Editörler : F16 Gökçen
03 Kasım 2009 19:02

Türkiyemiz'in en büyük gölleri

VAN Van- Bitlis 3712 km2 1646m

TUZ GÖLÜ Aksaray-Ankara-Konya 1500 km2 925m

BEYŞEHİR Konya 656 km2 1121m

EĞİRDİR Isparta 458 km2 916m

AKŞEHİR Konya 353 km2 958m

İZNİK Bursa 298 km2 85m

BURDUR Burdur 200 km2 854m

KUŞ GÖLÜ Balıkesir 166 km2 15m

ACI GÖL Afyon 153 km2 836m

ULUBAT Bursa 134 km2 5m

ABER Afyon 126 km2 967m

ÇILDIR Kars 115 km2 1959m

ERÇEK Van 98 km2 1803m

HAZAR Elazığ 86 km2 1248m

ÇAMİÇİ Aydın 60 km2 2m

KÖYCEĞİZ Muğla 52 km2 8m

SAPANCA Kocaeli 47 km2 40m

DURUSU İstanbul 25 km2 5m

03 Kasım 2009 19:14

VAN GÖLÜ?NÜN ÖZELLİKLERİ VE AKDAMAR ADASI VAN

Van iline adını veren Van Gölü Türkiye'nin ve dünyanın en büyük soda gölüdür. Dört tarafı yüksek dağlarla çevrilidir. İçinde Akdamar, Adır, Çarpanak, ve Kuş adaları olmak üzere 4 ada bulunmaktadır. Tarih boyu Yüksek Deniz, Nairi Denizi ve Yukarı Deniz dendiği gibi Deryaçe (Küçük Deniz) adını da alır. Gölün suyu çok tuzlu ve sodalıdır. Sabunsuz köpük verir ve temizlik maddeleri kullanılmadan içinde herşey yıkanabilir ve temizlenebilir. Her mevsim, her saatte farklı bir renk alan, gündoğumu ve günbatımının muhteşem olduğu göl, bölge turizmine önemli bir katkı sağlamaktadır. Sahil boyunca yapılaşma ile bozulmamış koylar, yeşil bitki örtüsüyle sarılmış kıyılar görülmeye değerdir.

Van Gölündeki adalardan en büyüğü olan Ahtamar Adası, üzerindeki kilisesi ile ünlüdür. 900'lü yılların başında Kral Gagik tarafından yaptırılmış olan kilise taş işçiliğinin en seçkin örneklerindendir. Akdamar adasına Gevaş iskelesinden dolmuş motorları çalışmaktadır


iren17
Başbakan Müsteşarı
03 Kasım 2009 19:16

Yaşam ve medeniyet suyla başladı? ve yalnız suyla devam edecek

*

göl...kaybolurum içinde

göl...huzur bulurum görüntüsünde

göl......dinlendirir

*

neslihan :))

yine kendimi kaybettim san ki ?

03 Kasım 2009 19:18

içinde hayali yaratıklar, değerli madenler bulundurduğuna inanılan hatta bir dönemler suyunun şifalı olduğu da söylenen ve bu anlatılanlarla masallardan fırlamış edası veren göl.

suyu sodalıdır. 6 yaşındayken suyla ilk buluştuğum yer olarak zihnime kazınmıştır. suyu sodalı olduğundan; yanlışlıkla yutulunca tuzlu su yutmuştan betere dönersiniz. yine bu özelliğinden dolayı; kıyısında, yöre halkı hiç çamaşır deterjanı kullanmadan çamaşır yıkayabilmektedir. etrafında dolaşan camızlar da göle sıklıkla girip serinler, hatta uzak mesafeli yüzdüklerine de rastlanmıştır.

van gölü, 3712 km2 yüzey alanı, 171 m ortalama ve 451 m maksimum derinliğe sahip, denizden 1648 m yükseklikte türkiye'nin en büyük gölüdür. suları yüksek derecede sodalı ve tuzludur. bu su yapısı göle bir "soda gölü" özelliği kazandırmaktadır. göl suyunun ph değeri 9.8 civarındadır. tuzluluğu ise % 0.19 olarak bildirilmektedir (kempe et al., 1978). denizlere göre daha fazla potasyum ve lityum içerir. göl suyundaki karbonat ve bikarbonat iyonları toplam klorür iyonundan fazla olup deniz suyuyla karşılaştırıldığında karbonat iyonları 100 kat fazladır. sülfat konsantrasyonu ve fosfat iyonu denizlerle karşılaştırıldığında oldukça yüksektir (tuğrul ve ark., 1984). göle dökülen akarsuların kimyasal özellikleri geçtikleri arazinin yapısına bağlı olarak değişmektedir. akarsularda sodyum en önemli katyon olup, bunun bir kısmı bikarbonat ile dengelenerek van gölü'nün bir soda gölüne dönüşmesinde ana rolü oynamaktadır.

gölün biyolojik çeşitliliği hem tatlı hem de tuzlu sulardan önemli derecede farklılık göstermektedir. gölün fitoplankton varlığı diatome, bacteriophyta, cynophyta, chlorophyta, flagellata ve phaeophyta gruplarına ait 103 tür, zooplankton varlığını ise rotatoria, cladocera ve copepoda gruplarından 36 türden oluşmaktadır.

03 Kasım 2009 19:22

Yaşam ve medeniyet suyla başladı? ve yalnız suyla devam edecek

*

göl...kaybolurum içinde

göl...huzur bulurum görüntüsünde

göl......dinlendirir

*

neslihan :))

yine kendimi kaybettim san ki ?

göl.......benim yaansımam

iren17

bede suyu çok severim ama demek sen suyu benden çok sefiyorsun haa pekiiiiiiii:(((

03 Kasım 2009 19:25

VAN GÖLÜ

İli:Van,Bitlis İlçe:Edremit,Tatvan,Gevaş,Ahlat,Adilcevaz,Erciş,Mu radiye,Van Merkez Yüzölçümü:390 000 ha.

Van Gölü, Nemrut volkanının patlamasıyla akan lavların Muş ovası'na doğru olan gölün eski çıkışını kapatmasıyla oluşmuş Türkiye'nin en büyük gölüdür. Göl içerisinde irili ufaklı 4 ada bulunmaktadır. Bu adalar ile Ahlat sazlıkları, Dönemeç Deltası, Karasu Deltası, Bendimahi Deltası ve gölün kuzeyinde sazlıklarla kaplı bir tatlı su gölü olan Nurşun Gölü Van Gölünde kuşlar açısından önem taşıyan alanlardır.

Van sazlığında kuluçkaya yatan yaz ördeği, gölün batısındaki yarımadada üreyen toy, adalarda kuluçkaya yatan Van Gölü martısı ile Van Gölü'ne özgü bir balık türü olan inci kefali Van Gölü'nün uluslararası öneme sahip sulak alanlar içerisinde yer almasını sağlamaktadır.

Koruma Statüsü

Van Göl'ündeki adalar 1990 yılında Arkeolojik Sit Alanı ilan edilmiştir.

Sulak Alanın Kullanım Durumu:

Van Gölü kıyılarında yer alan kumsallar rekreaktif amaçlı kullanılmaktadır.

Göl balıkçılık açısından önem taşımaktadır. İnci kefali bölge pazarlarında satılmak üzere önemli miktarlarda yakalanmaktadır.

Göl kıyısında yer alan bataklıklar, meralar ve adlar yoğun olarak hayvan otlatmasında kullanılmaktadır.

Göl kıyısında yer alan meyli tarıma elverişli alanlarda genellikle kuru hububat tarımı yapılmaktadır. Sulu tarımın yapıldığı alanlarda ise ekimi yapılan başlıca ürün şeker pancarıdır.

Sulak Alanı Tehdit Eden Faktörler:

Kirlenme:

Göl çevresindeki başlıca yerleşim birimleri olan Van Merkez, Erciş ve Tatvan ilçelerinin kanalizasyon sistemleri mevcut olmasına rağmen atıksu arıtma tesisleri yok veya yetersiz kalarak çalıştırılamamakta ve göle gelen kirliliğin kaynağını oluşturmaktadır. Göle gelen sanayi kaynaklı kirliliğin büyük bir kısmı ise et entegre tesisleri ile un ve şeker Fabrikalarından kaynaklanmaktadır.

Göle taşınan tarımsal kirliliğin en büyük kaynaklarını havzadaki en büyük üç ova olan Muradiye, Erciş ve Van Ovaları oluşturmaktadır. Bendimahi çayı Muradiye ovasından, Ilıca ise Erciş ovasından tarımsal kirlilik getirmektedir. Kırsal alanlar azot ve fosfor parametreleri için evsel kirlilikten sonra en büyük kirlilik kaynağını oluşturmaktadır.

Erozyon:

Van Gölü çevresindeki tarım arazilerinin yaklaşık %90'ında erozyon problemi mevcuttur. Erozyonun başlıca nedenini yanlış arazi idaresi ve meyli yüksek arazilerin tarım alanı olarak kullanılması oluşturmaktadır. Aynı zamanda yörenin başlıca gelir kaynağını hayvancılık oluşturmaktadır. Her mevsim otlatmaya açık olan meralarda aşırı otlatma sonucu doğal örtü tahribata uğramakta ve erozyon şiddetlenmektedir.

04-05-2009 #3 (mesaj-linki)

ThinkerBeLL

Cvp: Türkiye'nin Gölleri - Van Gölü

--------------------------------------------------------------------------------

Van Gölü

MsXLabs.org & Temel Britannica

Van Gölü'nün uydu görüntüsü

Van Gölü, Van ve Bitlis illerinde yaşayan­lar tarafından "deniz" olarak da adlandırılır. Karşı kıyının her yerden kolayca görülmemesi nedeniyle kapladığı alanın çok geniş olması düşünülerek yöre halkı tarafından böyle anı­lan Van Gölü, ülkemizdeki en büyük doğal göldür.

Biçimi üçgeni andıran göl sularının deniz düzeyinden yüksekliği 1.646 metredir. Yakla­şık olarak 3.700 km²'lik bir alan kaplayan ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan Van Gölü'nün doğu yansı Van ilinin, batı yansı da Bitlis ilinin sınırları içinde kalır. Uzunluğu 130 kilometreyi, genişliği de 80 kilometreyi bulan gölün Erciş ve Van kıyıları açığında derinlik en çok 50 metredir. Van Gölü'nün en derin yeri, batı kesiminde Adilcevaz ve Ahlat açıklarındaki çukurlukta 450 metre kadardır. Van Gölü'nde yer alan adalar daha sığ olan doğu kesimdedir. Göldeki en önemli kara parçaları Yaka, Çarpanak ve Akdamar (Ahtamar) adalarıdır. Göl kıyılarındaki başlıca girintiler ise Erciş Körfezi ile Van, Gevaş ve Tatvan koylarıdır.

Van Gölü'nün oluşumuyla sönmüş bir ya­nardağ olan Nemrut Dağı'nın ortaya çıkışı arasında doğal bir bağlantı vardır. Eski jeolojik çağlarda Muş Ovası'yla Van Gölü sularının kapladığı çukurluk kesin­tisiz bir çöküntü alanıydı. Sonraki jeolojik dönemde Süphan ve Nemrut yanardağlarından püsküren lavların yığılmasıyla oluşan doğal baraj bu geniş çöküntü alanını ikiye ayırdı. Eskiden bu çöküntünün tümü sularını dışa akıtırken, Nemrut Dağı'nın çıkardığı lavlarla önü tıkanan doğu kesimde sular birikmeye başladı ve bugünkü Van Gölü ortaya çıktı.

İçindeki suyun hacmi yaklaşık 600 km3 olarak tahmin edilen göl, daha çok dağlardan inen ve fazla uzun olmayan akarsularla besle­nir. Bunlardan başlıcaları Zilan Deresi, Bendimahi ve Marmit çayları ile Hoşap Suyu'dur. Van Gölü'nün su toplama alanının genişliği 12.000 km2'dir. Van Gölü'nde yıllık düzey değişikliği 50?60 cm kadardır. Göl sularının düzeyi dağlardaki karlar ve buzların erimesi­ne bağlı olarak yazın yükselir, suların don­duğu kışın ise biraz çekilir. Van Gölü'nün geçmişte büyük düzey değişiklikleri gösterdiği bilinmektedir. Bunlardan biri Erciş kentinde yaşanmıştır. 1841'de göl suları yükselip kıyı­daki Erciş'i basınca, kent 3 km kadar içeride bulunan bugünkü yerine taşındı.

Dışa akışı olmadığından Van Gölü'nün suları tuzludur. Göl suları binde 22 oranında tuz içerir. Bu tuzlu sularda yüksek miktarda soda bulunmasının nedeni, gölü besleyen akarsuların geçtiği volkanik araziyi oluşturan kayaçlarda sodyum bileşiklerine rastlanmasıdır. Bu bileşiklerin eriyerek akarsular tarafın­dan taşınması ve buharlaşma sonucunda olu­şan yoğunlaşma göl sularının sodalı olmasına yol açar. Göle girip uzunca bir süre yüzenle­rin saçları boyanmış gibi sarılaşır. Doğal çamaşır suyu özellikleri gösteren göl sularından soda elde edilir. Kıyıdaki kırsal yerleşme­lerde yaşayanlar çamaşırlarını Van Gölü'nde yıkar. Erciş Körfezi kıyısında oldukça sığ olan suların yüzeyi bazı kışlar görülen şiddetli soğuklar sırasında donar. Yazın göl sularının sıcaklığı yüzeyde 21°C'yi bulur.

Van Gölü kıyılarındaki akarsu ağızlarında suların tuzluluğu azalır. Bu kesimlerde göl sularının koşullarına uyum sağlamış bir balık türü olan inci kefali yaşar. Av yasağı uygulan­dığı dönemlerde teknelerini kamyonlara yük­leyen bazı Karadenizli balıkçılar inci kefali avlamak amacıyla Van Gölü kıyısına gelir. Göl kıyısında sazlıklarla kaplı birçok sulak alan vardır. Bu alanların bir bölümü akarsula­rın taşıdığı alüvyonların yığılmasıyla oluşan küçük deltalar, bir bölümü de küçük birer lagün olan tuzlu bataklıklardır. Sulak alanlar­da oldukça canlı bir yabanıl yaşam göze çarpar. Bu alanlardan en önemlileri Bendimahi deltası ile Çelebibağ, Edremit, Van ve Horkum sazlıktandır. Bu delta ve sazlıklarda çok sayıda kuş yaşar ve kuluçkaya yatar. Kuluçkaya yattığı gözlenen başlıca kuş türleri batağan, karabatak, balıkçıl, kaz, angıt, ör­dek, çamurcun, dikkuyruk, delice, turna, uzunbacak, kızılbacak, sumru, yelve, suna, çaylak, akbaba, kerkenez ve bülbüldür. Ko­ruma altına alınmamış durumdaki bu doğal yaşam alanları saz kesimi, sürü otlatma ve aşın avlanma gibi tehlikelerle karşı karşı­yadır.

Van Gölü'ndeki adalardan en önemlisi Akdamar Adası'dır. Bunun nedeni, Akdamar Kilisesi adıyla anılan eski bir dinsel yapının bu adada bulunmasıdır. 10. yüzyılın ilk yarısında yapılan kilisenin mimarı keşiş Manuel'dir. Akdamar Kilisesi yüzyıllar boyunca Van yö­resinde yaşamış olan Ermeniler'in kültür ve sanat yapıtlarından başlıcasıdır. Dış duvarları ile iç mekânlarında bezeme ve heykel sanatı­nın etkileyici örnekleri görülen bu önemli ortaçağ mimarlık anıtı her yıl çok sayıda turist tarafından ziyaret edilir. Van Gölü çevresinde turistik açıdan önem taşıyan öteki yerler Van

Kalesi, Ahlat'taki mezar taşları, Gevaş'taki kümbetler ile Bendimahi Çağlayanı'dır.

Gerek yolcu, gerek yük taşımacılığı açısın­dan Urartular döneminden beri Van Gölü'nden yararlanıldığı bilinmektedir. Eskiden su­yolu ulaşımında k

ullanılan yelkenli teknelerin yerini 19. yüzyılda küçük buharlı gemiler aldı. Göl kıyısındaki yerleşim yerleri arasında dü­zenli gemi işletmeciliği ilk kez işgal sırasında Ruslar tarafından başlatıldı. Cumhuriyetten sonra bu işletmenin etkinliği devlet eliyle sürdürüldü. Günümüzde Van Gölü İşletmesi adını almış olan bu işletme Türkiye Denizcilik İşletmeleri adlı bir kamu kuruluşu tarafından çalıştırılmaktadır. İşletme Van Gölü kıyılarındaki iskeleler arasında yolcu, yük, tren vago­nu ve öteki taşıtların ulaşımını sağlar. Feri­botla Tatvan'daki iskeleden Van'ın iskelesine yaklaşık 3,5 saatte ulaşılır. Gölde çalışan teknelerle gemilerin yapım ve onarımıyla uğraşan Tatvan'daki atölye de bir başka kamu kuruluşuna aittir. Ayrıca düzgün bir karayolu Van Gölü kıyısı ile kıyı yakınında yer alan kent ve kasabaları birbirine bağlar.


iren17
Başbakan Müsteşarı
03 Kasım 2009 19:40

hemen üzülme asma suratını senide seviyorum :)

03 Kasım 2009 19:42

Tuz Gölü

Ankara'dan Şereflikoçhisar'a doğru ilerlerken batı yönündeki ışıltılarla kendini fark ettiriyor Tuz Gölü. Yoğun beyazlık, tuz kristallerinin tayfları, insan beyninde kaçınılmaz kar ve buz çağrışımı yapıyor. Ayaklarınızı kıyıdaki bir karış suya sokana kadar da bu duygudan kurtulamıyorsunuz. Donma derecesine yakın bir ısıya hazırlıyor beden kendini. İlk adım şaşırtıyor, ikincisi alıştırıyor, üçüncüsü ayaklarınızın altındakinin tuz olduğunu kabul ettiriyor. Ve tuzu düşünüyorsunuz: Yaşamın en önemli uzantılarından, hatta vazgeçilmezlerinden biri... Bedenimizde yüzde 3.5 oranında bulunan tuz... Doğanın dengesine eşsiz bir göndermedir bu, çünkü dünya denizlerindeki tuz oranı da yüzde 3.5!

Melendiz Suyu dışında birkaç küçük dere ve yeraltı tuzlu su kaynakları ile beslenen Tuz Gölü'nde bulunan üç tuzlada, Türkiye'nin yıllık tuz ihtiyacının yüzde 64'ü olan 1 milyon ton tuz elde ediliyor. Tekel tarafından işletilen Kaldırım, Kayacık ve Yavşan tuzlalarındaki tuz yataklarına dönem dönem verilen doymuş tuzlu su, bir süre sonra çekiliyor. Çökelmiş olan tuz, kazma kürek kullanılarak zeminden alınıyor, vagonetlere yüklenerek geniş bir raylı ulaşım sistemiyle kıyıdaki depolara ulaştırılıyor. Depolarda kamyonlara yüklenen tuz, Şereflikoçhisar'da yoğunlaşan özel işletmelerde yıkanıyor. Havuzlarda tekrar tekrar yıkanan tuz çuvallanarak sanayide kullanılmak üzere Türkiye'nin dört bir yanına dağıtılıyor.

Osmanlı döneminde ise kendiliğinden oluşan tuz bloklarını kırararak hemen gölün kıyısında satarlarmış, sonra da develere yükleyerek dağıtımını yaparlarmış. Zaman içinde depolar oluşturulmuş. Göle, pâreli hat denilen bir ana dekovil hattı döşenmiş. Böylelikle her yıl gölün değişik bölümlerinden tuz toplanmaya başlanmış. 1970'lere kadar uygulanan bu yöntemin elverişli olmaması nedeniyle vazgeçilip, halen kullanılmakta olan tuzlalar inşa edilmiş.

1500 kilometrekarelik yüzölçümüyle Türkiye'nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü'nün çevresindeki yerleşimlerde tarım kültürünün ve göçün ağırlığı hissediliyor. Göç, Türkiye'nin birçok bölgesindeki karakteristik özelliğini burada da koruyor. Geçmiş yıllarda farklı coğrafyalardan kalkıp gelen değişik kültürler göl çevresinde köylerini kurmuş durumda...

Hayvancılık ve tarımsal üretimin yapıldığı göl çevresinde en dikkat çekici yan, gölün hemen kıyısında üretilen kavun ve karpuz... Göl suyuna bırakılan herhangi bir nesnenin çok kısa bir sürede tuzdan bir örtüyle kaplanmasına rağmen, kıyıda yetiştirilen kavun ve karpuzların şekerpare kıvamında bir tatlılığa sahip olması insanı hayrete düşürüyor. Tarımsal kültürün uzantısı olarak değerlendirilebilecek olan testi yapımı da bölgede son derece farklı. Ustaların iddiasına göre yalnızca Türkiye'de değil, tüm dünyada tuz testisi'ni yalnızca onlar yapıyorlarmış. Babadan oğula geçen bu üretimin esası toprağa tuz katılarak, terleyebilen testiler yapmak. Bu testiler özellikleri sayesinde buzdolabı işlevi görüyor ve yüksek sıcaklıkta dahi suyu soğuk tutuyorlar. 200 testilik toprağa on kilo kadar tuz katıyorlarmış. Bu oran son derece hassas. Tuz fazla konduğunda, pişme aşamasında testi patlıyor, az konduğunda ise terleme gerçekleşmiyormuş. Tuz testisinin özellikleri burada bitmiyor. Sıradan bir testi, taze suyun kokusunu ve tadını bozmadan ancak beş-altı ay koruyabilirken, tuz testisi dört-beş yıl boyunca suyun tazeliğini koruyabiliyormuş.

Tuz Gölü civarında tarihe ışık tutabilecek kalıntılar henüz yeterince araştırılmış değil. Roma Dönemi'nde yapıldığı sanılan, gölün doğu yakasıyla batı yakasını birleştiren kaldırımlı yol, Şereflikoçhisar ile Haymana yönündeki Kulu arasında bir köprü oluşturuyor. Eski dönemlerde kervanların batağa saplanmamaları için yolun iki yanına dikilmiş mermer sütunların önemli bir kısmı halen mevcut. Yol ise, yığma toprakla göl seviyesinden yaklaşık bir metre yükseltilmiş durumda. Gölün iç kesimlerinde yer alan ve Büyükada denilen adada da küçük bir kilise kalıntısı ile yine Roma Dönemi'ne ait, yol güvenliği için kurulduğu sanılan bir muhafız barınağının kalıntılarına rastlamak mümkün.

Diğer yandan, bölgede sıkça görülen kızıl kaya dikitleri ise, köylülerin iddiasına göre 1. Dünya Savaşı'nda hayatlarını yitiren insanların mezar taşları... Çok sayıda höyüğün bulunduğu bölge, turistlerin de ilgisini çekiyor. Kapadokya turlarının uğrak yerlerinden biri olan Tuz Gölü'ne gelen ziyaretçiler, berrak suyun altında gümüş gibi parıldayan tuzun üzerinde yürürken heyecanlarını gizleyemiyorlar. Tedirgin adımların sıçrattığı su eteklerinde, pantolonlarında önce bir su lekesi yaratıyor; hiç önemsemeden gölde yürüyüşün tadını çıkartıyorlar.

Sanki dünya dışı bir coğrafyanın, bembeyaz bir gezegenin ziyaretinden dönüyormuşçasına otobüslerine geri döndüklerinde, kuruyan su lekesinin geride bıraktığı ince tuz tabakası, ömürleri boyunca hatırlayacakları bir anının billur izini bırakıyor onlarda.


iren17
Başbakan Müsteşarı
03 Kasım 2009 19:43

nasıl içine çekmesin sizi

şu müthiş manzaraya bir bakarmısınız lütfen ?

gelde ellerini gökyüzüne aç ma ?

03 Kasım 2009 19:52

Konya - Beyşehir Gölü ve Milli Parkı

Yeri: Konya ili Beyşehir ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır.

Ulaşım: Milli Park alanına Konya-Beyşehir bağlantısını sağlayan 238 nolu Devlet Karayolu ile ulaşılmaktadır. Saha, Konya'ya 94 km,Isparta'ya 105 km mesafededir.

Özelliği: Ülkemizin üçüncü büyük gölü olan Beyşehir Gölünün jeomorfolojik yapısı karstik arazi şekillerinden, çok sayıda düden ve dolinlerin birleşmesi sonucu oluşan polye karakterindedir. Yörenin genel jeolojik yapısını teşkil eden kalkerlerin , suların kimyasal reaksiyonu sonucu ezilmesi, bu karstik yer şekillerinin kalıntıları olan ve yükseklikleri 20-50 m. arasında değişen çok sayıda ada bulunmaktadır.

Göl suyu alkalin özelliktedir. Sazan ,alabalık , çiçek balığı, gövce, sarıbalık ve tatlı su levreği gibi türler, su kaplumbağası ve yılanlar gölün faunasını oluşturmaktadır. Göl içerisindeki irili ufaklı adalar, su kuşlarının yuvalanmaları ve kuluçkalanmaları açısından önem teşkil ederler. Adalar dalgıç türleri , kuğular, karabataklar, bazı balıkçıl türleri ve ördekler için kışlama ve kuluçka alanlarıdır.

Milli parkın orman formasyonu ardıç , karaçam, göknar, sedir ve meşe türleri oluşturmakta ağaçlar yeryer göl kenarına kadar uzanarak Beyşehir Gölünün koylarını ve körfezlerini görsel açıdan eşsiz manzara güzelliklerini kavuştururlar.

Hitit, Frig,Lidya, Pers,Roma ve Bizans egemenliği altında kalan yine 1076'da Konya'da Anadolu Selçuklu Devleti'nin kurulmasıyla Türk egemenliğine girmiştir. Yenişarbademli yakınlarında, göl kenarında ve 3 km. kadar açıktaki Kızkalesi adacığı üzerindeki kalıntılar,Kubadabad Sarayı Harabeleri Selçuk Döneminin eserleridir.

Görülebilecek Yerler: Üstün değerdeki peyzaj güzellikleri, göçmen kuşlar için iyi bir barınak olması , potansiyel göl sularına dayalı su sporlarına elverişli göl kıyılarının bulunması ile Selçuklu Dönemine ait kültürel kaynaklar, Milli Parkın özelliğini oluşturmakta ve görülmeye değer niteliktedir.

Mevcut Hizmetler ve Konaklama: Milli Parkın yoğun ziyaretli dönemi Mayıs-ekim aylarıdır. Ziyaretçiler için günübirlik ve kamp yapma imkanlarını sunmaktadır.

Çadırla ve karavanla Milli Park yetkililerinin kontrolünde ve göstereceği yerlerde kamp yapılabilir. Ayrıca Beyşehir ilçesi de konaklama için uygundur.

03 Kasım 2009 19:57

Eğirdir Gölü,

Isparta ili sınırları içinde yer almakta ve Göller Bölgesinin en büyük doğal zenginliklerinin başında gelmektedir. Kuzey ? güney uzanımlı büyük bir çöküntü alanının kuzey sınırında oluşmuş tektonik bir göl olan eğirdir Gölü, 482 Km2 yüzölçümü ile Türkiye?nin 4. büyük gölüdür. Deniz seviyesinden yaklaşık 917 metre yükseklikte bulunan göl, ortalama 14 metre derinliğe sahip olup en derin noktası 16,5 metre cıvarındadır. Kuzey ? güney uzunluğu 50 km olan gölün, doğu ? batı genişliği 3 ? 15 kilometre arasında değişmektedir. Gölün kuzey tarafına doğru hoyran boğazıyla ayrılan ve daha küçük bir alanı kaplayan bölümüne Hoyran Gölü, güneyde kalan büyük bölüme ise Eğirdir Gölü denilmektedir. Genelde camgöbeği renginde olan göl; bazı gün ve saatlerde değişik renklere büründüğü için halk arasında yedi renkli olarak anılmaktadır.

Zengin balıkçılık ve kerevit potansiyelinin yanı sıra, sulama ve enerji üretimi bakımından da büyük önem taşıyan gölden, çevredeki tarım alanlarının sulanmasında yararlanıldığı gibi, ortalama 25 km uzunluğundaki bir kanalla bağlandığı ve Eğirdir'in güneyinde küçük bir göl olan Kovada Gölü nü de beslemekte ve dolayısıyla Kovada l ve ll hidroelektrik santrallerinin su ihtiyacı da bu gölden karşılanmaktadır. Ayrıca, 1994 yılı sonlarında tamamlanan tesislerle Isparta?nın içme suyu ihtiyacının bir bölümü de Eğirdir Gölü?nden sağlanmaktadır.

Gölde; Eğirdir?e bir karayoluyla bağlanmış bulunan iki küçük adacık bulunmaktadır. Birincisi Can Ada, ikincisi ise Yeşilada?dır.

Canada; Eğirdir ile Yeşilada arasında yer alan ve 7 dönümlük bir alana sahip olan küçük bir adacıktır. Yerleşim alanı olmayıp, çadır ve karavan turizmi ile piknik alanı olarak kullanılmaktadır. Atatürk ün Eğirdir'i ziyareti sırasında Canada, 1 Şubat 1933 tarihli Belediye encümeni kararıyla kendisine hediye edilmiş, daha sonra Atatürk ün mirasçılarına, onlardan da Eğirdir Belediyesine geçmiştir.

Yeşilada : Eğirdir'in en güzel turizm bölgesi olan adada, doğa güzelliklerinin yanında Aya Stefanos Kilisesi gibi tarihi zenginliklerde bulunmaktadır. Yerli ve yabancı turistlere hizmet veren balık lokantaları ve ev pansiyonculuğu gelişmiştir.

03 Kasım 2009 20:00

Konya Akşehir Gölü

Eber Gölü gibi, Sultan dağları ile Emir dağı arasındaki çöküntü alanında yer alır. Akşehir ilçesinin yanında İç Anadolu Bölgesi'nde bulunan bir göldür. İdari olarak Konya ve Afyonkarahisar illeri sınırları içerisinde yer almaktadır.

Kapalı bir havzada bulunduğundan dışarıya akıntısı yoktur. Buna karşın suları çok az tuzludur. Kıyılardan göle karışan tatlı su kaynaklarının bolluğu, kıyılarda suyun tatlılaşmasını sağlar. Tuzluluk orta kesimlerde ve kuzeydoğuda daha belirginleşir.

Göl, Sultan dağlarından inen mevsimlik ve sürekli akarsular, göl çevresindeki akiferlerin yer altı suyu akımı ile göl alanına düşen yağışlarla beslenmektedir. Boşalımı ise, göl yüzeyinden buharlaşma ve sulama amacıyla alınan sularla olmaktadır.

Gölün geçmişte Taşköprü çayı vasıtasıyla Eber Gölü ile olan bağlantısı, Eber gölü çıkışına DSİ'nce inşa edilen regülatör ve sulama kanalları ile kesilmiştir.

Göldeki su seviyesi ve göl alanı, yıllara ve mevsimlere göre büyük değişiklikler göstermektedir. 1961-1991 rasat periyodunda en düşük su seviyesi Kasım 1963'de tespit edilmiştir. Buna göre su kodu 955.01 metre, göl alanı 25 500 hektar ve su hacmi 460 milyon m3 olmuştur. En yüksek su seviyesi ise Mayıs 1970'de tespit edilmiş, bu seviyedeki su kodu 959.76 metre, göl alanı 39 000 hektar ve su hacmi 2.1 milyar m3 olmuştur.

Sığ bir göl olup, derinliği 2 ile 4 m arasında değişmektedir. Gölün güneydoğusundaki yaklaşık 10 kilometrelik kıyı şeridi dışında kalan tüm kıyıları seyrek fakat geniş sazlıklarla kaplıdır. Akarsu deltalarında söğüt toplulukları mevcuttur.

Gölün flora ve faunası, Eber gölüyle benzerlik göstermektedir. Eber gölü seviyesinde olmasa bile, yine de ekolojik olarak bol gıdalı (eutrophic) göl sınıfına girmektedir. Sazan ve turna gibi ticari önemi olan balıkların yanısıra beş balık türü daha bulunmaktadır.

Akşehir Gölü de ornitolojik önemi büyük olan göllerimizden biridir. Eber gölünde üreyen, beslenen ve konaklayan bütün kuş türlerine burada da rastlanır.

Göl aynasını çevreleyen geniş sazlıklar, su kuşları için kuluçka alanı, beslenme yeri, sığınma, barınma ve toplanma mekanı olarak son derece uygun bir ortam oluşturmaktadır. Sazlıklar, burada Eber gölüne nazaran daha seyrek olmasına rağmen geniş alanlara yayılması; kuşlara avcılardan korunmak için geniş bir hareket olanağı sağlamaktadır. Yine geniş su aynası, avcılar tarafından taciz edilen kuşların sığınmaları yönünden büyük önem taşımaktadır.

Gölde, sonbahar ve kış başlarında başta yaban kazları ve yaban ördekleri olmak üzere, pelikanlar, dalgıçlar, balıkçıllar, yağmurcunlar ve martı türlerinden oluşan 60-80 bin civarında kuş görülmektedir. Özellikle yaban kazları, kış mevsiminde geceyi çok kalabalık gruplar halinde gölde geçirmektedirler. Türkiye'de görülen yaban kazı populasyonunun en büyüğü (107.000) Aralık 1977'de Tansu GÜRPINAR tarafından Akşehir Gölünde kaydedilmiştir.

Ancak kışın şiddetli dönemlerinde göl yüzeyinin donması sebebiyle, 1-2 ayda olsa göl bu işlevini kaybetmektedir.

Nasreddin Hoca'nın Ya Tutarsa! deyip maya çaldığı göldür

(ama şuanda göl kurumuş halde)

03 Kasım 2009 20:06

İznik Gölü BURSA

İznik Gölü Marmara Bölgesi?nin en büyük, Türkiye?nin ise beşinci büyük tatlısu gölü. Gölü besleyen derelerin gölle buluştuğu noktalarda küçük sazlıklar ve deltalar var. Gölün çevresi piknik sahaları, turistik tesisler, gezi alanları ve florası çok zengin bitki örtüsüyle kaplı. İznik gölünün batısında bulunan antik Basilinopolis kentinin iskelesi su seviyesi düştüğünde görülebiliyor.

İznik?te yiyeceğiniz yemeklerin tadına doyamayacaksınız. Gölün su ürünleri arasında, yayın, sazan, alabalık ve istakoz bulunuyor. Restoranların hemen hepsinde istakoz, güveç ve göl balıkları revaçta.

İznik?e özel aracınızla gitmek için Çamlıca otoyol gişelerinden girip Bayramoğlu, Darıca sapağından ayrılarak Eskihisar feribot iskelesine ulaşabilirsiniz. Topçular geçişi 40 dakika sürüyor. Yalova?dan sonra karşınıza Orhangazi çıkıyor. Şehir merkezindeki trafik ışıklarından İznik tabelası yönüne dönünce, 41 kilometre sonra İznik?e ulaşabiliyorsunuz. Aynı yolda Orhangazi-İznik arasında çalışan minibüsler de sefer yapıyor. İznik?in her yerini aracınızla gezebilirsiniz.

03 Kasım 2009 20:09

BURDUR GÖLÜ

Koordinatları : 370 45' Kuzey

300 12' Doğu

Rakımı : 857 m.

Ortalama Göl Alanı : 23700 ha.

İdari olarak Burdur ve Isparta illeri sınırları içerisinde yer almaktadır.

Burdur Gölü, Söğüt dağı ile Suludere-Yayladağ kütleleri arasında, kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan oluk şeklindeki tektonik çöküntünün sularla dolması sonucu oluşmuştur. Batısında ve kuzeyinde nümilitik flişler, doğusunda nojen kalkerler, güney ve güneybatısında serpantin ve gabro gjbi bazik ve ultrabazik kayaçlardan oluşmuş yüksek kütleler yer almaktadır.

Gölün batı kesimi boyunca uzanan fay (kırık) hattı nedeniyle, bu kesimde kıyı çizgisi çok dardır ve bölgelerde göl birden derinleşir. Güney ve kuzeyde ise alüvyonların birikmesiyle sazlarla kaplı tuzlu batak görünümündeki kıyı ovaları ve delta oluşumu başlamıştır.

Göl çevresinde tespit edilen 30, 40, 50 ve 80 metrelerdeki seki ve yalıyarlar, kuvaternerden günümüze dek su düzeyinin iklim değişiklikleri nedeniyle birkaç kez değiştiğini göstermektedir. Bu süreç içerisinde yağışlarla 100 metre kadar yükselen göl suları bir gidegenle Isparta Ovasına boşalmıştır.

Kapalı bir havzada yer alan gölün dışarıya akıntısı yoktur. Göl suları tuzlu ve arseniklidir. Türkiye'nin en derin göllerinden birisidir.

Türkiye?nin en derin göllerinden birisidir. Kuzeybatıda yer alan Kapı burnu önlerinde derinliği 100 metreyi bulur.

Gölün beslenimi, göl alanına düşen yağışlar, göle ulaşan mevsimlik ve sürekli akarsular ile akiferlerin yer altı suyu akımı ile, boşalımı ise: havza dışına boşalım olmadığı için buharlaşma ile olmaktadır. Göl su seviyesi ve alanı, yağışlara bağlı olarak, yıllara ve mevsimlere göre değişiklikler göstermektedir. Gölü besleyen önemli akarsular gölün güneybatı ucundan giren Bozçay deresi, sırasıyla doğuya doğru Kravgaz, Kurna, Çerçin, Lengüme dereleri ve Keçiborlu yönünden gelen Adalar çayıdır. Bu akarsuların debileri oldukça düşük olup, büyük bir kısmı yazın kurumaktadır.

Havza dışına boşalım olmadığı için göl su seviyesi ve alanı, yağışlara bağlı olarak, yıllara ve mevsimlere göre değişiklikler göstermektedir. 1959/1996 yılları arasındaki rasat periyodunda, su düseyi Mayıs 1970?de 857.45 merdeye ulaşmış, Mayıs 1996?da ise 848.15 merte su düzeyinde ise 16.500 hektar olmuştur. Bu düşüş ciddi boyutlarda sulak alan habitatı kaybına yol açmış, su kuşları için büyük önem taşıyan sığ alanların kurumasına sebep olmuştur.

Normal koşullar altında gölün su seviyesi mevsimlere bağlı olarak bir metrelik salınım göstermesine karşın, gölü beslayen en önemli akarsu olan Bozçay derasi üzerinde inşa edilen Karamanlı ve Karataş barajları ile Tefenni ve Belenli göletlerinin yanısıra son yıllarda yaşanan kuraklık göller yeraltı suyunu reşarj ve deşarj ederek, taşkınların yok edici etkisini azaltarak ve taban suyunu dengeleyerek bulundukları bölgenin su rejimini düzenlerler. Ayroca, göller tortuları, ybezin maddelerini ve zehirli maddeleri alıkoyarak su kalitesini yükseltirler. Aynı, zamanda, bulundukları bölgenin nem oranını yükselterek başta yağış ve sıcaklık olmak üzerer yerel iklim elemanları üzerinde olumyu etki yaparlar. Bu durum, biyolojik zenginlik ve tarımsal üretim artışını destekler. Burdur Gölü, Göller bölgesindeki diğer göllerle birlikte sulak alanların bu işlevlevini en güzel yansıtan örneklerden biridir.

işlev ve değerleri

Göller yeraltı suyunu reşarj ve deşaj ederek, taşkınların yok edici etkisini azaltarak ve taban suyunu dengeleyerek bulundukları bölgenin su rejimini düzenlerler. Ayrıca, göller tortulları, besin maddelerini ve zehirli maddeleri alıkoyarak su kalitesini yükseltirler. Aynı zamanda, bulundukları bölgenin nem oranını yükselterek başta yağış ve sıcaklık olmak üzere yerel ve sıcaklık olmak üzere yerel iklim elemanları üzerinden olumlu etki yaparlar. Bu durum, biyolojik zenginlik ve tarımsal üretim artışını destekler. Burdur Gölü, Göller bölgesindeki diğer göllerle birlikte sulak alanların bu işlevini en güzel yansıtan örneklerden biridir.

Burdur Gölü, Türkiye'nin en derin göllerinden biridir. Yapılan araştırmalarda gölün oligotrophic karaktere sahip, besin maddeleri yönünden fakir bir göl olduğu belirtilmektedir. Buna karşın 300 bine yakın su kuşunu barındırmaktadır. Nesli tehlikede olan ve toplam dünya nüfusunun 12.000 civarında kaldığı tahmin edilen dikkuyruk ördeği bazı yıllar 2/3'ünün gölde kışladığı gözlenmiştir. Bunların yanısıra göl ve yakın çevresi doğa turizmi yönünden önemli bir potansiyele sahiptir. Yörede çok sayıda karstik göl, vadi, mağara, düden, in ve dehliz bulunmaktadır. İyi bir tanıtım ve alt yapının geliştirilmesiyle, doğa turizmi ile yöre ekonomisine önemli bir katkı sağlayabilecektir.

Başta sukuşları olmak üzere, barındırdığı yaban hayatının yanısıra göl ve yakın çevresi doğa turizmi yönünden önemli bir potansiyele sahiptir. Yörede çok sayıda karstik göl, vadi, mağara, düden, in ve dehliz bulunmaktadır. İyi bir tanıtım ve alt yapnın geliştirilmesiyle, doğa turizmi ile yöre ekonomisine önemli bir katkı sağlayabilecektir.

Flora ve vejetasyon

Burdur Gölü, bitki coğrafyası bakımından Akdeniz filoristik bölgesinde yer almaktadır. Göl suyunda arsenik bulunması ve sodyum sülfat ve klorür miktarının oldukça yüksek olması nedeniyle su içi bitkilerine rastlanmaz. Bitki toplulukları sadece güney kesimdeki Yazıkent-Karakent köyleri arasındaki akarsuların göle karıştığı ve tuzluluğun nispeten daha az olduğu bölgelerde bulunmaktadır. Bu alanlardaki hakim bitki örtüsünü Cyperacea familyasına ait iki tür ve Poaceae familyasından Phragmites australis temsil etmektedir.

Göl çevresinde orman ve çalılıklarla kaplı tepeler ve dağlar bulunmaktadır. Gölün kuzeyinde yer alan dağların yüksek bölgelerinde karaçam ormanı hakim bitki örtüsünü oluşturmaktadır.

03 Kasım 2009 20:14

kuş gölü

Kış mevsiminin sonlarına doğru Kuş Gölü'nün suları yükselmeye başlar ve kuzeybatı kıyısındaki, küçük söğüt korusunu ve etrafındaki sazlıkları kaplar.

Kışın bahara döndüğü günlerde soğuk devreleri güney ülkelerinde geçiren göçmen kuşlar yuva kuracak yer olarak sessizlik içindeki Kuşcenneti Milli Park'ını seçerler. Yuvalarında yumurtlar, kuluçkaya yatarlar. Yavrular gözlerini burada açarlar, beslenir, büyür, serpilir ve gelecek yıl yine gelmek üzere uzaklara uçarlar.

Göl suları, söğüt korusu ve sazlıkların sağladığı beslenme,güvenlik ve barınma olanakları ile elverişli iklim şartları, Avrupa-Asya kıtaları arasında büyük kuş göçlerini bu küçük (64 Ha) yurt köşesine yönelterek, yörenin memleketler arası ün kazanmasına neden olmaktadır.

Kaşıkçıdan balıkçılara, çeltikçiden karabataklara, sazbülbülünden pelikanlara, kuğudan kazlara, ördeklere kadar kuluçka yapan, kışlayan ve göç sırasında uğrayan 239 kuş türünden 2-3 milyon kuş her yıl buraya uğramaktadır.

Kuşcenneti Milli Parkının ülkemizdeki diğer Milli parklardan farklı özel bir yeri vardır. Uluslararası düzeyde önem taşıyan Milli Parktaki kuş zenginliği ve Milli Park tanımı içindeki başarılı koruma uygulaması nedeniyle 1976 yılında Avrupa Konseyince A sınıfı Avrupa diploması verilmiştir. 1981-1986-1991 ve 1996 yıllarında bu diplama yenilenmiştir. Ayrıca 15.4.1998 tarih ve 23314 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan kararla Kuşcenneti, Romsen Sözleşmesi (Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alan Hakkında Sözleşme) kapsamına alınmıştır.

Görülebilecek Yerler: Kuşcennetinde kuş yaşamının ilgi çekici dönemlerini izleme imkanı, Mart-Temmuz ve Eylül-Ekim ayları arasındadır.Gözetleme kulesinden geniş bir çevre gözetlenebilir.

Mevcut Hizmetler ve Konaklama: Milli Parkta bulunan müze ve idare merkezinde parkta başta kuşlar hakkında geniş bilgi verilmektedir. Milli Parkta bilimsel araştırmalar yapmak park yönetiminin iznine bağlıdır. Tanıtım vitrinleri vardır. 2001 yılında yeniden yapılmış olan kuş gözetleme kulesi dünyadaki benzerleri arasında en büyük olanıdır. Yüksekliği 17,5 mt olup platformu 40 kişi alabilen kulede ziyaretçilere dürbün verilmektedir. Parkta konaklama ve yiyecek hizmetleri yoktur. 1 kilometre uzaklıkta ki Sığırcıatik köyündeki pansiyonlar ya da Bandırma, Erdek ve Gönen?deki otellerde konaklama imkanı bulunabilir.

Yeri: Balıkesir İli Bandırma İlçesi

Ulaşım: Marmara Bölgesinde, Balıkesir ili Bandırma ilçesi sınırları içinde Kuş Gölü (Manyas Gölü)'nün kuzeydoğusunda yer alan Milli Parka Balıkesir-Bandırma karayolunun 15 km? sinde güneye sapan 3 km lik bir yolla ulaşılır.

03 Kasım 2009 20:17

Acıgöl (Göller Bö

Acı Göl

Yüzölçümü 41,5 km²

Ortalama derinlik 150 cm ile 210 cm

Yüzey rakımı 842 m

Acı Göl (Çardak Gölü), Afyonkarahisar ve Denizli il sınırları içerisinde bulunan ve Denizli?nin en büyük gölünün genel yüzölçümü 41,5 km²?dir. Bunun 20 km²'si Afyonkarahisar ilinin Başmakçı ve Dazkırı ilçeleri sınırları içerisinde bulunmaktadır. Derinliği ise 150 cm ile 210 cm arasında olan sıg bir göldür, yaz mevsiminde suyu azalır ve yer yer kurur. Göl suyu, çevresindeki dağların küçük derelerinden ve Gemiş su kaynağından beslenmektedir. Denizden yüksekliği 842 m'dir.

İsminden de anlaşılacağı gibi, canlı yaşamayan suyu acı olan gölden ihracaatı da yapılmakta olan sodyum sülfat[1] üretilmektedir. Gölün doğusunda bulunan dağlarda yırtıcı kuşlar ile turna, yaban ördeği, yaban kazı ve flâmingo gibi göçmen kuşlar bulunmaktadır.

Denizli?nin Çardak ilçesinde bulunan Acıgöl ülkemizin tek, dünyanın ise ikinci büyük ve temiz, doğal sodyum potansiyeline sahip kapalı bir havzasıdır. Ülkemizdeki sodyum sülfatın % 98?i doğal kaynaklardan temin edilmektedir. Bunun % 90?ını Denizli'deki Acıgöl?den sağlanmaktadır. Dünyanın en temiz (saf ve toksit madde içermeyen) sodyum sülfatını doğal halde alarak kullanabilmekteyiz. Bu durum büyük bir ekonomik kazançtır. Kağıt, cam, deterjan, tekstil vb. sanayilerin ana girdisi olarak kullanılan sodyum sülfatın tamamı kendi kaynaklarımızdan karşılanabilmektedir. Göl yatağında jips ve tuz katmanları, tuzlu su ortamında oluşan mikroorganizmalar ve yataktaki sülfür bakterilerince ayrıştırılarak mirabilit cevheri şeklinde sodyum sülfat oluşmaktadır. Acıgöl yapay olarak oluşturulamayacak bir doğal değer olup B Sınıfı Sulak Alan olarak koruma altına alınmıştır.

03 Kasım 2009 20:20

Ulubat gölü Bursa

Yolumuza devam ederken bir yandan da etrafı seyrediyorduk. Yol üzerindeki tezgâhlarda farklı renk ve büyüklükte kabaklar, beyaz ve kırmızı soğanlar, patatesler, değişik tipte kavun ve karpuzlar sergileniyor, yoldan geçenlerin alması için bekleniyordu.

Tam bunları konuşurken olun alt kısmında gördüğümüz gölün ne olduğun haritaya bakarak öğrendik. Uygun bir yerde sağa dönüp kıyısına gitmeye karar verdik, ama bir yerde yol iyice çatallaşıp farklı yönlere gitmeye başlayınca bir de hiçbir yön levhası olmayınca vazgeçip döndük. Uzaktan da olsa resimlemeye çalıştık. Gölde biri oldukça büyük olmak üzere 4 ? 5 tane de ada var görünüyordu. Göl kıyısında birkaç tane de lokanta dinlenme yeri gördük.

Bu konuda edindiğimiz bilgiler ise:

Anadolu?nun en bereketli sulak alanlarından olan göl, hem önemli bir kuş barınağı, hem de arkeolojik bir hazine. Ulubat Gölü?nün başlıca sakinleri turna, sazan, yayın, yılanbalığı, tatlı su kefali, ringa, İsrail sazanı?dır.

Uluabat Gölü, (Apolyont veya Öka olarak da bilinir), Bursa ilinde bir göldür.

13.500 ha alana sahiptir. Deniz seviyesinden yüksekliği 9 metredir. Kirmasti çayından beslenmekte olup ayrıca Uluabat deresi ile Susurluk Nehri'ne karışır. En derin yeri 4 metre civarında genelinde ise 1-2 metreyi geçmemektedir.

Günden güne çevreden ortaya doğru sığlaşmakta olan göl kirli beyaz bir renge sahiptir. Dibi çamurlu bir yapıya sahiptir, rüzgarlı havalarda bulanıklaşır.

1996 Ocak ayında yapılan sayımda 429.423 su kuşu sayılmıştır. Bu 1970'ten bu tarafa bir gölde sayılan en yüksek su kuşu sayısıdır.

1996 Sayımına Göre Gözlenen Kuş Türlerinden Bazıları

Kuş türü - Kuş sayısı

Karabatak 300 çift

Alaca Balıkçıl 30 çift

Kaşıkçı 75 çift

03 Kasım 2009 20:27

çıldır gölü

Ağlayan göl...

Bir kısmı Ardahan bir bölümü de Kars ili sınırları içinde kalan Çıldır Gölü, tam 12.350 hektarlık alanıyla, Doğu Anadolu Bölgesi'nin en büyük göllerinden. En büyük özelliğiyse kış aylarında donması ve yaklaşık 1 metre kalınlığında bir buz tabakasıyla kaplanması. Bu buz tabakasının yer yer bir, bir buçuk metreye vardığı söyleniyor. Buzu delip balık tutan Ardahanlı balıkçılar ya da buz üstünde dolaşan faytonlar belki bazılarınızın hafızasında bir köşede duruyordur. Oysa, bence gerçek bir doğa harikası olan bu göl çok daha fazlasını hak ediyor. Hem kışın hem de yazın ayrı güzellikler sergileyen Çıldır, civara yapılacak otellerle sadece Türkiye'den değil dünyanın dört bir yanından turist çekebilir. Kışın buz pateni başta olmak üzere kış sporlarıyla, yazınsa gölde yapılacak su sporları ve çevrede gerçekleştirilecek çeşitli aktivitelerle bir doğa sporları merkezine dönüştürülebilir... Evet, tüm bunların bir gün gerçekleşeceğine inanıyorum, dileğim mümkün olduğunca çabuk olması. Ama size tavsiyem özellikle macera ve keşfetmeyi sevenlere- yine de fazla beklememeniz ve kısa vadede, gezi planlarınıza Çıldır Gölü'nü almanız. Aslında bana sorarsanız en güzeli, Kars'tan başlayıp Artvin'e doğru küçük bir Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz turu yapmanız. Gerçekten de bu bölgede, gezecek, görecek o kadar çok şey var ki... Kars'a inip, Ardahan'dan Şavşat'a oradan da Artvin merkeze doğru ilerlerken, karşınıza çıkacak doğal ve tarihi güzelliklerle büyülenebilir, burada aradığınızdan çok daha fazlasını bulabilirsiniz. Özellikle de bahar aylarında... Sadece, Çıldır Gölü'nün buzları erirken sergilediği manzara bile yöre halkı ona bu haliyle ağlayan göl diyor - eşine az rastlanır bir manzara. Çıldır ilk önce doğal güzellikleriyle çekiyor insanı ama tarihi de en az doğası kadar büyüleyici. Gölün üzerindeki 1. dereceden sit alanı ilan edilen küçük adada Akçakale Adası- binlerce yıl öncesinden kalıntılar var. Ama şimdi bu kalıntılardan çok burada yaşayan Gül Nine, diğer adıyla Pelikan Ana'yla anılıyor Akçakale... Yavruyken alıp büyüttüğü pelikanları ve daha pek çok kuşuyla burada tek başına yaşıyor Pelikan ana... Yazları da restoran işletiyor. Yolunuz düşerse eğer, mutlaka Gül Nine'yi ziyaıet edin...

Keşfedecek o kadar çok şey var ki

Belki ileride en görkemlisi, en güzeliyle olacak ama şimdilik konaklamak için fazla bir seçenek yok Çıldır ve civarında... Zaten, yukarıda da belirttiğim gibi tavsiyem, bu göl gezisini ya benim yaptığımı gibi Kars'tan ya da Ardahan'dan yapılacak mini bir seyahat olarak planlamanız. Çünkü Çıldır iki şehrin merkezine de sadece bir - iki saat uzaklıkta. Hem böylece, bu iki şehirde de keşfedilecek bir çok şeyi atlamamış olacaksınız. Neleri mi? Hangi birinden başlasak ki? Kars'ın meşhur Ani Harabeleri'nden mi yoksa Sarıkamış'taki Katerina Köşkü'nden mi? 15 Haziran- 15 Temmuz arasında Ardahan'ın Damal ilçesinde Damal Dağları'nda beliren Atatürk silüetinden mi?Yoksa Posof ilçesinin 20 çeşit elmasından, erik ve dut bahçelerinden mi? Buralara kadar gelmişken, bir tavsiyemiz de yöresel yemeklerden tatmanız. Çeşitli balık yemeklerinin yanı sıra, kavurma kebabı, elma dolması ve pişi yörenin ünlü yemeklerden. Tabii, meşhur bal ve kaşarı saymamak olmaz. Geriye eli boş dönmek istemeyenler için de hediyelik eşya seçeneklerini sıralayalım: Damal bebekleri (bilgi için: www.damalonline.com), gümüş takı ve kemerlerle halılar.

Haberimizin devamı 2006 Mayıs sayımızda...

[Feedback] [ Değerlendir ]

[Email olarak gönder] [Haberi yazdır]

Diğer yazılara ulaşmak için lütfen seçiniz ''Viyana başkadır...'' 2 Kaçış Noktası 3 farklı seçenek 6 Tarihi Hamam 8 ŞEHİRDE ROMANTİK BİR HAFTA SONU Adalar?da enerji tatilleri Adalar'da yılbaşı Aslanlar şehri Singapur... Ayvalık ve Cunda Adası Baharı karşılarken Çıldır Gölü Balıklı Kaplıca Bayram tatili için 2 farklı rota Bayramda kaçıyoruz Bağbozumu gezileri... Benim kış düşlerim... Bilmediğiniz Konya Bolu, Foça, Mardin BUDAPEŞTE Büyülü bir gezi Cennet Ada Redang EGE?DEN 3 GİZLİ CENNET En Gözde 6 Termal Adres En özel SPA?lar En özel bakımlar EN İYİ SPALAR ?1 EN İYİ SPALAR ?2 Erciyes, Ilgaz, Esentepe? Foça ve Turunç Foklardan selam var Gezin, dinlenin, iyileşin! Göcek?ten Kaş?a her köşesi ayrı güzel Hafta sonu kaçamağı Hayal mi yoksa gerçek mi? Hayal misin, yoksa gerçek mi? HAYDİ KAMPA! Huzur dolu günler Kapadokya Kapıdağ Yarımadası Karadeniz kıyılarında... Karda keyifli bir tura ne dersiniz? KARLOVY VARY VE BADEN-BADEN Kars'ta beyaz bir gezi Kendinizi Şımartın Küçük bir adada tekrar tekrar aşık olmak? Kuzey Yıldızı Norveç La Roche Posay Malezya'da doğanın koynunda Maşukiye Milano Palandöken Rize alışkanlık yapıyor Romantik spa terapileri Rüya gibi tatiller... SAFRANBOLU - GİRNE Santorini, Rodos, Mikonos Selimiye ve Datça Sürprizler şehri Lizbon Sıkıntıları şehirde bıraktık Tayland Tepeden Tırnağa Yenilenen Uludağ?a gelin, Bursa?yı keşfedin Yenilenmek için 3 Adres Yosun kokulu kent St.Malo Zirvedeki ?spa?lar... ''Antalya'da bir düş bahçesi''

03 Kasım 2009 20:30

HAZAR GÖLÜ

İli:Elazığ İlçe:Elazığ Merkez, Maden, Sivrice Yüzölçümü:7 000 ha.

Güneybatıkuzeydoğu doğrultusunda uzanan tektonik bir göl olan Hazar Gölü, kuzeyinde Deveboynu, güneyinde ise Hazar baba dağları yer almaktadır. Göl suları tuzlu olup sadece tatlı su girdisinin olduğu yerlerde küçük sazlıklar bulunmaktadır. Batıda kürk suyu ağzında Kürk Deltası, doğuda ise Zıkkım deresi ağzında Gezin Deltası oluşmuştur.

Alanda en yaygın kuş topluluklarını batağanlar ve sakarme oluşturmaktadır.

Koruma Statüsü

Hazar Gölü Doğal Sit Alanı statüsündedir.

Sulak Alanın Kullanım Durumu:

Gölün en önemli kullanımı rekreaktif amaçlıdır. Deniz etkisine kapalı, yüksek dağlık alanlardan oluşan Doğu Anadolu Bölgesinde akarsu ve göl kıyıları rekreasyon alanı olarak büyük önem taşımaktadır. Elazığ, Malatya ve Diyarbakır illerine olan yakınlığı, doğal güzelliği ile yazın su sporlarına imkan taşıması nedeniyle Hazar Gölü çevre halkının önemli bir rekreasyon alanı durumuna gelmiştir. Göl kıyısındaki iki plajına "Mavi Bayrak" bulunmaktadır.

Hazar Gölünde Karabalık ve Aynalı sazan avlanmakta olup, göl çevresindeki balık lokantaları ile çevre halkı tarafından tüketilmektedir.

Alanın çevresinde tarıma elverişliği alan çok azdır. Kırsal kesimin geçim kaynağını tarım ve hayvancılık oluşturmaktadır. Genellikle bağ, bahçe ziraatı yapılmaktadır.

Göl suları sulama ve enerji üretiminde kullanılmaktadır.

Sulak Alanı Tehdit Eden Faktörler:

Kirlenme:

Göle kıyısı olan Gezin ve Sivrice kasabalarının atık suları ile göl çevresinde yer alan yazlık konutlar, kamu kuruluşlarına ait eğitim ve dinlenme tesislerinin atık suları arıtılmadan göle verilmektedir. Göl kıyısında bazı tesislerin arıtma tesisleri mevcut olmasına rağmen bu tesisler de yeterli değildir.

Göl çevresinde yer alan belediyelerin düzenli katı atık depone alanları bulunmamaktadır. Dere yataklarına dökülen çöpler yağışlarla birlikte göle taşınmakta, hem göl içerisinde hem de akıntı ile bu çöpler göl kıyılarına ulaşmaktadır.

Habitat Tahribi:

Sivrice ilçesinde bulunan üç tuğlakiremit fabrikası hammadde teminini Kürk deltasından sağlamaktadır.

Erozyon:

Göl çevresindeki meyli yüksek yamaçlarda su ve rüzgar erozyonu problemi mevcuttur. Yağışlı mevsimlerde dereler ve yüzey akış ile göle taşınım olmakta ve göl dibinde balçık birikimi görülmektedir. Bu durumun en önemli etkisi rekreaktif kullanım üzerinde olacaktır.

Su Rejimine Yapılan Müdahaleler:

Enerji üretmek ve sulama amacıyla 1220 metre eşik kotunda tünel ile gölden su alınmaktadır. Enerji ihtiyacına göre göl maksimum 1243.81 m., minimum 1234.56 m. kotlarında işletilmektedir. Göl suları, enerji üretimi amacıyla işletmeye açılmadan önce bir gideğenle Dicle Nehrine akmakta iken bugün için gölden doğal çıkışın gerçekleşmesi mümkün görülmemektedir.

Egzotik türlerin aşılanması:

Hazar Gölü'ne aynalı sazan aşılaması yapılmıştır. Bu tür gölün batı kıyılarındaki sığ ortamlarda ve göle karışan Kürk suyunda yaşayabilmiştir.

Çözüm Önerileri:

Hazar Gölü'nde bugün çok önemli bir problem olarak görülmese de ileride gölde sığlaşmanın ve göl dibindeki balçık oluşumunun önüne geçilmesi için göl çevresinde erozyonla mücadele yöntemlerinin bir program dahilinde uygulanması gerekmektedir.

03 Kasım 2009 20:36

çamiçi gölü aydın

Bafa (Çamiçi) Gölü: Milas?ın kuzeyinde, bir bölümü Aydın ili sınırları içerisinde kalan ilimizin en geniş alanlı doğal gölüdür. 60 km2 genişliğindeki gölün denizden yüksekliği 2 m. ve en derin yeri 21 m. dir. Alüvyal sertleşmesi özelliği taşıyan Bafa Gölü, Büyük Menderes Irmağı?nın, eski Latmos Körfezi?nin batısını alüvyonlarla doldurması sonucu oluştuğu için ?kıyı set gölü? olarak nitelendirilir.

Son yıllarda sulama amaçlı olarak yapılan küçük alanlı barajlar ve göletler vardır. 1988?de Sarıçay üzerinde yapılan Geyik ve Akgedik barajlarına 1991?de Bodrum Karaova?da yapılan Mumcular Barajı eklenmiştir. Ayrıca Akköprü ve Bayır Barajı inşaatları devam etmektedir.

03 Kasım 2009 20:39

Sapanca Gölü,

Adapazarı ile İstanbul arasında Kocaeli sınırına yakın bölgede, Sapanca ilçesi içinde yer alan bir göldür.

Yazın ve kışın seyahat eden yolcuların uğrak noktası olan Sapanca Gölü kıyısında çeşitli balık restoranları ve pansiyonlar bulunur. Kaynağını dağlardan gelen kar suları ve Derbent deresinden alan gölde, turna balığı, yayın balığı, sazan türleri ve alabalık bol miktarda bulunur. Sapanca gölü Cok güzeldir herkesin gelmesini tavsiye ediyoruz.

Uzunluğu 16 km, en geniş yeri ise Sapanca ile karşı kıyı arası olup, 5,5 kmdir. Yüzölçümü 42 km2, en derin yeri ise Sapanca açıklarında 61 mdir.Yağış alanı, 252 km2yi bulan Sapanca Gölü, genel olarak güneyindeki dağlardan gelen derelerle beslenir. Gölde yılda ortalama 75 cm kadar bir seviye değişikliği görülür. Göl seviyesi sonbaharda en alçak, ilkbaharda en yüksektir. Senenin bol yağışlı zamanlarında çark deresi kapakları açılarak bir nevi su tahliyesi sağlanmakta ve gölün seviyesi bu şekilde dengede tutulmaktadır.

Sapanca Gölü sahillerinin batı kısmı Kocaeli'ne (İzmit) bağlı Kartepe İlçesi hudutları içinde kalıyor. Sapanca Bölgesinin bizlerce en güzel köyü Maşukiye'de, Kartepe eteklerinin eşsiz doğası ve Samanlı Dağları'nın bol oksijenli havası ile buluşabilirsiniz.

Kartepe, Masukiye ve Sapanca Gölü manzaralı, kaloriferli, telefonlu, kablosuz internet bağlantılı ve banyolu odalarımız size evinizdeki rahatlığı yaşatacaktır.

Sıcak ev atmosferini kaybetmemek için gayret sarfettik. Kocaeli (İzmit), Kartepe, Sakarya (Adapazarı), Arifiye,Sapanca,Kırkpınar, Gölcük, Büyük Derbent ve Masukiye'yi içine alan geniş bölgedeki sanayi kuruluşlarından konaklama amacıyla gelen yabancı ve Türk konuklar hedef kitlemizin önemli bir kısmını oluşturuyorlar. Butik Otel Maşukiyede konaklama yapan bu saygıdeğer kişilere geleneksel Türk konukseverliğini yaşatıyoruz.

Konaklama yapan konuklar için salonumuzda eğlence amaçlı olarak kullanabilecekleri çeşitli oyun takımları bulunuyor.(Satranç, dama, tavla, bezik, briç, scrable, okey, vs.)

Konuklarımız otelimizde ülkemizin kaliteli şarap çesitlerini veya her türlü alkollü ve alkolsüz içeceği bulabiliyor.

Kocaeli (İzmit), Kartepe, Sakarya (Adapazarı), Arifiye,Sapanca, Kırkpınar, Gölcük, Büyük Derbent ve Masukiye'ye gelenlerden Butik Hotel Maşukiye'de uzun süreli konaklama yapanlar da çokça. İşte biz onların çalışma saatleri dışında kalan zamanlarının sıkıcı geçmemesi için gayret gösteriyor ve kendilerine Kocaeli(İzmit)-Kartepe-Sapanca-Maşukiye Bölgesinin bu yeşil cennet köşesi hakkında tanıtımda bulunuyoruz.

Konaklamalarda Oda + Açık Büfe Kahvaltı düzeniyle çalışıyoruz. Hafta içinde saat 7,30 den itibaren açik büfe kahvaltı veriyoruz. Hafta sonlarında ve tatil günlerinde açık büfe kahvaltı saat 09,30-11,30 arasındadır.

Kartepe'den Sapanca Gölüne doğru akan Soğuksu Deresi Butik Otel Masukiye'nin bahçe duvarlarını yalıyor. . Dere kenarında meyve ağaçlarımız ve taflan bitkisinden çitimiz var.

Turistik Sapanca Bölgesi'nin Kartepe eteklerindeki İzmit'e bağlı Maşukiye Köyü'nde hayat bulan Butik Otel Maşukiyede konaklama amaçlı banyolu 9 oda , 1 suit ve 2 salonumuz var. Şömineli oturma salonumuzun duvarlarında Ekim 2009 başından beri Ressam Nilgün Teberdar Çekmen'e ait yağlıboya tablolar sergileniyor. Odalarda çok kanal uydu TV, kablosuz internet bağlantısı, telefon ve saç kurutma cihazları mevcut. Manzaralı

Toplam 30 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi