Değerli branştaşlarım, derslerin verimli olabilmesi için öncelikle yapmamız gereken yeni müfredatı iyi bir biçimde kavramak. yıllık planları ve zümreleri %90'ımız internetten indiriyor. günlük planı zaten yapmıyor. okullara dağıtılan yeni müfredat kitaplarını zahmet edip okumuyor. programda hangi konular var, öğrencilerin kazanımları neler olacak bunlardan çoğumuz bihaber. internetten indirdiği planda o hafta sırada hangi konu varsa o konuyu sınıf defterine yazıp, ders kitabından da anlatmaya çalışıyor. biz araştırmıyoruz ki öğrencilerimizi araştırmacı yetiştirelim. sorun öncelikle bizlerde.
yeni müfredat gerçekten bir devrim. ancak bizim için "alt yapısı" olmayan bir sistem. neden diyecek olursanız öğrencilerin çoğunun evinde bilgisayar yok, kaynak kitap ansiklopedi yok, okullardaki bilgisayarlardan yararlanmak yetersiz, okul bilgisayar laboratuvarından yararlanmak isteseler, idareciler lab.da bir öğretmenin gözetiminde araştırma yaptıralım diyecek, gözetmenliği kim yapacak, öğrenci okul kütüphanesinden yararlanayım dese yine aynı durum. okullarda kütüphaneci yok. idareciler kütüphanelerde öğrencinin öğretmen gözetimi olmadan bulunmasını , araştırma yapmasını desteklemeyecek. desteklese de öğrenci aldığı kitabı geri getirmeyecek, kitapları, rafları kafasına göre karıştıracak, kütüphanenin düzeni bozulacak. kütüphanede biz edebiyatçılar çocukların başında hangi zaman duracağız. kütüphanelerin düzeni bozuylduğunda hesap biz edebiyatçılardan sorulacak, kütüphaneleri yeniden düzenlemek yine bize düşecek. kısacası bu sistem şu anki Türkiye koşullarında biraz "lüx". ama uygulamayalım mı hayır, bir kere program yürürlüğe girdiği için zaten uygulayacağız, 2. si zaman herşeyin ilacıdır deyip , türkiyede her öğrencinin evinde bilgisayar ve internet bağlantısı olduğu, kaynak kitaplar vb . oluşan kitaplıklarının bulunduğu günlere kadar bizler çabalayacağız. burda büyük iş bize düşüyor. öğrenciyi yönlendirmek, hatta velileri yönlendirmek onlara rehberlik etmek gerekiyor. bizlerin çok araştırması gerekiyor. bir sonraki günkü derslerimize hazırlıklı gitmemiz gerekiyor. ders bitti , iş bitti anlayışıyla bir yere varamayız. öğretmenlik sadece okulda gerçekleşen bir meslek değildir. asıl iş mutfakta. yani evde. evde hazırladığımız yemekleri derste öğrencilere sunacağız ki öğrenciler doysun.
ben burda kendim de dahil gözlemlediğim çoğu edebiyatçıyı eleştiriyorum. bazı arkadaşları kızdırabilir, bazıları üzerine almayabilir, ama istisnalar kaideyi bozmuyor.elimizi taşın altına koyacağız, öğrencilerimize de ellerini taşın altın koymalarına rehberlik edeceğiz, onlara balık tutmayı öğreteceğiz. benim maaşım ne kadar ki bunları yapalım dememeliyiz, birilerinin HAYATINI FEDA ETMESİ GEREKİYOR bu ülke için, sadece vatan savunmasında şehit olmakla mı feda edilecek hayatlar, az maaşla çok iş yaparak, kütüphanelerde zaman geçirerek vb. çalışmalıyız bencil düşünürsek böyle yapanlar kendini kaybetmiş gibi görebilir ama ülke kazanır, ülke kazanıyorsa biz de kazanıyoruz demektir en azından gelecek nesiller kazanır. çağdaş, düşünen, üreten bir TÜRKİYE idealine ancak bu yola kavuşuruz. tabiki her zaman olduğu gibi bu müfredat da bir süreç, meyvelerini biz göremeyebiliriz.
programın önemli bir eksikliğine de değinmek istiyorum. türk edebiyatı 10. sınıf müfredatında koskaca bir divan edebiyatı ve halk edebiyatı 10. sınıfta veriliyor. bu yüzden zaman yetersizliği nedeniyle oldukça yüzeysel olarak kavranacak bu dönemler. ayrıca divan edebiyatı ve halk edebiyatı yüzyıl yüz yıl alınmamış, şairlerin yaşamlarına edebi şahsiyetlerine ve eserlerine yer verilmemiş. tamam program bunu öngörüyor edebi eserlerden hareketle edebi dönemler kavranacak diyor yazar ve şairlerin yaşamlarına eser incelemesiyle gidilecek diyor ama her şari 10. sınıf kitabında yok örneğin ben Mevlananın bir tek eserini göremedim 10. sınıf kitabında, TÜRK EDEBİYATININ Yapı taşlarının hayatlarını, eserlerini, edebi şahsiyetlerini kavratmak bence şart. bir MEVLANA, bir Yunus, FUZULİ, BAKİ, NEDİM, NEFİ, ŞEYH GALİP, KARACAOĞLAN, DADALOĞLU VB. öğrencilerin kavraması gereken şahsiyetler. ben programın bu eksikliğini proje ödevleri, öğrenci araştırmaları ile gidermeyi düşünüyorum. önemli şair ve yazarları ödev olarak verip onların bu isimleri araştırmalarını, bulgularını yazıya dökmelerini sağlayıp, bir kısmını derslerin uygun zamanlarında sınıfa sunmalarını, bir kısmını da sınıf panolarında yayımlamayı düşünüyorum.
heoinize çalışmalarınızda başarılar diliyorum. esen kalın.
Değerli branştaşlarım, derslerin verimli olabilmesi için öncelikle yapmamız gereken yeni müfredatı iyi bir biçimde kavramak. yıllık planları ve zümreleri %90'ımız internetten indiriyor. günlük planı zaten yapmıyor. okullara dağıtılan yeni müfredat kitaplarını zahmet edip okumuyor. programda hangi konular var, öğrencilerin kazanımları neler olacak bunlardan çoğumuz bihaber. internetten indirdiği planda o hafta sırada hangi konu varsa o konuyu sınıf defterine yazıp, ders kitabından da anlatmaya çalışıyor. biz araştırmıyoruz ki öğrencilerimizi araştırmacı yetiştirelim. sorun öncelikle bizlerde.
yeni müfredat gerçekten bir devrim. ancak bizim için "alt yapısı" olmayan bir sistem. neden diyecek olursanız öğrencilerin çoğunun evinde bilgisayar yok, kaynak kitap ansiklopedi yok, okullardaki bilgisayarlardan yararlanmak yetersiz, okul bilgisayar laboratuvarından yararlanmak isteseler, idareciler lab.da bir öğretmenin gözetiminde araştırma yaptıralım diyecek, gözetmenliği kim yapacak, öğrenci okul kütüphanesinden yararlanayım dese yine aynı durum. okullarda kütüphaneci yok. idareciler kütüphanelerde öğrencinin öğretmen gözetimi olmadan bulunmasını , araştırma yapmasını desteklemeyecek. desteklese de öğrenci aldığı kitabı geri getirmeyecek, kitapları, rafları kafasına göre karıştıracak, kütüphanenin düzeni bozulacak. kütüphanede biz edebiyatçılar çocukların başında hangi zaman duracağız. kütüphanelerin düzeni bozuylduğunda hesap biz edebiyatçılardan sorulacak, kütüphaneleri yeniden düzenlemek yine bize düşecek. kısacası bu sistem şu anki Türkiye koşullarında biraz "lüx". ama uygulamayalım mı hayır, bir kere program yürürlüğe girdiği için zaten uygulayacağız, 2. si zaman herşeyin ilacıdır deyip , türkiyede her öğrencinin evinde bilgisayar ve internet bağlantısı olduğu, kaynak kitaplar vb . oluşan kitaplıklarının bulunduğu günlere kadar bizler çabalayacağız. burda büyük iş bize düşüyor. öğrenciyi yönlendirmek, hatta velileri yönlendirmek onlara rehberlik etmek gerekiyor. bizlerin çok araştırması gerekiyor. bir sonraki günkü derslerimize hazırlıklı gitmemiz gerekiyor. ders bitti , iş bitti anlayışıyla bir yere varamayız. öğretmenlik sadece okulda gerçekleşen bir meslek değildir. asıl iş mutfakta. yani evde. evde hazırladığımız yemekleri derste öğrencilere sunacağız ki öğrenciler doysun.
ben burda kendim de dahil gözlemlediğim çoğu edebiyatçıyı eleştiriyorum. bazı arkadaşları kızdırabilir, bazıları üzerine almayabilir, ama istisnalar kaideyi bozmuyor.elimizi taşın altına koyacağız, öğrencilerimize de ellerini taşın altın koymalarına rehberlik edeceğiz, onlara balık tutmayı öğreteceğiz. benim maaşım ne kadar ki bunları yapalım dememeliyiz, birilerinin HAYATINI FEDA ETMESİ GEREKİYOR bu ülke için, sadece vatan savunmasında şehit olmakla mı feda edilecek hayatlar, az maaşla çok iş yaparak, kütüphanelerde zaman geçirerek vb. çalışmalıyız bencil düşünürsek böyle yapanlar kendini kaybetmiş gibi görebilir ama ülke kazanır, ülke kazanıyorsa biz de kazanıyoruz demektir en azından gelecek nesiller kazanır. çağdaş, düşünen, üreten bir TÜRKİYE idealine ancak bu yola kavuşuruz. tabiki her zaman olduğu gibi bu müfredat da bir süreç, meyvelerini biz göremeyebiliriz.
programın önemli bir eksikliğine de değinmek istiyorum. türk edebiyatı 10. sınıf müfredatında koskaca bir divan edebiyatı ve halk edebiyatı 10. sınıfta veriliyor. bu yüzden zaman yetersizliği nedeniyle oldukça yüzeysel olarak kavranacak bu dönemler. ayrıca divan edebiyatı ve halk edebiyatı yüzyıl yüz yıl alınmamış, şairlerin yaşamlarına edebi şahsiyetlerine ve eserlerine yer verilmemiş. tamam program bunu öngörüyor edebi eserlerden hareketle edebi dönemler kavranacak diyor yazar ve şairlerin yaşamlarına eser incelemesiyle gidilecek diyor ama her şari 10. sınıf kitabında yok örneğin ben Mevlananın bir tek eserini göremedim 10. sınıf kitabında, TÜRK EDEBİYATININ Yapı taşlarının hayatlarını, eserlerini, edebi şahsiyetlerini kavratmak bence şart. bir MEVLANA, bir Yunus, FUZULİ, BAKİ, NEDİM, NEFİ, ŞEYH GALİP, KARACAOĞLAN, DADALOĞLU VB. öğrencilerin kavraması gereken şahsiyetler. ben programın bu eksikliğini proje ödevleri, öğrenci araştırmaları ile gidermeyi düşünüyorum. önemli şair ve yazarları ödev olarak verip onların bu isimleri araştırmalarını, bulgularını yazıya dökmelerini sağlayıp, bir kısmını derslerin uygun zamanlarında sınıfa sunmalarını, bir kısmını da sınıf panolarında yayımlamayı düşünüyorum.
heoinize çalışmalarınızda başarılar diliyorum. esen kalın.