Bir diğer önemli husus da şu..:padişahın irade-i seniyesi ile (yani haşa ki, Allahtan sonra emri geri çevrilemeyecek olan ikinci irade demektir) istenen kişinin defteri zaten dürülebiliniyordu..bu durum karşısında kardeş katlinin korkunçluğu sadece aralarında kan bağı bulunan kişiler arasında olması sebebiyle hayrete değer görülmeli.. bir de esasen osmanlı ceza hukukunda çoğunlukla örfi hukuk uygulanmış bunun yanında da şer'i hukuk kimi hukuk alanlarında uygulanma imkanı bulmuştur...tarihi gerçeklerden okuyup anladığımıza göre padişahın gerektiğinde, en büyük asker olduğundan hareketle, asker (kul) içindeki herhangi birinin başını istemesi durumunda onun bu isteğinin geriye çevrilmesi neredeyse terbiye sınırını aşacak bir hareket sayılıyordu..yani padişah-ı alem bu isteğini neredeyse tenezzülen ve pek naçiz bir hak olarak misalen yeniçeri ağasından talep eder, asker ortalarında (tabur) durum görüşülüp çoğunlukla başı istenen kişinin kuşça canı, cenab-ı padişahiye, alınması için bedeniyle birlikte teslim edilirdi....misalen.:
4. murad bağdat sefer-i humayunundan dönüşünde iznik'e uğruyor..Bakıyor ki kendisinin geleceği malum olduğu halde yollar yaptırılmamış..derhal bu işle görevli olan iznik kadısını, resmi kadılık kıyafetleri üzerinde olduğu halde idam ettiriyor..o zamana kadar ilmiyye sınıfından hiçbir kişi idam ettirilmediği için, bunu duyan şeyhülislam ve onun istanbul kadısı olan oğlu, durumu ''nazikçe'' protesto ediyorlar....derhal istanbula dönen padişah anında şeyhülislamı astırıyor ve oğlunu da kıbrısa sürüyor..ilk defa bir şeyhülislam (ahizade hüseyin efendi) sorgusuz sualsiz idam ediliyor..ilmiyye sınıfı ses çıkaramıyor ama şeyhülislamın şehid olduğuna hükmediyorlar..bu daha önce görülmüş işitilmiş şey değil..tebdil-i kıyafetle çoğu padişah sokaklarda gezer, kanuna aykırı ve uygunsuz gördüğü kişileri esasen yanında kendi gibi tebdil-i kıyafet gezen askerlere ''cellaaat'' diye ünleyerek anında öldürtürlerdi..
yani demekliğim o ki, kardeş katline şaşırmamak gerek fazla..padişah nerdeyse kanun da oradaydı zaten..
Bir diğer önemli husus da şu..:padişahın irade-i seniyesi ile (yani haşa ki, Allahtan sonra emri geri çevrilemeyecek olan ikinci irade demektir) istenen kişinin defteri zaten dürülebiliniyordu..bu durum karşısında kardeş katlinin korkunçluğu sadece aralarında kan bağı bulunan kişiler arasında olması sebebiyle hayrete değer görülmeli.. bir de esasen osmanlı ceza hukukunda çoğunlukla örfi hukuk uygulanmış bunun yanında da şer'i hukuk kimi hukuk alanlarında uygulanma imkanı bulmuştur...tarihi gerçeklerden okuyup anladığımıza göre padişahın gerektiğinde, en büyük asker olduğundan hareketle, asker (kul) içindeki herhangi birinin başını istemesi durumunda onun bu isteğinin geriye çevrilmesi neredeyse terbiye sınırını aşacak bir hareket sayılıyordu..yani padişah-ı alem bu isteğini neredeyse tenezzülen ve pek naçiz bir hak olarak misalen yeniçeri ağasından talep eder, asker ortalarında (tabur) durum görüşülüp çoğunlukla başı istenen kişinin kuşça canı, cenab-ı padişahiye, alınması için bedeniyle birlikte teslim edilirdi....misalen.:
4. murad bağdat sefer-i humayunundan dönüşünde iznik'e uğruyor..Bakıyor ki kendisinin geleceği malum olduğu halde yollar yaptırılmamış..derhal bu işle görevli olan iznik kadısını, resmi kadılık kıyafetleri üzerinde olduğu halde idam ettiriyor..o zamana kadar ilmiyye sınıfından hiçbir kişi idam ettirilmediği için, bunu duyan şeyhülislam ve onun istanbul kadısı olan oğlu, durumu ''nazikçe'' protesto ediyorlar....derhal istanbula dönen padişah anında şeyhülislamı astırıyor ve oğlunu da kıbrısa sürüyor..ilk defa bir şeyhülislam (ahizade hüseyin efendi) sorgusuz sualsiz idam ediliyor..ilmiyye sınıfı ses çıkaramıyor ama şeyhülislamın şehid olduğuna hükmediyorlar..bu daha önce görülmüş işitilmiş şey değil..tebdil-i kıyafetle çoğu padişah sokaklarda gezer, kanuna aykırı ve uygunsuz gördüğü kişileri esasen yanında kendi gibi tebdil-i kıyafet gezen askerlere ''cellaaat'' diye ünleyerek anında öldürtürlerdi..
yani demekliğim o ki, kardeş katline şaşırmamak gerek fazla..padişah nerdeyse kanun da oradaydı zaten..