Editörler : E.Kayı Han
13 Ağustos 2012 11:31

Kurandaki ilk emir ''Oku'' olduğu halde, peygamberimizin okuma-yazma öğrenmemesi?

Kimse yanlış anlamasın arkadaşlar, bunun hikmeti nedir acaba? Ben kendimce, insanlar Kuran'ı Peygamberimizin yazdığını düşünmesin diye öğrenmemiştir diye düşündüm. Yanlış mıyım acaba?


ekaya
Müsteşar Yardımcısı
13 Ağustos 2012 11:42

okumak sadece kağıt üstündeki çizgileri okumaktan mı ibarettir?

"Yaratan Rabbinin adıyla... oku" denilmiş.

kainat kitabının, mahlukatın okunması emrediliyor, zaten bütün fenler, ilimler kainat kitabını okumuyor mu?

Hem zaten kainat kitabındaki Esma-i Hüsnayı en azam mertebesiyle en mükemmel şekilde gören, okuyan ve anlatan Peygamber Efendimiz Aleyhisselatu vesselam değil midir?


eskihan10
Şef
13 Ağustos 2012 12:09

Kainatı okumayı biliyordum da 4. ayette geçen ''O Rab ki kalemle yazmayı öğretti'' ifadesinden bizim anladığımız manada okuma-yazmayı kastettiğini de düşündüm.


imanlıgenç
Yasaklı
13 Ağustos 2012 12:12

Hz.Muhammed zaten okuma yazmayı biliyordu..öyle olmasaydı tüccar olamazdı. netekim hangi ayet hatırlamıyorum okuma yazmasının oduğunu bildiren ayetler var


DaDaS_79
Yasaklı
13 Ağustos 2012 14:05

Peygamber efendimiz (Alemlere rahmet olarak indirildi) o okuma yazma bilmiyordu.


Agna
Kapalı
13 Ağustos 2012 14:55

ilk vahiy geldiğinde ben okuma bilmem demiş


GönüllülerHareketi
Genel Müdür
13 Ağustos 2012 15:49

------------Fethullah Hoceefendi Bu Konuda Söyledikleri--------

http://sonsuznur.net/fethullah-gulen-kirik-testi-serisi/73-fethullah-gulen-kirik-testi-serisi-umit-burcu/6041-fethullah-gulen-abd-sohbetleri-kirik-testi-zihni-silkelemek.html

Peygamber Efendimiz'in ümmiyeti meselesini hatırlatmakta fayda mülahaza ediyorum: Malumunuz olduğu üzere, okuma-yazma bilmeyen ve zihni, annesinden doğduğu gibi saf ve temiz kalan kimseye "ümmî" denir.

Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem), "Ey Resûlüm! Sen vahyimizden önce kitap okuyan veya yazı yazan bir insan değildin; eğer böyle olsaydı, batıl iddia peşinde olanlar şüphe edebilirlerdi." (Ankebut, 29/48)

*********ayetinin de açıkça ifade ettiği gibi ümmî idi. Nitekim, kendisine vahiy gelinceye kadar okuma-yazma bilmediği umum ulema tarafından kabul edilmektedir.

Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) okuma-yazma bilmiş olsaydı, Ehl-i Kitap değişik iddialarda bulunur; Efendimiz'in, Kur'an'da geçen Yahudiliğe, Hristiyanlığa ve kutsal kitaplara dair bilgileri, çok çeşitli bilim dallarına ait ilmî işaretleri ve prensipleri Tevrat'tan, Zebur'dan, İncil'den ya da daha başka kitaplardan aldığını ve onları bir yönüyle o günkü Arap usulüyle anlattığını söylerlerdi.

Fakat, Alîm u Hakîm olan Allah, Efendimiz'in ümmî olmasını murat buyurmuş ve o tür iddia ve iftiraların gün yüzüne çıkmasına bile müsade etmemiştir. Dost-düşman bunu böyle kabul etmiş ve hiçbir hasım çıkıp da O'nun okuma-yazma bildiğini ileri sürememiştir.

Ancak, Efendimiz'in, kendisine vahiy geldikten sonra okuma-yazmayı öğrenip öğrenmediği konusu ihtilaflıdır, o hususta farklı görüşler vardır. Fakat, Hudeybiye anlaşmasının metnindeki "Resûlullah" lafzına müşrikler itiraz edip Süheyl b. Amr, "Peygamber olarak kabul etseydik, seninle savaşmazdık. Öyleyse, anlaşma metnindeki "Allah'ın Peygamberi" ifadesi silinmelidir." deyince, Efendimiz orada bile "Ya Ali, (o ifadeyi) göster de ben sileyim" demiştir. Demek ki, Efendimiz, o zaman bile okuma-yazma bilmiyordu. Bununla beraber, İbnu't-Tîn ve İbnü'l-Mülakkin gibi kimseler, hayat-ı seniyyelerinin sonunda Peygamberimiz'in bazı şeyleri öğrendiğini söylerler. Allah Resûlü, bazı şeyleri göre göre onlara alışmış olabilir; mesela, nâm-ı celîlini tanıyabilir; bir yerde "Muhammed" yazıyorsa onu hat olarak ayırt edebilir. Hamîdullah Hoca'ya da bu konuda çok hücum edildi; "Efendimiz, ömrünün son döneminde okuma-yazma biliyordu" dedi diye o da çok eleştirildi. Oysa, Efendimiz'in ümmiyetinin ömrünün sonuna kadar devam ettiğini kabul etmekle beraber, bazı şeyleri göre göre, göz alışkanlığıyla tanıyor olduğunu söylemek de mahzurlu olmasa gerektir.

Aslında, Efendimiz'in ümmiyetiyle alakalı hususları, sorunuzla ilgili önemli bir mevzuyu nazara vermek, ümmiyetin zihin saflığı ve duruluğu vadettiğini belirtmek için arz ettim. Evet, biz hepimiz zihnimize daha önceden şöyle-böyle girmiş müktesebâtın çocuklarıyız. Hiç farkına varmasak ve düşünmesek de, çoğu zaman biz Cemil Meriç üslubuyla, Necip Fazıl edasıyla, Bediüzzaman'ın ifadeleriyle ya da Nurettin Topçu tarzıyla konuşuruz. Onlara ait söz ya da düşüncelerin bir yerinde ya fiili değiştiririz veya faili çıkarırız ve onları kendimize mal eder konuşuruz. Bunu planlı ve düşünerek yapmayız; onların üslubu, söz ve düşünceleri içimize öyle işlemiş, zihnimizde o kadar yer etmiştir ki, farkında değilizdir onları tekrar ettiğimizin. Tevarüd gibi bir şeydir bu; bir büyük zat kıymetli bir söz söylemiştir, aynı kültürün çocuğu olduğumuzdan ve aynı kaynaklardan beslendiğimizden dolayı, biz de aynı şeyleri söyleriz, ama farkında değilizdir.

İşte, Peygamber Efendimiz'e (sallallâhu aleyhi ve sellem) hem Kur'an, hem de ondan anlaşılması gereken manalar vahyediliyordu; Allah Resûlü de o vahiyleri aynıyla ümmetine tebliğ ediyordu. Farz-ı muhal, Efendimiz'in zihninde dışarıdan bazı şeyler yer etmiş olsaydı, zihindeki esneklik ve elastikiyet o vahy-i gayr-i metluvu (lafzı okunmadan mana olarak bildirilen vahiy) sağa-sola çekebilirdi ve dolayısıyla yorumlarda farklılık olabilirdi. Fakat, Efendimiz ümmî idi, başka felsefe ve kültürlerin tesirinde hiç kalmamıştı ve O'nun zihni saftı, dupduruydu, Allah'ın inayet ve hikmetiyle fıtrat üzere, tertemiz olarak korunmuştu.

Resûlullah'ın, "Biz ümmî bir ümmetiz..." sözünü de bu zaviyeden değerlendirmek mümkündür. Bu hadis-i şerif de, okuma-yazma bilmemeyi değil, başka dünyalara ait bilgi kırıntılarıyla zihnin kirletilmemiş olmasını nazara vermektedir. Evet, Sahabe Efendilerimiz de ümmî idiler. Fakat, onların ümmiyeti, yabancı kültürlerin tesirinde kalmama anlamındaydı. Onlar, Roma ve Fars medeniyetlerinin o gün için çok baskın kültürlerine karşı korunmuşlardı; dolayısıyla zihinleri temiz ve duruydu. Kur'an'ı anlama ve yorumlama hususunda başka kaynaklara müracat etme ihtiyacı duymuyorlardı. Nitekim sonraki nesillerin zihninde meydana gelen bulanıklıkta diğer kültürlerin tesirinde yetişmiş insanların etkisi çok büyük olmuştur. Bedîuzzaman'ın, "Ka'bu'l-Ahbar Müslüman olurken, onun mâlumat-ı sabıkası da müslüman olmuştur." sözü bu çerçevede değerlendirilebilir.


white.dream
Daire Başkanı
13 Ağustos 2012 15:50

okumak sahifede olan yazılı bir şey okumak değildir.vahiy içerik olarak nidadır sestir.okumak burda dinle ve ezberle ve tekrar et manasında okumaktır.zira Kuranda okumak yerine yetlu tulu gelimeleri de var ki tilavet burdan gelir.bir şeyi izleme takip etme aynısını yapma anlamına gelir.Öğretmenin en tabii ve doğal olanı görerek dinleyerek öğrenmedir.Tüm öğretmenler önce gösterir sesli anlatır.bir şey bilmeden kendi kendine yazılı bir şey okumak ile öğrenme olmaz zaten.ancka belli kavramlara hakim iseniz okuduğunuzu anlama gerçekleşir.

zaten o alak suresi ilk 5 ayette ki ikra dan sonra gidip yazılı kitap oku denmemiş.zaten Kuran yazılı inmemiş sesli inmiş ezberlenmiş sonra unutulmasın diye bir yerlere yazılmış.

peygamberimiz zamanında kitap halinde bile değildi.sonraları mushaf haline getirilir.

işte oku dedikten sonra hemen sesli vahiy talim devam eder:o insanı alakadan yarattı. o ekremdir.o insana bilmediğini öğretendir.

Burda zaten insan ki ne bilmiyordu onu Allah öğretti.hz.adema esma talimi bu nevidendir.

cebrail bir kaç kez oku deyince ben okumayı bilmem ne okuyayım nidası peyagmberimizinde burdaki okumaktan kasıtın yazılı bir şey okuma şeklinde anladığı söylenebilir.ancak cebrail ona talim eder der ki korkma bilmediğini sana bildirecek ve bileceksin.

eskiden ne romanlar ne filimler var idi.masallar romanlar şiirler olaylar sözle anlatıla anlatıla nesilden nesile geçmiştir.

okuma yazma bilmeyen bir çok kimse bu kitaplar tutan masalları dinlemişler ve hi bir şey okuma yazma bilmedikleri halde o msalları direk anlatırlardı.demek bilgi sadece yazılı gelmiyor.yazılı gelen bilgiyi okumak anlamak ve anlatmak okuma yazma bilmeyi gerektirirken

sesle anlatım dinleme ve anlama daha sonra anlatma ise daha kolaydır hiç bir alt yapı eğitim okuma istemez. okur yazar birinin okuyarak anladığı bir romanı masalı

okuma yazma bilmeyen biri sesli dinler ezberler ve anlatır zorlanmadan.

demek ses en doğal birinci iletişim aracıdır.görerek öğrenme en doğal en zahmetsiz ve bir alt yapı sitemeyen öğrenme mecralarıdır.

zaten okumakta neticede görmektir.ancak sesli kitaplarda çıkmaktadır.okumak için görmek şart değildir.:kulak birinci iletişim aracıdır.görme sadece bir yönde olurken ses her yönden gelir.daha kapsamlı ve şumulludur.


white.dream
Daire Başkanı
13 Ağustos 2012 15:54

arkadaş papağan gibi aynı metini yıllarca hiç bir şey katmadan aynen aktarmak ne kazandırır bize anlamış değilim.

sanki bu tiplerin sözleri Kuran mıdır?

Biz Kur'anı hadisleri öğreniriz onlar üzerinde tefekkür ederiz.

gerekirse daha önce yazanlarında yazdıklaırnı okuruz ama aynen aktarmayız onları sentezler üzerinde düşünür yeni düşünceler üretiriz

işte islam neden ilerlemedi en açık ispatı bu.kopyala yapıştırç

bunlar Kuranıda böyle sandılar.ayen lafzını ezberle ama manasını bilme üzeirnde düşünme.

adam 7 kıraat tecvid usulu ile lafzen Kuran okumayı bilir.ama bir ayetten bir kelime göster anlamını bilmez. işte Kuranı sadece süslü bir musiki gibi dinleme derecesine geldi.

oysa o mübarek emirkitabıdır.şunu yap.bunu yapma.şu helal bu haram diye. neye kime anlatacam ki.

devam edin.


white.dream
Daire Başkanı
13 Ağustos 2012 15:59

aşık veyselde okuma yazma bilmez nota bilmez ancak içindeki ilham ile ne şiirler türküler yazdı söyledi ki musiki profları o makamları çıkaramazlar.demek her şey okumak değildir.

hele musiki duygudur kalbidir.kalp nağmelerini aktarmadır.işte veyselin kalp sesi ile o sazının sesi birleşti ne müthiş eserler ortaya çıktı.

Allah rahmet eylesin o büyük ozana.


karya77
Şube Müdürü
13 Ağustos 2012 20:57

bu sorunuza değerli bi ilahiyat profu cevap verdi zaten.Peygamberimize istese okumayı yazmayı öğretir bildirirdi Allah zira onun için kolay bu.Ama bu sefer de müşrikler hz. muhammed kendisi uydurup yazdı diyeceklerdi Allah'ın kelamlarını.Ayrıca peygamberimiz saflığın temizliğin simgesi adem oğlunun en duru hali..


white.dream
Daire Başkanı
13 Ağustos 2012 21:05

değerli prof. ben neden göremiyorum.hayretlerdeyim.

marmara ilahiyattan bir tefsir prof. dinledim tv den çoktan şoka girdim.

bunlar papağan gibi ezberlemişler Kur'anı.zerre idrak tefekkür yok.Kuru kuru eski malumatları aktarırlar tekrar ederler.

bakın güneş ve dünya bile hep aynı yörüngede gitmez sürekli o yörünge aynı kalmak üzere yer değiştirir.

ilahi sistemde sabitlik yoktur.sabitlik bildiğimzi şeylerin dahi bir dinamiği vardır.

yani bir oyuncak tren çember şeklinde bir rayda yürüse bu sabittir.ancak bir çocuk o rayı trenle beraber alıp yürüse tren hem rayda hareket eder hemde yere göre hareket eder.yani iki hareket yapar.

insan dahi her gün bedenen zihnen değişiyor gelişiyor büyüyor.demek ki ilahi sistemde sabitlik yoktur sürekli canlanma değişiklik vardır.

bu kimseler Kuranı dondurmuş budur diyorlarcahilce.

siz akan şelalelerin rüzgarda sallanan ağaçların ve gökte yürüyen ve yağmur yağdıran bulutların çakan şimçeklerin olduğu bir yeri sadece bir açıdan fotoğrafını çekseniz o hareketli canlı hayat dolu tabiat donar ölür kalır.

ne yazık ki sizin değerli proflar Kuranı dondurmuş çerçeveye koymuş duvara asmışlare mübarek olsun.


karya77
Şube Müdürü
13 Ağustos 2012 21:09

Arkadaş senin yazdıklarının ne konuyla ilgisi var ne başka bişeyle bunlar hedefi olmayan saldırılar...Vicdanıma sorup cevabını aklımla tasdiklediğim şey doğrudur.İstersen alırsın istemezsen almazsın.lastikleştirmeye gerek yok sünerde süner sonra sen bile düğümü çözemezsin..


white.dream
Daire Başkanı
13 Ağustos 2012 21:13

bazen tertemiz duru bir kaynaktan çıkan su ,yağmur yağdığında çamurlu bulanık su bu suya karışır ve su bulanır.ancak yağrmur sürekli yağmadığı için o bulanıklık geçicidir.

zira temiz duru kaynak devamlı akar suyu az olsa da devamlı aktığı için kısa sürede o bulanıklık kaybolur o çamurlu su gider ve o dere tekrar eski duruluğuna kavuşur.

ancak fabrikalar gibi dereye sürekli atıklarını pisklilerini akıtan yerler yüzünden o su kirlenir zehirlenir zira artık zehirli atıkta bir nevi devamlı hale gelmiştir.tek çaresi vardır dereyi temizlemenin.ya o fabrika kaldırılır. yada atıklaır filtre edililir ki su zarar görmesin.

işte ne yazık ki günümüzde bazı cahil kimseler sürekli olarak ilahi sistemin içine zehirli atıklarını atar onu bulandırır.

o ilahi dereye bakan da derenin kaynağını bulanık ve kirli sanır. oysa o dere kaynağı temizdir.kirlilik kaynakta değil derenin bir noktasından sonra akıltılan kirlenmedendir.

ne ise çok su kaldırı bu hamur.


white.dream
Daire Başkanı
13 Ağustos 2012 21:18

karya adlı kimse seninle işim yok.adını ver o değerli zatın:)

bir dinleyelim kararımızı veririz.ancka ne yazık ki ramazan münasebetiyle ekranlar,isimlerin başında prof ünvanı olan cahiller ile doludur.ben bu kimsleri küçükken de dinlerdim

büyüdüm hala aynı yerde aynı teraneler.Allah rızası için şu türkiyed eki islam ne zaman düzelir.veya genel de sürü gibi sürünen islam alemi Kuranı ne zaman doğru algılar çok merak ederim.cahil vehabi arab fanatizmini milliyetçiliğini din diye bize yuturdular.

arabın cahil kültürünü bile din sanıyoruz.ne yazık ki durum bu.


karya77
Şube Müdürü
13 Ağustos 2012 21:23

@white dream önce terbiyeli ol saldırma bak biz gayet sakiniz. benim senle hiç işim olmaz yazdıklarıma cevap veren sensin.Arapla marapla da işim yok ben kur'anı bilirim.Yobazlığa bagnazlıga hurafelerin binlerce yıllık geleneklerin dayanagı olmayan fetvaların en az ben de sizin kadar karsısındayım. bana da mantıklı gelen bir açıklama oldugu için paylastım. Saygı kurallarını aşmayın,benden önce saldıracagınız çok kapı var!!!!


white.dream
Daire Başkanı
13 Ağustos 2012 21:28

ben zerre snin gibileri kalle almam.sadece değerli prof. dedin dikkatimi çekti.ben başına değerli lafı getirilen dini sahada nice cahil prof bilirimde ondan:) ismini veriniz konuşma veya yazı linki varsa paylaşın yoksa sizinle zerre bir konuşmam.seviyeniz ne yazık ki sokakta geçen bir vatandaştan farklı değil:)

not:ha normal vatandaş değil bu sokaktan geçen .biraz uykulur biraz aklı başında olmayan:)


karya77
Şube Müdürü
13 Ağustos 2012 21:32

kalle değil o kaa'le almak olacak :)Haklısınız aramızda fersah fersah fark var aşılmaz onulmaz :) Allah yardımcınız olsun...


white.dream
Daire Başkanı
13 Ağustos 2012 21:35

Bakın dini islamda ruhbanlık yoktur.nedir ruhbanlık.dini sahada bir sınıfın bir kesimin dini tekeline alıp o dini şekillendirmesine izin verilmez. veya hristiyanlar gibi Allah ile kul arasına girer günahları affeder günah çıakrıtır filan.

islam dinin en başı olan peygamber dahi ummidir okuma yazma bilmez. yetimdir. korumasızdır.ve kuldur.abd dir.bu nedir?

bozulmuş musevilik ve isevilik kendi peygamberlerini putlaştırdı ilahlaştırdı sonrada yetmedi dina damlarını ilahlaştırıdıi

işte bizim tarikatlerin şeyhlerini putlaştırmaları islami değil tam tersi hristiyanlık ruhbanizminin bozuk eseridir.

işte günde beş kez okunan ezanda hz. peygaöber önce kul sonra resuldur.

bizim cahil proflar ise değerli olmuştur

biz cahil kimseleri hocaefendi üstat büyük mürşid şeyhi azam der onun cehaletine kanarız uyuruz. dinin aslınıda görmeyiz.

benim sitemim bunadır.Dİn kitap belli kimselere inmemiştir.her kese hitap eder.


white.dream
Daire Başkanı
13 Ağustos 2012 21:39

karya adlı kimse ben 6 dili hem konulur hem okur hem yazarım senin gibi türkçeyi bile konuşmaktan aciz değilim.ben manalara odaklanırım.hızlı yazdığım için lafızlar eksik çıkar yanlış çıkar.

senin zerre bilgin olsa ki yok kelimelerin harf düzeyinde değikl kelime düzeyind eresim düzeyinde algıladığımızı anlardın.

zira ingilzice veya türkçe harfleri çıkarılmış nice metinleri biz eksiksiz tammış gibi okuruz.sonra altındaki notta derki : okuduğunuz metinde bazı harfler eksiktir dönüp bir daha okuruz gerçekten eksiktir.

sizin gibi avam tabaka virgül ile nokta ile uğraşsın:)

biz evel Allah güneşleri yıldızları bilye gibi kullanır cümle kurarız:) o yüzden kelamımız parlaktır göz kamaştırır.ama güneş bazı gözleride kör eder:)

ne ise son mesajım size.

gidin dil öğrenin.ingilizce arapça farsça fransızca osmanlıca öğrenin.


karya77
Şube Müdürü
13 Ağustos 2012 21:41

yazdıklarınızın çoğunun altına gönülden imzamı atarım.Bu konuda farklı düşünmüyorum. ama özellikle takip ettiğim isimler var bunlar show amaclı tvlerde boy gosterenler değil sadece isim vermek istemedim.Ayrıa burada daha açık yazmama ve konusmama mani nedenler var malum forum kuralları iyi akşamlar...

Toplam 33 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi