Çeçenistan'da Yaşananlar
KAFKASYA EMIRLIGI üyelerine
Yagız Yıldırım
27 Temmuz, 22:43
Çeçenistan'da Yaşananlar
2000'li yıllara girmek üzere olduğumuz şu günlerde dünya kamuoyunda yer alan konulardan biri, yıllardır süregelen Çeçenistan-Rusya savaşıdır. Özellikle de Rusya'nın sivillere yaptığı bombardımanlar, kadınlara, çocuklara ve silahsız halka yaptığı saldırılar konuyu daha da önemli bir hale getirmektedir. Pazar yerlerine, hastanelere, doğumevlerine yönelen bombalar, kadınları, çocukları, yaşlıları en savunmasız hallerinde yakalamakta ve herşey tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleşmektedir. Sadece bir doğumevindeki bombalamada on beş bebek hayatını yitirmiştir. Savaştan kaçıp, sınırı geçmeye çalışan masum halka karşı askerlerine "vur" yetkisi veren, hatta mülteci konvoylarını bombalayan Rus yönetiminin vurdumduymaz tavrı ise bu vahşeti daha açık bir şekilde ifade etmektedir.
Masum halka uygulanan katliamın bir örneğine Kuran'da tarif edilen Firavun döneminde de rastlarız:
Sizi, dayanılmaz işkencelere uğrattıklarında, Firavun ailesinin elinden kurtardığımızı hatırlayın. Onlar, kadınlarınızı diri bırakıp, erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir imtihan vardı. (Bakara Suresi, 49)
Kuran'da da dikkat çekildiği gibi savunmasız halk, her dönemde Firavun karakterindeki bu kişiler tarafından birinci hedef olarak seçilmektedir. Savunmasız halkı çok büyük tehlike altında olan bu ülkenin tarihine kısaca göz atmak, yaşanan vahşeti anlamak açısından faydalı olacaktır.
Çeçenistan'ı da içine alan Kafkasya 1918 yılından itibaren Sovyet Rusya'nın hakimiyeti altındaydı. Bu dönemde komünist Moskova çok geniş bir bölgede hakimiyet kurarken, etnik grupların yoğun olarak yaşadığı toprakları da suni sınırlarla birbirinden ayırmıştı. Hatta bazı halkların yerleri değiştirilerek, etnik ayrım daha da arttırılmıştı. İkinci Dünya Savaşı'nda komünist yönetim Kafkas halkları bir gecede trenlere bindirerek Sibirya'ya ve Orta Asya'ya sürdü. Yüzbinlerce insan yollarda hayatını kaybederken, geride kalan topraklara başka halklar yerleştirildi. Daha sonra yurtlarına dönen bu topluluklar, evlerinde başka insanların yaşadıklarını gördüler. Bugün o bölge içinde yaşanan anlaşmazlıklar, Moskova'nın o dönemdeki "böl ve yönet" politikasına dayanmaktadır.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Rusya içindeki etnik gruplardan bazıları bağımsızlıklarını ilan ettiler. Kimileri ise Rusya içinde kalarak, ekonomik ilişkilerinde bağımsızlaşma yoluna gitti. Yıllar süren komünist Rus yönetimi altında çok büyük baskılar gören 1 milyon nüfusa sahip Çeçenler, Johar Dudayev önderliğinde bağımsızlık savaşına başladılar. Yaşanan on sekiz aylık şiddetli savaştan sonra Çeçenler 1996 yılında Rus ordularının çekilmesiyle bağımsızlığını ilan etti. Fakat Çeçenistan'ın nihai statüsü 2001 yılında Moskova'yla Grozni arasında yeniden görüşülmek üzere rafa kaldırıldı. Çatışmalar daha küçük çaplı olsa da devam etti.
Çeçenistan'ın bağımsızlık mücadelesi diğer cumhuriyetleri de hareketlendirdi. Kuzey Kafkasya halkları 1998 yılında Çeçenistan'ın başkenti Grozni'de Kuzey Kafkasya Halkları Şurası'nı topladı. Buluşmada Kuzey Kafkasya halkları arasında çatışma çıkmaması konusunda fikir birliğine varıldı. 1999 yılında yaşanan çatışmaların kökeni işte bu toplantıda alınan kararlarla ilgiliydi. Ruslar Dağıstan'da bazı köyleri kuşatarak bombardımana tutmaya başladı. Toplam 1500 kişilik nüfusu olan bu köyler Çeçenistan'dan yardım istediler. Çeçen gazisi Şamil Basayev 1999'un yaz aylarında Rus zulmünden kurtulmak için kendilerinden yardım isteyen Dağıstan halkına yardıma başladı. Bombardıman altında kalan köylerden sadece iki kişi kurtuldu ve Rusya ile Çeçenistan arasındaki yeni savaş bu şekilde başladı.
Dağıstan, nüfusunun yüzde 80'i Müslüman olan, Çeçenistan'a komşu bir Kafkas ülkesidir. Dağıstan'ın Çeçenistan'dan yardım istemesinin sebebi ise Çeçenlerin 1996 yılında Ruslara karşı elde ettikleri büyük başarıydı.
Ruslar'ın Çeçenistan'da yaptığı katliamı bütün dünya izliyor ancak sadece vicdanlı olan çok az bir kesim gerçek anlamda yardım elini uzatıyor. Onların çabaları da kısıtlı olduğu için sonuç vermiyor.
Çeçenistan Devlet Başkanı Aslan Mashadov'un Papa II. Jean Paul'e yazdığı bir mektupta belirttiğine göre Rusların 5 Eylül'de başlattığı hava bombardımanından Ekim sonuna kadar 3265 sivil ölmüş, 5000 kişi de yaralanmıştır.
Rusya'nın Çeçenistan konusunda bu kadar saldırgan bir yaklaşım sergilemesinin altında çok farklı çıkarlar yatmaktadır.
Fakat savaşlarda neden her ne olursa olsun en büyük zulmü gören, en çok kayıp veren her zaman için kadınlar, çocuklar ve zayıf bırakılan kişiler olur. Yoklukla, açlıkla, hastalıklarla, susuzlukla boğuşan ve tüm bu yoklukların içinde yaşamını devam ettirmeye çalışan hep onlardır. Rusların başından beri istediği Çeçenlerin göç etmesini sağlamak, halkları asimile etmek ve Çeçenistan'a farklı kökenlerden insanların iskan edilmesini sağlamaktır. Bu amaçla binlerce masum insanın katledilmesi ise makul karşılanmakta, üstelik dünya ülkelerinin gözü önünde gerçekleştirilen bu katliama açıkça göz yumulmaktadır
Çeçenistan'da Yaşananlar
KAFKASYA EMIRLIGI üyelerine
Yagız Yıldırım
27 Temmuz, 22:43
Çeçenistan'da Yaşananlar
2000'li yıllara girmek üzere olduğumuz şu günlerde dünya kamuoyunda yer alan konulardan biri, yıllardır süregelen Çeçenistan-Rusya savaşıdır. Özellikle de Rusya'nın sivillere yaptığı bombardımanlar, kadınlara, çocuklara ve silahsız halka yaptığı saldırılar konuyu daha da önemli bir hale getirmektedir. Pazar yerlerine, hastanelere, doğumevlerine yönelen bombalar, kadınları, çocukları, yaşlıları en savunmasız hallerinde yakalamakta ve herşey tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleşmektedir. Sadece bir doğumevindeki bombalamada on beş bebek hayatını yitirmiştir. Savaştan kaçıp, sınırı geçmeye çalışan masum halka karşı askerlerine "vur" yetkisi veren, hatta mülteci konvoylarını bombalayan Rus yönetiminin vurdumduymaz tavrı ise bu vahşeti daha açık bir şekilde ifade etmektedir.
Masum halka uygulanan katliamın bir örneğine Kuran'da tarif edilen Firavun döneminde de rastlarız:
Sizi, dayanılmaz işkencelere uğrattıklarında, Firavun ailesinin elinden kurtardığımızı hatırlayın. Onlar, kadınlarınızı diri bırakıp, erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir imtihan vardı. (Bakara Suresi, 49)
Kuran'da da dikkat çekildiği gibi savunmasız halk, her dönemde Firavun karakterindeki bu kişiler tarafından birinci hedef olarak seçilmektedir. Savunmasız halkı çok büyük tehlike altında olan bu ülkenin tarihine kısaca göz atmak, yaşanan vahşeti anlamak açısından faydalı olacaktır.
Çeçenistan'ı da içine alan Kafkasya 1918 yılından itibaren Sovyet Rusya'nın hakimiyeti altındaydı. Bu dönemde komünist Moskova çok geniş bir bölgede hakimiyet kurarken, etnik grupların yoğun olarak yaşadığı toprakları da suni sınırlarla birbirinden ayırmıştı. Hatta bazı halkların yerleri değiştirilerek, etnik ayrım daha da arttırılmıştı. İkinci Dünya Savaşı'nda komünist yönetim Kafkas halkları bir gecede trenlere bindirerek Sibirya'ya ve Orta Asya'ya sürdü. Yüzbinlerce insan yollarda hayatını kaybederken, geride kalan topraklara başka halklar yerleştirildi. Daha sonra yurtlarına dönen bu topluluklar, evlerinde başka insanların yaşadıklarını gördüler. Bugün o bölge içinde yaşanan anlaşmazlıklar, Moskova'nın o dönemdeki "böl ve yönet" politikasına dayanmaktadır.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Rusya içindeki etnik gruplardan bazıları bağımsızlıklarını ilan ettiler. Kimileri ise Rusya içinde kalarak, ekonomik ilişkilerinde bağımsızlaşma yoluna gitti. Yıllar süren komünist Rus yönetimi altında çok büyük baskılar gören 1 milyon nüfusa sahip Çeçenler, Johar Dudayev önderliğinde bağımsızlık savaşına başladılar. Yaşanan on sekiz aylık şiddetli savaştan sonra Çeçenler 1996 yılında Rus ordularının çekilmesiyle bağımsızlığını ilan etti. Fakat Çeçenistan'ın nihai statüsü 2001 yılında Moskova'yla Grozni arasında yeniden görüşülmek üzere rafa kaldırıldı. Çatışmalar daha küçük çaplı olsa da devam etti.
Çeçenistan'ın bağımsızlık mücadelesi diğer cumhuriyetleri de hareketlendirdi. Kuzey Kafkasya halkları 1998 yılında Çeçenistan'ın başkenti Grozni'de Kuzey Kafkasya Halkları Şurası'nı topladı. Buluşmada Kuzey Kafkasya halkları arasında çatışma çıkmaması konusunda fikir birliğine varıldı. 1999 yılında yaşanan çatışmaların kökeni işte bu toplantıda alınan kararlarla ilgiliydi. Ruslar Dağıstan'da bazı köyleri kuşatarak bombardımana tutmaya başladı. Toplam 1500 kişilik nüfusu olan bu köyler Çeçenistan'dan yardım istediler. Çeçen gazisi Şamil Basayev 1999'un yaz aylarında Rus zulmünden kurtulmak için kendilerinden yardım isteyen Dağıstan halkına yardıma başladı. Bombardıman altında kalan köylerden sadece iki kişi kurtuldu ve Rusya ile Çeçenistan arasındaki yeni savaş bu şekilde başladı.
Dağıstan, nüfusunun yüzde 80'i Müslüman olan, Çeçenistan'a komşu bir Kafkas ülkesidir. Dağıstan'ın Çeçenistan'dan yardım istemesinin sebebi ise Çeçenlerin 1996 yılında Ruslara karşı elde ettikleri büyük başarıydı.
Ruslar'ın Çeçenistan'da yaptığı katliamı bütün dünya izliyor ancak sadece vicdanlı olan çok az bir kesim gerçek anlamda yardım elini uzatıyor. Onların çabaları da kısıtlı olduğu için sonuç vermiyor.
Çeçenistan Devlet Başkanı Aslan Mashadov'un Papa II. Jean Paul'e yazdığı bir mektupta belirttiğine göre Rusların 5 Eylül'de başlattığı hava bombardımanından Ekim sonuna kadar 3265 sivil ölmüş, 5000 kişi de yaralanmıştır.
Rusya'nın Çeçenistan konusunda bu kadar saldırgan bir yaklaşım sergilemesinin altında çok farklı çıkarlar yatmaktadır.
Fakat savaşlarda neden her ne olursa olsun en büyük zulmü gören, en çok kayıp veren her zaman için kadınlar, çocuklar ve zayıf bırakılan kişiler olur. Yoklukla, açlıkla, hastalıklarla, susuzlukla boğuşan ve tüm bu yoklukların içinde yaşamını devam ettirmeye çalışan hep onlardır. Rusların başından beri istediği Çeçenlerin göç etmesini sağlamak, halkları asimile etmek ve Çeçenistan'a farklı kökenlerden insanların iskan edilmesini sağlamaktır. Bu amaçla binlerce masum insanın katledilmesi ise makul karşılanmakta, üstelik dünya ülkelerinin gözü önünde gerçekleştirilen bu katliama açıkça göz yumulmaktadır