Editörler : E.Kayı Han
«34567891011121314»

MEVLANA ASIGI
Yasaklı
21 Aralık 2009 18:20

olmadı asos zen,,,hele provoke ediyorsun dediğin insanı hiç tanımamışsın..

sana dinin boyuta bakan tarafını söyledim sana,,ama o derinlikte olmadığını anladım..gerek sizinle konuşmaya..

eğer objektif bakarsan bu işin bir yönününde MİRAS İŞİ olduğunu az biraz anlarsın,,

NASİP DEMİŞSİN,,:):),,

Sizin --ŞER(nasip)--OLARAK BİLDİĞİN ŞEYLERDE HAYIR OLABİLİR..

hürmetle..

BİZ MOLLALARDAN ALDIK NASİBİMİZİ DERT ETME,,bektaşi sufileri,


sevgi_elcisi
Genel Müdür
21 Aralık 2009 18:48

asos_zen

kardeş ya senin yazılarını da okuyorum ama bilmiyorum şakasına mı yapıyorsun yoksa kasten mi yapıyorsun yoksa zevkine mi yapıyorsun ortalığı alevlendirmek için elinden geleni yapıyorsun..

ben mevlana aşığını anlıyorum..kabul edilir tarafı var tabi..icazet kan bağıyla olmaz ama onun da şunu biliyor olduğunu tahmin ediyorum.

menzil şeyhleri kendi evlatlarını da o biçim yetiştiriyorlar.bunu bilyorsunuz değil mi sayın mevlana aşığı kardeşim?

asos_zen lütfen tahrik etme insnaları.. bizim burda insanları soğutmak gibi bir gayemiz yok.biraz daha mutedil olmaya davet ediyorum..

saygılar..

21 Aralık 2009 18:48

MEVLANA ASIGI

BAKTIĞIN KADAR GÖRÜRSÜN YADA GÖRDÜĞÜN KADAR DÜŞÜNÜRSÜN........sen görememişsin dostum.....demek mevlana aşığısın..

nasibin yoksa bu kapıda..... ağla gönül ağla.... zamanın sultanından nasibim yok Rabbim diye ağla...........

21 Aralık 2009 18:52

BİR AYRINTI DAHA mevlana aşığı kardeşm.. .açmış olduğum bu başlık altında yazmassanız sevinirim.... sofilere ait paylaşımlar olsun istiyorum...,,

...........bu kapıda münkirlere yer yoktur........

21 Aralık 2009 18:56

Tatıysan bu Aşk'tan bir damla,

Yediysen bu baldan bir kaşık,

Hele de olmuşsan Gavs-a Aşık

Duramazsan bu diyarda dar gelir her yer sana ARKADAŞ


asos_zen
Yasaklı
21 Aralık 2009 19:11

sayın arkadaş..

velilik mirasla değil icazetle ve yeterlilikle olur..

senin miras dediğin babadan oğula kalan ev araba olur ancak..

senin ne demek istediğini ve amacını tam anlamış değilim..cahilliğime ver..

biraz kıt kafalıyım..

------------------------------

sayın elçi sizi tanımıyorum daha..

kimseyi tahrik etmem söz konusu dahi olamaz...

hele soğutmak hiç olmaz..

biz biraz kestirme ve çabuk konuşuruz..

karnımızdan hiç konuşma huyumuz yoktur...

bunuda o kapıya duyduğumuz aşk ve muhabbettendir diye yorumlarsan sevinirim...

ehli beyte olan ,evladı resullere olan sevgi ve muhabbetimizin, ve dahi onların bereketiyle değişen hayatımızdan mütevellidir...

saygılar ve hürmetler..


MEVLANA ASIGI
Yasaklı
21 Aralık 2009 22:22

KASİDE-İ BÜRDE,sen kimsinde bana MÜNKİR GİBİ AĞIR BİR YAKIŞTIRMA YAPAR,ALLAH KATINDA DÜŞTÜĞÜN HALİ,MENZİLİN GEÇMİŞİ KURTARAMAZ..

"Bir adam din kardeşine, ey kâfir derse, bu söz ikisinden birine döner. Eğer böyle denilen kişi söylenildiği gibi ise söz doğrudur; yerini bulmuş olur. Aksi takdirde bu söz söyleyene geri döner."

Buhârî, Edeb 73; Müslim, Îmân 111. Ayrıca bk. Tirmizî, Îmân 16

Siz ne kadar ANLAYIŞSIZ,SAYGISI olmayan insanlarsınız..Sizinle biz aynı yerde haşr olacağız ona yanarım..

YÜCE MEVLA CİN SÜRESİNDE 20,21,22 'nci ayetlerinde aynen,

De ki: "Şüphesiz ben ancak Rabbime ibadet ederim ve O'na hiç kimseyi ortak koşmam."

De ki: "Şüphesiz ben, size ne zarar verebilir ne de fayda sağlayabilirim."

De ki: "Gerçekten beni Allah'a karşı hiç kimse asla koruyamaz ve yine asla O'ndan başka sığınacak kimse de bulamam."

diyor..

Yani okuyup anlamamışsın,ben yorumlayım.Allah sadece bana kulluk edin,bu peygamber olsa bile size faydası olmaz diyor..Peygamberimiz herşeyimiz ve Allah birşeyleri söylüyor size..EEE ülkemizde hatim edip,anlamayanlar çok olduğu için çok kavrayamamışsınız demek..

menzilmiş,oraymış,buraymış..Saygızılık mı ettim yok,SADECE KENDİ DÜŞÜNCEMİ BİRŞEYLERİ DÜŞÜNMEK MANASI İLE SÖYLEDİM..

Ama sizler BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ ustadımızın söz ile aklı gözüne inmiş,gözüne perde çekilmişsiniz..Ne görebiliyorsun,ne anlayabiliyorsun..Sen kim oluyorsunda MÜSLÜMAN KARDEŞİNE MÜNKİR DİYORSUN,BİRİSİ KALKMIŞ NASİPSİZ DİYOR..

Siz cenneti menzile giderek garantilerisiniz merak etme..Kişiler aracıdır,din içinde senin..Sen dinin içinde değilsin,OKU İNANAN İNAÇSIZLAR BAŞLIĞI'NI sizede çok uygun..

Bak dostum beni bildiklerimle sınamaya kalkışmayın,insanı çileden çıkarmayınn..

SONRA KALK ATEİSTE YARDIMCI OLA MESAJ AT,Hrsitiyanı müslüman yapmaya çalışş,,,yahu daha 5 metre öteyi göremiyorsunuz-gemiye rotayı söylemeye çalışıyorsunuz..

İskender paşa cemaatiniz var,ordan ayrıldı Mahmut Ustaosmanoğlu İsmail ağa'yı kurdu,Mahmut Sami Ramazanoğlu Erenköy Cemaatini kurdu,Adıyaman menzil-dergahı diğer kolu oluştu hepsinde belli katılık..Semerkand fm i dinliyorsun aynı doz,akra da biraz daha hafif,,Ankarada muradiye kollarına bakıyorsun onlar daha soft,,,mezile gelince sadece şeyhler,gavslar,,,,,ya hu SİZ BÖYLE MİLLETİ KUCAKLAYAMAZSINIZ..SİZLER TEMSİL EDEMEZSİNİZ,,işte aranızda sizin gbiler de var..AMA HOŞGÖRÜLÜ OLANLARDA VAR..

YALNIZ BAKIYORSUNUZ,SİZDEN BAŞKASI-LAF SÖYLEYEN SUÇLU-BİLMİYOR-MÜNKİR-NASİPSİZ,,ya siz içinizden çıkıp dışarı bakın HERYER EVLİYA KAYNIYOR MERAK ETME..

çok uzattım,,sürçi lisan etmiş isem af ola..

BEKTAŞİ SUFİLERİ..GELİN CANLAR BİR OLALIM..NE OLURSAN OL,YİNE GEL..BİZDE SEVDİRME VARDIR,,,

22 Aralık 2009 08:54

Mevlana aşığı

kardeşim ...........bu kapıda münkirlere yer yoktur........

sözünü size söylemedim. neden üzerinize alındınız hım....?yaranız mı vardı:):):)

Herşey ol kapı her zaman sana açılır ama münkir olma kapıyı sen kapatırsın

Allah, bizi NAKŞİ kapısına münkir etmesin...

demişsiniz ki:

Siz ne kadar ANLAYIŞSIZ,SAYGISI olmayan insanlarsınız..Sizinle biz aynı yerde haşr olacağız ona yanarım

Rabbim affetsin kibir kokusu gelmekte... yazdıklarınızdan...

Menzile dil uzatma kardeşim ,bu kapıya da munkir olma ,tartışmak istemiyorm. sadece benim açmış olduğum başlıkta siz yazmayınız olur mu kardeşim..

22 Aralık 2009 09:09

mevlana aşığı

yazdıklarımı yanlış yorumlama anlamamızlıktan gelme

demişsiniz ki:

"menzile gittimde,bir türlü benim menzilime giremediler,"

senin gördüğün dunya gözünle gördüğün kadardır.ama ALLAH DOSTLARININ GÖRDÜKLERİ BUTUN ALEMDİR,... ben bu yuzden nasibin yok dedim size hakeret etmedim. çok kişi gider ama ancak nasibi olan orda kalır, o yola gider velilik yolunda ilerler.

burda biz menkıbeleri paylaşıyoruz sen duğun dernek, miras dan bahsediyorsunuz ne demek bu. neden çamur atıyorsunuz.... siz devam ediniz ilminize eğitiminize ama dil uzatmayınız...

Bizim kimseyi temsil etme yada kucaklama derdimiz yok kardeşim.. isteyen gider menzile ziyaret eder gelir...tv.lerde gazetelerde reklama da ihtiyacımız yok...

22 Aralık 2009 09:11

? Bu dünya bir han gibidir; ahiret yolcusu bütün hazırlığını bu handa yapmalıdır.Yolda tedarik görülmez.Zira kervan yola çıkmıştır.Ölümle başlayan bir yolculuğun geri dönüşü yoktur.

Yola çıkan kimsenin,hedefine ulaşması için belli bir yol ve usul takip etmesi gerekir.Başı boş ve hedefsiz yol giden kimsenin hedefine varması mümkün değildir. Onun nereye varacağı da belli olmaz. yolu da böyledir. O yol da Hz. Rasulullah (s.a.v) ın izinden başka ?a giden bir yol ve kapı yoktur.

Hz. Rasulullah?ın (s.a.v) hayatını yaşamak için de ulu Saadatlara(Alimlere) uymak gerekir.

Hz. Peygamber?e (s.a.v) hakkıyla uymanın en güzel yolu,sünnet üzere yaşayan sadatları takip etmektir. Sadatlar, sünnet-i seniyyeyi kal olarak değil,hal olarak yaşar ve yayarlar. Onlara uymakla iman selameti ile ölmek nasib olur. Böylece ebedi ahiret yolculuğu iman ile başlamış olur. En büyük saadet te budur.

22 Aralık 2009 09:13

Muhammed Raşid Hazretlerinin (k.s) sağlığında

kardeşi ve halifesi Abdülbaki Hazretlerine soruluyor:

- Seyidim, kitaplarda rabıtanın çeşit çeşit tarifleri yapılmış,

siz nasıl yapıyorsunuz?

Abdülbaki Hz. şöyle buyuruyor:

- Rabıta akşam namazından sonra yapılır.

15 dakikadan az olmaz, bir buçuk saate kadar uzayabilir.

Rabıta yapacak olan yüzünü kıbleye döner ,

otururken sağ ayağını sol ayağının altından çıkarır,

gözlerini yumar, 25 Estağfirullah çeker.

Estağfirullahlar ile günün ağırlıkları ve dünya didişmelerinden kirlenen kalbi temizlemeye başlar.

Daha sonra Sultanımızı azim, nurani ve latif makamda düşünür.

Mesela bir kürsüde durduğu yerin başından arş-ı ala?ya uzanan nurani bir sütun tasavvur eder.

Allah?ın rahmeti Sultanımızın başına nurani bir sütunla iner ve birleşir.

Mürid o nurani sütundan nurani bir ziyanın kılıç gibi kendi kalbine aktığını düşünür.

Kalpteki günahların mermere damlayan asit gibi

kalpte yara açtığını düşünerek bu nurun o yaralara merhem olup kalbi cilaladığına inanır.

Cilalaya cilalaya bir hafta rabıtanın içinde kaybolursa,

rabıtası yoğunluk kazanır ve o insan istikamet sahibi olur.

Tarikattan çıkmak istese de artık çıkamaz.

- Ya Seyidim, bir insanın rabıta zamanında bir işi olsa

bu rabıtayı sonra kaza mı edecek?

Şöyle cevap verdiler:

- Bizi birisi çağırırsa 25 Estağfirullah çekip gözümüzü açarız.

Giderken gözler açık olduğu halde rabıta devam eder.

Mecbur olmadıkça konuşmayız.

Elimiz işte olsa bile, gönlümüz rabıtada olur.

22 Aralık 2009 09:19

GAVS hz.leri hatmei haceganı yaptırdıktan sonra gözlerini kapatıp

biraz bekledikten sonra buyurdular?

Bu tarikatı aliyyede bir sofi rüyasında görmüş ki; yolun kenarında bataklığa boğazına kadar batmış. Baba Adem (a.s), bütün peygamberler

hulefa, sahabiler,evliyalar ve son peygamber efendimiz (s.a.v.) yanında ki yoldan geçtiler.

Kurtarmaları için hepsinden yardım istedi ama hiç kimse ona yardım etmedi.

Peygamber efendimizden geçerken yardım istedi, O dahi yardım

etmedi, kurtarmadı.

Tam ümidi kesilirken baktı ki elleri sırtında, yalnız,sofi gibi biri sallana sallana geliyor. Yanına gelince;

-Seni kurtarayım mı? diye sordu.

O kadar peygamberler, hulefa, sahabiler,büyük zatlar geçti hatta Peygamberimiz (S.A.V.) bile beni kurtarmamışken bu mu beni kurtaracak diye düşünürken;

- Ben daha ne istiyorum ki? dedi.

Gelen kişi onu çıkarıp yola koydu. Beraber giderlerken, hiç kimse beni kurtarmamışken beni kurtaran bu zat acaba kimdir? diye merak edip sordu;

-O kadar peygamberler,büyük zatlar,Peygamber efendimiz bile beni

kurtarmamışken, siz kimsiniz beni kurtardınız? dedi.

O kişi de;

-Ben Şah-ı Nakşibend im (k.s.a.) dedi.

Adam da;

Efendim dünyadayken sizin isminizi çok duydum, sizin bir sürü halifeleriniz, sofileriniz vardı onlar nerede? diye sorunca Şah-ı Nakşibend(k.s.a) cebinden bir kutuçıkarıp onu açtı;

-Bizim halifelerimiz, sofilerimiz hepsi bunun içindedir. Diye gösterdi.

Biz onları zahmet çekmesinler -ALLAHU Teala nın huzurunda mahçup olmasınlar,ayıpları ortaya çıkıp yüzleri kızarmasın diye onları direk cennete

götürüyoruz. Biz ALLAHU Teala dan (c.c.) böyle istedik ve ALLAHU Tealada bize böyle verdi". Dedi.Gavs Hz.leri devamla;

Devam ve sadakatla hepimiz o kutunun içine girmeye çalışalım.Siz de dua edin, biz de dua edelim inşa hepimiz o kutunun içine girelim.

Bizim ümidimiz çok büyüktür. İNŞALLAH o kutunun içine gireceğiz.

Bize dua edin, biz de size dua ediyoruz.Biz sizden memnunuz.Biz sizden çok memnunuz. ALLAH CC. da sizden memnun olsun. ALLAH (c.c.) yardımcınız

olsun. razı olsun. için biz sizden razıyız,

ALLAH (c.c.) da razı olsun.

(İSTANBUL SEMERKAND MERKEZ BİNASI)

22 Aralık 2009 09:23

Gavs-ı Sani Hazretleri buyurdular ki:

Bu dünya bir han gibidir.

Ahiret yolcusu bütün hazırlığını bu handa yapmalıdır.

Yolda tedarik görülmez.

Zira kervan yola çıkmıştır.

Ölümle başlayan bir yolculuğun geri dönüşü yoktur.

Yola çıkan kimsenin hedefine ulaşması için belli bir yol ve usül takip etmesi gerekir.

Başıboş ve hedefsiz yol giden kimsenin hedefine varması mümkün değildir.

Onun nereye varacağı da belli olmaz.

Allah yolu da böyledir.

O yolda Hz. Resulullah?ın -aleyhissalatü vesselam- izinden başka Allah'a giden bir yol ve kapı yoktur.

Hz. Resulullah'ın -aleyhissalatü vesselam- hayatını yaşamak için de ulu sadatlara uymak gerekir.

Hz. Peygambere -aleyhissalatü vesselam- hakkıyla uymanın en güzel yolu sünnet üzere yaşayan sadatları(Alimleri, arifleri, Kamil Müşitleri) takip etmektir.

Sadatlar sünnet-i seniyyeyi kal olarak değil hal olarak yaşar ve yayarlar.

Onlara uymakla iman selameti ile ölmek nasip olur.

Böylece ebedi ahiret yolculuğu iman ile başlamış olur.

En büyük saadet de budur.

"kem âlât ile ..... kemâlât olmaz"

22 Aralık 2009 09:26

KAZANCIMIZ NEYİN KARŞILIGI?

Gavs-i Bilvanisi hzleri'nin zamanında bir hırsız varmış.bu hırsız baskaLarının kovanından bal çalıp çarşıda satarmış.

Ancak,sen bu balı nerden alıyosun,çaldın mı demesinler diye diye evine bir kovan arı koymuş.ama sattıgı bal,bir kovan arının balından fazlaymış.her gün arı kovanının başına gelir,vız vız sizden,bal bizden dermiş.işte Sadat-ı kiram efendilerimizde böyle yapıyor.,buyurdu.siz biraz vız vız edin bal sadatı kiramdan!

Onun için kardeşler !

Bu kapıda iken gördügünüz güzellikleri kendimizden bilmeyelim.kazancımız ,kendi calışmamızın karşılıgı değildir.onların himmetidir.

Gavs-i bilvanisi hzleri yine bir gün sohbetlerinde,

-Sadat-ı kirama sofi olan en alt seviyedeki bir müridin makamı,daha ilk tövbesinde kabir keşfinden başlar,buyurdu.Ne varki Sadatlar,müridin kalbine manevi bir perde ceker ve onu göstermezler.Çünkü insan ne kazandıgını görse,bu mal bana kıyamete kadar yeter,diye düşünüp bir daha bu kapıya hiç kimse gelmez,buyurdu.

Yine bir gün bir grup sofi ile oturuyoruz,Gavs-i Bilvanisi hzlerinin yanında...

Sofilerin içerisinde herhalde üzgünler var.bize,

-Biz niye üzülüyoruz,biz keyf edecek bir kapıdayız.Hamdolsun ALLAHU TEALA bizi bu zatların yanına getirmiş.Sevmiş ki sevdiklerinin kapısına getirmiş.Biz niye üzülüyoruz ,elimize mendil alıp halay çeksek oynasak yeridir,hakkımızdır.Kendimizi niye bu kadar üzüyoruz,buyurdu.

Yar ile Şimdi-Ahmet Çağıl


MEVLANA ASIGI
Yasaklı
22 Aralık 2009 13:21

bana demen önemli değil ki,başka müslümana demende yeterli münkir sözünü,,o yazı herkes için geçerli,,

22 Aralık 2009 13:33

Yürek yanmadan bu aşk olgunlaşmaz mı ki Ya Rab..! Dibe vurmuşum vurgun yer gibi, ateşimi gül eyle Ya Rabbb

22 Aralık 2009 13:41

Veliler Allahu Teala'nın Seçkin Dostlarıdır, Bu konuda Rasulullah (s.a.v) buyurur:

Allahu Teala şöyle buyurmaktadır: Her kim benim velî kullarımdan birisine düşmanlık ederse, muhakkak ben ona harp açar (dostumun intikamını alırım

bir kulum, kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevgili bir şeyle bana yaklaşmamıştır. Kulum bana nafile ibadetleriyle de durmadan yaklaşır; nihayet onu severim.

Bir kere de onu sevdim mi artık ben o kulumun (özel ihsan edeceğim nurum ile) işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum.

Benden herhangi birşey isterse onu verir, bana sığınırsa muhakkak onu himaye ederim.

22 Aralık 2009 13:43

Hz. Peygamberin (s.a.v) fiilen nübüvveti kesilmiştir, fakat onun kıyamete kadar gelecek gelecek ümmetiyle alakası kesilmez. Ümmeti içinde nice kamiller, ruhaniyet ve uyanıklık hâlinde kendisiyle görüşüp ondan ilim ve feyz alırlar.

Bir çok ehlullahın bu konuda tecrübe ve şahadeti mevcuttur. Bu tür bir görüşme ancak Hz. Peygamber'in (s.a.v) şeriatından kıl kadar ayrılmayan kamillere nasip ve mümkün olur.

Kamil insanların Efendimizle manevi, kalbî bağı ne kadar kuvvetli olursa bu tür görüşmeler de o derece kuvvetli olur."


*gülsemin*
Kapalı
22 Aralık 2009 14:16

KASİDE-İ BÜRDE kardeş elinize yüreğinize sağlık ALLAH (c.c.) razı olsun. Hepsini okudum çok güzel harika. Tüylerim diken diken oldu. Gözyaşlarımı tutamadığım yerler oldu. ALLAh kimseyi başıboş, tekbaşına nefsi ile başbaşa bırakmasın. Teşekkürler...

22 Aralık 2009 15:30

gülsemin*

Rabbim tüm kardeşlerimizden razı olsun... Sadık, salih ,veli dostlarıyla hemhal eylesin...

ALLAH CC. ne güzel dosttur, O'nun dostu da Güzeldir... O'nun dostunun dostu da güzeldir... O'nun rızası iiçin dost olmakta....

Toplam 916 mesaj
«34567891011121314»

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi