Birilerinin ısrarla il emri nedir sorusuna cevap vermeyip, tanımlanmadıkları konu üzerinde tartışmalarını garipsedim. Acaba il emri nedir bilmiyorlar mı şüphesi uyandırıyor bende. İnternet sitelerinde de genelde ne olduğuna değinilmeden sebep ve sonuçları üzerinde duruluyor. İl-emri taraftarları "eşleri birleştiren bir atama şekli" diyerek atamanın sebebi, karşı olanlar ise kamu parasının "avare" öğretmenlere dağıtılmasını intac etmesi üzerinde duruyorlar.
İl emri, kelimelerin de belirttiği üzere, ataması yapılan öğretmenlerin il emrine verilmesidir. En önemli özür grubu olan sağlık ve eş özründe haliyle tüm boş kadroların açılması gerekir. Dolayısı ile eğer bir kişi bu özürlerden dolayı atanamamışsa demek ki yeterli kontenjan o AN için mevcut değildir. Dolayısı ile öğretmenler ilk bakışta boş boş durup maaş alacaklar demektir. Bu da bir çok vatandaşı rahatsız etmektedir ya da edecektir ki haber sitelerinde il emrinin muhtevasının açıklanmamasının en önemli sebeplerinden birisi, konuyu etraflıca bilmeyenlerin alelacele ve/ya yanlış hükümlere varmasının istenmemesidir.
Şurası var ki, bir okuldaki mevcut kadrolar, özellikle taşra okullarında çok hızlı bir şekilde boşalmaktadır. Sağlık sorunlarından ya da hamilelik durumlarından boşalan bu kadrolar öncelikle ilçe içinden görevlendirme ile, değilse okuldan uygun bir öğretmen ya da dışarıdan ücretli bir öğretmen tarafından doldurulmaktadır. Geçen sene benim okulda sağlık problemi yaşayan bir öğretmen nedeni ile öğrencilerin son 2 ayı o ders için boş geçti, önümüzdeki eğitim yılı dönem başında 3-4 öğretmenimiz hamilelik izni alacak ve onların da yeri büyük ihtimal ücretli öğretmen tarafından doldurulacak. İşte böyle durumlarda, eğer il emrine verilen birileri varsa onlar hemen bu boşluğu doldurabileceklerdir.
Tabi büyükşehirlerde öğretmenlerin yaş ortalaması biraz daha fazla olduğundan hamilelik durumu daha az olmakta dolayısı ile il emrine verilen kişilerin uzak ilçelere gönderilme riski ortaya çıkmakta. Her an acaba ne kadar farklı yerlere gönderilebilirim endişesi bu il emrinin negatif tarafı gibi görünse de eşinden bin kilometre ötede olmaktan iyidir, kaldı ki sıkıntı kısa bir süre çekilecek ve sonraki il içi atamalarda kadroya atanma ihtimali oldukça yüksektir.
İlçe emri ise atanılabilecek uzak yer sayısı sınırlı olduğu için il emrine göre öğretmen açısından daha avantajlıdır. Özellikle Ankara, Mersin, Antalya, Erzurum gibi ilçeleri arasındaki mesafe saatleri bulabilen yerlerde il emrine verilmek, hiç verilmemekten daha kötü olabilir. Mesela Mersin'in Gülnar ilçesine gönderilecek birisi, eşinden 4 saat uzakta olacağı gibi kışın çetin yaşam koşulları ile karşılaşabilir. Benzer durum Antalya'nın İbradı ilçesi için ya da Ankara Evren için söylenebilir. Bu iller için il emrine verilen birisinin sanırım ilden torpili olmadan bu illeri göze alabileceğini sanmam. Dolayısı ile ilçe emrinde, ilçenin emrine verileceğinizden bu risklerden arınmış olursunuz. Tabi ilçe emrinde dönem içerisinde boşalacak yer sayısı sınırlı olacağından (Ankara-Çankaya'da boşalmayabilir mesela), ek ders ücreti almadan çığlak maaş alma durumunuz olabilir. Zaten o durumdaki öğretmenler bunun hesabını yapmazlar, ancak ücretsiz maaş alınıyor görünümü doğması hoş değildir.
Bu açıdan bence yapılması gereken, boşalan kadrolar olmasa bile, öğretmenlerin bir il veya ilçede şu an itibari ile yapabileceği onlarca iş mevcuttur. Özellikle ölçme ve değerlendirme konusunda, okulların zırt pırt yazmış oldukları raporların değerlendirilmesi konusunda, araştırma ve geliştirme konusunda yapılması gereken çok fazla iş vardır. Bu görevlerle öğretmenlerimizi görevlendirmek lazımdır.
Ayrıca uzak ilçeleri bulunan illerimizde öğretmenlerimizin görevlendirilmesi sadece yetkililerin insafına bırakılmamalıdır.
Şurası var ki, sağlık ve eş özrü, suistimal edilmediğini kabul ederek yazıyorum, bizlerin sosyal devlet olarak çözmemiz gereken durumlardır. Nasıl ki fiziksel özürlü durumundaki vatandaşlarımıza maaş bağlıyoruz, sağlık ve eş özrü durumundaki kişilere de gerekirse 1 sene maaş bağlamış kabul edelim, sonuçta ilk il-içi atamada zaten büyük ihtimal bir kadroya geçeceklerdir bu durumdakiler. Kaldı ki yıl boyu bir görev ile görevlendirilmeyen kişi sayısı devede kulak kalacaktır eğer yukarıda yazdığım uygulamalar yapılırsa.
Bir de eş zamanlı boşalan yerler var. Mesela A ilinden B şehrine geçen öğretmenimizin yerince C yerinden öğretmenimizin gidebilmesi için A'nın önce ayrılması gerekir. Bu atamayı eş-zamanlı yapamıyor sistemimiz şu an için. Dolayısı ile ya becayiş sistemi ile ya da özür atamasından sonra 2., ya da 3. atamalar ile il emrine verilecek kişi sayısı da azaltılabilir. Ben bu uygulamaya o kadar inanmışım ki, bu yöntemle öğrenim-özür grubundan kişilerden bazılarının bile atanabileceğini düşündüğümden bunu ilgili başlıklarda gündeme getirmişim. Yani en azından bazı branşlar için tüm sağlık ve eş özürlüler atandıktan sonra bazı eğitim özürlüler de atanabilir. Neden boşalan yerlere ilk atananlar, daha az haketmelerine rağmen, hem de özür grubundan önce gitsinler.
Birilerinin ısrarla il emri nedir sorusuna cevap vermeyip, tanımlanmadıkları konu üzerinde tartışmalarını garipsedim. Acaba il emri nedir bilmiyorlar mı şüphesi uyandırıyor bende. İnternet sitelerinde de genelde ne olduğuna değinilmeden sebep ve sonuçları üzerinde duruluyor. İl-emri taraftarları "eşleri birleştiren bir atama şekli" diyerek atamanın sebebi, karşı olanlar ise kamu parasının "avare" öğretmenlere dağıtılmasını intac etmesi üzerinde duruyorlar.
İl emri, kelimelerin de belirttiği üzere, ataması yapılan öğretmenlerin il emrine verilmesidir. En önemli özür grubu olan sağlık ve eş özründe haliyle tüm boş kadroların açılması gerekir. Dolayısı ile eğer bir kişi bu özürlerden dolayı atanamamışsa demek ki yeterli kontenjan o AN için mevcut değildir. Dolayısı ile öğretmenler ilk bakışta boş boş durup maaş alacaklar demektir. Bu da bir çok vatandaşı rahatsız etmektedir ya da edecektir ki haber sitelerinde il emrinin muhtevasının açıklanmamasının en önemli sebeplerinden birisi, konuyu etraflıca bilmeyenlerin alelacele ve/ya yanlış hükümlere varmasının istenmemesidir.
Şurası var ki, bir okuldaki mevcut kadrolar, özellikle taşra okullarında çok hızlı bir şekilde boşalmaktadır. Sağlık sorunlarından ya da hamilelik durumlarından boşalan bu kadrolar öncelikle ilçe içinden görevlendirme ile, değilse okuldan uygun bir öğretmen ya da dışarıdan ücretli bir öğretmen tarafından doldurulmaktadır. Geçen sene benim okulda sağlık problemi yaşayan bir öğretmen nedeni ile öğrencilerin son 2 ayı o ders için boş geçti, önümüzdeki eğitim yılı dönem başında 3-4 öğretmenimiz hamilelik izni alacak ve onların da yeri büyük ihtimal ücretli öğretmen tarafından doldurulacak. İşte böyle durumlarda, eğer il emrine verilen birileri varsa onlar hemen bu boşluğu doldurabileceklerdir.
Tabi büyükşehirlerde öğretmenlerin yaş ortalaması biraz daha fazla olduğundan hamilelik durumu daha az olmakta dolayısı ile il emrine verilen kişilerin uzak ilçelere gönderilme riski ortaya çıkmakta. Her an acaba ne kadar farklı yerlere gönderilebilirim endişesi bu il emrinin negatif tarafı gibi görünse de eşinden bin kilometre ötede olmaktan iyidir, kaldı ki sıkıntı kısa bir süre çekilecek ve sonraki il içi atamalarda kadroya atanma ihtimali oldukça yüksektir.
İlçe emri ise atanılabilecek uzak yer sayısı sınırlı olduğu için il emrine göre öğretmen açısından daha avantajlıdır. Özellikle Ankara, Mersin, Antalya, Erzurum gibi ilçeleri arasındaki mesafe saatleri bulabilen yerlerde il emrine verilmek, hiç verilmemekten daha kötü olabilir. Mesela Mersin'in Gülnar ilçesine gönderilecek birisi, eşinden 4 saat uzakta olacağı gibi kışın çetin yaşam koşulları ile karşılaşabilir. Benzer durum Antalya'nın İbradı ilçesi için ya da Ankara Evren için söylenebilir. Bu iller için il emrine verilen birisinin sanırım ilden torpili olmadan bu illeri göze alabileceğini sanmam. Dolayısı ile ilçe emrinde, ilçenin emrine verileceğinizden bu risklerden arınmış olursunuz. Tabi ilçe emrinde dönem içerisinde boşalacak yer sayısı sınırlı olacağından (Ankara-Çankaya'da boşalmayabilir mesela), ek ders ücreti almadan çığlak maaş alma durumunuz olabilir. Zaten o durumdaki öğretmenler bunun hesabını yapmazlar, ancak ücretsiz maaş alınıyor görünümü doğması hoş değildir.
Bu açıdan bence yapılması gereken, boşalan kadrolar olmasa bile, öğretmenlerin bir il veya ilçede şu an itibari ile yapabileceği onlarca iş mevcuttur. Özellikle ölçme ve değerlendirme konusunda, okulların zırt pırt yazmış oldukları raporların değerlendirilmesi konusunda, araştırma ve geliştirme konusunda yapılması gereken çok fazla iş vardır. Bu görevlerle öğretmenlerimizi görevlendirmek lazımdır.
Ayrıca uzak ilçeleri bulunan illerimizde öğretmenlerimizin görevlendirilmesi sadece yetkililerin insafına bırakılmamalıdır.
Şurası var ki, sağlık ve eş özrü, suistimal edilmediğini kabul ederek yazıyorum, bizlerin sosyal devlet olarak çözmemiz gereken durumlardır. Nasıl ki fiziksel özürlü durumundaki vatandaşlarımıza maaş bağlıyoruz, sağlık ve eş özrü durumundaki kişilere de gerekirse 1 sene maaş bağlamış kabul edelim, sonuçta ilk il-içi atamada zaten büyük ihtimal bir kadroya geçeceklerdir bu durumdakiler. Kaldı ki yıl boyu bir görev ile görevlendirilmeyen kişi sayısı devede kulak kalacaktır eğer yukarıda yazdığım uygulamalar yapılırsa.
Bir de eş zamanlı boşalan yerler var. Mesela A ilinden B şehrine geçen öğretmenimizin yerince C yerinden öğretmenimizin gidebilmesi için A'nın önce ayrılması gerekir. Bu atamayı eş-zamanlı yapamıyor sistemimiz şu an için. Dolayısı ile ya becayiş sistemi ile ya da özür atamasından sonra 2., ya da 3. atamalar ile il emrine verilecek kişi sayısı da azaltılabilir. Ben bu uygulamaya o kadar inanmışım ki, bu yöntemle öğrenim-özür grubundan kişilerden bazılarının bile atanabileceğini düşündüğümden bunu ilgili başlıklarda gündeme getirmişim. Yani en azından bazı branşlar için tüm sağlık ve eş özürlüler atandıktan sonra bazı eğitim özürlüler de atanabilir. Neden boşalan yerlere ilk atananlar, daha az haketmelerine rağmen, hem de özür grubundan önce gitsinler.