Yerleşimin batı sınırında bulunan orijinal adı Panayia Pirgiotissa olan Aşağı Kilise, günümüze daha iyi korunarak ulaşmıştır. Korunmasında en önemli etken, yapının 1960'lı yıllara kadar camii olarak kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Çevresi yüksek duvarlarla çevrili kilisenin bahçesine doğu yöndeki kapıdan girilir. Bahçenin güney-doğu köşesinde çan kulesi, kuzey-doğuda küçük bir mezarlık bulunmaktadır. Atrium tıpkı Yukarı Kilisede olduğu gibi çakıl taşlarından oluşturulmuş mozaiklerle kaplıdır. Günümüze maalesef tamamı ulaşmamıştır. Bahçe duvarına güney yönden bitişik üç basamaklı oturma sırası, dini törenlerde ziyaretçilerin oturması için yapılmıştır.
Kiliselerin dışında iki ayrı okul binası yerleşimin ortak yapılarından diğer grubu oluşturmaktadır. Kızlar ve erkeklerin ayrı eğitim aldığı Levissi'de Kızlar Okulu Turabi Çeşmesi'nin hemen üzerindeki yükseltide, Erkekler Okulu Yukarı Kilise'nin kuzey-batısındaki tepenin zirvesinde yer almaktadır. Halen Fethiye Müzesi'nde bulunan Kızlar Okulu'nun kitabesinde, yapıyı Lövisidi Kardeşlerin yaptırdığı belirtilmektedir. Sadece ilköğretimin yapıldığı okullarda öğrenim dili Rumca olarak okutulmuştur. Öğrenciler daha yüksek öğrenim için, Rodos, Atina ve İstanbul'a gönderilmişlerdir.
Levissi'de tanımlanabilen yapılardan diğer grubu yel değirmenleri oluşturmaktadır. Yerleşimin güneyindeki sırtta Batı Şapelin yaklaşık 100 m. batısında bulunan yel değirmeni, denizden gelen rüzgarlara açıktır. Diğer yel değirmeni Kaya Çukurunun güney-batısında Değirmentepe'nin zirvesinde bulunmaktadır. İçten iki katlı olan yuvarlak planlı yel değirmenlerinden günümüze sadece beden duvarları ulaşmıştır.
Yukarı Kilisenin kuzey kesimdeki boş alan ve çevresi, kentin ticari alanını oluşturmaktadır. Yapılar bugün tam olarak tanımlanamasa da kullanıldığı dönemde çevrede kahve, kasap, manav, bakkal, kumaşçı gibi dükkanların bulunduğu bilinmektedir.
Afkule Manastırı
Kayaköy?ün 3 km. kadar uzağında, denize bakan bir uçurumun kenarında halk arasında Afkule adıyla bilinen Hagios Elefterios Manastırının kalıntısı var. Patika bir yolla ulaşılabilen manastırın Elefterios adında bir keşiş tarafından kayalara oyularak inşa edildiği ve bu keşişin ömrünün sonuna kadar burada çile çektiği kabul edilir. Daha sonraki yıllarda da iki katlı manastır binası, şapel ve sarnıç gibi günümüze kalıntıları ulaşan manastır yapıları inşa edilmiş. Manastırın bulunduğu noktanın manzarası müthiş; buradan İblis Burnu, Kurdoğlu Burnu, hatta açık havada Rodos Adası bile görülebiliyor. Kayaköy çevresindeki denize girilebilecek ve yürüyerek ulaşılabilen birçok koy var, bunların çoğuna Fethiye?den tekne turları da düzenleniyor.
Gemiler Adası
Fethiye çevresindeki onlarca adadan biri de, Kayaköy?ünden batıya doğru devam eden yolun sonundaki küçük koyun karşısında yer alan Gemiler Adası. Üzerinde denizin içine kadar inen kalıntılar görülen adanın bir bölümünün 3.yüzyıl?da meydana gelen depremlerle su altında kaldığı anlaşılıyor. 5.yüzyıl?da önemli bir dini merkez durumuna gelen adanın 7.yüzyıl?da Araplarca yakılıp, yıkıldığı kabul edilir.
Ortaçağ?da önemli bir yerleşim olduğu anlaşılan ada boydan boya surla çevrili; adada büyük ölçüde yıkılmış dört kiliseyle, bir çok şapel ve iki kilise arasında uzanan kısmen yıkılmış tünel kalıntısı da var. Şimdilerde yerli ve yabancı yatçıların uğrak yeri olan Gemiler Adası en yüksek noktasında yer alan bir kilise (Zirve Kilisesi) nedeniyle Ortaçağ?da Aya Nikola adası olarak adlandırılmıştı. Zirve Kilisesinde yapılan kazılarda geometrik desenlerle ve mitolojik olayların yer aldığı taban mozaikleri ortaya çıkarılmış ve büyük bir yangın sonucunda yıkıldığı anlaşılmış; bu da Arap akınlarının kanıtı olarak görülüyor.
Kayaköy için günümüze kadar pek çok yazılar yazılmış, sempozyumlar, forumlar, konferanslar, toplantılar yapılmıştır. Gayet yerinde iyi niyetli girişimlerle Kayaköy; Türk-Yunan Dostluk Köyü ilan edilmiştir. Günümüz insanına yakışan da budur. Dostluğumuzu biraz daha ileriye taşıyarak Levissi yerleşimindeki metruk yapıları, doğanın insafına terk etmeden daha uzun yaşamlarını sürdürmek için uygulamaya geçmek samimiyetimizi perçinleyecektir.
(yurtturu.com-sibel'in ve ersoy soydan'ın yazılarından faydalanıldı)
Yerleşimin batı sınırında bulunan orijinal adı Panayia Pirgiotissa olan Aşağı Kilise, günümüze daha iyi korunarak ulaşmıştır. Korunmasında en önemli etken, yapının 1960'lı yıllara kadar camii olarak kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Çevresi yüksek duvarlarla çevrili kilisenin bahçesine doğu yöndeki kapıdan girilir. Bahçenin güney-doğu köşesinde çan kulesi, kuzey-doğuda küçük bir mezarlık bulunmaktadır. Atrium tıpkı Yukarı Kilisede olduğu gibi çakıl taşlarından oluşturulmuş mozaiklerle kaplıdır. Günümüze maalesef tamamı ulaşmamıştır. Bahçe duvarına güney yönden bitişik üç basamaklı oturma sırası, dini törenlerde ziyaretçilerin oturması için yapılmıştır.
Kiliselerin dışında iki ayrı okul binası yerleşimin ortak yapılarından diğer grubu oluşturmaktadır. Kızlar ve erkeklerin ayrı eğitim aldığı Levissi'de Kızlar Okulu Turabi Çeşmesi'nin hemen üzerindeki yükseltide, Erkekler Okulu Yukarı Kilise'nin kuzey-batısındaki tepenin zirvesinde yer almaktadır. Halen Fethiye Müzesi'nde bulunan Kızlar Okulu'nun kitabesinde, yapıyı Lövisidi Kardeşlerin yaptırdığı belirtilmektedir. Sadece ilköğretimin yapıldığı okullarda öğrenim dili Rumca olarak okutulmuştur. Öğrenciler daha yüksek öğrenim için, Rodos, Atina ve İstanbul'a gönderilmişlerdir.
Levissi'de tanımlanabilen yapılardan diğer grubu yel değirmenleri oluşturmaktadır. Yerleşimin güneyindeki sırtta Batı Şapelin yaklaşık 100 m. batısında bulunan yel değirmeni, denizden gelen rüzgarlara açıktır. Diğer yel değirmeni Kaya Çukurunun güney-batısında Değirmentepe'nin zirvesinde bulunmaktadır. İçten iki katlı olan yuvarlak planlı yel değirmenlerinden günümüze sadece beden duvarları ulaşmıştır.
Yukarı Kilisenin kuzey kesimdeki boş alan ve çevresi, kentin ticari alanını oluşturmaktadır. Yapılar bugün tam olarak tanımlanamasa da kullanıldığı dönemde çevrede kahve, kasap, manav, bakkal, kumaşçı gibi dükkanların bulunduğu bilinmektedir.
Afkule Manastırı
Kayaköy?ün 3 km. kadar uzağında, denize bakan bir uçurumun kenarında halk arasında Afkule adıyla bilinen Hagios Elefterios Manastırının kalıntısı var. Patika bir yolla ulaşılabilen manastırın Elefterios adında bir keşiş tarafından kayalara oyularak inşa edildiği ve bu keşişin ömrünün sonuna kadar burada çile çektiği kabul edilir. Daha sonraki yıllarda da iki katlı manastır binası, şapel ve sarnıç gibi günümüze kalıntıları ulaşan manastır yapıları inşa edilmiş. Manastırın bulunduğu noktanın manzarası müthiş; buradan İblis Burnu, Kurdoğlu Burnu, hatta açık havada Rodos Adası bile görülebiliyor. Kayaköy çevresindeki denize girilebilecek ve yürüyerek ulaşılabilen birçok koy var, bunların çoğuna Fethiye?den tekne turları da düzenleniyor.
Gemiler Adası
Fethiye çevresindeki onlarca adadan biri de, Kayaköy?ünden batıya doğru devam eden yolun sonundaki küçük koyun karşısında yer alan Gemiler Adası. Üzerinde denizin içine kadar inen kalıntılar görülen adanın bir bölümünün 3.yüzyıl?da meydana gelen depremlerle su altında kaldığı anlaşılıyor. 5.yüzyıl?da önemli bir dini merkez durumuna gelen adanın 7.yüzyıl?da Araplarca yakılıp, yıkıldığı kabul edilir.
Ortaçağ?da önemli bir yerleşim olduğu anlaşılan ada boydan boya surla çevrili; adada büyük ölçüde yıkılmış dört kiliseyle, bir çok şapel ve iki kilise arasında uzanan kısmen yıkılmış tünel kalıntısı da var. Şimdilerde yerli ve yabancı yatçıların uğrak yeri olan Gemiler Adası en yüksek noktasında yer alan bir kilise (Zirve Kilisesi) nedeniyle Ortaçağ?da Aya Nikola adası olarak adlandırılmıştı. Zirve Kilisesinde yapılan kazılarda geometrik desenlerle ve mitolojik olayların yer aldığı taban mozaikleri ortaya çıkarılmış ve büyük bir yangın sonucunda yıkıldığı anlaşılmış; bu da Arap akınlarının kanıtı olarak görülüyor.
Kayaköy için günümüze kadar pek çok yazılar yazılmış, sempozyumlar, forumlar, konferanslar, toplantılar yapılmıştır. Gayet yerinde iyi niyetli girişimlerle Kayaköy; Türk-Yunan Dostluk Köyü ilan edilmiştir. Günümüz insanına yakışan da budur. Dostluğumuzu biraz daha ileriye taşıyarak Levissi yerleşimindeki metruk yapıları, doğanın insafına terk etmeden daha uzun yaşamlarını sürdürmek için uygulamaya geçmek samimiyetimizi perçinleyecektir.
(yurtturu.com-sibel'in ve ersoy soydan'ın yazılarından faydalanıldı)