Editörler : Lanet


Yasaklı
18 Haziran 2005 02:39

Atatürk'ün El Yazıları - Din ve İslamiyet Hakkında Notları..

Atatürk'ün El Yazıları - Din ve İslamiyet Hakkında Notları

( Özellikle sayfa 364 ve 365'deki iafadeler çok dikkatli okunmalıdır )

--------------------------------------------------------------------------------

Atatürk'ün, Medeni Bilgiler Kitabının Hazırlanılışı Hakkında İsmet Paşa'ya Yazdığı Mektup

Sayfa numaraları karşısındaki notlar, sayfanın içeriğini hatırlatmak içindir.

Syf. 351 Millet

Syf. 352 Millet / Dini Seçim Serbestliği

Syf. 364 Din Birliği - Arap Dini

Syf. 365 Muhammed'in Dinini Kabul Edenler.

Syf. 366 Kuran Ezberlemekten Beyni Sulanmış Hafızlara Döndüler.

Syf. 367 Hırkasıdır Diye Bir Palaspareyi

Syf. 368 Bir an evvel ölüm niyaz ederek ahiret hayatına kavuşmak telkin eden din hissi.

Syf. 369 İşte dinin, din hissinin Türk Milletine bıraktığı hatıra.

Syf. 370 Türk Milleti insaniyet aleminin samimi bir ailesidir.

Syf. 371 Türk Milleti'nin teessüründe müessir olduğu görülen tabiri ve tarihi vakıalar şunlardır.

Syf. 372 Millet ve milliyet konusu üzerine

Syf. 373 Millet ve milliyet konusu üzerine

Syf. 450 Malumdur ki insan tabiatın mahlukudur.

Syf. 451 Allah korkusu insanların kafalarında hesapsız memnular yaratmıştır.

Syf. 507 Taassupsuzluk / Tolerance

Syf. 508 Dini hürriyeti bir hak telakki etmeyen acaba kalmadı mı ?

Syf. 509 Mutaassıplar

Syf. 510 Taassupluk

Syf. 511 Bizim gibi düşünenlerle birlikte yaşadığımıza hüküm vermek müşküldür.

Syf. 512 Fikirlerin, itikatların başka başka olmasından şikayet etmemek lazımdır.

Syf. 513 Bir hiyaneti iyi bir iş kalıbına uydurmak güç değildir,

Syf. 514 Aldırmamazlığı kayıtsızlık derecesine kadar götürmemek mühimdir.

Syf. 515 İtikat etmeyen kimseleri istedikleri gibi ezemezlerse, kendilerini cenderede hissederler.

--------------------------------------------------------------------------------

Syf. 351 Bugünkü Türk Milletine bir resim tablosuna bakar gibi bakalım ve şimdiye kadar edindiğimiz bilgilerin yardımıyla düşünelim, bu tabloda neler görüyorsak, bu tablo bize neler hatırlatıyorsa, onları birer birer söyleyelim.

Syf. 352 Atatürk, 2. Madde de reşit olan her Türk Vatandaşının istediği dini seçmekte serbest olduğunu söylemektedir.

2. Türk Devleti laiktir. Her reşit dinini intihapta serbesttir.

Syf. 364 9- Din birliğinin de bir millet teşkilinde müessir olduğunu söyleyenler vardır fakat biz, bizim gözümüz önündeki Türk Milleti tablosunda bunun aksini görmekteyiz.

Atatürk'ün bu sözlerinden kolaylıkla anlaşılacağı gibi, Din Birliğinin, Türk Milleti'nin millet teşkilinde etkili olmadığını, tam tersine zararı olduğunu vurgulamaktadır. Yazılarının devamında ise Atatürk, İslam Dini'ni açık olarak Arap Dini olarak tanımlamakta ve bu tanımlamayı tekrar etmektedir.

Türk?ler Arap'ların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türk'lerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir şekilde tesir etmedi.. Bilakis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti, milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü Muhammed'in kurduğu dinin gayesi

Syf. 365 milliyetlerin fevkinde şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. Bu arap fikri ümmet kelimesi ile ifade olundu. Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa hayatlarını Allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasr etmeğe mecburdular. Bununla beraber, Allah'a kendi lisanında değil Allah'ın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe Allah'a ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyyet karşısında Türk Milleti bir çok asırlar ne yaptığını ne yapacağını bilmeksizin adeta bir kelimesinin

Syf. 366 manasını bilmediği halde Kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler.

Syf. 367 hırkasıdır diye bir palaspareyi hilafet alameti ve imtiyazı olarak altın sandıklara koydular halife oldular. Gah şarka, cenuba, gah garba veya her tarafa saldıra saldıra Türk Milletini Allah için, peygamber için, topraklarını, menfaatlerini benliğini unutturacak, Allah'a mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. Milli duyguyu boğan, fani dünyaya kıymet verdirmeyen, sefaletler, zaruretler, felaketler, his olunmaya başlayınca, asıl hakiki saadetin öldükten sonra ahirette kavuşacağını vaat ve temin eden dini akide

Syf. 368 ve dini his millet uyandığı zaman onun şu acı hakikatı görmesine mani olmadı. Bu feci manzara karşısında kalanlara, kendilerinden evvel ölenlerin ahiretteki saadetlerini düşünerek veya bir an evvel ölüm niyaz ederek ahiret hayatına kavuşmak telkin eden din hissi, dünyanın acısı duyuların tokatıyla, derhal Türk Milleti'nin vicdanındaki çadırını yıktı, davetlileri Türk düşmanları olan Arap çöllerine gitti..

Türk vicdani umumisi, derhal yüzlerce asırlık kudret ve küşayişle, büyük heyecanlarla çarpıyordu. Ne oldu..? Türk'ün milli hissi, artık ocağında ateşlenmişti, artık Türk cenneti değil,eski hakiki büyük Türk cedlerinin mukaddes miraslarının

Syf. 369 son Türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu. İşte dinin, din hissinin Türk milliyetinde bıraktığı hatıra.

10- Türk Milleti, milli hisi dini hisle değil, fakat insani hisle yanyana düşünmekten zevk alır. Vicdanında milli hissin yanında, insani hissin şerefli yerini daima muhafaza etmekle muftehirdir.

Bir çok Müslüman'ın, 'Türk Milleti İslam aleminin samimi bir ailesidir', şeklinde kullandığı ifade, Atatürk'ün kaleminde şekil değiştirmekte ;

Syf. 370 Türk Milleti insaniyet aleminin samimi bir ailesidir.

Syf. 371 Bütün bu söylediklerimizi kısa bir çerçeve içine sokmak istersek şöyle diyebiliriz.

Türk Milleti'nin teessüsünde müessir olduğu görülen tabiri ve tarihi vakıalar şunlardır.

A- Siyasi varlıkta birlik

B- Dil birliği

C- Yurt Birliği

D- Irk ve menşe birliği

E- Tarihi karabet

F- Ahlaki karabet

Yukarıda görüldüğü gibi Atatürk, 6 ayrı tarihi vakıa saymakta ve bunların arasında din birliği gibi milyonları etkileyen olguyu dahil etmemektedir.

Syf. 372 Bütün milletler tamamen aynı şartlar altında teşekkül etmemiş olduklarına göre, Türk Milletinde yaptığımız gibi, diğer her millet ayrı olarak mütalaa edilmedikçe, milliyet fikrini umumi ve fenni olarak tarif etmek güçtür.

Syf. 450 Hürriyet insanın düşündüğünü ve dilediğini mutlak olarak yapabilmesidir. Bu tarif Hürriyet kelimesinin en geniş manasıdır. İnsanlar bu manada hürriyete hiçbir zaman sahip olamamışlardır ve olamazlar. Çünkü malumdur ki insan, tabiatın mahlukudur.

Müslümanların,devamlı olarak söyledikleri, 'İnsan Allah'ın kuludur' deyimi de burada şekil değiştirmektedir.

Syf. 451 İptidai insanların, tabiatın herşeyinden, gök gürültüsünden, geceden, taşan bir nehirden ve vahşi hayvanlardan ve hatta birbirlerinden korktuklarını biliyoruz. İlk his ve düşüncesi korku olan insanın her düşünce ve dileğinin mutlak surette yapmaya kalkışmış olması düşünülemez.

İptidai insan kümelerinde ata korkusu ve nihayet büyük kabile ve kavimlerde ata korkusu yerine kaim olan Allah korkusu insanların kafalarında ve hareketlerinde hesapsız memnular yaratmıştır. Memnular ve hurafeler üzerine kurulan bir çok adetler ve ananeler, insanları düşünce ve harekette çok bağlamıştır, o kadar ki düşünce ve hareket serbestisi gibi bir hak mefhum malum olmamıştır. Cemaatlerin başına geçebilen adamlar, cemaati Allah namına idare ederdi

Syf. 507 Türkiye Cumhuriyetinde herkes Allah'a istediği gibi ibadet eder. Hiçkimseye dini fikirlerinden dolayı birşey yapılamaz. Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dini yoktur. Türkiye'de bir kimsenin fikirlerini zorla başkalarına kabul ettirmeye kalkışacak kimse yoktur ve buna müsaade edilmez. Artık samimi mutekitler, ( konuyu bilenler ) derin iman sahipleri, hürriyetin icaplarını öğrenmiş

Syf. 508 görünüyorlar. ( Atatürk burada önce, ?derin iman sahipleri, hürriyetin icaplarını öğrenmişlerdir? ifadesini kullanmakla birlikte, olmakla, öyle görünmek arasındaki farkı da göz önünde bulundurarak, katiyet ifade eden ?öğrenmişlerdir? ifadesini, daha sonra katiyet ifade etmeyen, ?öğrenmiş görünüyorlar? şeklinde değiştirmeyi daha uygun görmüştür. Bugünkü Türkiye?ye baktığımızda, derin iman sahipleri için hürriyetin icaplarını öğrenmişlerdir diyebilmemiz oldukça zor. Atatürk?ün bu ifadeyi görünüyorlar şeklinde değiştirmekle bu "derin iman sahiplerinden" emin olmadığını göstermiştir.)

Bütün bunlarla beraber, din hürriyetine, umumiyetle vicdan hürriyetine karşı taassup yükünden korunmuşmudur bunu anlayabilmek için, taassupsuzluğun ne olduğunu tetkik edelim. Çünkü bu kelimenin delalet ettiği manayı zihniyeti herkes kendine göre anlamaya çok meyillidir.

Dini hürriyeti bir hak telakki etmeyen acaba kalmadı mı ?

Vicdan hürriyetini, insan ruhunun, Allah?ın ali hüküm ve nüfuzu altında, dini hayatı idare için malik olduğu haktan ibaret

Syf. 509 olduğunu bellemiş olanlar, acaba bugün nasıl düşünmektedirler ? Bu gibiler kendisi gibi düşünmeyenlere içlerinden olsun kızmıyorlar mı ?

Bu saydığımız zihniyette bulunduğuna ihtimal verilen kimselere hür mütefekkirlerimiz acaba bir tessür hissi ile bir esefle bakmıyorlar mı ?

Bu saydığımız gibi, muhtelif inanışlı kimseler, birbirlerine kini nefret besliyorlarsa, birbirlerini hor görüyorlarsa ve hatta sadece birbirlerine acıyorlarsa, bu gibi kimselerde taassupsuzluk yoktur, bunlar mutaassıptırlar.

Syf. 510 Taassupsuzluk o kimsede vardır ki, vatandaşının veya herhangi bir insanın vicdani inanışlarına karşı hiç bir şekilde kin duymaz, bilakis hürmet eder. Hiç olmazsa başkalarının, kendininkine uymayan inanışlarını bilmemezlikten duymazlıktan gelir. Taassupsuzluk budur. Fakat hakikati söylemek lazım gelirse diyebiliriz ki, hürriyeti hürriyet için sevenler, taassupsuzluk kelimesinin ne demek olduğunu anlayanlar bütün dünyada pek azdır. Heryerde umumi olarak cari olan taassuptur. Heryerde görülebilen sulh manzarasının

Syf. 511 temeli, taassup ile, hür fikrin birbirine karşı kin ve nefreti üstündedir. Temelin devrilmemesi, kin ve nefret zeminindeki muvazeneyi tutan fazla kuvvet sayesindedir.

Bu söylediklerimizden şu netice çıkar ki, aramızda, hürriyet haillerinin ( engelcilerin ) zail olduğuna

( sona erdiğine ) bizim gibi düşünenlerle birlikte yaşadığımıza hüküm vermek müşküldür. O halde görülen, taassupsuzluk değil zaafın dermansız bıraktığı taassuptur.

Syf. 512 Şüphesiz fikirlerin, itikatların başka başka olmasından şikayet etmemek lazımdır. Çünkü bütün fikirleriyle itikatlar, bir noktada birleştiği taktirde, bu hareketsizlik alametidir, ölüm işaretidir. Böyle bir hal elbette arzu edilmez. Bunun içindir ki, hakiki hürriyetçiler, taassupsuzluğun umumi bir haslet olmasını temenni ederler. Fakat hatta hüsnüniyetle dahi olsa, taassup hatalarına karşı dikkatli olmaktan vazgeçemiyorlar. Çünkü hüsnüniyetler, hiçbir zaman, hiçbirşeyi

Syf. 513 tamir edememişlerdir. İnsanların ruhun selameti için yakıldıklarını biliyoruz. Herhalde bunu yapan engizisyon papazları hüsnüniyetlerinden ve iyi iş yaptıklarından bahsederlerdi, belki de, cidden bu sözlerinde samimi idiler. Fakat, bir hamakati, ( beyinsizlik, ahmaklık ) yahut bir hiyaneti iyi bir iş kalıbına uydurmak güç değildir, en nihayet bu bir isim değiştirmek meselesidir.

Syf. 514 İşte bu sebepledirki, aldırmamazlığı kayıtsızlık derecesine kadar götürmemek mühimdir. Gerçi hür olmak herkesin hakkıdır ve bunun için hakiki hürriyetçiler, hürriyetçi olmayanlara karşı da geniş davranılmasını isterler. Fakat bunların hiçbir zaman elleri ayakları bağlı olduğu halde kurbanlık koyun vaziyetine razı olacakları asla kabul olunmamalıdır.

Unutmamalıdır ki, bazı insanlar istikbali, mazinin arasından görmekte musirdirler ( Israrcı ).

Bunlar, alakamızı

Syf. 515 kestiğimiz ananelere karşı behemehal (mutlaka) sadakatin iadesini isterler. Bu gibi insanlar, kendi itikat ettiği gibi, itikat etmeyen kimseleri istedikleri gibi ezemezlerse, kendilerini cenderede hissederler.

Herhalde, taassupsuzluğun arzu edildiği gibi umimileşmesi, huy haline gelmesi fikri terbiyenin yüksek olmasına bağlıdır.

Atamızın kendi el yazısından okumak için linke tıklayınız.

http://www.geocities.com/islampencereleri/medeni_bilgiler.htm


mamostenazo
Kapalı
18 Haziran 2005 02:46

okuduysanız özetini verirmisiniz buradan çıkaracağımız ders nedir acaba?


zeynepekim
Yasaklı
18 Haziran 2005 12:40

Atatürk'ü farklı tanıtmaya onun görüşlerini çarpıtmaya ve ona saldırmaya çalışan pek çok insan var. Onun dinle ilgili görüşlerini kendi el yazısıyla okumak adına buraya bir link kopyaladım yokarda da belirtmiştim zaten.

Atamızın kendi el yazısından okumak için linke tıklayınız.

http://www.geocities.com/islampencereleri/medeni_bilgiler.htm

mamostenazo; okumadığım hiç bir şeyi buraya yapıştırmam zaten. bence sen de oku ve ordan çıkaracağın mesajları o zaman anlayabileceğini düşünüyorum.

Bana göre buradan çıkarabilecek sonuç şudur: Din Birliğinin, Türk Milleti'nin millet teşkilinde etkili olmadığını çok açık bir şekilde söylüyor. hep %99 u müslüman bir devlet..ya da islam devleti olduğumuzu vurgulayanlara en güzel cevap, devletimizin kurucusundan geliyor bu şekilde. bizleri müslüman mahallesinde salyangoz satmakla suçlayanların temel tezi de çürümüş oluyor zira müslüman mahallesi dedikleri de yoktur ki salyangoz satanlar eleştirilsin:) "Türk Devleti laiktir. Her reşit dinini intihapta serbesttir."

"Syf. 366 manasını bilmediği halde Kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler." ibaresinde geçtiği gibi anlamını anlamadan yapılan ibadetin anlamsızlığını da vurguluyor ki bu nedenle Kuranı kerimin türkçe mealinin hazırlanması konusunda onun zamanında oldukça özenli çalışmalar yapılmıştır.

daha fazlası kendi el yazmalarında mevcut. ordan okunabilir. bilginize.


Hattusa_
Şef
18 Haziran 2005 13:05

zeynepekim bu senin ilahinin sözlerimi??


Hattusa_
Şef
18 Haziran 2005 13:13

size soruyorum M.K.Ataturk arap dini dedi diye arap dinimi oluyor islam.. Hz. Muhammed. (s.a.v) ben tum insanlara ve cinlere gonderildim derken Turkleri icine almiyormu? acaba.

nasil oluyorda kiyamet gununde ayni safta bulunacaginiz bir kisinin sozleri, kiyemet gununun sahibinin sözlerinden daha onemli oluyor hala anlayamadim ?(tabi kiyamet gunune inaniyorsaniz)

bence bunu yazan arkadas Ataturku hic sevmeyen, ve Ataturk sevgisini insanlarimizin gonlunden silmeye calismaktadir duyrulur.


cemraada
Şef
18 Haziran 2005 13:52

Syf. 352 Atatürk, 2. Madde de reşit olan her Türk Vatandaşının istediği dini seçmekte serbest olduğunu söylemektedir...Zzeynep han1m madem öyle,,neden türkiyede dogan her cocugun din hanes1ne ISLAM d1ye yaz1l1york1...o zaman ATATÜRK anayasaya söyle b1r madde koysayd1....nufus cüzdanlar1ndak1 d1n hanes1 Kisi 18 YSINA GELENE KADAR BOS BIRAKILACAK...KISI ISTERSE 18 YASINDAN SONRA BENIMSEDIGI DINI SECME HAKKINA SAHIP OLSUN....


Hattusa_
Şef
18 Haziran 2005 15:22

Atatürk, Kuran'a olan bağlılığını onu 'Kitab-ı Ekmel' yani (En Mükemmel Kitap)8 diye tanımlayarak dile getiriyordu. Dolmabahçe Sarayı ve Çankaya Köşkü'ne hafızları çağırtarak sık sık Kuran okutmuş, ayetler üzerinde incelemelerde bulunmuş ve hafızlarla meal ve tefsir konularında fikir alış verişinde bulunmuştu.

Atatürk özel sohbetlerinde pek çok kez dindar olmanın gerekliliğinden, Peygamber Efendimiz'in hayatından, Asr-ı Saadet ve Hülefayı Raşidin (dört halife) dönemlerinden, dinimizin yüceliğinden, Allah'ın kudretinden söz etmiştir. İslam Dininin son ve mükemmel din, Peygamberimiz (sav)'in de son peygamber olduğunu her fırsatta vurgulayan Atatürk, ulusuna da dindar olmayı, dinini öğrenmeyi öğütlemiştir.

Din eğitiminin öneminin de farkında olan Atatürk, bu eğitimin okullarda verilmesi gerektiğini şu sözleriyle ifade etmiştir:

Her fert din ve diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası mekteptir. Fakat nasıl ki her hususta yüksek mektep ve ihtisas sahipleri yetiştirmek lazımsa, dinimizin hakikatini tetkik, tetebbu ilmi ve fenni kudretine sahip olacak güzide ve hakiki ulema yetiştirecek yüksek müesseselere sahip olmalıyız. 9

Atatürk, dinimizin akıl ve mantığa uygun olduğunu da aşağıdaki sözleriyle belirtmiştir:

Bilhassa bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçü ile hangi şeyin bu dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Hangi şey ki akla, mantığa halkın menfaatine uygundur; biliniz ki o bizim dinimize de uygundur. Bir şey akıl ve mantığa, milletin menfaatine, İslam'ın menfaatine uygunsa kimseye sormayın. O şey dinidir. Eğer bizim dinimiz aklın mantığın uyduğu bir din olmasaydı mükemmel olmazdı, son din olmazdı. 10

İslam Dini hakkında bu kadar güzel fikirlere sahip olan ve her ortamda bu düşüncelerini dile getiren Atatürk, açıktır ki Allah'tan korkan, Allah'ın emirlerini elinden geldiği kadar yerine getirmeye çalışan bir Müslümandı.

Atatürk; Peygamber Efendimizi çok iyi tanımış, onun üstün özelliklerini çeşitli vesilelerle anlatmıştır:

O, Allah'ın birinci ve en büyük kuludur. O'nun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir; fakat sonuca kadar O, ölümsüzdür. 11

Tarih, hakikatleri tahrif eden bir sanat değil, belirten bir ilim olmalıdır. Bu küçük harbte bile askerî dehâsı kadar siyasî görüşüyle de yükselen bir insanı, cezbeli bir derviş gibi tasvire yeltenen cahil serseriler, bizim tarih çalışmamıza katılamazlar. Hz. Muhammed (sav) bu harb sonunda çevresindekilerin direnmelerini yenerek ve kendisinin yaralı olmasına bakmayarak, galip düşmanı takibe kalkışmamış olsaydı, bugün yeryüzünde Müslümanlık diye bir varlık görülemezdi. 12

'O'nun hak peygamber olduğundan şüphe edenler, şu haritaya baksınlar ve Bedir destanını okusunlar.

Hz. Muhammed (sav)'in bir avuç imanlı Müslümanla mahşer gibi kalabalık ve alabildiğine zengin Kureyş ordusuna karşı Bedir'de kazandığı zafer, fani insanların karı değildir; O'nun peygamber olduğunun en kuvvetli işareti işte bu savaştır. 13

Atatürk'ün Hz. Muhammed (sav)'e duyulacak sevgiyi tarif ettiği sözleri ise şöyledir:

Büyük bir inkılap yapan Hazreti Muhammed (sav)'e karşı beslenilen sevgi, ancak onun ortaya koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli edebilir.14

İslam Dininin son ve mükemmel din, Peygamberimiz (sav)'in de son peygamber olduğunu her fırsatta vurgulayan Atatürk, ulusuna da dindar olmayı, dinini öğrenmeyi öğütlemiştir.

bunlarda ataturkun sözleri ve islam hakkindaki dusunceleri


Hattusa_
Şef
18 Haziran 2005 15:33

lutfen Ataturk'u yanlis anlatmayin millete Ataturkcuyum diyenler size soyluyorum


ansu
Genel Müdür
18 Haziran 2005 16:32

zeynepekim

kendin bile inanmadığın tezlerle karşımıza gelme ancak gülünç oluyorsun


Eagle
Müsteşar Yardımcısı
18 Haziran 2005 16:45

Atatürk'ün İslam diniyle ilgili söylediği çok güzel sözler var, biraz araştırırsanız bulabilirsiniz.

Bazıları kafalarında ürettikleri saplantılarına kılıf bulmak ve dolayısıyla başkalarının inancına saldırmak için dolanbaçlı yollara sapıp kendilerine Atatürk'ü kalkan yapmak istiyorlar. Sonuçta Atatürk'ün din ile ilgili sözleri olmuştur, yurdumuzun kurtarılmasında ve Cumhuriyetimizin kurulmasında lider olmuştur. Kendisini bir kez daha rahmetle anıyorum

Maalesef bazı din karşıtı çevreler kafalarındakini halkımıza empoze etmek için kraldan çok kralcı kesilerek önümüze bazı engeller koymuşlar ve bunları bize Atatürk şöyle dedi, şöyleydi diye yutturmaya çalıştılar. Bunlar karşılarında yıllarca Atatürk'ü ve gerçek Atatürkçülüğe tepkili kimseler buldular ve çok ta hoşlarına gitti. Böylece hem kendi düşüncelerini daha çok savunmuş oldular hem de halkın üstünde tahakküm kurabildiler. Kafasını kullanmayan ve basiretsiz kimseler "ya madem Atatürk böyle o zaman ben bu işe tamamen karşıyım" diye bilendiler. Etki tepkiyi doğurdu ve bugüne gelindi.

Arkadaşlar kimse kimsenin fikrini eleştirmek için Atatürkümüzü kullanmasın. Atatürk'ü bulunduğu zamanda değerlendirelim ve tabii ki bize gösterdiği yolu da unutmayalım. Atatürk'ün bize gösterdiği yol ilerleme ve muasır medeniyet seviyesinin de yukarısına çıkmaktır. Bu millet namaz kılmasın, kadınları asla başını örtmesin, herkes içki içsin, mini etek giysin gibi emirleri falan da yoktur. Atatürk bir kesimin lideri değil bütün vatanı kurtaran bir önderdir..

Bireysel özgürlüklerin olduğu bir yerde de kimse sen böyle inanamazsın yaşayamazsın, şunu giyemezsin dememeli buna kimin ne hakkı var?

Devlet herkse karşı tarafsız ve koruyucu olmalı. Başıı örtmek isteyene de karışmamalı örtmek istemeyene de. İran'a niye karşı çıkılıyor; bayanların başını açmalarına izin verilmediği için. O zaman biz de aynı şeyi yapmış olmuyor muyuz başkalarının hayatlarına karışarak? İnsan bu dünyaya bir kez geliyor ve şu kısa hayatını istediği gibi yaşamasına kimsenin engel olmaya hakkı yok...

Saygılar


Hattusa_
Şef
18 Haziran 2005 18:42

Tesekkur ederim Eagle aynen katiliyorum..


PaRaNTeZ
Kapalı
19 Haziran 2005 01:17

Hayretler içinde kalıyorum.Tanrı ile aramızdaki en önemli bağ Kuran yok sayılarak.Birileri uydurulan ve kime hizmet ettiğini çok iyi bildiğimiz sahtekarların dini peşinde.Hem müslümanıp deyip pekala inancının temeli olan kitaba uzak bir yaklaşım.

Kuran laikliği destekler.Kuran laiktir,kuran tüm inançlara saygılıdır.Kuran senin benim değil alemlerindir.İnsanı köleleştiren,değil,medenileştiren,uygarlaştıran ,insana ve insanlara fayda sağlayan dini kimliği inancı ne olursa olsun.Tüm insanları diğerlerinden üstün tutar.Okuyan herkes anlar.

Müminler, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiilerden kim Allah'a ve ahiret gününe inanır ve iyi hareketlerde bulunursa onların Rableri katında elbette mükâfatları olacaktır. Onlara bir korku da yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır." (Bakara/62)

Ne Anlıyoruz.? Ben yorumlayamam kim lazım ruhban bir sınıf var.Ancak o yorumlar onlar kuranı anlayabilir diyenlere de aşağıda yanıt.Yani bu işin hocası hacısı?.

SONRA ONLARIN IZLERI ÜZERINDE ARDARDA PEYGAMBERLERIMIZLE IZLEDIK; ARKASINDAN MERYEM OĞLU ISA'YI GÖNDERDIK, ONA INCIL'I VERDIK VE ONA UYANLARIN KALPLERINDE BIR ŞEFKAT VE MERHAMET YARATTIK. BIR DE RAHIPLIĞI KI, ONU ONLAR UYDURDULAR, BIZ ONU ÜZERLERINE YAZMAMIŞTIK; ANCAK ALLAH'IN RIZASINI ARAMAK IÇIN YAPTILAR, SONRA DA ONA HAKKIYLA RIAYET ETMEDILER. BIZ DE IÇLERINDEN IMAN ETMIŞ OLANLARA MÜKAFATLARINI VERDIK, ÇOKLARI ISE YOLDAN ÇIKMIŞ FASIKLARDIR.

057. Sure - HADID SURESİ 27. AYET

"Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi kesinlikle inanırlardı... Durum böyle iken inanmaları için insanları sen mi zorlayacaksın." (Yunus / 199)

"Eğer Allah dileseydi hepinizi tek bir ümmet yapardı. Verdikleriyle sizi denemek için tek bir ümmet yapmadı." (Maide / 48)

Zorlama varmı islamda oruç tutmaz namaz kılmaz denilerek islam ülkelerinde onca zulüm işlenmektedir.Daha bu konuda bir çok ayet gösterebilirim

KURAN'DA LAİKLİĞE İLİŞKİN AYETLER

"Size Rabbinizden basiretler (gerçekleri anlama, kavrama yetenekleri) verildi. Artık kim hakkı (iyiyi kötüyü, eğriyi-doğruyu) görürse kendine, kim de körlük ederse kendi zararınadır. Ben, sizin üzerinizde muhafız (koruyan, kollayan) değilim." (En'am / 104)

"Ey iman edenler! Peygamberinize raina (çobanımız) demeyin." (Bakara / 104)

"Kim doğru yola gelirse kendisi için gelmiş, kim doğru yoldan saparsa, kendi aleyhine sapmış olur. Kimse, kimsenin günahını çekmez." (İsra / 25)

"Kimse başkasının yükünü taşımaz." (En'am / 164)

"Hiç kimse başka birisinin günahını yüklenmez." (Necm / 38)

"Bize düşen sadece doğru yolu göstermektir." (Leyl / 12)

"Yolun doğrusunu göstermek Allah'a aittir. Yolun eğrisi de vardır. Allah dileseydi hepinizi doğru yola iletirdi." (Nahl / 9)

"Dinde ikrah (zorlama) yoktur." (Bakara / 256)

"Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi kesinlikle inanırlardı... Durum böyleyken inanmaları için insanları sen mi zorlayacaksın." (Yunus / 199)

"Öğüt ver, çünkü sen ancak bir öğütçüsün. İnsanlar üzerine musallat (rahatsız eden, ısrar eden) değilsin." (Gaşiye / 188)

"Allah dileseydi hepinizi tek bir ümmet yapardı. Verdikleriyle sizi denemek için tek bir ümmet yapmadı." (Maide / 48)

"Sizin dininiz sizin olsun, benim dinim bana yeter." (Kâfirun / 109)

"Rabbin dileseydi, insanları tek bir ümmet haline getirirdi." (Hud / 118, 119)

"Her ümmetin bir yönü ve yöntemi vardır ki ona doğru yönelir. Öyleyse hayırlı işlerde birbirinizle yarışın." (Bakara / 148)

"Müminler, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiilerden kim Allah'a ve ahiret gününe inanır ve iyi hareketlerde bulunursa onların Rableri katında elbette mükafatları olacaktır. Onlara bir korku da yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır." (Bakara/62)

"Üzerlerine gerekli kılmadığımız halde, Allah'ın rızasına erişmek için, ruhbaniyeti din adına icat edip ortaya çıkardılar." (Hadid / 27)

"İyi bilin ki öz din yalnız ve yalnız Allah'ındır." (Zümer / 3)

"Yoksa Allah'tan başka şefaatçılar mı edindiler? De ki; şefaat tümden Allah'ındır." (Zümer / 43, 44)

Aşağıda da defalarca değinmeye çalıştığım gibi Allah la aramıza girmiş,dini çıkar kaynağı haline getirmiş.Kuran öğretme,yada fal,nuska,cin çıkarma,yada yazdığı uyduruk kitaplarla bu işden nemalanlara ne diyor.

EY IMAN SAHIPLERI! ŞU BIR GERÇEK KI, HAHAMLARDAN VE RAHIPLERDEN BIRÇOĞU HALKIN MALLARINI UYDURMA YOLLARLA TIKABASA YERLER VE ALLAH'IN YOLUNDAN GERI ÇEVIRIRLER

TEVBE SURESİ 34. AYET

"Bizi yanlış yola sevk eden habisler (soysuzlar) bilirsiniz ki, çok kere din perdesine bürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep şeriat sözleriyle aldata gelmişlerdir."

M.Kemal Atatürk

Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C. II, s. 127

Kaynak ta verelimde özelime yazarak,bu sözün kaynağı olmadığını çirkin bir diller yazan şahsiyetde baksın.Hoş okumaz ve bakmazda.


PaRaNTeZ
Kapalı
19 Haziran 2005 01:38

Şuraya yazmayayım diyorum.Burdaki bazı kişilerin hem Atatürk hemde islama ne kadar yabancı olduğu açık.Eğer bir zahmet edip sövlevi ve kuranı okumuş olsalardı.Bunları diyebilirmiydiler?

zeynepekim bu senin ilahinin sözlerimi??

Hattusa_

zeynepekim

kendin bile inanmadığın tezlerle karşımıza gelme ancak gülünç oluyorsun

ansu


SoorE
Aday Memur
19 Haziran 2005 01:46

sen bu ayetlerden Kur'an ın laik olduğunu çıkarttın öylemi :)


PaRaNTeZ
Kapalı
19 Haziran 2005 11:40

sen bu ayetlerden Kur'an ın laik olduğunu çıkarttın öylemi :)

SoorE alıntı.

---------------------------------------------

Sen çıkartamadın değilmi.Çünkü senin kafanı yıkayanların kaynağı kuran değil.

Fatih sultan Mehmet İstanbul u ilk fethettiğinde yayınladığı fermanla;

Ayasofya?ya gelmiş, şükür secdesi yapmış, secdeden doğrulunca kilisede bulunanların evlerine dönmesini, herkesin can, mal ve namusunun emniyet altına alındığını, iş ve sanatlarına da dönmelerini emretmiştir.

Fatih daha sonra Ortodoks Rumlarını yeniden teşkilatlandırmış, II. Anastasios?un istifasından beri boş bulunan patriklik seçimi konusu ile ilgilenmiştir. Kilise Başkanları ve Ruhaniler toplanarak Gennadios?u Patrik seçmişlerdir.

Kaldıki peygamberimiz döneminde bile.yahudilere ve hıristiyanlara aynı yaklaşımlar gösterilmiştir.

Ey deve kuşu gibi beynini kuma sokmuş,yada birine emanet etmiş efendiler.İslamı büyük yapan,islamı diğer dinlerden üstün kılan en büyük özellik nedir bilirmisiniz.Bilmezsiniz size öğretmediler.

1-Laik oluşu.

2-Bilimi ve insanlara faydalı işler yapanı,kimliği ne olursa olsun ödüllendirmesi.

3-Kulun kula zulmüne dur demesi,

4-Adeleti,insan haklarını esas alması.

Görüyorsunuz değilmi.Bugün bize öğretilen yada dayatılan dinde bunların hangisi esas.Malesef bu esasları bugün hıristiyan Dünyası keşfetmiş benim dinim diye satıyor.Bilimi insanı temel alarak yayılıyor.

Siz ne yapıyorsunuz.Kendi ulusunuzun çıkardığı büyük adam,M.kemal Atatürk gibi hem bir kahraman hemde büyük bir devlet adamını bile hazmedemiyorsunuz.Bir kere okumuyorsunuz.Sayın zeynep ekim in yazdığı atatürk ün el yazmaları kitap halinde yayınlandı.kaçınız okudunuz.Bırakın onu dinimiz dediğiniz kuranı alıpta,altını çize çize kaçınız okudu.

Size söyeleyeceğim son söz şu aklınızı başına alınız.Bunu yüce tanrı hep söyler bizde hatırlatalım.Bu anlayışınız hem dini hem müslümanları paramparça etti.Bugün bilimdem uzak,zulmün kol gezdiği bir islam cografyası yarattınız.Allah adına bırakın bir kulu incitmeyi,karıncayı bile incitemezsiniz.O size saldırmadık ça.

Ancak o kadar gözünüş kana boyanmışki "bizden olmayanın katli vaciptir." diyen dinsiz imansızlar var.Yeterin.Bu dine ettiğiniz zulüm yeter.Bu dine verdiğiniz zarar yeter.


PaRaNTeZ
Kapalı
19 Haziran 2005 12:05

İzninizle birkaç hassas ve önemli konuya değinmek istiyorum.

efendiler:

Burada yazdığım her bir tümceyi dikkatle kaynaklarını göstere göstere yazmaya çalışıyorum.Hiçbir zaman benim yazdıklarım özellikle dini konularda doğrudur diye bir yaklaşımda da bulunmadım.Hz muhammet bile tanrıya "rabbim yanlışlardan sana sığınırım derken"böyle bir iddianın içinde olmak.Hiç bir insana hak değildir.

Hep kaynak olarak kuranı verdim.defalarca yazılarımda okuyunuz.kuran böyle der.diye ayet numaraları ile yazdım.Onu anlayamazsınız diyenlere cevaben kuarnın kendi ayetlerini verdim.Biz onu anlayasınız diye kolaylaştırdık.Ap açık indirdik.

Elbette ki farklı inançların olamsına diyeceğimiz birşey yok.Burada laik olduğumu vurguladım.

Üzüldüm bir dönem bilimde fende en ileride olan bir müslüman cografya bugün kendi içince şahlar,şıhlar,peygamberler kavgasında.

Oysa islam ın özü bilim ve fen.İnsana hizmet.İnsanı yüceltme,insanı kazanma,insan haklarına saygı,iyiye güzele davet.

Biz ise kadınımızı hala köle gibi,poşetleme peşinde ,insanları mürid yada tebaa uşaklaştırma peşindeyiz.

Kulluk Allahadır.

Bugün bize dayatılan islam,insanı köleleştiren bir zihne sahiptir.Kurandaki islam insanı yüceltir.Biz sana akıl verdik.üstün yarattık.İnsanı kadın erkek,ayırmaz.Birileri malesef hala o günkü sosyal şartların gereği olan ya dört kadına.yada peygamberin hanımlarının düşmanlıklardan korunmak adına,kendilerini gizlemesi sonucu giydikleri giysiye takılıp müslüman şaplonu peşindiler.

Yüce tanrı iyi ve güzel şeyler yapanlar ödüllendirilir derken.bunlar hala şaplon peşinde.

Lütfen okuyalım arkadaşlar.Aklımızı öne koyarak okuyalım.Düşmanlığı değil,kini nefreti değil.Sevgiyi ve saygıyı,insana onurunu iade edecek bir anlayışla okuyalım.Tarafsız,dogmasız,şartsız okuyalım.Bakın ne güzellikler bulacaksınız.Benim dinim kaba ,çirkin,insana zorluk çıkaran bir din değil.Bakın sizde göreceksiniz.

Zor değil,kendisi söylüyor kolay.saygılarımla


Hattusa_
Şef
19 Haziran 2005 12:27

(2. Türk Devleti laiktir. Her reşit dinini intihapta serbesttir.

Syf. 364 9- Din birliğinin de bir millet teşkilinde müessir olduğunu söyleyenler vardır fakat biz, bizim gözümüz önündeki Türk Milleti tablosunda bunun aksini görmekteyiz.

Atatürk'ün bu sözlerinden kolaylıkla anlaşılacağı gibi, Din Birliğinin, Türk Milleti'nin millet teşkilinde etkili olmadığını, tam tersine zararı olduğunu vurgulamaktadır. Yazılarının devamında ise Atatürk, İslam Dini'ni açık olarak Arap Dini olarak tanımlamakta ve bu tanımlamayı tekrar etmektedir.

Türk?ler Arap'ların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türk'lerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir şekilde tesir etmedi.. Bilakis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti, milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü Muhammed'in kurduğu dinin gayesi

Syf. 365 milliyetlerin fevkinde şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. Bu arap fikri ümmet kelimesi ile ifade olundu. Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa hayatlarını Allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasr etmeğe mecburdular. Bununla beraber, Allah'a kendi lisanında değil Allah'ın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe Allah'a ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyyet karşısında Türk Milleti bir çok asırlar ne yaptığını ne yapacağını bilmeksizin adeta bir kelimesinin

Syf. 366 manasını bilmediği halde Kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler.

zeynepekimin yazilari)

Atatürk, Kuran'a olan bağlılığını onu 'Kitab-ı Ekmel' yani (En Mükemmel Kitap)8 diye tanımlayarak dile getiriyordu. Dolmabahçe Sarayı ve Çankaya Köşkü'ne hafızları çağırtarak sık sık Kuran okutmuş, ayetler üzerinde incelemelerde bulunmuş ve hafızlarla meal ve tefsir konularında fikir alış verişinde bulunmuştu.

Atatürk özel sohbetlerinde pek çok kez dindar olmanın gerekliliğinden, Peygamber Efendimiz'in hayatından, Asr-ı Saadet ve Hülefayı Raşidin (dört halife) dönemlerinden, dinimizin yüceliğinden, Allah'ın kudretinden söz etmiştir. İslam Dininin son ve mükemmel din, Peygamberimiz (sav)'in de son peygamber olduğunu her fırsatta vurgulayan Atatürk, ulusuna da dindar olmayı, dinini öğrenmeyi öğütlemiştir.

Din eğitiminin öneminin de farkında olan Atatürk, bu eğitimin okullarda verilmesi gerektiğini şu sözleriyle ifade etmiştir:

Her fert din ve diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası mekteptir. Fakat nasıl ki her hususta yüksek mektep ve ihtisas sahipleri yetiştirmek lazımsa, dinimizin hakikatini tetkik, tetebbu ilmi ve fenni kudretine sahip olacak güzide ve hakiki ulema yetiştirecek yüksek müesseselere sahip olmalıyız. 9

Atatürk, dinimizin akıl ve mantığa uygun olduğunu da aşağıdaki sözleriyle belirtmiştir:

Bilhassa bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçü ile hangi şeyin bu dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Hangi şey ki akla, mantığa halkın menfaatine uygundur; biliniz ki o bizim dinimize de uygundur. Bir şey akıl ve mantığa, milletin menfaatine, İslam'ın menfaatine uygunsa kimseye sormayın. O şey dinidir. Eğer bizim dinimiz aklın mantığın uyduğu bir din olmasaydı mükemmel olmazdı, son din olmazdı. 10

İslam Dini hakkında bu kadar güzel fikirlere sahip olan ve her ortamda bu düşüncelerini dile getiren Atatürk, açıktır ki Allah'tan korkan, Allah'ın emirlerini elinden geldiği kadar yerine getirmeye çalışan bir Müslümandı.

Atatürk; Peygamber Efendimizi çok iyi tanımış, onun üstün özelliklerini çeşitli vesilelerle anlatmıştır:

O, Allah'ın birinci ve en büyük kuludur. O'nun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir; fakat sonuca kadar O, ölümsüzdür. 11

Tarih, hakikatleri tahrif eden bir sanat değil, belirten bir ilim olmalıdır. Bu küçük harbte bile askerî dehâsı kadar siyasî görüşüyle de yükselen bir insanı, cezbeli bir derviş gibi tasvire yeltenen cahil serseriler, bizim tarih çalışmamıza katılamazlar. Hz. Muhammed (sav) bu harb sonunda çevresindekilerin direnmelerini yenerek ve kendisinin yaralı olmasına bakmayarak, galip düşmanı takibe kalkışmamış olsaydı, bugün yeryüzünde Müslümanlık diye bir varlık görülemezdi. 12

'O'nun hak peygamber olduğundan şüphe edenler, şu haritaya baksınlar ve Bedir destanını okusunlar.

Hz. Muhammed (sav)'in bir avuç imanlı Müslümanla mahşer gibi kalabalık ve alabildiğine zengin Kureyş ordusuna karşı Bedir'de kazandığı zafer, fani insanların karı değildir; O'nun peygamber olduğunun en kuvvetli işareti işte bu savaştır. 13

Atatürk'ün Hz. Muhammed (sav)'e duyulacak sevgiyi tarif ettiği sözleri ise şöyledir:

Büyük bir inkılap yapan Hazreti Muhammed (sav)'e karşı beslenilen sevgi, ancak onun ortaya koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli edebilir.14

İslam Dininin son ve mükemmel din, Peygamberimiz (sav)'in de son peygamber olduğunu her fırsatta vurgulayan Atatürk, ulusuna da dindar olmayı, dinini öğrenmeyi öğütlemiştir.

bunlarda ataturkun sözleri ve islam hakkindaki dusunceleri

SAYİN PARANTEZ BUNLARİ OKURSAN ARASİNDA NE KADAR BUYUK BİR TEZAT OLDUGUNU ANLARSİN

USTELİK İNANDİM DEDİGİN ALLAH'A TANRİ DİYE HİTABİN VE İNANDİM DEDİGİN PEYGAMBERİN İSMİNİ BİLE DOGRU YAZAMAYİSİNDAN VE DİGER YAZİLARİNİ GOZ ÖNUNE ALDİGİMİZDA SENİN NE DUSUNCEDE OLDUGUN ACİK ACİK BELLİ

LUTFEN TAKİYE YAPMAYALİM


zeynepekim
Yasaklı
19 Haziran 2005 17:47

hattutaş:)) artık şu at gözlüklerini çıkarın da öyle bakın dünyaya...atatürkü kullanan biz değiliz..onu ilahımız gibi göstermeye çalışanlar sizlersiniz..ona saygıda kusur edenlere vereceğimiz cevaplar da bellidir.. atatürkün el yazısından vermemin nedeni çarpıtılmasını engellemektir. bi zahmet verdiğim linke girip ordan da kontrol edebilirsin:)) atatürk dinsiz değil elbette..dinin kullanılmasını o da engellemek adına laikliği getirdi. dine saygısı olduğunu biliyoruz. ancak sizin din olarak algıladığınız bazı hurafelere o da karşı çıktığı için bazıları tarafından yanlış yorumlandı. benim din anlayışım da Allahın getirdiği islam üzerine kurulu,arabın geleneği üzerine değil. Kur'an-Kerim bizim için kutsaldır. ona da laf ettirmeyiz atatürke de..bu böyle biline. o yobazlarla savaştı zamanında,biz de farklı bir şey yapmıyoruz..


PaRaNTeZ
Kapalı
19 Haziran 2005 19:15

M.K.Atatürk ün bu ulusunun insanları üzerinde bıraktığı etki belliydi.Bunun için başlarda takip edilen yol.Onun seceresini taramak olacaktı.Ailesi ve kendisi hakkında yazılan ifitiraları duymayanımız kalmadı sanırım.Bu işin başını çekenler arasında da bir dönemin ünlü şanlı siyasetçileri ve din adamları vardı.

Bu milletin kalbinde Atatürk sevgisini yıkamayınca taktik değiştirdiler.Annesi baş örtülüydü.Atatürk dindardı.Atatürk hepimizden daha müslümandı.gibi sözlerle farklı bir boyutta Atatürk ü de din salatalarına öğün yapmaya başladılar.

1-Atatürk molla yada dindar değildir.Kuranı çok iyi bilen iyi bir müslümandır.

2-Özellikle emevilerden sonra,Koyu Arap milliyetciliğinin islama etkilerini çok iyi görmüştür.

3-Dilimizin arap diliyle kirlendiğinin farkına varmıştır.Gerekli tedbirleri almıştır.

4-Arap kültürünün değerlerimizi ve ahlak kirliliğine tesbitleri doğrudur.Türeyen sahte din adamlarının hurafeleri bu güzel dini içinden çıkılmaz bir hale sokmuştur.

5-Arap milliyetciliğinin etkisinde kalarak kuran arapça okunur savsatası dinimizin anlaşılmasını ve öğrenilmesini zorlaştırmış.Gerekli tedbirleri almıştır.

6-Mezheplerle,tarikatlarla,cemaatlarla bir çok parçaya bölünen din anlayışına bir düzen getirmek içinde tekke ve zaviyeleri kapatmıştır.

7-Kadın ve insan haklarını yeniden tesis etmiştir.

8-Buna rağmen farklı mezhep ve itikat sahiplerine eşit mesafede bir yaklaşımla laikliği devletin özü kılmıştır.

Bu el yazmalarında da gerçek islama aykırı bir düşünce bulunmamakla birlikte. Üretilen yobazlık bazındaki islam anlayışına karşı tavrı çok açıktır.


PaRaNTeZ
Kapalı
19 Haziran 2005 20:27

O Buhara, o mübarek, o muazzam toprak;

Zilletin koynuna girmiş uyuyor mustağrak !

İbn-i Sina'ları yüzlerce doğurmuş iklim,

Tek çocuk vermiyor ağuşuna ilmin, ne akim !

O rasad-hânei dünyâ, o Semerkand bile;

Öyle dalmış ki hûrâfâta o mâzisiyle."

"Sayısız medrese var gerçi Buhara' da bugün...

Okunandan ne haber ? On para etmez fenler,

Ne bu dünyada soran var, ne de ahirette geçer !".

Mehmet Akif Ersoy Safahat


PaRaNTeZ
Kapalı
19 Haziran 2005 20:32

Niye ilmin adı yok koskoca millette bugün ?

Çünkü efkâr-ı umûmiyye aleyhinde bütün;

Çünkü yerleşmek için gezdiği yerlerde fünûn,

Önce gâyetle büyük hürmet arar, sonra sükûn,

Asr-ı hazırda geçen fenlere sâhîp denecek,

Bir adam var mı yetişmiş içinizden, bir tek ?

--------------------

Heriflerin, hani, dünyâ kadar bedâyii var:

Ulûmu var, edebiyyatı var, sanâyii var.

Giden, birer avuç olsun getirse memlekete;

Döner muhîtimiz elbet muhît-i ma' rifete.

-------------

"Sade Garbın, yalnız ilmine dönsün yüzümüz.

O çocuklarla beraber, gece gündüz, didinin;

Giden üç yüz senelik ilmi tez elden edinin;

Fen diyarında sızan nâ-mütenâhi pınarı,

Hem için, hem getirin yurda o nâfi suları

...

Yarının ilmi nedir, halbuki ? Gayet müdhiş :

"Maddenin kudret-i zerriyesi" uğraştığı iş.

O yaman kudrete hâkim olabilsem diyerek,

Sarf edip durmada birçok kafa binlerce emek

O'na yükseldi mi, artık, değişir rûy-u zemin;

Çünkü bir damla kömürden edecekler te' min,

Mehmet Akif (Safahat)

Toplam 32 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi