Paranoya insan yapısının bir parçasıdır... Paranoya insan doğasının içinde, derinlerde yuvalanmıştır. Paranoyağın kişiliğinde yıpranmışlık, yetersizlik, utanç ve incinme yatar... Paranoyak için hiçbir şey göründüğü gibi değildir... İnsanlar arasında en çok görülen ruhsal hastalık olan paranoya, aynı zamanda en politik olanıdır... Politik paranoya hastalığı her toplumda, özellikle hızla değişime uğrayan toplumlarda yaygındır..." Bu satırlar geçenlerde Doğan Yayıncılık?tan çıkan "Politik Paranoya" adlı bir kitaptan. Yazarları siyaset bilimcisi Robert S. Robins ve psikiyatr Dr. Jerrold M. Post, paranoyanın, insanın evriminin bir parçası olduğunu gösteriyorlar. Paranoyanın yedi özelliği olan şüphecilik, büyüklük, düşmanlık, özerkliğini kaybetme korkusu, yansıtma ve sanrılı düşünme, hepimizin gündelik duygu yumağı değil mi? Demek ki her insan, hepimiz şu veya bu derecede paranoyak değil miyiz? Yıllardır faili meçhul cinayetler sürüp gidiyor. Devlet kasası boşaltılıyor. Yargısız infaz legalize edilmeye çalışılıyor. Tanıdık olmayan bir güç ve kültür, bizi kendimize tanımadık hale getiriyor. Bütün bunlar içinde yaşayan insan ne yapar? Korkar, ödü kopar, korkudan uçuklar. Ve korkar da korkar. Paranoyak olmak için ne ararsan var.
Fobi olağanüstü korku demek. Paranoya ise abartılı kuşku. Fobilerin akıldışı olduklarını bile bile korkar insan. Kuşku ise zaten adı üstünde kuşkudur. Duyulmayan kuşku, kuşku olur mu hiç?
Francis Bacon?a göre "Aşırı oranda kuşkunun varlığı bir tür politik deliliktir." Bu politik delilik, abartılı kuşku sabuklaması olmaktan çıkıp, faşizm ve Nazizm?de olduğu gibi nefretten mamul bir cezalandırma yönteminin kaynağı olmuyor mu? Buyur ola politik paranoya testusuna ürpererek bu kez de... Anneee, beni götürmeye mi geliyorlar?
(A. Turhan Altıner)
Paranoya insan yapısının bir parçasıdır... Paranoya insan doğasının içinde, derinlerde yuvalanmıştır. Paranoyağın kişiliğinde yıpranmışlık, yetersizlik, utanç ve incinme yatar... Paranoyak için hiçbir şey göründüğü gibi değildir... İnsanlar arasında en çok görülen ruhsal hastalık olan paranoya, aynı zamanda en politik olanıdır... Politik paranoya hastalığı her toplumda, özellikle hızla değişime uğrayan toplumlarda yaygındır..." Bu satırlar geçenlerde Doğan Yayıncılık?tan çıkan "Politik Paranoya" adlı bir kitaptan. Yazarları siyaset bilimcisi Robert S. Robins ve psikiyatr Dr. Jerrold M. Post, paranoyanın, insanın evriminin bir parçası olduğunu gösteriyorlar. Paranoyanın yedi özelliği olan şüphecilik, büyüklük, düşmanlık, özerkliğini kaybetme korkusu, yansıtma ve sanrılı düşünme, hepimizin gündelik duygu yumağı değil mi? Demek ki her insan, hepimiz şu veya bu derecede paranoyak değil miyiz? Yıllardır faili meçhul cinayetler sürüp gidiyor. Devlet kasası boşaltılıyor. Yargısız infaz legalize edilmeye çalışılıyor. Tanıdık olmayan bir güç ve kültür, bizi kendimize tanımadık hale getiriyor. Bütün bunlar içinde yaşayan insan ne yapar? Korkar, ödü kopar, korkudan uçuklar. Ve korkar da korkar. Paranoyak olmak için ne ararsan var.
Fobi olağanüstü korku demek. Paranoya ise abartılı kuşku. Fobilerin akıldışı olduklarını bile bile korkar insan. Kuşku ise zaten adı üstünde kuşkudur. Duyulmayan kuşku, kuşku olur mu hiç?
Francis Bacon?a göre "Aşırı oranda kuşkunun varlığı bir tür politik deliliktir." Bu politik delilik, abartılı kuşku sabuklaması olmaktan çıkıp, faşizm ve Nazizm?de olduğu gibi nefretten mamul bir cezalandırma yönteminin kaynağı olmuyor mu? Buyur ola politik paranoya testusuna ürpererek bu kez de... Anneee, beni götürmeye mi geliyorlar?
(A. Turhan Altıner)