Editörler : Pangaea
«6789101112131415161718

portative
Aday Memur
20 Şubat 2011 11:43

Bu arada RTS yerine RTE yazmışım. RTE beni andı herhalde :) Kusura bakmayın.


zilancan
Genel Müdür
20 Şubat 2011 12:29

portative; şu konuda haklısın iletişim vasıf kazanırsanız ve kendinizi yetiştirebilirseniz iş bulabileciğiniz bir alandır.yani öyle Eğtm.Fakültesi gibi her halükarda, kim olursan ol, öğretmen olursun diye bir meslek değildir. kişisel yapı, hırs,şartlarının uygunluğu, şans ve hayattan ne istediğinle alakalıdır.işte o yüzden bu mesleğe girecek kişilerin çok bilinçli tercih etmesi gerekir.bide istanbulda oturmakta avantaj tabi.yıllar sonra H.İ.T mezunlar toplantısında iyiki bu bölümü seçmişim diyen 10 kişiden sadece 2 kişiydi üstelik aktif kişilerdi.tabi o 2 kişinin çevresel etken ve fiziksel özlliklerinin kendilerine kattığı çok büyük artıları vardı.

beni soracak olursan,270 çalışanı olan bir hizmet sektöründe orta düzey yönetici olarak girdim. son aylarda üst düzey yönetici pozisyonuna yükselme ihtimalim vardı, tabi maaşta çok fazla bir artış olmaması şartıyla.amaçları beni terfi ettirmekten çok iş yükümü arttırıp az, maaşla daha çok iş yaptırmak nasıl olsa her işlerini yerine getiriyorum, bu sayede ben de genç yaşımda bu pozisyonun güdüsüyle kendimi tatmin edecektim.üstelik bazen yemek bile yiyemeyecek kadar yoğun olmama rağmen,patronların bir karış suratını çektiğim zamanlar olurdu.yaşadığım stres hastalıkları cabası.iş ve kariyer diye ne özel hayat, ne de hobi kalmıştı.sonra düşündüm, ben bu hayattan ne istiyorum, garanti bir meslek, en azından kendime ve hobilerime vakit ayırabilecek kadar rahat ve stressiz bir iş ve kpss ye hazırlanıp memur olmaya karar verdim.

dediğim gibi hayattan ne istediğinle alakalı, bu yönde ilerlemek isteseydim, eksilerini görmeden devam ederdim, ama şimdiki hedefim kamu sektörü ve o yünde istihdam artışı için haklı mücadeleme devam edeceğim.


desiren
Genel Müdür
20 Şubat 2011 14:35

zilancan, ben de senin yaptığın gibi yaptım.yani hayat görüşüm bu.özelde çok da iyi ekonomik şartlarım olmasına rağmen ,aşırı iş yükü ve stresten dolayı işimi bıraktım.huzurlu,daha düzenli,giriş çıkış saatlerimin belli olduğu bir iş arzu ettiğim için kamu sektörünü hedefledim.puanım 77 bilmiyorum yetecek mi ama umarım bu puanla yerleşme şansım olur.ve de her gün düzenli olarak kurumlara mail gönderiyorum.inşallah bol kadro verirler iletişimcilere.saygılar...

20 Şubat 2011 19:17

ŞU METNİ TÜM İLETİŞİM DEKANLARINA ATACAĞIZ...

SİZLER DE BUYRUN BİZE KATILIN DAHA GUÇLÜ OLALIM ARKADAŞLAR...

Şu metin (aşağıda) üzerinde yapmamızı istediğiniz herhangi bir değişiklik var mı?

İLETİŞİM FAKÜLTESİ DEKANLARINA ATILACAK MEKTUP TASLAĞI

Sayın Dekanım;

Biz İletişim Fakültesi mezunları çeşitli umutlarla fakülte eğitimimize başladık. Kimimiz TRT?de spiker, yönetmen vs. olmayı hayal ederken kimimiz köşe yazarı, ünlü bir gazeteci ya da televizyoncu olmayı hayal ettik. Fakat ne yazık ki birçoğumuz için sonuç hüsran oldu.

Başta TV?ler olmak üzere radyosu, gazetesiyle medya alanları gerçekten de albenisi yüksek alanlar. Biz bu Fakültelerde okurken medya ve basında iyi bir kariyer sahibi olma hayaliyle yaşadık. Sonradan anladık ki, gerçek şu ki; ülke-medya gerçekliği ve ilişkisi göz önünde bulundurulduğunda ne yazık ki bizim iletişim Fakültesi okumamız pek de bir anlam ifade etmiyormuş.

Sayın Dekanım;

Elbette illa da yüksek yerlerde olmamız ya da yüksek kariyerlere göz koymuş olmamız gerekmez. Fakat öyle bir durumdayız ki, bırakın albenisi yüksek kurum ve kuruluşları, sıradan düz memurluklarda bile bize yer olmadığını gördük. Diyeceksiniz ki bu ülkede üniversiteli olupta sadece siz mi işsiz kaldınız, sadece siz mi hak ettiklerinizi alamadınız? Sayın Dekanım elbette öyle değil. Fakat bizim itiraz ettiğimiz neredeyse devlet kapısında bize hiç umut ışığı bırakılmayışı. Kpss neredeyse hiçbir yerde iletişim mezunu olma şartı aramıyor, personel alımı yaparken. TRT personel alırken asıl bize öncelik tanıması gerekirken, asıl bizi alması gerekirken 1?2 bölüm hariç hiçbir yerde bize öncelik tanımıyor. Biz ki İletişim Fakültesi okumuşken, bizi diğer fakülte öğrencileriyle aynı statüye koyuyor, önce kpss puanına bakıyor. Fizik, Kimya, Biyoloji, Matematik vs. gibi bölümlerin hiçbir alakası olmayan bir alanda, sırf kpss?den bizden iyi puan alıyor diye TRT?ye yerleşirken bize kalan ensemizi kaşımak oluyor. Diyeceksiniz ki gazete ve TV?lere ne oldu? Sayın Dekanım; Ulusal anlamdaki medya yapılanmasında maalesef kanuni düzenlemelerin yetersizliği yüzünden biz iletişimcilerin çalışması ya da çalıştırılması çok zor gibi gözüküyor. Medyanın nabzının en yüksek attığı şehirlerden biri olan İstanbul?da iletişim okuyan arkadaşlarımız işsiz kalırken- iş bulamıyorken ülkemizin en ücra köşelerinden biri olan Erzurum?da okuyan iletişimci arkadaşlarımız nasıl iş bulsun! Yerel medyanın kendini zar-zor ayakta tuttuğu bir gerçektir. Basın İlan Kurumu?nun en son yaptığı düzenleme bırakın iletişimcileri memnun etmeyi hayal kırıklığına uğratmıştır adeta. Zira yerel gazete sahipleri kendi personelini gerekli bahane ve düzenlemelerle vasıflı eleman olarak gösterebilmektedir. Yani her gazete iletişimci çalıştırmıyor maalesef. Hem çalıştırsa bile-deyim yerindeyse-onun diplomasını çalıştırıyor kendisini değil.

Sayın Dekanım;

İletişim Fakültesi mezunlarının durumu içler acısıdır gerçekten. Mezunların sadece % 5?i çalışıyorken diğer kısmı işsiz maalesef.

Ortaöğretim veya önlisans mezunları bile bizden daha şanslı konumda. Oysa biz kimimiz dört yıl, kimimiz beş yıl (bir sene hazırlık) okuduk bu fakültelerde. Tezli ve tezsiz (lisans mezunları hariç) yüksek lisans olmak üzere ?öyle sanıyorum ki- ortalama bin beş yüzü (1500) aşkın mezun var. Durum böyleyken ister istemez aklımıza gelen şey; acaba dört yıllık fakülteler arasında üvey evlat İletişim Fakülteleri mi?

Sayın Dekanım;

Bildiğiniz gibi şimdilerde biz iletişimciler için bir umut ışığı olan 2006?2007 eğitim-öğretim yılından bu yana ilköğretimin ikinci kademesinde haftada bir ders saati ve seçmeli ders olarak okutulan medya okuryazarlığı söz konusu. Şuan bu ders, dersle alakası olmayan öğretmenlerce okutulmakta (Sosyal bilgiler, Türkçe, Beden eğitimi?) Siz de hak verirsiniz ki bu dersi en iyi verebilecek birileri varsa şüphesiz bu da biziz. Çünkü dört yıl boyunca medyaya en ince ayrıntısıyla öğrenen, eleştiren, yorumlayan? bu dersleri okuyan biziz.

Biz bu dersin ülkemizin yarınları için çok şey kazandıracağına inanıyoruz. Hem bu ders sayesinde ülkemizin geleceği olan gençlerimiz; duyduğunu, gördüğünü, okuduğunu daha iyi yorumlayabilecek, gerçeklik ile kurgu arasındaki ayrımı fark edebilecek, medya etiği, popüler kültür,küreselleşme, 4.kuvvet gibi olguları ne olduğu bilecek. Hayatımızın her karesine giren medyanın ne denli önemli olduğunu sizler bizden çok daha iyi bilirsiniz. Ülke nüfusumuzun % 25?i on beş (15) yaşın altındaki çocukların oluşturduğunu, çocuklarımızın senede ortalama 1200 saat TV karşısında geçirdiğini (ki bu yaştaki çocuklarımız senede 900 saatini okulda geçirmekte) ülkemizde insanlarımızın evlerinde % 33?ünün iki ve ikiden fazla TV bulundurduğunu göz önünde bulundurursak durumun ne kadar vahim olduğunu sanırım daha iyi anlarız. Çevremizde adım başı izlediği dizinin etkisinde kalan Polatları, Mematileri görmek zor olmasa gerek. Sözün özü şu ki; bu ders çağın gereği ve Türkiyemiz için olmazsa olmaz derslerden.

Sayın Dekanım;

Sizlerden isteğimiz sizlerin öğrencisi olan, sayısı 45?i bulan ve yılda neredeyse 5000 mezun olan biz iletişim İletişim Fakültesi öğrencilerinin istihdamı için gerekli çalışmaları hızlandırmanız ve özellikle de ?Medya Okuryazarlığı dersinin zorunlu kılınması ve iletişimcilerce okutulması yönündeki gerekli çabalarınızı arttırmanız, yapılacak olan dekanlar toplantısında bizlerin de biraz olsun sıkıntılarımızı anlatmak için orada bulunmamızdır. (biz İletişim öğrencileri arasından seçilebilecek 3?4 kişi bu toplantılara katılımı arzusundayız.) Sizler öğrencilerinizin arkasında durmazsanız, bizlere gereken desteği sağlamazsanız ne olur bizim halimiz! En çok sizlerin desteğine ihtiyacımız var biz iletişim öğrencilerinin-mezunlarının.

Sayın Dekanım;

Öğrencilerinizi yalnız bırakmayacağınızı biliyor, gerekli desteği sağlayacağınızı ümit ediyor, şimdiden yapmış ve yapacaklarınız için şükranlarımızı sunuyoruz.

İLETİŞİM ÖĞRENCİLERİ VE MEZUNLARI

BİZİMLE ŞAĞIDAKİ LİNKİ TIKLAYARAK DA İLETİŞİME GECEBİLİR SİNİZ...

http://www.facebook.com/pages/Medya-Okuryazarl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-Dersi-Zorunlu-Olmal%C4%B1-Ve-%C4%B0leti%C5%9Fimcilerce-Okutulmal%C4%B1/164943050206956


laterit87
Memur
27 Şubat 2011 19:10

Ben de rtv mezunuyum bir süre özelde çalışıp çok iş az para mantığından yıprandığım için kpss ye hazırlanmayı tercih ettim ve bu alımlarda atandım.Darısı sizlerin başına inşallah... bu arada puanım 81


reaktör
Şef
10 Mart 2011 21:22

merhaba Arkadaşlar .İstanbulun en iyi kurslarından birinde 1 kur luk genel ingilizce dil kursu hakkım bulunmaktadır.Bu bir kurluk kursu şuan başka bir şehirde olmamdan dolayı devretmek istiyorum.ilgilenenler olursa çok uygun fiyata vermeyi düşünmekteyim.

[email protected]


human01
Kapalı
10 Mart 2011 21:40

kardeşim burası reklam yerimi... lütfen forumlarımızı işgal etme..


filizneva
Şef
12 Mart 2011 22:58

arkadaşlar lütfen sayfamıza destek verin, bizler mücadele etmezsek inanın hiç bir şey kendiliğinden olmayacaktır, medya okuryazarlığı bizim fakültelerimiz, bizim edindiğimiz birikimler sayesinde ilköğretim ikinci kademede bu alanda uzman olmayan öğretmenler tarafından varla yok arasında, karnede belgelendirilmeden verilen bir ders idi, ancak yeni kararla medya okuryazarlığı dersi artık 6-7-8. sınıflardan birinde kesinlikle okutulmak zorunda olacak ve bunun yanı sıra en önemlisi de karnede artık belgelendirilen yani notu olan bir ders olacak, bu çok önemli bir gelişme zira İLEF mezunlarının alımı esas şimdi daha da önem arz etmelidir, lütfen birlik olalım ve Bilişim Teknolojileri öğretmenleri hem bize hem de MEB'e ateş püskürürken biz de atacağımız mail ve fakslar ile bu dersin bize ait olduğunu, bizim alanımız olduğunu gösterelim, sizden istediğimiz tek şey kendi geleceğinizi başkalarının ellerinden kurtarmanızdır, BT öğretmenleri seslerini Abbas Güçlü'nün sitesinden tutun da açtıkları sayfalar ve forumlarda duyuruyorlar neden biz sessiziz. Lütfen destek olun ve 10 dakikamızı maillere ayıralım.

http://www.facebook.com/pages/Medya-Okuryazarl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-Dersi-Zorunlu-Olmal%C4%B1-Ve-%C4%B0leti%C5%9Fimcilerce-Okutulmal%C4%B1/164943050206956

14 Mart 2011 21:33

LÜTFEN OKUYUNUZ!!!

UNESCO tarafından yapılan araştırmaya göre Türkiye ABD'den sonra en çok televizyon izlenen ikinci ülke. 95 kişiye bir kahvehane, 65 bin kişiye bir kütüphane düşen Türkiye'de insanlar televizyon okuyor, kitap seyrediyor!" 2004'e geldiğimizde ise, televizyon izleme konusundaki başarımızı istikrarlı bir şekilde devam ettirdiğimizi, hatta ikincilikten birinciliğe terfi ettiğimizi görüyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan bir rapordan, Türkiye insanının ortalama televizyon izleme süresinin son bir yılda dizi filmlerdeki artışa paralel olarak 3.5 saatten 4 saate yükseldiğini öğreniyor ve böylece, ABD ile birlikte en fazla televizyon izlenen ülke konumuna geldiğimiz gerçeğiyle baş başa kalıyoruz.

Medya Okuryazarliği

gibi dersLer Tüm Gelişmiş ülKeLerde okutuluyorken;

nüfusumuzun

% 25'i

15 yaşın Oluşturduğu ülkemizde

...sadece Seçmeli ders, Ehil olmayan eLLere bırakılmış ve seçilmesi Müdürlerin Insafına bırakılmış,

seçildiğinde sadece haftada bir ders olarak okutulan bir ders. Maalesef Hala,

MEB camiası durumun vehametinin farkında değil

EY iletişimciLer!

Rtük'ün araştırmasına göre çocuklarımız senenin 900 saatini okulda geçirirken

1200 saatini TV başında geçiriyor.

Ey MEB!

artık uyan!

ve Türkiye'nin GeLeceğine

... sahip Çık. . .

Sayısı 45'i bulan Iletişim FaküLteLerinden senede Ortalama 5 Bin öğrenci Mezun Oluyor...

Iletişimci Arkadaşlar sesimize Kulak verin! tüm iletişim Fakülte öğrencilerinin bizLERLE iletişime geçmesini hep beraber hareket Etmeyi istiyoruz. Tüm fakültelerden bize yardımcı olabilecek arkadaşlar nerdesiniz!

bize katıLmak için aşağıdaki Linki tıkLayınız

http://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=195351757166085&id=164943050206956#!/pages/Medya-Okuryazarl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-Dersi-Zorunlu-Olmal%C4%B1-Ve-%C4%B0leti%C5%9Fimcilerce-Okutulmal%C4%B1/164943050206956

24 Mart 2011 01:59

Arkadaşlar, Zaman ve MİLLİYET Gazetesi yazarlarına MAİL ATIYORUZ. TASLAK VE mail adresleri aşağıdadır... Lütfen herkes atsın...

taslak-1

Değerli üstadım;

Biz dört yıllık İletişim Fakültesi okumuş- okumakta, kimimiz tezli-tezsiz yüksek lisans yapmış-yapmakta olan öğrencileriz. Ahvalimizi bugüne değin gerek MEB?e, gerek TBMM?ye anlattık ve anlatmaya devam ediyoruz . İst......edik ki ...bir kez de siz gibi ülke sorunlarını kendi sorunu gibi gören yazarlarımıza durumumuzu anlatalım. Ola ki bizim senelerdir anlatamadığımızı, sizler anlatasınız. Ve yine umarız ki bize kulak vermeyenler sizin aracılığınızla feryadımızı duyarlar.

Değerli üstadım;

Bu ülkede elbette üniversite okumuş bir sürü işsiz gencimiz var. Elbette her üniversite okuyan 657?ye tabi olmak ya da tabi kılınmak zorunda değil. Ancak bizim itiraz ettiğimiz; bu ülkede hiç okumayanlar ya da önlisans mezunları bile neden bizden fazla pastadan pay sahibi oluyorlar? KPSS tercih şartlarında neredeyse hiçbir yerde İletişim mezunu olma şartı aranmıyor. İletişim Fakülteleri olarak biz bu ülkenin üvey evlatları mıyız!

KPSS memur alır, iletişim mezununu almaz. TRT eleman alır, asıl alması gereken biz iletişimcileri deyim yerinde ise; -af buyurun- sallar. Ulusal medya eleman alırken, diplomaya değil, alacak kimsenin dayısının ensesinin kalınlığına bakar. Yerel medya zaten zar zor ayakta. MEB, Radyo, Sinema, Tv Öğretmeni, Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Öğretmeni olarak iletişimcilerden senede ortalama 25 kişi almakta. Tabi alınacak kimseler pedagojik formasyon sahibi kimseler. Diğer taraftan Radyo, Sinema, Tv Öğretmenliğine, Elektronik okumuş; sayısal çıkışlı kimseleri de almaktadır. Bu sayede maalesef İletişim mezunları Radyo, Sinema, Tv Öğretmenliğine atanabilmek için Elektronikçilerle yarışmak zorunda kalmakta. (Tüm bu söylediklerimiz ispatıyla mevcuttur.) Yani anlayacağınız İletişimciler yine geride kalmakta. Durum bu iken Allah aşkına siz söyleyin; ?ne yapar? ya da ?ne yapsın? bu iletişim mezunları! Ne yani refah seviyemiz acayip yükseldi de, 4-5 hatta 6 sene boyunca biz, sırf kendimizi geliştirmek için mi okuduk bu fakülteleri!

Değerli üstadım;

Şimdi bizim için 2006-2007 Eğitim-Öğretim Yılından bu yana, haftada bir saat ve seçmeli ders olarak okutulan; ?Medya Okuryazarlığı? dersi söz konusu. Şu an bu ders, maalesef dersle alakası olmayan öğretmenlerce okutulmakta. Biz bu dersin biz iletişimcilerin hakkı olduğunu ve bu dersin bir an önce zorunlu olması gerektiğini düşünüyor ve söylüyoruz.

RTÜK bu dersin zorunlu olması ve iletişimcilerce okutulması yönünde zaman zaman çalışmalar yapmakta. Gelişmiş tüm ülkelerde bu tarzda dersler varken, maalesef bizim ülkemizde bu dersin varlığı bile eğitim camiasında kabul görmüş değil. 21. yüzyılda iletişim çağındayız. Medyanın hayatımızın her karesine girdiğine şahit olmaktayız. Bu ders hem sayısı 45?i bulan iletişim Fakülteleri geleceği için, hem de Türkiyemiz için kesinlikle ama kesinlikle gerekli olduğuna inanmaktayız. Zira bilgi çağında, bilgi kirliliğinin var olduğu gerçeğini kabul etmek zor olmasa gerek. Ülkemizin % 25?inin 15 (on beş) yaşının altında olduğu gerçeğini göz önünde bulundurarak, bu çocuklarımızın medya, etik, gerçeklilik algısı, 4. kuvvet, popüler kültür, küreselleşme, eleştirel bakış, seçicilik, ayırt edicilik, propaganda, gazete okuma kültürü, internet kullanımı gibi kavramları bilmesi, doğru algılaması gerektiğine inanıyoruz. Hayatımızı büyük ölçüde dolduran, bilhassa çocuklarımızı ve gençlerimizi kuşatan, onların sosyalleşmelerinde rol modeli edinmelerinde, hatta idollerini oluşturmaları anlamında büyük etkiye sahip medya karşısında ?Medya Okuryazarlığı? dersinin varlığının yok sayılması, bizce çok acı ve kabul edilemez bir durumdur. Bu dersin kapsamını biraz daha genişleterek zorunlu kılınıp, işin ehli olan biz iletişimcilere verildiğinde sorunun büyük kısmının çözüleceğini düşünüyoruz.

Bu bağlamda siz değerli yazarımızın bu konuyu ülke gündemine getireceğini, sesimize ses katacağını umuyor, şimdiden tüm iletişim öğrencileri ve mezunları adına şükranlarımızı sunuyoruz.

iLETİŞİM ÖĞRENCİLERİ VE MEZUNLARI

TASLAK-2

Merhabalar;

Bildiğiniz gibi ?Medya Okuryazarlığı? dersi, 2006-2007 öğretim yılından bu yana ilköğretimin ikinci kademesinde, yani 6. 7. ve 8. sınıflarda haftada bir saat ve seçmeli olarak okutulmaktadır. Bu dersi okullarda, daha önce......sinde İletişim Fakültesi mezunu olup öğretmenlik hakkı elde etmiş öğretmenler de verebilmekte; ancak ilköğretim okullarında İletişim Fakültesi mezunu öğretmenlerin sayısı son derece azdır ve bir okulda böylesi bir öğretmenin yokluğu halinde dersi Sosyal Bilgiler öğretmenleri, o da yoksa değişik branşlardan öğretmenler yürütmektedirler. Konuyla ilgili taraflardan biri olan RTÜK de bu dersin daha fazla seçilmesi için zaman zaman çeşitli çalışmalar yapmış, akademisyenler de konunun önemine dikkat çekmiş, konuya ilişkin çeşitli bilimsel etkinlikler düzenlenmiştir. Sözün özü bu ders, tüm çabalara rağmen şu ana değin okullarda yeterince ilgi görmemiş, kimi okullarda yok bile sayılmıştır. Dolayısıyla hayatımızı büyük ölçüde dolduran, bilhassa çocuklarımızı ve gençlerimizi kuşatan, onların sosyalleşmelerinde, rol modeli edinmelerinde, hatta idollerini oluşturmalarında, dahası performans ödevleri ve etkinliklerini hazırlamalarında birebir etkili olan, yönlendiren ve eğitimin artık olmazsa olmaz bir parçası haline gelen medyayla ilgili derse ilgi neredeyse yok denecek kadar azdır ya da düşüktür. Okul müdürleri ve ilgili öğretmenler de bu dersin öğrenciler tarafından seçilmesi için yeterince çaba sarf etmemektedirler.

Öte yandan, Medya okuryazarlığı dersi, maalesef karnede not olarak gösterilmediği için de yeterince ilgi çekmemektedir. Oysa bu ders, karnede not olarak gösterilecek denli önemlidir. Zira medya artık eğitimin hem önemli bir konusu hem de bir parçasıdır. Klasik eğitim materyalleri (kitap, dergi, basılı harita, matbu ansiklopedi vs.) günümüzde artık ekran temelli bir medya tarafından arka plana itilmiştir. Sinema, televizyon, bilgisayar ve internet başta olmak üzere ekran temelli ileri teknoloji ürünü medya, öğrencilerin sadece eğitim faaliyetlerinin değil, çeşitli sosyal ilişkilerinin de ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumda. Cep telefonu ve e-mail çoktandır mektup, faks ve telgrafın yerine geçti; öğrenciler artık sosyal paylaşım ağları (facebook, twitter, blog vd.) yoluyla kendi kimliklerini biçimlendiriyorlar. Bu gelişmeler iyi mi, yoksa kötü mü, mutlaka bu derste tartışılmalıdır. Ekran temelli medyanın bu rolü, ağırlığı ve işlevi ortadayken, Medya Okuryazarlığı dersinin haftada bir saat ve o da seçmeli olmasını, hele konunun uzmanı olmayan öğretmenlerce verilmesini anlayabilmek mümkün değildir.

Medya Okuryazarlığı dersi, ehil ellere, yani İletişim Fakültesi mezunlarına teslim edilmelidir. Bu dersi veren Sosyal Bilgiler öğretmenlerinin Eğitim Fakültelerinde aldıkları lisans dersleri incelendiğinde görülecek olan şudur: Bu dersler arasında medyayla doğrudan ilgili teorik ve uygulamalı neredeyse hiçbir ders yoktur. Uzmanlık alanı bu dersi vermeye izin vermeyen-yetmeyen, konuyla ilgisi çoğu zaman sade bir medya izleyicisi-okuru-dinleyicisi olan bir sosyal bilgiler öğretmenine oranla İletişim Fakültesi mezununun sahip olduğu avantajlar ve olanaklar açıktır. Bir İletişim Fakültesi öğrencisi, 4 yıllık öğrenim hayatında yaklaşık 240 kredili olmak üzere alan dışı sosyal dersler (Sosyolojiye Giriş, Sosyal Psikolojiye Giriş, Ekonomiye Giriş, Siyaset Bilimine Giriş, Hukuka Giriş vd.), alan içi teorik dersler (İletişim Tarihi, İletişim Kuramları, İletişim Hukuku, Halkla İlişkiler ve Reklamcılık, Medya ve Toplumsal Temsil vd.) ve alana dair uygulamalı dersler (Reklam Metin Yazarlığı, Grafik Tasarımı, Muhabirlik, Uygulamalı Gazetecilik, Haber Analizleri, Masaüstü Yayıncılık vs.) almaktadır. Görüldüğü gibi İletişim Fakültesi öğrencileri, konuya ilişkin belli bir uzmanlık kazanmakta, alana ilişkin hakimiyetlerini TRT, yüksek tirajlı gazeteler, Anadolu Ajansı gibi prestijli kurumlardaki stajlarıyla da perçinlemektedirler. Bu, bilgi, birikim, deneyim ve ustalığa ek olarak fakülte mezunlarına tanınacak pedagojik formasyon ağırlıklı derslerle desteklenecek tezsiz yüksek lisans programında edinilen bilgi ve deneyimler eklendiğinde, okullarımız konuya ilişkin nitelikli öğretmenler kazanacaktır.

O halde Medya Okuryazarlığı dersi, acilen zorunlu ders kapsamına alınmalı, haftada en az iki saat okutulmalı, öğretmenlik hakkı verilen İletişim Fakültesi mezunları tarafından verilmeli, mutlaka uygulama boyutu güçlü olan bir ders haline getirilmeli ve ilköğretimin ilk kademesine değin uzatılmalıdır.

İletişim Fakültelerinden mezun olan binlerce genç her sene ciddi bir istihdam sorunuyla iç içedir. Medyanın Türkiye?de dördüncü demokratik güç olarak lanse edilmesinin yanı sıra herkesin hayatında çok önemli bir yer işgal etmesine karşın sektörde yaşanan istihdam kısıtlılığının çözümünde Milli Eğitim Bakanlığının olumlu bir rolü olmalıdır. Zira ülkemizdeki mevcut TV ve radyo kanalları, gazete ve dergiler, yayınevleri, reklam şirketleri ve diğer ilgili iş alanlarının iletişim mezunları için yeterli bir istihdam kapısı olmadığı, olsa bile pek de iyi çalışma koşulları içermediği bilinen bir gerçektir. Şu aralar birçok İletişim Fakültesinde konuyla ilgili açılan imza kampanyasına katılan biz öğrenciler, Öğretmenlik Hakkı için umutlu bir bekleyiş içine girmiş durumdayız. Bu umutlu bekleyişe olumlu bir yanıt almanın, hakkımız olduğunu düşünüyoruz.

Siz değerli yazarımızdan bu konuyu gündeme getirmenizi, sesimizin duyurulmasını sağlamanızı diliyor, şimdiden İletişim öğrencileri ve mezunları adına teşekkür ediyoruz..

Taha Akyol

[email protected]

Çetin Altan

[email protected]

.........

Melih Aşık

[email protected]

Fikret Bila

[email protected]

Mehmet Ali Birand

[email protected]

Hasan Cemal

[email protected]

Güneri Cıvaoğlu

[email protected]

Can Dündar

[email protected]

Kadri Gürsel

[email protected]

Doğan Heper

[email protected]

Nuray Mert

[email protected]

Metin Münir

[email protected]

Hasan Pulur

[email protected]

Derya Sazak

[email protected]

ekrem dumanlı-------- [email protected]

Taha KIVANÇ[email protected]

Mustafa ARMAĞ[email protected]

......A. Ali [email protected]

A. Turan [email protected]

......Etyen Mahç[email protected]

...Mümtaz'er Türkö[email protected]

Mustafa Ü[email protected]

Nuriye [email protected]

Atıf Keç[email protected]

Ali Aydı[email protected]

Ali Bulaç----------- [email protected]

26 Mart 2011 22:58

Cumhurbaşkanımıza yazılmış, iletişim öğrencilerinin sorunlarını anlatan bir taslak. Arkadaşlar Tüm iletişimcilerin Kendi adına atmasını istiyoruz.

TASLAK

Sayın Cumhurbaşkanım;

Sözlerime nasıl-nerden başlayacağımı bilemiyorum. Ancak, öncelikle şunu söylemek isterim ki, sizin gibi koltuk sevdalısı olmayıp, memleket-ülke sevdalısı, hasasiyet sahibi bir cumhurbaşkanına sahip olduğumuz için Allah?a şükürler olsun.

Sayın Cumhurbaşkanım;

Esasen gönül isterdi ki, size biz iletişim mezunlarının sorunlarından değil, ülke gündeminden-güzel Türkiyemizin dünya vizyonundan dem vuran mektuplar atalım. Ancak ne yazık ki, biz iletişim mezunları içerisinde bulunduğu sıkıntılar sebebiyle kıvranıyor-acı çekiyor durumdayız.

Sayın Cumhurbaşkanım;

Biz iletişim mezunları büyük bir haksızlığa uğradığımız kanaatindeyiz. Türkiye?de şu an sayısı 60?ları bulan iletişim fakültelerinden senede 5 bini aşkın öğrenci mezun olmakta. Ülkemizde mevcut ulusal ve yerel medyada gerekli yasal düzenlemelerin olmayışı ya da yetersiz oluşu yüzünden maalesef biz iletişim mezunları çalışamıyor ( ya da çok azımız çalışıyorsa da, kötü koşullarda çalışıyor.) durumdayız. Öte yandan Kpss personel alımında neredeyse hiçbir yerde iletişim mezunu olma şartı aramadığından bu kapı da bize kapalı durumda. Diğer taraftan TRT personel alırken, asıl bize öncelik tanıması gereken TRT, önceliği KPSS puanının yüksekliğine ve dolayısıyla, sözel çıkışlı bizleri, sayısal çıkışlı ve okuduğu bölüm itibari ile TRT ile hiçbir alakası olmayan Matematik, Fizik, Kimya gibi bölüm öğrencileri ile yarışmak durumunda bırakmıştır. Şu an ülkemizde ?iddia ediyorum- üvey evlat muamelesi gören tek lisans düzeyindeki fakülte iletişim Fakültesidir. İşsizliğin dünya gündeminde var olduğu gerçeğini elbette biliyoruz. Ancak sizler de hak verirsiniz ki, hiç üniversite okumayan ya da önlisans seviyesindekiler bir yerlere yerleşiyorken-çalışıyorken; biz iletişim mezunları 4-5 hatta 6 yıl okumamıza rağmen hala boştayız. Ailelerimizin ve çevremizdeki insanların yüzüne bakacak durumumuz kalmadı. Acaba refah seviyemiz çok yükseldi de, 5-6 yıl boyunca sırf kendimizi geliştirmek için mi okuduk bu fakülteleri!

Sayın Cumhurbaşkanım;

Şimdilerde biz iletişim öğrenci ve mezunları için bir umut ışığı olan 2006-2007 Eğitim-Öğretim yılından bu yana ilköğretim ikinci kademede seçmeli ve haftada bir ders saati olarak okutulan ?Medya Okuryazarlığı? dersi söz konusu. Biz iletişim mezunları medyanın ülkemizde ne kadar etkin olduğunun bilincindeyiz. Unesco?nun raporuna göre şu an ABD ile dünyada en fazla TV izleyen ülke olarak 1. Sıradayız. Rtük?ün araştırmasına göre; ilköğretim çağındaki çocuklarımız senede 900 saat okulda Eğitim-Öğretim görürken, senede 1200 saatini Tv başında geçiriyor. Diğer taraftan ülke nüfusumuzun % 25?inin 15 yaş altı çocukların olduğu gerçeği göz ününe alınırsa, bu dersin ülkemiz için çok gerekli olduğu kanaatine varırız. Adım başı izlediği dizinin etkisi altında kalan insanları görmek zor olmasa gerek. Şu an tüm gelişmiş ülkelerde, ?Medya Okuryazarlığı ve iletişim? gibi dersler okutuluyorken, bizim ülkemizde neden var olmasın-neden okutulmasın ki!

Sayın Cumhurbaşkanım;

Biz iletişim öğrenci ve mezunları MEB?in sorunun çözümünde aktif olabileceğini, hem biz iletişim mezunları hem de ülkemizin yarınları için çözüm olabilecek adımlar atması gerektiğini düşünüyoruz. Üstelik biz iletişim mezunları pedagojik formasyon (Öğretmenlik sertifikası) almış durumdayız. Bu doğrultuda Siz Sayın Cumhurbaşkanımızın desteğini bekliyor, bu sorunumuza duyarsız kalmayacağını düşünüyor, gereğin yapılmasını, bir an önce gerekli adımların atılmasını arz ediyoruz. Saygılarımızla.

İletişim Öğrenci Ve Mezunları.

http://www.tccb.gov.tr/sayfa/iletisim/cumhurbaskanina_yazin/

Posta Adresi

T.C. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği 06689 Çankaya, Ankara

Santral

Tel : 0 (312) 470 11 00

Talep ve Şikayetler İçin

Tel : 0 (312) 470 23 08 - Faks : 0 (312) 470 13 16

E-posta : [email protected]

http://www.tccb.gov.tr/sayfa/iletisim/cumhurbaskanina_yazin/


mayloglu
Aday Memur
28 Mart 2011 17:18

şu an ne iş yapmaktasınız sorusu şu sıralar sıklıkla karşılaştığım bir soru. Marmara iletişim mezunuyum. ulusal bir gazetede muhabir stajyerliği yaparak başladım, yaklaşık 6 ay kadar bu sürdü, ulusal bir televizyonda da 1.5 seneye yakın yönetmen yardımcılığı yaptım, üstüne yine bir tv kanalında bir süre kameraman olarak çalıştım, kendi filmlerimi çektim, çeşitli dergilerde yayınlanan çeşitli fikir yazıları yazdım, grafik programlarını ve montaj programlarını öğrendim, bir müddet bunlarla ilgili çalışmalarda bulundum. okul hayatım boyunca bazıları kantinde akşama kadar muhabbet ederken ben çeşitli işler yaparak kendimi geliştirmeye veya para kazanmaya çalıştım.

ve bütün bunlardan sonra şimdi ne yapmaktasın diye biri sorduğunda hiç bir şey diyemiyorum. yaklaşık 6 aydır işsizim, iş namına girdiğim hiç bir yerden beş kuruş para alamadım. şu an bir fabrikada asgari ücretle amelelik yapmaya bile razı durumdayım. iletişim fakültelerinin sorunları nasıl çözülür ne yapılır bilemem, ama bu fakülteleri daha fazla açarak hükümetin ne yapmaya çalıştığını bir türlü anlamıyorum. işsizlik sıkıntı değil, iş alanı sıkıntı. bu sektör çalışanlarını sömürerek kazanıyor, stajyerlik diye aylarca yıllarca bedavaya çalışıyorsunuz, işi öğrendiğinizi söylediğinizde de sizin yerinize bir başkasını alıyorlar. sorun çok, sıkıntı çok, kimsenin bu sorunları kolaylıkla çözebileceğine de inanmıyorum.


ada121
Memur
30 Mart 2011 10:17

Aynen.... 10 yıl mesleği yaparsın.. Sırf kadroya almadıkları için, herkesten çok çalışıp torpilli kadar maaş almamayı artık gururuna yediremeyip istifa edersin... Sonra bi iş görüşmesine gidersin, ama bazı aklı evvel şirketler insan kaynakları uzmanı ile fabrikaya işçi alır gibi gazeteci almaya kalkarlar.. sen anlatırsın ama o Anadolu Ajansını mankenlik ajansı sandığı için hiç utanmadan sana "Ama hiç deneyiminiz olmamış" der!!!!!!!!!!!! Sen de böööööle suratına bakııp bakıp çıkar gidersin!!!! Budur yani!!!!

Sözün bittiği yer burası olsa gerek....

02 Nisan 2011 18:37

**Yazarlara maile devam;

Zaman Gazetesi Yazarları

ekrem dumanlı-------- [email protected]

Taha KIVANÇ[email protected]

Mustafa ARMAĞ[email protected]

A. Ali [email protected]

A. Turan [email protected]

Etyen Mahç[email protected]

...Mümtaz'er Türkö[email protected]

Mustafa Ü[email protected]

Nuriye [email protected]

Atıf Keç[email protected]

Ali Aydı[email protected]

Ali Bulaç----------- [email protected]

SEÇKİN YAZARLAR

1-mehmet Barlas [email protected]

2-ekrem dumanlı [email protected]

3-hüseyin gülerce [email protected]

4-fehmi koru [email protected]

5-taha akyol [email protected]

...6-m. Ali birand [email protected]

7-can Dündar [email protected]

8-ahmet Altan [email protected]

9-ali atıf bir [email protected]

10-cengiz çandar [email protected]

11-Ali Bulaç [email protected]

12-Umur Talu [email protected]

13-Hasan Pulur [email protected]

14-özlem Albayrak [email protected]

15-Yiğit bulut [email protected]

Milliyet Gazetesi

Taha Akyol

[email protected]

Çetin Altan

[email protected]

...

Melih Aşık

[email protected]

Fikret Bila

[email protected]

Mehmet Ali Birand

[email protected]

Hasan Cemal

[email protected]

Güneri Cıvaoğlu

[email protected]

Can Dündar

[email protected]

Kadri Gürsel

[email protected]

Doğan Heper

[email protected]

Nuray Mert

[email protected]

Metin Münir

[email protected]

Hasan Pulur

[email protected]

Derya Sazak

[email protected]

Mehmet Tezkan

[email protected]

Güngör Uras

[email protected]

Serpil Yılmaz

[email protected]

[email protected]

Mehmet Ali Birand

[email protected]

Rauf Tamer

[email protected]

Yazgülü Aldoğan

[email protected]

Mehmet Coşkundeniz

[email protected]

Candaş Tolga Işık

[email protected]

Hakan Çelik

[email protected]

Nedim Şener

[email protected]

M.Rauf Ateş

[email protected]

Mesut Yar

[email protected]

Ekrem Sarısu

[email protected]

Tamer Heper

[email protected]

A. Yavuz Kocaömer

[email protected]

Tuncay Hoş

[email protected]

Volkan Aliakar

[email protected]

İnci Tulpar

[email protected]

Sayım Çınar

[email protected]

Can Uyguç

[email protected]

Erdoğan Arıpınar

[email protected]

Hamit Turhan

[email protected]

Coşkun Türk

[email protected]

Uğur Önver

[email protected]

Osman Şenher

[email protected]

Faik Gürses

[email protected]

Artun Ünsal

[email protected]

Fatih Öztürk

[email protected]

Esra Savaş

[email protected]

Dr. Ender Saraç

[email protected]

Selcen Doğan Ağakay

[email protected]

Aytül Farquharson

[email protected]

Huban Ayşem

ATILACAK TASLAK ORNEĞİ

Değerli üstadım;

Biz dört yıllık İletişim Fakültesi okumuş- okumakta, kimimiz tezli-tezsiz yüksek lisans yapmış-yapmakta olan öğrencileriz. Ahvalimizi bugüne değin gerek MEB?e, gerek TBMM?ye anlattık ve anlatmaya devam ediyoruz . İstedik ki bir kez de siz gibi ülke sorunlarını kendi sorunu gibi gören yazarlarımıza durumumuzu anlatalım. Ola ki bizim senelerdir anlatamadığımızı, sizler anlatasınız. Ve yine umarız ki bize kulak vermeyenler sizin aracılığınızla feryadımızı duyarlar.

Değerli üstadım;

Bu ülkede elbette üniversite okumuş bir sürü işsiz gencimiz var. Elbette her üniversite okuyan 657?ye tabi olmak ya da tabi kılınmak zorunda değil. Ancak bizim itiraz ettiğimiz; bu ülkede hiç okumayanlar ya da önlisans mezunları bile neden bizden fazla pastadan pay sahibi oluyorlar? KPSS tercih şartlarında neredeyse hiçbir yerde İletişim mezunu olma şartı aranmıyor. İletişim Fakülteleri olarak biz bu ülkenin üvey evlatları mıyız!

KPSS memur alır, iletişim mezununu almaz. TRT eleman alır, asıl alması gereken biz iletişimcileri deyim yerinde ise; -af buyurun- sallar. Ulusal medya eleman alırken, diplomaya değil, alacak kimsenin dayısının ensesinin kalınlığına bakar. Yerel medya zaten zar zor ayakta. MEB, Radyo, Sinema, Tv Öğretmeni, Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Öğretmeni olarak iletişimcilerden senede ortalama 25 kişi almakta. Tabi alınacak kimseler pedagojik formasyon sahibi kimseler. Diğer taraftan Radyo, Sinema, Tv Öğretmenliğine, Elektronik okumuş; sayısal çıkışlı kimseleri de almaktadır. Bu sayede maalesef İletişim mezunları Radyo, Sinema, Tv Öğretmenliğine atanabilmek için Elektronikçilerle yarışmak zorunda kalmakta. (Tüm bu söylediklerimiz ispatıyla mevcuttur.) Yani anlayacağınız İletişimciler yine geride kalmakta. Durum bu iken Allah aşkına siz söyleyin; ?ne yapar? ya da ?ne yapsın? bu iletişim mezunları!

Değerli üstadım;

Şimdi bizim için 2006-2007 Eğitim-Öğretim Yılından bu yana, haftada bir saat ve seçmeli ders olarak okutulan; ?Medya Okuryazarlığı? dersi söz konusu. Şu an bu ders, maalesef dersle alakası olmayan öğretmenlerce okutulmakta. Biz bu dersin biz iletişimcilerin hakkı olduğunu ve bu dersin bir an önce zorunlu olması gerektiğini düşünüyor ve söylüyoruz.

RTÜK bu dersin zorunlu olması ve iletişimcilerce okutulması yönünde zaman zaman çalışmalar yapmakta. Gelişmiş tüm ülkelerde bu tarzda dersler varken, maalesef bizim ülkemizde bu dersin varlığı bile eğitim camiasında kabul görmüş değil. 21. yüzyılda iletişim çağındayız. Medyanın hayatımızın her karesine girdiğine şahit olmaktayız. Bu ders hem sayısı 45?i bulan iletişim Fakülteleri geleceği için, hem de Türkiyemiz için kesinlikle ama kesinlikle gerekli olduğuna inanmaktayız. Zira bilgi çağında, bilgi kirliliğinin var olduğu gerçeğini kabul etmek zor olmasa gerek. Ülkemizin % 25?inin 15 (on beş) yaşının altında olduğu gerçeğini göz önünde bulundurarak, bu çocuklarımızın medya, etik, gerçeklilik algısı, 4. kuvvet, popüler kültür, küreselleşme, eleştirel bakış, seçicilik, ayırt edicilik, propaganda, gazete okuma kültürü, internet kullanımı gibi kavramları bilmesi, doğru algılaması gerektiğine inanıyoruz. Hayatımızı büyük ölçüde dolduran, bilhassa çocuklarımızı ve gençlerimizi kuşatan, onların sosyalleşmelerinde rol modeli edinmelerinde, hatta idollerini oluşturmaları anlamında büyük etkiye sahip medya karşısında ?Medya Okuryazarlığı? dersinin varlığının yok sayılması, bizce çok acı ve kabul edilemez bir durumdur. Bu dersin kapsamını biraz daha genişleterek zorunlu kılınıp, işin ehli olan biz iletişimcilere verildiğinde sorunun büyük kısmının çözüleceğini düşünüyoruz.

Bu bağlamda siz değerli yazarımızın bu konuyu ülke gündemine getireceğini, sesimize ses katacağını umuyor, şimdiden tüm iletişim öğrencileri ve mezunları adına şükranlarımızı sunuyoruz.

iLETİŞİM ÖĞRENCİLERİ VE MEZUNLARI

TASLAK 2

merhabalar. Ben iletişim fakültesi mezunu, aynı zamanda formasyonlu bir eğitimciyim.

Medya okur yazarlığı diye bir kavram var ki eminim, profesyonel bir yazar olduğunuz için az çok bu kavrama vakıfsınızdır. Şu anda ilköğretimde seçmeli olarak okutulan medya okur yazarlığı dersinin zorunlu hale getirilmesi için benim gibi pek çok iletişim mezunu kişi epeydir uğraş veriyor. Kamuoyu oluşturulmaya çalışılıyor.

Meselenin iki yönü var: Birincisi, açıkta kalan ve çalışma imkanı bulamayan iletişim fakültesi mezunları.

İkincisi, dünyanın en çok TV izleyen ve neredeyse tüm kültürel birikimini medya araçlarından alan bir toplum ve onların çekirdeği çocuklar.

Bu dersin zorunlu olmasının ve iletişim fakültesi mezunlarınca okutulmasının gerekliliğini takdir edeceğinizi tahmin ettiğim için bu mail'i gönderdim. Zira etkili bir TV eleştirmeni olarak dizilerin, popüler programların, reyting uğruna kalite olarak yeterince denetlenmeden dolanıma çıktığını en iyi bilen kişilerdensiniz.

Mesele popüler hayata karşı olmak değil ama maalesef Türkiye kültürel olarak yetkin bir ülke değil ve medyanın gençlerce sağlıklı olarak okunabilmesi için en azından bu ders şansını ülkemiz adına kullanmamız gerektiğine şiddetle inananlardanım.

Reklam verenleri ve medya patronunu sorgulayamayız belki ama yaydıkları bilinçaltı ve üstü mesajları okumayı bilen kişileri bu ders aracılığı ile çocukların karşısına öğretmen olarak çıkarma umudumuz var.

Bu konuyu gündeminize almanızı şahsımda pek çok insan temenni etmektedir. RTÜK Başkanı Davut Dursun'un bu konuda değerli çabaları olmuştur. Talim Terbiye Kurulu da bu konuda bir karar almıştır ama maalesef ders hâlâ seçmeli olarak okutulmaktadır. Zorunlu olmasıyla beraber eğitim formasyonlu iletişimciler, öğretmen olarak atanacak ve yurdun dört bir yanında medya rehberi olarak öğrencilerle sınıfa gireceklerdir.

Yüksel Bey, duyarlı, demokrat ve aydın bir insan; aynı zamanda bir iletişimci olarak umarım siz de elinizden gelen desteği bizlere verirsiniz.

Saygılarımla ..."

13 Nisan 2011 19:21

ANKARA'DA BULUNAN ILETİŞİMCİ ARKADAŞLAR RTÜK İLE GÖRÜŞMEYE - KONUŞMAYA BEN DE VARIM DİYENLER İSİM BIRAKSINLAR LÜTFEN....

DEKANLARIN SEÇİM ÖNCESİ MEB İLE GÖRÜŞMESİ İÇİN

VE MEB'E ATILMASI İÇİN 2 AYRI TASLAK HAZIRLAYABİLECEKLER VAR MI?


atmmuh
Kapalı
16 Nisan 2011 11:49

arkadaslar benım bır önerım olacak bızler hepımız 2010 KPSS ye gırenler atama beklıyoruz hepımız muhendısler,öğretmenler,memur adayları... kadro beklıyoruz ama kadrolar ya oldukca az gelıyor yetmıyor bu kadr unıversteler mezun verıyor hepımız işssiz geziyoruz arkadaslar bırleselım bır araya gelelım tum 2010 KPSS ıle atama bekleyenler devlette çalışan yaşı dolmuş emeklısı gelmış bır suru ınsan var bu sayı da azımsanmayacak kadar fazla ve emeklı olmuyorlar devletın bunları emeklıedıp yerıne işsiz gucsuz gezen genclerı alsınlar yası gelenlerı emeklı etsınler kı daha fazla kadrolar acılsın en azından bunu gundeme tasıyalım yası gelenler uzerınde ve devlet yetkılılerı uzerınde psıkolojık baskı olusturalım kamuoyu olusturalım bızlere daha cok kadro gelsın bakın bu hepımızın menfaatınetum bransların menfaatıne,secımden önce ıstersek bunu kabul ettırme ıhtımalımız var ama secımden sonra kımse takmaz...

16 Nisan 2011 22:22

ARKADAŞLAR DEKANLARIMIZIN MEBLE GORÜŞMESİNİ İSTİYORUZ...

atıLacak Taslak ve adresler!!!

Sayın Dekanım;

Bildiğiniz gibi İletişim Fakültesi Dekanlar Toplantısı gerçekleştirildi. Fakat ne yazık ki, Biz İletişim Fakültesi öğrencileri ve mezunlarının özellikle dile getirdiği ve defahetle önemini vurguladığı ?Medya Okuryazarlığı? dersi konusundaki beklentisi gerçekleşmedi ve kısa zamanda gerçekleşeceğe de benzemiyor.

...

Sayın Dekanım;

UNESCO?nun raporuna göre şu an Türkiye dünyada ABD ile en çok TV izleyen ülke. İnsanımız günde ortalama 5,5 saat zamanını TV başında geçirmekte. RTÜK?ün araştırmasına göre yılda 900 saat zamanını okulda geçiren ilköğretim çağındaki çocuklarımız, 1200 saatini TV başında geçirmekte. Ülke nüfusumuzun % 25?i 15 yaşın altındaki çocuklardan oluşuyor. Türkiye?de her 4 kadından 3?ü internet üzerinden sosyalleşiyor. 21. yüzyılda İletişim çağında olduğumuz ve çocuklarımızın kimliklerini oluştururken TV?den beslendikleri ve çoğu zaman TV?deki karakterleri kendilerine model aldıkları aşikâr. Tüm bu ve benzeri veriler göz önünde bulundurulduğunda ortaya çıkan sonuç ?Medya Okuryazarlığı? dersinin acilen zorunlu olması gerektiğidir.

Sayın Dekanım;

?Medya Okuryazarlığı? dersinin dersinin zorunlu olması ve biz iletişimcilerce okutulması hususunda, siz değerli dekanlarımızın arasından seçeceği bir kaç dekanın, tüm iletişim Fakültesi Dekanlarını temsilen MEB ile kararlı bir şekilde görüşebileceğini düşünüyor ve bunu cani gönülden istiyoruz. Hem bu sayede daha somut bir adım atılmış olunacak, hem de siz değerli dekanlarımızın bu konudaki hassasiyetini gören yetkililerimizin de, bu konuya daha duyarlı yaklaşacağını umut ediyoruz. Sayısı 57?yi bulan İletişim Fakültesi öğrenci ve mezunları için seçim öncesi atılacak bu adım, son derece faydalı olacaktır. Her yıl 8 bini aşkın öğrenci mezun oluyor ve en az 2 bin pedagojik formasyon almış iletişim Fakültesi öğrencisi bulunmakta şu an. Bu derse bizlerin atanması durumunda yapılacak olan ilk atamada P10 puanı yerine P3 puanın kullanılması ve pedagojik formasyon eğitimi almamış olanların görev sürelerince pedagojik formasyon eğitimine, tabii tutulmaları daha hakkaniyetli bir yaklaşım olacaktır. Hem bu sayede yıllardır mağdur olan iletişimcilerin acısı bir nebze olsun dinecektir.

Siz değerli dekanlarımızın konuya gereken önemi vereceğinizi düşünüyor, bu konudaki kararlı desteğini bekliyor, bizi yalnız bırakmayacağınızı biliyor ve en içten duygularımızla saygılarımızı sunuyoruz. İletişim Fakültesi Öğrenci ve MezunlarıADRESLER;

[email protected],

[email protected],

[email protected],

[email protected],

[email protected],

[email protected],

[email protected],

[email protected],

[email protected],

[email protected],

[email protected],

[email protected],

[email protected],

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]ını Gör

31 Mayıs 2011 22:23

İLETİŞİMCİLERİN SORUNLARININ ÇÖZÜMÜ İÇİN DİLEKÇE ATIYORUZ!!! Lütfen dilekçeyi tüm iletişimcilerin atmasını sağlayalım arkadaşlar...

TASLAK VE ADRES AŞAĞIDAKİ LİNKTEDİR...

http://www.facebook.com/event.php?eid=152339394835584#!/event.php?eid=152339394835584

20 Haziran 2011 21:32

TÜM İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜKLERİNE MEKTUP ATIYORUZ, KATILIMLARINIZI BEKLİYORUZ...

TASLAKLARA AŞAĞIDAKİ LİNKTEN ULAŞABAİLİRSİNİZ ARKADAŞLAR...

http://www.facebook.com/?ref=home#!/event.php?eid=123492527734852


tigerhand
Aday Memur
21 Haziran 2011 18:28

herkese selam

2 yıldır ptt de çalışıyorum. 2 kez TRT yi denedim olmadı.. elendım mulakatlarda nedense:)) PTT: anlatılmaz yaşanır...

Toplam 359 mesaj
«6789101112131415161718

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi