Sevgili nasıl özlendin bir bilsen?
Sabahın serinliğinde okunan ezana karşı boynunu eğerken, seni hatırlamak ansızın... Gözlerin nemlenmesi o anda ve arkasından yutkunurken sensizliğin anlamsızlığını tekrar tekrar yaşamak. Ruhun acılarla yoğurulması, parmak uçlarının uyuşması ve gidişinin her saniyesinde artan hasret yangınları.
Sevgili nasıl pencere önlerinde bekleniyorsun bir bilsen?
Uzaktan her geçen kişinin sana benzediğini düşünüp, heyecanla ayağa kalmak. Muhtacım denilse sana, yeter artık bitsin bu ayrılık vuslata erilsin diye söylense ne yapardın sevgili? Seni anmak, sırrına ermek, günahlarda kaybolurken azaplar içerisinde, sana kavuşmak tek hayal, tek istek. Belki de cenneti ret edecek kadar sana aşık olunan hal bu dille.
Sevgili nasıl sevildiğini bir bilsen?
Çıkıp gelir misin bir sabahın ilk güneş ışınlarıyla? Siyah kıyafetler içinde, beyaz tenine dolanan papatya kokusuyla özlenmiş güzelliğinle. Minik ayaklarını koyar mısın yine kapının eşiğine? Unutur musun yine pardesünü? Uzaklara daldığın gibi bu nemli gözlere bakarak dalıp gider misin? Hayat kurban edilse sana, yeter ki ruhun bu acılı ruhla beraber olsun diyerek ellerin kalbin üstüne götürülse anlar mısın sana nasıl aşık olunduğunu sevgili...
Hiçbir zaman bilemeyecek ve hiçbir zaman bunu göremeyeceksin halbuki.
Kendine iyi bak, üstünü soğuk havalarda kalın giyin ve terli terli su içme lütfen. Yanında olunsa belki bu sözlerin söylenilmeye ihtiyacı olmayacak. Kim bilir neredesin? Aç mısın, susuz musun? Üşüyor musun, sıcaktan bunalıyor musun? Kim bilir kiminsin, kiminlesin? Acabalarla yaşanmıyormuş ama en güzeli de acabalarla kurulan hayallermiş sevgili.
Nasip denildi, kısmete yazılmamış elele tutuşma.
Ahiret'e bırakılır mı bir sevgi?
Bırakılmaz mı?
Ahiret'te buluşmak dileğiyle sevgili...
Sevgili nasıl özlendin bir bilsen?
Sabahın serinliğinde okunan ezana karşı boynunu eğerken, seni hatırlamak ansızın... Gözlerin nemlenmesi o anda ve arkasından yutkunurken sensizliğin anlamsızlığını tekrar tekrar yaşamak. Ruhun acılarla yoğurulması, parmak uçlarının uyuşması ve gidişinin her saniyesinde artan hasret yangınları.
Sevgili nasıl pencere önlerinde bekleniyorsun bir bilsen?
Uzaktan her geçen kişinin sana benzediğini düşünüp, heyecanla ayağa kalmak. Muhtacım denilse sana, yeter artık bitsin bu ayrılık vuslata erilsin diye söylense ne yapardın sevgili? Seni anmak, sırrına ermek, günahlarda kaybolurken azaplar içerisinde, sana kavuşmak tek hayal, tek istek. Belki de cenneti ret edecek kadar sana aşık olunan hal bu dille.
Sevgili nasıl sevildiğini bir bilsen?
Çıkıp gelir misin bir sabahın ilk güneş ışınlarıyla? Siyah kıyafetler içinde, beyaz tenine dolanan papatya kokusuyla özlenmiş güzelliğinle. Minik ayaklarını koyar mısın yine kapının eşiğine? Unutur musun yine pardesünü? Uzaklara daldığın gibi bu nemli gözlere bakarak dalıp gider misin? Hayat kurban edilse sana, yeter ki ruhun bu acılı ruhla beraber olsun diyerek ellerin kalbin üstüne götürülse anlar mısın sana nasıl aşık olunduğunu sevgili...
Hiçbir zaman bilemeyecek ve hiçbir zaman bunu göremeyeceksin halbuki.
Kendine iyi bak, üstünü soğuk havalarda kalın giyin ve terli terli su içme lütfen. Yanında olunsa belki bu sözlerin söylenilmeye ihtiyacı olmayacak. Kim bilir neredesin? Aç mısın, susuz musun? Üşüyor musun, sıcaktan bunalıyor musun? Kim bilir kiminsin, kiminlesin? Acabalarla yaşanmıyormuş ama en güzeli de acabalarla kurulan hayallermiş sevgili.
Nasip denildi, kısmete yazılmamış elele tutuşma.
Ahiret'e bırakılır mı bir sevgi?
Bırakılmaz mı?
Ahiret'te buluşmak dileğiyle sevgili...