Sınıfta Kalma Ve Okulda Dayak Konusunda Görüşlerinizi Yazabilir Misiniz??

Bu eğitim anlayışının öncelikli derdi, hevesi; performans senaryosu ve uygulamaları adı altında eğitimi özelleştirmek ve "yağlı devlet kapısı" görülmesi mentalitesini yok etmektir. Çünkü emir büyük yerden gelmiştir. Okulların diploma fabrikası haline gelmesine göz yuman sahneler yaşanmaktadır ..Madem, oecd verilerinden bitap düşmüşler, sınıf geçme uygulansın + Ders çalışmadan sınıf geçeceğini bilen hangi 11-14 yaş grubu öğrenciye ders çalışma bilincini -nasıl- vereceksin ??? Sonra da, oecd eğitim verilerimiz al aşağı olmuş deyip, öğretmene performans senaryosu getireceksin !?. Oyun çağında henüz, yarı çocuk..öğrenci kalmadığını bile bile ders çalışacak ??? Nası olcaksa...........

*Eğitimin en temel ve modüler yapısı, ilkesidir; Ödül ve Ceza.

Sınıfı geçtim diye sevinen (bu ödülü hisseden) bir sınıf kaldı mı ki ortalarda ? E, peki kim, neden ders çalışsın o halde ??? Yada başarısız ve sınıfta kalıyorsa artık; geçmesi-ders çalışması, veya kendini düzeltmesi için gerekli (vadedilen bir bisikleti yada harçlığı) nedeni nasıl bulsun...Artı, ceza (sadece sopa değildir) Hiç bir eğitim biliminin üniter yapıtaşında, ögesinde bu modülden; ÖDÜL ve CEZA dan yola çıkılmaksızın verim arayışı sunabilmeniz, başka deyişle; başarı vadedebilmeniz olanaksızdır. -Bu adamlarım bu sistemsel kaosa, çıkmaza kafası çalışmıyor mu ki, gerçekten her fırsatta öğretmene performans senaryosundan dem vurup, durmaktadırlar ??? Performans getirsen ne değişecek merak konusu ? Gezi parkı önerisimi isterler anlamak güç gerçekten. Eğitimin bir on sene daha geriye döndermek istemiyorlarsa eğer; derhal, disiplin ve sınıfta kalma sistemini yeniden gözden geçirirler. Yoksa; "Tarlda bostan, sınıfı yata yata geçtin oğlum osman" -Ne olacak peki bunun sonucunda ? Cevap =) Okullar diploma fabrikası...Çalışan öğrenciye ve öğretmene de ayrı takoz olunacak..Yazık böyle eğitim sistemine...Kim verdi bu aklı ? -Aferin girin bakalım avrupa şemsiyenize (akılda ordan da), sonada oecd verilerinden şikayet edilsin! Türk milli eğitim sisteminde, düğmeye bastırılmış gözüküyor ve çok kötü oyunlar dönüyor malesef !!!

Yetinilmedi, sözelleştirme ile ve her türlü itibarsızlaştırmaya gelindi ki, Türk Milli Eğitim sistemine en büyük dezenformasyonu yaşattılar ve, oecd verilerini yakalamak uğruna -EĞİTİMİ- FELÇ ETTİLER, per-perişan ettiler. Birileri yine konuda, bunları düğmeye bastırdı...Büyük ihtimalle emir; AB veya ABD cenahından geldi. ***Sınıfta kalmayan bir öğrenciden oecd verisi bekliyolar şimdi, bu nasıl mümkün olacaksa artık ???. PES DOĞRUSU Yine yetmedi, tuttular; kendi sebeb oldukları bu başarısızlığın faturasını hem madden hem manen öğretmene (performans senaryosuna) kestiler.

"""Kendilerine ise dünayada bir eşi dahi vâk-i olmayan çifte vekil maaşı ve + %60 zammı uyguladılar, 3000 civarında ki emekli vekil ve bürokrat da buna dahil olmk üzere """ Mali haklarımız tam olarak geriye dönük 8 sene yıpratıldı. 15. yılık öğretmen olarak okulun işçi kadro geçişli hizmetlimiz -vallahi billahi beni 100 tl civarı geçti. Bu yemin; eğer başımı ağrıtırsa ona, dişimi ağrıtırsa da, ona razıyım.

İŞTE, TÜRK MİLLİ EĞİTİM SİSTEMİNİ BÖYLE ÇÖKERTTİLER !..

Okullarda disiplin olursa,güzel ahlak sahibi,düşünen ,sorgulayan,nutuklara kanmayan bir nesil oluşur.Yok disiplin yokedilirse,okullarda hiç bitmeyen bir gürültüden,kaostan,hayatı sırıtmaktan ibaret zanneden bir nesilden başka birşey olmaz.Böylelerini kolayca kandırabilirsiniz.Oylarını kolayca alabilirsiniz.Anlayan anladı.Saygılarımla.

doğru söze ne denir? sizinleyiz...

öğretmenliğe, öğretmene itibar kalmadı!!!!! sonumuz bu oldu...

Ayarında ceza (dayak). Disiplin gerek.

Sınıfta kalma mutlaka olmalı. İlk öğretimde bir öğrenci 2 yıl kaldığında bir başka okula yaşıt olarak akranları arasına alınmalı. Buna görede 2. seviye okulu adında bir okul olmalı mutlaka. İlköğretimde dayağa karşıyım. Çocuk tam olarak doğruyu yanlışı ayırt etmeye çalışıyor. Orta ve lisede çocuğu rencide etmeden (herkesin içinde olmadan). Ona zarar vermedin. Hafif şiddet serbest olmalı. Ama bu öyle ha deyince olmaz. Bir öğrenci ile problem yaşanırsa iki defa dilekçe alacak öğretmen. Çocuk şu davranışları yapmayacağım diye imzalayacak. 3.de hafif şiddet olacak. Peygamber efendimiz bile diyor. çocuğunu eğitmek amacıyla ona zarar vermeyecek şekilde dövebilirsiniz diye.

Bazıları karşı çıkabilir ama ya yeni öğretmenler olur bunlar ya da ilkokul öğretmenleri. ilkokulda zaten karşıyım bunun altını çiziyorum.

dün istanbulda bi ortaokulda çocukla öğretmen tartışıyor derste,çocuk öğretmene diyor ki; "seni dövdürecem la bekle". ve dediğini yapıyor akşama çocuğun abisi babası öğretmenin evine gidiyor kapıyı açtığı anda adamı yere indiriyorlar;sonuç kırık bir burun ve bir miktar darp.

sürekli ezikleyin öğretmeni,nasıl olsa sesini çıkar(a)maz bu ülkenin eğitimcileri.zaten çalışmıyonuz,efendi gibi 40 saat çalışın,15 saat çalışmak mı olur gençler..

Bu tipleri okula öğrenci diye alan ve de öğretmeni aciz bırakanlara ne söylesek az.Cezalarını Allah versin inşallah.

sınıfta kalma yerine bireysel öğrenme hızına göre öğretim müfredatı hazırlanmalı. öğrencilerimiz zekalarına göre 1 yıldada, 5 yıldada ortaokulu bitirebilmeli.

Bu müfredat hazırlaması uygulaması çok zor ama olması gereken bu...

Birde alan seçimi daha alt sınıflara çekilmeli...

Dayak konusundada dayağa karşıyım, ama öğrenci davranışının karşılığını görmeli. Bu konuda bir çalışma yapılmalı. Caydırıcı cezalar belirlenmeli ve uygulamada eğitimcilere destek verilmeli...

dayağa karşıyım diyenleri en pis okullarda yıllarca çalıştıracaksın...başka da sözüm yok.

türkün 2 özelliği vardı. asker ve hocaya(öğretmen) saygı duyardı, çekinirdi.. devir değişti türklüğün has özellikleri yok oluyor bir bir.

dayakta lazım sınıfta kalma da lazım. İkisi olmadığı zaman edepsizlik daima tavan yapacak

dayak acizliğin göstergesidir. yanlış anlamayın, öğretmenin acizliğini kasdetmiyorum. çarenin yetersizliğinden bahsediyorum. Okulda disiplin proplemi segileyen öğrenci gereken cezayı anında alsa dayağa gerek kalmaz.

Öğrenciyi sınıftan çıkarılsa

okuldan uzaklaştırılsa

verdiği maddi zararı karşılasa

diğerlerine uyguladığı şiddetin karşılığını adli yollardan ödese

yaptığı işler siciline işlense

dayağa gerek kalmaz...

o dediklerinin hiçbirisi okullarda yok.Olsa zaten burda böyle bir başlık olmazdı.Bütün sistem iti,kudurmuş köpeği,teröristi korumak üzerine kurulmuş.Düzen zulüm düzeni,Kuranlar da zalim.

nottan sınıfta kalma,devamsızlıktan kalma geri gelmelidir dayak kesinlikle olmamalıdır.

Sınıfta kalma var aslında, ama genelde uygulanmıyor!.

Sadece ilkokul kısmında kalma kısmi olarak var. Okula gelenler dersi zayıfda olsa geçiyor. Ancak, sürekli devamsızlar sınıfta kalıyor.

Ortaokul'da ise her şekilde sınıfta kalma var. Sürekli Devamsız bir öğrenci ise, notları Girmedi (G) olduğu için ŞÖK'e kalıyor. ŞÖK kararı ile sınıfta kalıyor.

Bir dersi dahi zayıf olanlar ŞÖK'e kalıyor. ŞÖK kararıyla kalabiliyor.

Ancak, ŞÖK (Öğretmenler) geçsin derse, bütün dersleri zayıf olanlar bile sınıf geçer.

Kısaca; kalma konusun tamamen öğretmenler kuruluna (ŞÖK) bağlıdır.

evet bırakma hakkımız var ama kullanamıyoruz.yukarıdan müdürlere müdürlerden de öğretmenlere baskı var..sürekli devamsız dışında öğrenci bırakılmayacak diye

amacımızı daha senenin başında hatta öğretmenliğe başlarken dövmek değilde sevgi, çocuğu sevmek olarak belirlersek bu konuları konuşmaya dahi gerek kalmaz. öğrenci kendini gerçekten seven öğretmeni bilir ve o da öğretmenini candan sever dolayısıyla ona karşı kırıcı davranmaz. onun gözünden düşmemek için çaba sarfeder. söylediklerini, istediklerini yerine getirir.

ama bizler işin kolayına kaçıp öğrenciyi nasıl döverizi nasıl sınıfta bırakırız gibi cezalarla işe başlıyoruz. lütfen öğrencilerimizi sevelim.

Mesleğinde yetersiz olan öğretmen aciz kaldığı noktalarda dayağa başvurur.

Kendinizi sevdirirseniz, mesleğinize hakim olursanız dayağa gerek kalmaz.

son yıllarda değil öğrenciyi dövmek onlara neredeyse kızmıyorum bile. onlarla arkadaş gibiyim ama sınıfta derse başladığımda hepsi susması ve ersi dinlemesi gerektiğini bilir. tabi ki bunları oturtmak kolay değil ama

unutmayın bizim işimiz sabır. herşey zaman ve arkadaşların da bahsettiği gibi sevgi...

Hayal dünyanız çok güzelmiş.Bir böceklerle çiçekler eksik.Sevgiyi paylaşalım,yayalım,huzura uçalım,öğrencilerimiz melek gibi zaten.Haydi kanatlanıp uçalım.Nasıl bir hayal dünyasında yaşıyorsunuz bilmiyorum ama memleketin okullarından,sisteminden,öğrencilerinizden bihaber olduğunuz çok açık.