BURGAZADA
İstanbul
Üçüncü büyük adadır. Adanın tarihinde Patrik Metodios?un burada geçirdiği zindan yaşamı büyük önem taşır. Diğer ünlüler, Büyük İskender?in (MÖ. 356-323) ünlü generali Antigonos ve oğlu Demetrios Poliortece, İmparator Vasil, İmparator Papa III. Mihal?dir.
Adanın bilinen eski adı Antigoni?dir. Burgazada tek tepeli ve dairesel görünümlüdür. En yüksek noktası olan İsa (HRİSTOS) tepesi 170 m.?dir. Adanın önemli bölümü çamlık, fundalık ve kayalıktır. 120 hektar büyüklüğündedir. Eğimli yamaçları çam korularıyla kaplıdır. İskelesi doğu kıyısındadır. Kıyılarında küçük ve güzel plajlar vardır.Doğu ve kısmen kuzey doğu yamaçları iskan edilmiştir. Sivil mimarlık örneği ahşap bina ve köşkler bakımından görmeye değer sayıda yapıya sahiptir. Tarihi yapıların çoğunluğu dini yapılardır. Hristos Manastırı, Aya Yani Kilisesi, Avusturya Saint Georges Hastahanesi (Okul ve kilisesi), Ayios Yeoris Manastırı tarihi yapıların en önemlileridir. Adadaki tek ayazma, Patrik Metodios?un çile çektiği lahdin yerinde yapılan Aya Yani (Ayios İoannis) Ayazması?dır. Adanın tek camisi olan Burgazada Camisi, İstanbul?un Fethi?nin 500. Yıl dönümünde, 1953?te yapılmış ve ibadete açılmıştır.
Burgazada, çağımızdaki ününü yazar Sait Faik ABASIYANIK?a (1902-1954) borçludur. Uzun yıllar adada yaşayan Sait Faik?in oturduğu ev, müze olarak düzenlenmiş; müzeye giden yola adı verilmiştir. Adada rağbet gören gezinti yerleri kıyı boyuca uzanan Gezinti Caddesi, İsa Tepesi, Kalpazankaya, Çamlık ve Çiçek Bahçeleri?dir.Su Sporları Kulübünün tesisleri önem taşır.
Sait Faik Müzesi
İstanbul ili Adalar ilçesi, Burgazada Çayır Sokak?ta bulunan yazar Sait Faik?in yaşadığı ahşap ev annesi Makbule Abasıyanık tarafından müze olarak kullanılmak kaydı ile Darüşşafaka Cemiyeti?ne bağışlanmıştır.
Sait Faik Abasıyanık babasının 1939?da ölümünden sonra kışın Şişli?de, yaz aylarını da Burgazada?da geçirmiştir. Yaşamının son on yılını Burgazada?da geçiren yazar, eserlerinin büyük çoğunluğunu burada yazmıştır. Müze olan ev bahçe içerisinde iki katlı bir yapı olup, birinci katında sofa, misafir odası, ikinci katında yine bir sofa ile sergi odası, arşiv odası ve yemek odası bulunmaktadır.
Sait Faik Abasıyanık?ın ölümünden sonra Burgazada?daki evi Darüşşafaka Cemiyeti tarafından içerisindeki eşyaları ile birlikte müzeye dönüştürülmüş ve 11 Mayıs 1964?te ziyarete açılmıştır. Müzede yazarın kullandığı mobilyalar, el yazmaları, mektupları, notları, defterleri, fotoğrafları, gazete ve dergilerde yazmış olduğu yazılar, kitapları ve kişisel eşyaları sergilenmektedir.
şöyle der sait faik
Çiçek ve balık adlarını bilmeyen hikâye yazamaz"
Samimiyet, Sait Faik'e en çok yakışan sıfatlardan biri zannediyorum. Konuşma hissi uyandıran şiirsel bir anlatıma sahiptir yazıları. Canlı tasvirleri ile deniz kokusunu yahut bir bahar çiçeğinin kokusunu burnunuzda
hissedebileceğiniz müthiş duygular yaratır okuyucuda. Kendine özgü bir tarz yaratmıştır. Bir gelenek oluşturma kaygısı taşımamıştır. Bağlı olduğu bir akım yoktur. Entelektüel bir çabası yoktur. Burjuva kökenli olduğu halde yoksul insanları anlatır öykülerinde. Zenginleri eleştirir fakat kendi sınıfından koptuğu da pek
söylenemez. İstanbul'u çokça işlemiştir hikâyelerinde. İstanbul'un kalabalık semtlerini, kenar mahalleleri, balıkçıları, adaları son derece yalın ve etkileyici bir dille anlatır Sait Faik. Deniz kıyısı, balıkçılar, vapur iskelesi, boyacı çocuk, ihtiyar bir dilenci onun hikâyelerinin öğeleridir.
"Çiçek ve balık adlarını bilmeyen hikâye yazamaz" diyen Sait Faik'in tek derdi tasası sezonun ilk lüferini tutmak olmuş. Kavun acısı bir yalnızlık içinde anılarıyla hayallerini sarmalamıştır. Doğaya çıkar, doğayı yazar. Bir fahişeyle sevişir, en mahrem anlarını yüzümüzü kızartarak yazar. Hayvanları çok sever, insanlaşmış hayvanları yazar.
BURGAZADA
İstanbul
Üçüncü büyük adadır. Adanın tarihinde Patrik Metodios?un burada geçirdiği zindan yaşamı büyük önem taşır. Diğer ünlüler, Büyük İskender?in (MÖ. 356-323) ünlü generali Antigonos ve oğlu Demetrios Poliortece, İmparator Vasil, İmparator Papa III. Mihal?dir.
Adanın bilinen eski adı Antigoni?dir. Burgazada tek tepeli ve dairesel görünümlüdür. En yüksek noktası olan İsa (HRİSTOS) tepesi 170 m.?dir. Adanın önemli bölümü çamlık, fundalık ve kayalıktır. 120 hektar büyüklüğündedir. Eğimli yamaçları çam korularıyla kaplıdır. İskelesi doğu kıyısındadır. Kıyılarında küçük ve güzel plajlar vardır.Doğu ve kısmen kuzey doğu yamaçları iskan edilmiştir. Sivil mimarlık örneği ahşap bina ve köşkler bakımından görmeye değer sayıda yapıya sahiptir. Tarihi yapıların çoğunluğu dini yapılardır. Hristos Manastırı, Aya Yani Kilisesi, Avusturya Saint Georges Hastahanesi (Okul ve kilisesi), Ayios Yeoris Manastırı tarihi yapıların en önemlileridir. Adadaki tek ayazma, Patrik Metodios?un çile çektiği lahdin yerinde yapılan Aya Yani (Ayios İoannis) Ayazması?dır. Adanın tek camisi olan Burgazada Camisi, İstanbul?un Fethi?nin 500. Yıl dönümünde, 1953?te yapılmış ve ibadete açılmıştır.
Burgazada, çağımızdaki ününü yazar Sait Faik ABASIYANIK?a (1902-1954) borçludur. Uzun yıllar adada yaşayan Sait Faik?in oturduğu ev, müze olarak düzenlenmiş; müzeye giden yola adı verilmiştir. Adada rağbet gören gezinti yerleri kıyı boyuca uzanan Gezinti Caddesi, İsa Tepesi, Kalpazankaya, Çamlık ve Çiçek Bahçeleri?dir.Su Sporları Kulübünün tesisleri önem taşır.
Sait Faik Müzesi
İstanbul ili Adalar ilçesi, Burgazada Çayır Sokak?ta bulunan yazar Sait Faik?in yaşadığı ahşap ev annesi Makbule Abasıyanık tarafından müze olarak kullanılmak kaydı ile Darüşşafaka Cemiyeti?ne bağışlanmıştır.
Sait Faik Abasıyanık babasının 1939?da ölümünden sonra kışın Şişli?de, yaz aylarını da Burgazada?da geçirmiştir. Yaşamının son on yılını Burgazada?da geçiren yazar, eserlerinin büyük çoğunluğunu burada yazmıştır. Müze olan ev bahçe içerisinde iki katlı bir yapı olup, birinci katında sofa, misafir odası, ikinci katında yine bir sofa ile sergi odası, arşiv odası ve yemek odası bulunmaktadır.
Sait Faik Abasıyanık?ın ölümünden sonra Burgazada?daki evi Darüşşafaka Cemiyeti tarafından içerisindeki eşyaları ile birlikte müzeye dönüştürülmüş ve 11 Mayıs 1964?te ziyarete açılmıştır. Müzede yazarın kullandığı mobilyalar, el yazmaları, mektupları, notları, defterleri, fotoğrafları, gazete ve dergilerde yazmış olduğu yazılar, kitapları ve kişisel eşyaları sergilenmektedir.
şöyle der sait faik
Çiçek ve balık adlarını bilmeyen hikâye yazamaz"
Samimiyet, Sait Faik'e en çok yakışan sıfatlardan biri zannediyorum. Konuşma hissi uyandıran şiirsel bir anlatıma sahiptir yazıları. Canlı tasvirleri ile deniz kokusunu yahut bir bahar çiçeğinin kokusunu burnunuzda
hissedebileceğiniz müthiş duygular yaratır okuyucuda. Kendine özgü bir tarz yaratmıştır. Bir gelenek oluşturma kaygısı taşımamıştır. Bağlı olduğu bir akım yoktur. Entelektüel bir çabası yoktur. Burjuva kökenli olduğu halde yoksul insanları anlatır öykülerinde. Zenginleri eleştirir fakat kendi sınıfından koptuğu da pek
söylenemez. İstanbul'u çokça işlemiştir hikâyelerinde. İstanbul'un kalabalık semtlerini, kenar mahalleleri, balıkçıları, adaları son derece yalın ve etkileyici bir dille anlatır Sait Faik. Deniz kıyısı, balıkçılar, vapur iskelesi, boyacı çocuk, ihtiyar bir dilenci onun hikâyelerinin öğeleridir.
"Çiçek ve balık adlarını bilmeyen hikâye yazamaz" diyen Sait Faik'in tek derdi tasası sezonun ilk lüferini tutmak olmuş. Kavun acısı bir yalnızlık içinde anılarıyla hayallerini sarmalamıştır. Doğaya çıkar, doğayı yazar. Bir fahişeyle sevişir, en mahrem anlarını yüzümüzü kızartarak yazar. Hayvanları çok sever, insanlaşmış hayvanları yazar.