini dinlemeyen asiler olarak görüyordu. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının idam fermanlarının çıkartılmasında İskilipli Atıf Hoca' nın da rolü vardı.
İşgal kuvvetlerini destekleyen gazeteciler arasında Necip Fazıl, Ref'i Cevat, Refik Halit, Rıza Tevfik gibi kuvvetli kalemşörler vardı.
Mustafa Kemal'in milli mücadele için 1920 Temmuz ayından başlayarak Yeni Türk Ordusunu kurup eğitmeye başlaması, İşgal Kuvvetlerini ve İstanbul Hükumetini tedirgin ettiğinden, din adamları vasıtasıyla yapılacak çalışmalarla Mustafa Kemal'in asker toplamasının önüne geçmek tasarlanmıştı.
"Mustafa Kemal külliyen asi ve suçludur. Ona asker ve erzak vermeyiniz. Padişaha ve hilafete isyan etmiştir. Emirlerini dinlemeyiniz. Suçlarına iştirak etmeyiniz!.." şeklindeki beyannameleri İskilipli Atıf Hoca kaleme almaktaydı. Düşman uçaklarıyla köy ve kasabaların üzerinden halka beyannameler atılıyordu.. Maksat milli mücadeleyi bastırmak, etkisiz kılmaktı.
İngilizler bununla da yetinmedi. Yunanlıları, Ermeni ve Rumları, şeriatçıları silah ve parayla destekleyerek, din adamlarını ve Anzavur'u Anadolu'ya sevketti.
Bunların arasında İskilipli Atıf Hoca da vardı. Etkili ve keskin vaazlarıyla güya halkı aydınlatmaya gidecekti. Kuvvetli hatipti. Şeyhülislam Mustafa Sabri, ondan çok umutluydu.
İngiliz altınları ile "Anadolu'da 2 yıl boyunca tam "23 adet şeriat isterüz" isyanları çıkartıldı.
İskilipli Atıf Hoca önce İngiliz gemisiyle İnebolu'ya çıkartıldı. Geçtiği her köy ve kasabada vaazlar veriyordu. Kastamo'nu da tutunamadı. Çankırı ve Çorum'a geçti. Yozgat'ta Çapanoğlu'nun desteğini aldı. Yozgat'ta iki defa isyan çıktı.. Oradan Kayseri ve Niğde'ye geçti. Oralarda, vaazlarıyla kısmen başarılı oldu.
Bu sırada da, Yunanlılar İngilizlerin para ve silah desteğiyle Anadolu'nun iç kısımlarına doğru hızla ilerlemeye başladı. Yeni kurulan ordumuz, isyanlarla başetmeye çalışırken, Yunanlılar ilerliyorlardı.
İskilipli Atıf Hoca'bıb milli mücadele karşıtı vaazları, Ankara'dan duyulunca üzerine 150 kişilik bir bölük asker gönderildi. Ancak, askerlerin Niğde'ye doğru gelmekte olduğunu öğrenen Atıf Hoca, kaçtı.. Yakalanamadı. O da, gizlice geldiği yollardan İstanbul'a dönmek zorunda kaldı.
Buna rağmen, çıkarttığı şeriatçı isyanları, ordumuzu bir yıl kadar uğraştırdı. Meşgul etti.
ATATÜRK Trakya ve Anadolu'yu düşmanlardan temizledikten sonra, kurulan Türkiye Cumhuriyeti" nde ATATÜRK DEVRİMLERİ çıktıkça, eski huyunu terketmeyen Atıf Hoca, üç yıl boyunca devrimlere karşı çıkıyordu. 1926 yılında yani Cumhuriyet ilanından 3 yıl sonra Ankara'da yargılanarak Ankara Ulus'taki Şehir Çarşısı içinde asılarak idam edildi.
Eğer, akıllı ve uslu dursaydı, önceki suçlardan yargılanmayacaktı. Devrim karşıtlığı, olaya tuz biber ekti.
Evet..... İskilipli Atıf Hoca'nın tanınmasında Şeyhülislam Mustafa Sabri' nin etkisi çok fazladır.
Onun korumasında İstanbul'da çeşitli görevlerde bulunmuştur. Müderrisliğe kadar da yükselmiştir.
30 Ekim 1918 tarihinde Padişah-Halife Vahidettin, ölüm fermanımız olan MONDROS Mütarekesini tastik ettikten tam 14 gün sonra 13 Kasım 1919 tarihinde İstanbul ve Trakya İngiliz-Fransız-İtalyan kuvvetleri ve donanması tarafından fiilen işgal edilmiştir.
O tarihte, İskilipli Atıf Hoca İstanbul'da idi ve hain Şeyhülislam Mustafa Sabri'nin yanıbaşındaydı.
İngilizler, 1920 başından başlayarak üç tane muzır cemiyet kurmuşlardı.
1. Kürt Teali Cemiyeti. (Kürt Şeyh Sait ve Said-i Kürdi de bu cemiyetin üyeleri arasındaydı.
2. İslam Teali Cemiyeti ( Şeyhülislam Mustafa Sabri Başka,İskilipli Atıf Hoca de cemiyetin üyesiydi)
3. İngiliz Muhipleri Cemiyeti (Sadrazam Damat Ferid, Mustafa Sabri ve İskilipli Atıf Hoca üye idiler)
Bu muzır cemiyetlerin hasmı ise, 1920 de Ankara'da örgütlenmeye başlayan Milli Mücadelecilerdi.
İstanbul basınının önemli kısmı ile saltanat ve hilafetçiler, Kuvay-ı Milliyecileri, Padişah-Halife'nin
emirlerini dinlemeyen asiler olarak görüyordu. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının idam fermanlarının çıkartılmasında İskilipli Atıf Hoca' nın da rolü vardı.
İşgal kuvvetlerini destekleyen gazeteciler arasında Necip Fazıl, Ref'i Cevat, Refik Halit, Rıza Tevfik gibi kuvvetli kalemşörler vardı.
Mustafa Kemal'in milli mücadele için 1920 Temmuz ayından başlayarak Yeni Türk Ordusunu kurup eğitmeye başlaması, İşgal Kuvvetlerini ve İstanbul Hükumetini tedirgin ettiğinden, din adamları vasıtasıyla yapılacak çalışmalarla Mustafa Kemal'in asker toplamasının önüne geçmek tasarlanmıştı.
"Mustafa Kemal külliyen asi ve suçludur. Ona asker ve erzak vermeyiniz. Padişaha ve hilafete isyan etmiştir. Emirlerini dinlemeyiniz. Suçlarına iştirak etmeyiniz!.." şeklindeki beyannameleri İskilipli Atıf Hoca kaleme almaktaydı. Düşman uçaklarıyla köy ve kasabaların üzerinden halka beyannameler atılıyordu.. Maksat milli mücadeleyi bastırmak, etkisiz kılmaktı.
İngilizler bununla da yetinmedi. Yunanlıları, Ermeni ve Rumları, şeriatçıları silah ve parayla destekleyerek, din adamlarını ve Anzavur'u Anadolu'ya sevketti.
Bunların arasında İskilipli Atıf Hoca da vardı. Etkili ve keskin vaazlarıyla güya halkı aydınlatmaya gidecekti. Kuvvetli hatipti. Şeyhülislam Mustafa Sabri, ondan çok umutluydu.
İngiliz altınları ile "Anadolu'da 2 yıl boyunca tam "23 adet şeriat isterüz" isyanları çıkartıldı.
İskilipli Atıf Hoca önce İngiliz gemisiyle İnebolu'ya çıkartıldı. Geçtiği her köy ve kasabada vaazlar veriyordu. Kastamo'nu da tutunamadı. Çankırı ve Çorum'a geçti. Yozgat'ta Çapanoğlu'nun desteğini aldı. Yozgat'ta iki defa isyan çıktı.. Oradan Kayseri ve Niğde'ye geçti. Oralarda, vaazlarıyla kısmen başarılı oldu.
Bu sırada da, Yunanlılar İngilizlerin para ve silah desteğiyle Anadolu'nun iç kısımlarına doğru hızla ilerlemeye başladı. Yeni kurulan ordumuz, isyanlarla başetmeye çalışırken, Yunanlılar ilerliyorlardı.
İskilipli Atıf Hoca'bıb milli mücadele karşıtı vaazları, Ankara'dan duyulunca üzerine 150 kişilik bir bölük asker gönderildi. Ancak, askerlerin Niğde'ye doğru gelmekte olduğunu öğrenen Atıf Hoca, kaçtı.. Yakalanamadı. O da, gizlice geldiği yollardan İstanbul'a dönmek zorunda kaldı.
Buna rağmen, çıkarttığı şeriatçı isyanları, ordumuzu bir yıl kadar uğraştırdı. Meşgul etti.
ATATÜRK Trakya ve Anadolu'yu düşmanlardan temizledikten sonra, kurulan Türkiye Cumhuriyeti" nde ATATÜRK DEVRİMLERİ çıktıkça, eski huyunu terketmeyen Atıf Hoca, üç yıl boyunca devrimlere karşı çıkıyordu. 1926 yılında yani Cumhuriyet ilanından 3 yıl sonra Ankara'da yargılanarak Ankara Ulus'taki Şehir Çarşısı içinde asılarak idam edildi.
Eğer, akıllı ve uslu dursaydı, önceki suçlardan yargılanmayacaktı. Devrim karşıtlığı, olaya tuz biber ekti.