Editörler : Lanet
18 Ocak 2008 20:01

Radyasyona maruz kalmamak için Kaktüs kullanın

Memurlar.Net müdavimlerinin bilgisayar karşısında otururken radyasyona maruz kalmaları nedeniyle biz Bilgisayar Öğretmenleri bile derslerimizi icra sırasında yıpranma payı alamıyorken yazışma sırasında kendi kişisel çözümlerini uygulasınlar istedim. Yarım saatten yatıya kadar aramızda olan arkadaşlarımız var!

Her bilgisayarın yanına tercihen çiçekli, minik ve hoşunuza gidecek bir kaktüs koyun. Yabancı birçok ofiste Bilgisayar-Kaktüs ikilisine rastlayabilirsiniz. Tabi DVD sürücü tepsisine 3+1 fincanı(2+1 miydi yoksa? Neyse...) koymak da çevre düzenlemesi ve efektif kullanımlar açısından idealdir ama biz tavsiye etmiyoruz :) Kaktüs, radyasyonu absorbe eden ender bir karaktere sahip.

Hem sonra kızdığınız üye için "Bu üyenin yanında olmak vardı şimdi! Altından ofis koltuğunu çekip şu kaktüsü koyacaksın ki...Off :)" diyebilirsiniz :)

Sayın Memurlar.Net üyesi!

Sağlığına sahip çık! Memur arkadaşlarının karşısına dik çık! Evdeki miniklere de bu bilgiyi aşılamayı unutma :)) Özletme kendini :*

Günümüzde yapılan araştırmalar, bu bitkinin yaraların iyileştirilmesinden radyasyonun mutajenik etkilerinin azaltılmasına, artrit tedavisine yardımcı olmaktan kansere karşı korunmaya kadar birçok alanda etkili olduğunu ortaya koyuyor...

~Saygılar~


ortadoğu.
Kapalı
18 Ocak 2008 20:19

tamam, bu demektirki 3 kaktüse ihtiyacım var:)


roviss
Müsteşar
18 Ocak 2008 20:21

Evet sayın üyeler! Burjuva kesimi de aramızda, görüyorsunuz :)))

@ortadoğu hocam herşey tamam da diğer 2 tanesi hangi bilgisayarlar için ! Bizim ekip kurguladığım mangal hayalini beğenmeyip sömestr tatiline size geliyor değil mi ? Yetmez tabi 1 tane :P

~Saygılar~


nursennn
Daire Başkanı
18 Ocak 2008 22:11

nerde benim kaktüsümmm?


ALI IHSAN TUKEL
Kapalı
18 Ocak 2008 22:49

bana kaynana dili lazım,oda dikenli deminni?


fuzüli2
Kapalı
19 Ocak 2008 01:49

teşekkürler editim. önerinizi dikkate alıcam. umarım pahalı değildir bu kaktüs. malum öğretmen maaşıyla geçiniyoruz Allah'a şükür....


Anna Karenina
Kapalı
19 Ocak 2008 12:24

Kaktüs "herşeye rağmen seni seviyorum" demekmiş.Huysuzluğuna,kıskançlığına vb.Şimdi forumu açınca kaktüse bakıp herşeye rağmen ben bu forumu seviyorum dye düşünmem icap ediyor.

Bir sayfanın ortalama 6 saatte açılması

Bir gün gözlerimin şaşı olmasına neden olması muhtemel reklamlar.

Bazı zamanlar forumun kapalı olması.

Ve forumda açtığım konulara dadanan sapıklara rağmen...

Ben şöle en büyüklerinden bi kaktüs alayım.

Dengemi kaybedip üzerine düşersem Joe Dalton gibi bağırıp çağırıp olduğum yerde zıplarım.

Radyasyon açısından risk grubundayım .Sigara kullandığım için bi sürü risk grubuna sezonluk kombine üyeliğim var zaten.Yaşamak biraz risklidir tabii.Bu riskleri göze alabilecek kadar cesur olmak lazım.:p


masal_1
Kapalı
19 Ocak 2008 20:26

urfa'ya ilk atandığımda 5 yıl önce çiçekçi çiçekçi dolaşmış tek bir canlı çiçek bile bulamamıştım neyse ki zaman içinde bu durum değişti artık çiçekçilerde canlı çiçek var :)))

ilk işim bir tane kaktüs almak olacak hele de yukarıdaki yararlarını okuduktan sonra yanlış anlaşılmasın yarar derken bizi kızdıran birine karşı kullanıldığında çok işe yarayacağından eminim :P


atalay79
Müsteşar Yardımcısı
20 Ocak 2008 03:15

enteresan....:(

ilk fırsatta bir kaktüs alıcam..tşk...


gokay
Genel Müdür
21 Ocak 2008 21:06

bunun bilimselliği nedir sayın edıtor.bu bılgiye nereden nasıl sahıp oldunuz.yardım isteğinize teşekkur ederiz ama hıç kaynak göstermemişsiniz.

bunu boyle olduğu ispatlanmışmı .hangı bılım adamı soyluyor. bunu


gokay
Genel Müdür
21 Ocak 2008 21:46

internette aradım böyle bılımsel bır bılgıye ulaşamadım.bu konuyla ılgılı şu onemlı yazıya ulaştım .okuyunuz.

ayrıca bır fızık muhendısı bır forumda bunlar alakasaız şeyler boyle bır bılımsel bılgı yok ortada dıyordu.

Teknolojinin Neden Olduğu Hastalıklar

Son 30 yılda başta ABD ve Avrupa olmak üzere tüm dünyada bu alanda yüzlerce araştırma yapıldı; hâlâ da yapılıyor. Kimi araştırmalarda dikkat çekici sonuçlara ulaşıldı. Örneğin;

1994'te ABD ve Finlandiya'da yapılan araştırmalar, elektromanyetik alanların çok sık etkisinde kalan işçilerde alzheimer hastalığının normal insanlara göre erkeklerde 4,9 kat ve kadınlarda 3,4 kat daha çok görüldüğünü ortaya koydu.

1998'te gerçekleştirilen bir başka araştırmada da radyo operatörleri, endüstriyel donanım işçileri, veri işleme aygıtı tamircileri, telefon hattı işçileri, elektrik santralları ve trafo merkezlerinde çalışan işçilerle film makinistlerinde alzheimer, parkinson gibi hastalıklarla beraber başka birtakım nörolojik bozuklukların daha çok görüldüğü ortaya çıktı.

1979'da ABD'de yapılan bir epidemiyolojik (tıbbın, insan topluluklarında hstalıkların dağılımını ve bu dağılıma yol açan etkenleri araştıran bir dalı) araştırma, enerji iletim hatlarına 40 m.'den daha yakın yaşayan çocukların, normal çocuklara göre 2-3 kat daha fazla kansere yakalandığını ortaya koymuştu.

1988'de ve 1991'de yine ABD'de, 1992 'de İsveç ve Meksika'da ve 1993 'de Danimarka'da yapılan araştırmalarsa çocuklarda görülen kanserlerle ve özellikle de lösemiyle iletim hatlarına yakın yaşama arasında bir ilişki olduğunu ortaya koydu.

Finlandiya'da yapılan bir başka araştırma erkek çocukların merkezi sinir sisteminde oluşan tümörlerle iletim hatları arasında ki ilişkiyi saptadı.

1994'te Kanada'daki 2 ve Fransa'daki 1 elektrik şirketinin çalışanlarını kapsıyordu. Toplam 223.000 kişi üzerinde gerçekleştirilen bu istatiksel çalışmada 4000 kanser hastası saptandı. Bu çaılşmada yüksek elektromanyetik alanların etkisinde kalanlarda lösemi 2-3 kat fazla görülürken, beyin tümörü 10 kat daha fazla görülüyordu. Tüm bu bulgulara karşın lösemiyle elektromanyetik alanlar arasında kuşkuya yer bırakmayacak biçimde bir ilşki olduğu kanıtlanamadı.

Geçen yıl ABD Ulusal Çevresel Sağlık Bilimleri Enstitüsü'nün 6 yıldır süren ve 60 milyon dolara malolan araştırması sonuçlandı. Enstitü, araştırma sonuçlarını bir rapor biçiminde ABD Kongresi'ne Haziran ayında sundu. Rapora göre "Elektromanyetik alanların tümüyle güvenli oldukları söylenemez. İnsanlar onların etkisinden olabildiğince kaçınmalıdırlar. Ama elektrik hatlarının oluşturduğu elektromanyetik alanların, insanların kanser yada başka bir hastalığa yakalanma riskini arttırdığına yönelik kanıtlar zayıftır. Bu konudaki araştırmalar sürecektir."

İsveçli bilim adamları cep telefonuyla yapılan 2 dk.'lık bir görüşmenin bile ne denli ciddi sorunlar yaratabildiğini gösterdiler. Araştırmaya göre 2 dk.'lık konuşma, kandaki zararlı proteinlerin ve toksinlerin beyne girmesini engelleyen savunma mekanizmasını devre dışı bırakmaya yetiyordu. Bu durumda azheimer, parkinson ve multiple sclerosis (MS) gibi sinir hastalıklarının oluşma riski artıyor.

Mayıs 1998'de İsveçli bilim adamı Dr. Kjell Hansso Mild, ekibiyle birlikte gerçekleştirdiği büyük bir araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Çalışma sonucuna göre, cep telefonuyla uzun süre konuşanlarda yorgunluk, baş ağrısı, deride yanma hissi ortaya çıkıyordu. Kulaklık-mikrofon seti kullananların %80'inde bu tip sorunların olmadığı gözlendi.

Haziran 1998'de Almanya'da Freiburg Üniversitesi Nöroloji Kliniği'nde yapılan bir araştırmada da cep telefonlarının yüksek tansiyonla ilişkisi ortaya kondu. Bu araştırmada 10 gönüllünün başlarına cep telefonu bağlandı. Araştırmacılar, deneklere haber vermeden telefonları açıp kapadılar. Telefonlar açıkken, deneklerin tansiyonlarında 5-10 mmHg'lik bir artış gözlendi.

İngiltere'de yapılan ve 11.000 kişinin gönüllü olarak katıldığı bir başka araaştırmadaysa, uzun süre cep telefonuyla konuşanlarda baş ağrıları, baş dönmesi ve dikkat dağılması gözlendi.

Bilimsel araştırmaların art arda gelen bu olumsuz sonuçları insanları kuşkulandırıyor. Artık "cep telefonlarının insan sağlığına daha ciddi etkileri olabilir mi?" diye düşünüyor herkes. Yine ilk akla gelen soru : "Cep telefonlarıyla kanser arasında bir ilişki olabilir mi?"

Dünyada 200 milyon dolayında cep telefonu kullanıcısı var. Bu sayı ABD'de 80 milyonun üzerinde ve her ay buna yaklaşık 1 milyon ekleniyor. Cep telefonunun insan sağlığına etkileri ve özellikle de kanserle ilişkisi üzerinde yürütülen çalışmalar ABD'de merakla izleniyor. Çünkü beyinlerinde tümör oluşmuş onlarca kişi, iletişim şirketlerine dava açmış durumda. Tümör oluşumlarına cep telefonlarının mikrodalga yayınlarının yol açtığını ileri sürüyorlar. Benzer davaalar başka ülkelerde de açılmış durumda. Bilimsel araştırmaların sonuçları bu davaların seyri açısından büyük önem taşıyor.

ABD'de cep telefonu endüstrisi beş yıldır, cep telefonlarının insan sağlığı üzerine etkilerini araştıran çalışmaları destekliyor. Hatta bunun için Telsiz İletişim Endüstrisi Birliği, 1993'te Telsiz Teknoloji Araştıraları (WTR) adlı bir araştırma kurumu bile kurdu. Bu kurumun asıl amacı, öncelikle beyin tümörleri olmak üzere birçok hastalıkla cep telefonları arasında bir ilişki olup olmadığını saptamak. İki koldan yürütülen çalışmalar için beş yılda 25 milyon dolar harcandı. Bir yandan epidemiyolojik araştırma sürdürüldü; bir yandan da laboratuvarlarda deneyler yapıldı. Laboratuvar çalışmaları iki konu üzerinde yoğunlaştı: Beyin tümörü oluşumu ve genetik yapının değişimi.

Bu sırada Avrupa ve Avustralya'da da konuyla ilgili birçok araştırma yapıldı; hâlâ süren çok sayıda araştırma da var. Bunlardan birkaçında düşük düzeyli radyo dalgalarının hayvanların bağışıklık ve sinir sistemlerinde bozukluklara, davranışlarında değişimlere yol açtığı ve kanser oluşumunu hızlandırdığı gözlendi. Örneğin Avustralya'daki bir araştırmada, fareler 18 ay boyunca cep telefonunun yaydığı mikrodalgaların etkisinde bırakıldı. Bu farelerde kanser oluşum oranının normal farelere göre iki kat arttığı saptandı.

İsveçli Dr.Lennart Hardell'in araştırmasının geçen yıl Mayıs ayında yayımladığı sonucu: Cep telefonu kullanımı insanlarda beyin tümörü oluşumunu hızlandırmıyordu ; ama beyni tümörlü hastaların, telefon tuttukları tarafta tümör oluşma oranının 2,5 kat fazla olduğu ortaya çıktı. Aynı araştırma ABD'de de yapılmış ve aynı sonuçlara ulaşılmıştı.

En önemli gelişmeyse, WTR'nin beş yıllık araştırmasının sonuçlarını açıklaması oldu. Araştırmanın başındaki Dr. George Carlo "Bu veriler insanlarla doğrudan ilişkili ilk verilerdir. Bunlara göre cep telefonu yayınları insanlarda beyin tümörü rüskini biraz artırıyor, insan kan hücrelerini etkiliyor ve farelerde de DNA bozukluklarına yol açıyor." diyor. Telefon şirketlerince desteklenen bir araştırma kurumundan böyle bir açıklamanın gelmesi çok önemliydi.

Sağlığımızı tehlikeye atacağımıza, cep telefonlarımız acil durumlar dışında kullanmamaya çalışalım. Böylece hem beynimiz, hem de cebimiz rahat eder...

Sonuç

Teknoloji günümüzün vazgeçilmez unsurlarından biridir. Ülkelerin gelişmişlik seviyesi bulundurdukları teknolojik ortamları ile değerlendirilmektedir.

Teknolojinin kullanım alanları oldukça geniştir. Eğitimden, savunma sanayine kadar her alanda kullanılan teknoloji sosyal ve ekonomik hayatında bir vazgeçilmezi durumuna gelmiştir.

Teknolojinin faydaları ve zararları; teknolojiden faydalanma durumumuza göre değişmektedir. Örneğin bir televizyonu genel kültürümüzü artırıcı programları izlerken kullanmamız faydalı, zamanımızı öldürürken kullanmak zararlı olduğu gibi. Bu örnekler çoğaltılabilir; son yüzyılın buluşu olarak değerlendirilen internet ise; elektronik ortamda hızlı bir şekilde bilgiye ulaşmamızı sağlarken; internete bağımlı insanlar oluşturup, sosyal hayattan insanların kopmasına da neden olmaktadır. Buradaki ölçü demekki teknolojiyi ne şekilde kullandığımızdır.

Teknolojinin gümüzüzde geldiği ürküten boyutu ise; özellikle gen teknolojisinin çok gelişip insanları klonlamaya kadar geldiği bu da gelecek için robotlaşan ve tek tip insanların türemesine neden olabilir. Diğer yandan gelişen teknoloji ile birlikte biyolojik ve kimyasal silahların üretilmesi insanlığı tehdit eden diğer teknolojik tehlikeler olarak değerlendirilebilir.

Teknolojinin kullanımı ve sonuçları değişmektedir. Örneğin; teknoloji kullanılarak kurulan bir fabrikada üretim yapılmakta ama artıkları doğaya zarar vermektedir. Yine teknoloji kullanılarak arıtma tesileri kurulup bu tehlike minumuma indirilmektedir. Yani teknolojinin fayda ve zararları birlikte ilerleyip kullanıma göre netice vermektedir.


roviss
Müsteşar
21 Ocak 2008 23:11

Bahsettiğiniz şeyleri bu hafta sonu Elazığ AKM'de Kozmik Bilinç Konferansını veren Ahmet Maranki de söylüyor. Bazı Bilim adamlarımızın sabun köpüğü ve aynısını duymaktan bıktığım "Selülit sorunu nasıl aşılır sorusuna çözüm bir ... bilim adamından geldi tarzı "120 kilo mu oldun? Gel beraber inceltelim" savunularına inat dayandırdığı ilkelerle beraber düşünüldüğünde ülkemizdeki araştırmalarıyla ve özellikle resmettiği(fotoğrafladığı) Enerji ve Kozmik Bilinç kavramlarıyla bence ileride çok göz önünde olacak bir insan. Tabi bu anlattıklarım 14 yıl önce Rusya'da kullanılan ve bizim 50 senemizi gerektiren olaylar. Neyse...

Ülkemizde hep sağdan soldan sunularla öğrendiğimiz gerçekleri yabancıların çuval dolusu altınla götürmek istediği ecdad yadigari eserleri hem bilim dünyasına kazandırmış hem de ülkemizde belki de birden fazla yerde kullanılmayan bir MİMAR SİNAN ismine, İbrahim Hakkı hazretlerine, Marifetname'ye nasıl ve ne bilinçle yaklaşmamız gerektiğinden dem vuyuror haklı olarak. Hani şu ünlü camimizdeki Örümcek Ağı ve Yumurta Akı meselesi gibi tonlarca kanıt! Tabi biz şu an kurgularla, insanların bize bilmemizi istediğini empozeyle verdiği bir yaşamı tercih etmekten hiçbir enerjisi olmayan Kültür(türetim) ürünlerini yiyerek "Karnımı doyurdum, şükür..." havasında ilerliyoruz :) Ve gerçek nimetleri, bilimi aramıyoruz... Baktığım kaynaklarda NASA'nın dahi ismi geçiyordu. Biz neredeyiz...

Radyasyon ve Elektromanyetik dalgalarla ilgili olarak başlık dışında yazdığım 1-2 konu vardı ancak sanırım site güncellemesi nedeniyle Maranki ailesi ziyaretçi sorularını ikinci plana attı. Bir iki tane kaynak verdim ama pek güncel oldukları söylenemez. Umarım silinmemiştir sunuculardan.

(*) Yazınızdan alıntınızın kaynağını bulabilirim ancak alıntınızın kaynağını lütfen kendiniz buraya yazın.

sanitation.arizonahealty.org/article/archive/2006/sid12/01/p/Cactus_Garden_absorbs_electric_magnetic_radiation.html

newscientist.com/backpage.ns?id=mg19325952.811

most from issue 2622 of New sos-Scientist magazine, 17 March 2005, page 127

PS:"One of the hazards of modern life is computer screens, which give off radiation. Cacti grow in deserts in strong sunlight, which has very high levels of ultraviolet. So buy a cactus and stand it in front of your computer screen to absorb all that harmful radiation."

~Saygılar~


meticulous
Kapalı
22 Ocak 2008 21:32

ben kullanıyorum zaten çiçeın her turlusunu swereım


schizo_club
Aday Memur
22 Ocak 2008 21:40

En sevdiğim çiçektir kendisi.Dört mevsim olduğu gibi kalır öylece.Tüm çiçekler güzeldir fakat diğer çiçekler gibi de şımarık değildir.Susuz kalır, güneşsiz kalır yine de özünden taviz vermez.Sizden ek olarak bir beklentisi de yoktur.Mazlumdur,sabırlıdır,protesttir.Onun için de kardelen çiçeği gibi hayatımda ayrı bir yeri vardır.(Biraz edebi oldu ama kusura bakmayın bu bitki gerçekten asil)


pozitifdüşün
Genel Müdür
23 Ocak 2008 23:41

ben ametist taşı kullanıyorum...bunun da işe yaradığını okumuştum..


likya06
Genel Müdür
23 Ocak 2008 23:45

hıımmmm bilmiş olduk.bende de deve tabanı var hemen pc min yanında işe yarar mı?:S


ceylan09
Yasaklı
24 Ocak 2008 12:44

peki % kaç oranında absorbe ediyormuş? ben orayı kaçırdım. ya da yazılmamış. veya bilginiz yok. bilmiyorum. var mı bunun bir oranı?


adıyaman02
Yasaklı
24 Ocak 2008 16:58

Roviss hocam kaktüsten bir arkadaşda ametist taşından bahsetmiş. Araştırdığım kadarıyla radyasyon etkilerini en fazla gideren şey "Amber" taşı.

Amber: Açık sarı veya portakal. İlk Çağ´dan kalan taşlaşmış reçine oluşumu. Elektromanyetik. Solar Plexus şakrasını açar, ruhsal dengeyi, zihin açıklığını, güveni sağlar. Mide gerilimlerini, omurgayı, merkezi sinir sistemini, bellek kayıplarını, hücre yenilenmelerini düzenler. Sarı ve portakal renkli amberler, zihinsel ve duygusal uyumu sağlarlar. Amber özellikle, radyasyonun, x ışınlarının, güneşin, bilgisayarların, uçakların ve diğer aygıtların yaydığı enerjilerin zararlarını azaltır. Eski çağlarda kızılderililer ve Asyalılar tarafından kullanılırdı. Amber tesbihlerin gerilimleri giderdiği gözlemlenmiştir.


sevinçli
Genel Müdür
24 Ocak 2008 17:14

ayy çok ilginç yaa benim bi kaktüsüm var ama hiç böyle bi faydasının olduğunu bilmiyodum dışarda pencerenin önünde zavallım masum masum duruyo hemen ilk işim onu bilgisayar masasının baş köşesine koymak olacak:)


deryasss
Aday Memur
24 Ocak 2008 19:22

ya bende röntgen teknisyeniyim çekim odasına kocaman bi tane koysam işe yararmı ki ... :))


meltem rüzgarı
Aday Memur
24 Ocak 2008 23:01

radyasyon için en iyi şey kristal kuvars taşıdır.alt kısmı 6 gen olan.abd ve avrupa ülkeleri artık cep tellerine kristal kuvars takıyor.

ayrıca sadece bir tek kaktüs radrasyona iyi gelir.

Toplam 34 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi