Editörler : F16 Gökçen

**sude**
Başbakan Müsteşarı
13 Şubat 2010 12:27

>Kantara Kalesi

/

Girne Dağları üzerindeki üç kaleden en doğuda yer alanı olan Kantara Kalesi yaklaşık 700 metre yükseklikteki kurulmuştur. Kuzey kıyıyı, Mesarya ovasını ve Karpaz yarımadasına girişi kontrol edebilecek konumu nedeni ile stratejik bir kaledir. St. Hilarion ve Buffavento kaleleri gibi Arap akınlarının sonrasında Bizanslılar tarafından inşa edildiği tahmin edilmekle birlikte yazılı kaynaklarda ilk kez Aslan Yürekli Richard?ın Kıbrıs?ı ele geçirdiği 1191 yılında bahsi geçmektedir. Kalenin adı en çok Lüzinyan ve Venedik devirlerinde duyulmaktadır. Bu devirlerde bir çok savaşa sahne olmuştur. Kale, Cenevizlilerin 1373?te Lefkoşa ve Mağusa?yı işgal etmelerine rağmen, Kral I.Peter taraftarlarının elinde kalmıştır. Kıbrıs Kralı I. Peter'in kardeşi Prens John'un, Cenevizlilerin elinde tutsak iken kaçarak kaleye sığındığı bilinir. Kale 1391 yılında, Kral James tarafından surlarla çevrilir. Venediklilerin adayı ele geçirmesinden sonra, denizden uzak diğer kaleler gibi bu kale de askerden arındırılarak eski önemini yitirir. Kalede savunma yeri, asker odaları, su sarnıcı, tonozlu odalar, işaret kulesi gibi bölümler bulunmaktadır.


**sude**
Başbakan Müsteşarı
07 Nisan 2010 11:09

BATIK GEMİ MÜZESİ

GİRNE KALESİ'nde bulunan Batık Gemi Müzesi'nde sergilenen gemi, bugüne dek ele geçen en eski gemi olarak bilinmektedir. Akdeniz?de İskender?in ölümünden sonra kurulan Hellenistik krallıklar dönemine aittir. İlk olarak 1965 yılında bir sünger avcısı tarafından suyun üç metre derinliğindeyken farkedilmiş ve Pennsylvania Üniversitesi araştırmacıları tarafından çıkarılmıştır. Batıktaki badem kalıntılarına yapılan testler M.Ö. 288, kerestesine yapılan testler ise M.Ö. 389 yılını göstermektedir. Bu da geminin battığı zaman yaklaşık seksen yıllık olduğunu gösterir. Geminin 15 metre uzunluğundaki gövdesi Halep çamından yapılmıştır. Akdeniz ağaç kurdundan korunması için de kabuk koruyucu bir madde ile kaplanmıştır. Gemide bulunan 400 civarındaki anforanın Rodos?tan yüklendiği sanılmaktadır. Bunun yanısıra İstanköy işi 29 adet bozalt değirmen taşıyla da karşılaşılmıştır. Teknenin adaya yönelmeden önce Akdeniz ve Ege kıyılarında alışveriş yaptığı, tekne mürettabatının ana besin kaynağının badem olduğu bulunan kalıntılardan anlaşılmaktadır. Gemide insan iskletine ise rastlanmamıştır


**sude**
Başbakan Müsteşarı
08 Nisan 2010 12:48

Halk Sanatları Müzesi

18. Yüzyıl'dan günümüze kalan, tarihi Girne Limanında yer alan iki katlı bu ev bugün Halk Sanatları Müzesi olarak kullanılmaktadır.

İlk katta tezgah, zeytinyağı mengeneleri, küp, döğen, karasaban, dokuma tezgahı ve tahtadan yapılmış harman makinesi gibi tarımsal araçlar sergilenmektedir.

Giriş katından tahta merdivenlerle çıkılan üstkattaki sergide ise el sanatları; tığ işleri, işlemeli masa ve yatak örtüleri, oymalı çeyiz sandıkları, gelinlikler, baş örtüleri, yün çoraplar, dolaplar yastıklar, sargılar, hamur teknesi ve açılıp kapanabilen kepenkler bulunmaktadır


**sude**
Başbakan Müsteşarı
24 Ağustos 2010 14:05

Bellapais Manastırı

http://i1008.hizliresim.com/2010/8/24/2655.jpg

Beşparmak dağlarının eteğinde bir kayalık üzerinde kurulmuş olan manastırın bugünkü adı Franızca 'Abbaye de la Paix' den (Barış Manastırı) türemiştir.

Manastır, Gotik sanatın bir şaheseri ve Yakın Doğu'daki en güzel örneği olarak bilinmektedir. Bellapais'in ilk sakinlerinin Selahaddin Eyyubi 1187 yıında Kudus'ü ele geçirdiği zaman Kıbıs'a göç eden Augustinian mezhebi rahipleri olduğu bilinmektedir. İlk manastır binanın yapımı (1198 - 1205) yılları arasında olmuştur. Günümüzde ayakta kalan yapının büyük bir kısmını Fransa Kralı III. Hugh (1267 -1284 )inşa ettirmiştir. Manastırın ortasındaki avlunun dört yanını çeviren revakalar ve yemekhane Kral IV. Hugh döneminde (1324 - 1359) yapılmıştır. Ada Osmanlıların eline geçtikten sonra bina Yunan Ortodoks Kilisesi'ne verilmiştir.

Bellapais Manastırı bir kapı ve ön avlu ile başlar. Kapının kulesi daha sonra yapılmıştır. Bu avlunun öteki ucundaki kilise, manastırın günümüze en iyi durumda ulaşmış kısmı olup 13. Yüzyıldan kalmadır. Ön yüzünde görülen İtalyan üslubundaki freskler daha sonra, 15. Yüzyılda yapılmıştır. Manastırın ortasında çevresi revaklı bir avlu bulunmaktadır. Bir köşede üst üste duran Roma döneminden kalma iki mermer lahit, bir zamanlar rahiplere lavabo vazifesi görmüştür.

Lahitlerin arkasındaki kapıdan yemekhaneye geçilir. Kapının mermer üst sövesinin üzerinde sırayla Kıbrıs, Kudüs ve Lüzinyan krallıklarının armaları asılıdır. Geniş, dikdörtgen şeklinde tonozlu bir salon olan yemekhane Gotik sanatın kusursuz bir örneği olarak kabul edilmektedir. Gündüz deniz tarafındaki altı büyük ve doğu duvarındaki gülpencereden ışık almaktadır. Papazlara yemek yedikleri sırada vaaz vermek için kullanılan kürsü hala yerinde durmaktadır.

Batı duvarındaki kapı, alt kattaki mutfak , mahzen ve tuvaletlere inen merdivene açılır. Orta avlunun doğusunda rahiplere ayrılan yerler ve meclis odası bulunur. Manastırın idari işleri meclis odasından yürütülürdü. Gotik taş işçiliğinin başarılı örnekleri kabul edilen dış kabartmalarının arasında sırtında bir merdiven taşıyan adam, iki deniz kızı arasında bir adam, kitap okuyan bir kadın, iki vahşi hayvanın saldırdığı bir adam, tesbihli bir kadın, dallarında bir kedi ve bir maymun olan armut ağacının altında kalkanlı bir adam, pelerinli bir rahip gibi figürler göze çarpmaktadır. Meclis odasının ortasındaki sütunun erken dönem bir Bizans kilisesinden geldiği sanılmaktadır. Rahiplerin yatakhaneleri çalışma odalarının üst katında yer almaktaydı. Yine üst katta ve kuzeybatı köşesinde küçük bir hazine odası vardı .


hawaokulöncesi
Aday Memur
30 Ağustos 2010 18:43

29 ekimde bir terslik olmazsa kıbrıs da olacağım vize almaya gerek yok sanırım dimi pasaport yeterli


buşra
Müsteşar
05 Temmuz 2012 15:45

İlerleyen günlerde başlığı güncellemek lazım :)

Bu arada; vize ya da pasaporta gerek yok, vatandaşlık kimliğiniz yeterlidir gümrük işlemleri için.


paschan
Şube Müdürü
09 Temmuz 2012 02:35

Güzel adadır, sahilleri muhteşemdir.Huzurludur,sakindir, çok güvenlidir.Halkı sizi yürüyen cüzdan olarak görmez, misafirperverlerdir, yardımcıdırlar.Kıbrıslılar (sezonluk turizm göçmenleri hariç) oldukça kültürlüdür, eğitimlidir,onurludur, sporcudur.Gençleri türkiye'nin en iyi üniversitelerinde veya ingiltere de burs kazanarak okur ve maalesef geri dönenler çok azdır.(bu söylediklerim genellemedir, istisnalar olabilir ve son 20 sene içinde Türkiye den adaya göçenleri kapsamaz).

Yalnıııız; sakın ama sakın, bir işiniz yoksa adaya mayıs-eylül arasında gitmeyin, hele temmuz/ağustosta sakın sakın. Bu mevsimlerde o kadar sıcaktır ki, gündüz 56 C sıcaklığı gözlerimle gördüm, derimin hemen altında küçük su kabarcıkları oluşuyordu kendiliğinden.Klimasız bir odada kalamazsınız, dolayısıyla otelden çıkmazsınız, havuza vs. bile inemezsiniz, keza geceleri uyumanız çok zordur, ancak klima ile.

En güzel zaman ekim/kasım ve mart/nisandır.O zamanlar bile güneşi şiddetli, göz kamaştırıcıdır ama sıcaklık çok olmaz.

Aralık-Şubat arası yağış zamanıdır, oldukça şiddetli yağış yağabilir, ama toprak hemen emer yağmuru.Çok şiddetli dolu yağdığını ve kar yağmış gibi ortalığı beyaza bürüdüğünü gördüm.

Adanın en güzel kenti Girnedir, en güzel kumsallar ise magosa ve karpazdadır.

Adanın kendine has mutfağı, yemekleri vardır.Doğu akdeniz,mısır,Rum ve türk tadlarının birlikteliğidir. Hellim peynirini çok çeşitli şekillerde tüketirler, çok da lezzetlidir.Zeytinyağı ve zeytinyağlıları muhteşemdir, ama zeytinin kendisi yemelik değildir.Şeftali kebabı dedikleri, sucuğa benzer yapılan ama köfte gibi pişirilen kebabları vardır, denenmelidir.Bu arada, göçmenlerin etkisiyle, şehir merkezinde tonla dürümcü, adanacı vardır.Bazıları çok iyidir.

Lefkoşa en sıkıcı yerdir, adanın ortasında olması nedeniyle. En turistik, mutlaka görilmesi gereken yer, Girne ye yakın, tepede kurulmuş eski bir rum köyü olan Bellapais'tir.

Kendinde has sosyal özellikleri olan bir adadır.Evet adada casinolar, bahisçiler ve gece klübleri vardır, ama hepsi devlet kontrolündedir, ayrıca bunların adada bu adar yoğunlaşmasının nedeni Türkiye nin bu konulardaki tutumudur.İçki çok ucuzdur, et türkiyeden daha ucuz ve hilesizdir.Tavuk etleri türkiyedekilerden lezzetlidir,çünkü genelde köy tavuğudur.Taksilerin tamamı lüks mercedestir, genelde pazarlık yapmanız gerekir gideceğiniz yere, taksimetre açtırırsanız siz zararlı çıkarsınız.

Çok Önemli: Adada trafik soldan akar!! Araçların çoğu, rent-a-car ların tamamı sağ direksiyonludur.Bu nedenle trafik kazaların tamamını türkiye den turist olarak gelip araba kiralayanlar yapar. Karşıdan karşıya geçerken de dikkat: önce sağa :) ama burada şöförler yayaya yol verir, o ayrı.

Esnafı kazıklamaz, ama hayat da pahalıdır genelde.Evet orada maaşlar daha fazladır, ama hayat, özellikle kira, elektrik ve su giderleri çok fazladır.

ayrıca Lefkoşa ve Magosa da, Türkiye de ve dünyada hiö bir yerde göremeyeceğiniz katolik klisesinden değiştirilmiş camiler vardır.Bunlar gotik mimari ile yapılmış, epey büyük katedraldirler ve ada ikiye bölündükten sonra camiye çevrilmişlerdir.

Adayı özellikle, ekim-kasın ayında sakin ve güzel bir tatil yapıp denize girmek isteyenleri öneririm. Bir de kumarhaneleri merak edenleri, aman dikkat kaptırmayın kendinizi kumara,20-30 TL ile 1 saat eğlenirsiniz, sakın ama sakın kazanıyorum veya kaybettiğimi geri kazanırım gibi düşüncelerle devam etmeyin.

Güneşin adası Kıbrıs a gidecek olanlara iyi eğlenceler.


paschan
Şube Müdürü
09 Temmuz 2012 02:41

Ulaşım, mersinden feribotları saymazsak, genelde uçakla gidilir.

Fiyatları 50-100 TL arasındadır genelde.

Ercan havaalanı çok küçüktür. Havaalanında Lefkoşe merkezine ve Girneye giden, genelde saat başı kalkan otobüsler vardır.

Bunun dışında taksiler vardır, ama Girneye gitmek pahalıya patlar,1-2 kişiyseniz.

Oteller ve tatil paketlerinde genelde havaalanında karşılama ve otele aktarma hizmetleri olur, bunu önceden öğrenin, konuşun.

Kıbrısa pasaport gerekmez, nüfus cüzdanı yeterlidir.Zaten pasaport kullanırsanız yurt dışı çıkış harcı pulu almanız gerekli ayrıca, nüfuz cüzdanında böyle bir şeye ihtiyaç yok.

İnince, kimlik kontrolünde size bir kağıt yazacaklar bilgilerinizin olduğu, aman bu kağıdı kaybetmeyin ve dışarı çıkarken yanınıza alın, zira dönüşte bu kağıdı kontrol memuruna ibraz etmeniz gerekli.


buşra
Müsteşar
11 Temmuz 2012 21:47

Sessiz, sakin bir o kadar da güvenlidir. Hele ki gürültülü bir şehirden bunalmışsanız, trafik, korna sesi, insanlara çarpmamak için zig-zaglar çizdiğiniz bir şehirde yaşıyorsanız gidin Kıbrıs?a derim.

Trafikte insanların birbirini sollama derdi yok, korna sesi yok ve yayaya öncelik hakkı var. Hatta elinde poşetlerle yolda yürüyen yayalar bile çekinmeden evlerine bırakılır.

Kapı pencere açık uyur insanlar. Hem sıcaklardan bunaldıkları için hem de güvenlik sorunu yaşamadıkları için. Ama son zamanlarda Kıbrıs halkı bu durumdan biraz muzdarip. Yani özelliklede Türkiye?den çok fazla göçten dolayı güvenlik konusunda biraz sıkıntı yaşıyorlar. Üzücü bir durum haliyle. Türkiye?den çok fazla insan çalışmak için oraya göç etmiş durumda. Özellikle de; Diyarbakır, Mardin, Urfa, Hatay? Asgari ücret yüksek olduğu için hayat pahalıdır. Ama Kıbrıslılar için bu sıkıntı değil.

Bunun yanında, esnafı öğrenciler için biraz zalim, maddi açıdan

Dört yanı sularla çevrili olmasına rağmen su sıkıntısı vardır. Kurak ve dağınıktır genel itibariyle.

İlk defa gidecekler için bir tavsiye; haşerelerden korunmak için ilaç bulundurun yanınızda, yoksa morarmış bir vücutla dönersiniz:)

Alkol tüketimi çok fazla, çünkü sudan ucuz. İnsanların kahvaltı sofrasında bile görebilirsiniz.

Bunun yanında tarih kokan bir yer. Özellikle de Girne. Girne Kalesi?nden şehri seyretmek ayrı bir keyif. Birden fazla millete ev sahipliği yaptığı için, her milletten izler taşır. Batık Gemi Müzesi, Lüzinyan Zindanı, Akdeniz Köyü Mezarı, ? Girne?ye gidiyorsanız bunları ziyaret etmelisiniz.

Büyülü bir kent Girne.

Bunun yanında casinoların tatlılarını yemeden geçmeyin derim:)

Ve Büyük Han?da kahve keyfi ve tarih kokusu

Lefkoşa?nın sıkıcı tarafını görmektense, eski rum evlerini gezin, dar sokaklardaki evlerden yükselen müzik sesine kaptırın kendinizi. Erbani, saz, bateri, keman?

Selimiye Camisi?nde dua etmeyi unutmayın. Bol bol resimlerini çekin bu büyülü caminin.

Karpaz da mutlaka kamp yapın, akşamüzeri alın sırt çantanızı ve gidin, kumsalda sabaha kadar şarkılar ve türküler eşliğinde güneşin doğuşunu seyredin. Magosa?daki surları gecenin karanlığında seyredin. Tatil amaçlı gitmişseniz 1 hafta size yeter de artar bile. Ve dönüşte size verilen gümrük belgesini de unutmayın, yoksa adadan çıkış yoktur:)


**sude**
Başbakan Müsteşarı
08 Ocak 2013 15:19

http://forum.memurlar.net/konu/1729042/

Kıbrıs/Kırklar

Kıbrıs/Kırklar hakkında bilgisi olan var mıdır ?


cocuk ruhlu
Aday Memur
15 Ocak 2013 22:43

Lefkosa'da universitenin yaninda simdiye kadar gittigim en iyi carting pisti bulunmaktadir


cocuk ruhlu
Aday Memur
20 Ocak 2013 23:24

Kirklar havalimaninin yaninda kurak bir yer

**sude**, 11 yıl önce

http://forum.memurlar.net/konu/1729042/

Kıbrıs/Kırklar

Kıbrıs/Kırklar hakkında bilgisi olan var mıdır ?


glam
Kapalı
22 Ocak 2013 11:53

28.Mekanize piyade tümeninin olduğu yerdir. Bir dönem subay akrabamın görev yaptığı yerdir. Lefkoşanın sapak bir yeridir, ama içerideki olanaklar güzeldir. Çok denetleme geçirir buradaki birlikler.

cocuk ruhlu, 11 yıl önce

Kirklar havalimaninin yaninda kurak bir yer


Kinova
Başbakan Müsteşarı
13 Şubat 2013 10:36

Demekki ölmeden önce şu kıbrısı bi gidip görmek gerek..

Toplam 54 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi