SON SAYFAYA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ
Bazen yeni bir sayfa açmak gerekebilir. Eskiye dair ne varsa zihnimizin içini bulanıklaştıran, içinde bulunduğumuz durumu daha da çıkmaza sürükleyen sayfaları yırtıp atmalı. Kapatmamalı eski defterleri. Yüreğine acı verenleri yırtıp atmalı. Atmalı ki geriye dönüp baktığında yüreğini kanatan yaralarla karşılaşmamalı.
Bazen kendinizi en iyi dostunuz sanırken, bilmeden gizliden gizliye kendinizi hançerleyenin siz olduğunuzun farkına bile varmazsınız. Suçluyu dışarıda ararsınız, yanıbaşınızda dururken.
Bazen yaşadıklarınızın bir felaket olduğunu, dünyadaki en şanssız insanlardan birisi olduğunuzu düşünürsünüz. Sonra bir anda bunları düşündüğünüz için kızarsınız kendinize. Siz sıradan şeyleri dert ederken, şanssız olduğunuzu iddia ederken, iş yerinden çıkmış öfkeli bir şekilde evinizin yolunu tutmuşken, yol kenarında oturmuş bir çocukla karşılaşırsınız. Kırılmış olan boya kutusuna ve etrafa saçılan boyalarına bakıp gözyaşlarına boğulmaktadır sessizce...
Belki de karşılaştığınız bu çocuk yaşamının ona biçtiği rolü sessizce kabullenip hayatının en güzel yıllarını boya sandığının arkasına saklamıştır. Bütün düşlerini o sandığın içine kapatmıştır belki de... Küçük bir beden hiç tahmin edemiyeceğiniz bir şekilde size hayat dersi vermiştir.
Bazen güvendiğiniz şeyler ve hayalleriniz rüzgarın esintisiyle kaybolabilir.
Hayatınız savrulurken belkide anılarınız çocukluğunuza takılıcak sizi.
Sonsuzluğun hayallerini kurmaya davet edicek sizi kimbilir.
Üzerinizdeki yükleri küçüklüğünüzün cesareti kaldıracak ve uykuya dalacaksınız.
SON SAYFAYA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ
Bazen yeni bir sayfa açmak gerekebilir. Eskiye dair ne varsa zihnimizin içini bulanıklaştıran, içinde bulunduğumuz durumu daha da çıkmaza sürükleyen sayfaları yırtıp atmalı. Kapatmamalı eski defterleri. Yüreğine acı verenleri yırtıp atmalı. Atmalı ki geriye dönüp baktığında yüreğini kanatan yaralarla karşılaşmamalı.
Bazen kendinizi en iyi dostunuz sanırken, bilmeden gizliden gizliye kendinizi hançerleyenin siz olduğunuzun farkına bile varmazsınız. Suçluyu dışarıda ararsınız, yanıbaşınızda dururken.
Bazen yaşadıklarınızın bir felaket olduğunu, dünyadaki en şanssız insanlardan birisi olduğunuzu düşünürsünüz. Sonra bir anda bunları düşündüğünüz için kızarsınız kendinize. Siz sıradan şeyleri dert ederken, şanssız olduğunuzu iddia ederken, iş yerinden çıkmış öfkeli bir şekilde evinizin yolunu tutmuşken, yol kenarında oturmuş bir çocukla karşılaşırsınız. Kırılmış olan boya kutusuna ve etrafa saçılan boyalarına bakıp gözyaşlarına boğulmaktadır sessizce...
Belki de karşılaştığınız bu çocuk yaşamının ona biçtiği rolü sessizce kabullenip hayatının en güzel yıllarını boya sandığının arkasına saklamıştır. Bütün düşlerini o sandığın içine kapatmıştır belki de... Küçük bir beden hiç tahmin edemiyeceğiniz bir şekilde size hayat dersi vermiştir.
Bazen güvendiğiniz şeyler ve hayalleriniz rüzgarın esintisiyle kaybolabilir.
Hayatınız savrulurken belkide anılarınız çocukluğunuza takılıcak sizi.
Sonsuzluğun hayallerini kurmaya davet edicek sizi kimbilir.
Üzerinizdeki yükleri küçüklüğünüzün cesareti kaldıracak ve uykuya dalacaksınız.