Arkadaşlar, Zaman ve MİLLİYET Gazetesi yazarlarına MAİL ATIYORUZ. TASLAK VE mail adresleri aşağıdadır... Lütfen herkes atsın...
taslak-1
Değerli üstadım;
Biz dört yıllık İletişim Fakültesi okumuş- okumakta, kimimiz tezli-tezsiz yüksek lisans yapmış-yapmakta olan öğrencileriz. Ahvalimizi bugüne değin gerek MEB?e, gerek TBMM?ye anlattık ve anlatmaya devam ediyoruz . İst......edik ki ...bir kez de siz gibi ülke sorunlarını kendi sorunu gibi gören yazarlarımıza durumumuzu anlatalım. Ola ki bizim senelerdir anlatamadığımızı, sizler anlatasınız. Ve yine umarız ki bize kulak vermeyenler sizin aracılığınızla feryadımızı duyarlar.
Değerli üstadım;
Bu ülkede elbette üniversite okumuş bir sürü işsiz gencimiz var. Elbette her üniversite okuyan 657?ye tabi olmak ya da tabi kılınmak zorunda değil. Ancak bizim itiraz ettiğimiz; bu ülkede hiç okumayanlar ya da önlisans mezunları bile neden bizden fazla pastadan pay sahibi oluyorlar? KPSS tercih şartlarında neredeyse hiçbir yerde İletişim mezunu olma şartı aranmıyor. İletişim Fakülteleri olarak biz bu ülkenin üvey evlatları mıyız!
KPSS memur alır, iletişim mezununu almaz. TRT eleman alır, asıl alması gereken biz iletişimcileri deyim yerinde ise; -af buyurun- sallar. Ulusal medya eleman alırken, diplomaya değil, alacak kimsenin dayısının ensesinin kalınlığına bakar. Yerel medya zaten zar zor ayakta. MEB, Radyo, Sinema, Tv Öğretmeni, Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Öğretmeni olarak iletişimcilerden senede ortalama 25 kişi almakta. Tabi alınacak kimseler pedagojik formasyon sahibi kimseler. Diğer taraftan Radyo, Sinema, Tv Öğretmenliğine, Elektronik okumuş; sayısal çıkışlı kimseleri de almaktadır. Bu sayede maalesef İletişim mezunları Radyo, Sinema, Tv Öğretmenliğine atanabilmek için Elektronikçilerle yarışmak zorunda kalmakta. (Tüm bu söylediklerimiz ispatıyla mevcuttur.) Yani anlayacağınız İletişimciler yine geride kalmakta. Durum bu iken Allah aşkına siz söyleyin; ?ne yapar? ya da ?ne yapsın? bu iletişim mezunları! Ne yani refah seviyemiz acayip yükseldi de, 4-5 hatta 6 sene boyunca biz, sırf kendimizi geliştirmek için mi okuduk bu fakülteleri!
Değerli üstadım;
Şimdi bizim için 2006-2007 Eğitim-Öğretim Yılından bu yana, haftada bir saat ve seçmeli ders olarak okutulan; ?Medya Okuryazarlığı? dersi söz konusu. Şu an bu ders, maalesef dersle alakası olmayan öğretmenlerce okutulmakta. Biz bu dersin biz iletişimcilerin hakkı olduğunu ve bu dersin bir an önce zorunlu olması gerektiğini düşünüyor ve söylüyoruz.
RTÜK bu dersin zorunlu olması ve iletişimcilerce okutulması yönünde zaman zaman çalışmalar yapmakta. Gelişmiş tüm ülkelerde bu tarzda dersler varken, maalesef bizim ülkemizde bu dersin varlığı bile eğitim camiasında kabul görmüş değil. 21. yüzyılda iletişim çağındayız. Medyanın hayatımızın her karesine girdiğine şahit olmaktayız. Bu ders hem sayısı 45?i bulan iletişim Fakülteleri geleceği için, hem de Türkiyemiz için kesinlikle ama kesinlikle gerekli olduğuna inanmaktayız. Zira bilgi çağında, bilgi kirliliğinin var olduğu gerçeğini kabul etmek zor olmasa gerek. Ülkemizin % 25?inin 15 (on beş) yaşının altında olduğu gerçeğini göz önünde bulundurarak, bu çocuklarımızın medya, etik, gerçeklilik algısı, 4. kuvvet, popüler kültür, küreselleşme, eleştirel bakış, seçicilik, ayırt edicilik, propaganda, gazete okuma kültürü, internet kullanımı gibi kavramları bilmesi, doğru algılaması gerektiğine inanıyoruz. Hayatımızı büyük ölçüde dolduran, bilhassa çocuklarımızı ve gençlerimizi kuşatan, onların sosyalleşmelerinde rol modeli edinmelerinde, hatta idollerini oluşturmaları anlamında büyük etkiye sahip medya karşısında ?Medya Okuryazarlığı? dersinin varlığının yok sayılması, bizce çok acı ve kabul edilemez bir durumdur. Bu dersin kapsamını biraz daha genişleterek zorunlu kılınıp, işin ehli olan biz iletişimcilere verildiğinde sorunun büyük kısmının çözüleceğini düşünüyoruz.
Bu bağlamda siz değerli yazarımızın bu konuyu ülke gündemine getireceğini, sesimize ses katacağını umuyor, şimdiden tüm iletişim öğrencileri ve mezunları adına şükranlarımızı sunuyoruz.
iLETİŞİM ÖĞRENCİLERİ VE MEZUNLARI
TASLAK-2
Merhabalar;
Bildiğiniz gibi ?Medya Okuryazarlığı? dersi, 2006-2007 öğretim yılından bu yana ilköğretimin ikinci kademesinde, yani 6. 7. ve 8. sınıflarda haftada bir saat ve seçmeli olarak okutulmaktadır. Bu dersi okullarda, daha önce......sinde İletişim Fakültesi mezunu olup öğretmenlik hakkı elde etmiş öğretmenler de verebilmekte; ancak ilköğretim okullarında İletişim Fakültesi mezunu öğretmenlerin sayısı son derece azdır ve bir okulda böylesi bir öğretmenin yokluğu halinde dersi Sosyal Bilgiler öğretmenleri, o da yoksa değişik branşlardan öğretmenler yürütmektedirler. Konuyla ilgili taraflardan biri olan RTÜK de bu dersin daha fazla seçilmesi için zaman zaman çeşitli çalışmalar yapmış, akademisyenler de konunun önemine dikkat çekmiş, konuya ilişkin çeşitli bilimsel etkinlikler düzenlenmiştir. Sözün özü bu ders, tüm çabalara rağmen şu ana değin okullarda yeterince ilgi görmemiş, kimi okullarda yok bile sayılmıştır. Dolayısıyla hayatımızı büyük ölçüde dolduran, bilhassa çocuklarımızı ve gençlerimizi kuşatan, onların sosyalleşmelerinde, rol modeli edinmelerinde, hatta idollerini oluşturmalarında, dahası performans ödevleri ve etkinliklerini hazırlamalarında birebir etkili olan, yönlendiren ve eğitimin artık olmazsa olmaz bir parçası haline gelen medyayla ilgili derse ilgi neredeyse yok denecek kadar azdır ya da düşüktür. Okul müdürleri ve ilgili öğretmenler de bu dersin öğrenciler tarafından seçilmesi için yeterince çaba sarf etmemektedirler.
Öte yandan, Medya okuryazarlığı dersi, maalesef karnede not olarak gösterilmediği için de yeterince ilgi çekmemektedir. Oysa bu ders, karnede not olarak gösterilecek denli önemlidir. Zira medya artık eğitimin hem önemli bir konusu hem de bir parçasıdır. Klasik eğitim materyalleri (kitap, dergi, basılı harita, matbu ansiklopedi vs.) günümüzde artık ekran temelli bir medya tarafından arka plana itilmiştir. Sinema, televizyon, bilgisayar ve internet başta olmak üzere ekran temelli ileri teknoloji ürünü medya, öğrencilerin sadece eğitim faaliyetlerinin değil, çeşitli sosyal ilişkilerinin de ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumda. Cep telefonu ve e-mail çoktandır mektup, faks ve telgrafın yerine geçti; öğrenciler artık sosyal paylaşım ağları (facebook, twitter, blog vd.) yoluyla kendi kimliklerini biçimlendiriyorlar. Bu gelişmeler iyi mi, yoksa kötü mü, mutlaka bu derste tartışılmalıdır. Ekran temelli medyanın bu rolü, ağırlığı ve işlevi ortadayken, Medya Okuryazarlığı dersinin haftada bir saat ve o da seçmeli olmasını, hele konunun uzmanı olmayan öğretmenlerce verilmesini anlayabilmek mümkün değildir.
Medya Okuryazarlığı dersi, ehil ellere, yani İletişim Fakültesi mezunlarına teslim edilmelidir. Bu dersi veren Sosyal Bilgiler öğretmenlerinin Eğitim Fakültelerinde aldıkları lisans dersleri incelendiğinde görülecek olan şudur: Bu dersler arasında medyayla doğrudan ilgili teorik ve uygulamalı neredeyse hiçbir ders yoktur. Uzmanlık alanı bu dersi vermeye izin vermeyen-yetmeyen, konuyla ilgisi çoğu zaman sade bir medya izleyicisi-okuru-dinleyicisi olan bir sosyal bilgiler öğretmenine oranla İletişim Fakültesi mezununun sahip olduğu avantajlar ve olanaklar açıktır. Bir İletişim Fakültesi öğrencisi, 4 yıllık öğrenim hayatında yaklaşık 240 kredili olmak üzere alan dışı sosyal dersler (Sosyolojiye Giriş, Sosyal Psikolojiye Giriş, Ekonomiye Giriş, Siyaset Bilimine Giriş, Hukuka Giriş vd.), alan içi teorik dersler (İletişim Tarihi, İletişim Kuramları, İletişim Hukuku, Halkla İlişkiler ve Reklamcılık, Medya ve Toplumsal Temsil vd.) ve alana dair uygulamalı dersler (Reklam Metin Yazarlığı, Grafik Tasarımı, Muhabirlik, Uygulamalı Gazetecilik, Haber Analizleri, Masaüstü Yayıncılık vs.) almaktadır. Görüldüğü gibi İletişim Fakültesi öğrencileri, konuya ilişkin belli bir uzmanlık kazanmakta, alana ilişkin hakimiyetlerini TRT, yüksek tirajlı gazeteler, Anadolu Ajansı gibi prestijli kurumlardaki stajlarıyla da perçinlemektedirler. Bu, bilgi, birikim, deneyim ve ustalığa ek olarak fakülte mezunlarına tanınacak pedagojik formasyon ağırlıklı derslerle desteklenecek tezsiz yüksek lisans programında edinilen bilgi ve deneyimler eklendiğinde, okullarımız konuya ilişkin nitelikli öğretmenler kazanacaktır.
O halde Medya Okuryazarlığı dersi, acilen zorunlu ders kapsamına alınmalı, haftada en az iki saat okutulmalı, öğretmenlik hakkı verilen İletişim Fakültesi mezunları tarafından verilmeli, mutlaka uygulama boyutu güçlü olan bir ders haline getirilmeli ve ilköğretimin ilk kademesine değin uzatılmalıdır.
İletişim Fakültelerinden mezun olan binlerce genç her sene ciddi bir istihdam sorunuyla iç içedir. Medyanın Türkiye?de dördüncü demokratik güç olarak lanse edilmesinin yanı sıra herkesin hayatında çok önemli bir yer işgal etmesine karşın sektörde yaşanan istihdam kısıtlılığının çözümünde Milli Eğitim Bakanlığının olumlu bir rolü olmalıdır. Zira ülkemizdeki mevcut TV ve radyo kanalları, gazete ve dergiler, yayınevleri, reklam şirketleri ve diğer ilgili iş alanlarının iletişim mezunları için yeterli bir istihdam kapısı olmadığı, olsa bile pek de iyi çalışma koşulları içermediği bilinen bir gerçektir. Şu aralar birçok İletişim Fakültesinde konuyla ilgili açılan imza kampanyasına katılan biz öğrenciler, Öğretmenlik Hakkı için umutlu bir bekleyiş içine girmiş durumdayız. Bu umutlu bekleyişe olumlu bir yanıt almanın, hakkımız olduğunu düşünüyoruz.
Siz değerli yazarımızdan bu konuyu gündeme getirmenizi, sesimizin duyurulmasını sağlamanızı diliyor, şimdiden İletişim öğrencileri ve mezunları adına teşekkür ediyoruz..
Taha Akyol
[email protected]
Çetin Altan
[email protected]
.........
Melih Aşık
[email protected]
Fikret Bila
[email protected]
Mehmet Ali Birand
[email protected]
Hasan Cemal
[email protected]
Güneri Cıvaoğlu
[email protected]
Can Dündar
[email protected]
Kadri Gürsel
[email protected]
Doğan Heper
[email protected]
Nuray Mert
[email protected]
Metin Münir
[email protected]
Hasan Pulur
[email protected]
Derya Sazak
[email protected]
ekrem dumanlı-------- [email protected]
Taha KIVANÇ[email protected]
Mustafa ARMAĞ[email protected]
......A. Ali [email protected]
A. Turan [email protected]
......Etyen Mahç[email protected]
...Mümtaz'er Türkö[email protected]
Mustafa Ü[email protected]
Nuriye [email protected]
Atıf Keç[email protected]
Ali Aydı[email protected]
Ali Bulaç----------- [email protected]
Arkadaşlar, Zaman ve MİLLİYET Gazetesi yazarlarına MAİL ATIYORUZ. TASLAK VE mail adresleri aşağıdadır... Lütfen herkes atsın...
taslak-1
Değerli üstadım;
Biz dört yıllık İletişim Fakültesi okumuş- okumakta, kimimiz tezli-tezsiz yüksek lisans yapmış-yapmakta olan öğrencileriz. Ahvalimizi bugüne değin gerek MEB?e, gerek TBMM?ye anlattık ve anlatmaya devam ediyoruz . İst......edik ki ...bir kez de siz gibi ülke sorunlarını kendi sorunu gibi gören yazarlarımıza durumumuzu anlatalım. Ola ki bizim senelerdir anlatamadığımızı, sizler anlatasınız. Ve yine umarız ki bize kulak vermeyenler sizin aracılığınızla feryadımızı duyarlar.
Değerli üstadım;
Bu ülkede elbette üniversite okumuş bir sürü işsiz gencimiz var. Elbette her üniversite okuyan 657?ye tabi olmak ya da tabi kılınmak zorunda değil. Ancak bizim itiraz ettiğimiz; bu ülkede hiç okumayanlar ya da önlisans mezunları bile neden bizden fazla pastadan pay sahibi oluyorlar? KPSS tercih şartlarında neredeyse hiçbir yerde İletişim mezunu olma şartı aranmıyor. İletişim Fakülteleri olarak biz bu ülkenin üvey evlatları mıyız!
KPSS memur alır, iletişim mezununu almaz. TRT eleman alır, asıl alması gereken biz iletişimcileri deyim yerinde ise; -af buyurun- sallar. Ulusal medya eleman alırken, diplomaya değil, alacak kimsenin dayısının ensesinin kalınlığına bakar. Yerel medya zaten zar zor ayakta. MEB, Radyo, Sinema, Tv Öğretmeni, Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Öğretmeni olarak iletişimcilerden senede ortalama 25 kişi almakta. Tabi alınacak kimseler pedagojik formasyon sahibi kimseler. Diğer taraftan Radyo, Sinema, Tv Öğretmenliğine, Elektronik okumuş; sayısal çıkışlı kimseleri de almaktadır. Bu sayede maalesef İletişim mezunları Radyo, Sinema, Tv Öğretmenliğine atanabilmek için Elektronikçilerle yarışmak zorunda kalmakta. (Tüm bu söylediklerimiz ispatıyla mevcuttur.) Yani anlayacağınız İletişimciler yine geride kalmakta. Durum bu iken Allah aşkına siz söyleyin; ?ne yapar? ya da ?ne yapsın? bu iletişim mezunları! Ne yani refah seviyemiz acayip yükseldi de, 4-5 hatta 6 sene boyunca biz, sırf kendimizi geliştirmek için mi okuduk bu fakülteleri!
Değerli üstadım;
Şimdi bizim için 2006-2007 Eğitim-Öğretim Yılından bu yana, haftada bir saat ve seçmeli ders olarak okutulan; ?Medya Okuryazarlığı? dersi söz konusu. Şu an bu ders, maalesef dersle alakası olmayan öğretmenlerce okutulmakta. Biz bu dersin biz iletişimcilerin hakkı olduğunu ve bu dersin bir an önce zorunlu olması gerektiğini düşünüyor ve söylüyoruz.
RTÜK bu dersin zorunlu olması ve iletişimcilerce okutulması yönünde zaman zaman çalışmalar yapmakta. Gelişmiş tüm ülkelerde bu tarzda dersler varken, maalesef bizim ülkemizde bu dersin varlığı bile eğitim camiasında kabul görmüş değil. 21. yüzyılda iletişim çağındayız. Medyanın hayatımızın her karesine girdiğine şahit olmaktayız. Bu ders hem sayısı 45?i bulan iletişim Fakülteleri geleceği için, hem de Türkiyemiz için kesinlikle ama kesinlikle gerekli olduğuna inanmaktayız. Zira bilgi çağında, bilgi kirliliğinin var olduğu gerçeğini kabul etmek zor olmasa gerek. Ülkemizin % 25?inin 15 (on beş) yaşının altında olduğu gerçeğini göz önünde bulundurarak, bu çocuklarımızın medya, etik, gerçeklilik algısı, 4. kuvvet, popüler kültür, küreselleşme, eleştirel bakış, seçicilik, ayırt edicilik, propaganda, gazete okuma kültürü, internet kullanımı gibi kavramları bilmesi, doğru algılaması gerektiğine inanıyoruz. Hayatımızı büyük ölçüde dolduran, bilhassa çocuklarımızı ve gençlerimizi kuşatan, onların sosyalleşmelerinde rol modeli edinmelerinde, hatta idollerini oluşturmaları anlamında büyük etkiye sahip medya karşısında ?Medya Okuryazarlığı? dersinin varlığının yok sayılması, bizce çok acı ve kabul edilemez bir durumdur. Bu dersin kapsamını biraz daha genişleterek zorunlu kılınıp, işin ehli olan biz iletişimcilere verildiğinde sorunun büyük kısmının çözüleceğini düşünüyoruz.
Bu bağlamda siz değerli yazarımızın bu konuyu ülke gündemine getireceğini, sesimize ses katacağını umuyor, şimdiden tüm iletişim öğrencileri ve mezunları adına şükranlarımızı sunuyoruz.
iLETİŞİM ÖĞRENCİLERİ VE MEZUNLARI
TASLAK-2
Merhabalar;
Bildiğiniz gibi ?Medya Okuryazarlığı? dersi, 2006-2007 öğretim yılından bu yana ilköğretimin ikinci kademesinde, yani 6. 7. ve 8. sınıflarda haftada bir saat ve seçmeli olarak okutulmaktadır. Bu dersi okullarda, daha önce......sinde İletişim Fakültesi mezunu olup öğretmenlik hakkı elde etmiş öğretmenler de verebilmekte; ancak ilköğretim okullarında İletişim Fakültesi mezunu öğretmenlerin sayısı son derece azdır ve bir okulda böylesi bir öğretmenin yokluğu halinde dersi Sosyal Bilgiler öğretmenleri, o da yoksa değişik branşlardan öğretmenler yürütmektedirler. Konuyla ilgili taraflardan biri olan RTÜK de bu dersin daha fazla seçilmesi için zaman zaman çeşitli çalışmalar yapmış, akademisyenler de konunun önemine dikkat çekmiş, konuya ilişkin çeşitli bilimsel etkinlikler düzenlenmiştir. Sözün özü bu ders, tüm çabalara rağmen şu ana değin okullarda yeterince ilgi görmemiş, kimi okullarda yok bile sayılmıştır. Dolayısıyla hayatımızı büyük ölçüde dolduran, bilhassa çocuklarımızı ve gençlerimizi kuşatan, onların sosyalleşmelerinde, rol modeli edinmelerinde, hatta idollerini oluşturmalarında, dahası performans ödevleri ve etkinliklerini hazırlamalarında birebir etkili olan, yönlendiren ve eğitimin artık olmazsa olmaz bir parçası haline gelen medyayla ilgili derse ilgi neredeyse yok denecek kadar azdır ya da düşüktür. Okul müdürleri ve ilgili öğretmenler de bu dersin öğrenciler tarafından seçilmesi için yeterince çaba sarf etmemektedirler.
Öte yandan, Medya okuryazarlığı dersi, maalesef karnede not olarak gösterilmediği için de yeterince ilgi çekmemektedir. Oysa bu ders, karnede not olarak gösterilecek denli önemlidir. Zira medya artık eğitimin hem önemli bir konusu hem de bir parçasıdır. Klasik eğitim materyalleri (kitap, dergi, basılı harita, matbu ansiklopedi vs.) günümüzde artık ekran temelli bir medya tarafından arka plana itilmiştir. Sinema, televizyon, bilgisayar ve internet başta olmak üzere ekran temelli ileri teknoloji ürünü medya, öğrencilerin sadece eğitim faaliyetlerinin değil, çeşitli sosyal ilişkilerinin de ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumda. Cep telefonu ve e-mail çoktandır mektup, faks ve telgrafın yerine geçti; öğrenciler artık sosyal paylaşım ağları (facebook, twitter, blog vd.) yoluyla kendi kimliklerini biçimlendiriyorlar. Bu gelişmeler iyi mi, yoksa kötü mü, mutlaka bu derste tartışılmalıdır. Ekran temelli medyanın bu rolü, ağırlığı ve işlevi ortadayken, Medya Okuryazarlığı dersinin haftada bir saat ve o da seçmeli olmasını, hele konunun uzmanı olmayan öğretmenlerce verilmesini anlayabilmek mümkün değildir.
Medya Okuryazarlığı dersi, ehil ellere, yani İletişim Fakültesi mezunlarına teslim edilmelidir. Bu dersi veren Sosyal Bilgiler öğretmenlerinin Eğitim Fakültelerinde aldıkları lisans dersleri incelendiğinde görülecek olan şudur: Bu dersler arasında medyayla doğrudan ilgili teorik ve uygulamalı neredeyse hiçbir ders yoktur. Uzmanlık alanı bu dersi vermeye izin vermeyen-yetmeyen, konuyla ilgisi çoğu zaman sade bir medya izleyicisi-okuru-dinleyicisi olan bir sosyal bilgiler öğretmenine oranla İletişim Fakültesi mezununun sahip olduğu avantajlar ve olanaklar açıktır. Bir İletişim Fakültesi öğrencisi, 4 yıllık öğrenim hayatında yaklaşık 240 kredili olmak üzere alan dışı sosyal dersler (Sosyolojiye Giriş, Sosyal Psikolojiye Giriş, Ekonomiye Giriş, Siyaset Bilimine Giriş, Hukuka Giriş vd.), alan içi teorik dersler (İletişim Tarihi, İletişim Kuramları, İletişim Hukuku, Halkla İlişkiler ve Reklamcılık, Medya ve Toplumsal Temsil vd.) ve alana dair uygulamalı dersler (Reklam Metin Yazarlığı, Grafik Tasarımı, Muhabirlik, Uygulamalı Gazetecilik, Haber Analizleri, Masaüstü Yayıncılık vs.) almaktadır. Görüldüğü gibi İletişim Fakültesi öğrencileri, konuya ilişkin belli bir uzmanlık kazanmakta, alana ilişkin hakimiyetlerini TRT, yüksek tirajlı gazeteler, Anadolu Ajansı gibi prestijli kurumlardaki stajlarıyla da perçinlemektedirler. Bu, bilgi, birikim, deneyim ve ustalığa ek olarak fakülte mezunlarına tanınacak pedagojik formasyon ağırlıklı derslerle desteklenecek tezsiz yüksek lisans programında edinilen bilgi ve deneyimler eklendiğinde, okullarımız konuya ilişkin nitelikli öğretmenler kazanacaktır.
O halde Medya Okuryazarlığı dersi, acilen zorunlu ders kapsamına alınmalı, haftada en az iki saat okutulmalı, öğretmenlik hakkı verilen İletişim Fakültesi mezunları tarafından verilmeli, mutlaka uygulama boyutu güçlü olan bir ders haline getirilmeli ve ilköğretimin ilk kademesine değin uzatılmalıdır.
İletişim Fakültelerinden mezun olan binlerce genç her sene ciddi bir istihdam sorunuyla iç içedir. Medyanın Türkiye?de dördüncü demokratik güç olarak lanse edilmesinin yanı sıra herkesin hayatında çok önemli bir yer işgal etmesine karşın sektörde yaşanan istihdam kısıtlılığının çözümünde Milli Eğitim Bakanlığının olumlu bir rolü olmalıdır. Zira ülkemizdeki mevcut TV ve radyo kanalları, gazete ve dergiler, yayınevleri, reklam şirketleri ve diğer ilgili iş alanlarının iletişim mezunları için yeterli bir istihdam kapısı olmadığı, olsa bile pek de iyi çalışma koşulları içermediği bilinen bir gerçektir. Şu aralar birçok İletişim Fakültesinde konuyla ilgili açılan imza kampanyasına katılan biz öğrenciler, Öğretmenlik Hakkı için umutlu bir bekleyiş içine girmiş durumdayız. Bu umutlu bekleyişe olumlu bir yanıt almanın, hakkımız olduğunu düşünüyoruz.
Siz değerli yazarımızdan bu konuyu gündeme getirmenizi, sesimizin duyurulmasını sağlamanızı diliyor, şimdiden İletişim öğrencileri ve mezunları adına teşekkür ediyoruz..
Taha Akyol
[email protected]
Çetin Altan
[email protected]
.........
Melih Aşık
[email protected]
Fikret Bila
[email protected]
Mehmet Ali Birand
[email protected]
Hasan Cemal
[email protected]
Güneri Cıvaoğlu
[email protected]
Can Dündar
[email protected]
Kadri Gürsel
[email protected]
Doğan Heper
[email protected]
Nuray Mert
[email protected]
Metin Münir
[email protected]
Hasan Pulur
[email protected]
Derya Sazak
[email protected]
ekrem dumanlı-------- [email protected]
Taha KIVANÇ[email protected]
Mustafa ARMAĞ[email protected]
......A. Ali [email protected]
A. Turan [email protected]
......Etyen Mahç[email protected]
...Mümtaz'er Türkö[email protected]
Mustafa Ü[email protected]
Nuriye [email protected]
Atıf Keç[email protected]
Ali Aydı[email protected]
Ali Bulaç----------- [email protected]