Entelektüel önce "münevver", daha sonra "aydın" kavramlarıyla açıklanmış. Mehmet Ali Kılıçbay köşe yazısında "Ülkemizde entelektüel kelimesi çoğu zaman ?aydın?ın ve bazen de ?bilgili insan?ın, eski tabiriyle ?allâme?nin karşılığı olarak kullanıldı. Oysa bu terimler arasında bağlantı yok. Aydın, Osmanlı Batılılaşması sırasında ortaya çıkan ?münevver?in çevirisi, yani aydınlanmış kişi. Daha açık bir ifadeyle belli bir ideolojinin takipçisi. Allâme ise çok şey bilen kişi. Entelektüel bunların hiçbiri değil. Aydın, nasıl başkalarının aklından çıkanları öğrenerek aydınlanıyorsa, entelektüel de kendi aklının sentezlerinin peşindeki kişidir." diye belirtmiş. Bir çok kavramda olduğu gibi bu kavramda da bir kavram karmaşasının yaşandığını düşünüyorum.
Kavram karmaşası yaşana dursun söz Cemil Meriçten açılmışken "Bu Ülke" ve "Mağaradakiler" kitaplarındaki değerli satırlarını anımsayalım...
?Entelektüel, yazı veya söz aracılığı ile toplumun şuurlanmasına yardım eden kişi olur? (Cemil Meriç/ Mağaradakiler, 16)
?Aydının görevi karanlıkları aydınlatmak. Yazık ki o da kavganın içinde. Sokaklarda kardeşleri çocukları başkalaşırken, soğukkanlılığını nasıl koruyabilir?? (Cemil Meriç/ Bu Ülke, 50)
?Aydın olmak için önce insan olmak lazım. İnsan mukaddesi olandır. İnsan hırlaşmaz, konuşur, maruz kalmaz, seçer. Aydın kendi kafasıyla düşünen, kendi görüşüyle hisseden kişi. Aydını aydın yapan : ?uyanık bir şuur, tetikte bir dikkat ve hakikatin bütününü kucaklamaya çalışan bir tecessüs.? (Cemil Meriç/ Bu Ülke, 49)
?Gerçek entelektüel, önce ülkesinin haklarını, düşman olan bir dünyaya haykırmakla görevlidir?İnsan kucağında yaşadığı toplumundan sıyrılamaz, sıyrılırsa okunmaz, anlaşılmaz.? (Bu Ülke/108)
***
Bilgisini kendisine saklamayanlar, bilgisini üstünlük kurmak için kullanmayanlar, çağdışı öğretileri devam ettimeyenler, insan geleceğini ve çeşitliliğini tehlikeye düşürecek çeşitli eylemlere ve uygulamalara destek vermeyenler, kazanılmış kültürel aydınlığı karanlığa çevirmeye çalışmayanlar, sorunlar üzerinde çözümler üretip; ürettiği çözümleri paylaşmaktan kaçınmayanlar ve fikirlerini savunmaktan çekinmeyenler yolunuz açık olsun...:)
"Aydınların aydınlatmadığı toplumları şarlatanlar aldatır."
Entelektüel önce "münevver", daha sonra "aydın" kavramlarıyla açıklanmış. Mehmet Ali Kılıçbay köşe yazısında "Ülkemizde entelektüel kelimesi çoğu zaman ?aydın?ın ve bazen de ?bilgili insan?ın, eski tabiriyle ?allâme?nin karşılığı olarak kullanıldı. Oysa bu terimler arasında bağlantı yok. Aydın, Osmanlı Batılılaşması sırasında ortaya çıkan ?münevver?in çevirisi, yani aydınlanmış kişi. Daha açık bir ifadeyle belli bir ideolojinin takipçisi. Allâme ise çok şey bilen kişi. Entelektüel bunların hiçbiri değil. Aydın, nasıl başkalarının aklından çıkanları öğrenerek aydınlanıyorsa, entelektüel de kendi aklının sentezlerinin peşindeki kişidir." diye belirtmiş. Bir çok kavramda olduğu gibi bu kavramda da bir kavram karmaşasının yaşandığını düşünüyorum.
Kavram karmaşası yaşana dursun söz Cemil Meriçten açılmışken "Bu Ülke" ve "Mağaradakiler" kitaplarındaki değerli satırlarını anımsayalım...
?Entelektüel, yazı veya söz aracılığı ile toplumun şuurlanmasına yardım eden kişi olur? (Cemil Meriç/ Mağaradakiler, 16)
?Aydının görevi karanlıkları aydınlatmak. Yazık ki o da kavganın içinde. Sokaklarda kardeşleri çocukları başkalaşırken, soğukkanlılığını nasıl koruyabilir?? (Cemil Meriç/ Bu Ülke, 50)
?Aydın olmak için önce insan olmak lazım. İnsan mukaddesi olandır. İnsan hırlaşmaz, konuşur, maruz kalmaz, seçer. Aydın kendi kafasıyla düşünen, kendi görüşüyle hisseden kişi. Aydını aydın yapan : ?uyanık bir şuur, tetikte bir dikkat ve hakikatin bütününü kucaklamaya çalışan bir tecessüs.? (Cemil Meriç/ Bu Ülke, 49)
?Gerçek entelektüel, önce ülkesinin haklarını, düşman olan bir dünyaya haykırmakla görevlidir?İnsan kucağında yaşadığı toplumundan sıyrılamaz, sıyrılırsa okunmaz, anlaşılmaz.? (Bu Ülke/108)
***
Bilgisini kendisine saklamayanlar, bilgisini üstünlük kurmak için kullanmayanlar, çağdışı öğretileri devam ettimeyenler, insan geleceğini ve çeşitliliğini tehlikeye düşürecek çeşitli eylemlere ve uygulamalara destek vermeyenler, kazanılmış kültürel aydınlığı karanlığa çevirmeye çalışmayanlar, sorunlar üzerinde çözümler üretip; ürettiği çözümleri paylaşmaktan kaçınmayanlar ve fikirlerini savunmaktan çekinmeyenler yolunuz açık olsun...:)
"Aydınların aydınlatmadığı toplumları şarlatanlar aldatır."