Editörler : E.Kayı Han
07 Şubat 2010 13:20

Tarihte kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi

7 şubat yani bugün 1971 yılında isviçrede kadınlara seçilme hakkının verildiği gün biraz ilginç değil mi?


çocuuk
Müsteşar
07 Şubat 2010 13:28

Seçme ve Seçilme Hakkı

19. yüzyılın sonlarında kadınların oy verme hakkına kavuşabilmesi konusu kadın hakları hareketi için önemli bir aşama temsil etmiştir.[8]

Yeni Zellanda'da kadınlara seçme hakkı 1893 yılında, seçilme hakkı 1918'de verilmiştir. Bu yasa tüm ırktan kadınları kapsar.

1902'de Avusturalya'da kadınlar seçme hakkı kazanmıştır.

1906 yılında Finlandiya kadın vatandaşlarına seçme ve seçilme hakkı tanıyan ilk Avrupa ülkesi olmuştur. O yıllarda Rusya büyük çarlığına bağlı bir düklük olan Finlandiya, dünyada ilk kadın milletvekillerinin meclise girdigi ülke ünvanını da taşir. 1907 yılında 19 kadın milletvekili meclise girmeyi başarmıştır.

Norveç 1913'te, Danimarka ve o zaman Danimarka'ya bağlı olan Izlanda da 1915'de kadınlara oy hakkı vermiştir.

Kanada'da Quebec bölgesi hariç, kadınlar 1917'de seçme ve 1920'de seçilme hakkı elde ederken, Quebec'de kadınlara seçme ve seçilme hakkı 1940 yılında verilmiştir.

1917'de Rusya ve eski Sovyet cumhuriyetlerinden bir kısmında da kadınlar seçme ve seçilme hakkı elde etmişlerdir. Bu hak 1918 yılı genel seçimlerinde ilk defa kullanılmıştır.

12 Kasım 1918'de Avusturya kadınlarına oy hakkı vermiş, onu takip eden günlerde 30 Kasım 1918'de Almanya'da kadınların seçme ve seçilme hakkı yasayla garantilenmiş ve 19 Ocak 1919 seçimlerinde kadınlar ilk defa oy kullanmıştir.

Amerika Birleşik Devletleri'nde 1920 yılında yürürlüğe giren anayasa değişikliği ile ülke genelinde kadınlara oy verme hakkı tanınmış, Kasım 1920'de kadınlar ilk parlemento seçimlerine katılmışlardır.[8]

1918 yılında 30 yaşının üstünde olup, bazı özel durumlarda oy kullanabilme hakkını elde etmiş olan, Birleşik Krallık kadınları için tam oy hakkı 1928 yılında sağlanmıştır [8].

Güney Afrika Cumhuriyeti ırklarlarına göre kadınlara 1930'da beyaz ırka, 1984'de Hint ırkına , 1994'de de siyah ırka, oy hakkı tanımıştır.

Türkiye'de kadınlar 20 Mart 1930'da belediye seçimlerinde seçme hakkı kazandılar. 1933'te Köy Kanunu'nda muhtar seçme ve köy heyetine seçilme hakkı düzenlendi. Milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkına ise 5 Aralık1934'te yapılan anayasa değişikliğiyle kavuştular. 8 Şubat 1935'de ilk defa meclis seçimlerine katılan türk kadınları mecliste 18 sandalye elde ettiler. [9]

Fransa'da 4 Ekim 1944'de yapılan yasa değişikliğiyle kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi. 29 Nisan 1945'te ilk defa belediye seçimlerine katılan kadınlar 21 Ekim 1945'te de ilk defa parlemento seçimlerinde oy kullandılar.

1925'de belediye seçimlerinde oy kullanmaya başlayan İtalyan kadınları 1946'da ilk genel seçimlere katıldılar.

Brezilya'da 1934'de, Filipinler'de 1937'de, Arjantin ve Meksika'da 1946'da, Japonya'da 1945'te, Çin'de 1947'de, Liberya'da 1947'de, Uganda'da 1958'de ve Nijerya'da 1960'da kadınlar oy verme hakkına sahip oldular.[8]

İsviçre'de kadınların seçme ve seçilme hakkıni elde etmesi 7 Şubat 1971'de gerçekleşirken İsviçre'ye bağlı Appenzell kantonunda ise 1990'ı bulmuştur.


çocuuk
Müsteşar
07 Şubat 2010 13:31

--------------------------------------------------------------------------------

5 Aralık? Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı Verilmesinin 71. Yıldönümü?

Kadınlar, Türk Kurtuluş Savaşı'nın en önemli unsurlarından biriydi ve Mustafa Kemal, Cumhuriyet'in ilanından sonra ??kadın hareketi??ne büyük önem verdi.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde İkinci Meşrutiyet sırasında başlayan kadın uyanışı, cumhuriyetle birlikte büyük bir ivme kazandı. Kadın hareketinin ve haklarının en büyük savunucusu ise, her öncü eylemde olduğu gibi, Mustafa Kemal'di.

Atatürk, kadınların siyasal örgütlenişini Kurtuluş Savaşı yıllarında destekliyordu. 1923 yılının yaz aylarında, daha Halk Fırkası ve Cumhuriyet kurulmadan ??Kadınlar Halk Fırkası?? kurulmuştu. Bu siyasi örgüt, her açıdan Cumhuriyet hükümetlerine baskı yaparak kadın haklarının savunucusu oldu. Şubat 1924'te ??Türk Kadın Birliği?? kuruldu, ama Türk kadınının çağdaş yasal haklara kavuşmaları, biraz zaman aldı.

Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin her toplumsal kademesinde öncülük eden kadınlara ilk siyasal hakları, 1930 yılında çıkarılan Belediyeler Kanunu ile verildi. Ardından 1934 yılında Malatya Milletvekili İsmet İnönü ve 191 arkadaşının verdikleri bir yasa değişikliği teklifiyle Türk kadını milletvekili seçilme hakkını kazandı. O tarihlerde Avrupa ve Amerika'da kadınların böylesine çağdaş hakları henüz yoktu. 1 Mart 1935 yılında toplanan TBMM'de tam 18 kadın milletvekili yer aldı.

Türk kadını seçme ve seçilme hakkına birçok Batı ülkesinden daha önce sahip oldu. Atatürk, kadının seçme ve seçilme hakkına kavuşmasıyla ilgili olarak, " Medeni memleketlerin birçoğunda kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu salahiyet ve liyakatle kullanacaktır." diyerek kararlılığını belirtmiştir.

Milletvekili seçimlerinde, Türk kadını ilk kez seçme seçilme hakkını kullandı. 8 Şubat 1935 te Meclise 18 kadın milletvekili girdi

İtalya'da kadınlar 1948'de, Japonya'da ise ancak 1950'de seçme hakkını kazandı. Türkiye'nin Medeni Kanun'u aldığı İsviçre'de ise kadınlar seçme ve seçilme hakkını 1971'e kadar alamadı. İsveç ve Danimarka örneklerinde de durum farklı değildi.

Türk kadını, Atatürk hayattayken yapılan son seçimde (1935) ilk kez seçilme hakkını kullandı ve TBMM'ye 18 milletvekiliyle girdi.

Kadına milletvekili seçme ve seçilme hakkının verilmesinden önce de 1926'da Büyük Millet Meclisi onayıyla Medeni Kanun yürürlüğe girdi ve kadını 'şeriat'tan kurtararak, haklarını 'iade etti'.

TBMM tarafından 3 Nisan 1930'da kabul edilen bir başka yasa ile kadına belediye seçimlerine katılma hakkı tanındı. 26 Ekim 1932'de ise kadına muhtar, köy ihtiyar kurulu üyeliğine seçilme ve seçme hakkı getirildi.

8 Ekim 1934'de kabul edilen ve 5 Aralık 1934'de yürürlüğe giren son yasayla da kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı.Ancak 2000'li yıllarda nüfusun yarısını oluşturan kadınların Meclis'teki temsil oranı yok denecek kadar az. Kadın milletvekili sayısı, erkek milletvekillerinin sadece yüzde 4.2'si oranında.


mukan25*
Şube Müdürü
07 Şubat 2010 15:40

Kdınların kime oy verdiklerini gerçekten merak ediyorum bence en çok yakışıklı gördüklerine oy veriyorlar:)


mukan25*
Şube Müdürü
07 Şubat 2010 15:44

Bizim tv programlarından birinde izlemiştim.Spiker seçim üzeri siyasiler hakkında vatandaşa kime oy vereceklerini vede sebeplarini soruyor.

İnanın bayanların çoğu bazı siyasileri söyledi spiker neden diye sorduğunda yakışıklı ve sempatik bulduklarını söylediler:)


çocuuk
Müsteşar
07 Şubat 2010 16:08

kardeş iyi dinleseydin

sempat espri işleri var da kellik ne olacak

kellere falan çok oy veriyolarsa

yarından tezi yok siyasete gireyim...


dilŞAD2
Kapalı
07 Şubat 2010 17:29

Biz Türkler bu meseleyi Milattan çok çok önce aşmışız...:)

Katunlarımız Hakanların yanında fikir beyanında bulunmuşler...Seçmişler,seçilmişler,Hakanın yerine vekalet etmişler...

At binip,kılıç kuşanmışlar...:)

Evet...

Biz barbar Türkler yapmışız bunu...


abdullahak72
Şube Müdürü
10 Şubat 2010 20:48

Bu ülkede kadınların en az yarısının seçme ve seçilme hakkı yok. Bir tane başörtülü milletvekili, ya da hakim-savcı, bürokrat var mı?

Başörtülüler bu ülkede sadece açılımlara destek verme hakkına(!) sahiptirler.


çocuuk
Müsteşar
13 Şubat 2010 23:32

başörtü ayıbı insanlara ikinci sınıf muamaelesidir kabullenmek mümkün değildir.

çözümüde halkta biter derim.


salvatores35
Yasaklı
19 Şubat 2010 16:59

bu konuda en ılerı olanlar serıat ıle yonetılen afganıstan ve suudıler.

hala kadınların secme ve secılme hakkı yok.

ehlıyet bıle alamıyorlar.

evde acıksalar gıdıp marketten ekmek alamıyorlar yanlarında erkek sınek olması gerekıyor.

ıste ılerlemıs medenılesmıs ulkeler

19 Şubat 2010 22:40

kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmiş olması hukuk önünde erkeklerle eşit oldugu anlamına gelmiyor türk kadını hala kimligini kanıtlama derdin de hala birey olarak ikinci sınıf vatandaş olarak görülen kadınlarını 8 mart ta anılmasıda önem arz etmiyor soframızda yeri ökümüzden sonra gelen kadınlarımız daha uzun yıllar bu mücadeleyi verecek gibi görünüyor


-INTEGRATION-
Yasaklı
20 Şubat 2010 21:48

evet oldu olası bu mücadele verliyo bir türlü çözümlenemeyenn meselelerdenn .


bilgeşen
Yasaklı
04 Ağustos 2012 16:01

Kadınlara seçme ve seçilme hakkı Türkiye'de 1934 yılında kabul edilirken, Japonya'da 1945 de, İsviçre'de ise 1971 yılında bu hak tanındı.


GURMONCU
Şef
04 Ağustos 2012 22:55

2 sene önceki kapanan nikim duruyo ıntegratıon burada be ne zaman yazmışım bunu ,çözülemeyen meselelerin boyutu değişti (konu olarak ).

en azından eskiden olduğu gibi tavuk kümesleri yok .


savasmak
Yasaklı
05 Ağustos 2012 02:32

ATATÜRK eşi menendi bulunmaz bir dehadır.. Önder ve kahramandı. Türk milleti için hayatını harcamıştı. Saygılar olsun..


berraksu01
Yasaklı
08 Ağustos 2012 09:09

İslam şeriatındaki kadınlar İKİNCİ SINIF yaratık sayılırken, ATATÜRK onlara en değerli varlık olduklarını kazandırdı.


kumluca5
Yasaklı
01 Eylül 2012 07:42

Türklere ne mutludur ki, ATATÜRK gibi bir dehaları, kurtarıcıları vardı.


demirbilek06
Yasaklı
08 Eylül 2012 18:59

Bu milletin analarına herşey layıktır.

Cumhuriyetten önce kadınlar ikinci sınıf vatandaştı.

Onlar bir hiç gibiydi.

Köle de oluyorlardı, cariye ve kuma da..

ATATÜRK, onlara insanlık haklarını vermekle büyüklüğünü göstermiştir.


kasseria038
Genel Müdür
09 Eylül 2012 02:25

Hea biliyoruz 1950 de halk sandığa gitti seçme ve seçilme hakkını kullandı.

gizli sayım açık tasnif seçimleri ile büyük bir demokrasi şovu yapmıştık muasır medeniyetlere:)))

Menderesin mekanı cennet olsun. onun sayesinde gittik. belki o olmasaydı halen milli irade olmayacaktı


demirbilek06
Yasaklı
09 Eylül 2012 03:38

Özellikle 1600 yılından 1922 yılına kadar Osmanlılarda Padişahlık demek, milletin sırtından bedava beslenmek, cariyeleriyle saraylarda saltanat sürmek demektir.

Bu durumu, ilkokullardaki "sabi çocuklar" bile bilebiliyor.

1. Kadınlara İNSANLIK HAKLARINI VEREN Atatürk oldu. Bunun tersi yok!

2. Atatürk olmasaydı, Adnan Menderes de olmazdı, Demokrat Parti de olmazdı.

3. Atatürk olmasa, Adnan Menderes işgal altındaki AYDIN ilinde Yunan vatandaşı sayılacaktı.. Belki de babasının dini bile değişmiş olurdu.

3. Cumhuriyetten önce, kadınlar KÖLE veya CARİYE, KUMA veya İKİNCİ

sınıf idi. Onların seçme hakları da yoktu, seçilme hakları da..

Araplarda ve Afganlılarda hala kölelik de var, cariyelik, KUMALIK da!

MONARŞİ, kişi imparatorluğu ve DESPOTLUK demekti. Padişahlık; astığı astık, kestiği kestik olan kara düzen ve diktatorluktur. Kanun manun demek Padişah olmaktı.

Atatürk saltanat ve hilafetçileri, bu ulusun başından attı, def'etti.

Arap ve Afganlıların Mustafa Kemal Atatürk yetiştirememeleri, onların felaketi oldu, oluyor. Ya İŞGALİ yaşıyorlar, ya da İSYANLARI..

ATATÜRK olmasaydı; tüm Batı Anadolu, Akdeniz ve Marmara Bölgesi, Doğu Anadolu Bölgesi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi HAÇLILARIN olurdu.

TÜRKLÜK esir ve yok olurdu.. Din iman da hepten uçardı, uçabilirdi.

Kemal ATATÜRK, "TÜRKLÜĞÜN ışığı ve önderi, hem de atası" olmuştur.

Gavurların ve Haçlıların ATATÜRK'e hala kızması, doğal bir hadisedir.


çardak06
Yasaklı
22 Eylül 2012 09:28

ATATÜRK bu ulusun ışığı ve nurudur. Onuru ve gurudur. Haçlılar ve o mel'un düşmanlar ve hainler, gerici ve yobazlar her gün çatlıyorlar.

ATATÜRK'ün mezarını geçen sene 12 Milyon insan ziyaret etti. Her yıl 10.000 insan O'nu ziyaret ediyor. Abdulhamit veya Vahidettin'i kim neylesin?

Toplam 62 mesaj

Çok Yazılan Konular

Sözlük

Son Haberler

Editörün Seçimi