"Aleviler Orta Asya'dan Değil, Mezopotamya'dan Geldi
--------------------------------------------------------------------------------
Araştırmacı Hamza Aksüt, Alevilerle ilgili bilinenleri tersyüz eden açıklamalar yaptı.
"Aleviler Orta Asya'dan Değil, Mezopotamya'dan Geldi"
Alevilerle İlgili Araştırmalarıyla Tanınan Ve Bugüne Kadar Bu Konuda Üç Kitap Yazan Alevi Yazar Hamza Aksüt, Yeni Bir Çalışmaya Daha İmza Attı. 16. Yüzyılda Tutulmuş Osmanlı Tahrir Kayıtları İle Dedelerin Elindeki Secerelerden Yararlanan, Ayrıca Arap, Türk Ve Avrupalı Gezginlerle Konuşan Aksüt, Altı Yıl Süren Titiz Bir Çalışmayla Elde Ettiği Bilgileri, "aleviler" Adını Verdiği Kitapta Topladı. Yurt Yayınları'ndan Yayımlanan Kitap, Alevilerle İlgili Bilinenleri Adeta Ters Yüz Ediyor.
Hamza Aksüt, araştırmasına Aleviliğin temel kurumu olan dede ocaklarının ve onlara bağlı talip toplulukların tarih içindeki izlerini sürerek başladı. Osmanlı tahrir kayıtlarından, dedelerin elindeki şecerelerden yararlanan, ayrıca Arap, Türk ve Avrupalı gezginlerle konuşan Aksüt, sonunda Alevilerin etnik yapısı ve tarihini, Türkiye'deki dede ocaklarının oluşum coğrafyasını ortaya koyan bir kitap hazırladı. Aksüt'le kitabı üzerine konuştuk.
? Aleviliği nasıl tarif ediyorsunuz?
Türkiye, Suriye, İran, Azerbaycan, Bulgaristan, Lübnan gibi ülkelere dağılmış, belli bir dede veya şeyh grubuna bağlı olan, cem yapan veya ceme benzer tören, ibadet yapan topluluklara Alevi diyoruz. Özellikle görgü ve sorgu cemi yapan toplulukları kast ediyorum, tiyatro gibi gösteri cemi yapan toplulukları değil. Görgü, sorgu kişinin görgüden, sorgudan geçmesi, o toplum huzurunda aklanması, kendi gönlüyle ikrar vermesi demektir. Aleviliğin aslı budur. Bu anlamda Alevilik tarihi çok eski inançların bir toplamıdır ve Mezopotamya'daki eski inançlarla birebir irtibatlıdır.
? Şiilerin aslında Alevi olduğu konusunda iddialar var
Tarih boyunca Şiilerle Aleviler, Ali ve 12 İmam yandaşlığında ortak hareket etmiştir. Ama bu siyasal bir ortaklıktır. Alevilikle Şiilik birbirine çok uzaktır aynı zamanda. Şiilikte bir pire, şeyhe veya dedeye bağlanma, cem yapma, sazlı-sözlü unsurlar yoktur. Mesela İran'da Aleviler kendilerine "Hakk Ehli" (Hakk'ın topluluğu), Şiilere ise "Ehl-i Suret" (şekilci) derler.
? Peki Alevilikle Sünnilik arasındaki fark nedir?
Bir kere Aleviler, siyasal olarak tarih boyunca Sünnilerin karşısında yer almıştır. Ayrıca Sünnilerin "İslam'ın 5 Şartı" dediği şartları kabul etmezler. Aleviliğin kendine özgü terminolojisi, şartları vardır. Pirden ikrar almayan, bir pire bağlı olmayan kişi Alevi olamaz.
? Aleviler etnik olarak hangi topluluğa daha yakındır?
Alevilerin temel yerleşim yerleri Türkiye, İran, Irak, Suriye, Azerbaycan, Bulgaristan, Arnavutluk gibi ülkelerdir. Etnik kimlik olarak en çok Kürt, Türk, Arap, Roman (Çingene), Abdal ve çok az da olsa Farsları sayabiliriz. Ortadoğu'da yaşayan hemen hemen her etnik grupta Aleviler vardır. Kürt ve Türk Alevilerin nüfus olarak çoğunlukta olduğunu, hatta bu ülkelerin tümü dikkate alındığında Kürt Alevilerin daha fazla olduğunu söyleyebilirim.
Kürtlerin Baba Mansur, Avuçan ve Sultan Sahak gibi üç tane mürşit ocağı var. Bu az değil. Türk ocakları ise Hacı Bektaş ve Dede Garkın. Şu anda Suriye'de iktidarı ellerinde tutanlar Alevilerdir. Bunlar 1240 yılında Mardin'in güneyindeki Sincar'dan yedi aşiret halinde Suriye'ye gitmişler ve önderleri de Makzun'dur. Şu anda Suriye'de aynı adlarla anılıyorlar. Onlar da Mezopotamya kökenlidir.
? Aleviler hakkında en merak edilen sorulardan biri de hangi din veya mezhebe yakın oldukları..
Alevilere en yakın topluluk Ezidilerdir. Bir kere Ezidilerde de belli bir din adamı, yani ruhban sınıfı var. Bu din adamı sınıfıyla talipler evlenmez. Alevilikte de normalde dedeyle talipler evlenmez. Şehirlerde bugün belki tersi uygulamalar görülüyor, ama aslında evlenmez. Alevi bıyığı ile Ezidi bıyığı aynıdır. Kirve çocukları hiç evlenemez. Ezidilikte "ahiret kardeşliği" denir. Bu terim Alevilerde de geçerlidir.
? Kitabınızda Türkiye'deki temel mürşit dede ocaklarını "Hacı Bektaş, Dede Garkın, Baba Mansur, Avuçan" diye sayıyorsunuz... Bu sonuca nasıl ulaştınız?
Irak'ta Sultan Sahak ocağı var. Osmanlı'dan önceki Akkoyunlu kayıtlarından Hacı Bektaş'ın topluluğunun izlerini Mardin, Kızıltepe ve Viranşehir'de buluyoruz. İkinci mürşit ocağı Dede Garkın'ı ise Mardin'in Derik ilçesindeki Dede Köyü'nde bulduk. Şu anda da orada Dede Garkın türbesi vardır. Osmanlı tahrir kayıtlarında oranın adı Dede Garkın Nahiyesi'dir. Burası aynı zamanda bir zaviyedir, çünkü çok ünlü bir yolun üzerindedir. Tahrir defterlerinde, Dede Garkın'a bağlı Salmanlı, Demirci gibi toplulukların da aynı yerde kümelenmiş olduğunu görüyorsunuz. Osmanlı'dan öncesine baktığımızda, Akkoyunluların "Kitab-ı Diyarbekriyye" adlı saray tarihinde, Viranşehir'in Sergen (Barut) köyü "Dede Garkın" diye geçer. Hacı Bektaş'ın makam türbesinin bulunduğu yer bir Arap köyüdür. Hatta orada Hacı Bektaş'a "Şıh Bektaş" diyenler de var. "Hacı Bektaş" demek, aslında Bektaş topluluğunun hacısı, "Dede Garkın" ise, Garkın topluluğunun dedesi demektir. Bektaş'ın doğru telaffuzu Bekdeş'tir. Hacı Bektaş'ın asıl adı Muhammet'tir. Dede Garkın'ın asıl adı ise Numan'dır.
? Bu saydıklarınız Türk mürşitlerin dede ocağı. Bir de Kürt dede ocakları var...
Hacı Kureyş, Dersim'deki Zazaların dede ocağıdır ve aynı zamanda Baba Mansur'a bağlıdır. Hacı Kureyş'in izini sürdüğümüzde karşımıza Kilis'in güneyi, Suriye'nin bir kısmı çıkıyor. Bizans kayıtlarında buraya "Gurıs" deniyor. Zaten Hacı Kureyş üyeleri de bu sözcüğü "Gurıs" biçiminde telaffuz ediyorlar. Orada Hacı Kureyş Türbesi var ve o yörenin Alevileri her sene sanırım mayıs ayında orayı ziyaret ediyorlar. Hacı Kureyş, Hacı Bektaş, Dede Garkın sosyal adlardı ve bütün ocak kurucusu Alevi erenler, böyle anılır. Mesela "Baba Mansur" derken, burada kast edilen Hısn-ı Man-sur'dur. Hısn-ı Mansur, Adıyaman'ın eski adıdır. "Hısn" Arapça bir sözcüktür ve kale anlamındadır. Hısn-ı Mansur, yani Mansur'un Kalesi. Kürt Alevi ocaklarının en büyüklerinden bir tanesi Avuçandır. Avuçan, terkib itibarıyla Kürtçe'dir. Avuçan'ın izini sürdüğümüzde Şanlıurfa'da bir Avuç Çayı var. Ayrıca Avuçan ocağının kurucuları var. Örneğin Seyit Mençek, Köse Seyit. Mir Seyit gibi. 16. yüzyıl tahrir defterlerine baktığımızda Urfa'da "Mençek" adında bir zaviye olduğunu ve zaviye kitabesinin de 1370'lerde yazıldığını görüyoruz.Kitapta "buraya vefa-i dervişleri bakar" deniyor. Vefa-i deyince aklımıza ilk gelen Şeyh Ebul Vefa. Kaynaklarda Vefa-i Kürdi diye geçen bu zat, Kerbela'nın kuzeyinde ve Irak'ın kuzeyindeki Kürt aşiretleri arasında yaşamıştır. Ayrıca Avuçan ocağının bir kolu Yalıncak'tır. Çorum'da bile talipleri olan çok geniş bir ocaktır. Tahrir kayıtlarında Urfa'da "Şeyh Yalıncak" diye bir zaviye vardır. Taliplerini, zaviyesini izlediğimizde Avuçan'ın Urfa kökenli olduğunu görüyoruz.
? Peki dede ocaklarının talipleri?
Şu anda Dersim ve Şanlıurfa'da îzol aşireti var. İzol, Karacadağ'ın Bizans
dönemindeki adıdır. Ayrıca 16. yüzyıl kayıtlarına baktığımızda Çemiş gezek yöresinde Milli, Zaferan, Kırvar gibi bir hayli Kürt aşiretini görüyoruz. Dersim'e adını veren Disümlü aşiretine Kilis'in güneyinde de rastlıyoruz. Kavi, Canbek gibi aşiretler de öyle. Yine Bizans ve Arap kaynaklarına göre 13. yüzyılda Urfa, Mardin, Diyarbakır coğrafyasından kuzeye doğru bir Kürt hareketi gerçekleşmiştir. Hazreti Ali sülalesi ile Emeviler arasındaki savaşlar, sanıldığı gibi Mekke veya Medine'de değil, hep Mezopotamya coğrafyasında olmuştur, islamiyet Mekke'de, Medine'de çıkıyor, ama 10-15 yıl içinde Mezopotamya'ya kayıyor.
"Aleviler Orta Asya'dan Değil, Mezopotamya'dan Geldi
--------------------------------------------------------------------------------
Araştırmacı Hamza Aksüt, Alevilerle ilgili bilinenleri tersyüz eden açıklamalar yaptı.
"Aleviler Orta Asya'dan Değil, Mezopotamya'dan Geldi"
Alevilerle İlgili Araştırmalarıyla Tanınan Ve Bugüne Kadar Bu Konuda Üç Kitap Yazan Alevi Yazar Hamza Aksüt, Yeni Bir Çalışmaya Daha İmza Attı. 16. Yüzyılda Tutulmuş Osmanlı Tahrir Kayıtları İle Dedelerin Elindeki Secerelerden Yararlanan, Ayrıca Arap, Türk Ve Avrupalı Gezginlerle Konuşan Aksüt, Altı Yıl Süren Titiz Bir Çalışmayla Elde Ettiği Bilgileri, "aleviler" Adını Verdiği Kitapta Topladı. Yurt Yayınları'ndan Yayımlanan Kitap, Alevilerle İlgili Bilinenleri Adeta Ters Yüz Ediyor.
Hamza Aksüt, araştırmasına Aleviliğin temel kurumu olan dede ocaklarının ve onlara bağlı talip toplulukların tarih içindeki izlerini sürerek başladı. Osmanlı tahrir kayıtlarından, dedelerin elindeki şecerelerden yararlanan, ayrıca Arap, Türk ve Avrupalı gezginlerle konuşan Aksüt, sonunda Alevilerin etnik yapısı ve tarihini, Türkiye'deki dede ocaklarının oluşum coğrafyasını ortaya koyan bir kitap hazırladı. Aksüt'le kitabı üzerine konuştuk.
? Aleviliği nasıl tarif ediyorsunuz?
Türkiye, Suriye, İran, Azerbaycan, Bulgaristan, Lübnan gibi ülkelere dağılmış, belli bir dede veya şeyh grubuna bağlı olan, cem yapan veya ceme benzer tören, ibadet yapan topluluklara Alevi diyoruz. Özellikle görgü ve sorgu cemi yapan toplulukları kast ediyorum, tiyatro gibi gösteri cemi yapan toplulukları değil. Görgü, sorgu kişinin görgüden, sorgudan geçmesi, o toplum huzurunda aklanması, kendi gönlüyle ikrar vermesi demektir. Aleviliğin aslı budur. Bu anlamda Alevilik tarihi çok eski inançların bir toplamıdır ve Mezopotamya'daki eski inançlarla birebir irtibatlıdır.
? Şiilerin aslında Alevi olduğu konusunda iddialar var
Tarih boyunca Şiilerle Aleviler, Ali ve 12 İmam yandaşlığında ortak hareket etmiştir. Ama bu siyasal bir ortaklıktır. Alevilikle Şiilik birbirine çok uzaktır aynı zamanda. Şiilikte bir pire, şeyhe veya dedeye bağlanma, cem yapma, sazlı-sözlü unsurlar yoktur. Mesela İran'da Aleviler kendilerine "Hakk Ehli" (Hakk'ın topluluğu), Şiilere ise "Ehl-i Suret" (şekilci) derler.
? Peki Alevilikle Sünnilik arasındaki fark nedir?
Bir kere Aleviler, siyasal olarak tarih boyunca Sünnilerin karşısında yer almıştır. Ayrıca Sünnilerin "İslam'ın 5 Şartı" dediği şartları kabul etmezler. Aleviliğin kendine özgü terminolojisi, şartları vardır. Pirden ikrar almayan, bir pire bağlı olmayan kişi Alevi olamaz.
? Aleviler etnik olarak hangi topluluğa daha yakındır?
Alevilerin temel yerleşim yerleri Türkiye, İran, Irak, Suriye, Azerbaycan, Bulgaristan, Arnavutluk gibi ülkelerdir. Etnik kimlik olarak en çok Kürt, Türk, Arap, Roman (Çingene), Abdal ve çok az da olsa Farsları sayabiliriz. Ortadoğu'da yaşayan hemen hemen her etnik grupta Aleviler vardır. Kürt ve Türk Alevilerin nüfus olarak çoğunlukta olduğunu, hatta bu ülkelerin tümü dikkate alındığında Kürt Alevilerin daha fazla olduğunu söyleyebilirim.
Kürtlerin Baba Mansur, Avuçan ve Sultan Sahak gibi üç tane mürşit ocağı var. Bu az değil. Türk ocakları ise Hacı Bektaş ve Dede Garkın. Şu anda Suriye'de iktidarı ellerinde tutanlar Alevilerdir. Bunlar 1240 yılında Mardin'in güneyindeki Sincar'dan yedi aşiret halinde Suriye'ye gitmişler ve önderleri de Makzun'dur. Şu anda Suriye'de aynı adlarla anılıyorlar. Onlar da Mezopotamya kökenlidir.
? Aleviler hakkında en merak edilen sorulardan biri de hangi din veya mezhebe yakın oldukları..
Alevilere en yakın topluluk Ezidilerdir. Bir kere Ezidilerde de belli bir din adamı, yani ruhban sınıfı var. Bu din adamı sınıfıyla talipler evlenmez. Alevilikte de normalde dedeyle talipler evlenmez. Şehirlerde bugün belki tersi uygulamalar görülüyor, ama aslında evlenmez. Alevi bıyığı ile Ezidi bıyığı aynıdır. Kirve çocukları hiç evlenemez. Ezidilikte "ahiret kardeşliği" denir. Bu terim Alevilerde de geçerlidir.
? Kitabınızda Türkiye'deki temel mürşit dede ocaklarını "Hacı Bektaş, Dede Garkın, Baba Mansur, Avuçan" diye sayıyorsunuz... Bu sonuca nasıl ulaştınız?
Irak'ta Sultan Sahak ocağı var. Osmanlı'dan önceki Akkoyunlu kayıtlarından Hacı Bektaş'ın topluluğunun izlerini Mardin, Kızıltepe ve Viranşehir'de buluyoruz. İkinci mürşit ocağı Dede Garkın'ı ise Mardin'in Derik ilçesindeki Dede Köyü'nde bulduk. Şu anda da orada Dede Garkın türbesi vardır. Osmanlı tahrir kayıtlarında oranın adı Dede Garkın Nahiyesi'dir. Burası aynı zamanda bir zaviyedir, çünkü çok ünlü bir yolun üzerindedir. Tahrir defterlerinde, Dede Garkın'a bağlı Salmanlı, Demirci gibi toplulukların da aynı yerde kümelenmiş olduğunu görüyorsunuz. Osmanlı'dan öncesine baktığımızda, Akkoyunluların "Kitab-ı Diyarbekriyye" adlı saray tarihinde, Viranşehir'in Sergen (Barut) köyü "Dede Garkın" diye geçer. Hacı Bektaş'ın makam türbesinin bulunduğu yer bir Arap köyüdür. Hatta orada Hacı Bektaş'a "Şıh Bektaş" diyenler de var. "Hacı Bektaş" demek, aslında Bektaş topluluğunun hacısı, "Dede Garkın" ise, Garkın topluluğunun dedesi demektir. Bektaş'ın doğru telaffuzu Bekdeş'tir. Hacı Bektaş'ın asıl adı Muhammet'tir. Dede Garkın'ın asıl adı ise Numan'dır.
? Bu saydıklarınız Türk mürşitlerin dede ocağı. Bir de Kürt dede ocakları var...
Hacı Kureyş, Dersim'deki Zazaların dede ocağıdır ve aynı zamanda Baba Mansur'a bağlıdır. Hacı Kureyş'in izini sürdüğümüzde karşımıza Kilis'in güneyi, Suriye'nin bir kısmı çıkıyor. Bizans kayıtlarında buraya "Gurıs" deniyor. Zaten Hacı Kureyş üyeleri de bu sözcüğü "Gurıs" biçiminde telaffuz ediyorlar. Orada Hacı Kureyş Türbesi var ve o yörenin Alevileri her sene sanırım mayıs ayında orayı ziyaret ediyorlar. Hacı Kureyş, Hacı Bektaş, Dede Garkın sosyal adlardı ve bütün ocak kurucusu Alevi erenler, böyle anılır. Mesela "Baba Mansur" derken, burada kast edilen Hısn-ı Man-sur'dur. Hısn-ı Mansur, Adıyaman'ın eski adıdır. "Hısn" Arapça bir sözcüktür ve kale anlamındadır. Hısn-ı Mansur, yani Mansur'un Kalesi. Kürt Alevi ocaklarının en büyüklerinden bir tanesi Avuçandır. Avuçan, terkib itibarıyla Kürtçe'dir. Avuçan'ın izini sürdüğümüzde Şanlıurfa'da bir Avuç Çayı var. Ayrıca Avuçan ocağının kurucuları var. Örneğin Seyit Mençek, Köse Seyit. Mir Seyit gibi. 16. yüzyıl tahrir defterlerine baktığımızda Urfa'da "Mençek" adında bir zaviye olduğunu ve zaviye kitabesinin de 1370'lerde yazıldığını görüyoruz.Kitapta "buraya vefa-i dervişleri bakar" deniyor. Vefa-i deyince aklımıza ilk gelen Şeyh Ebul Vefa. Kaynaklarda Vefa-i Kürdi diye geçen bu zat, Kerbela'nın kuzeyinde ve Irak'ın kuzeyindeki Kürt aşiretleri arasında yaşamıştır. Ayrıca Avuçan ocağının bir kolu Yalıncak'tır. Çorum'da bile talipleri olan çok geniş bir ocaktır. Tahrir kayıtlarında Urfa'da "Şeyh Yalıncak" diye bir zaviye vardır. Taliplerini, zaviyesini izlediğimizde Avuçan'ın Urfa kökenli olduğunu görüyoruz.
? Peki dede ocaklarının talipleri?
Şu anda Dersim ve Şanlıurfa'da îzol aşireti var. İzol, Karacadağ'ın Bizans
dönemindeki adıdır. Ayrıca 16. yüzyıl kayıtlarına baktığımızda Çemiş gezek yöresinde Milli, Zaferan, Kırvar gibi bir hayli Kürt aşiretini görüyoruz. Dersim'e adını veren Disümlü aşiretine Kilis'in güneyinde de rastlıyoruz. Kavi, Canbek gibi aşiretler de öyle. Yine Bizans ve Arap kaynaklarına göre 13. yüzyılda Urfa, Mardin, Diyarbakır coğrafyasından kuzeye doğru bir Kürt hareketi gerçekleşmiştir. Hazreti Ali sülalesi ile Emeviler arasındaki savaşlar, sanıldığı gibi Mekke veya Medine'de değil, hep Mezopotamya coğrafyasında olmuştur, islamiyet Mekke'de, Medine'de çıkıyor, ama 10-15 yıl içinde Mezopotamya'ya kayıyor.