Editörler : F16 Gökçen
16 Ağustos 2009 20:44

Bu mektup size efendim?

Bu mektup size efendim?Size sevdalı milyonlar adına yazıyor ve size gönderiyorum? İçimden geçenleri anlatmaya tam anlamı ile kifayetsiz kalıyor kelimeler? Cümleler bir bir devriliyor belki? Ama size layık olmayan aşkımı bu mektupla size sunuyorum? Sizin asırlar önce bahsettiğiniz bir asırda yaşayan bir ümmetinizim?

Efendim? Ben üzerine güneş doğan, namazlarında o manevi derinliği yaşayamayan, kısaca sizin uzak durmayı emir buyurduğunuz şeylere yakın olan biriyim? Geriye dönüp dikkatlice baktığımda size yazacağım, size övünç ile bahsedeceğim hallerim yok ne yazık. İsmini duyunca hiç hıçkırıklara bulanamadım? Evet, elim kalbimde sizi andım. Sizin istediğiniz gibi. Ama ben isterdim ki. Mübarek isminiz anıldığı vakit iki büklüm olayım, gözyaşlarına bulanayım? Anam babam sana feda olsun Ya Rasulallah diye hıçkırıklarla birde ben sesleneyim?

Yazık ki sizi sevmekten başka size yazacağım hiç bir şeyim yok benim? Efendim sizi rüyalarımda görmeyi de çok ama çok isterdim? Sizi görenler anlattılar sizi. Sizin nur çehrenizden bahsettiler. Saçlarınızı gözlerinizi anlattılar. Sizi görenler size layık. Hallerinden belli. Ben sizi görmeye hakkım olmadığının idrakindeyim. Yadırgamıyorum. Ama efendim siz kapıları öyle apansız çalarsınız ki, çalıların içinde size uzanan elleri apansız tutarsınız ki, beklide bu bendeki ümidi soldurmayan? Efendim eğer mektubumu okumaya layık bulursanız ben rüyalarımda hayalinizi dahi görmeye razıyım. Bir sabah uyandığımda gözlerimde hala duran gözyaşlarımın olmasını, yüzümde mübarek elinizin sıcaklığının gitmemiş olmasını o kadar çok isterdim ki? Bazen sizinle uzun uzun konuştuklarını anlatanlar var. Bilin ki böyle büyük hayallerim yok benim. Haddimi bilirim. Konuşmasanız da bir nefesinizi duymak kâfi gelir bana. Bazen de ümmetinizden kimilerinin saçlarını okşuyor, kimilerine de uzun uzun tebessüm ediyormuşsunuz? Ah? Ne büyük bir saadet.

Ya Rasulallah çok savrulduk sensizlik girdabında. Sana gerektiği gibi bağlanıp teslim etseydik kalbimizi, ızdırap olan yaşantımız sükûnete dönüşecekti muhakkak. Lakin şahsım adına yapamadım. Tövbelerimi samimiyetsizlik içinde gönderdim rabbime? İyiliklerim riyalara bulandı. Çok yoruldum efendim. Çok yoruldum. Şu karanlıklarda ışığınıza muhtacım. Ey güllerin efendisi bu hafta sizin kutlu doğum haftanız? Bizler kendimize yeni yeni günler ürettik? Annelerimizin, Babalarımızın, Sevgililerimizin hatta komşularımızla altın günlerimiz bile oldu. Kısacası üç yüz altmış beş günün üç yüz altmış beşinide bir hayali avuntu içinde doldurduk durduk. Ah bir bilsen, Beraat gecesi, Kadir gecesi, Miraç gecesi varken biz nelerle oyalandık durduk.

Ya Rasulallah sizi sevenler her gününü her anını sizinle vuslat anıymış gibi yaşıyor. Bende bir gül aldım bu gün. En güzelinden. En kırmızısından? Ve en güzel kokanından? Siz olsaydınız aramızda eminim kapınızın önü güllerle dolardı? Ben kendi ellerimle vermeye çekinirdim utanırdım bekli de? Ama uykusuz kaldığım gecenin sabahında, İlk ışıklarlar kapınızın önüne bırakıp sizin için seçtiğim gülü; kapınızı çalıp hızla uzaklaşırdım. Uzaklardan gülümü elinize aldıktan sonra yüzünüze düşen dünyanın en güzel tebessümü seyrederdim? Size günün ilk gülünü ben vermek isterdim? Ben vermek isterdim ya Rasulallah? *alıntı


.boŞLuk
Yasaklı
16 Ağustos 2009 21:13

teşekkürler güzel paylaşım


10un100ünden:(
Kapalı
16 Ağustos 2009 21:41

paylaşım için tşk ederim

Toplam 2 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi