Ne Okuyorsunuz / Okudunuz / Yorumlarınız

İçimizde Gezinen Sessizlik, Jean Jacques Rousseau

Rousseau'nın aforizmalarla dolu düşünce kitabı. Hacmi küçük içeriği derin bir kitap.

"Kendine saygısı olmadığı takdirde kimse mutlu değildir."

"Herkesin suskun olduğu bir durumda genel bir kabul vardır."

"İnsanı incelemek için ona hem yakından, hem de uzaktan bakmalıyız. Eğer, önemli özellikleri keşfetmek istiyorsak öncelikle farklılıkları gözlemlemeliyiz."

"Yalnızca yürüdüğüm esnada düşünebilirim. Durduğum zamansa düşünmeyi bırakırım. Aklım, sadece bacaklarımla birlikte çalışır."

"Bırak o faydasız ahlâkçıları, arkadaş! Kendi ruhunun derinlerine dön: orasıdır bizleri sevgi ve yüce erdemlerle alevlendiren kutsal ateşin kaynağını yeniden bulacağın yer, bizlere kutsal bir heves ilham eden derin düşünceler."

"Önyargılarla hareket eden biri olmaktansa paradokslarla dolu biri olmayı tercih ederim."

Yusuf ATILGAN'ın AYLAK ADAM'ını okuyorum tavsiye ederim.

Hatırlatma (3)

Sevgili kitapseverler;

Okuduğunuz, okumakta olduğunuz kitaplar hakkında yorumlama da yapsanız, faydalı olacağı kanaatindeyim. Zirâ, istifade etmek isteyenler olabilir.

Ve lütfen sadece yazar ve kitap ismi vermeyelim.

Selamlar.

kafka bir insanın bocek adam olusunu ve yalnızlıgını cok güzel betimlemiş teşekküler Franz.

Ne okuduk?

Evet,

İçimizde Gezinen Sessizlik - Jean Jacques Rousseau

Fazlasıyla sığ olan bir kitap maalesef.

Bir kere, yazar tekrara düşen bir çok aforizmayla sanki kitabı doldurma niyetine girişmiş. Ha, altını çizdiğim cümleler yok mu? Var tabi. Ama bu hareketiyle puan kaybetmiş olup, çizdiğim cümleler sadece kitap içerisinde kalacak. Aynı mesajı veren cümleyi, bir diğer sayfada devrik olarak vermek ya da bir paragrafa bağlamak da neyin nesi ?

"Etkisiz eleman" olma özelliği kazandı benim için.

Tavsiye mi, zannetmiyorum.

Puslu Kıtalar Atlası, İhsan Oktay Anar

Anar'ın ilk ama çok kez okunması gereken, kelimelerle dans ettiği ve hayal gücü ile yoğurduğu romanı.

Bu kitabı anlatmak zor.

Kitapta adı geçen her kahramanı kitap kapağında bulabiliyorsunuz, ilginç değil mi? Dili biraz ağır, eski türkçe ağırlıklı. İlk başta sıkılabiliyorsunuz sonra sonra da kendine alıştıran bir yönü var bu kitabın. artık kelimeler de yormuyor, sıkmadığı gibi.

Romana konuk olan karakter sayısı oldukça fazla ana karakter mı arayacaksınız, o biraz zor işte. herkese romanda bir rol biçilmiş ama kimse tamamen ana kahraman değil. Uzun uzun cümlelerde boğulmuyorsunuz, evet uzun cümleler hakim kitaba ama o uzunluğun içindeki ayrıntıları çözerken buluyorsunuz kendinizi, bu yönü ile de eğlenceli bir kitap.

Zaten anar okuyor iseniz, bir yanınız musiki, bir yanınız tasavvuf, bir yanınız hayallerle yoğrulmuş ustaca düşler, bir yanınız düş mü gerçek mi çelişkisini yaşarken bulursunuz kendinizi, eğlenceli yönü sizi alıp götürür.

İstanbul yani konstantiniye'nin her köşesinde bulabilirsiniz kendinizi. uykusuz bir çocuk Alibaz, külhanbeyi Arap İhsan. Uzun İhsan Efendi, değişik bir güce sahip karakter. Ve uzun ihsan efendi'nin oğlu Bünyamin'in hikayedeki izleri müthiş kurgulanmış bir eser tüm karakterleri ile.

Efrasiyab ve renderkar gizemini görürsünüz kitapta.

Karakterler bile hizaya gelemiyor anlatırken... Bu sebeple anar'ın bu kitabından sonra diğer bütün kitaplarını da okuma listenize ekleyeceksiniz diyorum.

Bilirsiniz anar için; "edebiyatın yeni soluğu" tanımlaması yapılmıştır. yeni yepyeni bir kıta, bir atlas biraz puslu...

"Dünya bir düştür. Evet, dünya... Ah! evet, dünya bir masaldır."

İskender Pala - Şah Sultan. Yeni başladım.

Okumak istegim kitalardan biri..

Benim Adım Kırmızı, Orhan Pamuk

Birden çok anlatıcı... Anlatıcı çeşitliliği... Sarmaşık bir hâl alan bir aşk hikâyesi... Nakkaşlık, hat sanatı ve incelikleri. bilgilendirici yönünün ağır basması... ve entrikalarla dolu bir pamuk eseri. ölüm, para, köpek, ağaç, at, şeytan, kadının dillendirilmesi, her şeyin kendi hikâyesini anlatısı...

Rengârenk bir doku...

Benim adım kırmızı;

Sadece kitabın içine girmeyi başarabilen okura ipucu verir. anlatının, olayların, kahramanların dahası mevzuu'nun dışında kalan okur... okuma süresi boyunca "acaba kim?" sorusunu aklından çıkaramaz. tahmini olamayacağı gibi, kitap ilgisiz okura zaten kapısını açmayacak, sırrını paylaşmayacaktır.

Sır'rı paylaşabilen okur olmak var.

... ve tavsiye edilmez çünkü bazı kitaplar herkes için değildir. dili ile, anlatımı ile ve okuru ile ayrıcalıklıdır. (Kıskanç okur halleri.)

:)

iki şehrin hikayesi ..ilk defa bi kitabı yarım bıraktım

Amat bir deniz hikayesi

deniz terimlerinin bolca olduğu lakin

içimizde birileri olduğu bir gemi amat

kitap tekvin sozuyle başlar

olay örgüs harika

ihsan oktay anar ilk kitabıydı iletişim yyınları tabi

okunası bir eser.

Harper Lee - Bülbülü Öldürmek

Mario Mazzanti - Şah Mat

iki kitabı da çok beğendim..

Sebep ?

Daha - Hakan Günday

Göçmenlerin yürek burkan hikâyesinden ziyade, insan kaçakçılığı yapan babanın oğlunun hayattan kopuşu ve kaçışını konu alıyor daha çok. Gaza'nın hikayesi..

Daha 9 yaşındayken boyundan ve yaşından çokça büyük olan olayların merkezine sürüklenmesi, illegal yollarla yaptığı/yapmak zorunda bırakıldığı işler için geliştirdiği müthiş akıl oyunları insanı hayrete düşürüyor. Her sayfasından sonra daha'da mı var dedirtiyor okura.

Olması gereken yerde edilen küfürler, sarsürlenmeden tam kıvamında. Hep derim, bazı yazarlara

küfür yakışıyor.

Perihan Mağden

Birol Öztürk

ve Hakan Günday gibi..

Hayatın suratına okkalı bir tokat vurmasını bilen yazar/yazarlardır.

Tavsiye edilir.

Ben Hep 17 Yaşındayım - Birol Öztürk

"Beni ibret olsun diye asacaklar ama ben ölümden korkmuyorum" vurucu sözlerinin yer aldığı kapakta, yazarın nasıl da can alıcı bir kitabı yazdığını tahmin etmek zor değil.Tarihe mıh gibi kazınan, çakır gözlü, başı dik ve onurlu duruşu ile hafızalardan hiç silinmeyecek, Cunta döneminin sadece bedenini (!) katlettiği insan yürekli insan, Erdal Eren'in kaleme alındığı bir kitap.

Kitapta Erdal Eren'in, hangi olaydan ötürü tutuklandığı ve yargılanma sürecinin nasıl işlediği, dönemin cuntasının ağırlığını cümlelerde hissediyorsunuz. Annesi, kardeşi, arkadaşlarına da yer verilmiş. Hatta o dönemde sağ ve sol görüşlü nice gencin idamları, ailelerine yazdıkları mektuplarına da yer verilmiş.

Erdal Eren; dal gibi bedeni ile demir (!) zihniyete başkaldırının en onurlu kişilerindendir, Mamak'ın kan kusan duvarlarına gölgesi düşmüş koca yürekli çocuk(!)

"Geldiğimizde otlar yemyeşildi

Ve kuzeydeydi güneş

Kömür deposu boşaldı işte

Mamak'a sonbahar geldi..."

"Asmayalım da besleyelim mi?" dediler ve beslemeden astılar. En kısa yoldan en kısa zamanda.

"Ankara adın kara

nasıl kıydın Erdal'a..."

Kimi çevrelerce "Erken yeşeren dal" diye de anılmakta.

..ve mezar taşında adı, soyadı ve doğum tarihi (!) yani yaşı büyütülerek idam edildiği için bir gönderme niteliği taşıyan 1961 yazılmakta.

Araştırma sonucu yazılmış bir kitap, tavsiye edilir.

Maviye Çalar Gözlerin - Birol Öztürk

Ahmed Arif'in kaleme alındığı biyografik eser.

Ya nasıl güzel bir adam diyorum Birol Öztürk. Yazarın gezgin ruhu, eserlerine yansıyor ve çok da yakışıyor açıkçası. Son kitabında da bunu görmek mümkün. Araştırma ve yazma sürecine şahit olmak ayrı bir keyifti doğrusu. Bir de kallavi bir imza ve notla meyvesini almak da keyifte nirvana.

Aralarına serpiştirilen şiirler, Nazım'dan seçkiler. Hele de Tanya Şiiri. Yazarın çok sevdiği şiirin tamamı bu kez bu kitabında.

"Tanya

Senin memleketini sevdiğin kadar

Ben de seviyorum memleketimi

Seni astılar memleketin için,

Ben memleketimi sevdiğim için hapisteyim.."

Sonra Yılmaz Güney, Deniz Gezmiş, Erdal Eren.. ve son durak Ulucanlar Müzesi!..(yazarın tabiriyle "ölücanlar")

Ahmed Arif gölgede kalmıyor hayır! Hayatı, gençliği ve Filintası... Adım adım çivileniyor tarihe.

"Yokluğun cehennemin öbür adıdır,

Üşüyorum kapama gözlerini..."

Üşüyorsunuz siz de, üşütüyor çekilen, çektirilen çünkü...

Zulme, hayına, bir kibrit çöpüne varana.. Başkaldırının ustasına bir de yazılan mektup...

Hüznün, kederin, sevincin, şaşkınlığın ve utancın mozaiği...

..ve "sözü olandan sözü edilene gelen"

Tavsiye edilir.

Son Hatırlatma!

**

Sevgili kitapseverler;

Okuduğunuz, okumakta olduğunuz kitaplar hakkında yorumlama da yapsanız, faydalı olacağı kanaatindeyim. Zirâ, istifade etmek isteyenler olabilir.

Ve lütfen sadece yazar ve kitap ismi vermeyelim.

Selamlar.

**

Not: Sadece kitap ismi/yazar paylaşımları silinecektir. Tekrarı neticesinde de, gerekli işlem yapılacaktır. Bilginize.

"Mesela - İskender PALA"

2016

Yazarın derlediği 99 adaet minik anı/ günümüz kıssası/hikayecikten oluşuyor.216 sayfalık hiç yormayan,pek düşündürmeyen,oldukça basit,yavan bir kitapçık.Kıssadan hissenin amaçlanarak ele alındığını düşündüğüm hikayeciklerde pek buna da rastlayamadım.Hani bu tür kısa hikayeleri okuduğunuzda sonunda durup düşünürsünüz ya da gülümsetir ya sizi;burada bitimde uyanan duygu " ee bu mu? Bu nedir?" benzeri havada kalan bir durum oluyor.

Gün içerisinde yazarına güvenerek aldığım,havaalanında beklerken okuduğum,son yirmi yirmibeş sayfasında bıraktığım bir kitapçık Mesela.

Önerir miyim? Hayır.

Ha yeni okumaya başlayan alt yaş grubu için ya da okuma aşkını perçinlemek isteyenler için ara soğuk niyetine okunabilir belki.

Lâ Sonsuzluk Hecesi- Nazan Bekiroğlu okuyorum çok oldu başlayalı ama ilerleemiyorum bir türlü Havva ile Ademi (a.s) anlatıyor

Fatih Altınbeyaz

Sevda Çiçeğim okudum.

Türkiye'de popüler edebiyatı bırakıp, ustaların yolundan giden bir romancı yetişiyor diye düşünüyorum.

Şimdi Aşk, Ekmek ve Ölüm isimli hikaye kitabında sıra...

http://www.kitapyurdu.com/yazar/fatih-altinbeyaz/184499.html