Disconnectus erectus familyasında böyle bir eğilim var yanlış gözlemlemiyorsam. Tolstoy çıkmış mesela böyle bir arayışa, hem de 85'inde tüm kararlılığıyla çıkmış. Necip Mahfuz'un "Dilenci"sindeki başkahraman, Hallac Mansur, Şemsi Tebrizi ile Tutunamayanlar'daki Turgutçuğum (Avrupa onu Dragut diye tanır) da bu arayışa katılanlardan . Aylak Adam her gün arayışta zaten, onu demeye bile gerek yok.
Otobüs ve özellikle de tren yolculuklarını seven biri olarak en büyük kabusum yanıma konuşkan birinin oturmasıdır. Onlar bilmiyorlar mı ki şehirler arası toplu taşıma araçları bir tutunamayan için hususi birer okuma, düşünme ve hayal kurma mekânlarıdır .
Şehirlerdeki upuzun cadde ve sokakları tek sıra dükkanlarla dolduranlar, mahalleleri çok katlı beton yığınlarıyla dolduranlar zaten her türlü zihni faaliyetinizi kısıtlarken (tek sıra dükkanlara bakarak ne düşünebilir ki insan?) bir de trende konuşmak isteyen biri çıkar karşınıza.
"-Nerelisin hemşehrim?
-Yolculuk nereye?
-Benim bir asker arkadaşım vardı orada tanır mısın?
-Ne iş yapıyorsun?"
Sorduğu bu ilk sorular midesi sağlam olanlara geçici bir bulantı etkisi yapabildiği gibi birçok tutunamayanda da kusma isteği uyandırır. İçizinden dersiniz:
-Nerelisin? (Herhangi bir yerli olmam size ne sağlayacak?)
-Yolculuk nereye? (İlle de bir yere gitmek mi lazım, gezmek için bindim, sıkılınca ineceğim)
-Benim bir asker arkadaşım vardı orada tanır mısın? (Sizin tanıdık ve asker arkadaşlarınızdan bıktım, kimse bunları sormasın bana. Hem tanısam ne olacak ki, ne geçecek elimize, çok meraklıysan 118 bilmem neden sorgular ararsın adamı)
-Ne iş yapıyorsun? (Efendim bir iş yapmak zorunda mıyım, geziyorum işte , düşünüyorum, hayal kuruyorum bunları işten sayarsanız benim işim de bu. İşimi bilmeniz ne kazandıracak size, yoksa işimi öğrenip ona göre mi sallayacaksınız çalışmayan memurlara?)
Hep bir ortak özellik bulma merakı, hep bir farklı ve orijinal oluşunu ortaya koyma, iyi insan izlenimi uyandırma gayesiyle uydurulan masum yalanlar, kurulmaya çalışılan geçici dostluklar...
Bir tutunamayan yolculuğa çıkacaksa ilk şartı kulaklığını takmak olmalı, hiçbir şey dinlemeseniz bile takın, iyidir.
Disconnectus erectus familyasında böyle bir eğilim var yanlış gözlemlemiyorsam. Tolstoy çıkmış mesela böyle bir arayışa, hem de 85'inde tüm kararlılığıyla çıkmış. Necip Mahfuz'un "Dilenci"sindeki başkahraman, Hallac Mansur, Şemsi Tebrizi ile Tutunamayanlar'daki Turgutçuğum (Avrupa onu Dragut diye tanır) da bu arayışa katılanlardan . Aylak Adam her gün arayışta zaten, onu demeye bile gerek yok.
Otobüs ve özellikle de tren yolculuklarını seven biri olarak en büyük kabusum yanıma konuşkan birinin oturmasıdır. Onlar bilmiyorlar mı ki şehirler arası toplu taşıma araçları bir tutunamayan için hususi birer okuma, düşünme ve hayal kurma mekânlarıdır .
Şehirlerdeki upuzun cadde ve sokakları tek sıra dükkanlarla dolduranlar, mahalleleri çok katlı beton yığınlarıyla dolduranlar zaten her türlü zihni faaliyetinizi kısıtlarken (tek sıra dükkanlara bakarak ne düşünebilir ki insan?) bir de trende konuşmak isteyen biri çıkar karşınıza.
"-Nerelisin hemşehrim?
-Yolculuk nereye?
-Benim bir asker arkadaşım vardı orada tanır mısın?
-Ne iş yapıyorsun?"
Sorduğu bu ilk sorular midesi sağlam olanlara geçici bir bulantı etkisi yapabildiği gibi birçok tutunamayanda da kusma isteği uyandırır. İçizinden dersiniz:
-Nerelisin? (Herhangi bir yerli olmam size ne sağlayacak?)
-Yolculuk nereye? (İlle de bir yere gitmek mi lazım, gezmek için bindim, sıkılınca ineceğim)
-Benim bir asker arkadaşım vardı orada tanır mısın? (Sizin tanıdık ve asker arkadaşlarınızdan bıktım, kimse bunları sormasın bana. Hem tanısam ne olacak ki, ne geçecek elimize, çok meraklıysan 118 bilmem neden sorgular ararsın adamı)
-Ne iş yapıyorsun? (Efendim bir iş yapmak zorunda mıyım, geziyorum işte , düşünüyorum, hayal kuruyorum bunları işten sayarsanız benim işim de bu. İşimi bilmeniz ne kazandıracak size, yoksa işimi öğrenip ona göre mi sallayacaksınız çalışmayan memurlara?)
Hep bir ortak özellik bulma merakı, hep bir farklı ve orijinal oluşunu ortaya koyma, iyi insan izlenimi uyandırma gayesiyle uydurulan masum yalanlar, kurulmaya çalışılan geçici dostluklar...
Bir tutunamayan yolculuğa çıkacaksa ilk şartı kulaklığını takmak olmalı, hiçbir şey dinlemeseniz bile takın, iyidir.