Editörler : E.Kayı Han
21 Aralık 2010 16:57

Atatürk Gerçekten Yozgat'a Ceza Verdi Mi?

atatürk gerçekten yozgata ceza vermiş olabilir mi bilgisi olan yazarsa sevinirim


Dolunay..
Memur
21 Aralık 2010 17:42

Yozgat'ta halk arasında bu ceza her zaman söylenir, kesin olduguna inanılır arkadaşım.Resmi bir kayıt zaten tutulmamış bildiğim kadarıyla.

Dilden dile dolaşan 2 gerekçe var

Birisi şapka kanununa muhalefetten dolayı bazı olaylar.. (Anlatamıyacağım, çok çirkin)

Diğeri de Atatürk'ün Çapanoğlu'ndan istediği iddia edilen çirkin birşey

(Bunu da yazamıyacağım, bu daha çirkin)

Merak edenler cezanın gerekçesini bulur.

Bu yüzden memleketime yıllardır devlet eliyle hiç ama hiç bir yatırım yapılmadı.Taaa Özal'a kadar.Ceza hatırladığım kadarıyla 50 seneydi.

Ben çok iyi hatırlıyorum, yıllar önce TRT de bir spiker, Tv de haberlerde aynen şöyle bir haber vermişti

Bu tarih itibariyle Yozgat'ın cezası dolmuştur, halk sevinç içinde vs...

Haberlerde tarihçiler uzun uzun bu cezadan bahsetmişti,resmi belgeler aramayın ceza kesindir demişti.

21 Aralık 2010 18:55

ilginç...


Vatan55_Mekan23
Yasaklı
21 Aralık 2010 22:08

bir yozgatlı abimden dinledim biraz önce de...

olayı görmeden bişey denemez ama doğru ise bu büyük ayıptır.olmamış da diyemeyiz çünkü insanoğlu hatasız olmaz...sonuçta mustafa kemal paşa da insan...insan beşer,herkes şaşar...


Vatan55_Mekan23
Yasaklı
21 Aralık 2010 22:25

yazıda hangi kitaptan bahsettiğini bilmiyorum:

_______________

Tarihe isimlerini bir isyanla yazdıran Çapanoğullarının torunları, seksen altı yıl sonra iade-i itibar istiyor. İsyanın gerçekleştiği döneme özgü şartların göz ardı edilmesine ve resmi tarihte, devlet düşmanı gibi gösterilmelerine içerleyenler sadece onlar değil. Adı kimi kaynaklarda isyanla anılan Yozgat da halk muhayyilesinde Milli Mücadele karşıtı bir şehir olarak yer etmekten rahatsız. İsyanın hemen ardından İstiklal Mahkemesi`nde asılan Halit Çapanoğlu`nun aynı adı taşıyan torunu, `Asılan dedemdi; ama sıkıntılar bize kadar sirayet etti.` diyor. Ona göre, Milli Mücadele dönemindeki kaos ortamı, Anadolu`nun içine düştüğü sefalet, hatta kişisel kavgalar ve çıkar hesapları terazinin gözünde ince ayarla tartılmadan bir hükme varılmamalı. Bu noktadan bakınca, detayları silip süpüren ve kişisel tarihi hiçe sayan `resmi tarih` insaflı bir kalemle yeniden yazılmalı. Aslında uzunca bir zaman söylenememiş bazı gerçekler artık daha rahat konuşuluyor. Geçen mayıs ayında Yozgat`ta yapılan `Bozok Sempozyumu`nun en hararetli tartışma konusu `Çapanoğlu İsyanı` olmuş. İsyanın daha en başından talihsiz bir girişim olduğu kabul edilmekle beraber, ülkeye uzun yıllar hizmet vermiş, bir köyü şehre dönüştürmüş ve Halep`e kadar uzanan bir coğrafyanın asayişini sağlamış beyliğin bir kalemde `vatan haini` ilan edilmesinin hakkaniyete sığmadığı dile getiriliyor artık. Çapanoğulları kimdir? Bir dönem bu kadar güçlü ve etkiliyken nasıl oldu da talihsiz bir isyanın kahramanı oldular? Sorularımızı, dedeleri adına Halit Çapanoğlu cevapladı. İstiklal Mahkemesi`nde asılan, uzak değil, `babasının babası` idi. Yaşadığı şehir, atalarının kurduğu şehirdi. Padişah 2. Mahmud`un aileye gönderdiği bir beratla geldi Halit Bey. Yanında, Yozgat`ın köklü ailelerinden birine mensup Burhanettin Kapusuzoğlu ve yeğeni Mehmet Aslan Çapanoğlu da vardı. Önce bir şecere çıkarıldı, ardından Çapanoğlu beyleri tanıtıldı ve nihayet aile tarihinin kördüğüm olduğu 1920 senesinde olup bitenler masaya yatırıldı. Yakın tarihimize ait bu küçük kesit, bir beyliğin ya da bir şehrin tarihi gibi dursa da Milli Mücadele döneminde yurdun içinde bulunduğu halet-i ruhiyeyi anlamamızı kolaylaştırıyor. Çapanoğulları, devlet tarafından Bozok bölgesinin asayişini sağlamak ve vergilerini toplamak için görevlendirilmiş bir ayan ailesi. Ataları Koca Ömer Ağa; ancak Çapanoğullarının Bozok`a hakim olması onun oğlu Ahmet Ağa ile mümkün oluyor. Bölgeyi, o dönemin idarecisi Hüseyin Bey`den bir yıllığına kiralayan Ahmet Ağa, asayişi temin etmede ve vergileri toplamada başarı sağlayınca devlet, sorumluluğu tamamen ona bırakıyor. Başarının ardında Ahmet Ağa`nın zulme mütemayil oluşunun yattığı da biliniyor. Yozgat köyünün yavaş yavaş kasaba halini aldığı, dükkanların, camilerin yaptırıldığı bu dönemde tarih 1730`ları gösteriyor. Ahmet Ağa`nın ikbal yılları? İstanbul`dan gelen paşalık unvanıyla Sivas`a vali tayin ediliyor. İdaresi yine çok cebri? Bu kez bir idam fermanı geliyor Sivas`a ve Ahmet Paşa`nın kellesini, içi bal dolu bir kaseyle İstanbul`a götürüyor. Bozok tekrar karışıyor, asayiş bozuluyor ve devreye oğlu Mustafa Bey giriyor. YOZGAT`IN MUHTEŞEM SÜLEYMAN`I? Yozgat`ın şehir hüviyetine bürünmesi de işte bu döneme rastlıyor. Mustafa Bey`in 1779 yılında yaptırdığı Çapanoğlu Camii, bugün bile Anadolu`nun en güzel camileri arasında gösteriliyor. Bir süre sonra akıbetinin babası gibi olacağı, öldürüleceği korkusuyla huzuru kaçıyor Mustafa Bey`in ve korktuğu başına geliyor. Güvendiği kırk has adamına tüfek talimi yaptırırken onlar tarafından vuruluyor. Onunla ilgili tarihe düşen kayıtta, halka zor kullanmakta babasından geri kalmadığı; ancak Osmanlı tarafından sürre emini olarak görevlendirilip hacca gittikten sonra içini kaplayan pişmanlıkla Çapanoğlu Camii`ni yaptırdığı yer alıyor. Bu kez bey koltuğuna kardeşi Süleyman oturuyor; çünkü oğlu çok küçük. Çapanoğullarının ve Yozgat`ın altın döneminde Süleyman Bey imzası var. Sene 1794, ağabeyinin yaptırdığı camiye bir ek yaptırıyor, ardından dönemin şartlarına göre görkemli sayılabilecek bir saray. Günümüze sadece şöhreti ulaşan sarayda her gün 300 kişiye yemek veriliyor, hayır hasenat işlerinde artış oluyor. Yozgat artık bir şehir; yollar Arnavut kaldırımı, büyük bahçeler, güzel konaklar var. Kayseri`den getirtilen Ermeni ve Rumlar kuyumculuğun gelişmesinde ve mimarinin güzelleşmesinde rol oynuyor. Süleyman Bey, ne ağabeyine benziyor ne babasına. Halka karşı daha müşfik. Alimlere ve sanat erbabına cömert. Halveti tarikatına mensup ve aynı zamanda hattat. Yozgat`ta yetişip sarayda görev alan isimler bir hayli fazla o dönemde; şairliğiyle ünlü Akif Paşa, Süleyman Bey`in katibiyken vezir oluyor. Devlet-i Aliye`nin ilk hariciye nazırı ve son reis-ül küttabı aynı zamanda. Posta teşkilatının geliştirilmesinde emeği olan gazeteci Yusuf Agah Efendi de bir Çapanoğlu. Daha sonraki dönemlere ait mühim bir isim; Çapanoğlu Müşir Ahmet Şakir Paşa. Sultan 2. Abdülhamid`in yaveri. `Her taşın altından bir Çapanoğlu çıkar.` sözü de Süleyman Bey`in sadece Anadolu`da değil, İstanbul`da da çok etkili olduğu bu dönemde söylenmiş. Anadolu`yu yakından takip eden Osmanlı, sonunda `Tamam.` diyor, `Bu kadar güç fazla.` ve Çapanoğullarının ileri gelenlerini İstanbul`a, göz önüne getirtiyor. Beyliğin Yozgat`taki ikbal dönemi de Süleyman Bey`in oğlu vezir Mehmet Celalettin Paşa`dan sonra kapanıyor; ama ailenin İstanbul`da yaşayan çocukları her zaman iyi görevlere getiriliyor. İSYANCI BEYLERE DOĞRU? Tarih biraz daha yakınlaşıyor artık; kördüğüme az kaldı, `bey` diye anılırken adları isyancıya çıkan dört kardeş sahneye çıkıyor; Hacı Osman Bey`in oğulları Edip Bey, Celal Bey, Salih Bey ve Halit Bey. Edip Bey ve Celal Bey valilikten Salih Bey ise Kırşehir Ağır Ceza Reisliği`nden emekli. Üçü de Yozgat`a dönüp, emekliliğin tadını çıkarma niyetinde. Halit Bey zaten çiftlikte yaşıyor. Öne çıkan iki sima; Edip ve Celal Beyler. Edip Bey bir dönem Bozok mebusluğu yapmış, adı gibi edip, narin bir adam. Celal Bey de ağabeyi gibi ismiyle müsemma, isyanın içinde yer almaları biraz da onun bu mizacı yüzünden. Dönem zor bir dönem. Çapanoğulları ve Yozgat tarihi üzerine araştırmalar yapan Burhanettin Kapusuzoğlu, Yozgat`ın ilk kurtuluş hamlesini eşrafıyla ve ulemasıyla desteklediğini ve Milli Mücadele meşalesinin bu şehri de aydınlattığını belirtiyor: `Fakat, bir sıkıntı vardı.` Sıkıntı bir değil, birçok. Devrin Yozgat valisi Necip Bey, Kuvayi Milliye aleyhinde propaganda yapıyor. Vaktiyle İttihat ve Terakki`ye şiddetle karşı çıkan ve Kuvayi Milliye hareketinin de benzer bir girişim olduğunu düşünen Edip Bey`le ve hadiseleri hiçbir zaman doğru okuyamayan Celal Bey`le diyalog içinde. Üstüne üstlük bir benlik kavgası var şehirde. Çapanoğullarından hiç hazzetmeyen Müftü Hulusi Efendi`nin Çapanoğlu Camii`nde beyler aleyhinde konuşması bardağı dolduran damla oluyor. Kılıç Ali`nin konakların etrafını sarması, beyleri ağır hakaretlerle tahrik etmesi ve yüklü miktarda para istemesiyle son damla taşıyor. Kapusuzoğlu, `Bu detayları konuşmak lazım.` diyor, `Çapanoğulları isyan etti mi, ettirildi mi? Bana kalırsa, özellikle sürüklendiler. Avni Doğan da hatıralarında Kılıç Ali meselesinden bahsederken `Kim ilir kimin tahrikiyle yaptılar.` der.` O günlerde Ankara`dan nasihatçilerin gelip gittiği; hatta Mustafa Kemal Paşa`nın Çapanoğullarına Milli Mücadele`ye katılmaları için mektup gönderdiği söyleniyor. Beylerin, mektubu alır almaz Ankara`ya gitmeye kalktıkları; fakat gitmelerinin engellendiği de güçlü rivayetler arasında. Sonunda olan oluyor, işler çığırından çıkıyor. Ankara`daki meclisin meşru olmadığına dair bir fetva okutan Celal Bey, camideki sancağı çıkarıp halife namına bayrak açıyor ve idareyi ele aldığını söylüyor. Oldu olacak kendisine bir vali bir de emniyet müdürü tayin ediyor. Ortalık toz duman, Yozgat Ankara`nın dibinde? ÇERKEZ ETHEM YOZGAT`I YAĞMALAMASAYDI Batı Cephesi`nden isyanı bastırmak üzere Yozgat`a yönlendirilen Çerkez Ethem, doksan yaylı araba, yetmiş subay, ikibin yüz piyade, bin üçyüz atlı, dört dağ topu ve sekiz makineli tüfekten oluşan büyük bir kuvvetle şehre giriyor. Burhanettin Kapusuzoğlu, olay daha dün olmuşçasına şaşkınlıkla soruyor: `Yozgat`ta ne var ki? Yozgat halkının hatta Çapanoğlu ailesinin bile büyük bölümü hadiselerin dışındaydı. O günleri bilenler, isyancı diye masum köylülerin vurulduğunu, şehrin yağmalandığını anlatırlardı.` İlk elden 12 kişiyi idam ettiren Çerkez Ethem, Çapanoğullarına ait konakların hepsini yakıyor ve sürülerine el koyuyor. Kapusuzoğlu`na göre Yozgatlı, bugünkü ekonomik sıkıntıların sebebini o günlerde aramalı. Ethem`in Yozgat`tan ayrılırken sarf ettiği şu cümle onlar için önemli bir delil: `Maşallah Yozgat, Yozgat değil içi altın dolu vadiymiş.` Ali Fuat Paşa`nın hatıralarında da şöyle bir cümle kayıtlı: `Ethem Beyin, Yozgat`tan götürdüğü mallar aylarca Ankara Karacabey Çarşısında satıldı da bitmedi.` O günleri babasından ve aile büyüklerinden dinleyerek büyüyen Halit Çapanoğlu, `Dedem Halit Bey, saklandığı yerde bulunup götürülürken babamları büyük halama emanet etmiş. Halam cesur kadınmış. Birkaç kez Amasya`ya, dedemi ziyarete gitmiş; ama asıldığında cenazesini getirmeye kimse cesaret edememiş. Mezarını bilen yok. Aslında bu seneye kadar resmi dahi yoktu elimizde. Babaannem evi barkı yanıp eşi asılınca üzüntüden verem olup iki yıl içinde ölmüş. Devletin baskısıyla aile fertlerine bir dönem memuriyet bile verilmemiş.` Asıl zorluğu yaşayan Halit Bey`in babası elbette. İsyanda on yaşındaymış. Ethem`in çiftliği yakmasına şahit olmuş, sonra babasının asıldığı haberini duymuş. Varı yoğu elinden alındığı için peş parasız bir bey çocuğu olarak başlamış hayata. Halit Bey`e bugün Yozgat`ta Çapanoğlu olmanın neye tekabül ettiğini soruyoruz: `Bizi bağırlarına basarlar. Ailemiz hep vermiş, biz de gücümüz yettiğince vererek geleneği sürdürüyoruz. Hangi köye gitsek hala bey gibi karşılanıyoruz. Yozgatlıya müteşekkirim.` HER TAŞIN ALTINDAN BİR ÇAPANOĞLU ÇIKAR Bu söz, padişah 2. Mahmud`un ağzından çıkalı hayli zaman oldu, taşın altından çıkanlar hep değişti; ama isim aynı kaldı: Çapanoğlu. Halk muhayyilesindeki karşılığı, güç karşısında şapka çıkarma. Ama işin içinde biraz esrar biraz da dalavere olduğu tartışılmaz. Sarayın has bahçesinde muhasibiyle gezinen 2. Mahmud, atamaların ve görevden almaların altından hep Çapanoğlu beylerinin çıktığından söz etmektedir. Muhasip o sırada önüne çıkan bir taş parçasını ayağıyla kenara itince padişah atılır; `Aman lala, ne yapıyorsun, o taşın altından da Çapanoğlu çıkmasın.` Devir, Çapanoğlu beyliğinin sadece Anadolu`da değil, sarayda da güçlü olduğu devirdir; ama sonrasında çark tersine işler ve bir zamanların zengin ve itibarlı ailesi, tarihe Milli Mücadele karşıtı bir isyanın öncüsü olarak kaydedilir. BU KİTAP ÇAPANOĞULLARININ İADE-İ İTİBAR VESİKASI OLACAKTIR Çapanoğullarının damatlarından Abdülkadir Bey`in hatıralarını titiz bir çalışmayla gün yüzüne çıkaran Dr. Ali Şakir Ergin, olayların üzerinden 86 yıl geçtikten sonra sivil bir hatıratın ışığında gerçeklerin konuşabildiğine dikkat çekiyor. Ona göre, vesikaların birçoğu isyanın hemen ardından yok edilse de hala ulaşılamamış yazılı belgeler var ve onlar da ortaya çıktığında resmi tarihte Çapanoğulları maddesinin yeniden yazılması gerekir. Kitabın çok ilgi uyandırdığını, konuyla ilgili televizyon programlarına davet edildiğini söyleyen Ergin, bu tür ortamlarda, Yozgatlının Çapanoğullarına minnettar olduğunu özellikle vurguluyor: `Yozgat`ın temelini onların attığı, güzide eserleri onların yaptırdığı bilindiği halde Çapanoğlu ailesini dışlamak yanlıştır, üzücüdür. İstanbul hükümetinin iflas ettiği, Anadolu ile irtibatın koptuğu, her tarafta eşkıyanın kol gezdiği bir dönemde Çapanoğulları isyanını büyütmek doğru olmaz. Bu olayları bir zamanla tahdit edecek olursak 7-27 Haziran arası, adet itibariyle tahdit edecek olursak bütün Çapanoğulları ailesinden yedi kişi. İnsanlar hasbelkader hata yapabilirler. Suçun ferdiliği ve cezanın ferdiliği esastır. Bir aileden birkaç kişi bir olaya katıldı diye bütün aileyi itham etmek hatta bütün şehir halkını suçlamak akla izana sığmaz. Hadiseye Yozgat ayaklanması ya da Yozgat isyanı diye isim veren resmi kaynaklardır. Halk da buna tabi olmuştur. Ne yaptı bu insanlar? Kimi öldürdüler, kime silah sıktılar? Yaşanan tarih başkadır yazılan tarih başka. Yozgat`ta yaşanan tarih yazılamamıştır. 1920 sonrası cereyan eden olaylardan sonra aile bireyleri neredeyse vatandaşlıktan çıkarılacak kadar horlandı, Osmanlı`ya bir asır hizmet etmiş bu ailenin çocukları Yerköy`den trenlere bindirilerek başka şehirlere sürüldüler. Aylarca çadırlarda yaşadılar. Bir zamanın ayan ailesi yiyecek ekmeğe muhtaç hale geldi.` ATATÜRK YOZGAT`I SEVİYORDU Yozgat`ta Cumhuriyet Meydanı`ndaki abidede, `Ünlü süvarileri harp meydanlarında kahramanca dövüşen Türk yiğitlerinin harman olduğu diyar. Bozok Yaylasının çocukları var olun.` yazılı. Atatürk imzalı bu cümle Yozgat`ın medar-ı iftiharı. `Yozgat`ı sevmeseydi bu sözü söyler miydi?` diye soruyor Kapusuzoğlu: `Gazi Paşa, birçok şehre hiç gitmediği halde Yozgat`ı 1924 ve 1934 yıllarında iki kez ziyaret etmiştir. İlk gelişinde şehirde üç gün kalması da yine Yozgat`la bir probleminin olmadığına işarettir. Halit Bey çiftlikteki ailesini merak ettiği için ağabeyleriyle birlikte sığındığı Uzun Yayla`dan kaçmış ve yakalanınca asılmıştır; fakat diğer beylere af çıkaran da yine Atatürk`tür. Hatta isyandan dolayı şehir ahalisi adına özür dileyen Akdağlı Bahri Bey`i sert bir dille susturmuş ve şöyle demiştir: Bırak Bahri, o konuyu kapat. Kapanmış yara, deşip de yeniden kanatma. O dönemi kendi içinde izah etmek gerekiyor.`

_______________

http://www.ulku-ocaklari.com/ataturkun-hayati/ataturkyozgat-ve-capanoglu/21241/


Dolunay..
Memur
22 Aralık 2010 01:51

Değerli Vatan55,

Yazınızı okudum.Benim kapalıca anlatmaya çalıştığım bu değil.Bu

Yazıda daha çok siyasi gerekçelerden bahsedilmiş.

BOZOK,MİLLİ MÜCADELEDE HER TÜRLÜ VATAN SAVUNMASINA KATILMIŞ VE NÜFUSUNA ORANLA OLDUKÇA FAZLA ŞEHİT VERMİŞTİR, AYRI...

Yozgat'ın cezalandırılma sebebi daha farklı anlatılır dedelerimizin anlattığı başka.

Şapka kanununu halkın benimsememesi ve bu kanundan dolayı İstiklal mahkemelerinde idam edilen binlerce insandan dolayı halkın buna cevaben yaptığı bir eylem var, yazamıyacağım, kabaca bir eylem.

Halk,Atatürk'ün Yozgat'a girişine dahi müsade etmek istememiş,konvoyun nerde durdurulduğu, olayların nasıl olduğu hep anlatılırdı canlı tanıkları tarafından.

Çapanoğlu'ndan istediği iddia edilen şeyden kastım ise siyasi değil.Daha farklı.

Çapanoğlu isyanları sonrasında gelişiyor olaylar.

Yozgat'a verilmiş bir cezanın Yozgat'ı ve Atatürk'ü küçük düşürme durumu olacağı endişesiyle bu cezadan bahsedilmez.

Ceza bitene kadar Yozgat'a devlet eliyle HİÇ BİR yatırım yapılmadı,tek bir taş konmadı ve halk kendi başının çaresine baktı.Eskilerden kime sorsanız bunu söyleyecektir.Ancak bunu şimdiki gençler onur kırıcı buldukları için bunun basit bir dedikodudan ibaret olduğunu söylerler.

Ne mutlu ki Yozgat halkı, kimi vatansızlar gibi devlet bize birşey getirmedi diye dağa çıkıp ihanet etmedi.Bilakis her zaman devletine, vatanına sadık oldu.Atatürk'ü de hatasıyla sevabıyla sevdi, bağrına bastı.

Atatürk'ün zaten "Bozok Yaylasının kahraman evlatları" diye hitabı meydan yerinde hala yazılıdır.

Aslında iyileşmiş bir yarayı kurcalamamak lazım :)

Bizler Çapanoğlu'nun torunları olarak Atatürk'ü seviyoruz

Keşke şapka zorunluluğu olmayaydı...

Hala şapkaya gıcık oluruz :)


MAZLUM112
Aday Memur
22 Aralık 2010 14:14

DOLUNAY ARKADAŞIMIZIN AYIP DEDİĞİ ŞEYLERDEN BİRİSİ GÜYA MUSTAFA KEMAL ÇAPONOĞLULARIN KIZLARINDAN BİRİNİ İSTEMİŞ OLMASI VE ÇAPONOĞLUNUN MUSTAFA KEMALİ SOPAYLA KOVALAMIŞ SANIRIM DOĞRU VEYA DEĞİL BİLEMİYORUM.BİRİ BU AMA ŞAPKA KANUNU DEDİĞİ VE AYIP OLDUGU İÇİN SÖYLEYEMEDİĞİ ŞEY NEDİR BİLEMİYORUM


Dolunay..
Memur
22 Aralık 2010 16:35

Mazlum112 çok yaklaştın:)

Tam değil ama epey yaklaştın...

Şapka ile ilgili olanı da bulursun artık:)


anasır-ı erbaa
Müsteşar
22 Aralık 2010 17:39

Celali isyanlarını başlatan sizden çıkmış(Bozoklu celal), kurtuluş savaşı yıllarında isyan etmişsiniz. Kürtlerden farkınız yok. Ama nedense tarihte Kürt isyanları geçer ama Türk isyanları geçmez. Ethem bey isyan edince birden Çerkez Ethem oluyor da Çapanoğu isyan edince niye Türk Çapanoğlu olmuyor?


Dolunay..
Memur
23 Aralık 2010 00:41

anası erbaa, Yozgatlının ihanete tenezzül etmemiş olması seni fazlasıyla şaşırtıyor değil mi?

Şaşır şaşır?Biz aç kalsak da dağa çıkmayız, ancak hain avlamaya çıkarız.

BOZOK ismi YOZGAT olarak değiştirildi diye de bazıları gibi 7 düvelle bir olup kendi ülkemizi,kendi devletimizi içten içe kemirmeyiz.

Ülkenin her tarafında isyan oldugu bir dönemde Çapanoğlu da isyan etmiş evet, sizin gibi bölücülük mü yapmış? Tek vatan tek bayrak,tek ülke içinde ayrı bir saf mı tutmuş?

Senin yaptıgın gibi nifak tohumları mı ekmiş? Irak?ın kuzeyindeki kürt kardeşlerin gibi Yahudilerin kucağına mı oturmuş?

İSYANLA İHANETİ KARIŞTIRMA!

Türk?ün asaletine şaşıp komplekse girdin sanırsam?

Biz Bozok yaylası olarak ATATÜRK?ü seviyoruz

Kıskansan de seviyoruz kusura bakma.

Sen siyasi forumdaki bölücü propagandalarına devam et belki orda rahatlarsın.


Dolunay..
Memur
23 Aralık 2010 00:55

Yozgat'ta şehrin merkezinde geniş meydanda bir yazı:

? Ünlü süvarilerin harp meydanlarında kahramanca dövüşen

Türk yigitlerinin harman oldugu diyar!..

Bozok Yaylasının yiğit evlatları varolun??

3 Subat 1934

Mustafa Kemal Atatürk

.


emremusa
Genel Müdür
23 Aralık 2010 08:28

ceza verilmiş. 3 mac seyircisiz :)


anasır-ı erbaa
Müsteşar
24 Aralık 2010 18:00

Dolunay.. demişki:

anası erbaa, Yozgatlının ihanete tenezzül etmemiş olması seni fazlasıyla şaşırtıyor değil mi?

-------

Atatürk senin gibi düşünmüyor ama, bu tip ayaklanmalar için için "isyan, hainlik, cehalet, kin, bağnazlık, kudurmuşluk" diyor. "Hainlik" kelimesini açıklamama gerek yok herhalde.

Atatürk?ün Ağzından (Nutuk) İç İsyanlar:

Efendiler, 1919 yılı içinde, millî teşebbüslerimize karşı başlayan iç isyanlar, sür'atle memleketin her tarafına yayıldı.

Bandırma, Gönen, Susurluk, Kirmastı, Karacabey, Biga ve dolaylarında; İzmit, Adapazarı, Düzce, Hendek, Bolu, Gerede, Nallıhan, Beypazarı dolaylarında; Bozkır'da; Konya, Ilgın, Kadınhan, Karaman, Çivril, Seydişehir, Beyşehir, Koçhisar dolaylarında; Yozgat, Yenihan, Boğazlıyan, Zile, Erbaa, Çorum dolaylarında; İmranlı, Refahiye, Zara, Hafik ve Viranşehir dolaylarında alevlenen karışıklık ateşleri, bütün memleketi yakıyor, hainlik, cehalet, kin ve bağnazlık dumanları bütün vatan göklerini yoğun karanlıklar içinde bırakıyordu. İsyan dalgaları, Ankara'da karargâhımızın duvarlarına kadar çarptı.

Karargâhımızla şehir arasındaki telefon ve telgraf hatlarını kesmeye kadar varan kudurmuşçasına kasıtlar karşısında kaldık.

http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=Nutuk&IcerikNo=188


Dolunay..
Memur
25 Aralık 2010 00:29

İç isyanların o dönemde her beldede oldugunu zaten ben belirtmişim, lafı neresinden anlıyorsun ki.Kalkmış şu iller isyan etti demiş.

yıl 2010

Ve Yozgat 1927'lerde siz bizim BOZOK ismimizi YOZGAT olarak değiştirdiniz diye şimdi yedi düvelle bir olup Türkiye Cumhuriyetini kökünden sarsmaya 2010 da tenezzül ediyor mu? Söylediğim bu.Ya da Çapanoğlu ayrı bir bayrak-ayrı bir devlet hayali peşinde mi koşmuş?

Yozgat,siz 50 sene 60 sene yıllarca benim şehrime tek bir yatırım getirmediniz,benim şehrimi sürgün yeri yapıp ambargo koydunuz diye 2010 da şu anda Türkiye?deki(bazı) hain kürtlerin yaptığı gibi Türkiye?yi içten parçalama teşebbüsüne giriyor mu? Dış güçlerle bir araya gelip içerdeki işbirlikçileriyle her türlü pisliği mübah görüyor mu? Hayır...

Demek ki hainlik ve sütsüzlük, bir mağduriyete uğrayıp uğramamakla alakalı bir şey değil.Hainlik,kimilerinin kanının bozukluğuyla alakalı.

Kürtlerin vaktiyle çok mağdur olduğumuz için şimdi hainiz demeye zerre kadar hakları yok.

O tarihte Bandırma?nın, İzmit?in,Bolu?nun,Yozgat?ın yaptığı İSYAN?la kürtlerin şu anda yaptığı İHANET ?i aynı kefeye koymak zavallılıktan başka bişey değil, bu da ancak senin tiynetine mahsus.

Allah akıl fikir versin bile demiyorum.Aklı bunlara İsrail-Amerika-Almanya-Fransa... veriyor.Bu zavallılar da onların kuklası olmayı tercih ediyor.

Allah bunları bu ülkeden defetsin.


Dolunay..
Memur
25 Aralık 2010 00:35

emremusa, alemsin...

Hatta 50-60 sezon seyircisiz :)

Hakem taraf tutuyo zaten :)


Vatan55_Mekan23
Yasaklı
26 Aralık 2010 13:15

bize hakem ezelden beri taraf tutuyor çeliklenelim diye bırak tutsun ;)

sanıyo ki kimi sütübozukların tarafını tutanlar,biz isyan edip kendi kendimizi yemişiz...parçalamaya çalışmışız,yoketmişiz.bizim isyanımız da idamımız da birlik ve beka içindir....

anlayana sivrisinek saz,anlamayana sazı...


mmnk5858
Memur
10 Aralık 2011 20:48

arkadaşlar benim dedem 73 yaşında yozgata ceza verildiğini söylüyor,,,sebebi ise atatürkün malum isteğinin verilmeyip kapısına eşek bağlandığı olduğunu söylüyor


heart attack
Yasaklı
12 Aralık 2011 11:31

ya güldürdünüz beni:) atatürk çapanoğlundan bukadar kötü ne istemis kızlarından birini de istemediyse ve bu kadar söylenemeyecek kadar kötüyse çapanoğluna mı göz dikmis:)

hala gülüyorum sopayla atatürkü mü kovalamıs çapanoğlu:)ceza verdiyse atatürk yanlıs yapmıs 50 sene seyircisiz cok olmus tahkime götürseler 10yıla falan inerdi :) bide trt de son dakika olarak müjde yozgatın cezası kalktı o kadar güldümki sagolun arkadaslar moralim kötüydü biraz güldüm allah razı olsun sizden


kamil49
Yasaklı
12 Aralık 2011 12:40

Yozgatlı olan Çapanoğulları; Osmanlı hanedanının derebeylerindendi. Tıpkı, Bolu Beyi gibi imtiyazlı idi. Uçsuz bucaksız arazilerin sahibi idi. Bunların Yozgat'taki yeri-yurdu padişahlık gibiydi.

Hain Padişah ve Vahidettin ve Şeyhülislam Dürrizade, İngilizlerin isteği üzerine en olmadık zamanda Çaponoğlu'nu isyana teşvik etti.

O zaman, yani 1920 de yeni kuruluş aşamasında idik. Ankara; hem Yunanlılara ve hem de Çapanoğullarına karşı kritik durumdaydı. İsyan Tokat ve Çorum, Zile'yi de kapsamıştı. Yıldızeli'ni de.. Yozgat isyanı talihsizliktir. Atatürk, bu isyanı hiç affetmemiştir.


kamil49
Yasaklı
12 Aralık 2011 12:56

Yozgatlı Çapanoğlu'nun isyanı sırasında; Yunanlılar Balikesir, Bursa istikametinde taarruza geçtikleri gibi, Uşak'ı da kaybetmiş olduk..

Yozgat isyanı Yunanlılara yaradı. Onların karşısındaki bölük pörçük birliklerimiz Afyon ve Eskişehir'e doğru geri çekilmek zorunda kaldı.


kamil49
Yasaklı
12 Aralık 2011 13:13

1920 sonunda kurulacak olan YENİ TÜRK ORDUSU için Yozgat'tan asker talebinde bulunulduğunda Çapanoğulları; Padişah-Halifenin fetva ve emirleri doğrultusunda Ankara için asker vermeyeceklerini bildirdiler. Öyle ki, Ankara'dan giden subayları da tutukladılar.

Bunu, Yozgatlı Nakıpzadelerin bir torunu olarak da biliyorum. BAKINIZ: GOOGLE'den "Nakipzade Camii" ve Medresesi.. Bizim dedeler ulema ve medrese hocasıdır.. Dedem, 1916 Akabe (Ürdün-Kızıldeniz) gazisidir.

Çapanoğulları ile sihri (kız alıp-verme) hısımlığımız da vardır.

Çapanoğlu Edip ve kardeşinin TMMM Hükumeytine isyanı, Meclis tutanakları ile de sabittir.

Toplam 42 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi