"Bu söz zulmü meşrulaştırmaktan, müslümanları ayrıştırmaktan öte bir düşünceye hizmet etmez..."
E, tabiî siz de haklısınız, cümleyi düşüncenize hizmet eden yerinden koparıp alırsanız...
@
Yineliyorum, orada zülmeden Yahudi, tüm dünyanın gözleri önünde zulüm gören de müslüman!..
Sırf "ben olaya din açısından bakmıyorum, bu evrensel bir acıdır" diye Yahudi ve Müslüman ifadesini kullanmayalım mı?..
Üzgünüm ama bu realite yüzyılların realitesi ve sırf bu gün Yahudi, dün Çin, ondan önce Rus, vs mezalimini meşru gösteremeyenlerin yüzyılımıza taşıdıkları ve müslümanları kendi gerçeklerinden uzaklaştırma amaçlı sloganlardır bunlar...
Hiç bir teolog, bakın islamog demiyorum, bu tarz sloganların altını dolduramaz... Bana sadece Kutsal Haçlı Savaşları'nın, Otuz Yıl Savaşları'nın sebebini söyleyin, bu yeterli... Sizin de dediğiniz gibi tarih yeterince din savaşı gördü... Ama bana tekerrür etmeyen bir tarih söyleyin bu da yeterli...
Size katılıyorum, kimse değil din savaşı, yeni bir savaş dâhi istemiyor... - Büyük büyük amcalar hariç- Ama olacaksa da bizim "light" kelimelerin arkasına saklanmamızla bu gerçeğin önüne geçmek gibi bir başarımız olamaz...
O gazetenin, "o yazarı" doğru söylemiş; dışardaki zalimle uğraşmak daha kolay, asıl zor olan içerdeki zalim, çünkü o kendini açık etmez, gibi bir ifadesi vardı, malum gazetecinin...
İşte o içerdeki zalimlerin eseridir bu gün "Müslüman kardeşinin derdi ile dertlenmeyen bizden değildir!" hadisini bize unutturmak... Aynı zalimin eseridir bizi " Her koyun kendi bacağından asılır!" bireyselliğine itmek!..
Evet, bizler "mazlumun canı yansa ahı bize sorulur!" diyecek kadar evrensel, "Müslüman kardeşinin derdi ile dertlenmeyen bizden değildir!" diyecek kadar da iddialı bir kelime ama şövenist, -bunun İslamî literatürdeki karşılığı Ümmetçi olabilir mi, belki olabilir- olmak zorundayız!.. Bu müslüman bir kimliğin gereğidir...
Bu da son söz olsun;
Aynı araçta babanız ile onun bir arkadaşı feci bir kaza geçirse, kurtarma işlemine kimden başlarsınız?!.
"Bu söz zulmü meşrulaştırmaktan, müslümanları ayrıştırmaktan öte bir düşünceye hizmet etmez..."
E, tabiî siz de haklısınız, cümleyi düşüncenize hizmet eden yerinden koparıp alırsanız...
@
Yineliyorum, orada zülmeden Yahudi, tüm dünyanın gözleri önünde zulüm gören de müslüman!..
Sırf "ben olaya din açısından bakmıyorum, bu evrensel bir acıdır" diye Yahudi ve Müslüman ifadesini kullanmayalım mı?..
Üzgünüm ama bu realite yüzyılların realitesi ve sırf bu gün Yahudi, dün Çin, ondan önce Rus, vs mezalimini meşru gösteremeyenlerin yüzyılımıza taşıdıkları ve müslümanları kendi gerçeklerinden uzaklaştırma amaçlı sloganlardır bunlar...
Hiç bir teolog, bakın islamog demiyorum, bu tarz sloganların altını dolduramaz... Bana sadece Kutsal Haçlı Savaşları'nın, Otuz Yıl Savaşları'nın sebebini söyleyin, bu yeterli... Sizin de dediğiniz gibi tarih yeterince din savaşı gördü... Ama bana tekerrür etmeyen bir tarih söyleyin bu da yeterli...
Size katılıyorum, kimse değil din savaşı, yeni bir savaş dâhi istemiyor... - Büyük büyük amcalar hariç- Ama olacaksa da bizim "light" kelimelerin arkasına saklanmamızla bu gerçeğin önüne geçmek gibi bir başarımız olamaz...
O gazetenin, "o yazarı" doğru söylemiş; dışardaki zalimle uğraşmak daha kolay, asıl zor olan içerdeki zalim, çünkü o kendini açık etmez, gibi bir ifadesi vardı, malum gazetecinin...
İşte o içerdeki zalimlerin eseridir bu gün "Müslüman kardeşinin derdi ile dertlenmeyen bizden değildir!" hadisini bize unutturmak... Aynı zalimin eseridir bizi " Her koyun kendi bacağından asılır!" bireyselliğine itmek!..
Evet, bizler "mazlumun canı yansa ahı bize sorulur!" diyecek kadar evrensel, "Müslüman kardeşinin derdi ile dertlenmeyen bizden değildir!" diyecek kadar da iddialı bir kelime ama şövenist, -bunun İslamî literatürdeki karşılığı Ümmetçi olabilir mi, belki olabilir- olmak zorundayız!.. Bu müslüman bir kimliğin gereğidir...
Bu da son söz olsun;
Aynı araçta babanız ile onun bir arkadaşı feci bir kaza geçirse, kurtarma işlemine kimden başlarsınız?!.