Editörler : ayşegül bgm

psychic
Kapalı
27 Ağustos 2010 11:22

yine aynı

sadece eleştiriler eleştiriler ancak çözüm yok. biri bir çözüm yolu göstersin biz de destekleyelim artık


yuxel1907
Memur
27 Ağustos 2010 11:40

-TPD'nin düşüncelerini anlamak imkansız. Şöyle ki; Psikoloji lisans mezunu olmayan birinin (örnekse makine mühendisi, coğrafya öğretmeni gibi) yüksek lisansla "Klinik Psikolog" unvanı alıp hakkını kullanacağını ifade ederken, Psikoloji Lisans mezununa ise adeta bir teknik lisesi mezunu muamelesi yapılıyor. Psikoloji Lisans mezunu olmayanlar için 2 yıllık master programında hangi dersler veriliyor da, bu insanlar bir anda vazgeçilmez olabiliyor?

-Psychic arkadaşım, imza kampanyamıza çığ gibi büyüyor ve Meslek yasası için yapılan toplantılarda gördük ki, Sağlık Bakanı meslektaşlarımızdan yana bir tutum sergiliyor. Bundan sonra yapılacak iş lisans mezunlarının daha çok omuz omuza olmasıdır.


sedat_öztan
Aday Memur
28 Ağustos 2010 13:10

Psikolog Özge Yılmaz?ın basın açıklaması

http://www.aktuelpsikoloji.com/haber.php?haber_id=8058

TPD'nin dar bir akademisyen ve terapist çevrenin çıkarlarını temsil ettiğini ifade eden Yılmaz, "TPD, Meslek Yasası sürecini hak ve etik alanında bir mücadeleden çok, terapistliği kimin yapacağına bir ayrıcalık ve rant kavgası olarak ele almıştır, azınlık bir psikolog grubunu ilgilendiren mesleğin serbest icra yetkisi için tartışırken çoğumuzun çalışma hakkını ellerinden alacak düzenlemeleri dayatmaktan çekinmemiştir" dedi.

Psikolog Özge Yılmaz, Türk Psikologlar Derneği'nin psikologların zararına çalışan bir dernek olduğunu, yöneticilerin; çalışan, işsiz ve öğrenci psikologların sorunlarına karşı farkındalık taşımadığını hatta kayıtsız kaldığını söyledi.

Türk Psikologlar Derneği'nin görüşme verilerini paylaşmadığını ve psikologları temsil edecek düzeyde olmadığını ifade etti. "Aldığımız eğitime uygun alanlarda, insanca koşullarda çalışmak için emekten ve toplumdan yana bir meslek yasası istiyoruz" dedi.

TPD'nin psikoloji mezunlarının psikolog ünvanını kullanma yetkisinin 1 yıllık sertifikasyon ve sınav koşuluna bağlanmasını kabul ederek psikoloji mezunlarının işsizleşmesini ve psikoloji lisans eğitiminin değersizleşmesini kabul ettiğini söyleyen Yılmaz, "Psikologluk ünvanı bir ayrıcalık değil, çalışma hakkımızın güvencesidir" dedi.


sedat_öztan
Aday Memur
28 Ağustos 2010 13:59

öncelikli olarak meslekdaşlarımın kaygılarını benden paylaşmaktayım. varolan duruma ve duruma dair tespitlerimse şöyle

1) Nedret Hanım cv sini inceleme fırsatım oldu. kendisi psikologtur ve bu alanda master ve doktorasını tamamlamıştır. ancak kendisi 1986 yılından başlayarak bir süre Ankara Üniv Eğitim Fakültesinde çalışmıştır. bunun ardından bilkentte öğrencilerle çalışmış ardından yarı zamanlı olarak öğretim görevlisi olarak görevine devam etmektedir. Bunun yanı sıra1998 yılında Ankara?da Psikolojik Hizmetler Entitüsünü kurmuştur. bir kaç meslekdaşımzıla birlikte özel danışan almaya başlamıştır. Burada dikkatimi çeken kurucusu ve yöneticisi olduğu merkezde çalışan meslekdaşımız psk Füsun Kurtoğlu Marmara Üniversitesi PDR bölümünde yüksek lisans yaparak uzman ünvanını kullanmaya başlamıştır. burada garip gelen nokta Sayın Nedret Hanım klinik masterı olmayan hiç kimsenin danışan alamayacağını savunmasına rağmen kurucusu ve yöneticisi olduğu Ankara gibi çok sayıda Klinik psikoloğu bulunduğu bir ilde PDR de master yapan bir meslekdaşımızla uzun yıllardır hala çalışıyor olması. burada vurgu yapmak istediğim şey Nedret Hanım?ın düşünceleri ile uygulamaları arasındaki çelişkidir. Bana kalırsa Füsun Hanım?ın CV sini incelediğinde kendisinin oldukça donanımlı ve deneyimli biri olduğu anlaşılacaktır. ancak yasa sonrası kendisinin durumunun ne oacağı elbette ki muğlaktır.

2) Nedret Hanım eğitim Fakültesinde çalışmıştır, sayın Üstün Dökmen doktorasını PDR de yapmış ve hala aynı bölümde çalışmaktadır. Dokuz eylül Üniv. PDR bölümünün neredeyse tüm hocaları psikologtur. Adnan Menderes üniv sağlık bilimleri enstitüsüne bağlı klinik psikoloji yüksek lisans ve bu yıl açılacak olan doktora programında 2 klinik psikolog profesörü ve bir psikiyatri profesörü bulunmaktadır, ve bildiğim kadarıyla öğrencilerin ders dışındaki tüm zamanlarda hastanede bulunma ve çalışma mecburuiyetleri vardır. Peki nasıl olurda bu bölümlerin ya da hocaların yeterliliklerini yalnızca hangi enstitüye bağlı oladuklarıyla ölçer ve karar verirsiniz.

3) lisans eğitimimiz boyunca yaklaşık 60 ders alıyoruz ve bu danışan almamız için yeterli olmuyorken. master eğitimi boyunca yaklaşık 10 ders alınıyor ve bunların istatistik, araştırma teknikleri, gelişim vs lerini çıkınca geriye danışma amacı ile verilen yaklaşık 5 ders kalıyor. binlerce kişiyi klinik psikolog olmaktan ayrı tutan şey yalnızca bu derslerse dernek bunlarla ilgili çalışmalar yapabilir. 2006 da mersin üniv. psikoloji bölümnden mezun olduktan sonra izmire yerleşmemin tek nedeni bilişsel davranışçı terapiler vb TPD eğitimleri almaktı. ancak geçen 5 yıllık sürede içinde terapi sözcüğü geçen tek bir eğitim açılmadı. yalnızca Wics-r, MMPI, çocuk değerlendirme testleri ve sınav kaygısı eğitimleri açıldı. hocalar çok yoğun olduk ya da verilen ücretler yeterli olmadığı için dışarda danışan almayı ya da dışarda özel eğitimler vermeyi tercih ederken. alandaki binlerce psikoloğa kim nasıl 1 yıllık eğitim verecek merak ediyorum.

4) yeni taslağa göre yalnzıca klinik psikoloji masterı yapan kişiler alanda çalışabilecek, ancak tam gün yasa tasarısı her ne kadar şimdilik beklemeye alınmış olsa dahi çıkacak gibi görünüyor. Tam gun yasasının çıkması durumunda üniversitelerde çalışan hocalar, devlette çalışan psikologlarda özel olarak çalışamayınca ki doktora yapan kişilerin çok büyük çoğunluğunun akademik alanda çalıştıkları gerçeğinide göz önüne alcak olursak 70 milyonluk bir ülkede her halde özel çalışan 50 psikolog falan kalacaktır. diğer taraftan en büyük pay yarı zamanlı çalışan hocalara düşecektir ki dernek yönetiminde ki bir çok kişinin bu özellikte olduğunu varsayacak olursak bu tasarının çıkarcı bir yaklaşımla hazırlandığı düşüncesi beraberinde gelecektir.

5) DSM de yaklaşık 400 civarında tanı yer almaktadır. bunun yanı sıra gündelik yaşam sıkıntıları aile ve çift sorunları gibi psikolojik danışma ve psikoterapi gerektiren konular bulunmaktadır. klinik psikoloji master programlarının büyük çoğunluğun bilişsel davranışçı terapiler, psikopatoloji dersleri ve bazı programlarda ek bir terapi yaklaşımı ya da aile terapisi dersleri mevcuttur. bir klinik psikologun alınan 4 dersle yukarıda değindiğim 400 küsür alanda başarılı olabileceğine inanıyorsanız ciddi bir handikap içinde olunduğunu belirtmek isterim.

6) son 20 yıldır tüm bilim alanları alt alanlara bölünmüş ve yan alanlarla işbirliği yaparak multidipliner çalışmalar yapmaya başlamış, buna bağlı multi disipliner programlar açılmıştır. kendi okuduğum eğitim bilimleri enstitüsüne bağlı Aile Eğitimi ve Danışmanlığı yüksek lisans programından örnek verek olursam

aile hukuku, aile sağlığına genel bir bakış, çocuk ve ergenledre görülen dav. bzk, aile teorileri, aile ve çift danışma teknikleri, yas danışmanlığı, krize müdehale, bireyi tanıma teknikleri, aile hukuku, çocuk hukuku, anlaşmazlık çözüm sürecinde problem çözme ve arabuluculuk, yardım edenlere yardım, yetişkin psikolojisi, etkli anne baba eğitimi vb bir çok dersi, aile hekimi, psikiyatrist, hukukçu ve psikolog olan hocalarımızdan aldıktan sonra sadece eğitim bilimleri entitüsüne bağlı olduğum için danışan çift yada aile göremeyecekken bir ihtimal seçmeli olarak aile terapileri adı altında bir ders gören klinik psikoloğun bu işi benden daha iyi yapacağı düşünülüyorsa, size dünya literatürüne bakmanızı ve aile ve çiftle çalışanlarının büyük bölümünün psikoloji dışından olduğu ve hatta özellikle klinik psikologların psikopatolojik bakış açıları nedeniyle aileyle çalışmalarının doğru olmadığı görüşünü değerlendirmenizi öneririm.

7) yaşamın devam ettirilebilemesi için para gerekli ama yeterli koşul olmamıştır hiç bir zaman için. benim bildiğim psikolojinin yaklaşık 60 alt alanı var. özel eğitim, adli psikoloji, psikoteknik, huzur evleri, sosyal hizmetler, vb alanlarıyla ilgili olarak spesifik bir eğitim almadan ya da en fazla yüzeysel seçmeli bir ders alarak tüm bu alanlarda çalışmamızla ilgili olarak kimse birşey demezken, özel danışan alarak para kazanılan bir alan olduğu için yalnızca klinik alanla ilgili olarak düzenleme yapılıyor olması büyük bir hatadır. adliyede çalışan bir psikolog olarak; babasının tecavüzüne uğramış 6 yaşında bir kız çocuğuyla çalışıyor olmak, yada anne babası boşanma aşamasında olan bir çocuğun hayatının geri kalanını kiminle geçireceğini, yaşamının geri kalanını kimi özleyerek geçireceğini belirlemenin, bir OKB hastasının ellerini günde kaç kez yıkadığı kadar önemli olduğunu düşünüyorum.Burdan yola çıkarak bir klinik psikoloğun fazladan 3-5 ders alarak her şey hakkında yeterliliğe sahip olduğunu düşünmek egosantirizmden başka bişey olmayacaktır. eğer dernek gerçekten de iyi niyetli bir tutum sergilemek istiyosa diğer çalışma alanlarındada somut girişimlerde bulunmalıdır.

ülkemizdeki psikoloji bölüm sayısı son 10 yılda inanılmaz derecede artmıştır ve bu artışın büyük çoğunluğu özel üniversitelerin kontenjanlarına dayanmaktadır. tahmini olarak 4000 civarında psikolog mezun olmaktadır. klinik psikoloji master programlarını özel üniversiteler ve devlet üniversiteleri diye ikiye ayırdığımzıda ege üniv ortalama 6 yılda bir 8 kişi, ankara üniv 2-3 yılda bir 10 kişi , hacettepe her yıl 10 kişi ODTÜ ve Boğaziçi düzensiz aralılarla 5-10 kişi, istanbul Üniv 3 yılda bir 5-10 arasında kişi, Uludağ Üniv. 3-5 yılda bir 6-8 kişi almaktadır. (sayılar ortalamadır). bunun anlamı ülkemizde yılda en fazla 20 ila 30 klinik psikolog mezun olacaktır. bunların bir bölümü doktoraya devam edip klinik alanda belkide hiç çalışmayacaklardır. özel üniversitelerin fahiş fiyat uygulamarı ise aylık 1000-2000 tl geliri bulunan bir çok meslekdaşımız için masterı imkansız kılmaktadır. kişisel gözlemim özel üniversitelerde master yapan bir çok meslekdaşımızın lisansınında yine özel üniversiteden olmasıdır. özel üniversitelere karşı değilim ancak maddi yetersizlikten dolayı sınırlı olan devlet üniversitelerine bir çok meslekdaşımız klinik masterına giremezken, maddi durumu daha iyi bir meslekdaşımın özel üniversitede klinik masterı yaparak dışarda çalışma hakkı kazanarak çok daha fazla para kazanma şansına sahip oluyor olmasının tek açıklamasının kapitalizm olduğu düşüncesindeyim. şöyle düşünün ÖSS de ilk 5000 ine girmiş ve türkiyenin en iyi üniversitelerinde psikoloji bölümünden mezun bir kişi kontenjan azlığı nedeni ile devlet üniversitesinde yada maddi yetersizlik nedeni ile özel üniversitede klinik masterı yapamayıp düz psikolog (artık ne demekse) olarak kalırken. ÖSS de 400000. sırada yer alan birinin özel üniversitede lisansın ardından yine özel üniversitede klinik master yapıyor olmasını açıkçası adil ve insan temelli bir meslek elamanı olarak onaylamıyorum. özel ya da devlet üniversitesinden mezun herkese okudukları lisans eğitminin hakkı olan ünvan ve haklar verilmelidir.

9) derneğin yasa tasarısıyla ilgili olarak psikologların büyük çoğunluğundan fikir almadığı kanaatindeyim. farkındalık düzeyi bu kadar yüksek bir grubun, örgütlenme ve iletişim düzeyinin bu kadar düşük olması oldukça çelişik bir durumdur. bir kaç meslekdaşımızın gruba attığı mail olmasa tüm bu süreçten haberimiz dahi olmayacaktı. klinik master programı mezunu olmanın dünya standartlarına ulaşmak olduğu yorumu yapılmaktadır. ABD de aile terapisti olmak için 800 saatlik süpervisyon gerekmektedir. ancak ülkemizdeki hiç bir master programında bu şekilde bir uygulama yapılmamaktadır. 34 yıldır üzerinde çaba harcanan meslek yasasının elitist yada akademisyen odaklı bir bir oluşumla sonlanmasının gerek camiyamız gerekse de ülkemiz için ciddi bir kayıp olacağı görüşündeyim. tüm bu gerçekleri yadsıyan bir dernek ya da dernek yönetiminin gerekli bilgi ve yapıcı yaklaşıma sahip olamayacağı düşüncesindeyim. işi insanla çalışmak olan bir meslek kuruluşunun bu alanlarda farkındalık ve gerekli hareket sahibi olmaması durumunda yapması gereken 2 şey olduğunu düşünüyorum. 1. si kitlesine dönerek bir mutabakata varmak için çalışmalar yapması, eğer bunu yapamıyorsa istifa ederek temsil ettiği kitlenin hak ihlalerine son vermek olmalıdır.

saygılarımla

?

Psk. Mehmet KILIÇ

9 Eylül Üniv. Aile Eğt. ve Danışmanlığı Y.L

İzmir Adliyesi 2. Aile Mahkemesi

http://antipsikiyatri.org/yasa-tasla...mizdeki-durum/


sedat_öztan
Aday Memur
29 Ağustos 2010 14:18

Psikologlar mezun olmadan klinik açıyor

27.11.2009 | Gamze Tüfekçi | Haber

Türkiye'de "psikolog" unvanına sahip olmayan birçok kişinin psikoterapi, kişisel gelişim ve özel merkez isimleri adı altında psikolojik danışmanlık hizmeti veriyor. Türk Psikologlar Derneği (TPD) Başkanı Gonca Soygüt, resmi kayıtlarda 15 bine yakın psikoloji bölümü mezunu bulunduğunu söyleyerek, buna karşın klinik psikolog sayısının 400, uzman psikolog sayısının ise yaklaşık 800 olduğunu söyledi.

Özel merkezlerde "psikolog" ünvanı ile çalışan insan sayısında ciddi bir artış olduğuna dikkat çeken Soygüt, "33 yıldır meslek yasamızın çıkması için uğraşıyoruz. Yasanın olmaması birçok belirsizliği de beraberinde getirdi. Neredeyse herkes psikologluk yapabilir hale geldi. Diş hekimi olmayan biri muayene açıp diş doktorluğu yapmaya kalkarsa, Sağlık Müdürlüğü derhal muayenehaneyi kapatıp, kişiye dava açabiliyor. Ancak psikologların meslek yasası olmadığı için müdahale de çok fazla olmuyor" diye konuştu.

Yılda ortalama bin 200 kişinin üniversitelerin psikoloji bölümlerinden mezun olduğunu söyleyen Soygüt, psikolog olabilmek için lisans sonrasında yüksek lisans ve 1 yıl vaka takibi gerektiğini kaydetti.

Türkiye'de 4 yıllık lisans mezunları açısından bakıldığında bile bin kişiye 1 psikologun düştüğünü kaydeden Soygüt, "4 yıllık mezunların çoğu, uzmanlık programlarına başvurmuyor. Psikoteknik merkezlerde çalışan birçok meslektaş var. Ancak bu kişileri de meslek yasasına tabi tutarak oda kurmak istiyoruz" dedi. Son yıllarda üniversitelerde çok sayıda psikoloji bölümünün açıldığına dikkat çeken Soygüt, mesleğe olan ilgi ve taleplerin arttığını söyleyerek Türkiye genelinde 40'a yakın psikoloji bölümü bulunduğuna değindi.


psychic
Kapalı
31 Ağustos 2010 08:15

güncel


sblyl
Aday Memur
01 Eylül 2010 10:10

sedat bey bende nedret hanımın psikoloji mezunu olmadığını master ve doktorasının bu yönde olduğunu okumuştum. Bu nedenle psikoloji mezunu olmayanların 4 yıllık eğitimle klinik psikolog olabileceği yönündeki isteğinin bundan kaynaklandığını düşünmüştüm. kaynağınızdan eminsiniz değil mi?


yuxel1907
Memur
02 Eylül 2010 10:54

Bu yönetmelik, psikologların lehine olan bir düzenlemedir zira önceden bu eğitimleri TPD (fahiş fiyatlarla) bir tekel oluşturarak kendisi yapıyordu. Şimdi Sağlık Bakanlığı bunu kendi bünyesinde yapacak. Yakında da yasamız çıkınca TPD'nin etkinliği tamamen sıfıra inecektir.


yuxel1907
Memur
02 Eylül 2010 12:35

Bu yönetmelikle "Psikolog" unvanı almak için öne çıkan şartlar arasında sertifika ve sınav yok; BU UNVANI MEVCUT YASALARA GÖRE MEZUN OLUNCA ALIYORUZ ZATEN. Psikolog unvanı yasayla verilir, yönetmelikle alınıp verilmesi söz konusu olamaz. Bu sertifikalar zaten vardı ve (telif hakkının kendilerinde olduğunu belirten) TPD'nin tekelindeydi ve SADECE TPD veriyordu. Burada aleyhimize bir durum ben göremiyorum, aksine bunu devlet daha sistematik ve düzenli hale getiriyor. Ama yinede gelişmeleri izleyeceğiz ve yeni durumu araştıracağız; sessiz kalmayacağız. Saygılar..


sedat_öztan
Aday Memur
02 Eylül 2010 15:21

"TPD'nin etkinliği tamamen sıfıra inecektir." bence fazla iyimser bir görüş.Çünkü şu anda kamu yararına çalışan dernek statüsünde.Meslek odası olmadığı yasal olarak için yaptırım gücü yok.Hatta verdiği sertifikaların yasal olarak bir değeri yok.Söz gelimi WISCR sertifikası olmayan bu testi uygulamasın diye resmi kurumlara yazı yazıyor.Sağlık bakanlığının ise sertifikanın resmi bir dayanağı olmadığına dair görüş yazısı var.Fakat asıl problem şu derneğin MESLEK ODASI TASLAĞI hazır.Uygulamaya geçirdiği anda bu dernekten başka oda olmaya hazırlıklı başka bir oluşum yok.Üniversiteler,YÖK desteği...vb diğer etkenleri göz önüne aldığımız vakit dernek yönetiminin MESLEK ODASI yönetimine dönüşmesi yüzde doksan ihtimalle gerçekleşir gözüküyor.Bunun dışında dernek bir protesto düzenledi 500 psikoloğu Ankara'ya topladı.Cumuriyet tarihinde Psikologların aleyhindeki en önemli yasa taslağı ortaya çıktığı halde MATBU dilekçelere 150 imza toplanamıyor.Ayrıca yasa görüşmelerine hiç bir lisans mezunu psikolog çağrılmadığı halde ve olay ortaya çıktığında kısacık bir açıklama ile geçiştirildiği halde derneğe ciddi bir tepki gösterildiğini henüz gazetede okumadım.En azından 500 psikologadan biri çıkıp "Kardeşim biz figüranmıyız?.Aleyhimize çıkacak olan bir yasa taslağı sürecini sürdürüp bizide kapıkulu askeri gibi kullanmaya hakkınız var mı?"diye sormalarını beklerdim.En azından 500 kişiden sadece bir kişi çıksa ona bile razıydık.Ayrıca herhangi bir hükümetin psikologları yüzde yüz desteklemesi diye bir şey söz konusu olamaz.Böyle bir iddia ortaya atılırsa siyasi bir iddia olur.Psikologların sorunları kangren olmuş bir vaziyette otuz yıldır sürmektedir.Hak arayışımız hiç bir siyasi partiye endeksli olmayıp partiler üstüdür.Şu siyasi parti veya şu siyasi görüş bizim kurtarıcımız olacaktır diyemeyiz.Bütün siyasi partilere eşit mesafede meslek örgütü olmalıyız.Meslek örgütü olamamızın önündeki en büyük engel akademisyen psikolgların azınlık olmalarına rağmen kendilerini alanın tek sahibi ilan etmeleri ve uzlaşmaz tutumlarıdır.Sertika yönetmeliği ile Psikologlara sınav getirmenin önü açılmıştır.Haftalardır beklenen şey söylenti olmaktan çıkmış gerçeğe dönüşmüştür.Bir adım ötesi merkezi sınavdır.Diplomalarda ne yazdığı konusuna gelince.Klinik psikologlar dahi YÖK nezdinde UYGULAMALI Psikoloji kadrosu alabiliyor.Mütercim-Tercümanlık bölümünü bitiren bir kişi diplomasında ünvanı yazdığı halde devlet KPDS sınavına gir B al diyor.Devletin işe alım ilanlarında görüyoruz.Geçmişte zaten bazı okulların diplomasında psikolog ünvanı yazmıyordu.Bir çok sorunlar yaşandı.Neticede her şeyi zaman gösterecek...


yuxel1907
Memur
02 Eylül 2010 16:31

Sedat bey, şu anda TPD'nin yasal bir etkinliği zaten yok; ama elindeki bazı güçlerle bunu dayatmaya çalışıyor. Ben, TPD'nin Sağlık Bakanı'na verdiği metni gördüm. TPD, o metinde sürekli olarak kendini ileride odalaşacak gibi göstermiş ve bazı kazanımlar elde etmeye çalışmış ve metinde bütün bu ifadeleri Bakan bey tek tek çizmiş; kendi gözlerimle gördüm. Ama bu TPD'nin bundan vazgeçeceği anlamına gelmez, şu andaki Sağlık Bakanı Psikologların durumuna vakıf olduğu için TPD Bakan'ı tabiri caizse kandıramıyor.

Şu anki imza sayımız 150'ye yaklaştı ama biz bunu sadece kısıtlı bir ortamda duyurduk ve basında bunun reklamını (bilinçli olarak) yapmadık. Bunun yanı sıra, imza kampayamıza yönelik direkt/indirekt TPD'nin bazı arkadaşlara yönelik tehditlerini de biliyoruz. Bu imza kampanyasındaki öncelikli amaç, Bakan beye bazı şeyleri gösterebilmekti, basına duyurmamızın sebebi de henüz bunun tartışma ortamında olmasının erken olmasıydı. İzlediğimiz bir strateji var ve bu doğrultuda Ulusal yayın yapan 2 haber kanalının üst seviye yöneticileriyle ve bir kaç tane de uydudan yayın yapan önemli kanalların yöneticileriyle görüştüm; ekim yayında bu duyurularımıza hız vereceğiz. Sizi de bu çabalarımızda aramızda görmek isteriz.

Verdiğiniz KPDS örneği tam bir örnek teşkil etmiyor, zira o sınavla kamudaki yerini/unvanını belirliyor, mesleki unvanını değil.. Boş oturarak bir şey çözemeyiz, hep birlikte omuz omuza olursak küçük balıklar gibi yem olmayız.. Saygılarımla..


sedat_öztan
Aday Memur
03 Eylül 2010 19:07

Yüksel bey,"TPD Bakan'ı tabiri caizse kandıramıyor." demişsin Bakanın elindeki kağıdı gördüğünüzden ve bu kağıdın üstünde derneğin önerilerinin çizildiğinden yani bakan nezdinde kabul görmediğinden bahsediyorsunuz.Dernek ise önerilerinin itibar gördüğünü duyuruyor.Sizin anlattıklarınız konusunda en ufak bir şüphem yok.Ancak çok fazla iyimser olduğunuzu düşünüyorum.Çünkü derneğin istediği bir yıl eğitim ve merkezi sınavdı.Kısacası SERTİFİKA PROGRAMI.Sonuç ne? Bir ay geçmeden SERTİFİKA YÖNETMELİĞİ ÇIKTI.Derneği dinlemeyen Bakanlık nerede? Derneğin taslağını çizen bakan nerede? Sizin iyi niyetli girişimlerinizi takdir ediyoruz.Bakan beyle aranızda iyi olabilir.Facebook sayfasına birlikte resminizi koymuşsunuz.Bu psikolog arkadaşların lehine bir durum.Üzerinize çok görev düşüyor.Ancak meslek yasası mücadelesi otuz yıldır devam edip yılan hikayesine döndü ve siyasetçilerin insafına bırakılamayacak kadar değerli.Avrupa Birliği bu konuda bastırıyor.Er veya geç çıkmak zorunda.Akademisyenler komisyonlara sadece akademisyenleri ön plana çıkaran yanlış örnekler veriyorlar.Mesela klinik psikologluk ve serbest çalışma için doktora isteyen bir ülkeyi sürekli gündeme getiriyor.Lisans mezunlarını klinik psikoloğa dönüştüren bir çok avrupa ülkesi var.Dernek bunların adını bile ağzına almıyor.Adeta bu ülkeler ve uygulamaları tabu.Bakanlığı sürekli eksik bilgilerle yönlendirmeye çalışıyor.Hedef saptırmak içinde Bakanlık istemedi,psikiyatrisler istemedi diye günah keçileri yaratıyor.Meslekdaşlarımın neden sonuç ilişkilerini çözmeler

ini engellemek için hiç durmadan karıştırıcı değişkenleri pompalıyor.Psikiyatristler kimin klinik psikolog olacağı ile ilgilenmiyorlar bile.Sürekli beyanlarını takip ediyorum ve bazıları ile görüşüyorum.Takıntılı bir şekilde yasada tanı,teşhis kelimelerinin geçmesini istemiyorlar.Ayırıcı tanı hekime aitdir.Psikolog meslek yasasında TANI kelimesi geçmesin diyorlar.Tanımania durumları...Derneğin tek derdi ise bu meslek akademisyenlerin tekelinde bulunsun akademisyen olmayanlar klinik psikolog olamasın,akademisyen olmayanlar serbest çalışamasın...200-300 kişilik çok kazanan elit bir zümre yaratma sevdası.Ne yazıkki elit tabakada mühendislik bitirip klinik mastır yapanlarında bulunmasını yüzde yüz savunuyorlar.Meslek yasası için protesto yürüyüşleri yapılıyor.Ankara'ya 500 kişiyi topluyorlar.Kendi aleyhlerine çıkacak bir yasa için,4 yıllık lisans eğitimini değersizleştirip adeta paçavraya çeviren bir taslak için,kendi bindiği dalı kesmek için 500 kişi toplanıyor.Dernek bakanlıkla pazarlıklar yapıyor...Sayın Nedim Yüksel ve Psikolog Dr.Ahmet Vahdi Türker haber vermese kimsenin haberi olmayacak.Sessiz sedasız kanunlaşacak.Kanun çıktıkdan sonra tüm psikologlar öğrenecek.Üyelerinin %95'i 4 yıllık lisans mezunu olan dernek hiç birine haber vermeden pazarlıklar yapıyor.Sonra son derece değerli bu iki arkadaşım kamuoyu ile pazarlıkları paylaşıyor.Olaydan bir ay geçmiş dernek mecbur kalıp dostlar alışverişde görsün tarzında detaya inmeyen üstünkörü bir açıklama yayınlıyor.Günaydın!demokratik bir toplum olsak dernek yönetiminin vakit kaybetmeden istifa edip üyelerinden özür dilemesi gerekirdi.Dernek pandomim oynuyor.Bu sessizlik yasası bir tek italyan mafyasında var.OMERTA deniyor.Ölümüne suskunluk.Konuşana ölüm cezası...Asıl konuya gelelim protesto yürüyüşlerinde iyi niyetleri fedakarlıkları suistimal edilen 500 arkadaşıma soruyorum.Dernek gizli toplantılara sizi çağırdımı?Bilgilendirdi mi?Cevabınız HAYIR sa figüran olarak kullanıldığınızın bilincine varmanızı temenni ediyorum.Yüksel bey size soruyorum.Derneğin topladığı sayıda kişiyi Ankara'ya toplayabilirmisiniz? Cevabı biliyorum.HAYIR...Statükoculuk,Ben bilmem hocam bilir,Biri gelsin bizi kurtarsın,Bu toplum adam olmaz,Böyle gelmiş böyle gider,Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın,azıcık aşım kaygusuz başım,Bu düzeni ben mi değiştireceğim,GEMİSİNİ YÜRÜTEN KAPTAN,Biri nasıl olsa bu işi yapar,DEVLET BABA! çözsün...Toplumsal cinnet virüsü galiba psikologlarada bulaşmış...HOŞÇAKALIN

"Truth is stronger than fiction"

Gerçek,hayalden daha güçlüdür.


sedat_öztan
Aday Memur
03 Eylül 2010 19:27

KPDS örneği sanırım net anlaşılmamış.Mütercim-tercümanlık bölümünü bitirenlerin diplomasında mütercim-tercüman yazdığı halde devlet sınavlarında KPDS B almak şartı arandı.Onlar için B almak zor değil ancak sisteme dikkat çektim.Yani SERTİFİKA YÖNETMELİĞİ çıktığına göre Psikologların diplomasında Psikolog yazdığı halde kamu sınavlarında İstedikleri şartları ve sınavları düzenleyebilirler...İşsizlik,sınavlar,4 yıllık psikolog diplomasının değersizleşmesi kapıda bekliyor...EN ÇOK PSİKOLOJİ ÖĞRENCİLERİNİ ETKİLEYECEK...


yuxel1907
Memur
04 Eylül 2010 15:40

Sedat bey, infialinizi paylaşıyorum ve destekliyorum; ancak bazı noktalara açıklık getirerek nihayetinde de görüşlerimi açıklamak istiyorum. Madde madde yazarak cevaplandırmak istiyorum.

1- (sedat öztan) çok fazla iyimser olduğunuzu düşünüyorum.Çünkü derneğin istediği bir yıl eğitim ve merkezi sınavdı.Kısacası SERTİFİKA PROGRAMI.Sonuç ne? Bir ay geçmeden SERTİFİKA YÖNETMELİĞİ ÇIKTI.Derneği dinlemeyen Bakanlık nerede? Derneğin taslağını çizen bakan nerede?

CEVAP: Dernek bugüne kadar her türlü sertifika tekelini elinde bulunduruyordu. Bu tekeli kırarak Bakanlığın bunu kendi bünyesine alması/kontrol etmesi yeni bir şey değildi, benim bildiğim 1,5 yıldır böyle bir girişim vardı. Böylece derneğin elindeki en önemli güç ellerinden alınıyor, TPD bunu engelemek için üstü kapalı (hocalarımızı yollamayız diye) şantaj bile yaptı. Bunda ben kötü bir şey göremiyorum. Dernek, buna çok direndi ve dediki bunun denetimi yapılamaz deyince, merkezi sınav formülüyle son kaleleri de yıkılmış oldu. Dolayısıyla, ben burada kaybedenin TPD oldugunu düşünüyorum.Ama bunlar benim ilk fikirlerim, zamanla gerçeği göreceğiz. Ben, hep Bakan beyin bu duruma vakıf olmasının avantajından bahsediyorum; belki kızının psikolog olmasından belki de yurt dışındaki psikologların etkinliğini inceleyerek konuya hakim olmuş olabiir. Bakan beye bu durumu Şubat 2007 yılında anlatmaya çalışmıştım ki, o zamanlar kamuda çalışmıyordum. O gün Bakan beyle konuştuğumda olaya bu kadar vakıf değildi. Çünkü bana bir kaç kez ben olayı böyle düşünmemiştim dedi ve müsteşarına not aldırttı. Ama sonuçta Bakan da insandır ve hekimdir, diğerlerinin etkisinde kalabilir; bizim daha etkin olmamız şarttır.

2- (sedat öztan) Sayın Nedim Yüksel ve Psikolog Dr.Ahmet Vahdi Türker haber vermese kimsenin haberi olmayacak.Sessiz sedasız kanunlaşacak.Kanun çıktıkdan sonra tüm psikologlar öğrenecek.Üyelerinin %95'i 4 yıllık lisans mezunu olan dernek hiç birine haber vermeden pazarlıklar yapıyor.Sonra son derece değerli bu iki arkadaşım kamuoyu ile pazarlıkları paylaşıyor.Olaydan bir ay geçmiş dernek mecbur kalıp dostlar alışverişde görsün tarzında detaya inmeyen üstünkörü bir açıklama yayınlıyor.Günaydın!demokratik bir toplum olsak dernek yönetiminin vakit kaybetmeden istifa edip üyelerinden özür dilemesi gerekirdi. Dernek pandomim oynuyor.Bu sessizlik yasası bir tek italyan mafyasında var.OMERTA deniyor.Ölümüne suskunluk.Konuşana ölüm cezası...Asıl konuya gelelim protesto yürüyüşlerinde iyi niyetleri fedakarlıkları suistimal edilen 500 arkadaşıma soruyorum.Dernek gizli toplantılara sizi çağırdımı?Bilgilendirdi mi?Cevabınız HAYIR sa figüran olarak kullanıldığınızın bilincine varmanızı temenni ediyorum.Yüksel bey size soruyorum.Derneğin topladığı sayıda kişiyi Ankara'ya toplayabilirmisiniz? Cevabı biliyorum.HAYIR...

CEVAP: Olayı çok güzel özetlemişiniz; bu özette derneğin iç yapısı ve olayları önce gözleyip sonra da saptırarak sunma çabasını hepimiz biliyoruz. TPD'nin geçen sene organize ettiği o yürüyüşe katılan 500 kişi var diyorlar, bilemiyorum hepsi psikolog muydu ya da bazıları öğrenci miydi ve hocalarının telkini ile mi gelmişlerdi.. Peki ben o kadar toplayabilir miyim ve size göre cevabınız hayır.. Benim şahsen TPD gibi bir organizasyonum yok; olsada bunun için ciddi bir maddi imkan olması lazım ki benim maddi durumum olsa seve seve ama maalesef yetersiz. Ancak, arkadaşların heyecanlarını görünce bunun yapılabileceğine de inanmıyor değilim; şu anda adım adım ilerleyerek de ciddi mesafeler katedebileceğimizi düşünüyorum. Eğer baplantılarım da bir aksaklık olmazsa ilk etapta NTV, Habertürk, Beyaz TV, TGRT Haber kanallarıyla görüştüm, sanırım ekim ayında bu kanallarda eskilerin tabiriyle lisan-hal imkanı bulacağız. Bu kanallarla bağlantıyı ben kurdum, ama (emeklerimize leke gelmesin) kendi reklamını yapıyor demesinler diye her kanla derdimizi anlatacak arkadaşlar çıksın istiyorum. Bir de şu an, ismi çok kapsayıcı, çok güzel bir resmi internet sitesi olan ve önceden kurulmuş bir derneği yeniden düzenlemeyi düşünüyorum. 1 kişiyle hiç bir şey olmaz ve başaracaksak bir şeyi hepimiz başaracağız..


psychic
Kapalı
13 Eylül 2010 15:09

güncel


sedat_öztan
Aday Memur
14 Eylül 2010 18:23

Yüksel bey toplanan imzaları teslim ettiniz mi?


yuxel1907
Memur
14 Eylül 2010 22:26

siz imza gönderdiniz mi, ben hatırlamıyorum da..


sedat_öztan
Aday Memur
14 Eylül 2010 23:31

Ben kendi düşüncelerimi yazıp imzalı olarak bakanlığa gönderdim.Çünkü meslek yasasını çıkartacak olan siyasi iradedir.Şahıslar değil.Şahıs olarak görevimi yaptım...Ayrıca sizin ayrı bir kampanya yürütüp imza topladığınızı biliyorum.30 Ağustos son gündü.Bakan beyle daha 1-2 yıl öncede bu konuyu görüştüğünüzü yazmıştınız ve Bakan beyin sizi desteklediğinden haberdar etmiştiniz.Bizim böyle bir irtibatımız yok.Bu yüzden sadece bir gelişme olup olmadığını merak ettiğim için sormuştum...


yuxel1907
Memur
15 Eylül 2010 12:04

Tek başına görüşlerimizi göndermek de bir düşünce ama böyle tek tek gelen (mektup ya da mail yoluyla) görüşlerin ne kadar (resmi prosedür uygulanıp havale işlemleri dışında) umursanmadığını çok net biliyorum; toplu vermenin daha uygun olacağını bu yüzden daha etkin olduğunu düşündüm.

Benim Sağlık Bakanıyla içişleri Bakanlığından Sağlık Bakanlığına geçtikten sonra direkt temasım olmadı; ama kendisiyle ilk kez (Sağlık Bakanlığına gecmeden önce) Şubat 2007'de inisiyatif kullanarak yanına yaklaşarak konuştum, sağolsun ilgi gösterdi. Mayıs 2007'de bir vesileyle telefonla görüştüm ancak genel seçimler olduğu için yasa konusunda bir gelişmenin mümkün olmadığını söyledi. Sonrada 2008 yılı mart aynda TBMM'ye gidip kuliste Bakan beye 5-6 dakika kadar durumu tekrar anlattım; yasayla ilgili daha çalışmalarının daha da derinleşmesinden dolayı biraz gecikebileceğini söyledi. Ben bütün kişisel görüşmelerimde sağlık bakanlığı personeli değildim, şimdi personeliyim ve kişisel olarak üstümdekileri çiğneyerek görüşme talebim olması şık olmaz; zaten Bakan beyle görüşsem ya beni bakanlıktan gönderir ya da üstteki amirleri..

Ama şu anda kişisel olarak değil de arkadaşların ortak taleplerini bazı rizikoları da göze alarak iletmeye çalışacağım. Referandum ve nil virüsüyle ilgili Bakan beyin yoğun olduğu söylendi, haftaya nasipse ileteceğim. Mutlaka kişisel çabalar da önemlidir ancak ben, birlikte hareketederek bir çözüme ulaşacağımıza inanıyorum.


yuxel1907
Memur
15 Eylül 2010 20:05

-Facebook'ta yer alan "Genç Psikologlar Birliği" grubumuza da katılarak, aktif görüşlerinizi bizlere bire bir ulaştırabilirsiniz.

http://www.facebook.com/topic.php?topic=16608&uid=65340611581#!/group.php?gid=35820952632&ref=mf

Toplam 74 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi