Editörler : E.Kayı Han


Yasaklı
02 Eylül 2011 17:10

1000 tane fatiha 50.000 tane elhamdülillah 300 besmele -cüz.dua okutma başlıkları sizce doğru mudur?

sanal da bunları pratiğe dökmek kolay mı hep merak etmişimdir.

dua zikir istekle içten derin bir arzuyla gerçekleşmesi gereken bir şey dir. oyun oynama tarzında pratize olması mümkünmüdür.mümkünse doğrumudur.birde hastalık duaları filan.

benim anladığım islami anlayış bunlara pek sıcak bakmıyor.ciddiyetle bağdaşmıyorlar gibi.


darılmaca yok
Müsteşar Yardımcısı
02 Eylül 2011 17:19

?Onlar ki ayakta dururken, otururken ve uyumak için uzandıklarında Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde tefekkür ederler: 'Ey Rabbimiz! Sen bunlarıın hiç birini anlamsız ve amaçsız yaratmadın. Sen yücelikte sınırsızsın! Bizi ateşin azabından koru!' ? (Âl-i İmrân, 3/191).

Ayette görüldüğü gibi zikir, belirli bir zaman, mekân veya ibadete özgü değildir. Yüce Yaratıcı, her halimizde O?nunla birlikte olmamızı emretmektedir. Çünkü Allah'ı anmak demek, ona kalpten bağlanmak, sürekli olarak onun gözetimi ve denetimi altında yaşadığımızın farkında ve şuurunda olmaktır.


darılmaca yok
Müsteşar Yardımcısı
02 Eylül 2011 17:24

Arkadaşların bu işi yaparken ciddiyet uzak olduğunu iddia ederek hüznü zan dan uzaklaşmışız sanki.inşallah herkesin niyeti halis olur yapılan işlemde Allah(c.c.)ı hoşnut eder ve arkadaşlar bu işten umduklarına nail olurlar. yöntemleri kusurlu ise bile.

bu işin daha güzel veya olması gerektiği gibi nasıl yapılabileceğine dair önerilerinizi memnuniyetle dinleriz.

Kur?ân ayetlerine baktığımızda zikir kavramının oldukça geniş bir anlam sahası mevcuttur9. Bu çalışmada gördüğümüz gibi ?zikir? kavramı ile ?zikrullah? terimi, sadece dil veya kalple Allah?ı hatırlamak veya bazı zikir ifadelerini belirli sayılarda söylemek değildir. Zikretme ibadetini bu şekilde anlamak, Kur?ân?ın ?zikir? ve ?zikrullah? terimlerinin anlamını oldukça daraltmak olur.

Hakikate ulaşmak, cüz?î veya kısmî bakış açısıyla değil, ancak bütüncül olarak bakmakla mümkündür. Binaenaleyh, namaz kılmak, namazda ve namaz dışında Kur?ân okumak, Kur?ân?da ve evrende mevcut olan ayetleri tefekkür ve tedebbür etmek, Allah?a itaat etmek; Kur?ân?ın hükümlerini öğrenmek, öğretmek, yaşamak, yaşanmasına yardımcı olmak gibi dil, kalp ve bedenle yaptığımız ibadetlerin tümü zikirdir.

Kısaca her halimizde Allah?ı hatırlama ve hatırlatmaya yönelik olarak gerçekleştirdiğimiz bütün davranışlar, zikir kavramının anlam alanı içerisindedirler.


yeşil-ışık
Kapalı
02 Eylül 2011 17:29

Kur'an'dan uzak kalmanın bir sonucudur bu.. İbadet, dua sayıyla ölçülmez! İçten edilen bir dua mı daha samimi yoksa bir robot misali sayıyla sınılandırılan mı?? yorum sizlerin..


white dream
Yasaklı
02 Eylül 2011 17:34

"Ayette görüldüğü gibi zikir, belirli bir zaman, mekân veya ibadete özgü değildir. "

*******

bu nasıl laf ya.

insan maddi boyutu olan bir varlık.zaman içinde yaşar mekan ile sınırlıdır.

zaman ve mekana özgü değil ne demek.her an mekan vardır.her an zaman vardır.

zikiri ele ayağa düşürmek show malzemesi yapmak onun ciddiyetini bozar samimiyeti yok eder.

bu gün zikirmatik denilen dandik aletlerle gözü ve aklı ekranda ilerleyen sayılarda olan kişinin habire düğmelere basması ile milyon kez zikir çekse ne olur.zikri duayı sayının dar kalıplarına hapsetmek onun orjinalitesini bozar.

zikir çekersin saymazsın.bırakmak istediğin noktada kesersin.

nedir ki 100 ün 1000 in hikmeti anlamış değilim.


darılmaca yok
Müsteşar Yardımcısı
02 Eylül 2011 17:59

o cümlede söylenmek istenen; "zikir sadece belli zamanlarda, belli yerlerde ve belli ibadetlerde yapılmaz" anlamındadır.

meseleye show olarak bakmak sizin bakış açınızdır.

kimin nasıl,nerede, ne halde zikir çektiğini de bu yazılanlara bakarak bilemezsiniz.

sayıların hikmetini araştırır öğrenirsiniz. bilmediğine düşman olmak niye.

herşeyi geçtim bu yapılan zikirlerden rahatsız olmak niye.(yapılış yöntemini beğenmiyor olabilirsiniz.. bu takdirde yapıcı eleştiriler getirirsiniz.)

bence sayma işinin bir başka boyutu, sayılar insana bir hedef olur ve insan da o sayıya ulaşmak adına kendini motive eder.gayret eder bu da daha fazla zikr yapmaya bir vesile olur.


white dream
Yasaklı
02 Eylül 2011 18:11

ayette zikir ayakta otururken yatarken namaz olarak tefsir edilmiştir.

"Abdullah b. Mesud hazretlerinin açıklamasına göre bu zikirden maksad namazdır ki, kudretleri yettikçe a y akta, yoksa oturarak, yoksa yattığı yerde namaz kılanlar demektir. Bununla beraber namaz, zikirler cümlesinden sayılır..."

siz bunu hu çekme olarak anlarsanız ben bir şey diyemem.

zikirlerde bazı kesimler hafi gizli zikiri esas alırlar.zira sesli zikirde bir gösteriş oluşur ki bu zikrin samimiyeti,ne ihlasına gölge düşürür.

günümüzde arabasını evini mesleğini parasını eşini zenginliğini ilmini şova dönüştürmüş bir islami kesimden zikir neden böyle yapılmaz demek abesle iştigaldir biraz.

dindarlığını çektiği zikrin sayısınd arayan birine

nitelik nedir nicelik nedir anlatılmaz.öyle bir an saniye zaman olur ki kısadır ama o an öyle zikrinde duanda ibadetinde derinleşmişsin ki yıllarca yaptığın ibadete bin çeker makbu olur ihlaslı olur snei kurtarır.


white dream
Yasaklı
02 Eylül 2011 18:21

sayı sayma işi çoluk çocuk işidir.ilkokula yeni başlayan çocuk abaküsle iştigal eder.fasulye nohut sayar.kuma yazı yazar.

büyük bir matematik dahiside kuru sayılarla değil formüllerle uğraşır.

mesela öyle bir dik üçgen pşsagor bağıntısını keşfeder ki hangi dik üçgenin kenarlarını koyarsan koy bağıntı doğru çıkar.çünkü bunu bulmuştur.düşünmüş tefekkür etmiş bu sayılardan bağımsız formülü bulmuştur.

matematik aleminde bu bağıntı onun adını alır.

mümin kişide öyle Allaha inanır tefekkür eder samimiyetiyle öyle yalvarır ki bu sayıdan bağımsız olur.hangi sayı gelirse gelsin onun formülünde erir gider.


darılmaca yok
Müsteşar Yardımcısı
02 Eylül 2011 18:22

siz bilirsiniz. söylenecekleri söyledik. yorumlar farklı olabilir. ısrar etmek de, uzatmak da fayda görmüyorum. birbirimizin düşüncelerini değiştirmek zorunda değiliz.

istediğiniz gibi düşünmek de tabii ki özgürsünüz ayrıca uygun bir lisan, uslup ve amaçla isteyen istediği eleştiriyi yapabilir ama niyet okumak, kötülemek veya küçümsemek kul hakkına girer.

yapılanları kabul edecek olan da reddecek olan da Allah tır.

Allah herkesin niyetini halis etsin.


white dream
Yasaklı
02 Eylül 2011 18:34

iki dandik zikirmatik ile zikir çekip kendi gibi zikir çekmeyenlere kafir fasık zındık diyen kendi gibi giyinmeyene cehenemlik diyen ve her kesi kendisi gbi düşünmeye davranmaya ibadet etmeyi isteyen asıl tipler kul hakkına girer onlar tez elden bir tövbe istiğfar çeksin. birde yaptıklaırnı biraz sorgulasınlar.ne de olsa akıl boş yere verilmiş değil.

zikirmatiklerinide bir köşeye kaldırsınlar.


sepetyus
Müsteşar Yardımcısı
02 Eylül 2011 20:16

white dream;

burada bu tür başlıkların açılmasının amacı sanal ortam dahi olsa insanların zikir etmesi gerektiğini hatırlatmaktır.

kişileri zorlamak gibi bir düşünce yoktur. kimse başkasının yaptığı kötü bir davranıştan sorumlu tutulmayacaktır. ama zikir yapması gerektiğini hatırlatmak suç değildir.

bu bölüme böyle başlık açılabilir ister zikir edersin ister etmezsin. zikir yapanların kapten mi yoksa sırf açılan aşlıktan ötürümü zikir yaptığı kişi ile yüce yaradan arasındadır kimse müdahale edemez.

bu alanda kimse zikretmediği için kimseye ufacık dahi bir söz söylememiştir. eğer söylediklerini iddia ediyorsanız kanıtlamalısınız...


white dream
Yasaklı
02 Eylül 2011 21:41

spor mu yapıyorsun ya kondisyon bisikletimi biniyorsun şuraya 100 şuraya 50 döndür diye.

sporda sayılır.zira spor da hareket esasatır düşünce önemli değildir.

bu yüzden hareketi sayı ile motive etmek güzel de olur.zira spor kuru bir bedeni harekettir.

ancak zikir dua ibadet namaz düşünce ile tefekkür ile okuduğunu anlamak ile mana ile yapılan bir özdür.

bu özü makenaik spor hareketleri gibi sayılara boğmak fevkalede yanlıştır.

zira sayı saymak işin özüne oturup şekilsel bir durum ortaya çıkar ve kişi aynı anda hem sayıları sayıp bir yandan da düşüncesini tefekküre ayıramaz .müzik dinleyen birinin ders çalışması gibi.

oysaki ibadet ve dua da mana esas şekil hareket ikinci plandadır.

tarikat ve tasavvufların islama karışmasıyla zikirlerin sayılara boğulması özden kopması ne yazık ki olagelmiştir.

artık kuranın kelamın kelimelerini anlamdan okuyan harfleri sayan işi harflere boğan harf başı sevap hesaplaması yapan müminler oluşmuştur.

yok saki o harfleri birleştirip kelimeyi ayeti okuduğunda orta ya çıkan mana dehşet vericidir.

zira ayetlerde yer yer şekile şemala yüzeyselliğe boğulup işin aslını kaçıran kişilere tehditler vardır.

maun süresi 4-5-6-7 .ayetler

"4- Vay, o namaz kılanların haline ki;

5- Onlar kıldıkları namazdan gafildirler.

6- Onlar gösteriş yaparlar.

7- En ufak bir yardımı esirgerler."

*****

evet gafildirler

ve gösteriş peşindeler diyor Allah.

maun suresi de namaz suresidir ha.her daim okunur.

tarikatlerdeki zikir tesbih adetlerini bir okuyun sonra cevap yazarsınız siz.


sepetyus
Müsteşar Yardımcısı
02 Eylül 2011 21:53

neden sadece 4. ayetten sonraki ayetleri göz önüne alıyorsun ? ilk üç ayetti neden yazmadın ?

maun suresinin anlamı

« Dini yalanlayanı gördün mü? İşte, yetime fena muamele eden, yoksulu doyurmak için başkalarını teşvik etmeyen odur. Vay hallerine o namaz kılanlara ki, namazlarından gafildirler. Riyakârlık ederler, zekât vermeyi de men'eylerler.. ».


white dream
Yasaklı
02 Eylül 2011 22:00

şaka mısınınz ya.

namaz 4.ayetle başlıyor. devamı diğer ayatlerle destekleniyor.

mümin namazı doğru kılan kişidir zaten.namazı doğru kılan zaten dini de yalanmamaz yoksuluda doyurur namazdanda gafil değil.

o ysaki burda namaz kılıp ta gösteriş yapanların hepsinin olumsuz özellikleri sayılmıştır.

dini de yalanlar

yetimi doyurmaz

teşvik te etmez

bunlar müşrik değil inanan namaz kılan kişilere hitaptır.

ama nasıl namaz.gösterişli ve gafil.

yoksa dini yalanlayan zaten kafirdir. o namaz mı kılar. ki hitap ona olsun.

namaz da hem zikir hem dua hem tefekkür her şiey var.tüm ibadetleri içinde barındıran namazı gösterişle ve gafillikle kılandan hiç bişey olmaz.

02 Eylül 2011 22:14

Arkadaşlar konu ile ilgili 4444 salat-ı tefriciye ile ilgili paylaşımda bulunmak isterim.

burada da 4444 sayısı var.

hikmeti var mı? yoksa batıl hurafe mi?

Bilindiği üzere Peygamberimiz'e (sas) salat-ü selam getirmek bizim ömür boyu mükellef olduğumuz hasbi görevimizdir. Bu konuda Ahzap Sûresi'nde geçen ayette ve birçok hadislerde salat-ü selam okuma emri vardır. Nitekim namazlarımızda tekrar ettiğimiz Allahümme salli.. Allhümme barik.. salavatlarını da ömür boyu okur, her fırsatta Peygamberimiz'e salat-ü selam getirmeyi vazgeçilmez görevimiz biliriz, dünyevi bir karşılık beklemek de aklımıza gelmez..

İşte hiçbir dünyevi maksat beklemeden, sadece Peygamberimiz'in şefaatine vesile olacak bir dua niyetiyle okuduğumuz bu salat-ü selamlara bazıları, Salat-ı Tefriciye de olduğu gibi peşin dünyevi bir istek de yüklüyor, maruz kaldığı sıkıntı ve üzüntülerden kurtulmayı da niyet ederek okumaya başlıyorlar. Burada ise soru şu oluyor:

Böyle dünyevi bir niyetle okunan salat-ü selamdan beklenen dünyevi sonuç kesin şekilde elde edilebilir mi? Böyle dinî bir hüküm var mıdır?

Bu soruya sıhhatli cevap verebilmek için duanın bir ibadet olduğunu, ibadetin de karşılığının çoğunlukla ahirette verileceği gerçeğini bilmeye ihtiyaç vardır. Şöyle ki:

Salat-ı Tefriciye gibi salat-ü selamlar Peygamberimiz için yaptığımız birer makbul duadırlar. Dualar ise ibadet niyetiyle okunur. İbadetlerin karşılığı da bazen dünyada verilir, ama çoğunlukla da ahirete tehir edilir. Bu sebeple, dünyevi sonuç hemen alınmazsa duam kabul olmadı, redde uğradı, diye ümitsizliğe düşülmez.. Belki karşılığı ebedi hayatta verilmek üzere ahirete tehir edildi, diye düşünerek salat-ü selama devam edilir..

Yani hangi sıkıntıdan kurtulmak niyetiyle okunursa okunsun okuyan karşılığını hemen peşin olarak dünyada alacak, düşündüğü sonuca da mutlaka hemen varacak, diye bir hüküm yoktur.. Kaldı ki, maruz kalınan sıkıntılar, bu gibi duaları okumanın da vakitleri olarak görülür. Nitekim Bediüzzaman Hazretleri'nin bu konudaki hatırlatmaları aynen şöyledir:

Dua bir ibadettir! Kul, kendi aczini ve fakrını dua ibadeti ile ilan eder. Zahiri maksatlar ise dua ibadetinin vakitleridir! Hakiki faydaları değil. Çünkü ibadetin faydası, ahirete bakar! Dünyevi maksatları hasıl olmazsa, o dua kabul olmadı, denilmez, belki daha duanın vakti bitmedi denir, dua yapmaya devam edilir..

Bu sebeple salat-ı tefriciye gibi salavat dualarını, sadece dünyevi ihtiyacımızı karşılama aracı durumuna düşürmemeli, ebedi hayatta karşılığını göreceğimiz bir ibadetimiz olarak yapmalı, peşin sonuç alınmazsa okuduğumuz salavatlar boşa gitti sanmamalıyız...

02 Eylül 2011 22:17

Peki, bu 4444 kere okuma âdeti nereden geliyor, insanlar bu miktara ulaşmayı sanki kabul olma şartı gibi görüyorlar?

Kolay hatırda kalması için 4444 sayısını söyleyenler olmuştur.

Tefsir sahibi Kurtubi'nin 4444 defa okunması halinde kabul olacağı yönünde bir ümidi vardır. Ancak bu da bir ümittir. Bu miktarı bulan okumalar mutlaka kabul olur, bu sayıya ulaşamayanlar ise redde uğrar demek değildir. Nitekim günde 41 defa, 21 defa okumalıdır, diyenler de olmuştur. Duadır bu.. Az da okunsa çok da okunsa okuyanlar boş kalmazlar, dünyevî istekleri yerine gelmese de uhrevî sevabını kazanır.

Not: Şu açıklamaları da okumanızı tavsiye ederiz:

4444 Tefrîciyye veya 41 Yâsîn gibi belli saylarda okunan dualar, zikirler, salavât, âyetler ve sureler hakkında (namazlardan sonra 33 adet olarak söylenen tesbîh, tahmîd ve tekbîr gibi pek az müstesna tutulursa) emreden, tavsiye eden bir nas yoktur. Müslüman istediği kadar Tefrîciyye diye anılan salavât veya Yâsîn suresi okuyabilir. "Bunu şu kadar okumak sünnettir, farzdır, dinin emridir..." derse veya böyle inanırsa bid'at gerçekleşir. Böyle bir inanç olmaksızın, şahsî veya başkasının tecrübesine dayanarak "Bu kadar okumanın şuna faydası oluyor, oldu" der, okur ve tavsiye ederse bu bid'at olmaz ve sakıncası da bulunmaz. (Prof. Dr. Hayrettin Karaman)

Salât (Çoğulu: Salavât), Peygamberimiz (sa) için dua etmeyi ifade eder. Bu duada ona hem salat, hem de selam okunduğu için buna ?salâtü selam? denir. "Salât-ı tefrîciye" ise, Allah Rasulü Efendimize sıkıntılardan kurtulmak için okunan ve farklı cümlelerden oluşan salâtü selam demektir. Daha çok Mağrip ve havalisinde meşhurdur ve buna ?salât-i nâriyye? de denir.

Kuran-ı Kerimde şöyle buyrulur: "Allah da melekler de o Nebiye salat ederler, ey müminler, siz de ona salat edin, bol bol selam gönderin". (Ahzâb Suresi 33/56). Allahın ona salât etmesi, onu bağışlaması, meleklerin salât etmesi bağışlanmasını dilemeleri, müminlerin salât etmesi de derecesinin yüceltilmesi için dua etmeleri anlamına gelir. Buna göre Peygamberimize salâtü selam okumamız bize Allahın bir emridir ve bunu bilerek hiç okumayanların küfre bile girecekleri söylenmiştir.

Hz. Peygamber de müminlerin kendisine salâtü selam okumalarını ister ve sizin bana okuyacağınız salâtı, Allah on katıyla size iade eder, buyurur.

Sıkıntılarından ötürü Peygamberimize salâtü selam okuyup dua ederek Allahtan tefric (yani sıkıntılarının defedilmesini) istemek meşrudur ve umulur ki, Allah onun hatırına bu duaları daha çabuk kabul eder. Yeter ki, isteyen ondan değil, Allahtan istemiş olsun. Çünkü Allah bizim günde en az on yedi kez, "Ya Rab, sadece senden yardım isteyeceğim" ahdini tekrarlamamızı ister. Ama biz biliyoruz ki, o rasulünü çok sever ve bizim de onu sevmemizi ister. Biz de eğer sevdiğimizi ona salâtü selam okuyarak gösterir ve bunu vesile tutarak da Allahtan muradımızı istersek daha hızlı kabul olacağını ümit edebiliriz.

Buraya kadar yazdıklarımız, sorunuzun cevabı için gerekli temel bilgilerdir.

Ona nasıl, yani hangi cümlelerle salâtü selam okumamız gerektiği konusunda ise belirleyici bir emir yoktur. Herhangi bir salât ve selam kipini kullanabiliriz. Ama Allah Rasulü Efendimiz (sa) nasıl salât okuyalım sorusuna, bizim namazlarda okuduğumuz "salli... ve barik" dualarını öğreterek, böyle söyleyin diye cevap vermiştir. Yani bu dualar salâtü selamın en güzelidirler diyebiliriz. Ama Efendimizin bunları öğretmiş olması, başka cümlelerle salât okunamaz anlamına gelmediği için herkes çok farklı cümlelerle salâtü selamlar okumuştur ve bunların okunamayacağını da kimse söylememiştir. Çünkü önemli olan, ona salâtü selam okumaktır, bunun hangi cümlelerle olması gerektiği ikincil bir meseledir. Ama elbette aşırılık içeren ifadelerle salatü selam okunmaz.

Buradaki bir inceliğe de işaret etmemiz de güzel olur: Biz sadece Allah için ibadet eder ve sadece Onun için namaz kılarız. Ama Allah (cc), Rasulünün kadrini iyi bilmemizi istediğinden olacak ki, sadece kendisi için kıldığımız namazlarda ona da salât, yani dua etmemizi hoş karşılamıştır.

"Salat-i tefriciye" olarak bilinen salâtü selam cümleleri ise hadislerde bulunmamaktadır. Sadece bazı Şia kitaplarında ve Mağripte yazılmış dua kitaplarında yer almaktadır. Bizde dua kitabı yazanlar da bunu oralardan almış ve kitaplarına koymuşlardır. Bu kitapları yazanların, kitaplarının satışını artırmak için, bunu şu kadar okuyan şöyle olur, gibi ümit verici müjdeler zikretmeleri bunun yaygınlaşmasına sebep olmuştur.

Ancak bu salatü selam, sağlıklı bir yorum yapılması kaydıyla, güzel manaları olan cümlelerden oluşur. Dolayısıyla bunları okumakta da bir sakınca olmaz. Ancak bu salatü selama özel bir yer verip, bunu diğerlerinden farklı bir konumda görmenin bir dayanağı yoktur. Hatta selefi bir yorumla yanlış manalar içerdiğine dair yazılar da okudum. Yani bunda öyle cümleler vardır ki, kastettiğiniz şeye göre manası güzel olabileceği gibi, caiz olmayan manalara da gelebilir.

Muhtemelen birisi bir derde müptela olmuş ve içinden gelen bu cümlelerle uzun süre salâtü selam okuyarak Allahtan derdinin giderilmesini istemiş, Allah da duasını kabul etmiştir. Sonra da bu çokça okumayı, herkesin aklında kalsın diye 4444 sayısıyla sınırlamışlar ve bu salâvatı bu kadar okuyanın derdine Allah çare verir demişlerdir. Oysa duaların kabulünü sağlayan pek çok şartlar ve sebepler vardır: Dua edenin samimiyeti, çok bunalmış ve hatalarını sildirecek kadar sıkıntı çekmiş ve cezasını tamamlamış olması, çok candan ve ihlâsla dua etmesi, büyük bir iyilik yaptıktan sonra dua etmesi, Allahın veli bir kulu olması, belli zamanlarda ve belli yerlerde dua etmesi ve böylece okuduğu duayı bir ismi azam duası haline getirmesi. Dolayısıyla bu salâvat cümleleriyle dua edip isteğine kavuşan birisinin bulunmuş olması, herkesin bu sayıda bu salâvatı okuyarak isteğini elde etmesi anlamına gelmez. Hatta istediğini Allahtan isteme yerine sanki bu salâvat cümlelerinin ve 4444 sayısının bir şifre ve sihirli bir etki oluşturduğunu zannedip, tesiri bundan beklemek, sevap değil, Allah korusun şirk bile olabilir.

Sonuç olarak diyebiliriz ki, "salât-i tefriciye", ya da ?salât-ı nâriye? olarak bilinen cümleler, bilinmeyen bir insanın bir araya getirdiği cümlelerdir ve bir yorumla çok güzel manalar içermektedirler. Allah Rasulüne bunlarla da salâtü selam okumanın hiç bir sakıncası yoktur, hatta anlamları doğru bilinirse bu güzeldir. Ancak bu cümlelerden ya da bunların belli sayılarda tekrarlanmasından bir medet umma, insanı Allahtan uzaklaştırabilir, kaş yapayım derken göz çıkarılmış olabilir. İnsan tesiri Allah?tan değil, bunlardan beklemiş olabilir. Dolayısıyla bunlar okunursa bu bilinçle ve manaları düşünülerek okunmalıdır. Bununla yapılan dua mutlaka kabul edilir diye de inanmamalıdır. Yani bu kelimelere ve bu sayıya bir kutsiyet vermemek gerekir. Çünkü Kutsallık Allah?tandır ve Allah bu kelimeleri bize ne kendi öğretmiştir, ne de Rasulü vasıtasıyla öğretmiştir. Yani buna Allah?ın bir kutsallık verdiği bilinmemektedir.


gül-feşan
Müsteşar
02 Eylül 2011 22:19

böyle başlıklar doğrudur sonuna kadarda destek veriyorum,Biz Yaradana sunarız yaptıklarımızı doğruluğunu ve hoşluğunu kendi karar verir burda bunun doğruluğunu sorgulamakta kimsenin haddi değil çünkü Allah için Allah rızası için yapılıyor art niyet güden kendi hesabını kendisi verir ben kimsenin de bu başlıklarda art niyet gütdüğünü düşünmüyorum kişi sadece kendini kandırır böyle faydalı başlıklara can kurban ama siz bundan rahatsız oluyorsanız önemsediğiniz başlıklardan faydalanabilirsiniz herkesin faydalanacağı önemlilikler değişkendir bu başlıklar sayesinde zikirlerin neden çekildiğini nasıl çekilmesi gerektiğini bilgilendiriliyor ve insanların bu teşvik sayesinde huşuyla huzurla Allah'a yakın olmasını sağlanıyor,herkes aynanın farklı tarafından baktığı için farklı görüyor art niyetsiz bakalım gerisi Allah'a bırakılım o herşey bilen ve görendir,insanlar ister tesbihle ister zikirmatikle çeker bu tercih meselesidir insanlara nasıl kolaylık sağlıyorsa insanlar tercihini ondan yana yapar,belli bir sayı hedef gösterilmeside Allah'a sunulacak ikramın fazlalıştırmak içindir.


white dream
Yasaklı
02 Eylül 2011 22:26

feyzullah koç diye biri var. bu adam 900 sahifelik "sırlı dualar " diye bir kitap çıkarmış.dini bilgiden mahrum biri.ama cahil kesimde evliya allame bu adam.

kitabı kitap sitlerinde satılıyor:

http://www.kitappazarlama.com/kitap/sirli-dualar-p635577.html

kitabın açıklaması şu şekilde:

"Açıklama : HASTALIKLARIN SIRRINI BU KİTAPTA BULACAKSINIZ

FEYZULLAH KOÇ İMZALI 900 SAYFADAN OLUŞAN MUHTEŞEM BİR ESER. HASTALARA ŞİFA, DERTLİLERE DEVA BORÇLULARA EDA BEREKETLİ DUALAR.

SIRLI DUALAR KİTABI?

KUR?AN-I KERİM MADDİ VE MANEVİ HER DERDE DEVA VE HER HASTALIĞA ŞİFADIR.

KUR?AN-I KERİMDEKİ ŞİFA AYETLERİ HALİS BİR NİYET VE İTİKADLA OKUNDUĞU TAKDİRDE HER DERDE ŞİFASI KESİNDİR

Barkod : asr001

Sayfa Sayısı : 900

Basım Yeri : istanbul

Basım Tarihi : 2008

Kapak Türü : Ciltli

Kağıt Türü : 2. Hamur

Dili : Arapça ve Türkçe"

ilk başlarda bayağı fiyatı yüksekti snaırım

sonra 55.60 a kadar düşmüş.

fakat çok ilginç bir şey olmuş

linkteki kitap resmine tıklayınca o da ne

"sırlı dualar" olmuş "zırhlı dualar" kitabın içeriği aynı ama kapak ismi değişmiş.

belkide eleştiri aldı sırlı daular filan her derde deva dualar şeklinde bir ticari şeye alet etme şeklind ehoş görülmedi

o da cevşen manasını zırh şeklinde olduğu için alıp zırhlı dualar yaptı..

hey büyük Allah ım kimlere nelere kaldık.

şim di feyzullah efendi kim bilir

kansere şu dua şu ayet 55 defa

hazımszılıpa şu dua 1000 kez diye tarifleri bolca vermiştir.

buyrunuz sayıların zikirmatikleirn geldi ği son nokta.

02 Eylül 2011 22:27

Prof. Dr. Faruk Beşer'in yazısıdır.


white dream
Yasaklı
02 Eylül 2011 22:31

faruk beşer dediniz.çoğu kişi izler kendisini.

bakın namazın sonundaki tesbihat şekmek bidat mıdır diye soru sorulmuş oda cevap veriyor.

http://www.kure.tv/inanc/81-islam-ve-hayat/namazin-sonunda-tesbih-cekmek-bid%E2%80%99at-midir/134-Bolum/58188/

linkte diyor ki şu an ki tesbihlerle tesbi çekmek evla değil iyi değil diyor.

aslı elle çekmektir diyor.

peygamberimizin yaptığı bir eşy değil şu ankli boncuklu 33 99 luk tesbihler filan.

düşünün boncuklu tesbihe terki evladır diyorsa zikir matiğe ne der hoca.


sepetyus
Müsteşar Yardımcısı
02 Eylül 2011 22:39

white dream

Allaha inanan insan her türlü zikr eder. ister sanal ortamda, ister tesbihle,ister elle, isterse de gönlünden zikr eder.

Ama inanmayan kişi Allah'ın adını bile ağzına alamaz.

hala burda neyin açıklamasını yapıyorsun.

Toplam 68 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi