Editörler : F16 Gökçen
08 Haziran 2008 12:24

"Sanma Bu Tekerlek Kalır Tümsekte!, Yarın Elbet Bizim, Elbet Bizimdir!"

Bizden epey uzak diyarlarda bir köyde geçiyor olay. Ve bu köyde yaşayan bir yaşlı adamın hayata ve gelişmelere karşı tevekkül içindeki duruşundan bahsediyor. Fakir, lakin bilge bir yaşlı...

Köyün, hatta ülkenin en muhteşem atına sahip bu yaşlı adam. Kral elçiler yollayıp çok büyük paralar teklif etmiş ihtiyara. Lakin 'hayır' demiş yaşlı adam; 'Bu at sıradan bir at değil benim için, bir dost. Hiç insan para-pul için dostunu satar mı?'

* * *

Köylüler garipsemiş ve içten içe böyle bir alışveriş yapmadığı için akılsızca davrandığını düşünmüşler. Ve günlerden bir gün at ortalıktan kaybolmuş. Tüm köylü atı kralın adamlarının çaldığını düşünmüş.

Ve 'Ey bunak, böyle olacağı; bu atı sana bırakmayacakları belliydi. Onu satsaydın şimdi ülkenin en zengin insanlarından biriydin. Ama şimdi hem beş parasız, hem de atsız kaldın!'

Lakin büyük bir tevekkül ile karşılamış tüm bunları yaşlı bilge. "Karar vermek için acele etmeyin." demiş."Sadece 'at kayıp' deyin, çünkü gerçek bu."

* * *

Köylüler ihtiyara kahkahalarla gülmüşler. Aradan 15 gün geçmeden at, bir gece ansızın dönmüş... Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine. Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. Bunu gören köylüler toplanıp ihtiyardan özür dilemişler.

"Babalık" demişler, "Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at sürün var.."

Cevabı yine aynı olmuş babalığın; "Karar vermek için gene acele ediyorsunuz." Ve devam etmiş: "Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz."

* * *

Köylüler bu defa açıkça ihtiyarla dalga geçmemişler ama içlerinden

"Bu herif sahiden gerzek" diye geçirmişler...

Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara.

"Bir kez daha haklı çıktın" demişler. "Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın." demişler.

İhtiyar "Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz." diye cevap vermiş. "O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı. Gerçek olan bu... Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar doğru? Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez."

* * *

Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş. Köylüler, gene ihtiyara gelmişler...

"Gene haklı olduğun kanıtlandı" demişler. "Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler, belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer..."

Yaşlı bilge, "Siz erken karar vermeye devam edin." demiş, "Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde... Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şanssızlık olduğunu sadece Allah biliyor."

* * *

BU HİKAYEYE EK OLARAK TÜRKİYEMİZİ VE GEÇEN SENE ORTAYA ATILAN 367 KOMEDİSİNİ DÜŞÜNÜN...

ABDULLAH GÜL, CUMHURBAŞKANI SEÇİLMESİN DİYE 367 ŞARTI ORTAYA ATILDI, HEM DE HUKUKA DAYANDIRILARAK TAM BİR HUKUKSUZLUK İÇİNDE...

PEKİ SONUÇ NE OLDU?

REFERANDUM VE SİNE-İ MİLLETİN TOKADI!!

* * *

BU HAFTA İÇİNDE BUNA BENZER BR ENGELLEME İLE SONUÇLANAN ANAYASA MAHKEMESİ FACİASI...

BİRİLERİ "367 KOMEDİSİ"NDE OLDUĞU GİBİ ERKENDEN SEVİNME YOLUNA BAŞVURDULAR AMA UNUTMASINLAR DAHA 1 YIL GEÇMEDİ 367 KOMEDİSİNİN ÜZERİNDEN...

ORADA SONUÇ NE OLMUŞTU?


KaMgA3
Kapalı
08 Haziran 2008 12:47

ZİNDANDAN MEHMEDE MEKTUP

Zindanda iki hece.Mehmed'im lafta!

Baba katiliyle baban bir safta!

Bir de geri adam,boynunda yafta...

.

Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!

Kavuşmak mi?..Belki ..Daha ölmedim!

.

Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,

Kırmızı tuğlalar altı köşeli.

Bu yol da tutuktur hapse düşeli...

.

Git ve gel... Yüz adım...Bin yıllık konak

Ne ayak dayanır buna ,ne tırnak!

.

Bir alem ki, gökler boru içinde.

Akıl almazların zoru içinde

Üstüste sorular soru içinde.

.

Düşün mü,konuş mu, sus mu ,unut mu?

Buradan insan mı çıkar,tabut mu?

.

Bir idamlık Ali vardı,asıldı

Kaydını düştüler,mühür basıldı.

Geçti gitti,birkaç günlük fasıldı

.

Ondan kalan,boynu bükük ve sefil;

Bahçeye diktiği üç beş karanfil...

.

Müdür bey dert dinler,bugün"maruzat"!

Çatık kaş...Hükumet dedikleri zat...

Beni Allah tutmuş kim eder azat?

.

Anlamaz;yazısız,pulsuz,dilekçem...

Anlamaz!ruhuma geçti bilekçem!

.

Saat beş dedi mi,bir yırtıcı zil

Sayım var, maltada hizaya dizil!

Tek yekun içinde yazıl ve çizil!

.

Insanlar zindanda birer kemmiyet;

Urbalarla kemik,mintanlarla et.

.

Somurtuş gibi bıçak,nara gibi tokat;

Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...

Yalnız seccademin yönünde şefkat

.

Beni kimsecikler okşamaz madem

Öp beni alnımdan,sen öp seccadem!

.

Çaycı getir ilaç kokulu çaydan!

Dakika düşelim,senelik paydan!

Zindanda dakika farksız aydan

.

Karıştır çayını zaman erisin

Kopuk kopuk,duman duman erisin!

.

Peykeler,duvara mihli peykeler

Duvarda,başlardan yağlı lekeler

Gömülmüş duvara,bas bas gölgeler...

.

Duvar,katil duvar yolumu biçtin

Kanla dolu sünger... Beynimi içtin

.

Sukut...Kıvrım kıvrım uzaklık uzar

Tek nokta seçemez dünyada nazar

Yerinde mi acep,ölü ve mezar?

.

Yeryüzü boşaldı habersiz miyiz?

Güneşe göç varda ,kalan biz miyiz?

.

Ses demir,su demir ve ekmek demir...

İstersen demirde muhali kemir.

Ne gelir ki elden,kader bu,emir...

.

Garip pencerecik,küçük daracık;

Dünyaya kapalı,Allah'a açık

.

Dua,dua eller karıncalanmış;

Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış

Gözyaşı bir tarla,hep yoncalanmış

.

Bir soluk,bir tütsü,bir uçan buğu

İplik ki incecik,örer boşluğu

.

Ana rahmi zahir ,şu bizim koğuş

Karanlığında nur,yeniden doğuş....

Sesler duymaktayım;Davran ve boğuş!

.

Sen bir devsin,yükü ağırdır devin!

Kalk ayağa,dimdik doğrul ve sevin!

.

Mehmed'im,sevinin ,başlar yüksekte!

Ölsek de sevinin,eve dönsek de!

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

.

Yarın elbet bizim,elbet bizimdir!

Gün doğmuş ,gün batmış ,ebed bizimdir

NECİP FAZIL KISAKÜREK


imitasyon_üye
Kapalı
08 Haziran 2008 22:25

Güncel


KkkkelebekkkK
Kapalı
08 Haziran 2008 22:27

necip fazılı ben bu şiirle tanıdım.. ortaokulda en çok okudugum şiir buydu.. hala farklı duygulara iter beni..


*aziyade*
Başbakan Müsteşarı
08 Haziran 2008 22:28

çok seviyorum bu şiiri :((

yüreğime dokunuyor


imitasyon_üye
Kapalı
08 Haziran 2008 22:32

Recep Tayyip Erdoğan'da okumuştu bu şiiri,

Türkiye'nin kadetiyle alaklı bir şiir olsa gerek,

Üstad Necip Fazıl'dan Allah razı olsun, umut aşılıyor bu şiiriyle,

Ki her türlü engellemelere karşılık olayların sonucu bu şiiri haklı çıkarıyor:

* * *

"Mehmed'im,sevinin ,başlar yüksekte!

Ölsek de sevinin,eve dönsek de!

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

*

Yarın elbet bizim,elbet bizimdir!

Gün doğmuş ,gün batmış ,ebed bizimdir"


KkkkelebekkkK
Kapalı
08 Haziran 2008 22:35

tayyip erdoğan kadar bu şiiri güzel okuyan olamaz sanırım...


imitasyon_üye
Kapalı
08 Haziran 2008 22:55

Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararlara temyiz yolu kapalıdır ama bu demek değildir aynen uygulanır...

Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi sine-i millete dönüldü ve 21 Ekim'de referandum yapıldı. Halk, son sözünü söyledi ve Anayasa Mahkemesi'nin almış olduğu 367 kararının hükmü kalmadı. Çünkü bundan sonraki cumhurbaşkanını Meclis değil halk kendisi seçecek.

* * *

Gelelim Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerine...

Bu maddeler "ünivsertiselerde başörtüsü serbestliğiyle alakalı değişiklik" olarak adlandırıldı ve iptal edildi.

Tamam, Anayasa Mahkemesi'nin almış olduğu karar ne kadar hukuk dışı da olsa, Mahkeme yetki aşımı yapıp yasama erki gibi tavır sergilemişse de aldığı karara itiraz edilemez, temyiz yolu seçilemez. Amaa...

Sine-i Millete dönüp referandum yolu açıktır. Bu kanun maddeleri cumhurbaşkanlığı seçimiyle alakalı anayasa değişikliğinde olduğu gibi 10. ve 42. maddeler referanduma sunulabilir. İnanıyorum ki ezici bir oranla bu maddeler kabul edilecektir.

Yüksek Mahkeme son sözünü söylese de henüz hiçbirşey bitmiş değil.

Halk sözünü söylemedi henüz...


imitasyon_üye
Kapalı
09 Haziran 2008 17:01

güncel


imitasyon_üye
Kapalı
09 Haziran 2008 21:33

Ağlama karanfil

Beni de ağlatma sil gözyaşlarını

Yeşerecek sevdan kutlu tohumlarda

Körpe diyarlarda

* * *

Aldırma söylenen o sözlere

Sen dağıt etrafa mis kokunu

Umudu sevgiyi özlemlerini

Ve hasretleri

* * *

Susadım karanfil

Çöllerde kavrulan kurumuş toprak gibi

Kelepçe vurulmuş yemyeşil gevdene

Ben özgürlüğe hasret


*gırgırına*
Kapalı
30 Ocak 2009 23:27

güncel :)

Toplam 10 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi