Editörler : E.Kayı Han


Kapalı
04 Şubat 2008 17:41

Kanunname-i Ali Osman(Kardeş Katli)

Bilindiği üzere Fatih Sultan Mehmetin padişah olmasıyla Osmanlı ihtişamının en uç naktasına ulaşmıştı.Yıldırım Bayezıtla başlayan,fetret devrinde Çelebi Mehmetle devam eden ve Fatih Han zamanında kanunlaşan kardeş katli konusunda neler söyleyeceksiniz."kardeş katli vaciptir" konusunda ne düşünüyorsunuz.

1.Ahmet bu uygulamaya son vererek "ekber ve erşad" sistemini getirir.Yani artık şehzadeler sancaklara gitmeyecek ve sarayda eğitim görecek;en büyük ve en kabiliyetli sehzade padişah olacaktır.peki kardeş katlini engelleyen bu uygulamanın Osmanlı için menfi ve müsbet sonuçları nelerdir?


cenkulus
Kapalı
04 Şubat 2008 18:02

O günkü fetva verenin aklına şaşıyorum,büyük bir alim olsa bile,verdiği fetvanın cezasını mutlaka çekecektir.Zaten bir o,çağda görülmüş olaydı,Osmanlı ilerici diyorlardı bence gericiymiş.

1.Ahmed'nin almış olduğu bu kararlar iyi gözükmesine karşın çok çok hatalıydı.Kardeş katilini yasaklıyorsun ama şehzadelerin Sancaklara gitmemesi,Osmanlının sonunu hazırladı.


dede ali
Kapalı
04 Şubat 2008 19:47

kardeş katlini olumlu buluyorum.bu uygulama olmasaydı devlet için çok sakıncalı olurdu.sürekli iç çekişmeler yaşanırdı.

ekber ve erşad sisteminin ise devlete zarar verdiğini düşünüyorum.bu uygulama devleti hantallaştırmıştır.atalarımızın dediği gibi at binenin kılıç kuşananın olmalıydı.savaşların başında yer alınmamasıda büyük bir yanlışlık olmuştur.


dilŞAD2
Kapalı
04 Şubat 2008 20:15

Bu konu çok farklı yorumlara gebe bir konu...insanın kendi kardeşini yada oğlunu öldürmesi insan vicdanına sığmayacak bir durum.Lakin o dönemde dünyanın birçok yerindeki iktidar mücadelelerinde onbinlerce sivil halk hayatını kaybetmekteydi.iktidar mücadelelerinin ülkeye vereceği zararlar gözönüne alındığında bir tercih yapmak durumunda kalınmıştır.ya hanedanın her ferdi sultan öldükten sonra ayrı ayrı ordular toplayarak iktidar mücadelesine girişecek ve çok sayıda masum bu savaşta hayatını kaybedecek yahut hanedan kendi içinde ağır bir bedel ödeyerek iktidardaki değişim rüzgarını saray dışına taşırmayacaktı.Osmanlı da ikinci yolu tercih etti.

katl kararını verenlere bir bakınız.Yıldırım Hanın kardeşi Yakup Çelebiyi öldürttükten sonra girdiği bunalım,Yavuz selim hanın kardeşi Korkutun ölüm emrini verdikten sonra aylarca gözyaşı dökmesi büyük bir trajedi ve fedakarlıktır.Tarihte kardeş katli yapmadan tahta çıkan Kanuninin Hürremin oyununa gelip oğlu şehzade Mustafayı boğdurtması...:(( Padişahlarımız bunu yapmasaydı Osmanlı kendi içinde eriyip bitecek ve cihan imparatorluğu olamayacaktı...İstanbul alınamayacaktı ve belki Türkiye Cumhuriyeti de olmayacaktı...biliyorum tarih ihtimal hesaplarına gelmez ama ihtimalleri de konuşmak gerek...


dede ali
Kapalı
04 Şubat 2008 20:43

fatih sultan mehmed kanunnamesinde, devletin bekası için kardeş kanı vaciptir denmiş. yani devlet geleneğinin sürmesi için kardeşini öldürebilirsin, bu durum hukuk kurallarına göre suç oluşturmayacağı gibi dinen de suç değildir, anlamı taşımaktadır.

(bkmynz.: devletin bekasi icin rte katli vaciptir) (witchorexia nervosa, 19.09.2006 03:46 ~ 03:46)

devletin bekasi icin kardes katlinin caiz olmasi çok da rahat bulunabilen bir başlık olmasına rağmen , başka başlık açılınca cümlenin orijinal hali hakkında şüpheye düşdüm . vacipdir hükmü sanki fiili güzelleştiriyor . caiz olduğu söylenince ise yapılan işin meşrûlaştırılmağa çalışıldığını anlıyoruz vesselam . *

ekleme : (bkz.: www.osmanli.org.tr) 'den kânunun orijinal hâlini buldum , ki şöyleymiş :

ve her kimesneye evlâdımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizâm-ı âlem içün katletmek münâsibdir. ekseri ulemâ dahi tecviz etmiştir. anınla âmil olalar

görüldüğü üzere burda vacib kelimesine zerre yaklaşılmamışdır . evladımdan kime saltanat erişirse âlemin nizamı için kardeşlerini katletmesi münasiptir ve ulemâ da buna cevaz vermiştir deniliyor . yani , yukarda da belirttiğim gibi fiil güzel gösterilmiyor , sâdece hükûmet yönetmek işinin ciddîliğine istinaden bu kânuna meşrûiyet veriliyor . katli vaciptir ibâresinin , zannederim , türkçe'de nerelerde kullanıldığını bilirsiniz . menfi mânâda bir ibâredir . en azından ilköğretim din dersinden vacibin mânâsını biliyoruz , değil mi ?


Aydin.b
Şube Müdürü
06 Şubat 2008 04:05

Cihan imparatoru

Kanuni Sulatan Süleyman,

Muhteşem Sultan Süleyman

Önünde eğildi üç kıta, bir de Cihan

Üç evlat çokmuydu rakipsiz Sultana,

Gam ile çürüttün arslan yürekli Cihangir'i

Yeniçerilere yem ettin, sende seyrettin

Hiç mi sızlamadı yüreğin yiğit Mustafa'na

Ne yüzle çıkacaksın yarın Divan'a


erarslan38
Kapalı
07 Şubat 2008 20:30

osmanlı Türk dünya ve devletleri içinde ve krallıklarla karşılatırırsak en modern olanıydı hle ki kardeş katli meselesinde.buğün kü şartlarla düşünmemek gerkir kardeş katlini.devletin devamlılığı sözkonusu ve fatih'in karşısındakullarından kim ona karşı vetfa verecek.kimse kardeşini katledemez ama devletin varlıgı ve milyonlarca müslüman türk'ün kaderi meselesi var ortada.çagının en iyi düşüncesi degil ama vazgeçilemez olanıydı.ALLAH GÜNAHLARIYLA,SEVAPLARIYLA SONUCU VERECEK OLANDIR.


dilŞAD2
Kapalı
09 Şubat 2008 20:12

sana katılıyorum eraslan


dilŞAD2
Kapalı
09 Şubat 2008 20:19

şunu da eklemek istiyorum...sehzade mustafanın katli Osmanlının kırılma noktasıydı.bu olayla Şehzadeyi çok seven müslüman teba Osmanlıya küsmüştür.özellikle de türkmenler


*nilay*
Daire Başkanı
09 Şubat 2008 22:57

tümüyle merkeziyetçi devlet olma amacına yönelik bir kanundur; amaç devletin devamı ve tarihte türklerin çok iyi tanıdığı kardeş kavgalarına mahal vermemektir. Yanlış olabilir ama gerrekli görülmüştür.En yakın izah fetret devridir; alınan dersin ürünü bir kanundur. Gereklilik ortadan kalkınca değiştirilmiştir.

Ancaaaak şehzade mustafa evlat katlidir; yeniçerilerin çoğu ve anadolunun, timarlı sipahilerin şehzadenin yanında olması sonucu hürrem ve kendi çevresi tarafından kışkırtılan kanuni oğlunu, yeniçerilere değil ancak bostancılara boğdurtmuş ve perde arkasından izlemiştir.Şehzade mustafanın katli ile zaten özürlü olan ve ölümüyle çok daha acı çeken şehzade cihangirin de sonunu getirmiştir. Onun ölümü ile hürrem evlat acısını yaşamıştır.

haremin devlet işlerine doğrudan müdahalesinin en keskin örneğidir bu.


Aydin.b
Şube Müdürü
10 Şubat 2008 02:38

nilay teşekürler, bir hatamızı yine düzelttniz,

ben yeniçeriler olarak biliyordum,

yalnız bostancılar terimi bana biraz yabancı geldi

bir cümleyle tanımlama zahmetinde bulunursanız sevinirim.

Rüstem paşa ve hürrem sultanın fitneleriyle olay vuku bulmuştur.

Sadece Mustafa değil, Osmanlının yükselen kaderide boğulmuştur.


dilŞAD2
Kapalı
10 Şubat 2008 11:26

evet nilay sana katılıyorum.Devletin bekası için muhakkak gerekliydi...ve bu durum padişahlarımızın cani değil aksine ne derece fedakar olduklarını gösterir...Allah hepsinden razı olsun...mekanları cennet olsun...çok ağır bedeller ödemişler ve bu bedeli öderken de fedakarlık yaptıkları makamın hakkını fazlasıyla vermişlerdir.sultanlarımızı başarılı kılan bu büyük acılar ve ağır bedeller diye düşündüm şimdi...çünkü kardeşlerini katlederek geldikleri makamda başarılı olmaktan başka çıkar yol yoktu...Yavuz Sultan Selim Hanın Şehzade Korkutun katlinden sonra aylarca çektiği acıyı ve ardından çıktığı seferlerdeki başarısını düşünürsek... acı insanı tetikliyor biraz da...


trtato
Şef
10 Şubat 2008 15:12

evet dilşad.doğru söylüyorsun.


dilŞAD2
Kapalı
10 Şubat 2008 15:47

saol trtato...selam olsun...


*nilay*
Daire Başkanı
10 Şubat 2008 15:58

dilşadçım doğru birr açıdan ama bir fark var. o öldürülen şehzadelerin diğerlerinden iyi olup olmayacağına karar vermek mümkün değil şu açıdan.Bazen yeterlilikleri olmayanlar geçmiştir zira devletin başına. Merkeziyetçi sistemin gereği budur. Ancak tümünün şansı olsaydı belki padişahlar daha yeterli kimseler olurdu belki devlet çökerdi daha çabuk. Bu bir kurgu olabilir ancak. Yapılanı yalnızca bu açıdan görmek gerek ama yükselme dönemi için doğru bir davranıştı, belki de gerilemeyi hızlandırdı.

Ben de bilemiyorum. Sadece o günün şartlarını ve devletin amacını düşünüyorum. éeğerlerle, belkilerle" tarih konusundakarar verme yetkimiz ve lüksümüz yok bizim ya...

Aydın,

adı üstünde bostancılar saray ve bahçeler aynı zamanda da sarayın ve padişahın asayişinden sorumlu kimselerdi. Aslında tek cümleyle açıklanamayacak bir kurum, özelden atarım sana.

Ancak III. Selim olayında da III. selimin kaçmasını sağlayanlar bostancılardı. Yeniçerileri durduran tek güç, padişaha kayıtsız ve şartsız bağlı tek unsur olmuşlardır zamanla.Bazen böyle cellat görevini de düşünmeden yapmışlardır.


selengae
Şef
10 Şubat 2008 16:29

Dilşadın tesbiti doğru ama fazla duygusal bir yaklaşım.bir edebiyatçıdan beklendiği kadar duygusal.nilay arkadaşım olaya tam bir tarihçi olarak bakmış...doğru demiş.şüphesiz şartlar onu gerektirdi katl için.ve bu sayede yükseldik.istanbulu aldık.bir kızıl elmaydı Türk İslam alemi için...gerçi sonra başka diyarlara gitti de...oralara varamadık ...:))ama İstanbul ve Ayasofya Hristiyan aleminin belini bükmeye,iliğini üzmeye yetti...


tigerfibel
Memur
12 Şubat 2008 17:44

Bu konuda başka bir yerde çok yazmıştım, dayanamadım burada da yazmazsam çatlarım :))

Şahsen Fatih'in yaptığını yanlış buluyorum. Her şeyden önce mantıken yanlış. Kimin daha iyi sultan olacağını kimse önceden bilemez. Hele ki bunun için kardeşin katline cevaz vermek akıl alır bir durum değil. Elbette kanın su gibi aktığı bir devirden bahsediyoruz, bu yüzden o dönem için "mantıklı" kabul edilebilir. Am genel mantıka aykırı bir durum.

Gerçek hukuk açısından da yanlış. İşin bu kısmı aynı zamanda dini bakışı da içeriyor. Hiç kimse, daha suç işlemeden, işeleyebilir endişesiyle cezalandırılamaz, hele idamla hiç cezalandırılamaz. Evet, Fatih çoğunluğun çıkarının buna baktığını düşünmüş ve ona göre hükmetmiştir. İlk bakışta insana doğru gibi görünüyor ancak yanlış. Hiçbir masum, çoğunluğun çıkarına da olsa cezalandırılamaz. Masum diyorum çünkü o şehzadeler henüz suç işlememişler. Kendilerine atfedilen fitne çıkarma eylemini yapmamışlar. Dolayısıyla masumdurlar. Bir masumun kanı bütün bir toplumun laneti olabilir (ve belki de oldu). Bir din aliminin bu konuda gönül rahatlığıyla fetva verebileceğine de inanmıyorum. Çünkü bu alenen cinayettir, ve toplum yararına bile denilse henüz suç işlememiş bir kişinin katli mazur görülemez.

Yine de bu Fatih'in büyük bir hükümdar olduğu gerçeğini değiştirmez.


*nilay*
Daire Başkanı
12 Şubat 2008 21:17

İlk kısım zaten söylendi bir şekilde, haklısın.Ama merkeziyetçi devlet olabilmek için tasarlanmış bir politikadır bu.

İkinci kısım ise karışık; tüyü bitmemiş yatim de denebilecek kadar küçük şehzadelere bile uygulanan ağır bir sistem, kimse güzel demiyor zaten ama tigerfibel, dediğin gibi o dönem koşyullarında gerçekleşmiş, olması gereken de denemeyebilir ancak gene de ceza olarak algılamamak lazım.


örtmeni
Memur
12 Şubat 2008 22:02

Eğer bu kardeş katli olmasa osmanlı heralde bu kadar sene hüküm süremezdi.Ölenlere allahtan rahmet....


tigerfibel
Memur
13 Şubat 2008 10:34

Bayanlar baylar, sözün kısası, anlatmak istediğim şudur ki : Fatih'in yaptığını ilahi adalet kabul etmez, cezası başka bir yerde verilecektir. Bu kısmı sadece Fatih'i ilgilendirir. Fatih'in yaptıkları için yargılanmasından ne çıkarım olur ne zararım olur, beni ilgilendirmez. Bize kazandırdıkları için kendisine minnetarız, heleki İstanbul gibi bir şehir için.

Ancak, beni rahatsız eden birilerinin bu zihniyeti kabul edip, geçmişten örnek alıp bunu gelecekte (veya günümüzde de) uygulamaya kalkmasıdır. Yarın bir gün sizin de toplum için tehdit oluşturduğunuz, ortadan kaldırılmanız gerektiğini düşünürler ve devletin iyiliği için diyerek idam fermanınızı verirler. Hem de henüz yapmadığınız bir şey için. O zaman da şimdiki gibi düşünür müydünüz? Sormaz mıydınız : "Benim suçum ne? Ben ne yaptım? Beni neden cezalandırıyorsunuz?" Eğer ben şimdi o şehzadelerin haksız yere öldürüldüğünü savunmazsam yarın aynısı bana yapılırsa kendimi neyle savunacağım? (bunun için şehzade olmaya gerek yok)

Osmanlının kardeş katli fetvası sayesinde 600 sene yaşadığının delili nedir? Kaldıki 600 sene yaşamış olması bizim için bir lütuf mudur? Daha önce ulus devlet haline gelmiş olsak daha mı kötü olurdu?


Aydin.b
Şube Müdürü
14 Şubat 2008 03:37

Gerçekten güzel izahlar arkadaşlar, konuya her yönüyle bakılmaı bilgi olarak insanı genişletiyor. Onların yaptığınındoğru ya da yanlış olmasından ziyade

bilindiği gibi daha sonra katletme olayı ortadan kalınca taht kavgaları geri gelmedi,(I.Ahmet döneminde Ekber ve Erşed Kanunu)

Bunun sonucunda da şehzadeler olumlu yada olumsuz yetişmeleri ayrı bir mevzudur.

Dinen doğru ise sorun yok doğru değil ise fetvayı veren yanlış verdiği için o da sorumludur.

Toplam 79 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi