Merhaba Arkadaşlar;
Burada size ünite ünite anlatım bozukluğu konularını anlatmayacağım.
Bunu yapmayacağım çünkü zaten siz aynılarını defalarca okudunuz, ben olmayanı yapmak istedim, mahalli dilimize oturmuş ve oradan kalkmak bilmeyen hatalarımızı ele aldım. Bu hatalar dilimize öyle ciddi boyutlarda oturmuş ki artık onu hata olarak algılayamıyoruz, sınavda da karşılaşınca doğruymuş gibi kabul ediyoruz.
Ben aklıma gelenleri, bildiğim çerçevede ele aldım ve sizlerle paylaşıyorum. Başlayalım.
=Anlatım Bozuklukları Genel Bakış=
Dilimiz günlük yaşamdaki konuşma pratikliği sebebiyle birçok anlatım bozukluğu meteoruna maruz kalmıştır. Bu hataların yaygınlığı o kadar ciddi bir boyuttadır ki artık dilimizde kullanımları kalıplaşmıştır, dolayısıyla sınavda bu tip sorularla karşılaştığımızda, cümleyi sanki doğru kurulmuş gibi algılamakta ve hatalı değilmiş gibi diğer şıklarda cevap aramaktayız.
Şimdi dilerseniz bu tip hataları inceleyelim.
Seni İyi Anlayabilmem İçin Bana Kendini Doğru İfade Etmelisin!
I- Aynı şeyi ifade eden kavramların birlikte kullanılması:
Örnekler:
1) Annem bana sabah kahvaltısı hazırlamış, bundan dolayı çok mutluyum.
Cümleyi ilk okuduğumuzda, pratikte sanki cümlede hiçbir sorun yokmuş gibi algılanmaktadır. Hâlbuki teoride, cümlede bir sıkıntı vardır ve giderilmesi gerekir.
Analiz: Bilirsiniz ki kahvaltı, günün tek bir öğününde yapılır: sabah.
Yani herhangi biri bize ?bugün kahvaltımı balkonumda yaptım? dediğinde onun bu eylemi sabah gerçekleştirdiğini anlarız. Sabah haricindeki öğünlerde kahvaltıda yenilen besinlerin yenmiş olması o öğünün adını kahvaltı yapmaz. Bu öğün ya öğle yemeği ya da akşam yemeği olmuştur artık. Dolayısıyla ?Annem bana sabah kahvaltısı hazırlamış, bundan dolayı çok mutluyum.? Cümlesinde, cümleden ?sabah? zaman zarfı atılmalıdır, cümlede kalması anlatım bozukluğuna sebebiyet verir. Daha sonra nesne, eyleme uygun kökler almalıdır.
Doğrusu: ?annem bana kahvaltı hazırlamış, bundan dolayı çok mutluyum? şeklinde olabilir.
2)Adam cebinden çıkardığı kâğıda, kalemiyle bir şeyler yazdı ve bana uzattı.
Bu cümlemizi de ilk okuduğumuzda pratikte doğru gibi görünmektedir. Hâlbuki cümlede anlatım bozukluğu vardır. Şöyle ki:
Yazma eylemi zaten sadece kalem ile yapılabilir, dolayısıyla adam kâğıda ancak kalemle bir şeyler yazabilecektir, demek ki ayrıca ?kalemle? demek yanlış olacaktır.
=====Dilimize oturmuş diğer yaygın anlatım bozuklukları=====
3) Adam dağa tırmanmaya başlamadan önce ayağına yeni aldığı botları giydi.
Cümlemiz yine ilk okunduğunda sorun yok gibi algılanmaktadır, oysa cümle hatalıdır.
Çünkü bot sadece ayağa giyilebilir, ayrıca ?ayağa? yazmaya gerek yoktur.
4) Aracın deposu ful dolu (Dilimize oturmuş bir hatadır)
Bu cümlede ise ful (Full) zaten dolu anlamına gelmektedir, bunun yerine:
?Aracın deposu dolu? dersek cümleden aynı anlam çıkacaktır.
5) O gece sıcaklık sıfırın altında eksi üç dereceydi.
?Eksi üç? zaten sıfırın altında bir rakamdır
6) Bu olay da keza aynı diğeri gibi.(Sıklıkla düşülen bir hata daha!)
?Keza? zaten ?aynı? anlamına gelmektedir, bu hata da dilimize oturmuştur.
7)Sınıfta yüksek sesle bağırmayın! (Alçak sesle bağırılmaz, o yüzden ayrıca Yüksek demek yanlıştır.)
8)Kulağıma alçak sesle bir şeyler fısıldadı. (Fısıldama zaten sadece alçak sesle gerçekleştirilen bir eylemdir)
9) Geceye sevgilisiyle birlikte katıldı. (?birlikte? zarfı cümleden atılmalıdır)
10) Kavga etmek yerine derdinizi birbirinize, konuşarak anlatsanız nasıl olur?
(İnsanlar zaten sadece konuşarak anlaşabilirler!)
11)Yan odadaki çocuklar sabaha kadar beraber gülüştüler.
(Gülüşme eylemi zaten beraber yapılır, ?beraber? atılmalıdır)
12)İki dargın arkadaş seneler sonra yolda karşılaşınca karşılıklı selamlaştı.
(Selamlaşma zaten sadece karşılıklı yapılabilir)
Bu tür hatalı yapılara dikkat ediyoruz arkadaşlar!
II- Tamamlama cümleleriyle 2 özneli cümlelerin birbirine karıştırılması:
Bu da günlük dilimizde yapılan genel bir hatadır. Hatanın çıkış kaynağı ya birbirinden farklı iki özne aynı yükleme bağlanmıştır ya da cümle sanki tamamlama cümlesiymiş gibi algılanmaktadır, şimdi bu hataları örneklerle inceleyelim:
Örnekler:
Öncelikle 1 özne 2 yükleme nasıl bağlanabilir bunu inceleyelim:
1) Genç kadın, sağ elindeki tokayı eski eşine verdi, sol elindeki tarağı yeni eşine.
Cümleyi incelediğimizde öznemiz tektir ve ?Genç Kadın?dır. Cümlede yüklem 2 ayrı nesneye bağlanmıştır.
Dilimizde, cümlede yüklem olmadan (bazı ünlemler hariç) kafamızda hiçbir yargı oluşmaz.
Örn: ?O? gördüğümüz gibi sadece özne kullanınca kafamızda hiçbir yargı oluşmadı, yani ?O? bizim için kendisinden daha fazla bir şey değildir, cümleye bir yüklem ekleyelim:
Örn: ? O geldi? şimdi artık bu cümleyi okuduğumuzda kafamızda bir yargı oluştu. Buradan anlayacağımız üzere yüklemsiz yargı olmaz.
Artık yukarıdaki ?Genç Kadın? örneğimize geri dönebiliriz.
?Genç kadın, sağ elindeki tokayı eski eşine verdi, sol elindeki tarağı yeni eşine.?
Öncelikle cümlede kaç eylem gerçekleşmiş? İki!
O halde cümlede, kafamızda 2 yargı oluşabilmesi için en az iki yüklem olmalıdır, oysa cümlemizi incelediğimizde cümlenin tek yüklemli olduğunu görüyoruz, bu eylemi de genç kadın sadece eski eşinde gerçekleştirmiş. Peki, şimdi kadının yeni eşi ne olacak? O halde kadın yüklemi de eski eşi ve yeni eşiyle paylaştırmalı ki yargı için iki yüklemimiz olsun ve böylece kafamızda iki yargı oluşsun. Fakat bu tek yüklem 2 şahsı da karşılıyor mu? Bakalım.
Şimdi kadının yüklemini her iki nesneye uygulayalım, şayet kadının eylemi her iki nesneyi de karşılıyorsa kadının yeni eşinde ayrı bir yüklem kullanmak gerekmez ve böylece kadının yeni eşi eski eşindeki eylemi kullanabilir. (kadının iş gerçekten de zor)
Yargı 1: Genç kadın, sağ elindeki tokayı eski eşine verdi
Yargı 2: sol elindeki tarağı yeni eşine ?verdi?
Kim verdi? Kadın (Ortak özne) Sorularıma gayet sağlıklı cevap aldık. O halde bir sorun yok.
( Eski eşinin yüklemini yeni eşinde de kullandık ve Genç Kadın buna izin verdi)
O halde yukarıdaki cümlemiz ?Genç kadın, sağ elindeki tokayı eski eşine verdi, sol elindeki tarağı yeni eşine.? şeklinde yazılsa dahi cümlede hiçbir sorun yoktur, çünkü cümleyi kafamızda analiz ettiğimizde, tek yüklem her iki nesneyi de karşılamıştır.
Cümle diğer bir açıdan da akıldan tamamlanabilir niteliktedir.
Fakat biz bu cümleyi asla şu şekilde kullanamayız:
Örn: ?Genç kadın, sağ elindeki tokayı eski eşine, sol elindeki tarağı yeni eşine??
Bu cümlemiz her ne kadar akıldan tamamlanabilse de bu kullanım doğru kabul edilemez. Zira cümle en az 1 yüklem barındırmalı.
Fakat tamamlama cümleleri şu şekilde kullanılabilir:
Örn 1: Üzüm üzüme baka baka?
Örn 2: Duvarı nem adamı gam?
Bu örnek cümleler ilk bakıldığında yukarıda verdiğimiz örnekle aynı gibidir fakat aralarında belirgin bir fark mevcuttur. Bunlar dilimizde kalıplaşmış atasözleridir. Bu yüzden bu şekilde kullanımlarında bir sıkıntı oluşmaz.
Dilimizde bazen de tek yüklem birden çok özneye bağlanmış olabilir.
Örn: Ahmet çay, Mustafa simit aldı.
Dikkat edersek Mustafa?nın yüklemi yine her iki özneyi de karşılamıştır.
Ahmet çay ?aldı?, Mustafa simit aldı.
Fakat şöyle bir cümle kuralım:
Örn: Geceyi, annemler salonda bizler oturma odasında geçirdik.
Bu cümlemiz de ilk başta bize normal gibi görünmekte. Oysa cümleyi analiz ettiğimizde cümlenin hatalı kurulduğunu anlıyoruz.
Analiz: Geceyi, annemler salonda bizler oturma odasında geçirdik.
Cümlemizi incelediğimizde tek yüklem kural dışı olarak her iki özneye bağlanmıştır.
Özne 1: Annemler Özne 2: Biz
Burada 2. öznenin (biz) yüklemi var fakat 1. öznenin (Annemler) yüklemi yok, yüklemsiz yargı olmayacağını daha önce yazmıştık, o halde 1. Öznenin de cümlede bir yüklemi olmalı.
2. öznenin yüklemini 1. öznenin yüklemine vuralım bakalım cümlemiz yukarıdaki Genç Kadın gibi lütufkâr mı, buna izin verecek mi?
Örn: Geceyi, annemler salonda geçirdik, bizler oturma odasında geçirdik.
Gördüğümüz gibi ortaya hatalı bir tablo çıktı! (Yüklemsiz yargı olmaz, bunu mecbur yaptık!)
O halde cümleyi düzeltmemiz gerekir. Peki, şunu artık yapalım o halde.
Örn: Geceyi annemler salonda geçirdi, bizler oturma odasında geçirdik.
Mutlu Son!
III- Aynı cümlede birbiriyle çelişen ifadelere yer verilmesi:
Bu hatamız da dilimizde neredeyse kalıplaşmıştır ve sırf bu yüzden cümle içerisinde kullanıldığında farkına varılamamaktadır.
Örn: Yarın buraya kesin gelebilirler. (Hem kesinlik hem ihtimal var)
Gelmeleri kesin mi yoksa bir ihtimale mi bağlı?
Bazen de cümlede söylenmek istenen yargı söylenememiş olabilir:
Örn: Büyük ihtimalle bu gece oraya varacağız, bana güven.
Bunu duyan kişi, bu cümleyi kuran kişiye hangi anlamda güvenmelidir?
a) O gece oraya varacakları anlamında mı?
b) Oraya bir ihtimal üzerine varabilecekleri anlamında mı?
Oysa bu cümleyi kuran kişi karşısındakine ?bu gece oraya varacağız, bana güven? demek istemiştir, fakat kişinin bunu karşısındakine söyleme yolu yanlıştır.
Örn: Yarın bir gün mutlaka çıkıp gelebilir.
Bu cümlemiz de hem kesinlik (mutlaka) hem de ihtimal (gelebilir) içermektedir. Yine hatalıdır.
Örn: Şu an kesinlikle eve varmış olması gerekiyor
Bu cümlemiz de pratikte doğruymuş gibi fakat yine hem kesinlik hem de ihtimal anlamı içermektedir, bu tür bir kullanım yanlıştır. Çünkü bunu duyan bir kimse, bahsi geçen kişinin eve varmış olma durumunu net bilemeyecektir.
Örn: Aşağı yukarı tam beş yıl önce. ( Cümlede hem ?ortalama? hem ?kesinlik? anlamı vardır)
Örn: 2005?li yıllarda buralara gelmiştik. ( Sadece 1 tane ?2005? yılı vardır, dolayısıyla ?ler? eki getiremeyiz)
IV- Aynı kavramlar.
Dilimizde, aynı anlama gelen kavramların cümle içerisinde birlikte kullanılmasından kaynaklı anlatım bozukluğu da olabilir. Bu hatalar da günlük dilimize oturmuştur, fakat kullanımı doğru bir durum değildir.
Örn:
Bu ilaçta birçok fayda ve yarar var. (Fayda-Yarar)
Olaylar gayet açık ve net (Açık-Net)
Günümüzde birçok çağdaş ve uygar toplum bu sorunu bizden daha önce aşmıştır.(Çağdaş-Uygar)
Durum ve vaziyet bundan ibaret arkadaşlar. (Durum-Vaziyet)
V- ?ler-lar?
Bu ekimiz de cümlede yanlış kullanıldığında anlatım bozukluğuna mahal vermektedir.
Şöyle ki: Dilimizde cansız varlıklar çoğul olsalar dahi asla ?ler? eki almazlar fakat canlı varlıklar çoğulsa bu eki alabilir de alamaz da.
Örn: ?Ağaçlar ormanı baştan sona güzelleştiriyorlar? diyemeyiz, zira dediğimiz gibi ağaçlar cansız varlıklardır.
Cümlemiz şöyle düzeltilebilir:? Ağaçlar ormanı baştan sona güzelleştiriyor?
Söz konusu canlı varlıklar ise:
Örn: ?Çocuklar oradan oraya koşuşturuyor? da diyebiliriz ?lar? da diyebiliriz. Kullanım her iki şekilde de doğrudur.
VI- Tümleç-Edat hataları
Bu hata türleri de dilimize oturmuştur ve bu şekilde cümle kurulduğunda cümlede hata yokmuş gibi algılanmaktadır. Halbuki vardır! Şimdi bunları örneklerle inceleyelim:
Örn: Çocuk, kızın yanına gitti ve bir şeyler söyledi. (Kime?)
Örn: Cebinden para çıkardı ve uzattı. (Kime?)
Örn: Koşarak doktorun yanına gitti ve bağırdı. (Kime?)
Örn: Adamın yanına gitti ve konuştu( Kiminle)
Örn: Annesini görünce yanına gitti ve para istedi. (Kimden?)
Bir cümlenin hatasız kurulu olması için gerekli şart bütün öğelerinin eksiksiz olmasıdır.
Cümlede, içerisinde olması gerektiği halde özne yoksa yüklem yoksa tümleç yoksa zarf yoksa nesne v.b yoksa cümle hatalıdır.
Yukarıdaki örneklerde de cümlelerin öğeleri eksiktir, bu yüzden anlatım bozuklukları meydana gelmiştir, fakat bu hatalar da kritik bir şekilde mahalli dilimize oturmuştur, dolayısıyla sınavda karşımıza çıktığında genelde hataya düşeriz. Şimdi dilerseniz bu cümleleri düzeltelim. Bunun için evvela cümlenin öğelerini iyi bilmemiz gerekir.
Hata analizi:
Örn 1: Çocuk, kızın yanına gitti ve bir şeyler söyledi.
Daha önce ?yüklem? konusunda belirttiğimiz gibi, cümle, içerisinde bir öğe istediği halde onu cümleye eklemezsek cümle bizimle konuşmaz, bize küser, bize hata verir.
Bu cümleyi inceleyelim: Örn: ?Çocuk, kızın yanına gitti ve bir şeyler söyledi.? Burada çocuk, kızın yanına gitmiş fakat kime ne söylemiş bilinmiyor, yani bir tümleç eksik, ?neye, kime? soruları bize dolaylı tümleçleri verir. Hatırlayalım! Çocuğun eylemini kıza vurduğumuzda ortaya çıkan tablo şudur:
?Çocuk, kızın yanına gitti ve kızın bir şeyler söyledi.? Gördüğümüz gibi hatamızı yakaladık
?e-a? yönelme ekimiz kızda ekli değil, bunun yerine ?ın? ekli.
Cümlemizi düzeltelim: Çocuk kızın yanına gitti ve ona -ya da ?kıza?- bir şeyler söyledi.
Diğer örneklerdeki hataları da aynı yöntemle bulabiliriz!
VII- Mantık hataları:
Bu hatalar da dilimize oturmuş, dilimizde sıkça yaptığımız hatalardır. Hata genelde yanlış sıralamadan kaynaklanmaktadır. Bu hatayı size sadece 2 örnekle açıklayacağım ve siz de hatayı anlayacaksınız.
Örn: Evde değil ekmek, yiyecek yemek dahi yok.
Cümlemizdeki bu söylem sizin de farkına vardığınız gibi hatalıdır, cümlemizde sanki yemek ekmekten daha kolay bulunabilen bir varlıkmış gibi algılanmaktadır.
Örn: Beni değil okul müdürü, öğretmen dahi gelse indiremez bu çatıdan aşağıya.(Denemyin!)
Farkındaysanız, yine öğretmen okul müdüründen daha üst bir rütbeymiş gibi bir anlam var cümlede. Bu hatalara dikkat edelim.
VIII-Kavramın yanlış yerde kullanımı:
Bu tür hatalar pek sık görülmemekle birlikte bazen soru olarak gelmektedir. Bilmekte fayda olduğuna inanıyorum.
Genel hata, cümledeki kavramın yanlış yerde kullanımından kaynaklanan bir belirsizlikten doğmaktadır.
Örn: Yeni eteğimi giymiştim ki adam kapıdan içeri küt diye daldı.
Cümleyi dikkatli incelersek, burada esas söylenmek istenen durum farklıdır.
Haliyle akla şu sorular gelmekte: Burada yeni olan, etek mi yoksa eteğin giyilme zamanı mı?
Cümleyi hatadan şu şekilde kurtarabiliyoruz:
Örn: Eteğimi yeni giymiştim ki adam kapıdan içeri küt daldı.
Bu tür cümlelere de dikkat edelim.
IX- Virgül hataları:
Bu hata da cümlemizde virgül eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Virgül eksikliği cümlede bir bilinmezlik ortamına mahal verdiği için hata ortaya çıkmaktadır.
Örn 1: Genç kıza bir şeyler söyledi.
Cümlede genç olan bir kız mıdır yoksa genç olan biri bir kıza mı bir şey söyledi bilemiyoruz.
Cümleyi şu şekilde kurtarabiliriz.
Örn: Genç, kıza bir şeyler söyledi. (Acaba ne söyledi!)
Örn 2: Saçında kurdele olan genç kadına seslendi.
Cümlemizde, saçında kurdele olan biri bir kadına mı seslenmiş yoksa birisi saçında kurdele olan kadına mı seslenmiş yine bilemiyoruz.
Cümleyi şu şekilde kurtarabiliriz:
Örn: Saçında kurdele olan, genç kadına seslendi.
Başarılar.
E.E 02.11.2010
Merhaba Arkadaşlar;
Burada size ünite ünite anlatım bozukluğu konularını anlatmayacağım.
Bunu yapmayacağım çünkü zaten siz aynılarını defalarca okudunuz, ben olmayanı yapmak istedim, mahalli dilimize oturmuş ve oradan kalkmak bilmeyen hatalarımızı ele aldım. Bu hatalar dilimize öyle ciddi boyutlarda oturmuş ki artık onu hata olarak algılayamıyoruz, sınavda da karşılaşınca doğruymuş gibi kabul ediyoruz.
Ben aklıma gelenleri, bildiğim çerçevede ele aldım ve sizlerle paylaşıyorum. Başlayalım.
=Anlatım Bozuklukları Genel Bakış=
Dilimiz günlük yaşamdaki konuşma pratikliği sebebiyle birçok anlatım bozukluğu meteoruna maruz kalmıştır. Bu hataların yaygınlığı o kadar ciddi bir boyuttadır ki artık dilimizde kullanımları kalıplaşmıştır, dolayısıyla sınavda bu tip sorularla karşılaştığımızda, cümleyi sanki doğru kurulmuş gibi algılamakta ve hatalı değilmiş gibi diğer şıklarda cevap aramaktayız.
Şimdi dilerseniz bu tip hataları inceleyelim.
Seni İyi Anlayabilmem İçin Bana Kendini Doğru İfade Etmelisin!
I- Aynı şeyi ifade eden kavramların birlikte kullanılması:
Örnekler:
1) Annem bana sabah kahvaltısı hazırlamış, bundan dolayı çok mutluyum.
Cümleyi ilk okuduğumuzda, pratikte sanki cümlede hiçbir sorun yokmuş gibi algılanmaktadır. Hâlbuki teoride, cümlede bir sıkıntı vardır ve giderilmesi gerekir.
Analiz: Bilirsiniz ki kahvaltı, günün tek bir öğününde yapılır: sabah.
Yani herhangi biri bize ?bugün kahvaltımı balkonumda yaptım? dediğinde onun bu eylemi sabah gerçekleştirdiğini anlarız. Sabah haricindeki öğünlerde kahvaltıda yenilen besinlerin yenmiş olması o öğünün adını kahvaltı yapmaz. Bu öğün ya öğle yemeği ya da akşam yemeği olmuştur artık. Dolayısıyla ?Annem bana sabah kahvaltısı hazırlamış, bundan dolayı çok mutluyum.? Cümlesinde, cümleden ?sabah? zaman zarfı atılmalıdır, cümlede kalması anlatım bozukluğuna sebebiyet verir. Daha sonra nesne, eyleme uygun kökler almalıdır.
Doğrusu: ?annem bana kahvaltı hazırlamış, bundan dolayı çok mutluyum? şeklinde olabilir.
2)Adam cebinden çıkardığı kâğıda, kalemiyle bir şeyler yazdı ve bana uzattı.
Bu cümlemizi de ilk okuduğumuzda pratikte doğru gibi görünmektedir. Hâlbuki cümlede anlatım bozukluğu vardır. Şöyle ki:
Yazma eylemi zaten sadece kalem ile yapılabilir, dolayısıyla adam kâğıda ancak kalemle bir şeyler yazabilecektir, demek ki ayrıca ?kalemle? demek yanlış olacaktır.
=====Dilimize oturmuş diğer yaygın anlatım bozuklukları=====
3) Adam dağa tırmanmaya başlamadan önce ayağına yeni aldığı botları giydi.
Cümlemiz yine ilk okunduğunda sorun yok gibi algılanmaktadır, oysa cümle hatalıdır.
Çünkü bot sadece ayağa giyilebilir, ayrıca ?ayağa? yazmaya gerek yoktur.
4) Aracın deposu ful dolu (Dilimize oturmuş bir hatadır)
Bu cümlede ise ful (Full) zaten dolu anlamına gelmektedir, bunun yerine:
?Aracın deposu dolu? dersek cümleden aynı anlam çıkacaktır.
5) O gece sıcaklık sıfırın altında eksi üç dereceydi.
?Eksi üç? zaten sıfırın altında bir rakamdır
6) Bu olay da keza aynı diğeri gibi.(Sıklıkla düşülen bir hata daha!)
?Keza? zaten ?aynı? anlamına gelmektedir, bu hata da dilimize oturmuştur.
7)Sınıfta yüksek sesle bağırmayın! (Alçak sesle bağırılmaz, o yüzden ayrıca Yüksek demek yanlıştır.)
8)Kulağıma alçak sesle bir şeyler fısıldadı. (Fısıldama zaten sadece alçak sesle gerçekleştirilen bir eylemdir)
9) Geceye sevgilisiyle birlikte katıldı. (?birlikte? zarfı cümleden atılmalıdır)
10) Kavga etmek yerine derdinizi birbirinize, konuşarak anlatsanız nasıl olur?
(İnsanlar zaten sadece konuşarak anlaşabilirler!)
11)Yan odadaki çocuklar sabaha kadar beraber gülüştüler.
(Gülüşme eylemi zaten beraber yapılır, ?beraber? atılmalıdır)
12)İki dargın arkadaş seneler sonra yolda karşılaşınca karşılıklı selamlaştı.
(Selamlaşma zaten sadece karşılıklı yapılabilir)
Bu tür hatalı yapılara dikkat ediyoruz arkadaşlar!
II- Tamamlama cümleleriyle 2 özneli cümlelerin birbirine karıştırılması:
Bu da günlük dilimizde yapılan genel bir hatadır. Hatanın çıkış kaynağı ya birbirinden farklı iki özne aynı yükleme bağlanmıştır ya da cümle sanki tamamlama cümlesiymiş gibi algılanmaktadır, şimdi bu hataları örneklerle inceleyelim:
Örnekler:
Öncelikle 1 özne 2 yükleme nasıl bağlanabilir bunu inceleyelim:
1) Genç kadın, sağ elindeki tokayı eski eşine verdi, sol elindeki tarağı yeni eşine.
Cümleyi incelediğimizde öznemiz tektir ve ?Genç Kadın?dır. Cümlede yüklem 2 ayrı nesneye bağlanmıştır.
Dilimizde, cümlede yüklem olmadan (bazı ünlemler hariç) kafamızda hiçbir yargı oluşmaz.
Örn: ?O? gördüğümüz gibi sadece özne kullanınca kafamızda hiçbir yargı oluşmadı, yani ?O? bizim için kendisinden daha fazla bir şey değildir, cümleye bir yüklem ekleyelim:
Örn: ? O geldi? şimdi artık bu cümleyi okuduğumuzda kafamızda bir yargı oluştu. Buradan anlayacağımız üzere yüklemsiz yargı olmaz.
Artık yukarıdaki ?Genç Kadın? örneğimize geri dönebiliriz.
?Genç kadın, sağ elindeki tokayı eski eşine verdi, sol elindeki tarağı yeni eşine.?
Öncelikle cümlede kaç eylem gerçekleşmiş? İki!
O halde cümlede, kafamızda 2 yargı oluşabilmesi için en az iki yüklem olmalıdır, oysa cümlemizi incelediğimizde cümlenin tek yüklemli olduğunu görüyoruz, bu eylemi de genç kadın sadece eski eşinde gerçekleştirmiş. Peki, şimdi kadının yeni eşi ne olacak? O halde kadın yüklemi de eski eşi ve yeni eşiyle paylaştırmalı ki yargı için iki yüklemimiz olsun ve böylece kafamızda iki yargı oluşsun. Fakat bu tek yüklem 2 şahsı da karşılıyor mu? Bakalım.
Şimdi kadının yüklemini her iki nesneye uygulayalım, şayet kadının eylemi her iki nesneyi de karşılıyorsa kadının yeni eşinde ayrı bir yüklem kullanmak gerekmez ve böylece kadının yeni eşi eski eşindeki eylemi kullanabilir. (kadının iş gerçekten de zor)
Yargı 1: Genç kadın, sağ elindeki tokayı eski eşine verdi
Yargı 2: sol elindeki tarağı yeni eşine ?verdi?
Kim verdi? Kadın (Ortak özne) Sorularıma gayet sağlıklı cevap aldık. O halde bir sorun yok.
( Eski eşinin yüklemini yeni eşinde de kullandık ve Genç Kadın buna izin verdi)
O halde yukarıdaki cümlemiz ?Genç kadın, sağ elindeki tokayı eski eşine verdi, sol elindeki tarağı yeni eşine.? şeklinde yazılsa dahi cümlede hiçbir sorun yoktur, çünkü cümleyi kafamızda analiz ettiğimizde, tek yüklem her iki nesneyi de karşılamıştır.
Cümle diğer bir açıdan da akıldan tamamlanabilir niteliktedir.
Fakat biz bu cümleyi asla şu şekilde kullanamayız:
Örn: ?Genç kadın, sağ elindeki tokayı eski eşine, sol elindeki tarağı yeni eşine??
Bu cümlemiz her ne kadar akıldan tamamlanabilse de bu kullanım doğru kabul edilemez. Zira cümle en az 1 yüklem barındırmalı.
Fakat tamamlama cümleleri şu şekilde kullanılabilir:
Örn 1: Üzüm üzüme baka baka?
Örn 2: Duvarı nem adamı gam?
Bu örnek cümleler ilk bakıldığında yukarıda verdiğimiz örnekle aynı gibidir fakat aralarında belirgin bir fark mevcuttur. Bunlar dilimizde kalıplaşmış atasözleridir. Bu yüzden bu şekilde kullanımlarında bir sıkıntı oluşmaz.
Dilimizde bazen de tek yüklem birden çok özneye bağlanmış olabilir.
Örn: Ahmet çay, Mustafa simit aldı.
Dikkat edersek Mustafa?nın yüklemi yine her iki özneyi de karşılamıştır.
Ahmet çay ?aldı?, Mustafa simit aldı.
Fakat şöyle bir cümle kuralım:
Örn: Geceyi, annemler salonda bizler oturma odasında geçirdik.
Bu cümlemiz de ilk başta bize normal gibi görünmekte. Oysa cümleyi analiz ettiğimizde cümlenin hatalı kurulduğunu anlıyoruz.
Analiz: Geceyi, annemler salonda bizler oturma odasında geçirdik.
Cümlemizi incelediğimizde tek yüklem kural dışı olarak her iki özneye bağlanmıştır.
Özne 1: Annemler Özne 2: Biz
Burada 2. öznenin (biz) yüklemi var fakat 1. öznenin (Annemler) yüklemi yok, yüklemsiz yargı olmayacağını daha önce yazmıştık, o halde 1. Öznenin de cümlede bir yüklemi olmalı.
2. öznenin yüklemini 1. öznenin yüklemine vuralım bakalım cümlemiz yukarıdaki Genç Kadın gibi lütufkâr mı, buna izin verecek mi?
Örn: Geceyi, annemler salonda geçirdik, bizler oturma odasında geçirdik.
Gördüğümüz gibi ortaya hatalı bir tablo çıktı! (Yüklemsiz yargı olmaz, bunu mecbur yaptık!)
O halde cümleyi düzeltmemiz gerekir. Peki, şunu artık yapalım o halde.
Örn: Geceyi annemler salonda geçirdi, bizler oturma odasında geçirdik.
Mutlu Son!
III- Aynı cümlede birbiriyle çelişen ifadelere yer verilmesi:
Bu hatamız da dilimizde neredeyse kalıplaşmıştır ve sırf bu yüzden cümle içerisinde kullanıldığında farkına varılamamaktadır.
Örn: Yarın buraya kesin gelebilirler. (Hem kesinlik hem ihtimal var)
Gelmeleri kesin mi yoksa bir ihtimale mi bağlı?
Bazen de cümlede söylenmek istenen yargı söylenememiş olabilir:
Örn: Büyük ihtimalle bu gece oraya varacağız, bana güven.
Bunu duyan kişi, bu cümleyi kuran kişiye hangi anlamda güvenmelidir?
a) O gece oraya varacakları anlamında mı?
b) Oraya bir ihtimal üzerine varabilecekleri anlamında mı?
Oysa bu cümleyi kuran kişi karşısındakine ?bu gece oraya varacağız, bana güven? demek istemiştir, fakat kişinin bunu karşısındakine söyleme yolu yanlıştır.
Örn: Yarın bir gün mutlaka çıkıp gelebilir.
Bu cümlemiz de hem kesinlik (mutlaka) hem de ihtimal (gelebilir) içermektedir. Yine hatalıdır.
Örn: Şu an kesinlikle eve varmış olması gerekiyor
Bu cümlemiz de pratikte doğruymuş gibi fakat yine hem kesinlik hem de ihtimal anlamı içermektedir, bu tür bir kullanım yanlıştır. Çünkü bunu duyan bir kimse, bahsi geçen kişinin eve varmış olma durumunu net bilemeyecektir.
Örn: Aşağı yukarı tam beş yıl önce. ( Cümlede hem ?ortalama? hem ?kesinlik? anlamı vardır)
Örn: 2005?li yıllarda buralara gelmiştik. ( Sadece 1 tane ?2005? yılı vardır, dolayısıyla ?ler? eki getiremeyiz)
IV- Aynı kavramlar.
Dilimizde, aynı anlama gelen kavramların cümle içerisinde birlikte kullanılmasından kaynaklı anlatım bozukluğu da olabilir. Bu hatalar da günlük dilimize oturmuştur, fakat kullanımı doğru bir durum değildir.
Örn:
Bu ilaçta birçok fayda ve yarar var. (Fayda-Yarar)
Olaylar gayet açık ve net (Açık-Net)
Günümüzde birçok çağdaş ve uygar toplum bu sorunu bizden daha önce aşmıştır.(Çağdaş-Uygar)
Durum ve vaziyet bundan ibaret arkadaşlar. (Durum-Vaziyet)
V- ?ler-lar?
Bu ekimiz de cümlede yanlış kullanıldığında anlatım bozukluğuna mahal vermektedir.
Şöyle ki: Dilimizde cansız varlıklar çoğul olsalar dahi asla ?ler? eki almazlar fakat canlı varlıklar çoğulsa bu eki alabilir de alamaz da.
Örn: ?Ağaçlar ormanı baştan sona güzelleştiriyorlar? diyemeyiz, zira dediğimiz gibi ağaçlar cansız varlıklardır.
Cümlemiz şöyle düzeltilebilir:? Ağaçlar ormanı baştan sona güzelleştiriyor?
Söz konusu canlı varlıklar ise:
Örn: ?Çocuklar oradan oraya koşuşturuyor? da diyebiliriz ?lar? da diyebiliriz. Kullanım her iki şekilde de doğrudur.
VI- Tümleç-Edat hataları
Bu hata türleri de dilimize oturmuştur ve bu şekilde cümle kurulduğunda cümlede hata yokmuş gibi algılanmaktadır. Halbuki vardır! Şimdi bunları örneklerle inceleyelim:
Örn: Çocuk, kızın yanına gitti ve bir şeyler söyledi. (Kime?)
Örn: Cebinden para çıkardı ve uzattı. (Kime?)
Örn: Koşarak doktorun yanına gitti ve bağırdı. (Kime?)
Örn: Adamın yanına gitti ve konuştu( Kiminle)
Örn: Annesini görünce yanına gitti ve para istedi. (Kimden?)
Bir cümlenin hatasız kurulu olması için gerekli şart bütün öğelerinin eksiksiz olmasıdır.
Cümlede, içerisinde olması gerektiği halde özne yoksa yüklem yoksa tümleç yoksa zarf yoksa nesne v.b yoksa cümle hatalıdır.
Yukarıdaki örneklerde de cümlelerin öğeleri eksiktir, bu yüzden anlatım bozuklukları meydana gelmiştir, fakat bu hatalar da kritik bir şekilde mahalli dilimize oturmuştur, dolayısıyla sınavda karşımıza çıktığında genelde hataya düşeriz. Şimdi dilerseniz bu cümleleri düzeltelim. Bunun için evvela cümlenin öğelerini iyi bilmemiz gerekir.
Hata analizi:
Örn 1: Çocuk, kızın yanına gitti ve bir şeyler söyledi.
Daha önce ?yüklem? konusunda belirttiğimiz gibi, cümle, içerisinde bir öğe istediği halde onu cümleye eklemezsek cümle bizimle konuşmaz, bize küser, bize hata verir.
Bu cümleyi inceleyelim: Örn: ?Çocuk, kızın yanına gitti ve bir şeyler söyledi.? Burada çocuk, kızın yanına gitmiş fakat kime ne söylemiş bilinmiyor, yani bir tümleç eksik, ?neye, kime? soruları bize dolaylı tümleçleri verir. Hatırlayalım! Çocuğun eylemini kıza vurduğumuzda ortaya çıkan tablo şudur:
?Çocuk, kızın yanına gitti ve kızın bir şeyler söyledi.? Gördüğümüz gibi hatamızı yakaladık
?e-a? yönelme ekimiz kızda ekli değil, bunun yerine ?ın? ekli.
Cümlemizi düzeltelim: Çocuk kızın yanına gitti ve ona -ya da ?kıza?- bir şeyler söyledi.
Diğer örneklerdeki hataları da aynı yöntemle bulabiliriz!
VII- Mantık hataları:
Bu hatalar da dilimize oturmuş, dilimizde sıkça yaptığımız hatalardır. Hata genelde yanlış sıralamadan kaynaklanmaktadır. Bu hatayı size sadece 2 örnekle açıklayacağım ve siz de hatayı anlayacaksınız.
Örn: Evde değil ekmek, yiyecek yemek dahi yok.
Cümlemizdeki bu söylem sizin de farkına vardığınız gibi hatalıdır, cümlemizde sanki yemek ekmekten daha kolay bulunabilen bir varlıkmış gibi algılanmaktadır.
Örn: Beni değil okul müdürü, öğretmen dahi gelse indiremez bu çatıdan aşağıya.(Denemyin!)
Farkındaysanız, yine öğretmen okul müdüründen daha üst bir rütbeymiş gibi bir anlam var cümlede. Bu hatalara dikkat edelim.
VIII-Kavramın yanlış yerde kullanımı:
Bu tür hatalar pek sık görülmemekle birlikte bazen soru olarak gelmektedir. Bilmekte fayda olduğuna inanıyorum.
Genel hata, cümledeki kavramın yanlış yerde kullanımından kaynaklanan bir belirsizlikten doğmaktadır.
Örn: Yeni eteğimi giymiştim ki adam kapıdan içeri küt diye daldı.
Cümleyi dikkatli incelersek, burada esas söylenmek istenen durum farklıdır.
Haliyle akla şu sorular gelmekte: Burada yeni olan, etek mi yoksa eteğin giyilme zamanı mı?
Cümleyi hatadan şu şekilde kurtarabiliyoruz:
Örn: Eteğimi yeni giymiştim ki adam kapıdan içeri küt daldı.
Bu tür cümlelere de dikkat edelim.
IX- Virgül hataları:
Bu hata da cümlemizde virgül eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Virgül eksikliği cümlede bir bilinmezlik ortamına mahal verdiği için hata ortaya çıkmaktadır.
Örn 1: Genç kıza bir şeyler söyledi.
Cümlede genç olan bir kız mıdır yoksa genç olan biri bir kıza mı bir şey söyledi bilemiyoruz.
Cümleyi şu şekilde kurtarabiliriz.
Örn: Genç, kıza bir şeyler söyledi. (Acaba ne söyledi!)
Örn 2: Saçında kurdele olan genç kadına seslendi.
Cümlemizde, saçında kurdele olan biri bir kadına mı seslenmiş yoksa birisi saçında kurdele olan kadına mı seslenmiş yine bilemiyoruz.
Cümleyi şu şekilde kurtarabiliriz:
Örn: Saçında kurdele olan, genç kadına seslendi.
Başarılar.
E.E 02.11.2010