SINAVLAR - MÜLAKAT
T.C.
DANIŞTAY
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2006/2843 KararNo : 2007/2948
Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı)ı Milli Eğitim Bakanlığı/ANKARA
Kargı Taraf_____________________ : xxxxxx
Vekili_________________________ : Av. Xxxx ,
isteğin Özeti____________________ : Ankara 10. İdare Mahkemesi'nce verilen 17.5.2006 günlü,E:2005/1794, K:2006/1437 sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Özeti____________________ : Cevap verilmemiştir.
Danıştav Tetkfk Hakim : A.G.
Düşüncesi______________________ : idare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı_________________ : S.Ş
Düşüncesi______________________ : Idare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
Davacı; davalı idarece 27.06.2005-01.07.2005 tarihleri arasında yapılan Bakanlık Müfettiş yardımcılığı sözlü sınavı sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
Ankara 10. İdare Mahkemesinin 17.5.2006 günlü, E:2005/1794, K:2006/1437 sayılı kararıyla; 3.10.1993 tarihli ve 21717 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin 14/4 ve 27/2-3. maddelerinden bahisle, davacıya sözlü sınav esnasında sorulan sorular ile davacının bunlara verdiği cevapların tutanağa geçirilmek suretiyle başarısızlığının somut bilgi ve belgelerle ortaya konulmadığı, bu nedenle, sözlü sınavın anılan Yönetmeliğe uygun biçimde yapılmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare mahkeme kararının hukuka uygun olmadığını öne sürmekte ve temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararları temyiz yolu ile incelenerek
bozulabilmeleri 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin varlığına bağlı olup, idare tarafından ileri sürülen hususlar bunlardan hiç birisine uymamaktadır.
Davalı idarece; davacının 29.6.2005 tarihinde girdiği sözlü sınavına ait konuların her biri için, komisyon üyeleri tarafından takdir edilen puanlar ve ağırlıkları belirtilerek, kurul üyelerinin davacı hakkında verdikleri puanların ortalaması alınmak suretiyle puan takdir edildiği, bunun sonucunda da davacının başarısız sayılmasına dair dava konusu işlem tesis edildiği ileri sürülmekte ise de; davacının geçmiş sicil raporlarının, temsil yeteneğinin değerlendirilmesine ilişkin kısmı ile mülakatta yapılan puanlama ile ilgili sütunların birlikte incelenmesinden, aradaki açık puan farklarını haklı gösterecek sebep ve kanıtlar bulunmaması nedeniyle dava konusu, 29.6.2005 tarihinde yapılan sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin hukuka uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davalı idarenin temyiz isteminin reddiyle, Ankara 10. İdare Mahkemesi'nce verilen ve hukuka ve usule uygun bulunan 17.5.2006 günlü, E:2005/1794, K:2006/1437 sayılı kararın yukarıda belirtilen gerekçenin de eklenmesi suretiyle onanmasına. temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı üzerinde bırakılmasına, 29/6/2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
DANIŞTAY ÎDARÎ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULUNA
SUNULMAK ÜZERE
DANIŞTAY İKİNCİ DAİRE BAŞKANLIĞINA
Dosya No : E.2007/14
Danıştay 2. Dairenin yukarıda dosya esas numarası belirtilen davada, yürütmenin durdurulması istemimizin reddi yolundaki 20.7.2007 günlü Kararının itirazen incelenerek kaldırılması ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi dileğidir.
ITIRAZ NEDENLERİ
1. Davalı Milli Eğitim Bakanlığınca duyurusu yapılan Milli Eğitim Bakanlığı Müfettiş Yardımcılığı Giriş Sınavı'nın sözlü sınava ilişkin kısmı ile bu sınavın dayanağı olan Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu Tüzüğü ile Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin sözlü _sınavla ilgili bir kısım hükümlerinin iptali istemiyle açtığımız davada, Danıştay 2. Daire, E.2007/14 sayılı dosyasında, 20.07.2007 günlü kararı ile, yürütmenin durdurulması istemimizin reddine karar vermiştir.
2. Davalı Milli Eğitim Bakanlığının davaya karşı verdiği savunmayla ilgili olarak verdiğimiz yanıtta belirttiğimiz hususlar ile Sayın Kurulunuzun 29.3.2007 gün ve YD. İtiraz No:2007/234 sayılı kararı Sayın Dairece dikkate alınmadığından, yinelemesinde yarar görmekteyiz.
Nitekim, davalı Milli Eğitim Bakanlığı savunmasında;
- Sözlü sınavda puan üstünlüğüne dayalı objektifliği sağlamak amacıyla kadro kontenjanının iki katı kadar aday çağrıldığı;
-Öznellik ve keyfi uygulamaların önünü kesmek amacıyla aday sayısının sınırlandırıldığı;
1. Tüzüğün, Bakanlar Kurulu Kararıyla ve Danıştay'ın incelenmesinden geçirilerek yayınlandığı;
2. İlgili Yönetmeliğin Tüzük hükümlerine uygun olarak hazırlandığı;
3. Sınava giren adayların hangi konu gruplarından kaç puan alacağının ve hangi konulardan sorumlu olacağının açıklandığı;
Adayların sözlü sınavda hangi konularda bilgilerinin ölçüleceği, ayrıca temsil kabiliyeti ve tutum ve davranışları ile ifade ve muhakeme yeteneklerinin puan yoluyla değerlendirileceği;
görüşlerine yer verilmiş;
Diğer davalı Başbakanlık ise savunmasında; dava konusu Yönetmelik hükmünde değişiklik yapılarak, müfettiş yardımcılığı giriş sınavının, yazılı sınavdaki başarıya dayalı sözlü sınav sürecinin getirildiğini açıklamakta ve sözlü sınavla ilgili yönetmeliklere yer verildikten sonra, kamu hizmeti alanlarında görev alacak personel alımında sadece bilginin yeterli görülmesinin doğru görülemeyeceği, adaylarda başka niteliklerin de sözlü sınavda arandığını öne sürmektedir.
3. Öncelikle belirtmek isteriz ki, bu açıklamalar, sözlü sınavların, güvenirlilik düzeyi en düşük ve öznelliğe ve ayrımcılığa olanak tanıyan bir yöntem olduğu gerçeğini ortadan kaldırmamaktadır.
Nitekim, sorulan sorular önceden tespit edilse bile, adayların verecekleri yanıtların bir tutanağı tutulmadığından, başka bir deyişle verilen yanıtlar belli olmadığından, sınav komisyonu üyelerinin değerlendirmelerine göre puan verilmesi, sınavın objektifliğine gölge düşürmektedir. Aynı uygulama, bu konudaki yargı denetimini de olanaksız kılmaktadır.
Diğer yandan, yazılı sınavı kazananlardan, kontenjanın iki katı kadar adayın sözlü sınava çağrılmalarının nasıl olup da, öznellik ve keyfi uygulamaların önünü kestiğini anlamak mümkün değildir. Kontenjan sayısının iki katı kadar aday çağrılmak suretiyle, çok sayıda adaylar arasından bir seçim yapma olanağının tanındığı öne sürülerek öznellik ve keyfi uygulamaların önünün alınacağı varsayılmaktadır, Oysa, yazılı sınava girenlerin iki katı kadar adayın sözlü sınava çağrılmaları, işin özünü değiştirmekten uzak olduğu gibi, iki katı değil de 5 katı kadar aday çağrılsa da, sonuç değişmeyecek, bu göreve atanmak isteyenler arasından, Komisyonca bir değerlendirme yapılacaktır.
4. Davalı Milli Eğitim Bakanlığı ile Başbakanlığın yanıtında, sözlü sınavlarda sadece bilgi düzeyinin ölçülmediğini, bunun yanında, adayların temsil kabiliyetlerinin, tutum ve davranışlarının, ifade, muhakeme ve öze! konuşma yeteneklerinln,. bilgiyi güzel bir biçimde aktarmalarının, giyim kuşamlarının da değerlendirilmesinin amaçlandığı savunulmaktadır.
Bilindiği gibi, devlet memurlarının göreve alınmalarında ve bu görevlerini sürdürmelerinde mevzuatımızda belli koşullar öngörülmekte, hizmetin özelliğine göre, uygun koşulları taşıyanlar belli görevlere getirilebilmektedirler. Bu anlamda, müfettiş yardımcılığı için başvuruda bulunan adayların, belli niteliklere sahip kişiler oldukları kuşkusuzdur.
Adayların tutum ve davranışları ile ifade, muhakeme ve konuşma yetenekleri, bilgilerini aktarma biçimleri, giyim ve kuşamları daha önce belirlendiğine göre, sanki mesleğe yeni başvuran kişi gibi değerlendirilerek, belli niteliklerine sahip olup olmadıklarının araştırılmasını kabul etmek mümkün değildir.
Kaldı ki, yazılı sınava giren adayların muhakeme yetenekleri, bilgiyi aktarma biçimleri yazılı sınavda sorulan sorulara verdikleri yanıtlardan anlaşılabilmekte, konuşma yetenekleri ise, uzun süre öğretmen olarak görev yaptıklarından, bu konudaki yeteneklerinin yeniden araştırılmasına gerek bulunmamaktadır. Giyim ve kuşamlarına gelince, devlet memurlarının kılık ve kıyafetleri ile ilgili uymaları gereken kurallar bellidir.
5. Davalı İdareler, bu savunmalarıyla, asıl amacın ne olduğunu gizlemekte, açıklamaktan kaçınmaktadırlar. Amaç açıktır; Belli siyasal düşüncede olanların müfettiş yardımcılığına atanmalarını sağlamak için, 'Sözlü Sınav' uygulamasıyla, uygun görülen kişilerin bu göreve atanmasını sağlamak Amaç, adayların bilgi durumunun yanı sıra, temsil kabiliyeti, tutum ve davranışı, ifade ve muhakeme yeteneği, konuşması, bilgiyi güzel biçimde aktarması ve giyim kuşamını değerlendirmek ise, bütün bu hususların ne şekilde uygulanacağına ilişkin objektif bir düzenlemenin getirilmesi zorunludur.
6. Dava dilekçemizde, sözlü sınavların objektiflikten uzak bir değerlendirmeye yol açan bir yöntem olduğunu ve bu nedenle hukuka aykırılığını belirtirken, adayların kişisel niteliklerinin, tutum ve davranışlarının sınav kurulunu etkileyebileceği ve böylece sınavın geçerliliğini zedeleyeceği anlatılmak istenmiştir. Bu nedenle, adayların seçiminde, onların kişisel niteliklerinin tespitine yönelik bir ölçü getirilmeksizin, tutum ve davranışlarının değerlendirilmesinin komisyon üyelerinin takdirine bırakılarak, sübjektif ve kişiseldüşüncelerle puan vermeleri haklı görülemez.
Bu nedenlerle, adayların seçiminin tarafsız, objektif ve sadece liyakati ölçmeye yarayacak bir sınav yönetiminin 'Yazılı Sınav' olduğu kanısındayız.
7. Savunmalarda, Sayın Kurulunuzun kararından söz ederek, bu davada,
mülakat/sözlü sınavın hukuka uygunluğunun kesinlikle tartışmaya açılmadığı. sözlü sınavıngenel kabul görmüş bir husus olarak değerlendirildiği, sadece yargıç bağımsızlığı bağlamında yarışma ve mülakat yapma yetkisinin hangi makamda olduğu konusunun mahkemeye taşındığı öne sürülmektedir.
Oysa, Kurulu'nuzun sözü eden YD. itiraz Mo:2007/234 sayılı dosyasında 29.3.2007 günlü Kararında, mülakat sınavı i!e ilgili olarak şu değerlendirmeye yer verilmektedir:
"Sözlük anlamı, davranış ve düşünceleri üstüne bilgi edinmek amacıyla bir kişiyle yapılan sorulu cevaplı görüşme olan mülakatın, yazılı yarışma sınavının tamamlayıcı nitelikte ve yine bilgi ve liyakatı ölçmek, bunun yanında adayın hakimliğe yaraşır yeteneğe, kültüre, çağdaş yaşam an/ayışına sahip olup olmadığını belirlemek amacıyla yapıldığı açıktır. Bu kapsamda yapılacak bir mülakatın nesnel olduğundan söz edilebilmesi için mesleğin önem ve özelliği de dikkate alınarak bütün bu kriterlerin ne şekilde uygulanacağına ilişkin hususların, kriterlerin ağırlıklarını ve buna göre değerlendirme esasların; içeren nesnel bir yöntemin düzenlenmesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla, Yönetmelikte mülakatın kriterleri açık bir şekilde düzenlenmelidir." denilmekte ve "Kaldı ki, yukarıda çerçevesi çizilen düzenlemenin yapılmamış olmasının mülakat ile ilgili olarak açılacak bir iptal davasında yargısal denetimin yapılmasını güçleştireceği, hatta olanaksız kılacağı da ortadadır. "
Sonuç olarak; yukarıda açıklanan görüşlerimiz ve Sayın Danıştay 2. Dairenin aynı konuda verdiği kararlar ile, Sayın Genel Kurulunuzun kararı üzerinde durulmaksızın, yürütmenin durdurulması istemimizin reddine karar verilmesinde isabet bulunmadığı kanısındayız.
Sonuç ve istem: Açıklanan nedenlerle, Danıştay 2. Dairenin E.2007/14 sayılı dosyasında, yürütmenin durdurulması istemimizin reddine dair 20.7.2007 günlü Kararının itirazen incelenerek kaldırılmasına ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini saygıyla dilerim.
SINAVLAR - MÜLAKAT
T.C.
DANIŞTAY
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2006/2843 KararNo : 2007/2948
Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı)ı Milli Eğitim Bakanlığı/ANKARA
Kargı Taraf_____________________ : xxxxxx
Vekili_________________________ : Av. Xxxx ,
isteğin Özeti____________________ : Ankara 10. İdare Mahkemesi'nce verilen 17.5.2006 günlü,E:2005/1794, K:2006/1437 sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Özeti____________________ : Cevap verilmemiştir.
Danıştav Tetkfk Hakim : A.G.
Düşüncesi______________________ : idare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı_________________ : S.Ş
Düşüncesi______________________ : Idare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
Davacı; davalı idarece 27.06.2005-01.07.2005 tarihleri arasında yapılan Bakanlık Müfettiş yardımcılığı sözlü sınavı sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
Ankara 10. İdare Mahkemesinin 17.5.2006 günlü, E:2005/1794, K:2006/1437 sayılı kararıyla; 3.10.1993 tarihli ve 21717 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin 14/4 ve 27/2-3. maddelerinden bahisle, davacıya sözlü sınav esnasında sorulan sorular ile davacının bunlara verdiği cevapların tutanağa geçirilmek suretiyle başarısızlığının somut bilgi ve belgelerle ortaya konulmadığı, bu nedenle, sözlü sınavın anılan Yönetmeliğe uygun biçimde yapılmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare mahkeme kararının hukuka uygun olmadığını öne sürmekte ve temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararları temyiz yolu ile incelenerek
bozulabilmeleri 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin varlığına bağlı olup, idare tarafından ileri sürülen hususlar bunlardan hiç birisine uymamaktadır.
Davalı idarece; davacının 29.6.2005 tarihinde girdiği sözlü sınavına ait konuların her biri için, komisyon üyeleri tarafından takdir edilen puanlar ve ağırlıkları belirtilerek, kurul üyelerinin davacı hakkında verdikleri puanların ortalaması alınmak suretiyle puan takdir edildiği, bunun sonucunda da davacının başarısız sayılmasına dair dava konusu işlem tesis edildiği ileri sürülmekte ise de; davacının geçmiş sicil raporlarının, temsil yeteneğinin değerlendirilmesine ilişkin kısmı ile mülakatta yapılan puanlama ile ilgili sütunların birlikte incelenmesinden, aradaki açık puan farklarını haklı gösterecek sebep ve kanıtlar bulunmaması nedeniyle dava konusu, 29.6.2005 tarihinde yapılan sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin hukuka uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davalı idarenin temyiz isteminin reddiyle, Ankara 10. İdare Mahkemesi'nce verilen ve hukuka ve usule uygun bulunan 17.5.2006 günlü, E:2005/1794, K:2006/1437 sayılı kararın yukarıda belirtilen gerekçenin de eklenmesi suretiyle onanmasına. temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı üzerinde bırakılmasına, 29/6/2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
DANIŞTAY ÎDARÎ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULUNA
SUNULMAK ÜZERE
DANIŞTAY İKİNCİ DAİRE BAŞKANLIĞINA
Dosya No : E.2007/14
Danıştay 2. Dairenin yukarıda dosya esas numarası belirtilen davada, yürütmenin durdurulması istemimizin reddi yolundaki 20.7.2007 günlü Kararının itirazen incelenerek kaldırılması ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi dileğidir.
ITIRAZ NEDENLERİ
1. Davalı Milli Eğitim Bakanlığınca duyurusu yapılan Milli Eğitim Bakanlığı Müfettiş Yardımcılığı Giriş Sınavı'nın sözlü sınava ilişkin kısmı ile bu sınavın dayanağı olan Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu Tüzüğü ile Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin sözlü _sınavla ilgili bir kısım hükümlerinin iptali istemiyle açtığımız davada, Danıştay 2. Daire, E.2007/14 sayılı dosyasında, 20.07.2007 günlü kararı ile, yürütmenin durdurulması istemimizin reddine karar vermiştir.
2. Davalı Milli Eğitim Bakanlığının davaya karşı verdiği savunmayla ilgili olarak verdiğimiz yanıtta belirttiğimiz hususlar ile Sayın Kurulunuzun 29.3.2007 gün ve YD. İtiraz No:2007/234 sayılı kararı Sayın Dairece dikkate alınmadığından, yinelemesinde yarar görmekteyiz.
Nitekim, davalı Milli Eğitim Bakanlığı savunmasında;
- Sözlü sınavda puan üstünlüğüne dayalı objektifliği sağlamak amacıyla kadro kontenjanının iki katı kadar aday çağrıldığı;
-Öznellik ve keyfi uygulamaların önünü kesmek amacıyla aday sayısının sınırlandırıldığı;
1. Tüzüğün, Bakanlar Kurulu Kararıyla ve Danıştay'ın incelenmesinden geçirilerek yayınlandığı;
2. İlgili Yönetmeliğin Tüzük hükümlerine uygun olarak hazırlandığı;
3. Sınava giren adayların hangi konu gruplarından kaç puan alacağının ve hangi konulardan sorumlu olacağının açıklandığı;
Adayların sözlü sınavda hangi konularda bilgilerinin ölçüleceği, ayrıca temsil kabiliyeti ve tutum ve davranışları ile ifade ve muhakeme yeteneklerinin puan yoluyla değerlendirileceği;
görüşlerine yer verilmiş;
Diğer davalı Başbakanlık ise savunmasında; dava konusu Yönetmelik hükmünde değişiklik yapılarak, müfettiş yardımcılığı giriş sınavının, yazılı sınavdaki başarıya dayalı sözlü sınav sürecinin getirildiğini açıklamakta ve sözlü sınavla ilgili yönetmeliklere yer verildikten sonra, kamu hizmeti alanlarında görev alacak personel alımında sadece bilginin yeterli görülmesinin doğru görülemeyeceği, adaylarda başka niteliklerin de sözlü sınavda arandığını öne sürmektedir.
3. Öncelikle belirtmek isteriz ki, bu açıklamalar, sözlü sınavların, güvenirlilik düzeyi en düşük ve öznelliğe ve ayrımcılığa olanak tanıyan bir yöntem olduğu gerçeğini ortadan kaldırmamaktadır.
Nitekim, sorulan sorular önceden tespit edilse bile, adayların verecekleri yanıtların bir tutanağı tutulmadığından, başka bir deyişle verilen yanıtlar belli olmadığından, sınav komisyonu üyelerinin değerlendirmelerine göre puan verilmesi, sınavın objektifliğine gölge düşürmektedir. Aynı uygulama, bu konudaki yargı denetimini de olanaksız kılmaktadır.
Diğer yandan, yazılı sınavı kazananlardan, kontenjanın iki katı kadar adayın sözlü sınava çağrılmalarının nasıl olup da, öznellik ve keyfi uygulamaların önünü kestiğini anlamak mümkün değildir. Kontenjan sayısının iki katı kadar aday çağrılmak suretiyle, çok sayıda adaylar arasından bir seçim yapma olanağının tanındığı öne sürülerek öznellik ve keyfi uygulamaların önünün alınacağı varsayılmaktadır, Oysa, yazılı sınava girenlerin iki katı kadar adayın sözlü sınava çağrılmaları, işin özünü değiştirmekten uzak olduğu gibi, iki katı değil de 5 katı kadar aday çağrılsa da, sonuç değişmeyecek, bu göreve atanmak isteyenler arasından, Komisyonca bir değerlendirme yapılacaktır.
4. Davalı Milli Eğitim Bakanlığı ile Başbakanlığın yanıtında, sözlü sınavlarda sadece bilgi düzeyinin ölçülmediğini, bunun yanında, adayların temsil kabiliyetlerinin, tutum ve davranışlarının, ifade, muhakeme ve öze! konuşma yeteneklerinln,. bilgiyi güzel bir biçimde aktarmalarının, giyim kuşamlarının da değerlendirilmesinin amaçlandığı savunulmaktadır.
Bilindiği gibi, devlet memurlarının göreve alınmalarında ve bu görevlerini sürdürmelerinde mevzuatımızda belli koşullar öngörülmekte, hizmetin özelliğine göre, uygun koşulları taşıyanlar belli görevlere getirilebilmektedirler. Bu anlamda, müfettiş yardımcılığı için başvuruda bulunan adayların, belli niteliklere sahip kişiler oldukları kuşkusuzdur.
Adayların tutum ve davranışları ile ifade, muhakeme ve konuşma yetenekleri, bilgilerini aktarma biçimleri, giyim ve kuşamları daha önce belirlendiğine göre, sanki mesleğe yeni başvuran kişi gibi değerlendirilerek, belli niteliklerine sahip olup olmadıklarının araştırılmasını kabul etmek mümkün değildir.
Kaldı ki, yazılı sınava giren adayların muhakeme yetenekleri, bilgiyi aktarma biçimleri yazılı sınavda sorulan sorulara verdikleri yanıtlardan anlaşılabilmekte, konuşma yetenekleri ise, uzun süre öğretmen olarak görev yaptıklarından, bu konudaki yeteneklerinin yeniden araştırılmasına gerek bulunmamaktadır. Giyim ve kuşamlarına gelince, devlet memurlarının kılık ve kıyafetleri ile ilgili uymaları gereken kurallar bellidir.
5. Davalı İdareler, bu savunmalarıyla, asıl amacın ne olduğunu gizlemekte, açıklamaktan kaçınmaktadırlar. Amaç açıktır; Belli siyasal düşüncede olanların müfettiş yardımcılığına atanmalarını sağlamak için, 'Sözlü Sınav' uygulamasıyla, uygun görülen kişilerin bu göreve atanmasını sağlamak Amaç, adayların bilgi durumunun yanı sıra, temsil kabiliyeti, tutum ve davranışı, ifade ve muhakeme yeteneği, konuşması, bilgiyi güzel biçimde aktarması ve giyim kuşamını değerlendirmek ise, bütün bu hususların ne şekilde uygulanacağına ilişkin objektif bir düzenlemenin getirilmesi zorunludur.
6. Dava dilekçemizde, sözlü sınavların objektiflikten uzak bir değerlendirmeye yol açan bir yöntem olduğunu ve bu nedenle hukuka aykırılığını belirtirken, adayların kişisel niteliklerinin, tutum ve davranışlarının sınav kurulunu etkileyebileceği ve böylece sınavın geçerliliğini zedeleyeceği anlatılmak istenmiştir. Bu nedenle, adayların seçiminde, onların kişisel niteliklerinin tespitine yönelik bir ölçü getirilmeksizin, tutum ve davranışlarının değerlendirilmesinin komisyon üyelerinin takdirine bırakılarak, sübjektif ve kişiseldüşüncelerle puan vermeleri haklı görülemez.
Bu nedenlerle, adayların seçiminin tarafsız, objektif ve sadece liyakati ölçmeye yarayacak bir sınav yönetiminin 'Yazılı Sınav' olduğu kanısındayız.
7. Savunmalarda, Sayın Kurulunuzun kararından söz ederek, bu davada,
mülakat/sözlü sınavın hukuka uygunluğunun kesinlikle tartışmaya açılmadığı. sözlü sınavıngenel kabul görmüş bir husus olarak değerlendirildiği, sadece yargıç bağımsızlığı bağlamında yarışma ve mülakat yapma yetkisinin hangi makamda olduğu konusunun mahkemeye taşındığı öne sürülmektedir.
Oysa, Kurulu'nuzun sözü eden YD. itiraz Mo:2007/234 sayılı dosyasında 29.3.2007 günlü Kararında, mülakat sınavı i!e ilgili olarak şu değerlendirmeye yer verilmektedir:
"Sözlük anlamı, davranış ve düşünceleri üstüne bilgi edinmek amacıyla bir kişiyle yapılan sorulu cevaplı görüşme olan mülakatın, yazılı yarışma sınavının tamamlayıcı nitelikte ve yine bilgi ve liyakatı ölçmek, bunun yanında adayın hakimliğe yaraşır yeteneğe, kültüre, çağdaş yaşam an/ayışına sahip olup olmadığını belirlemek amacıyla yapıldığı açıktır. Bu kapsamda yapılacak bir mülakatın nesnel olduğundan söz edilebilmesi için mesleğin önem ve özelliği de dikkate alınarak bütün bu kriterlerin ne şekilde uygulanacağına ilişkin hususların, kriterlerin ağırlıklarını ve buna göre değerlendirme esasların; içeren nesnel bir yöntemin düzenlenmesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla, Yönetmelikte mülakatın kriterleri açık bir şekilde düzenlenmelidir." denilmekte ve "Kaldı ki, yukarıda çerçevesi çizilen düzenlemenin yapılmamış olmasının mülakat ile ilgili olarak açılacak bir iptal davasında yargısal denetimin yapılmasını güçleştireceği, hatta olanaksız kılacağı da ortadadır. "
Sonuç olarak; yukarıda açıklanan görüşlerimiz ve Sayın Danıştay 2. Dairenin aynı konuda verdiği kararlar ile, Sayın Genel Kurulunuzun kararı üzerinde durulmaksızın, yürütmenin durdurulması istemimizin reddine karar verilmesinde isabet bulunmadığı kanısındayız.
Sonuç ve istem: Açıklanan nedenlerle, Danıştay 2. Dairenin E.2007/14 sayılı dosyasında, yürütmenin durdurulması istemimizin reddine dair 20.7.2007 günlü Kararının itirazen incelenerek kaldırılmasına ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini saygıyla dilerim.