Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına yönelik yayınlanan genelge ve yönetmelikler incelendiğinde sözleşmeli statüsünde çalışan bir öğretmen ne kadar hizmet etmiş olursa olsun, emsali kadrolu statüsünde çalışan öğretmenler gibi kıdem ve derece alamamaktadır. Aynı zamanda sözleşmeli statüde istihdam edilen öğretmenlerin, kadrolu öğretmen olarak atanmaları halinde; sigortalı olarak çalıştığı sürenin kazanılmış hak olarak aylıkta artış, derece ve kademe ilerlemesi açısından değerlendirilmesi mümkün olamamaktadır. Bu noktadan hareketle bir öğretmen sözleşmeli olarak ne kadar hizmet süresine sahip olursa olsun, devlet memurları kanunun kıdem ve derece avantajlarından faydalanamamaktır. Aynı zamanda hizmet süresine göre her yıl değişen kıdem ve derecedeki artış kadrolu öğretmenler için ek bir maddi destek sağlarken, sözleşmeli öğretmenin maaşında herhangi bir değişiklik olmamaktadır.
Bir öğretmen sözleşmeli olarak çalıştığı sürece, hizmet süresi ne olursa olsun, yeni göreve başlayan bir sözleşmeli öğretmen ile aynı maaşı almaktadır. Örneğin; üç yıl önce göreve başlamış bir sözleşmeli öğretmen 2009 Aralık ayında 1282 TL maaş alırken, bir ay önce göreve başlamış bir sözleşmeli öğretmen de aynı maaşı almaktadır. Ya da Türkiye?nin en iyi şartlarında çalışan bir sözleşmeli sınıf öğretmeni ile en ücra köyünde görev yapan sözleşmeli sınıf öğretmeninin maaşı aynıdır.
Sözleşmeli öğretmen olarak görev yapmakta iken mesleki eğitim adı altında katıldıkları temel, hazırlayıcı ve uygulamalı eğitim süreçlerinde başarılı olmuş olsalar dahi, kadrolu öğretmenliğe atandıklarında tarih itibarıyla bir yıllık görev süresi sonunda adaylıklarının kaldırılabileceği belirtilmiştir. Bu noktadan hareketle sözleşmeli öğretmenlerin devlet memurluğunda adaylıklarının kaldırılabilmesi için kadrolu statüde atanmaları gerektiği söylenebilir.
Sözleşmeli öğretmenlerin emsali kadrolu öğretmenler gibi isteğe bağlı tayin hakkı yoktur. Kadrolu öğretmenlere il içi isteğe bağlı tayin hakkı iki yıl hizmet sonunda, il dışı isteğe bağlı tayin hakkı 3 yıllık hizmet sonunda verilmektedir. Fakat sözleşmeli statüde çalışan bir öğretmenin, ne kadar hizmet süresi olursa olsun isteğe bağlı tayin hakkı bulunmamaktadır. Örneğin; aynı anda, aynı ilin, aynı ilçesinde göreve başlamış ve aynı branşta iki öğretmenden biri sözleşmeli statüde diğeri kadrolu statüde çalışıyor iki öğretmenden kadrolu olarak görev yapan öğretmen, gerekli hizmet süresini doldurduktan sonra il merkezine veya yaşam standartları daha yüksek bir yerleşim yerine gidebilirken, aynı durumda bulunan sözleşmeli öğretmene aynı hak tanınmamaktadır. Ayrıca öğrenim durumundan özür tayin hakkı olmadığı için sözleşmeli öğretmenlerin sağlıklı bir şekilde lisansüstü eğitim yapmaları güçleşmektedir.
Her ne kadar bütün sosyal güvenlik kurumları SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu) çatısı altında birleşmiş olsa da farklı statüde çalışan öğretmenlerin farklı kanunlara tabi olmasından dolayı bir takım sorunlar yaşanabilmektedir. Sözleşmeli öğretmenler sosyal güvenlik bakımından Sosyal Sigortalar Kurumuna bağlıdır. Bu nedenle maaş ve ek ders ücretlerinden aylık SSK prim kesintisi yapılmaktadır. Bu kesinti her ders saati için ortalama 0.60 kuruştur. Örneğin; ortalama aylık 80 saat ekders alan bir kadrolu öğretmen ile 80 saat ekders alan bir sözleşmeli öğretmen arasında ortalama 48 TL sözleşmeli öğretmenin aleyhine fark doğmaktadır. Sözleşmeli öğretmenlerin SSK (Sosyal Sigortalar Kurumu) kanunlarına tabi olması başka sorunları da beraberinde getirmektedir. Sözleşmeli olarak görevlendirilen bir öğretmenin sağlık güvencesini elde edebilmesi için 90 iş gününe, eşinin ve çocuklarının sağlık güvencesine kavuşabilmesi için ise 120 SSK prim gününe sahip olması gerekir. Emsali kadrolu öğretmen ise göreve başladığı gün sağlık güvencesine kavuşmaktadır.
Sözleşmeli öğretmenler işçi statüsünde olduğu için çalıştıkları kurumdan sevk almak zorundadır. Bir sözleşmeli öğretmenin çalıştığı okul, bağlı olduğu il veya ilçe milli eğitim müdürlüklerine ne kadar uzak olursa olsun, sözleşmeli öğretmen sağlık kuruluşlarına başvurmadan önce bağlı olduğu milli eğitim müdürlüğüne giderek sevk almak zorundadır. Aynı zamanda sözleşmeli öğretmenler, sağlık kuruluşlarından hastalık raporu aldıklarında maaşlarında kesinti olmaması için iş görmezlik kağıdı da almak zorundadırlar.
Milli Eğitim Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı arasında yapılan protokollere göre kadrolu öğretmenler, uygun görülen yerlerde 28 günlük bir askeri eğitime alındıktan sonra kalan askerlik görevlerini Milli Eğitim Bakanlığı?na bağlı okullarda 12 ay süre ile asker öğretmen olarak yapabilmektedir. Fakat sözleşmeli öğretmenlere asker öğretmen olma hakkı tanınmamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamalarda konunun Milli Savunma Bakanlığı ile görüşüldüğü kamuoyuna duyurulmuştur. Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan son açıklamalarla sözleşmeli öğretmenlerin asker öğretmen olarak görevlendirilmesinin mümkün olmadığı yazılı olarak kamuoyuna duyurulmuştur.
Kadrolu öğretmenler devlet memurluğuna atanırken, sözleşmeli öğretmenler bir yıl süre ile görevlendirilmektedir. Kadrolu öğretmenler bir yılsonunda çeşitli özlük hakları elde ederken, sözleşmeli öğretmenler ise işe yeni başlamış gibi her yıl yeniden sözleşme metni imzalamaktadır.
Sözleşmeli öğretmenler Devlet Memurları Kanunun 4. maddesinin B bendine göre görev yaptıkları için eş ve çocuk yardımı alamazlar. Örneğin; eşi çalışmayan ve iki çocuğu olan bir kadrolu öğretmene eş ve çocuk yardımı yapılırken aynı şartlardaki bir sözleşmeli öğretmene herhangi bir yardımda bulunulmamaktadır. Sözleşmeli öğretmenler aynı zamanda dil tazminatından da yaralanamamaktadır. Örneğin; kadrolu bir matematik öğretmeninin Kamu Personeli Yabancı Dil Sınavı?ndan A derecesinde bir puan aldığında bu durum maaşına dil tazminatı olarak ek ödeme şeklinde yansıtılmaktadır. Aynı şartlarda, aynı branşta ve aynı dil puanına sahip olan bir sözleşmeli öğretmen ise dil tazminatı alamamaktadır.
Sözleşmeli öğretmenlere eş ve sağlık durumlarından özür durumu tayin hakkı verilmiştir. Fakat öğrenim ve olağanüstü hallerden dolayı özür tayin isteğinde bulunamamaktadır. Eş ve sağlık durumundan tayin isteğinde bulunan bir sözleşmeli öğretmene açılan okul sayısı ile kadrolu öğretmenlere açılan okul sayısı arasında, sözleşmeli öğretmenlerin aleyhine bir fark bulunmaktadır. Ayrıca bazı illerde sözleşmeli öğretmenler için yer açılmamaktadır. Örneğin; Samsun ilinde çalışan eşinin yanına özür durumundan tayin isteyen bir kadrolu öğretmene, eşinin yanına tayin edilebilmesi için elektronik ortamda okullar açılmaktadır ve kadrolu statüde çalışan bir öğretmen açılan okulları tercih edebilmektedir. Aynı zamanda istenilen ilde herhangi bir okula yerleşemeyen bir kadrolu öğretmen, il emrine atanıp daha sonra uygun bir okula yerleştirilirken bu hakların hiçbiri sözleşmeli statüde çalışan öğretmene tanınmamaktadır.
Sözleşmeli öğretmenler, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yönetici seçmek amacıyla yapılan sınavlara başvuramamaktadır. Bu nedenle sözleşmeli öğretmenler Milli Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarında müdür, müdür yardımcısı ve şube müdürü gibi yönetici kadrolarına atanamamaktadır. Aynı anda göreve başlamış bir kadrolu öğretmen müdür yardımcılığı sınavına girerken, hizmet süresi aynı olan sözleşmeli bir öğretmen Eğitim Kurumları Müdür ve Müdür Yardımcılığı Seçme Sınavına dahi başvuru yapamamaktadır. Bu durum; Fen, Sosyal ve Anadolu Liseleri ile Bilim-Sanat Merkezlerine öğretmen seçimi için yapılan sınavlar için de geçerlidir.
Sözleşmeli öğretmenlerin tabi olduğu sözleşme metninin 13. maddesinin E ve F bendinde ?1072 ve 4357 sayılı kanunlara göre uyarı cezasını gerektiren hallerde dört defa, ders ücreti veya maaş kesim cezası gereken hallerde üç defa, kademe ve derece indirme cezasını gerektiren hallerde bir defa işlenmesi halinde sözleşme feshedilir? denilmektedir. Soruşturma sonucunda Devlet Memurları Kanunu?nun 125. maddesine göre kademe veya derece indirme cezası alan bir kadrolu öğretmenin görevine son verilmez. Hatta dört defa uyarı veya kınama cezası alan kadrolu öğretmenin görevine son verilmemektedir. Sözleşme metnin 13. maddesinin G bendinde ise ?Mesleki eğitimde başarısız olan sözleşmeli öğretmenlerin görevine son verilir? denilmektedir. Aynı durumda, mesleki çalışmalarda başarısız olan bir kadrolu öğretmene bir yıl ek süre tanınır; fakat bu hak sözleşmeli öğretmene tanınmamaktadır. Ayrıca Sözleşmeli öğretmenlerden her sene başında sözleşme imzalanırken sözleşme damga vergisi adı altında ücret talep edilirken, böyle bir ücret kadrolu öğretmenlerden talep edilmemektedir..
Sözleşmeli öğretmenlerin hak ve sorumluluklarını açıklayan sözleşmeli personel çalıştırmaya yönelik bakanlar kurulu kararı ve hizmet sözleşmesi dışında bir yönetmelik bulunmamaktadır. Bu nedenle sözleşmeli öğretmenlik uygulaması tartışmaya ve yoruma açıktır. Örneğin; kıdem ve derece ilerlemesi alamayan sözleşmeli öğretmene kıdem veya derece indirme cezası verilebilir mi? Aylıktan kesme cezası alan sözleşmeli öğretmen cezayı Emekli Sandığı hesabına mı yoksa Sosyal Sigortalar kurumuna mı yatıracak? Sözleşmeli öğretmen emekli olduğunda tazminat alabilecek mi? 4-B statüsünde çalışan sözleşmeli öğretmen devlet memuru mudur? Devlet memuru ise neden emekli sandığına bağlı değildir? Ya da işçi statüsünde midir? İşçi ise neden toplu sözleşme talebinde bulunamaz? Bu sorulara paralel olarak, sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının getirdiği belirsizlikler ileride bakanlık içinde problemlere sebep olabilir.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına yönelik yayınlanan genelge ve yönetmelikler incelendiğinde sözleşmeli statüsünde çalışan bir öğretmen ne kadar hizmet etmiş olursa olsun, emsali kadrolu statüsünde çalışan öğretmenler gibi kıdem ve derece alamamaktadır. Aynı zamanda sözleşmeli statüde istihdam edilen öğretmenlerin, kadrolu öğretmen olarak atanmaları halinde; sigortalı olarak çalıştığı sürenin kazanılmış hak olarak aylıkta artış, derece ve kademe ilerlemesi açısından değerlendirilmesi mümkün olamamaktadır. Bu noktadan hareketle bir öğretmen sözleşmeli olarak ne kadar hizmet süresine sahip olursa olsun, devlet memurları kanunun kıdem ve derece avantajlarından faydalanamamaktır. Aynı zamanda hizmet süresine göre her yıl değişen kıdem ve derecedeki artış kadrolu öğretmenler için ek bir maddi destek sağlarken, sözleşmeli öğretmenin maaşında herhangi bir değişiklik olmamaktadır.
Bir öğretmen sözleşmeli olarak çalıştığı sürece, hizmet süresi ne olursa olsun, yeni göreve başlayan bir sözleşmeli öğretmen ile aynı maaşı almaktadır. Örneğin; üç yıl önce göreve başlamış bir sözleşmeli öğretmen 2009 Aralık ayında 1282 TL maaş alırken, bir ay önce göreve başlamış bir sözleşmeli öğretmen de aynı maaşı almaktadır. Ya da Türkiye?nin en iyi şartlarında çalışan bir sözleşmeli sınıf öğretmeni ile en ücra köyünde görev yapan sözleşmeli sınıf öğretmeninin maaşı aynıdır.
Sözleşmeli öğretmen olarak görev yapmakta iken mesleki eğitim adı altında katıldıkları temel, hazırlayıcı ve uygulamalı eğitim süreçlerinde başarılı olmuş olsalar dahi, kadrolu öğretmenliğe atandıklarında tarih itibarıyla bir yıllık görev süresi sonunda adaylıklarının kaldırılabileceği belirtilmiştir. Bu noktadan hareketle sözleşmeli öğretmenlerin devlet memurluğunda adaylıklarının kaldırılabilmesi için kadrolu statüde atanmaları gerektiği söylenebilir.
Sözleşmeli öğretmenlerin emsali kadrolu öğretmenler gibi isteğe bağlı tayin hakkı yoktur. Kadrolu öğretmenlere il içi isteğe bağlı tayin hakkı iki yıl hizmet sonunda, il dışı isteğe bağlı tayin hakkı 3 yıllık hizmet sonunda verilmektedir. Fakat sözleşmeli statüde çalışan bir öğretmenin, ne kadar hizmet süresi olursa olsun isteğe bağlı tayin hakkı bulunmamaktadır. Örneğin; aynı anda, aynı ilin, aynı ilçesinde göreve başlamış ve aynı branşta iki öğretmenden biri sözleşmeli statüde diğeri kadrolu statüde çalışıyor iki öğretmenden kadrolu olarak görev yapan öğretmen, gerekli hizmet süresini doldurduktan sonra il merkezine veya yaşam standartları daha yüksek bir yerleşim yerine gidebilirken, aynı durumda bulunan sözleşmeli öğretmene aynı hak tanınmamaktadır. Ayrıca öğrenim durumundan özür tayin hakkı olmadığı için sözleşmeli öğretmenlerin sağlıklı bir şekilde lisansüstü eğitim yapmaları güçleşmektedir.
Her ne kadar bütün sosyal güvenlik kurumları SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu) çatısı altında birleşmiş olsa da farklı statüde çalışan öğretmenlerin farklı kanunlara tabi olmasından dolayı bir takım sorunlar yaşanabilmektedir. Sözleşmeli öğretmenler sosyal güvenlik bakımından Sosyal Sigortalar Kurumuna bağlıdır. Bu nedenle maaş ve ek ders ücretlerinden aylık SSK prim kesintisi yapılmaktadır. Bu kesinti her ders saati için ortalama 0.60 kuruştur. Örneğin; ortalama aylık 80 saat ekders alan bir kadrolu öğretmen ile 80 saat ekders alan bir sözleşmeli öğretmen arasında ortalama 48 TL sözleşmeli öğretmenin aleyhine fark doğmaktadır. Sözleşmeli öğretmenlerin SSK (Sosyal Sigortalar Kurumu) kanunlarına tabi olması başka sorunları da beraberinde getirmektedir. Sözleşmeli olarak görevlendirilen bir öğretmenin sağlık güvencesini elde edebilmesi için 90 iş gününe, eşinin ve çocuklarının sağlık güvencesine kavuşabilmesi için ise 120 SSK prim gününe sahip olması gerekir. Emsali kadrolu öğretmen ise göreve başladığı gün sağlık güvencesine kavuşmaktadır.
Sözleşmeli öğretmenler işçi statüsünde olduğu için çalıştıkları kurumdan sevk almak zorundadır. Bir sözleşmeli öğretmenin çalıştığı okul, bağlı olduğu il veya ilçe milli eğitim müdürlüklerine ne kadar uzak olursa olsun, sözleşmeli öğretmen sağlık kuruluşlarına başvurmadan önce bağlı olduğu milli eğitim müdürlüğüne giderek sevk almak zorundadır. Aynı zamanda sözleşmeli öğretmenler, sağlık kuruluşlarından hastalık raporu aldıklarında maaşlarında kesinti olmaması için iş görmezlik kağıdı da almak zorundadırlar.
Milli Eğitim Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı arasında yapılan protokollere göre kadrolu öğretmenler, uygun görülen yerlerde 28 günlük bir askeri eğitime alındıktan sonra kalan askerlik görevlerini Milli Eğitim Bakanlığı?na bağlı okullarda 12 ay süre ile asker öğretmen olarak yapabilmektedir. Fakat sözleşmeli öğretmenlere asker öğretmen olma hakkı tanınmamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamalarda konunun Milli Savunma Bakanlığı ile görüşüldüğü kamuoyuna duyurulmuştur. Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan son açıklamalarla sözleşmeli öğretmenlerin asker öğretmen olarak görevlendirilmesinin mümkün olmadığı yazılı olarak kamuoyuna duyurulmuştur.
Kadrolu öğretmenler devlet memurluğuna atanırken, sözleşmeli öğretmenler bir yıl süre ile görevlendirilmektedir. Kadrolu öğretmenler bir yılsonunda çeşitli özlük hakları elde ederken, sözleşmeli öğretmenler ise işe yeni başlamış gibi her yıl yeniden sözleşme metni imzalamaktadır.
Sözleşmeli öğretmenler Devlet Memurları Kanunun 4. maddesinin B bendine göre görev yaptıkları için eş ve çocuk yardımı alamazlar. Örneğin; eşi çalışmayan ve iki çocuğu olan bir kadrolu öğretmene eş ve çocuk yardımı yapılırken aynı şartlardaki bir sözleşmeli öğretmene herhangi bir yardımda bulunulmamaktadır. Sözleşmeli öğretmenler aynı zamanda dil tazminatından da yaralanamamaktadır. Örneğin; kadrolu bir matematik öğretmeninin Kamu Personeli Yabancı Dil Sınavı?ndan A derecesinde bir puan aldığında bu durum maaşına dil tazminatı olarak ek ödeme şeklinde yansıtılmaktadır. Aynı şartlarda, aynı branşta ve aynı dil puanına sahip olan bir sözleşmeli öğretmen ise dil tazminatı alamamaktadır.
Sözleşmeli öğretmenlere eş ve sağlık durumlarından özür durumu tayin hakkı verilmiştir. Fakat öğrenim ve olağanüstü hallerden dolayı özür tayin isteğinde bulunamamaktadır. Eş ve sağlık durumundan tayin isteğinde bulunan bir sözleşmeli öğretmene açılan okul sayısı ile kadrolu öğretmenlere açılan okul sayısı arasında, sözleşmeli öğretmenlerin aleyhine bir fark bulunmaktadır. Ayrıca bazı illerde sözleşmeli öğretmenler için yer açılmamaktadır. Örneğin; Samsun ilinde çalışan eşinin yanına özür durumundan tayin isteyen bir kadrolu öğretmene, eşinin yanına tayin edilebilmesi için elektronik ortamda okullar açılmaktadır ve kadrolu statüde çalışan bir öğretmen açılan okulları tercih edebilmektedir. Aynı zamanda istenilen ilde herhangi bir okula yerleşemeyen bir kadrolu öğretmen, il emrine atanıp daha sonra uygun bir okula yerleştirilirken bu hakların hiçbiri sözleşmeli statüde çalışan öğretmene tanınmamaktadır.
Sözleşmeli öğretmenler, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yönetici seçmek amacıyla yapılan sınavlara başvuramamaktadır. Bu nedenle sözleşmeli öğretmenler Milli Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarında müdür, müdür yardımcısı ve şube müdürü gibi yönetici kadrolarına atanamamaktadır. Aynı anda göreve başlamış bir kadrolu öğretmen müdür yardımcılığı sınavına girerken, hizmet süresi aynı olan sözleşmeli bir öğretmen Eğitim Kurumları Müdür ve Müdür Yardımcılığı Seçme Sınavına dahi başvuru yapamamaktadır. Bu durum; Fen, Sosyal ve Anadolu Liseleri ile Bilim-Sanat Merkezlerine öğretmen seçimi için yapılan sınavlar için de geçerlidir.
Sözleşmeli öğretmenlerin tabi olduğu sözleşme metninin 13. maddesinin E ve F bendinde ?1072 ve 4357 sayılı kanunlara göre uyarı cezasını gerektiren hallerde dört defa, ders ücreti veya maaş kesim cezası gereken hallerde üç defa, kademe ve derece indirme cezasını gerektiren hallerde bir defa işlenmesi halinde sözleşme feshedilir? denilmektedir. Soruşturma sonucunda Devlet Memurları Kanunu?nun 125. maddesine göre kademe veya derece indirme cezası alan bir kadrolu öğretmenin görevine son verilmez. Hatta dört defa uyarı veya kınama cezası alan kadrolu öğretmenin görevine son verilmemektedir. Sözleşme metnin 13. maddesinin G bendinde ise ?Mesleki eğitimde başarısız olan sözleşmeli öğretmenlerin görevine son verilir? denilmektedir. Aynı durumda, mesleki çalışmalarda başarısız olan bir kadrolu öğretmene bir yıl ek süre tanınır; fakat bu hak sözleşmeli öğretmene tanınmamaktadır. Ayrıca Sözleşmeli öğretmenlerden her sene başında sözleşme imzalanırken sözleşme damga vergisi adı altında ücret talep edilirken, böyle bir ücret kadrolu öğretmenlerden talep edilmemektedir..
Sözleşmeli öğretmenlerin hak ve sorumluluklarını açıklayan sözleşmeli personel çalıştırmaya yönelik bakanlar kurulu kararı ve hizmet sözleşmesi dışında bir yönetmelik bulunmamaktadır. Bu nedenle sözleşmeli öğretmenlik uygulaması tartışmaya ve yoruma açıktır. Örneğin; kıdem ve derece ilerlemesi alamayan sözleşmeli öğretmene kıdem veya derece indirme cezası verilebilir mi? Aylıktan kesme cezası alan sözleşmeli öğretmen cezayı Emekli Sandığı hesabına mı yoksa Sosyal Sigortalar kurumuna mı yatıracak? Sözleşmeli öğretmen emekli olduğunda tazminat alabilecek mi? 4-B statüsünde çalışan sözleşmeli öğretmen devlet memuru mudur? Devlet memuru ise neden emekli sandığına bağlı değildir? Ya da işçi statüsünde midir? İşçi ise neden toplu sözleşme talebinde bulunamaz? Bu sorulara paralel olarak, sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının getirdiği belirsizlikler ileride bakanlık içinde problemlere sebep olabilir.